Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Ğaşiye Suresi Meal ve Tefsiri

tahsin33 Çevrimdışı

tahsin33

Üye
İslam-TR Üyesi
Gaşiye suresi ayet 1
(Her yanı yaygın olarak kuşatacak olan) -Kıyametin haberi sana geldi mi?

Âyet-i kerimede "Kaplayan ve kuşatan" diye vasıflandırılan şeyden maksat, Abdullah b. Abbas ve Katade'ye göre kıyamet günüdür. O gün, dehşetiyle yaratıkları kuşatacaktır.

Said b. Cübeyr'e göre ise kaplayandan maksat, cehennem ateşidir. O, kâfirlerin yüzünü kuşatacaktır.

Taberi, âyet-i kerimenin genel ifadesinin her iki izahı da kapsar mahiyette olduğunu, bunlardan sadece birinin kasdedildiğine dair herhangi bir delilin bulunmadığını söylemektedir.

Gaşiye suresi ayet 2
O gün, öyle yüzler vardır ki, 'zillet içinde aşağılanmıştır.'

Vech ifadesi ile insanın kendisi kastedilmektedir. Çünkü insanların en önemli azalarından biri yüzleridir. İnsanlar yüzlerinden tanındığı gibi, ayrıca iyi ya da kötü bir durumda oldukları da yüzlerinden anlaşılır. Bu nedenden ötürü bazı insanlar yerine, bazı yüzler ifadesi kullanılmıştır.

Gaşiye suresi ayet 3
Amel etmişler, yorulmuşlardır.

ed-Dahhâk'ın rivayetine göre, İbn Abbas şöyle demiştir: Bunlar dünya hayatında yüce Allah'a isyan etmek ve küfre sapmak hususunda kendilerini yoran kimselerdir. Puta tapanlar, kitab ehlinden olan ruhban ve benzeri kâfirler bunlara örnektir. Yüce Allah.bunların, -kendisi için ihlas i!e yapılmış olanı müstesna- amellerini kabul etmeyecektir,
Said'in rivayetine göre; Katade, "amel etmişler, yorulmuşlardır" buyruğu hakkında şöyle demektedir: Bunlar dünya hayatındayken yüce Allah'a itaat etmeyi büyüklüklerine yedirmedikleri için yüce Allah, ateşte ağır zincirleri sürüklemek, bukağıları taşımak, süresi ellibin yıl kadar olan bir günde Arasat denilen mevkide çıplak ve ayakkabısız olarak durmak sureti ile amel ettirmiş ve yormuş olacaktır.
el-Hasen ve Said b. Cübeyr şöyle demişlerdir: Dünyada iken bunlar, Allah için amel etmemişler, Onun için yorulmamışlardır. Bu bakımdan onları cehennemde amel ettirmiş ve yormuş olacaktır.

Gaşiye suresi ayet 4
Kızgın bîr ateşe gireceklerdir.

Yani, o ateşin kavurucu sıcağı onlara isabet edecektir.

el-Maverdî dedi ki: Ateş, zaten hep kızgın ve sıcak olur. Kızgın ve sıcak*lık da onun en asgari hali olmakla birlikte, o ateşi kızgınlık ve sıcaklıkla ni*telendirmenin manası nedir? Böyle eksik bir mana ifade eden bu sıfat ile, bu*nu mübalağalı ifade etmek istemek nasıl açıklanabilir? diye sorulursa, şu ce*vabı veririz: Evvela burada "kızgın"dan ne kastedildiği hususunda dört farklı görüş vardır:

1- Bundan kasıt, onun sürekli kızgın olacağıdır. O, sönmesi ile birlikte kız*gınlığı sona eren dünya ateşi gibi olmayacaktır.

2- "Kızgınlıktan kastedilen, onun yasakların işlenip, haramların çiğnenmesine karşı bir yasak bölge (himâ) oluşudur. Nitekim Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz herbir hükümdarın bir yasak bölgesi vardır ve şüphesiz Allah'ın yasak bölgesi O'nun haramlarıdır. Yasak bölge etrafında do*laşan bir kimsenin o bölgeye düşme ihtimali uzak değildir."

3- Bu ateş, el değme kudretine karşı yahut ona temas edilmesine karşı ken*disini -arslanın kendi inini himaye ettiği gibi- himaye eder.

4- Bu, kızgınlık ve öfkenin verdiği hararetten kızgın olduğu anlamında*dır ki; bu da intikamın ileri derecesini anlatmak için kullanılan bir müba*lağa ifadesidir. Yoksa burada maksat, muayyen olarak bir cismin harareti*ni kastetmiş değildir. Nitekim bir kimse intikam almak islediği vakit kızıp öfkelendiği zaman: "Filan kişi kızdı" denilir. Yüce Allah bu anlamı:
"Öfke*sinden neredeyse çatlayacak gibi olur"
(el-Mülk, 67/8)
buyruğunda dile getirmektedir.

Gaşiye suresi ayet 5
Son derece sıcak bir çeşmeden içirileceklerdir.

"Son derece sıcak bir çeşmeden" yani, harareti en ileri dereceye kadar gelmiş olan çeşmeden, diye açıklanmıştır. Eğer bundan bir nokta dünyadaki dağlar üzerine düşecek olursa, bu dağlar hiç şüphesiz eriyecektir.

el-Hasen dedi ki;
"Son derece sıcak", harareti alabildiğine yüksek, demektir. Yaratıldığı günden beri cehennem, o pınarın üzerinde tutuşturulup, durmaktadır. Onlar, alabildiğine susamış halleriyle o pınara doğru itileceklerdir.
İbn Ebi Necih'den nakledildiğine göre o, Mücahid'den şöyle dediğini rivayet etmiştin Bu çeşme alabildiğine ısınmış ve içilecek zamanı gelmiş bir çeşme, demektir.
 
tahsin33 Çevrimdışı

tahsin33

Üye
İslam-TR Üyesi
Gâşiye suresi ayet 8
Yüzler (vardır), o gün güzeldir;

Onların görünüşlerinin tavsifi ki bu, ayetteki, "naîme" kelimesiyle anlatılmıştır. Çünkü "naîme", güzel, hoş, neşeli, güleç, parlak manasınadır. Bu tıpkı, "Sen onların yüzlerinde, nimetlerin sağladığı parlaklığı görüp tanırsın" (Mutaffifm, 83/24) ayetinde anlatıldığı gibidir.

Onlar, sayesinde güzel neticelere ulaştıkları için, (dünyada iken) Allah uğrundaki çalışıp çabalamalarından dolayı, övgüye değer bulundular, hoşnut edildiler." Bu tıpkı, yaptığı bir iş yüzünden güzel bir şekilde mükafatlandırılan kimsenin haline benzer. Çünkü onun için, o işinden dolayı güzel bir netice zuhur etmiştir. Bundan dolayı, Cenâb-ı Hak sanki, "Yaptığını çok güzel yaptın, dolayısıyla da, yaptığından dolayı mükafat elde etmeye muvaffak oldun" deyip, yaptığı işi övmüş, ondan razı olmuş gibidir.


Gâşiye suresi ayet 9
Çalıştığından dolayı hoşnuttur"

Onların işlerinin, gönül dünyalarının tavsifi ki bu da, "(Dünyada taat ve ibadetle) çalıştığından dolayı hoşnuttur" ayetiyle anlatılmıştır.

Bununla, dünyadaki gayretlerinin sevabından dolayı, bu sevapları gördüğü zaman kulun "razı" (hoşnut) olması manası kastedilmiştir. Bu mana daha uygundur. Çünkü Hak Teâlâ´nın bu ifadeden muradı, büyük bir mükafat gören kimsenin razı (hoşnut) olacağını ve dahasını istemeyeceğidir
 
tahsin33 Çevrimdışı

tahsin33

Üye
İslam-TR Üyesi
Gâşiye suresi ayet 10
Yüksek bir cennettedir.

"Yüksek bir cennettedirler." Yüceltilmiş, yükseltilmiş bir cennettedirler. Çünkü bu cennet, önceden de geçtiği üzere semâların üstündedir. "Değeri yüksek" diye de açıklanmıştır. Çünkü o, cennetlerde canların çektiği ve gözlerin zevk duyacağı herşey vardır ve onlar o cennetlerde ebedi kalıcıdırlar.

Gâşiye suresi ayet 11
Orda 'anlamsız ve saçma olan' bir söz işitmez.

Hoşlanılmayan, bayağı, aşağılık söz işitmezler demektir. Yüce Allah burada: "Lâğiyeh" "Boş söz" diye buyurmuştur. “El-lağv” “El-leğâ” ile “El-lâğiyeh” hep aynı anlamdadır.
el-Ferrâ ve el-Ahfeş dedi ki:
Orada, boş, tek bir kelime dahi işitmezler. Bundan neyin kastedildiği hususunda altı görüş vardır.
1- Yalan, iftira ve yüce Allah'ın inkârı ve küfür sözler. Bu açıklamayı İbn Abbas yapmıştır.
2- Batıl ve günah işitmezler. Bu açıklamayı Katade yapmıştır.
3- Kasıt sövmektir. Bu açıklamayı Mücahid yapmıştır.
4- Masiyettir. Bu açıklamayı el-Hasen yapmıştır.
5- Orada herhangi bir kimsenin yalan yere yemin ettiği işitilmez. Bu açıklamayı el-Ferrâ yapmıştır. el-Kelbî dedi ki: İster doğru, ister yalan yere kimsenin yemin ettiği cennette işitilmeyecektir.
6- Onların konuşmaları arasında boş bir kelime dahi duyulmaz. Çünkü cennet ehli, ancak hikmet ile, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği sürekli nimetler dolayısıyla, Allah'a hamd ile konuşurlar. Bu açıklamayı da yine el-Ferrâ yapmıştır. Bu, sözü geçen bütün görüşleri de kapsayacak genellikte olduğundan ötürü en güzelleridir.

Gâşiye suresi ayet 12
Orda 'durmaksızın akan' bir kaynak vardır.


"Orada" kaynayıp coşan su, yerin üstünde yatakları bulunmaksızın, lezzetli çeşitli içeceklerden "akan bir pınar vardır." Daha önce el-İnsan Sûresi'nde (76/6. âyetin tefsirinde) orada birden çok pınarların bulunduğuna dair açıklamalar geçmiş bulunmaktadır. O halde burada "bir pınar" birçok pınarlar anlamındadır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.


Gâşiye suresi ayet 13
Orda "yükseklerde kurulmuş, tahtlar da vardır;


"Orada yüksek tahtlar vardır." Rivayet olunduğuna göre bu tahtların yüksekliği, yüce Allah dostunun sahib olduğu, etrafındaki mülkü görmesi için sema ile arz arası kadar olacaktır.


Gâşiye suresi ayet 14
Konulmuş (içecek dolu) kaplar,

"Yerleştirilmiş sürahiler" yani ibrikler ve kablar vardır. İbrik; kulpu ve emziği olana denilir, Sürahi ise; kulpu ve emziği olmayan su kabına denilir.

Gâşiye suresi ayet 15
Dizi dizi yastıklar,

"Dizilmiş" biri diğerinin yanında "yastıklar" vardır.
Bunun tekili "Numrukatun" dur. es-Sıhah'ta şöyle denilmektedir: "En-numreku" ile "En-numrekatu" "Küçük yastık" demektir. (Nun harfi) kesreli olarak; "En-nimrakatu" da bu anlamdadır ki; bu Yakub'un naklettiği bir söyleyiş tarzıdır. (Arapların) devenin eğeri üzerindeki küçük yastığa da bu ismi verdikleri olur. Bu açıklama Ebu Ubeyd'den nakledilmiştir.
 
tahsin33 Çevrimdışı

tahsin33

Üye
İslam-TR Üyesi
Gâşiye suresi ayet 16
Ve serilmiş yaygılar.

Ve etrafa yayılmış, son derece kıymetli yaygılar vardır." Ebu Ubeyde dedi ki: Ez-Zerâbiyy "Yaygılar"
"El-Mebsuse" "Etrafa yayılmış" yayılmış, serilmiş demektir. Bu açıklamayı Katade yapmıştır.
Biri diğerinin üstünde diye de açıklanmıştır ki, bu da İkrime'nin görüşüdür. Pek çok diye de açıklanmıştır. Bu da el-Ferra'nın görüşüdür. Meclislerde etrafa dağılmış diye de açıklanmıştır. Bu açıklama da el-Kutebî'ye aittir.

Ebu Bekr el-Enbari dedi ki: Bize Ahmed b. el-Huseyn anlattı, dedi ki: Bize Huseyn b. Arafe anlattı, dedi ki: Bize Ammar b. Muhammed anlattı, dedi ki: Ben Mansur b. el-Mutemir'in arkasında namaz kıldım. O: "Sana örtüp bürüyenin haberi geldi ya" sûresini okudu. Bu sûrede: "Ve etrafa yayılmış, son derece kıymetli yaygılar vardır." Orada nimetler içerisinde huzurla yaslanmış olacaklardır, diye okudu.
 
Üst Ana Sayfa Alt