Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Soru Cihad İçin Nasıl Bir Hazırlık Yapılır?

A Çevrimdışı

Away

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ben aşadıdaki ayeti tam anlamıyla anlamadım.Bilenler açıklayabilirmi? Allah nasıl bir hazırlıktan söz ediyor?

Onlar eğer savaşa çıkmak isteselerdi, elbette bunun için bir hazırlık yaparlardı. Fakat Allah, onların harekete geçmelerini istemedi de onları geri bıraktı ve onlara, ?Oturun, oturan acizlerle beraber? denildi.?? buyurmuştur. (Tevbe 46)
 
Hilafet Sancağı Çevrimdışı

Hilafet Sancağı

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bu ayette cihad için gerekli olan silah ve teçhizatı hazırlamak gerektiği anlatılmış.Fakat bazı kimseler hiçbir hazırlık yapmayarak isteksiz davrandıkları için kınanmış.
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
46- Eğer bunlar, cihada çıkmak isteselerdi onun için hazırlık yaparlardı. Fakat Allah onların savaşa çıkmalarını hoş görmedi de yerlerinde durdurdu. Onlara: "Geride kalıp oturanlarla beraber siz de oturun." denildi.


Taberi Tefsiri

Ey Muhammed, eğer bu münafıklar seninle beraber, düşmanlarına karşı cihad etmek için çıkmayı istemiş olsalardı, yolculuk ve savaş için gereken malzeme ve teçhizatı hazır ederlerdi. Fakat Allah, bunların, seninle beraber savaşa çıkmalarını istememiş, onları yerlerinde durdurmuştur. Onlara: "Cihaddan geri kalan hasta, âciz, çocuk ve kadınlarla birlikte oturup kalın." denilmiştir.

İbn-i İshak diyorki: "Savaşmamak için Resulullah'tan izin isteyenler, münafıkların ileri gelenlerinden Abdullah b. Ubey b. Selul, Çed b. Kays vb. kimselerdir. Allah, bunların çıkıp müminlerin ordularını ifsad edeceklerini bildiği için bunları, yerlerinde bırakmış ve savaşa çıkmalarını nasibetmemiştir.

 
A Çevrimdışı

Away

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Allah Razı Olsun Sizden İnşaAllah.
Anladım İnşaAllah.
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
46–50. AYETLERİN TEFSİRİ

46- Eğer bunlar, cihada çıkmak isteselerdi, onun için hazırlık yaparlardı. Fakat Allah, onların savaşa çıkmalarını hoş görmedi de yerlerinde durdurdu. Onlara: "Geride kalıp oturanlarla beraber siz de oturun," denildi.

47- Eğer onlar, sizinle beraber cihada çıkmış olsalardı, ancak bozgunculuk çıkarır, sizi birbirinize düşürmek için aranıza fitne sokarlardı. İçinizde onları dinleyenler de vardır. Allah, zalimleri çok iyi bilir.

48- Ey Muhammedi Nitekim bunlar, daha önce de aranızda bozgunculuk çıkarmaya çalıştılar. Sana karşı çeşitli işler çevirdiler. Nihayet hak geldi, istemedikleri halde, Allah'ın emri galip oldu.

49- Onlardan bazısı Peygamber'e: "Bana izin ver, beni fitneye düşürme" diyordu. Bilin ki onlar, zaten fitne içine düşmüşlerdi. Şüphesiz Cehennem, kafirleri çepeçevre kuşatıcıdır.


50- Ey Muhammed! Sana bir iyilik dokunursa onlar üzülürler. Şayet bir kötülük dokunursa "daha önce biz cihada çıkmayıp geride kalmakla tedbirli davrandık" derler. Ve sevinerek dönüp giderler."

Cihad Hazırlığı

"Eğer bunlar cihada çıkmak isteselerdi elbette bunun için bir hazırlık yaparlardı."

Yani cihad ve savaş hususunda ciddi olan insan savaşma için tedbirler alır, ona dair teçhizat satın alır. Şayet o münafıklar savaşmayı istemiş olsalardı, silah, at ve benzeri şeyler alır, eğitim yaparlardı.

Çünkü savaşmada ciddi olan insan, savaş eğitimi görür, bir kamptan veya çadır eğitiminden geçer. Böylece hazırlıklı olur.

Buna mukabil bir yerde yapılan savaşı ziyaret etme maksadı ile seyahat edilirse onun bu gibi şeyleri satın alması veya bir eğitimden geçmesi gerekmez. Kısaca nasıl ki namazın sahih olabilmesi için abdest şartsa, abdest olmadan namaz kılınmıyor ise hazırlık yapılmadan da cihad olmaz. Çünkü hazırlık cihadın şartıdır. Eğer bir insan hazırlıksız bir şekilde bir savaşa katılacak olursa günahkâr olur.


Mesela bir insan gelse, iki gün askeri kampta kalıp savaşa katılmak istese buna bizim çatışmaya girmeye izin vermemiz halinde biz günahkâr oluruz, izinsiz gitmesi halinde de kendisi günahkâr olur.

Bir insan düşmana karşı koyacağına güveni gelmedikçe savaşa katılması caiz değildir. Mesela; sürünemeyen veya geri çekilmeyi bilmeyen, koşamayan ve benzeri hareketleri yapamayan insan savaşa katılamaz. Keza eline verilen silahı kullanamayan insan savaşa katılamaz. Böyle bir kişi mücahidlere yardım etmesi yerine onlara yük olur. Birileri cihada geldiği zaman Afganlılar ona bakıyorlar; onlar Döşaka ile ateş ederken sen onu görür de bu Zukiyak'ın piyasada fiyatı kaç para der ve bu iki silahı birbirinden ayırt edemezsen artık onların gözünden düşersin.

Çünkü sen Döşaka ile Zukiyak'ı birbirinden ayırd edemeyecek bir durumdasın. Buna karşılık Afganlılar senin güzel silah kullandığını görürlerse sana da, görüşlerine de saygı duyarlar ve senden fikir alırlar. Sen onlar için faydalı olursun. Sizler de duymuşsunuz ki Allah'a kurban olan Ebu Hamid Mervan Afganlılara Zukiyak silahı eğitimi yaptırıyordu.

Afganlıların çoğu ellerinde bulunan ağır silahları iyi kullanamıyorlar. Bunların eğiticilere ihtiyaçları var.

Kardeşimiz Abdulevvel bana şunları anlattı:

Nengihar’da savaşa katıldık. Merkeze girdik, uçaklar geldi. Zukiyak uçaksavarlarından sorumlu olan kişiye dedi ki; "ateş et". Ateş etti, hiçbir kurşun çıkmadı. Dedi ki; "bu bozuk". Uçaklar bize yağmur gibi bomba yağdırdı. Bizi parçaladı. Geri çekilme mecburiyetinde kaldık. Geri döndüğümüzde ben Zukiyak uçaksavarını söktüm. Baktım ki onlar yanlışlıkla ibreyi arkaya çevirmişler. Görüldüğü gibi silahı kullanmak çok önemli.

Yine insanı psikolojik olarak düşmanla savaşmaya kendisini hazırlaması gerekir. Müslüman Allah'ın emri ile düşmana hücum edeceğini ve Allah'ın emri ile hedefine isabet ettireceğini düşünerek savaşmalıdır. Çünkü her şeyin gerçek faali ve müsebbibi yüce Mevladır.

Bu hususta bir âyet-i kerimede şöyle buyrulmuştur:

"O kâfirleri siz öldürmediniz. Fakat Allah öldürdü. Ey Muhammed, kafirlere attığın zaman aslında sen atmadın. Fakat Allah attı..." (Enfal, 17)

Şurası da bir gerçek ki eğer Allah'ın başarı nasip etmesi ve zafere ulaştırması olmazsa kulun savaşa hazırlıklı olması veya sayının çokluğu herhangi bir şey ifade etmez.

Mücahid savaş için hazırlanmalı ama zaferin Allah'ın tevfiki ile olacağını bilmelidir.

Bu hususta Ebu Derda diyor ki: "Sizler amellerinizle savaşıyorsunuz." (Yani kişinin ameli salih ise savaşta başarılı olur, salih değil ise başarısız olur). Günah işlemek mağlubiyet sebeplerindendir. Bu hususta yüce Mevla şöyle buyurmaktadır: "İki topluluk karşılaştığı gün, içinizden savaştan yüz çevirenlerin yaptıkları bazı günahlardan dolayı şeytan ayaklarını kaydırmak istemişti." (Ali İmran, 155)

Sen silah kullanmayı öğrendikten sonra Rabbinle ilişkilerini düzeltmelisin. Mevlan ile olan bağlantını kuvvetlendirmelisin, O'na yalvarmak ve O'na tevekkül etmelisin. Yani hem sebebe başvurmalısın hem de neticeyi Allah'tan beklemelisin.

Şayet sen sadece Allah'a tevekkül eder, hazırlık yapmaksızın savaşa gidecek olursan silahsız savaşa giden gibi olursun. Bu dinen caiz değildir. Sebeblere başvurmamak Rasulullah'ın Sünnetine ve İslâm dinine muhalefet etmekdir.

Peygamber efendimiz (sav) sebeblere başvurur ve Allah'a tevekkül ederdi. Sebeblere başvurmamak sünneti terk etmektir.

Hz. Ömer (ra)'a Yemen'den bir kavim yanlarına azık almaksızın hac ediyor ve "bizler Allah'a tevekkül etmiş kimseleriz" diyorlar diye söylenir. Bunun üzerine Hz. Ömer; bunlar "mütevekkilun değil, müteekkulundurlar" yani tevekkül edenler değil, yemek yiyicilerdir der. Çünkü bunlar hac'da diğer insanlara muhtaç olmakta ve onlardan azık taleb etmektedirler. Sebepler edinmek şarttır.

Ebu Davud veya Tirmizi'de rivayet edilen bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır; Sahabiler;

—Ey Allah'ın Rasulü! Kendisiyle tedavi olduğumuz ilaçlar ve efsunlandığımız efsunlarla aziz ve celil olan Allah'ın kaderine karşı bir fayda sağlar mı? diye sordular. Allah Rasulü (sav); “Bunlar da (ilaç ve efsunlamak da) Allah'ın kaderindendir” buyurdu.

Bunlar kaderdendir. Sebepler edinmek kaderdendir. Bu nedenle Hz. Ömer (ra) Şam bölgesinde taun hastalığı yayıldığında sahabelerle istişare etti. Sahabelerden bir tanesi; "Allah'ın kaderinden mi kaçalım?" dedi. Hz. Ömer o sahabeyi ayıplayarak şu cevabı verdi;

—Allah’ın bir kaderinden diğer bir kaderine kaçıyoruz. Şayet senin iki kenarlı bir vadin bulunsa, kenarlardan biri otlu diğeri çorak olsa sen hayvanlarını otlak yerde mi otlatırsın, yoksa çorak yerde mi? O sahabe de;

Otlak yerde otlatırım dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer;

Sen otlak yerde Aziz ve Celil olan Allah'ın kaderi ile otlatırsın, çorak yeri de yine aziz ve celil olan Allah'ın kaderi ile bırakırsın" dedi. İşte sahabeler kaderi bu şekilde anlıyorlardı.


Şehid Şeyh Abdullah Azzam (r.a)
 
A Çevrimdışı

Away

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Allah razı olsun.
aynen öyle.
 
GuLYaRaSi Çevrimdışı

GuLYaRaSi

VuSLaTa HaSReT
Admin
6281
 
Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
jazakallahu hayr
 
Üst Ana Sayfa Alt