Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Günün Sahih Hadis-i Şerif'i

samanpan Çevrimdışı

samanpan

.
Site Emektarı
İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, elinde iki kitap olduğu halde yanımıza geldi ve:

"Bu iki kitap nedir biliyor musunuz?" buyurdular. Cevaben:

"Hayır, ey Allah'ın Resûlü! bilmiyoruz. Ancak bildirmenizi istiyoruz!" dedik. Bunun üzerine sağ elindekini göstererek:

"Bu Rabbülâlemin'den (gelmiş) bir kitaptır. İçerisinde cennet ehlinin isimleri mevcuttur. Hatta onların babalarının ve kabilelerinin isimler de mevcuttur ve sonunda da icmal yapmıştır. Bunlara asla ne ilave yapılır, ne de onlardan eksiltmeye yer verilir. Hiç değişmeden ebedi olarak sabit kalır" buyurdular. Sonra sol elindekini göstererek:

"Bu da Rabbülâlemin'den bir kitaptır. Bunun içinde de ateş ehlinin isimleri, onların atalarının isimleri ve kabilelerinin isimleri vardır. En sonda da icmâllerini yapmıştır. Bunlara asla ne ziyade yapılır, ne de eksiltmeye yer verilir!" buyurdular. Ashabı sordu:

"Öyleyse ey Allah'ın Resûlü, niye amel ediliyor? Madem ki her şey önceden olmuş bitmiş, yazılmış ve artık yazma işinden fariğ olunmuş (bir daha yapma gayreti de niye)?"

Resûlullah şu cevabı verdi:

"Siz amelinizle doğruyu ve istikameti arayın! İtidali koruyun, Zira, cennetlik olan kimsenin ameli, cennet ehlinin ameliyle sonlanır; (daha önce) ne çeşit amel yapmış olursa olsun. Keza cehennemlik olanın ameli de cehennem ehlinin ameliyle sonlanır, hangi çeşit amel ile amel etmiş olursa olsun!"

Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, sonra elindeki kitapları atıp, elleriyle işaret ederek dedi ki:

"Rabbiniz kullardan artık fariğ oldu, birkısmı cennetlik, birkısmı da cehennemliktir."

Tirmizi, Kader 8, (2142).

 
samanpan Çevrimdışı

samanpan

.
Site Emektarı
Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Biz bir cenaze vesilesiyle Baki'u'l-Ğarkad'da idik. Derken yanımıza Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm çıkageldi ve oturdu. Biz de etrafında (halka yapıp) oturduk. Elinde bir çubuk vardı. Çubuğuyla yere birşeyler çizmeye başladı. Sonra:

"Sizden kimse yok ki, şu anda cennet veya cehennemdeki yeri yazılmamış olsun!" buyurdular. Cemaat:

"Ey Allah'ın Resûlü, dedi. Öyleyse hakkımızda yazılana itimad edip ona dayanmayalım mı?"

"Çalışın, buyurdular. Herkes kendisi için yaratılmış olana erecektir. Cennetlik olanlar, saadet(e götüren) amelde (muvaffak) olacaktır. Şekâvet ehli olanlar da şekâvet(e götüren) amelde (muvaffak) olacaktır!"

Sonra şu ayeti tilavet buyurdular. (Mealen): "Kim bağışta bulunur, günahtan kaçınır ve dinin en güzelini tasdik ederse, biz de ona hayır ve kolaylık yolunu kolaylaştırırız" (Leyl 5-7).

Buhari, Tefsir, Leyl, Cenaiz 83, Edeb 120, Kader 4, Tevhid 54; Müslim, Kader 6, (2647); Ebu Davud, Sünnet 17, (4694); Tirmizi, Kader 3, (2137), Tefsir, Leyl, (3341).

 
samanpan Çevrimdışı

samanpan

.
Site Emektarı
Yezid İbnu Erkam (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: " Size, uyduğunuz takdirde benden sonra asla sapıtmayacağınız iki şey bırakıyorum. Bunlardan biri diğerinden daha büyüktür. Bu, Allah'ın Kitabı'dır. Semâdan arza uzatılmış bir ip durumundadır. (Diğeri de) kendi neslim, Ehl-i Beytim'dir. Bu iki şey, cennette Kevser havuzunun başında bana gelip (hakkınızda bilgi verinceye kadar) birbirlerinden ayrılmayacaklardır. Öyleyse bunlar hakkında, ardımdan bana nasıl bir halef olacağınızı siz düşünün"

Tirmizî, Menâkıb 77, (3790).

 
samanpan Çevrimdışı

samanpan

.
Site Emektarı
İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm muhtazar (ölmeye yakın) iken evde birkısım erkekler vardı. Bunlardan biri de Ömer İbnu'l-Hattâb radıyallahu anh idi. Resülullah aleyhissalâtu vesselâm:

"Gelin, size bir şey (vasiyet) yazayım da bundan sonra dalâlete düşmeyin!" buyurdular. Hz. Ömer:

"Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a ızdırap galebe çalmış olmalı. Yanınızda Kur'ân var, Allah'ın kitabı sizlere yeterlidir" dedi. Oradakiler aralarında ihtilâfa düştü. Kimisi: "Yaklaşın, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm size vasiyet yazsın!" diyor, kimi de, Hz. Ömer radıyallahu anh'ın sözünü tekrar ediyordu.

Gürültü ve ihtilâf artınca, Aleyhissalâtu vesselâm:

"Yanımdan kalkın, yanımda münakaşa câiz değildir!" buyurdu. Bunun üzerine İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ: "En büyük musibet, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'la onun vasiyeti arasına girip engel olmaktır!" diyerek çıktı."

Buhari, Megâzî 83, İlm 39, Cihâd 176, Cizye 6, İ'tisâm 26; Müslim, Vasiyye 22, (1637).

 
samanpan Çevrimdışı

samanpan

.
Site Emektarı
Hz. Ebü Hüreyre anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ben sizi terkettikçe siz de beni bırakınız. Zîra, sizden öncekileri, suallerinin çokluğu ve peygamberleri üzerindeki ihtilafları helâk etmiştir. Öyle ise sizi birşeyden nehiy mi ettim (niçin, neden? diye sormaya kalkmadan) ondan kaçının. Bir şey emrettiğim zaman da onu elinizden geldiğince yapmaya çalışın, (soru sormayın)."

Buhârî, İ'tisâm 2; Müslim, Hacc 412, (1337); Tirmizî, İlm 17, (2681); Nesâî, Hacc 1, (5,110).

 
samanpan Çevrimdışı

samanpan

.
Site Emektarı
Ebü Sa'lebe eI-Huşenî (radıyallâhu anh)anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah bir kısım farzlar koymuştur, siz bunları daraltmayın. Bir kısım da sınırlar (yasaklar) koydu. Bunlara tecavüz etmeyin. Bazı şeyleri de haram kıldı, onlara yaklaşmayın. Bazı şeyleri de (farz, sınır, haram diye tavsifetmeden mutlak) bırakmıştır. Bunları, unutarak bırakmış değildir. Öyle ise onları (farz mı, haram mı.. vs. diye didikleyip) araştırmayın."

Rezîn ilavesidir. Bunu Dârakutnî, Sünen'inde Radâ bahsinde (4, 184) tahric eder. ed-Dürru'l Mensür'da Suyütî, başka rivayetler de kaydeder (4. 279).
 
samanpan Çevrimdışı

samanpan

.
Site Emektarı
Hâris İbnu Süveyd anlatıyor: "Abdullah İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) bize iki hadis rivayet etti. Bunlardan biri Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)' dendi, diğeri de kendisinden. Dedi ki: "Mü'min günahını şöyle görür: "O, sanki üzerine her an düşme tehlikesi olan bir dağın dibinde oturmaktadır. Dağ düşer mi diye korkar durur. Fâcir ise, günahı burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür" İbnu Mes'ud bunu söyledikten sonra eliyle, Şöyle diyerek, burnundan sinek kovalar gibi yapmıştır.

Sonra dedi ki: "Ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini duydum: "Allah, mü'min kulunun tevbesinden, tıpkı şu kimse gibi sevinir: "Bir adam hiç bitki bulunmayan, ıssız, tehlikeli bir çölde, beraberinde yiyeceğini ve içeceğini üzerine yüklemiş olduğu bineği ile birlikte seyahat etmektedir. Bir ara (yorgunluktan) başını yere koyup uyur. Uyandığı zaman görür ki, hayvanı başını alıp gitmiştir. Her tarafta arar ve fakat bulamaz. Sonunda aç, susuz, yorgun ve bitap düşüp: "Hayvanımın kaybolduğu yere dönüp orada ölünceye kadar uyuyayım" der. Gelip ölüm uykusuna yatmak üzere kolunun üzerine başını koyup uzanır. Derken bir ara uyanır. Bir de ne görsün! Başı ucunda hayvanı durmaktadır, üzerinde de yiyecek ve içecekleri. İşte Allah'ın, mü'min kulunun tevbesinden duyduğu sevinç, kaybolan bineğine azığıyla birlikte kavuşan bu adamın sevincinden fazladır. "

Müslim'in bir rivayetinde şu ziyâde var: "(Sonra adam sevincinin şiddetinden şaşırarak şöyle dedi: "Ey Allah'ım, sen benim kulumsun, ben de senin Rabbinim."

Buharî, Da'avât 4; Müslim 3, (2744); Tirmizî, Kıyâmet 50, (2499, 2500).

 
G Çevrimdışı

ginger

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki :

Nafaka için harcananın hepsi Allah yolunda harcanmış gibidir, bina için harcanan müstesna, bunda hayır yoktur.

Tirmizi, Kıyamet 41
 
G Çevrimdışı

ginger

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki :

Zeyd b. Erkam (radiyallahü anh)'ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi vesellem ) şöyle buyurmuştur: Sizden biriniz bir yolculuğa çıkacağı zaman mutlaka arkadaşlarıyla vedalaşsın (ve onların dualarını alsın). Çünkü Cenab-ı Allah onların dualarına bereket koymuştur.

(Kenzü'l-Ummal, 6/1062)
 
G Çevrimdışı

ginger

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi

ALLAH Rasulü Hazret-i Muhammed (SallALLAHü Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki :

"Ey ALLAH'ın Resulü! dedik, mü'min korkak olur mu?" "Evet!" buyurdular. "Pekiyi cimri olur mu?" dedik, yine: "Evet!" buyurdular. Biz yine: "Pekiyi yalancı olur mu?" diye sorduk. Bu sefer: "Hayır!" buyurdular.

Muvatta, Kelam 19
 
rucane Çevrimdışı

rucane

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Muhammed'in nefsini kudret eliyle tutan zâta yemîn ederim ki, bu ümmetten her kim -Yahudî olsun, Hristiyan olsun- beni işitir, sonra da bana gönderilenlere inanmadan ölecek olursa mutlaka cehennem ehlinden olacaktır. (Hadis-i Şerif > Müslim, İman 240)
 
G Çevrimdışı

ginger

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
ALLAH Rasulü Hazret-i Muhammed (SallALLAHü Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki :

Allah’ı kullarına sevdirin ki, Allah (celle celâlühû) da sizi sevsin.

(Kenzü’l-Ummal, 15/1186; Feyzü’l-Kadîr, 3/371)
 
A Çevrimdışı

Aykırı Çağdaş

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki :
Size geceleyin kalkmayi tavsiye ederim. Çünkü o, sizden önce yasayan salihlerin âdetidir; Rabbinize yakinlik (vesîlesi)dir; günahlardan koruyucudur; kötülüklere kefarettir, bedenden hastaligi kovucudur.

Tirmizi, 3543

Hasta ziyaretinde bulunan kimse, ziyaretten dönünceye kadar cennet meyveleri arasındadır.

Müslim

Her peygamberin, Allah Teala'dan bir dileği vardı ve Allah indinde icabet ve kabul olundu. Fakat ben duamı kıyamet gününde ümmetime şefaate tahsis ve tehir ettim

Buhari

İnsanda bulunan en şerli şey aşırı cimrilik ve şiddetli korkudur.

Ebu Davud, 2511

Öyle bir zaman gelir ki, kişi sabah mü'min olarak kalkar, akşama kafir olarak ulaşır. Ancak Allah'ın iman ve tevhid ilmiyle kendilerini ihya ettiği kimseler, bu durumun dışındadır.

Darimi 1.97

Ben sizin görmediğinizi görür, işitmediğinizi işitirim. Nitekim sema uğuldadı, uğuldamak da ona hak oldu. Semada dört parmak sığacak kadar boş bir yer yoktur, her tarafta Allah'a secde için alnını koymuş bir melek vardır. Allah'a yemin olsun, benim bildiğimi siz bilse idiniz az güler, çok ağlardınız, yataklarda kadınlarla telezzüz etmezdiniz, yollara, çöllere dökülür, (belanızı defetmesi için) Allah'a yalvar yakar olurdunuz.

Tirmizi, Zühd 9



Kime dua kapışı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmış demektir. Allah'a taleb edilen (dünyevi şeylerden) Allah'ın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit (musibet) için faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyle ise sizlere dua etmek gerekir.

Tirmizi, Da'avat 112

Ezanı işittiğiniz zaman, müezzinin söylediğinin mislini tekrar edin.

Buhari, Ezan 7

İnsanların şerlileri, ulemaya (birşey öğrenmek için değil), onları yanıltmak için zararlı meselelerden soru soranlardır.

Rezin



Kıyamet günü, Allah öncekileri ve sonrakileri birleştirip topladığı zaman her vefasız için, onu tanıtan bir bayrak dikilir ve: "Bu falan (oğlu falanın) vefasızlığıdır" denilir.

Buhari, Edeb, 99


(Ashab'tan bir kısmı): "Ey Allah'ın Resulü! Sen bize şaka yapıyorsun!" demişlerdi. "Şurası muhakkak ki (şaka da olsa) ben sadece hakkı söylerim!" buyurdular.

Tirmizi, Birr 57

Mirac sırasında İbrahim (as)'le karşılaştım. Bana: "Ey Muhammed, ümmetine benden selam söyle. Ve haber ver ki: Cennetin toprağı temiz, suyu tatlıdır. Burası (suyu tutacak şekilde) düz ve boştur. Oraya atılacak tohum da sübhanallah, velhamdülillah, ve lailahe illallah, vallahu ekber cümlesidir."

Tirmizi, Da'avat 60

Resulullah (sav) (bir gün): "Siz aranızda kimi pehlivan addedersiniz?" diye sordu. Ashab (ra): "Erkeklerin yenmeye muvaffak olamadığı kimseyi!" dediler. Resulullah (sav): "Hayır," dedi, "gerçek pehlivan öfkelendiği zaman nefsine hakim olabilen kimsedir."

Müslim, Birr 106,

Ademoğlu sabaha erdi mi, bütün azaları, dile temenna edip: "Bizim hakkımızda Allah'tan kork. Zira biz sana tabiyiz. Sen istikamette olursan biz de istikamette oluruz, sen sapıtırsan biz de sapıtırız" derler.

Tirmizi, Zühd 61


Allah bir kulu sevdi mi, onu dünyadan korur. Tıpkı sizden birinin hastasına suyu yasaklaması gibi.

Tirmizi, Tıbb 1


Resulullah (sav) "Allah'tan hakkıyla haya edin!" buyurdular. Biz: "Ey Allah'ın Resulü, elhamdülillah, biz Allah'tan haya ediyoruz" dedik. Ancak O, şu açıklamayı yaptı: "Söylemek istediğim bu (sizin anladığınız haya) değil. Allah'tan hakkıyla haya etmek, başı ve onun taşıdıklarını, batni ve onun ihtiva ettiklerini muhafaza etmen, ölümü ve toprakta çürümeyi hatırlamandır. Kim ahireti dilerse dünya hayatının zinetini terketmeli, ahireti bu hayata tercih etmelidir. Kim bu söylenenleri yerine getirirse, Allah'tan hakkıyla haya etmiş olur."

Tirmizi, Kıyamet 25


Ey Ebu Hureyre, vera sahibi ol (harama götürme şüphesi olan şeylerden de kaçın) ki insanların Allah'a en iyi kulluk edeni olasın! Kanaatkarlığı esas al ki insanların Allah'a en iyi şükredeni olasın. Nefsin için sevdiğini insanlar için de sev ki (kamil) mü'min olasın. Sana komşu olanlara iyi komşuluk et ki (kamil bir) müslüman olasın. Gülmeyi az yap, zira çok gülmek kalbi öldürür.

Kütüb-i Sitte, 7257


Haberiniz olsun, rahat koltuğunda otururken kendisine benim bir hadisim ulaştığı zaman kişinin: "Bizimle sizin aranızda Allah'ın kitabı vardır. Onda nelere helal denmişse onları helal biliriz. Nelere de haram denmişse onları haram addederiz" diyeceği zaman yakındır. Bilin ki, Resulullah (ASM)'ın haram kıldıkları da tıpkı Allah'ın haram ettikleri gibidir"

Ebu Davud, Sünne, 6


Ey Allah'ın Resulü! dedik, mü'min korkak olur mu?" "Evet!" buyurdular. "Pekiyi cimri olur mu?" dedik, yine: "Evet!" buyurdular. Biz yine: "Pekiyi yalancı olur mu?" diye sorduk. Bu sefer: "Hayır!" buyurdular.

Muvatta, Kelam 19
 
rucane Çevrimdışı

rucane

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeşim MaşaAllah Hadisleri Doldurmuşun Allah Razı olsun
 
A Çevrimdışı

Aykırı Çağdaş

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
"Düşmanla karşılaşmayı (sakın) arzu etmeyiniz. Allah´tan (bela değil) âfiyet isteyiniz. Düşmanla karşılaşmak zorunda kaldığınızda da sabrediniz."
(Buhari, Müslim)

(Kulun, sevabı çok diye bela istemesi, sabretmek zorunda kalacağı durumlara istekli olması, edebe uygun bir temenni değildir.
Çünkü kulun belayı isteyip te verildiği zaman sabredememesi hali, aleyhine bir durumdur. Bu durumda sızlanmaya hiçbir mazeret bulamaz.
Uygun olan, Allah´tan hep âfiyet istemektir. Beladan Allah´a sığınmaktır. Ama bela geldiğinde de sabra çalışmaktır. Bu durumda Allah´tan yardım ve tahammül istemek; hem makul, hem de edebe uygundur.)
 
A Çevrimdışı

Aykırı Çağdaş

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
"Allah, şehidin kul borçları hariç, diğer bütün günahlarını bağışlar." (Müslim)

(Şehitlik, İslâm´da en yüksek mertebe, kişinin ulaşabileceği en yüce pâyedir.
Şehitlik, kulun tüm günah ve kusurlarının bağışlanmasına, affedilmesine sebeptir.
Şehitlik kişiyi bu mertebe yüksek bir dereceye çıkardığı halde, onun üzerinden kul borçlarını silmez. Ortadan kaldırmaz.
Şehid, üzerindeki diğer insanlara ait hakları ödemek, sahibine geri vermek sorumluluğundan kurtulamaz. Kul borçları bu sebeple İslamda çok önemlidir.
Şehitlerin borçlarını bir lutuf olarak Allah´ın tekeffül etmesi ve alacaklıları verdiği nimetlerle memnun kılarak o şehidi affetmelerini sağlaması da ihtimal dahilindedir. )
 
A Çevrimdışı

Aykırı Çağdaş

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
"Allah şu üç kimseye, kıyamet gününde rahmet ederek bakmaz. Onları kusur ve günahlarından (bağışlayarak) temize çıkarmaz. Ayrıca onlar için çok üzücü bir azap da vardır:
- Elbisesini (kibirle) yerlere kadar salıverene,
- Yaptığı iyilikleri insanların başına kakana,
- Yalan yemin ederek sattığı eşyasına sürüm sağlamaya çalışana..."
(Müslim, Ebu Davud, Nesai,
İbn-i Mace)
___________________________________________________________________________
"Alıcı ile satıcı, (sözleşme imzalayıp) birbirinden ayrılmadıkça, bir malı alıp almamakta tercih hakları vardır. Alıcı ile satıcı, alışverişte doğru konuşur ve maldaki kusuru açıkça söylerlerse, alışverişleri kendilerine bereketli kılınır.
Şayet malın kusurunu gizleyerek yalan söylerlerse, (belki) kâr edebilirler, ama alışverişlerindeki bereketten yoksun kalırlar.
Yalan yere yemin, (alıcıya güven verip) satışı (sürümü) artırsa dahi, gerçekte kazancın bereketini yok eder."
(Buhari, Müslim, Ebu Davud,
Tirmizi, Nesâi)
_____________________________________________________________________________
"Tüccarların, kıyamet gününde füccarlar, yani günahkârlar olarak diriltilmeleri söz konusudur. Bundan, ancak şu kimlere istisnadır:
- (Ticari muamelelerinde) Allah´a karşı gelmekten korkup sakınanlar,
- (Allah´ın alışverişle ilgili emirlerine) itaatlı olanlar,
- (Alışverişte) doğru söz söyleyenler..."
(Tirmizi, İbn-i Mace, İbn-i Hibban,
Hakim)
__________________________________________________________________________
"Tüccarda şu 4 özellik olursa kazancı temiz yani helal ve bereketli olur:
- Mal satın alırken (ucuz almak için) (aldığı malı) kötülemez.
- Malını sattığında (pahalı satmak) için övmez (yalancı reklama başvurmaz)
- Müşteriye satarken, malındaki kusuru gizlemez.
- Alışverişte, (müşteriye kendine güvendirmek için) yemine başvurmaz."
(Esbehani)
_____________________________________________________________________________

"En bedbaht, en zavallı insan; üzerinde dünyanın fakirliği ile âhiretin azabı birleşen insandır."
(İbn-i Mace)

(Dünyada çekilen fakirlik, aslında âhirette cennet nimetlerini kazanmaya en büyük vesile iken, halinden şikayetçi, gafil, inancı zayıf fakirlerin bundan müstesna olduğu anlaşılmaktadır)
_________________________________________________________________________________
"Başınıza bir kaza geldiğinde, sakın 'kahrolsun şeytan' demeyin. Çünkü böyle derseniz şeytan şımarır, kendiyle gururlanarak 'gördünüz mü gücümü, başınıza bu kazayı ben getirdim.' der. Böyle bir kaza durumuyla karşılaştığınızda, (bismillah) deyin. O takdirde şeytan kahrından küçülür, hatta sinekten bile daha zayıf kalır."
(İmam Ahmed, Beyhaki, Hakim)

(Hayır ve Şerrin Allah'tan cc. geldiğini unutmamalı, başımıza ne gelirse gelsin, Allah'a cc. tevekkül etmeli ve ona yönelmeli ve sığınılmalıdır. )
___________________________________________________________________________________
"Kabirleri ziyaret ediniz. Zira kabirleri ziyaret size ölümü hatırlatır."
(Müslim)
---
"Kabir ziyaretinde ibret vardır."
(İmam Ahmed)
---
"Kabirleri ziyaret size dünyada kanaatkar olmayı telkin eder, âhireti hatırlatır." (İbn-i Mace)

__________________________________________________________________________________________
"Kıyâmet günü insanların Allah katında derecesi en fena olanı, karı-koca birbiriyle cinsî yakınlıkta bulunduktan sonra, kadının sırrını yayan erkektir."
(Müslim).

(Koca, karısının gerek cinsî hayata, gerekse başka mes´elelere dair sırlarını ifşa etmemesi lâzımdır. Aynı kural, kadın için de geçerlidir. )
___________________________________________________________________________________________
"Hiçbir kadına, kız kardeşinin çanağındaki nimetin kendi kabına konması için, onun boşanmasını istemek (ve onun yerine kendinin nikâh olunmasını arzu etmek) helâl olmaz.
"Bu kadın iyi bilmelidir ki (ezelde) ne takdir olundu ise, kendisine ait olan nimet ondan ibarettir." (Tecrid).

(Hazret-i Resûlüllah bu hadîs-i şerîfleriyle, herhangi bir kadının, başka bir kadının kocasına göz dikip onların aralarını bozmaya ve o erkekle kendi evlenmeye çalışmasını menetmiştir.)
__________________________________________________________________________________________________
Sa´d b. Ubâde, bir gün Resûlüllah´ın yanında şöyle demişti: "Eğer karımın yanında (yabancı) bir erkek görsem onu kılıncımın geniş yüzü ile değil, keskin tarafı ile vurur öldürürüm".
Bunun üzerine Resûlüllah (sav), Ashâbına: "Sa´d´ın bu gayret ve kıskançlığına taaccüb mü ediyorsunuz? (Şaşırmayınız) Çünkü ben, Sa´d´dan daha gayretliyim. Allahü Teâlâ benden daha gayretlidir." (Tecrid).

(Hadisteki Allah´ın gayretli olması sözünün mânâsı, Allah´ın yasakladığı şeyleri mü´minin işlememesini istemesidir)
__________________________________________________________________________________________________
Hazret-i Peygamber, bir gün, kadınları işâret ederek, "Allah´ın kullarını dövmeyin!" buyurmuşlardı. Bir müddet sonra Hazret-i Ömer gelerek, kadınlar kocalarına büsbütün kafa tutmaya başladılar, diye şikâyette bulundu. Bunun üzerine Resûlüllah (sav) erkeklere, hanımlarını yola getirmeye izin verdi. Bu sefer de Resûl-i Ekrem´e (sav) gelip kocalarından şikâyet eden kadınların sayısı çoğaldı. Nihayet Peygamber Efendimiz: "Muhammed ailesine birçok kadın gelip gitmektedir, kocalarından şikâyet ediyorlar. Hanımlarını dövenler, sert davrananlar, şüphe yok ki sizin hayırlınız değildir" buyurdular. (Mişkat; İbn-i Mace)

_______________________________________________________________
Hazret-i Âişe vâlidemiz anlatıyor:
"Bir defa yanımda Ensâr kızlarından iki kız varken babam Ebû Bekir yanıma girdi. O kızlar Buas gününde, Ensâr´ın yekdiğeri hakkında söyledikleri şiirleri teganni ediyorlardı. Bu iki kız, teganniyi (şarkı söylemeyi) san´at edinmiş kızlar da değil idiler.
Ebû Bekir: "Resûlüllah´ın (sav) evinde şeytan mezmûru mu?" diyerek beni azarladı. Bu bir bayram günü idi. Resûlüllah (sav): "Yâ Eba Bekir, her kavmin bir bayramı vardır. Bu da bizim bayramımızdır. Bırak eğlensinler!" buyurdu.
(Müslim)
_______________________________________________________________________
Hz. Cabir´den:
"Hiçbir mü´min erkek, hiçbir mü´mine kadına kızıp darılmasın. Eğer onun bir huyundan hoşlanmazsa, diğer bir huyundan memnun olabilir."
(Müslim/Rada 61)

(Her kadının her vasıf ve huyu iyi olmayabilir. Bir huyunun kötü olması, o kadının bütün sıfatlarının da kötü olmasını gerektirmez. Böyle hallerde erkek, kadının kendisine hoş gelen sıfat ve hallerine bakması ve o kötü huyunu mümkün mertebe görmemeye çalışması lâzımdır. Çünkü ailesiyle güzel geçim, sadece ona kötü davranmamaktan ibaret değildir. Ondan gelecek ufak-tefek rencide edİci davranışlara da sabır göstermektir.)
___________________________________________________________________________________________________
"Ev kadını, kocasının eve getirdiği yiyeceklerden, israf etmeyerek (örf ve âdete göre ailesine, misafirlerine) infak ve ikrâm ettiğinde, bu infak ile sevaplanır. Bu malı kazandığı cihetle, kocası da bir o kadar sevap kazanır. Bunlardan birinin ecr ve sevabı, öbürünün sevabından hiçbir şey eksiltmez."
(Tecrid)
---
"Kadın kocasının kazancından onun haberi ve emri olmadan infak ederse, o infakın sevabının yarısı, habersiz kocaya aittir" (Buhari)

_______________________________________________________________________________________________________
Bir gün Resûlüllah´ın huzurundan bir adam geçti, yanında oturanlardan birine: "Şu geçen hakkında ne dersin?" buyurdu. O da: "Eşraftan birisidir. Vallahi kız isterse kendisine verilmeye, birşey hakkında konuşsa dinlenilmeye çok lâyıktır," cevabını verdi. Resûlüllah (sav) sustu. Bir müddet sonra bir başkası geçti. Bu sefer yine: "Ya bunun hakkında ne dersin?" buyurdu. Adam cevap verdi: "Ya Resûlâllah, bu, Müslümanların fakirlerinden biridir. Kız istese reddedilmeye, birşey hakkında şefaat etse kabûl olunmamaya ve konuştuğu vakit sözü dinlenmemeye lâyıktır..." Bunun üzerine Hazret-i Resûlüllah şöyle buyurdu: "Bu, yeryüzü dolusunca öbüründen hayırlıdır."
(Buhari)

___________________________________________________________________________________________________________
"Üç şeyi geciktirme:
Vakti gelince namazı.
Hazır olunca cenazeyi.
Dengini bulunca evlenecek kızı..."
(Beyhaki)

(Bu hadiste, uygun bir damat namzeti ortaya çıkınca, yaşı gelmiş genç kızı evlendirme tavsiyesi vardır.)
 
G Çevrimdışı

ginger

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Allah Rasulü Hazret-i Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki :

El-hamrü ümmü'l-habaisi. -İçki, bütün kötülüklerin anasıdır.

(Nesâi, Sünen, 8,315)
 
Üst Ana Sayfa Alt