RABLERİ HAKKINDA TARTIŞAN İKİ DÜŞMAN[1]
Biz Kimiz? Suçumuz Ne?
Ebu Muhammed el-Makdisî
Bütün hamdler alemlerin Rabbi Allah’a özgüdür. Salat selam Allah’ın elçisi Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e, O’nun ailesi ve ashabının üzerine olsun.
Hiç şüphesiz ki, Allahu Teala’nın kulları üzerine öğrenmelerini ve amel etmelerini farz kıldığı esasların ilki, en önemlisi ve en yücesi tevhiddir. Yani tağutu inkar etmek ve Allah’a iman etmek… Allahu Tealâ şöyle buyurur:
“Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etmeleri için yarattım.” (51, Zariyat/56)
Müfessirler bu ayetin tefsirinde şöyle demişlerdir: “Ancak bana ibadet etmeleri için, yani ibadette beni birlemeleri için demektir. Bu La İlahe İllallah’ın manasıdır.”
Bu Allah (Subhanehu ve Tealâ)’nın bütün elçilerini uğruna göndermiş olduğu en yüce amaç, en önemli hedef ve sağlam kulptur. Bütün kitaplar bu uğurda indirilmiştir.
“Andolsun ki, biz her ümmete: -Allah'a ibadet edin ve tağuttan kaçının- (diye tebliğ etmesi için) bir elçi gönderdik.” (16, Nahl/36)
“Senden önce gönderdiğimiz her elçiye, -Benden başka ilah yoktur. O halde bana kulluk edin- diye vahyetmişizdir.” (21, Enbiya/25)
Sadece Allah’ı birleme esası Allah’ın elçileri ile onların kavimleri arasındaki düşmanlığın asıl nedenidir:
“And olsun ki, Semud kavmine kardeşleri Salih'i -Allah'a ibadet edin- demesi için - gönderdik. Hemen birbirilerine düşman iki fırkaya ayrıldılar.” (27, Neml/45)
Ayette geçen “Allah’a ibadet edin” ifadesi, ibadetlerinizde Allah’ı birleyin demektir. Çünkü resullerin gönderildiği kavimler, genel olarak diğer tüm müşriklerin adetleri olduğu üzere Allah’a ibadet ediyorlardı. Ancak bununla beraber Allah’tan başka ilahlara da ibadet etmekteydiler. Bundan dolayıdır ki, elçilerin daveti hiçbir zaman mücerred olarak Allah’a ibadet etmeyi içermiyordu. Buna karşılık sadece ve sadece Allah’a ibadet etmeyi içeriyordu.[2]
“Allah'a ibadet edin ve tağuttan kaçının.”
İşte bitmek tükenmek bilmeyen düşmanlığın sebebi bu idi. Resullerin takipçileri bu yüzden işkencelere uğradılar, zindanlara atıldılar. Ve bu yüzden insanlar iki fırkaya ayrıldılar. Cennet ehli ve cehennem ehli olmak üzere…
[1] Şeyh Ebu Muhammed bu yazısının başlığını ele aldığı konuya paralel olarak Hac Suresi’nin 19. ayetinden almıştır. Allahu Tealâ şöyle buyurur: “Şu ikisi Rableri hakkında tartışmaya girmiş iki hasımdır. O'nu inkar edenler için ateşten elbiseleri biçilmiştir. Başlarının üstünden kaynar su dökülür.” Sahihi Müslim’de rivayet edilen bir hadiste bu ayetin Bedir’de teke tek çarpışmak üzere karşı karşıya gelen iki taraf hakkında nazil olduğu bildirilmektedir. (Hadis No: 5362) İmam Kurtubi, tefsirinde bu iki gurubun “hangi dinden olursa olsun karşı karşıya gelen tüm kafirler ile tüm mü’minler” olduğu görüşünü zikrettikten sonra şöyle demiştir: “Bu görüş umumi olması itibarıyla hem hakkında nazil olduğu kimleri hem de başkalarını kapsamaktadır.” (el-Camiu Li Ahkam, 12/26) (yayıncı)
[2] Yani davetin içeriği “Allah’a ibadet edin” şeklinde değil, “sadece Allah’a ibadet edin” şeklinde idi. Bu iki davet arasındaki fark aşikârdır. Zira “Allah’a ibadet edin” çağrısı Allah’tan başka ilahlara ibadetten alıkoymaz iken “sadece Allah’a ibadet edin” çağrısı Allah’tan başka bütün ilahlara ibadeti nefyetmektedir. (yayıncı)
Biz Kimiz? Suçumuz Ne?
Ebu Muhammed el-Makdisî
Bütün hamdler alemlerin Rabbi Allah’a özgüdür. Salat selam Allah’ın elçisi Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e, O’nun ailesi ve ashabının üzerine olsun.
Hiç şüphesiz ki, Allahu Teala’nın kulları üzerine öğrenmelerini ve amel etmelerini farz kıldığı esasların ilki, en önemlisi ve en yücesi tevhiddir. Yani tağutu inkar etmek ve Allah’a iman etmek… Allahu Tealâ şöyle buyurur:
“Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etmeleri için yarattım.” (51, Zariyat/56)
Müfessirler bu ayetin tefsirinde şöyle demişlerdir: “Ancak bana ibadet etmeleri için, yani ibadette beni birlemeleri için demektir. Bu La İlahe İllallah’ın manasıdır.”
Bu Allah (Subhanehu ve Tealâ)’nın bütün elçilerini uğruna göndermiş olduğu en yüce amaç, en önemli hedef ve sağlam kulptur. Bütün kitaplar bu uğurda indirilmiştir.
“Andolsun ki, biz her ümmete: -Allah'a ibadet edin ve tağuttan kaçının- (diye tebliğ etmesi için) bir elçi gönderdik.” (16, Nahl/36)
“Senden önce gönderdiğimiz her elçiye, -Benden başka ilah yoktur. O halde bana kulluk edin- diye vahyetmişizdir.” (21, Enbiya/25)
Sadece Allah’ı birleme esası Allah’ın elçileri ile onların kavimleri arasındaki düşmanlığın asıl nedenidir:
“And olsun ki, Semud kavmine kardeşleri Salih'i -Allah'a ibadet edin- demesi için - gönderdik. Hemen birbirilerine düşman iki fırkaya ayrıldılar.” (27, Neml/45)
Ayette geçen “Allah’a ibadet edin” ifadesi, ibadetlerinizde Allah’ı birleyin demektir. Çünkü resullerin gönderildiği kavimler, genel olarak diğer tüm müşriklerin adetleri olduğu üzere Allah’a ibadet ediyorlardı. Ancak bununla beraber Allah’tan başka ilahlara da ibadet etmekteydiler. Bundan dolayıdır ki, elçilerin daveti hiçbir zaman mücerred olarak Allah’a ibadet etmeyi içermiyordu. Buna karşılık sadece ve sadece Allah’a ibadet etmeyi içeriyordu.[2]
“Allah'a ibadet edin ve tağuttan kaçının.”
İşte bitmek tükenmek bilmeyen düşmanlığın sebebi bu idi. Resullerin takipçileri bu yüzden işkencelere uğradılar, zindanlara atıldılar. Ve bu yüzden insanlar iki fırkaya ayrıldılar. Cennet ehli ve cehennem ehli olmak üzere…
[1] Şeyh Ebu Muhammed bu yazısının başlığını ele aldığı konuya paralel olarak Hac Suresi’nin 19. ayetinden almıştır. Allahu Tealâ şöyle buyurur: “Şu ikisi Rableri hakkında tartışmaya girmiş iki hasımdır. O'nu inkar edenler için ateşten elbiseleri biçilmiştir. Başlarının üstünden kaynar su dökülür.” Sahihi Müslim’de rivayet edilen bir hadiste bu ayetin Bedir’de teke tek çarpışmak üzere karşı karşıya gelen iki taraf hakkında nazil olduğu bildirilmektedir. (Hadis No: 5362) İmam Kurtubi, tefsirinde bu iki gurubun “hangi dinden olursa olsun karşı karşıya gelen tüm kafirler ile tüm mü’minler” olduğu görüşünü zikrettikten sonra şöyle demiştir: “Bu görüş umumi olması itibarıyla hem hakkında nazil olduğu kimleri hem de başkalarını kapsamaktadır.” (el-Camiu Li Ahkam, 12/26) (yayıncı)
[2] Yani davetin içeriği “Allah’a ibadet edin” şeklinde değil, “sadece Allah’a ibadet edin” şeklinde idi. Bu iki davet arasındaki fark aşikârdır. Zira “Allah’a ibadet edin” çağrısı Allah’tan başka ilahlara ibadetten alıkoymaz iken “sadece Allah’a ibadet edin” çağrısı Allah’tan başka bütün ilahlara ibadeti nefyetmektedir. (yayıncı)