Bol bol dua edin ... Insaallah
Sevbân'm naklettiği hadiste Rasülullah (SaUallahü aleyhi ve sellem) buyurur ki:
"Kaderi sadece dua geri çevirir/önler." ( Müsmd, V/277, 280, 282; İbn Mâce, Mukaddime, 10; Fiten, 22.)
"(Kaderin) kazasını sadece dua geri çevirir/önler." (Tirmizî, Kader, 6, H.no:2139 (Hasen-garib))
Rasülullah (SaUallahü aleyhi ve sellem) bir başka hadisinde şöyle buyurur:
Kaderden kaçmak fayda vermez, dua etmek faydalı olur. Sanırım, kader tecelli etmedikçe dua yararlı olur. Dua, belâ ile karşılaşır ve kıyamete kadar birbirlerinin önüne geçmeye çalışırlar." ( Heysemî, hadisin Bezzar tarafından nakledildiğini zikredip râvîlerden Zekeriyya b. Mansûr'ım bazılarına göre zayıf kabul edildiğini belirtir. Mecma\ VH/209)
Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah’a (azabından) korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin. Şüphesiz, Allah’ın rahmeti iyilik edenlere çok yakındır.
Onlardan, "Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru" diyenler de vardır.
Biz de onun duasını kabul edip kendisinde dert namına ne varsa gidermiştik. Tarafımızdan bir rahmet ve kullukta bulunanlar için de bir ibret olmak üzere ona ailesini ve onlarla beraber bir mislini daha vermiştik.
"Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle."
Yanları yataklardan aralaşır korku ve ümid içinde rablarına duâ ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan onlar hayra masraf yaparlar
Bunların oradaki duaları, "Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah’ım!", aralarındaki esenlik dilekleri, "selâm"; dualarının sonu ise, "Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur" sözleridir.
Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.
kurani kerimde ve hadislerde gecen butun dua ila alakali nakiller duanin kabul olunup hayatimizdan ve ahiretimizden bir seyler degistirecegini ifade eder .. bizi dogru yola ilet .. Soyumdan da böyle kimseler yarat... Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru... Biz de onun duasını kabul edip kendisinde dert namına ne varsa gidermiştik. Tarafımızdan bir rahmet ve kullukta bulunanlar için de bir ibret olmak üzere ona ailesini ve onlarla beraber bir mislini daha vermiştik. v.b,
........................................
(Allah, ilk önce Kalemi yaratıp, "Sonsuza kadar olacak olanı yaz" buyurdu.) [Tirmizi, Ebu Davud]
sonsuza kadar olacak olani yaz .. aslinda bu soz her seyi anlatiyor ..
olacak olanin yazilmasi allah swt nin ilmi dahilindedir .. rabbim her seyi bilendir ..
Şüphesiz ki Rabbim dilediğine lütfedicidir. Kuşkusuz O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir
Selef imamlarından birçoğu: "Kaderilerle mukaddem ilim hakkında tartışınız, şayet kabul ediyorlarsa onlara sadece hasım olun; yok eğer inkar ediyorlarsa mutlaka tekfir edin" demiştir. Bununla şunu murat etmişlerdir:
Kim kulların fiillerine dair sabık mukaddem ilmi ve Allah (celle celaluhu)’nun onları yaratmadan önce şaki ve said diye taksim ettiğini, bunu kendi yanındaki mahfuz bir kitapta kaydettiğini inkar ederse şüphesiz Kur'an'ı yalanlamış olur. Haliyle bununla da tekfir edilir. Yok eğer bunu ikrar edip, Allah'ın kulların fiillerini yarattığını ve bunu dilediğini ve kevni irade ile bunları irade ettiğini inkar ederse bunlara da husumet gösterin. Çünkü bu kabul etmiş oldukları, inkar ettikleri bağlamında aleyhlerinde bir hüccettir.
Bunların tekfiri noktasında ulema arasında meşhur bir ihtilaf vardı. Mukaddem ilmi inkar edenlere gelince Şafii ve Ahmed bunların tekfir edilmeleri gerektiğini kaydetmişlerdir. Ayrıca bunların dışında İslam'ın imamlarından başkaları da böyle demiştir." (Cami'u Ulum ve'l-Hükm, 25)
.................................
Şeyhu’l-İslam İbni Teymiyye, "Vasıtiyye Akidesi" adlı eserinde kaderle alakalı şu izahları yapmaktadır:
Fırka-i Naciye olan Ehli Sünnet ve'l-Cemaat, kadere hayrına ve şerrine iman eder. Kadere iman iki derecedir. Her derece için de iki durum söz konusudur:
1- Kadere imanda ilk derece: Allah (celle celaluhu)’nun ezeli ilmine göre mahlukatın ne yapacaklarını bildiğine iman etmek, taatleri, isyanları nzıklan ve ecelleri gibi bütün hallerine vakıf olduğuna inanmaktır.
Allah (celle celaluhu), bundan sonra mahlukatın kaderlerini Levhi Mahfuz'a yazmıştır. Nitekim Allah (celle celaluhu)’nun, ilk yarattığı şey kalemdir. Ona 'yaz!' dedi. Kalem 'ne yazayım' dedi. Allah (celle celaluhu): 'Kıyamet'e kadar olacakları yaz!' dedi. Artık insanın başına gelecek bir şey asla gelmemezlik edemez. Gelmeyecek bir şeyin de gelmesine ihtimal yoktur. Kalemler kurumuş, sayfalar dürülmüştür. ( BURASI BENIM YAZIM .. dua edenin duasinin kabulunu yada kabul olunmayisini, degistirecek bir ihtimal yoktur, kisi allah dua eder cennete girmeyi allah swt dan ister, rabbim ona cennet amelini kolaylastirir oda cennete girer yada tam tersi kisinin kalbinde egrilik vardir rabbimde sapikligini, kalbindeki egriligini, artirir kisi cehenneme gider, her iki halden biri kisiye yazilmis ise artik kalemler kurumus sayfalar durulmustur, basina gelen ne ise kaderi odur .. YAZIM BITTI ) Nitekim Allahu Teala şöyle buyurur:
"Bilmez misin ki Allah, gökte ve yerde ne varsa hepsini bilir. Bu (bilgisi) bir kitap (Levhi Mahfuz) dadır. Bu, Allah'a kolaydır." (Hacc 22/70); "Ne yerde ne de kendi canlarınızda meydana gelen hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir kitapta (yazılmış, ezeli bilgimizde tesbit edilmiş) olmasın. Doğrusu, bu Allah'a kolaydır." (el-Hadid 57/22)
Allah (celle celaluhu)’nun ilmine tabi olan bu takdir, çeşitli zamanlarda toplu ve ayrıntılı olarak meydana gelir. Mesela; Allah (celle celaluhu) Levhi Mahfuz'a murad ettiklerini yazmıştır. Cenini yarattığı zaman da ona ruh üflemeden önce bir melek gönderir ve meleğe dört kelime emredilir, rızkını, ecelini, amelini şaki (Cehennemlik) mi, said (Cennetlik) mi olacağını (aşağı yukarı böyle) yaz denilir. İşte bu kaderi, eskiden aşırı Kaderiyye inkar ederdi. Bugün bunu inkar eden azdır.
2- Kadere imanda ikinci derece; Allah (celle celaluhu)’nun yürürlükteki iradesi ve her şeyi kuşatan kudret meselesidir. Bu da Allah (celle celaluhu)’nun ne isterse olduğuna, neyi istememişse olmadığına, göklerde ve yerde bütün hareket ve sükunun ancak O'nun iradesiyle meydana geldiğine, mülkünde sadece O'nun muradının hakim bulunduğuna, ne var ne yoksa her şeye yalnızca O'nun güç yetirdiğine iman etmektir. Bu bakımdan, yerde ve gökte hiçbir yaratık yoktur ki, onun yaratıcısı Allah Subhanehu olmasın. O'ndan başka ne yaratıcı vardır, ne de rab.
Bununla birlikte Allah (celle celaluhu), kullarına, kendisine ve peygamberlerine itaati emretmiş ve kendisine isyan etmekten nehyetmiştir. O Subhan muttakileri, iyilik yapanları, adaletli hareket edenleri sever. İman edip salih amel işleyenlerden razı olur. Kafirleri sevmez. İtaatsiz toplumlardan razı olmaz. Çirkini emretmez. Kullarının küfrüne razı olmaz. Bozgunculuğu sevmez.
Kullar gerçek fail (işi yapan)dirler. Allah (celle celaluhu) ise kulların fiillerinin yaratıcısıdır. Aslında mü’min olan, kafir olan, iyi olan, kötü olan, namaz kılan, oruç tutan kuldur. Kullar kendi işlerinde güç yetirirler, iradeleri vardır. Allah (celle celaluhu) hem onların, hem güçlerinin, hem de iradelerinin yaratıcısıdır. Nitekim şöyle buyurur:
"Aranızdan doğru hareket etmek dileyenler için... Alemlerin Rabbi Allah dilemedikçe, siz bir şey dilemeyemezsiniz." (et-Tekvir 81/28-29)
..........................
İmam Ebû Hanîfe dedi ki:
"Kulların hareket ve sükûn (hareketsizlik) gibi bütün fiilleri gerçek anlamıyla onların kesbleri (kazanımları)'dir. Yüce Allah da onların yaratıcısıdır. Hepsi onun meşieti (dilemesi), ilmi, kaza ve kaderi iledir. İtaatlerin tamamı da Allah'ın sevmesi, rızası, ilmi, meşieti, kaza ve kaderi ile ve onun emri ile vacibtir. Bütün masiyetler de onun ilmi, kazası, takdiri ve meşieti ile olmakla birlikte; onları sevmesi, onlardan razı olması ve onları emretmesiyle değildir." (el-Fıkhu'l-Ekber, s. 303)
Yine dedi ki:
"Yarattıklarından hiçbir kimseyi kâfir olmaya ya da iman etmeye mecbur etmez. Onları şahıslar halinde yaratmıştır. İman ve küfür kulların fiilidir. Yüce Allah kâfir olanı küfür halinde kâfir olarak bilir. Bundan sonra iman edecek olursa onu mü'min olarak bilir ve onu sever. (Bütün bunlar sebebiyle de) ilminde herhangi bir değişiklik söz konusu olmaz." (el-Fıkhu'l-Ekber, s. 303)
Beyhaki'nin, Menâkibu'ş-Şafiî'de naklettiğine göre Şafiî şöyle demiştir:
"Kulların dilemesi Yüce Allah'a aittir. Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe onlar dileyemezler. İnsanlar kendi amellerini yaratamazlar. Onların amelleri Yüce Allah'ın yarattıkları arasındadır. Kulların fiilleri onun tarafından yaratılmıştır. Kader hayrıyla şerriyle Allah'tandır. Şüphesiz kabir azabı haktır. Kabirdekilerin sorgulanması da haktır. Ölümden sonra diriliş (ba's) haktır, hesaba çekilmek haktır, cennet ve cehennem haktır ve bunun dışında sünnette zikredilen diğer hususlar da böyledir." (Menâkibu'ş-Şafiî, I, 415)
sonuc olarak cokca dua edelim insaallah, umulurki, rabbim icabet eder ......................