Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Allah-u Teâlâ'yı Sevmek Nasıl Olur ?

A Çevrimdışı

AllahuMevlana

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Hakim "Sahihin" de hz.Aişe radiyallahu anh’dan Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle dediğini naklediyor:

- "Bu ümmetin şirki karanlık bir gecede siyah bir kaya üzerinde yürüyen siyah bir karıncanın ayak sesinden daha gizlidir. Bunun en azı ise senin zulümden bir şeye buğzetmendir. Din ise ancak sevmek ve buğz etmekten ibaret değil midir?"

(Hakim, Bezzar "Keşf-ul Estar" da, Eba Naim "El-Hılye" de tahriç etmişlerdir. Hakim bu hadis için "Sahih" demiştir.)

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"De ki: "Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah’ta sizi sevsin."(Al-i İmran:31)

Bu nass bize şunu gösteriyor ki :
Allah’ın sevmediği şeyleri sevmek, sevdiği şeyleri sevmemek, hevaya ittibardır. Allah’ın sevdiği şeylere karşı düşmanlıkta ve sevmediği şeylere dostlukta gizli şirk vardır.

Hasan radiyallahu anh dedi ki:
" Şunu iyice bilki sen Allah-u Teâlâ'ya olan itaatı sevmediğin sürece asla Allah’ı sevemezsin."


Zunnun’a :

"Rabbimi ne zaman severim?" diye sorulunca o şöyle dedi:

-"Allah’ın buğzettiği bir şey senin katında sabırdan daha acı olduğu zaman sevmiş olursun."
(Zünnun El-Mısri, Zahid, takvalı alim bir alim zattır. İsmi Sevban İbn-i İbrahim’dir. Halife Mansur’un son günlerinde doğmuş ve Hicri 245 yılında zilkade ayında vefat etmiştir.)

Hasan radiyallahu anh şöyle dedi:

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabı:
"Biz Allah’ı çok seviyoruz" dediler ve Allah’ın kendi sevgisi için bir alamet belirtmesini istediler. Bunun üzerine Allah-u Teâlâ daha ayeti kerimeyi("De ki: "Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah’ta sizi sevsin." (Al-i İmran:3) indirdi.

Bu noktada şu gerçek ortaya çıkıyor ki:

La İlahe İllallah ancak onun sevdiklerini sevmek ve buğz ettiklerine buğz etmek ile tamamlanır. Allah’ın sevdiği ve buğzettiği şeyleri bilmek için ise bunları Allah’tan bizlere tebliğ eden Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e emrettiği şeylerde itaat etmek ve yasakladığı şeylerden kaçınmaktan başka bir yol yoktur. Çünkü Allah sevgisi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i sevmeyi, doğrulamayı ve O’na itaati gerektirir. Bunun için Allah-u Teâlâ şu ayeti kerimede kendi sevgisini Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sevgisiyle beraber zikretmiştir:

"De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz......Allah’tan ve raulünden daha sevgiliyse...." (Tevbe: 24)

Aynı şekilde Allah-u Teâlâ bir çok yerde kendisine olan itaatı rasulüne olan itaat ile zikretmiştir.

Enes b. Malik radiyallahu anh'den rivayet edilen bir hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

- "Kimde şu üç şey bulunursa o kimse imanın tatlılığı tatmış olur.
- Allah ve Rasulü kendisine her şeyden daha sevgili olmak,
- Sevdiğini ancak Allah için sevmek,
- Allah onu küfürden kurtardıktan sonra bir daha küfre dönmekten ateşe atılacakmışçasına hoşlanmamak." (Buhari - Müslim rivayet ettiler.)


Allah sevgisi sihirbazların kalbine yerleşince kendi nefislerini feda ederek Firavun’a şöyle dediler:
"Ne yapmak istersen yap." (Taha: 72)
Allah sevgisi kalbe yerleşince insan bütün uzuvları Allah-u Teâlâ'ya itaate yönelir. Bu mana Buhari’nin sahihinde zikrettiği şu kudsi hadisin manasına uygundur:

"Kulum bana, kendisine farz kıldığım şeyleri yapmasından daha sevgili hiçbir yolla yaklaşamaz. Kulun bana nafile ibadetleriyle de yaklaşmak ister. Nihayet ben onu severim. Öyle ki ben kulumu sevince onun işiten, kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum."

Ey kişi!

Allah-u Teâlâ'ya kendi heva ve hevesinin istediği gibi değil ancak Allah’ın senden istediği şekilde ibadet et.

Kim Allah-u Teâlâ'ya bir istediği için ibadet ederse bu kimse bir sınır üzerinde ibadet eden kimse gibidir. Eğer kendisine bir fitne isabet ederse hemen geriye döner ve böylece hem dünyası ve hem de Ahireti mahvolur. Fakat kendisindeki tevhid ilmi ve Allah’ı sevmesi kuvvetli olduğu zaman o, Rabbinin istediği şeyden başkasına hiçbir zaman dönmez.

Allah’ı seven kişi başka hiçbir şeyi onun rızasından daha üstün tutmaz. Aynı şekilde dünyayı seven kimse ise başka hiçbir şeyi nefsinin heva ve isteklerinden daha üstün tutmaz.


İbn-i Ebu Dünya, Hasan radiyallahu anh’dan şu şekilde rivayet etmiştir:

"Bir şeyin Allah-u Teâlâ'ya isyan mı yoksa itaat mı olduğunu bilinceye kadar hiçbir şey konuşmadım, hiçbir yere yürümedim, hiçbir şeyi tutmadım. Eğer o bir isyan ise onu terkettim."

Bu, Allah sevgisinde doğru olan ve Allah-u Teâlâ'ya yakın kulların halidir ve onlar bunu en iyi anlayanlardır. (Allah hepsinden razı olsun).

Bu tevhidin herkes tarafından bilinmeyen inceliklerindendir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Medine’ye geldiğinde verdiği hutbede;

"Allah’ı bütün kalbinizle seviniz" diyerek bu hususa işaret etmiştir.

Kişi kalbini Allah sevgisiyle doldurursa artık o kalpte nefis ve hevanın isteklerine yer kalmaz. Şair şu dizelerinde buna şu şekilde işaret etmektedir:

"Senden başkası yerleşmesin diye, kalbimi senin sevginle mühürleyerek sana geliyorum.

Elimden gelseydi gözlerimi kapar ve seni görünceye kadar bir daha açmazdım.

Seni biraz değil bütün benliğimle seviyorum ve senin sevgin bende mecal bırakmadı.

Bazıları seni göstermelik sever, bazıları ise sevgilerinde sana ortaklar tutarlar.

Göz yaşları yanaklarda birbirine karıştığı vakit, hakiki ağlayanla, yapmacık ağlayan ortaya çıkar.

Hakiki ağlayan sevgisinden dolayı erimekteyken, yapmacık ağlayan ise ancak hevasından konuşmaktaydı."

Seven için sevgisinde nefsinden bir pay kaldığı müddetçe onun sevgisi bir iddiadan ileri geçmez.

Gerçek seven heva ve nefsinin isteklerinden sıyrılıp sadece sevdiğiyle beraber olan ve onunla işitip, onunla görendir.

Kalp, Rabbin evidir.

İsrailiyatta Allah-u Teâlâ’nın şöyle dediğinin kaydı geçmektedir:

"Yerler ve gökler beni içine sığdıramadı. Ancak mü’min kulun kalbi beni içine sığdırabildi." (Bu rivayetin aslı yoktur.)

Ne zaman bir kalpte Allah’tan başkası bulunursa Allah, koşulan şirklerden defalarca beridir ve O heva putuyla bir arada tutulmaktan asla razı olmaz.

Yarın ahiret gününde Allah-u Teâlâ'ya kendisinde şirk bulunmayan selim bir kalple kavuşmayanlar asla kurtuluşsa eremeyeceklerdir.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"O gün ne mal, ne evlat fayda verir. Ancak Allah'a temiz (selim) bir kalple gelenler müstesna" (Şuara: 88-89)

(Kelimetül İhlas)
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Hakim "Sahihin" de hz.Aişe radiyallahu anh’dan Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle dediğini naklediyor:

- "Bu ümmetin şirki karanlık bir gecede siyah bir kaya üzerinde yürüyen siyah bir karıncanın ayak sesinden daha gizlidir. Bunun en azı ise senin zulümden bir şeye buğzetmendir. Din ise ancak sevmek ve buğz etmekten ibaret değil midir?"

(Hakim, Bezzar "Keşf-ul Estar" da, Eba Naim "El-Hılye" de tahriç etmişlerdir. Hakim bu hadis için "Sahih" demiştir.)

bunun kaynağını belirttiğiniz için tşk ederim kardeşim

güncel
 
Üst Ana Sayfa Alt