Akidevi Olarak Hizbullah
Her ne kadar malumu ilam etmek olsa da, Hizbullah’ın akidesini net bir şekilde hatırlatmakta fayda vardır. Bu sayede ileri geri konuşup bizi tekfir eden, Harici yaftasıyla gözden düşürmeye çalışan veya değişik tanımlamalarda bulunan fikri akrabalarımız ya da düşmanlarımız, Mahkeme–i Kübra’da “Bilmiyordum” bahanesine sarılmasınlar.
Hizbullah Cemaati; Rabb olarak Cenab–ı Allah’ı, Peygamber olarak Hatemü’n–Nebiyyin olan iki cihan güneşi Hazreti Muhammed Mustafa Aleyhisselatu Vesselam’ı, Kitap olarak son ve değişmez, kıyamete kadar baki kalacak, her çağda insanlığın hastalıklarına şifa kaynağı olan Kur’an–ı Kerim’i ve bütün bunların tabii sonucu olarak da Kur’an ve Sünnet çerçevesinde hareket etmeyi şiar edinen İslami bir cemaattir. Cemaatimiz; Ashabın çizgisini takip eden, selef–i salihini öncü olarak kabul eden, İslam tarihi boyunca, etnik ve bölgesel farklılıklarına bakmaksızın İslam için mücadele etmiş İslam Âlimleri ve Önderlerinin görüşlerinden ve hareket metotlarından istifade eden, dolayısıyla sorunlara ve bunların çözümlerine geniş bir perspektife bakabilen örnek bir cemaattir.
Cemaat mensuplarının büyük çoğunluğu Ehl–i Sünnet ve’l Cemaat mezheplerinden birisi olan Şafii, geriye kalanın neredeyse tamamı da Hanefi Müslümanlardan oluşmaktadır. Bundan anlaşılması gereken şey, Hizbullah Cemaatinin mezhebi bir milliyetçilik ya da mezhep taassubu içinde olmadığı, bu tür anlayışları şiddetle reddettiğidir. Bize göre Şafii, Hanefi, Maliki ve Hanbelîler arasında hiçbir fark yoktur.
Şia Mezhebine bağlı olanları da Müslüman olarak kabul ediyor ve onları İslam’ın iman ve kardeşlik prensipleri gereği ‘ kardeş’ olarak görüyoruz. Söz konusu mezhep ile Ehl–i Sünnet mezhepleri arasında birtakım ihtilaflar olsa da İslam düşmanları ve emperyalistlerin kullanımına ve istismarına kapı açmamak için, Cemaat olarak bunlara takılıp kalmıyoruz.
Biz; “Müslüman olduğunu beyan eden herkes Müslüman’dır” ilkesini benimsiyoruz. Kişinin beyanında samimi olup olmadığı Allah’ın bileceği bir iştir. İşlediği günahların vebali ve sevapların hayrı kendisine aittir. Ahirette kim zerre kadar iyilik yapmışsa onun mükâfatını, kim de zerre kadar kötülük yapmışsa, onun karşılığını muhakkak bulacaktır. Bununla birlikte biz, İslam’ın en önemli prensibi ve farziyeti olan “İyiliği emredip kötülükten sakındırma” ilkesi gereği insanlara doğruyu gösterip yanlıştan sakındırmayı kendimize vazife bilmekte ve bunu Cemaat olarak üzerimize bir farziyet olarak görmekteyiz. Zira Yüce Rabbimiz; daha önce de okuduğumuz gibi,
Kutsal Kitabımız olan Kur’an–ı Kerim’in Al–i İmran Suresinin 104. ayet–i kerimesinde şöyle buyurmuştur:
“Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun.
Kurtuluşa erenler işte bunlardır. “ (Savunmalar)
Bunu sürdürmekle beraber cemaatin kendi tecrübelerinden yola çıkarak İslami hareketlerin uygulayabilecekleri yöntemler, engeller ve yol işaretleriyle ilgili kaynak sayılabilecek kitapları olmalı, elemanlarını bunlarla da eğitebilmelidir. Bu bağlamda Cemaat’ın tarihi ve Şehit Rehber’in Tarihçe-i Hayatı önemli kilometre taşları olacaktır. (Savunmalar
kynk:http://huseynisevda.biz/news.php
Her ne kadar malumu ilam etmek olsa da, Hizbullah’ın akidesini net bir şekilde hatırlatmakta fayda vardır. Bu sayede ileri geri konuşup bizi tekfir eden, Harici yaftasıyla gözden düşürmeye çalışan veya değişik tanımlamalarda bulunan fikri akrabalarımız ya da düşmanlarımız, Mahkeme–i Kübra’da “Bilmiyordum” bahanesine sarılmasınlar.
Hizbullah Cemaati; Rabb olarak Cenab–ı Allah’ı, Peygamber olarak Hatemü’n–Nebiyyin olan iki cihan güneşi Hazreti Muhammed Mustafa Aleyhisselatu Vesselam’ı, Kitap olarak son ve değişmez, kıyamete kadar baki kalacak, her çağda insanlığın hastalıklarına şifa kaynağı olan Kur’an–ı Kerim’i ve bütün bunların tabii sonucu olarak da Kur’an ve Sünnet çerçevesinde hareket etmeyi şiar edinen İslami bir cemaattir. Cemaatimiz; Ashabın çizgisini takip eden, selef–i salihini öncü olarak kabul eden, İslam tarihi boyunca, etnik ve bölgesel farklılıklarına bakmaksızın İslam için mücadele etmiş İslam Âlimleri ve Önderlerinin görüşlerinden ve hareket metotlarından istifade eden, dolayısıyla sorunlara ve bunların çözümlerine geniş bir perspektife bakabilen örnek bir cemaattir.
Cemaat mensuplarının büyük çoğunluğu Ehl–i Sünnet ve’l Cemaat mezheplerinden birisi olan Şafii, geriye kalanın neredeyse tamamı da Hanefi Müslümanlardan oluşmaktadır. Bundan anlaşılması gereken şey, Hizbullah Cemaatinin mezhebi bir milliyetçilik ya da mezhep taassubu içinde olmadığı, bu tür anlayışları şiddetle reddettiğidir. Bize göre Şafii, Hanefi, Maliki ve Hanbelîler arasında hiçbir fark yoktur.
Şia Mezhebine bağlı olanları da Müslüman olarak kabul ediyor ve onları İslam’ın iman ve kardeşlik prensipleri gereği ‘ kardeş’ olarak görüyoruz. Söz konusu mezhep ile Ehl–i Sünnet mezhepleri arasında birtakım ihtilaflar olsa da İslam düşmanları ve emperyalistlerin kullanımına ve istismarına kapı açmamak için, Cemaat olarak bunlara takılıp kalmıyoruz.
Biz; “Müslüman olduğunu beyan eden herkes Müslüman’dır” ilkesini benimsiyoruz. Kişinin beyanında samimi olup olmadığı Allah’ın bileceği bir iştir. İşlediği günahların vebali ve sevapların hayrı kendisine aittir. Ahirette kim zerre kadar iyilik yapmışsa onun mükâfatını, kim de zerre kadar kötülük yapmışsa, onun karşılığını muhakkak bulacaktır. Bununla birlikte biz, İslam’ın en önemli prensibi ve farziyeti olan “İyiliği emredip kötülükten sakındırma” ilkesi gereği insanlara doğruyu gösterip yanlıştan sakındırmayı kendimize vazife bilmekte ve bunu Cemaat olarak üzerimize bir farziyet olarak görmekteyiz. Zira Yüce Rabbimiz; daha önce de okuduğumuz gibi,
Kutsal Kitabımız olan Kur’an–ı Kerim’in Al–i İmran Suresinin 104. ayet–i kerimesinde şöyle buyurmuştur:
“Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun.
Kurtuluşa erenler işte bunlardır. “ (Savunmalar)
Bunu sürdürmekle beraber cemaatin kendi tecrübelerinden yola çıkarak İslami hareketlerin uygulayabilecekleri yöntemler, engeller ve yol işaretleriyle ilgili kaynak sayılabilecek kitapları olmalı, elemanlarını bunlarla da eğitebilmelidir. Bu bağlamda Cemaat’ın tarihi ve Şehit Rehber’in Tarihçe-i Hayatı önemli kilometre taşları olacaktır. (Savunmalar
kynk:http://huseynisevda.biz/news.php