Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Dr. Eymen Ez-zevahiri’den Ümmete Çağrı: “haydi Filistin Için Birleşelim!”

Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
upload_2016-5-19_10-51-41.png




Arap Yarımadası el Kaidesi’nin süreli resmi yayını olan Inspire dergisinde ümmete çok önemli mesajlar veren Dr. Eymen el Zevahiri’nin çağrısının çevirisini Küresel Analiz Haber olarak sizlere sunuyoruz:

* * *

Haydi Filistin için birleşelim!

“Umumen Filistin’de ve hassaten Kudüs’teki halkımıza ve mübarek el Aksa Mescidi’mize yönelik gerçekleşen mütemadi Yahudi saldırıları sebebiyle dünyanın her yerindeki Müslümanlar sarsıldı ve ıstırab çekti. Bugün Kudüs’te meydana gelen, yeni bir destansı cihaddır. Filistin’i ve el Aksa’yı bıçakları[1] ile, arabaları ile, taşları ile ve ellerinde olan ne varsa onunla savunan Mücahidlerin elleri mübarektir. Kendileri öldürüleceklerini bildikleri halde Yahudileri bıçaklayan bu şehadet sevdalıları için Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Allah onların şehadetlerini kabul etsin, onları en yüce makamlara erdirsin ve onların bu fedakarlıklarını dini, ümmeti ve imanı için heveskar olan tüm Müslümanlara bir rehber kılsın.

Ey benim Kudüs’ü özgürleştirmek için yanan kardeşlerim! Allahualem Kudüs’ü ve Aksa’yı özgürleştirmek iki unsura mebnidir :

Birinci Olarak : Batı’yı Vurmak

Batıyı, özellikle de Amerika’yı kendi arka bahçesinde vurmak. Heryere yayılmış olan çıkarlarına taarruz etmek. İsrail’in destekçileri İsrail’in İslam’a ve Müslümanlara karşı giriştiği suçların cezasını kanları ve ekonomileri ile ödemeliler. Mübarek 11 Eylül saldırıları ile, Madrid akını ile , Bali , Londra ve Paris saldırıları ile mücahid kardeşlerimizin açtıkları yolda ilerlemek zorundayız. Remzi Yusuf’un, Muhammed Atta’nın, Amruzi’nin, Şehzad Tenvir’in, Nidal Hasan’ın, Ömer el Faruk’un ve Çarnayev Kardeşlerin yolundan yürümek zorundayız.

İkinciOlarak : Şam’da ve Mısır’da, Ümmeti Filistin’i Özgürleştirme yolunda harekete geçirecek bir Müslüman devlet inşa etmek.

Bu, birlik olmayı, sorunları ve anlaşmazlıkları durdurup Mücahidler arasındaki savaşı kesmeyi gerektirir. Kaşgar’dan Tanca’ya, Grozni’den Mogadişu’ya kadar benim Müslüman ve Mücahid kardeşlerim, ey Cihad ehli, ey takva ehli, eh ahlak ehli, ve ey tüm Mücahid gruplarındaki düstur ehli kardeşlerim! Bugün biz Osmanlı’ya karşı Fransızlarla ve Abbasi Hilafetine karşı da Tatarlarla işbirliği yapan Rafizilerin işbirliğine benzer bir şekilde Amerikan, Rus, Avrupalı, Rafizi ve Nusayri taarruzu ile yüzleşmiş bulunuyoruz. Biz , İslam’a, Ümmete ve onun topraklarına karşı girişilmiş olan bu şeytani ittifaka karşı Doğu Türkistan’dan Fas’a kadar tek saf halinde durmalıyız. Hiç şüphe yok ki Amerikalılar, Ruslar, İranlılar, Aleviler ve Hizbullah savaşlarını bize karşı koordine ediyorlar. Biz aramızdaki sorunları durdurup çabalarımızı onlara sevketmeye muktedir değil miyiz?

Hasan el Basri’den rivayettir ki : Vallahi Hasan bin Ali Muaviye’ye karşı dağ gibi heybetli orduları sevketti. Amr ibn As Muaviye’ye dedi ki : “ Şüphesiz ben rakiplerini öldürmeden geri dönmeyecek olan ordular görüyorum” İki kişinin en hayırlısı olan Muaviye ona dedi ki “ Ey Amr! Eğer onlar bunu öldürürse veya bunlar onları öldürür ise kamunun işlerini gütmek adına benimle kim kalır? Kadınları için benimle kim kalır? Çocukları için benimle kim kalır?” sonra Muaviye Abdi Şems kabilesinden iki adamı, Abdurrahman bin Sumura ve Abdullah bin Amir bin Kuraiz’i Hasan ‘a gönderip şunu dedi : “ Bu adama gidin (Hasan’a) , barış görüşmesi yapın ve konuşun ve temyiz edin” Al Hasan (el Basri) dedi ki : Ebu Bekir (ra) şunu derken duydum “ Resulallah aleyhisselam’ı minberde iken ve Hasan bin Ali’yi de onun yanında bir halde iken gördüm. O bir insanlara bir de Hasan’a bakıyordu ve diyordu ki “ Benim bu oğlum Seyyiddir ( yani müşerreftir) ve Allah iki büyük Müslüman gruba onun vesilesi ile barış sağlasın.”

Benim Müslüman topraklarındaki Mücahid kardeşlerim! Filistin’in kurtarılması için Şam cephesi muazzam öneme sahiptir. Ve oradaki Mücahidlerin birleşmesi Tevhid kelimesi ile harekete geçmeleri Allah’ın izni ile zafere açılan kapıdır. Bu nedenle umumen Müslüman ümmet hususen de Mücahidler birliği vurgulayan bir bildirge oluşturmalı ve bu sayede çabalarını birbirlerine karşı savaşarak tüketmek yerine kendilerine karşı laikler, Nusayri-Aleviler ve Rafiziler ile birleşmiş olan Haçlı Batılılar ve Ruslara karşı kullanmalılardır. Takvanın ve aklın gereği olan , Mücahidlerin kendi aralarındaki savaşı bırakıp İslam Ümmetine karşı savaşan ve Irak ile Şam’ı işgal eden şeytani ittifaka karşı var güçle savaşmak değil midir ?

İbn Kesir, rahimehullah, Muaviye ve Ali arasındaki ihtilafın yaşandığı dönemde ne Ali’nin nede Muaviye’nin elinden hiçbir fethin tamamlanmadığından bahseder. Roma Kralı askerlerini hezimete uğratan ve kendisini aşağılayan Muaviye’ye karşı baştan çıkmış durumdadır. Muaviye’nin Ali (Allah her ikisinden de razı olsun) ile olan savaşında ne kadar meşgul olduğunu gören Kral, büyük bir ordu çıkartıp islam topraklarına doğru yola koyuldu. Muaviye ona şu mektubu yazdı: “Vallahi eğer durup da ülkene geri dönmez isen ey Mel’un, Kuzenim ve ben sana karşı birlikte geleceğiz, seni ülkenden def edip yeryüzünü tüm genişliğine rağmen sana dar edeceğiz.” Roma Kralı ürktü, durdu ve ateşkes çağrısı yaptı.

Ey tüm cephelerdeki tüm Mücahitler!

Roma Kralı Müslüman topraklara yaklaşınca bakın nasıl efendimiz Muaviye (radiallahu anhu) bu tehlikeli tehdide karşı geldi. Biz onlarca yıldır İslam düşmanlarının işgalleri altındayız ve cihadçı gruplar işte bu işgallerin gölgesi altında doğdular. Buna rağmen çatışmalar Müslümanlar arasında zuhur ediyor. Biz Sahabe’yi – Allah onların hepsinden razı olsun- örnek almıyor muyuz ?

Benim her grup ve fraksiyondan olan her ülke ve bölgedeki Mücahid kardeşlerim! Bizim Mısır ve Şam’daki savaşlarımız tarih boyunca Kudüs’ün kapıları olmuştur. Bu geniş ve kapsamlı bir savaştır. Bu, mürted rejimleri ve onu destekleyen Haçlı-Şii ittifakını durdurmak için yapılan silahlı bir mücahededir. Bu, ümmetin silahla, adamla, malla, bilgi ve birikim ile ve dua ile desteklemesi gereken bir savaştır.

Bu, kuralları tastamam belli olan Cihad’ın Allah’ın sözünü yüceltmek adına ve seküler milliyetçi sistemlerin varlıklarını devam ettirmemeleri için yapılan bir dava savaşıdır.

Allah diyor ki : “ Fitne tamamen ortadan kalkana ve din tümüyle Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaş” Nebi Aleyhisselam da dedi ki “ Allah’ın sözünü yüceltmek için savaşan Allah’ın davasında çaba gösterendir”

Bu, Ümmeti siyasi olarak bizim amellerimizin niyetlerimiz ile örtüştüğünü ve çelişmediğini ikna etme savaşıdır. O, Mücahidler ile Müslüman halktan da ayırmaz, ikisini bir tutar. Bundan dolayı bizim amellerimizin Müslüman ümmeti çağırıldığımız zaman şer’i hukuk ile yargılanmaya hevesli olduğumuza, sözlerimizi tuttuğumuza ve Müslümanların kutsalını ihlal edecek herhangi bir saldırıda bulunmadığımıza inandırmak, ikna etmek zorundayız. Biz ne tekfirde ileri gideriz ne de ümmeti yönetme ve Müslümanları domine etme arzusu içindeyiz. Biz, halkımıza karşı en nazik olanlarız. Ancak hiç şüphesiz biz Ümmetin istişare ve kabul ile kendi imamını seçmesini, Hilafeti ikame etmesini ve bu ikamenin de Nebevi sünnet ve raşidi halifelerin sünneti üzerine – Allah onlardan razı olsun- gerçekleşmesini istiyoruz.

Bu ayrıca Müslüman ümmete siyasi olarak İhvan gibi, Sisi yanlısı selefiler gibi ve Gannuşiciler gibi insanları hem dinde hem dünyada kayba sürükleyen bazı gruplar olduğunu ifşa etme savaşıdır. Onlar kendilerini yozlaşmış siyasiler ve seküler ordu ile müttefikler olarak ümmete karşı ittifak haline getirdiler. Onların bozulmuş imajlarını düzeltip onlara bağışıklık ihsan ettiler. Sisi gibi, Muhammed İbrahim ve Muhammed Beji gibilerinin Müslümanların boğazlarına oturmalarına imkan sağladılar. Kendilerini İslail ile aşağılayıcı ve teslimiyetçi bir antlaşmaya adadılar. Onlar güce ulaşmanın bedelinin seküler anayasalar ve İsrail’e teslimiyet olduğunun farkına vardılar.

Filistin’i böylesine bir sapkın menhecten kurtarmak adına takva cihad ve tevhid ehli Tevhid kelimesi etrafında insanlarımızı Filistin’e doğru bir araya getirmelidir. Onlar, Allah’ın kelimesini ve sözünü yüceltip satılmış Filistinlileri hakir görmek adına insanları cihada davet etmelidir. Bu insanlar her türlü kanun ve anayasanın üzerinde Şeriat’ın yüceltilmesine davet etmelilerdir. Dünyayı ve Ahireti kaybettiren yozlaşmış yaklaşımların terk edilmesi için insanları teşvik etmelilerdir. Mısır, Tunus ve Cezayir onların önünde güzel birer örnektir.

Ey Filistin Mücahidleri!

Sizin cihadınızın sonucunun dininizi aşağılayan ve şeriatınızı ilga eden seküler bir yönetim olmasından razı mısınız ? Müslümanların üzerine küffarın kanunlarını ve yönetmeliklerini uygulamasından razı mısınız? Peki satılmış seküler Filistin’lilerin meşruiyetinin tanınması ile Filistin’i kurtarma savaşı nasıl uzlaşır? Siz, Filistin’in satılması için mi kendinizi feda etmek istiyorsunuz ? Bu toprak ve vatan için savaşan milliyetçiler tarafından bile kabul edilmezken bir Müslüman Mücahid nasıl bunu kabul edebilir?

Bugün sizin liderlerinizden bazıları sizi Mısırlı ve Tunuslu kardeşlerinin içinde mülhid oldukları dar ve karanlık tünellere doğru yönlendiriyorlar. Onlar sizi siz Şeriat ve tevhidi bırakmadan, küfre razı olmadan ve sekülerizm ile uluslararası hukuka razı olmadan Filistin’i göremeyeceğinize ikna etmeye çalışıyorlar. Onlar sizi bir Mücahidin satılmış Filistinlilere ve şeriat için çabalayan bir Muvahhid’in onu terketmek isteyen bir laikle eşit görüleceği bir ulusal devlete razı etmeye çalışıyorlar. Onlar siz Filistinlilerin satılmışlarının meşruiyetini tanımadan, onlara başkanlık , bakanlık ve ikidar vermeden asla özgürlüğünüzü kazanamayacağınızı inandırmaya çalışıyorlar. Bu karanlık tünel Filistin’i elde etmeye değil olsa olsa Tevhid akidesinden tavizler vermeye ve Filistin’in kaybına yol açar ki bu hem dini hem dünyayı kaybetmektir.

Benim her yerdeki Müslüman ve Mücahid kardeşlerim! Kudüs bizim boyunlarımızda bir emanettir ve onu özgürleştirmek için İsrail’in destekçilerine ümmete karşı giriştikleri taarruzların bedelini kanları ve ekonomileri ile ödetmeliyiz. İsrail’in çevreleyen topraklarda Müslüman yönetimin kurulması için çalışmak bizim üzerimize farzdır. Bu çok cepheli bir savaştır. Mücahidler arasında ortaya çıkacak bir uyumsuzluk onların gücünü baltalar ve zaferi akamete uğratır. Kaşgar’dan Tanca’ya, Kafkas dağlarından Merkezi Afrika’ya kadar düşmana karşı birleşmek bizim üzerimize farzdır.!”

Dr. Eymen el Zevahiri

[1] Şeyh hafizehullah bıçak cihadına atıf yapıyor.

Tercüman: Seyfullah Ömer
 
Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
zafer geliyor inşallah zulcelali ve ikram
ALLAH ım kufur karsısında hakkı kanımızın son damlasına kadar savunma gucu ver ve fıtneyı ortadan kaldırıp dın tastamam senın oluncaya kadar ayaklarımızı dının uzere sabıt tut ve sonrasında bizleri senın yolundan ayırma yarabbım.Vakit sebat vaktidir.
 
Üst Ana Sayfa Alt