Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Soru Hanımların Yüzü Örtmesi Farz mı, Sünnet mi, Takva mı, Delil Nedir?

T Çevrimdışı

tevhid mücadelesi

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
sa soru acik gayet yüz örtmek farz ise delili nedir. sünet se delil. sitedeki diger konulari linklerini vermeyin okudum. ben sizin goruslerinizi merak ettim farz ise deliliniz neye gore merak ettim cezallah hayr
 
A Çevrimdışı

akilli55

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Nisa 31 ayetinin Tefhimul Kur'andaki tefsiri

Benzer bir hadisi İbn Cerir yine Hz Aişe'den nakleder. Buna göre, bir defasında, Hz. Aişe'nin annesinin önceki kocasından olma Abdullah bin Tufeyl'in kızı kendisini ziyarete gelir. O esnada eve giren Hz. Peygamber (s.a) kızı görünce yüzünü çevirir. Hz. Aişe, "Ey Allah'ın Rasûlü, o benim yeğenimdir" der. Buna Hz. Peygamber (s.a) şöyle karşılık verir: "Bir kadın ergenlik çağına geldiği zaman, el ve yüz dışında vücudunu göstermesi helâl değildir" (Sonra da, elle nereyi kasdettiğini göstermek için bileğini tutar ve kavradığı yerle avucunun orası kadar bir mesafe kalır.) Bu bağlamda gösterilen tek hoşgörü, vücudunun bir kısmını yakın akrabalarının önünde (kardeş, baba gibi) gösterebilmesi için tanınan izindir. Bu da, kadın ev işlerini yaparken gereklidir. Sözgelimi, hamur yoğururken kolunu, döşemeleri yıkarken pantolununu sıvayabilir.

Çeşitli müfessirlerce bu ayete verilen anlamlar ayetin gerçek anlamını karmakarışık bir hale getirmiştir. Oysa, açıkça söylenmek istenen, "kadınların zinet ve süslerini" açıkta olan-kendiliğinden görünen" ve kontrollerinin ötesine taşanın dışında göstermemeleri gerektiğidir. Yani, kadınlar bilerek ve kasden süslerini açığa vuramazlar, fakat, niyet ve kasıt olmaksızın, başörtünün savrulup zinetin ortaya çıkması veya kadın giyiminin bir parçası olarak çekiciliği bulunmakla birlikte gizlenmesi mümkün olmayan dış elbisenin görünmesi gibi durumlarda zinetin açığa çıkmasında kadın üzerine sorumluluk yoktur. Hz. Abdullah İbn Mes'ud, Hasan Basrî, İbn Sirin ve İbrahim Nehaî'nin tefsirleri de bu şekildedir. Buna karşılık, bazı müfessirler ayeti, "vücudun genellikle açıkta kalan ve örtülmeyen kısımları" anlamına almışlar ve tüm süsleriyle birlikte yüzü ve elleri bunun içine dahil etmişlerdir.

Bu, Hz. Abdullah İbn Abbas'la izleyicilerinin ve çok sayıda Hanefi fakihinin görüşüdür. (Ahkâmü'l-Kur'an, el-Cessas, Cilt: 3, 388-389). Bu durumda, bunlara göre kadınların, tüm makyajıyla yüzleri ve süsleriyle elleri açık olarak dışarı çıkmalarında bir mahzur yoktur.

Fakat biz bu görüşe katılamayacağız. Bir şeyi göstermekle o şeyin kendiliğinden görünmesi arasında dağlar kadar fark vardır. Birincisi niyet ve kasıt belirtirken ikincisi zorda kalma ve çaresiz olmayı ifade eder. Üstelik böyle bir yorum. Hz. Peygamber (s.a) devrinde örtü ayetinin inmesinden sonra kadınların yüzleri açık dışarı çıkmadıklarını bildiren rivayetlere de ters düşmektedir. Örtü hükmü yüzlerin örtülmesini de içine almaktadır ve peçe, Hacc'da ihramlı olmanın dışında kadın giyiminin bir parçası haline gelmiştir. Bunun bir diğer delili de, ellerin ve yüzün kadınların avret yerine dahil edilmemiş olmasıdır, avret yeri ile örtü farklı şeylerdir. Avret yeri, baba ve erkek kardeş gibi erkeklerin bile yanında açılmaması zorunlu olan yerlerdir; oysa örtü, kadını mahremi olmayan erkeklerden ayıran şeydir, buradaki tartışma avret yeri değil, örtü hükümleriyle ilgilidir. [Tefhimul Kuran Mevdudi Nisa 31 tefsiri]
 
A Çevrimdışı

akilli55

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Hanefi ve Maliki mezhebinin delilleri.

"1. Bunlardan görünen kısımları müstesna" ayeti. Yüz ve ellerin açık olması zaruri olduğundan bu ayet buraların avret sayılmayacağına işaret eder. Bu
görüş bazı sahabi ve tabiindende rivayet edilmiştir. Nitekim Said bin Cübeyr (ra) "Bunlardan görünen kısım müstesna" ayetinden maksat yüz ve ellerdir, demiştir. Ata da ayetteki istisnanın yüz ve eller olduğunu söylemiştir. Dahhaktan da buna benzer bir rivayet yapılmıştır[Taberi tefsir C.18, S.118]

2. Hz Aişe'den rivayet edilen. "Ebu bekir (ra) 'ın kızı esma çok ince bir elbise ile Rasulullah'ın yanına geldi. Onu görünce Rasulullah yüzünü çevirerek "Ey esma, kadın büluğa erince (yüz ve ellerini işaret ederek) şu ve şunun haricinde kadının vücudunun görünmesi haramdır" buyurdu (Ebu Davud,
Kurtubi Tefsir C. 12, S.229)

3. Namazda ve ihramda el ve yüzün açık bırakılması da bunların avret olmadığına delalet eder. Eğer el ve yüz avret olsaydı namaz ve ihramda açık bırakılmaları mübah olmazdı. Çünkü avret mahallinin örtülmesi farzdır. [Ahkam Tefsiri,Muhammed Ali Sabuni C.2,S.169]

Şafii ve Hanbelilerin delilleri

Şafii ve Hanbelilerin el ve yüzün avret olduğuna dair delileri şunlardır.

1. Kitapdan delileri : "Ziynetlerini açmasınlar" ayeti. Bu ayet ziynetlerin açılmasını haram kılmıştır.

"Bir de onun zevcelerinden lüzumlu birşey istediğiniz vakit perde ardından isteyin (ahzab 53) ayeti. Bu ayet sarahaten yüze bakmanın haram olduğuna delalet etmektedir. Gerçi bu ayet Rasulullah'ın (sav) zevceleri hakkında nazil olmutur. Fakat hükmü kıyas yoluyla bütün kadınlara teşmil olunur.

2. Cerir bin Abdullah'tan şöyle rivayet edilmiştir. "Rasulullah(sav)'a ani olarak yabancı bir kadını görmek hususunu sordum. Bana görünce gözlerimi çevirmemi emretti.

3. Hz. Ali'den rivayet edilen "Ya Ali, yabancı bir kadını gördüğünde ikinci bir defa bakma. Çünkü ilk bakışın iraden dışındadır ve onda bir vebal yoktur. İkinci defa bakarsan bu iradenle olduğu için haramdır" hadisi.

4. İbni Abbas'tan şöyle rivayet edilir. Bir kurban bayramı günü Rasulullah Fazl bin Abbas'ı atının arkasına bindirmişti. Fazl beyaz tenli, güzel saçlı, yakışıklı bir delikanlı idi. Has'am kabilesinden bir kadın Rasulullah'ın (sav) yanına gelerek birşeyler sormak istedi. Fazl kadına, kadında Fazl'a bakıyordu. Rasulullah Fazl'ın yüzünü diğer tarafa çevirdi.

Nakledilen bu hadisler yabancı bir kadına bakmanın haram olduğunu ifade eder. Şüphe yokki, yüzde bakılması haram olan uzuvlardandır. Öyleyse yüz de avrettir.

Ahkam Tefsiri, Muhammed Ali Sabuni C.2, S.169.

Şafii ve Hanbelilerin bu delillerini düşündüm. Eğer yüz avret ise ve örtülmesi gerekiyorsa neden sahabelere Rasululullah yüzlerini çevirmesini sağladı. Demekki o kadınların yüzleri görünüyordu ki sahabelerin yüzlerini çevirmelerini söyledi. Ben bu hadislerden de kadınların yüzlerinin açık olduğunu anlıyorum. Sadece düşüncemi belirttim. Tabii ki efdal olan yüzlerini de örtmeleridir. Mezheplerin ictihadları, fetvaları yukarıdadır.
 
E Çevrimdışı

es-saffat

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Hanefi ve Maliki mezhebinin delilleri.

"1. Bunlardan görünen kısımları müstesna" ayeti. Yüz ve ellerin açık olması zaruri olduğundan bu ayet buraların avret sayılmayacağına işaret eder. Bu
görüş bazı sahabi ve tabiindende rivayet edilmiştir. Nitekim Said bin Cübeyr (ra) "Bunlardan görünen kısım müstesna" ayetinden maksat yüz ve ellerdir, demiştir. Ata da ayetteki istisnanın yüz ve eller olduğunu söylemiştir. Dahhaktan da buna benzer bir rivayet yapılmıştır[Taberi tefsir C.18, S.118]

2. Hz Aişe'den rivayet edilen. "Ebu bekir (ra) 'ın kızı esma çok ince bir elbise ile Rasulullah'ın yanına geldi. Onu görünce Rasulullah yüzünü çevirerek "Ey esma, kadın büluğa erince (yüz ve ellerini işaret ederek) şu ve şunun haricinde kadının vücudunun görünmesi haramdır" buyurdu (Ebu Davud,
Kurtubi Tefsir C. 12, S.229)

3. Namazda ve ihramda el ve yüzün açık bırakılması da bunların avret olmadığına delalet eder. Eğer el ve yüz avret olsaydı namaz ve ihramda açık bırakılmaları mübah olmazdı. Çünkü avret mahallinin örtülmesi farzdır. [Ahkam Tefsiri,Muhammed Ali Sabuni C.2,S.169]

Şafii ve Hanbelilerin delilleri

Şafii ve Hanbelilerin el ve yüzün avret olduğuna dair delileri şunlardır.

1. Kitapdan delileri : "Ziynetlerini açmasınlar" ayeti. Bu ayet ziynetlerin açılmasını haram kılmıştır.

"Bir de onun zevcelerinden lüzumlu birşey istediğiniz vakit perde ardından isteyin (ahzab 53) ayeti. Bu ayet sarahaten yüze bakmanın haram olduğuna delalet etmektedir. Gerçi bu ayet Rasulullah'ın (sav) zevceleri hakkında nazil olmutur. Fakat hükmü kıyas yoluyla bütün kadınlara teşmil olunur.

2. Cerir bin Abdullah'tan şöyle rivayet edilmiştir. "Rasulullah(sav)'a ani olarak yabancı bir kadını görmek hususunu sordum. Bana görünce gözlerimi çevirmemi emretti.

3. Hz. Ali'den rivayet edilen "Ya Ali, yabancı bir kadını gördüğünde ikinci bir defa bakma. Çünkü ilk bakışın iraden dışındadır ve onda bir vebal yoktur. İkinci defa bakarsan bu iradenle olduğu için haramdır" hadisi.

4. İbni Abbas'tan şöyle rivayet edilir. Bir kurban bayramı günü Rasulullah Fazl bin Abbas'ı atının arkasına bindirmişti. Fazl beyaz tenli, güzel saçlı, yakışıklı bir delikanlı idi. Has'am kabilesinden bir kadın Rasulullah'ın (sav) yanına gelerek birşeyler sormak istedi. Fazl kadına, kadında Fazl'a bakıyordu. Rasulullah Fazl'ın yüzünü diğer tarafa çevirdi.

Nakledilen bu hadisler yabancı bir kadına bakmanın haram olduğunu ifade eder. Şüphe yokki, yüzde bakılması haram olan uzuvlardandır. Öyleyse yüz de avrettir.

Ahkam Tefsiri, Muhammed Ali Sabuni C.2, S.169.

Şafii ve Hanbelilerin bu delillerini düşündüm. Eğer yüz avret ise ve örtülmesi gerekiyorsa neden sahabelere Rasululullah yüzlerini çevirmesini sağladı. Demekki o kadınların yüzleri görünüyordu ki sahabelerin yüzlerini çevirmelerini söyledi. Ben bu hadislerden de kadınların yüzlerinin açık olduğunu anlıyorum. Sadece düşüncemi belirttim. Tabii ki efdal olan yüzlerini de örtmeleridir. Mezheplerin ictihadları, fetvaları yukarıdadır.

Böyle kısa ve kasır cümlelerle fetva vermek, daha doğrusu "Düşüncemi belirttim" diyerek fetva vermek ile bu iş olmaz. Lafları ağızdan çıkarırken iki kere tart. Zira burada cahil ve bilmeyen biri senin yazını okuduğunda, senin hata ve yanlış ile amel edebilir.

Eğer bu konuda hadisler ve ayetlerin tefsirini görmek isteyenlere şu risaleyi tavsiye ederim :


Bu risalede sadece ayet tefsirleri var. bu konuda taberi ve ibn kesirede müracaat edebilirsiniz.

Bu konuda daha çok hadis vardır. Ama ben bir tanesi nakledeyim : Aişe radıyallahu anha’dan gelen rivayette; “Allah ilk muhacir hanımlara rahmet eylesin. “Ey peygamber, hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle…” ayeti nazil olunca elbiselerinin bir parçasını yırtarak yüzlerini örttüler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in arkasında başlarında kargalar varmış gibi namaz kıldılar.” Buhari (4759) Ebu Davud (4102) Taberi (18/94) Beyhaki (7/88) İshak b. Rahuye (1280)Hakim (2/431, 4/216)) İbnu Katan Kitabu’n-Nazar (s.173) İbn Ebi Hatim Tefsir (8/2575)Fethu’l-Bari (8/490) İbni Habib Gaye ve Nihaye (s.213) Durru’l-Mensur (8/209) Zemahşeri Keşşaf (4/401)

Konuya dair daha iyi bir bilgi için : https://docs.google.com/viewer?a=v&q=cacheYJVWocBXzkJ:selefiyye.free.fr/pdf/pece_farzdir.pdf+pe%C3%A7e+ebu+muaz&hl=tr&gl=tr&pid=bl&srcid=ADGEEShOB8MA_tzQyGkOproHVjuk6GW2-NIr0hu-uko2K4Bg-VIvn1UmnxMsZEocArLxJ6e4dZvhclSFhGAXHHCw8ANKz5Mjp-ap2nudQU-cTgxjwl5SqmXAskfllF6kmnoV13hPl4hH&sig=AHIEtbS3tqvCoZwOzn0em57g7w5zg-tEng

Kısacası sahabenin hepsine(iki görüşünden birine göre ibn abbas hariç), tabiinin cumhuru, hasan, katade, ameş, ibrahim, evzai, süfyan, ahmed, şafii, ishak ve ehli hadisin hepsine göre yüzü kapamak farzdır. Yani alimlerin çok azına göre fitne zamanı farz, fitne zamanı olmadığında mendup, ALİMLERİN ÇOĞUNA göre her zaman farzdır. (Alimlerden kastımız Selef-i Salihin, yani ilk üç nesildir. )
 
H Çevrimdışı

hutame

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
ahzab suresı 59 ayet.. Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle. Dış örtülerinden üzerlerine alıp örtsünler. Bu, onların başkaları tarafından tanınıp rahatsız edilmemeleri için daha uygundur. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir....................... kuranda cilbab diye gecer mana itibarı ile dış örtüleri celâbîb kelimesi kadının normal elbiselerinin tamamını kaplayan ya da bütün bedeni örten dış elbise (yani çarşaf, abaye, geniş manto veya bol pardesü) anlamındaki cilbab kelimesinin çoğuludur.... işte delil kardeşim
 
cennet kuşu Çevrimdışı

cennet kuşu

Üye
İslam-TR Üyesi
Bu mesele çok eskiden mezhep alimlerince belki milyonlarca kez tartışılmış....bizim burada iki üç cümleyle tartışmamızın bir anlamı yok.....Kısacası herkes kendi mezhebine göre amel edecek....En doğrusunu Allaha havale edilecek..Birde bizim burada ki çıkarımımız şu olmalı....Yani fitne zamanında Hanefi mezhebi olsun ve diğer mezhepler olsun hemfikirler.....Yani kadının yüzüde kapanacak diye...Zamanımızın ise fitne zamanı olduğu çoooooooook açık....Buna kimse itiraz edemez...Öyleyse kadınalrımız yüzünüde kapatacak....Bu kadar basit mesele.....Birde kadın gençse ve özellikle güzelse kesinlikle kapatacak.....Başka hiçbir ihtimal yok....Kesinkes kapatacak.....Bahane uydurmuyacak.....Eğer yaşlı olur ve normal bir yüze sahipse o zaman belki yüzü açık gezebilir ama bunu öncelikle samimiyetle vicdanına söyliyecek.....Selametle....
 
A Çevrimdışı

akilli55

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Böyle kısa ve kasır cümlelerle fetva vermek, daha doğrusu "Düşüncemi belirttim" diyerek fetva vermek ile bu iş olmaz. Lafları ağızdan çıkarırken iki kere tart. Zira burada cahil ve bilmeyen biri senin yazını okuduğunda, senin hata ve yanlış ile amel edebilir.

Eğer bu konuda hadisler ve ayetlerin tefsirini görmek isteyenlere şu risaleyi tavsiye ederim :

https://www.islam-tr.org/tesettur/38575-pece-farzdir-ebu-muaz-seyfullah-erdogmus.html

Bu risalede sadece ayet tefsirleri var. bu konuda taberi ve ibn kesirede müracaat edebilirsiniz.

Bu konuda daha çok hadis vardır. Ama ben bir tanesi nakledeyim : Aişe radıyallahu anha’dan gelen rivayette; “Allah ilk muhacir hanımlara rahmet eylesin. “Ey peygamber, hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle…” ayeti nazil olunca elbiselerinin bir parçasını yırtarak yüzlerini örttüler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in arkasında başlarında kargalar varmış gibi namaz kıldılar.” Buhari (4759) Ebu Davud (4102) Taberi (18/94) Beyhaki (7/88) İshak b. Rahuye (1280)Hakim (2/431, 4/216)) İbnu Katan Kitabu’n-Nazar (s.173) İbn Ebi Hatim Tefsir (8/2575)Fethu’l-Bari (8/490) İbni Habib Gaye ve Nihaye (s.213) Durru’l-Mensur (8/209) Zemahşeri Keşşaf (4/401)

Konuya dair daha iyi bir bilgi için : https://docs.google.com/viewer?a=v&q=cacheYJVWocBXzkJ:selefiyye.free.fr/pdf/pece_farzdir.pdf+pe%C3%A7e+ebu+muaz&hl=tr&gl=tr&pid=bl&srcid=ADGEEShOB8MA_tzQyGkOproHVjuk6GW2-NIr0hu-uko2K4Bg-VIvn1UmnxMsZEocArLxJ6e4dZvhclSFhGAXHHCw8ANKz5Mjp-ap2nudQU-cTgxjwl5SqmXAskfllF6kmnoV13hPl4hH&sig=AHIEtbS3tqvCoZwOzn0em57g7w5zg-tEng

Kısacası sahabenin hepsine(iki görüşünden birine göre ibn abbas hariç), tabiinin cumhuru, hasan, katade, ameş, ibrahim, evzai, süfyan, ahmed, şafii, ishak ve ehli hadisin hepsine göre yüzü kapamak farzdır. Yani alimlerin çok azına göre fitne zamanı farz, fitne zamanı olmadığında mendup, ALİMLERİN ÇOĞUNA göre her zaman farzdır. (Alimlerden kastımız Selef-i Salihin, yani ilk üç nesildir. )

İnsan kendi bir görüşü benimsediğinde genelde o görüşü savunanları ve onların delillerini görmeye alışır. Burda sizin bu alimleri yazmanız bu konuda onları çok, muhaliflerini az göstermeniz doğru bir davranış değildir. Bende size hanefi, maliki alimlerini teker teker yazsam onlarda çoğunlukta gözükür.

Ben yukarıda fetva vermediğimi tekrar belirtmek istiyorum. Benim böyle bir yetkim, ilmi gücüm yoktur. Delilleri ve kaynaklarıyla 4 mezhebinden görüşünü belirttim. Bu hususta bir itirazınız var ise günümüz Hanefi, Maliki mezhebinin alimlerine itirazını yapınız. Bunlar benim sözlerim değil ki, bana itirazınız olsun.

Ayrıca hak,doğru Allah katında tektir. Hangi müctehidin doğruda isabet ettiğini yalnız Allah bilir. Vahiy, Rasulullah ile kesildiği için kimin hakta, doğruda isabet ettiğini bilemeyiz, sadeze zannederiz. Hanefi, Maliki mezhebine uyan birini siz yanlışlıkla itham ederseniz, haram işliyorsunuz derseniz iş uzadıkça uzar, ucu bucağı bitmez konuşmalara girer.
 
T Çevrimdışı

tevhid mücadelesi

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
ağiler allah razi olsun ammavelakiv hanimlara soruyolarmış farzmıdır bu yüz örtmek sünnetmi takvamidir. namaz farzise buda ya farzdır ya sünnet yahut takva. yüzü örtmek farzir diyen biri günaha vebale girermi yahut hayır farız değildir diyen günah vebale girermi. bu önemli mesele olmassa ben burda konu acmazidim
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
E Çevrimdışı

es-saffat

Üyeliği İptal Edildi
Banned
İnsan kendi bir görüşü benimsediğinde genelde o görüşü savunanları ve onların delillerini görmeye alışır. Burda sizin bu alimleri yazmanız bu konuda onları çok, muhaliflerini az göstermeniz doğru bir davranış değildir. Bende size hanefi, maliki alimlerini teker teker yazsam onlarda çoğunlukta gözükür.

Ben yukarıda fetva vermediğimi tekrar belirtmek istiyorum. Benim böyle bir yetkim, ilmi gücüm yoktur. Delilleri ve kaynaklarıyla 4 mezhebinden görüşünü belirttim. Bu hususta bir itirazınız var ise günümüz Hanefi, Maliki mezhebinin alimlerine itirazını yapınız. Bunlar benim sözlerim değil ki, bana itirazınız olsun.

Ayrıca hak,doğru Allah katında tektir. Hangi müctehidin doğruda isabet ettiğini yalnız Allah bilir. Vahiy, Rasulullah ile kesildiği için kimin hakta, doğruda isabet ettiğini bilemeyiz, sadeze zannederiz. Hanefi, Maliki mezhebine uyan birini siz yanlışlıkla itham ederseniz, haram işliyorsunuz derseniz iş uzadıkça uzar, ucu bucağı bitmez konuşmalara girer.

Yazdıklarımı dikkat etseydin "MUHALİFLERİ AZ GÖSTERMEK" lafını söylemezdin. Ben orada SELEFİ SALİHİNİ KASTEDİYORUM demişim. Bilmem okudun mu.

Yani diyorum ki ilk üç nesilden alimlerin çoğu böyle demiştir. Zaten aksine delil getiren varsa buyursun.

Sahabe'den açılır diyen yok ( İbn Abbas'tan gelen bir görüş hariç ), Tabiinden bildiğim kadarıyla sadece Katade var, Ebu Hanife ve Malik gibi Tabiuttabiin var.

Yani sahabenin hepsi, tabiinin ekserisi, hasan, katade, ameş, ibrahim, evzai, süfyan, ahmed, şafii, ishak ve ehli hadisin hepsine göre yüzü kapamak farzdır.

Bilmiyorum muhalifleri buraya nakledin, sayalım. Sonra hangisi çokmuş görebiliriz.

Ve son cümlelerine gelince, hak bir tanedir. Zira hadis ve ayetler açıkken zan ortadan kalkar. Zaten bunların delil olmasının sebebi, zannı ve reyi ortadan kaldırmaktır. Bununla beraber Hanefi ve Maliki mezhebinin hatalı olduğunu söylemek yanlış olmaz.
 
C Çevrimdışı

cuheymann

Üye
İslam-TR Üyesi
Ve son cümlelerine gelince, hak bir tanedir. Zira hadis ve ayetler açıkken zan ortadan kalkar. Zaten bunların delil olmasının sebebi, zannı ve reyi ortadan kaldırmaktır. Bununla beraber Hanefi ve Maliki mezhebinin hatalı olduğunu söylemek yanlış olmaz.

kusura bakma da kardeş sen kimsin ki maliki, hanefi, hanbeli veya şafii nin hatalı oldugunu soyluyorsun ?

sen muctehit konumundamısın ?

desen ki felan mezheb imamı felan mezheb imamı hakkında bu konuda yanılmıştır demiştir, desen eyv. lakin kusura bakma ama hangi ilimle vardın sen o karara şak diye ?

yani bakıyorumda insanlar ne kadar cesur, ne kadar kolay hukum verıyorlar alimlerin ihtilaf ettikleri konularda şapdadanak..

ve diyorsun hak bir tanedir peki eyv. bu hadis te o zaman diger kısım batıl mı kalmıştır ?

İbn Ömer’den (r.a.) rivayette Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), Hendek Savaşı sırasında ashabına “Hiç kimse Beni Kureyza yurdundan başka bir yerde ikindi namazını kılmasın!” buyurdu. Yolda ikindi namazının vakti çıkmaya yaklaşınca ashabtan bir kısmı, “Namazı oraya varmadan kılmayız.” dediler. Diğer bir kısmı ise, “Rasulullah bunu kastetmedi.” diyerek namazı yolda eda ettiler. Bu durum, Peygamber Efendimiz’e haber verilince iki gruba da herhangi bir şey demedi (Buharî, “Salâtü’l-Havf”, 5; Müslim, “Cihad”, 69).
 
E Çevrimdışı

es-saffat

Üyeliği İptal Edildi
Banned
kusura bakma da kardeş sen kimsin ki maliki, hanefi, hanbeli veya şafii nin hatalı oldugunu soyluyorsun ?

sen muctehit konumundamısın ?

desen ki felan mezheb imamı felan mezheb imamı hakkında bu konuda yanılmıştır demiştir, desen eyv. lakin kusura bakma ama hangi ilimle vardın sen o karara şak diye ?

yani bakıyorumda insanlar ne kadar cesur, ne kadar kolay hukum verıyorlar alimlerin ihtilaf ettikleri konularda şapdadanak..

ve diyorsun hak bir tanedir peki eyv. bu hadis te o zaman diger kısım batıl mı kalmıştır ?

İbn Ömer’den (r.a.) rivayette Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), Hendek Savaşı sırasında ashabına “Hiç kimse Beni Kureyza yurdundan başka bir yerde ikindi namazını kılmasın!” buyurdu. Yolda ikindi namazının vakti çıkmaya yaklaşınca ashabtan bir kısmı, “Namazı oraya varmadan kılmayız.” dediler. Diğer bir kısmı ise, “Rasulullah bunu kastetmedi.” diyerek namazı yolda eda ettiler. Bu durum, Peygamber Efendimiz’e haber verilince iki gruba da herhangi bir şey demedi (Buharî, “Salâtü’l-Havf”, 5; Müslim, “Cihad”, 69).


İmam Ahmed dedi ki : "Avamda söylesin, ilim ehlide. Kim elleri kaldırmaz ise Rasulullahın sünnetini inkar etmiştir, hatayı aşmıştır."

Demek ki Ahmed'e göre Ebu Hanife'ye hatalı demek avamında hakkıymış.

Birinin hatalı olduğunu söylemek için müctehid olmaya gerek yoktur. Ortada zan yok iken, deliller açık iken kimin hatalı olduğu ortaya çıkar.

Demek ki sana göre bir alim bir alime hatalı dememişse, ona hatalı deme yetkin yoktur. Örneğin Cahiz ( ki Mutezilenin imamıdır. Mutezilenin fıkh ve akide olarak sistemize eden kişidir ve müctehididir. Lügat konusunda eşi yoktur) hakkında bizim "hatalı" dememiz yanlıştır. Öyle mi?

O yüzden böyle boş ve klişe laflar yerine, delil gösterin bu müctehidlere "Hatalı" demenin yasak olduğuyla alakalı.

Ve en son getirdiğin hadis aslında benim delilim. Bu hadis insanlara kapalı kalmış ve insanlar bunun üstünden REY ile hükmetmişler. Ben zaten diyorum ki delillerin zanni kaldığı yerlerde ictihad vardır, delillerin sarih ve açık olduğu yerlerde ictihad ve rey olmaz.

Fakat peçe ile ilgili reyin alakası yok ki. Yüzün kapatılması SAHABENİN İCMASI ile sabit, SAHİH HADİSLER ile sabit. Yani zan kalkmışken, reye tabii olunmaz. Delile tabii olunur. Çünkü delil zannı yok etmek için vardır. Açıkça peçe ve yüz kapamak geçmesi zannı ve reyi yok eder.

O yüzden Hanefi ve Maliki bu konuda hatalıdır.
 
C Çevrimdışı

cuheymann

Üye
İslam-TR Üyesi
İmam Ahmed dedi ki : "Avamda söylesin, ilim ehlide. Kim elleri kaldırmaz ise Rasulullahın sünnetini inkar etmiştir, hatayı aşmıştır."

Demek ki Ahmed'e göre Ebu Hanife'ye hatalı demek avamında hakkıymış.

Birinin hatalı olduğunu söylemek için müctehid olmaya gerek yoktur. Ortada zan yok iken, deliller açık iken kimin hatalı olduğu ortaya çıkar.

Demek ki sana göre bir alim bir alime hatalı dememişse, ona hatalı deme yetkin yoktur. Örneğin Cahiz ( ki Mutezilenin imamıdır. Mutezilenin fıkh ve akide olarak sistemize eden kişidir ve müctehididir. Lügat konusunda eşi yoktur) hakkında bizim "hatalı" dememiz yanlıştır. Öyle mi?

O yüzden böyle boş ve klişe laflar yerine, delil gösterin bu müctehidlere "Hatalı" demenin yasak olduğuyla alakalı.

Ve en son getirdiğin hadis aslında benim delilim. Bu hadis insanlara kapalı kalmış ve insanlar bunun üstünden REY ile hükmetmişler. Ben zaten diyorum ki delillerin zanni kaldığı yerlerde ictihad vardır, delillerin sarih ve açık olduğu yerlerde ictihad ve rey olmaz.

Fakat peçe ile ilgili reyin alakası yok ki. Yüzün kapatılması SAHABENİN İCMASI ile sabit, SAHİH HADİSLER ile sabit. Yani zan kalkmışken, reye tabii olunmaz. Delile tabii olunur. Çünkü delil zannı yok etmek için vardır. Açıkça peçe ve yüz kapamak geçmesi zannı ve reyi yok eder.

O yüzden Hanefi ve Maliki bu konuda hatalıdır.


birinin hatalı oldugunu soylemek için o konuya o kişi kadar vakıf olmak lazım..

arapça bile bilmeyenler, okudukları kıtabların turkceye cevrılmesi nasıl yapılmış bilinmeyen kişiler bu konuya ne kadar vakıfdır ?

hadis benım delilim diyorsun ama, hadis kapalı kalmış diyorsun ama dışarıdan baktınmı gayet açık hiç kimse beni kureyzaya varmadan kılınmasın diyor hadiste şimdi diyorsun hak 1 tane nasıl olacak bu iş ?

peçenin hukmune hiç girmedim zaten benım takıldıgım nokta da o degil, sen diyorsun ki sahabenin icması ve sahih hadisler ile sabit, peki o zman imam hanife ve imam malik bunları bile bile mi aksi goruş vermişler ? hanı açık dıyorsun ya.

Bilmiyorum muhalifleri buraya nakledin, sayalım. Sonra hangisi çokmuş görebiliriz. demişsin

şimdi imam ahmed 3'e 1 kalmış namaz kılmayanın hukmu konusunda ne diyecegiz imam ahmedin goruşu şazmı diyeceğiz ? Bu imam Ahmed e haksızlık olmaz mı ?
 
E Çevrimdışı

es-saffat

Üyeliği İptal Edildi
Banned
birinin hatalı oldugunu soylemek için o konuya o kişi kadar vakıf olmak lazım..

arapça bile bilmeyenler, okudukları kıtabların turkceye cevrılmesi nasıl yapılmış bilinmeyen kişiler bu konuya ne kadar vakıfdır ?

hadis benım delilim diyorsun ama, hadis kapalı kalmış diyorsun ama dışarıdan baktınmı gayet açık hiç kimse beni kureyzaya varmadan kılınmasın diyor hadiste şimdi diyorsun hak 1 tane nasıl olacak bu iş ?

peçenin hukmune hiç girmedim zaten benım takıldıgım nokta da o degil, sen diyorsun ki sahabenin icması ve sahih hadisler ile sabit, peki o zman imam hanife ve imam malik bunları bile bile mi aksi goruş vermişler ? hanı açık dıyorsun ya.

Bilmiyorum muhalifleri buraya nakledin, sayalım. Sonra hangisi çokmuş görebiliriz. demişsin

şimdi imam ahmed 3'e 1 kalmış namaz kılmayanın hukmu konusunda ne diyecegiz imam ahmedin goruşu şazmı diyeceğiz ?

Lafları alakası olmadan sırf düşmanlık için, cidden boş ve safsatalar ile yazmışsın.

Birincisi ; Birinin hatasını söylemek için o kişi kadar ilmin olması gerektiğinin delili nedir?

Yani zahir ve açık deliller ortada iken hata edenin hata ettiğini söylemenin suç olduğunun iddia ederek, böyle bir laf nasıl ediyorsun anlamıyorum. Hatalı olduğu söylenilmeyecek tek kişi Rasulullah s.a.v.'dir.

Böyle romantik laflar ile ancak kendini kandırırsın.

İkincisi ; Hadisi sen öyle anlamış olabilirsin. Bu senin sorunun. Namazın beş vaktide farzdır. Diğer sahabeler bu yüzden ihtilaf etmiştir.

Yani ya dediğimi okumuyorsun, ya da okuduğunu anlayamıyorsun.

Ben diyorum ki "Delilin zanni olduğu yerde ihtilaf caizdir" Yani burada ki söz zanni kalmış ki, insanlar ihtilaf etmiş. Haşa sen bununla neyi ima ediyorsun? Yani hadis açık, fakat sahabe Rasulullah s.a.v.'e muhalefet etti mi demek istiyorsun? Şu sözlerinin ucunun nereye gittiğine iyi bak.

Bu arada doğru birtanedir, hak tektir sözü kimin bilir misin?

Malik'e soruldu: Güvenilir râvilerin sahâbeden bir aktardıkları iki ayrı hadis ile amel eden kişinin durumunu genişlik olarak görür müsün?” Dedi ki: Allah'a yemin olsun ki, hakka isabet etmedikçe hayır. Hak ancak bir tanedir. İki farklı görüşün ikisi de aynı zamanda doğru olacak?! hayır! Doğru sadece bir tanedir.

İbn abdilberr, Camiu Beyani'l-İlm 2/82-88-89

Bak Müzeni ne diyor (Şafiinin talebesi) : “Rasulullah’ın sahâbîleri de ihtilaf etmişler ve birbirlerinin hata ettiğini söylemişlerdir. birbirlerinin sözlerine bakıp, tenkid etmişlerdir. hepsinin söyledikleri doğru olsaydı, bu şekilde yapmazlardı. ömer -Allah ondan râzı olsun- da ubey b. kâb ile İbn mes’ud'un namazda tek bir elbiseyle namaz kılma hususundaki ihtilaflarına öfkelenmiştir. ubey şöyle demişti: tek elbiseyle namaz kılmak güzel bir şeydir. İbn mesud ise şöyle demişti: “bu, elbise azken böyleydi.” bunun üzerine ömer öfkeli bir şekilde şöyle dedi: “rasûlullah’ın sahâbîlerinden görüşlerine müracaat edilen iki kişi ihtilaf etmişlerdir. bu konuda ubey doğru söylemiştir. İbn mesud ise hatalıdır. ancak bundan sonra kimsenin bu meselede ihtilaf ettiğini duymayayım, yoksa ona şöyle şöyle yaparım.”

İbn abdilberr, Camiu Beyani'l-İlm 2/83-84

Üçüncüsü ; Peçe konusunu anlamamanı geçtim, sana bir kitap tavsiye edeyim İmam İbn Teymiyye rahimullah'ın. Kitabın ismi Raf'ul Melam.

Bu kitapta müctehidlerin neden hata edebileceği yazıyor.

Peçe konusunda icma var diyormuşum? (Taberi, İbn Keseri ve İbn Ebi Hatimin Tefsirine Bak. Sahabeden muhalefet eden kim var? İki görüşünden Zayıf nakle göre İbn Abbas hariç.)

Sahih hadisler bu konuda 30'un üzerinde. Fakat ben sadece yukarıda Aişe hadisini nakletmiştim. O yüzden bu konuyuda es geçiyorum.

Evet bu kadar icma ve nakile rağmen Ebu Hanife ve Malik hata etmiştir. Bunun nedeni belki onlara hadislerin ulaşmaması, belki de hadislerin onların yanında sabit olmamalarıdır.

Raful Melam'ı okursan bu meseleyi daha iyi anlarsında, burada "bile bile" lafını anlarsın.

Ve son olarak; Bir topluluğun çoğunlukta olması onun doğruluğunu göstermez. Fakat kat'i ve sarih delillerin yanında, sahabe icması ve alimlerin topluluğu kat'i delillerin yanında olursa, işte o zaman hak kalpte pekişir, doğrular göze güzelleşir.

Dipnot : Bu konuda Ahmed tek kalmamıştır. Dört tane müctehid yoktur. Tirmizi'de ki hadise göre Abdullah ibn Şakik'e göre "Sahabe namazın terkinin küfr olduğuna icma etmiştir." Bunun yanında Hasan, İbrahim, İshak ve Ahmed'de bu görüştedir. İbn Hazm icmaları topladığı kitabında diyor ki : Ömer, oğlu, İbn Mesud, İbn Abbas ve sahabeden bir topluluktan, Tabiinden bir topluluk ve İshak, Ahmed'ten bu nakledilmiştir. İnşaAllah bu da anlaşılmıştır.
 
A Çevrimdışı

akilli55

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Herhangi bir konuda bir mezhep imamı diğer mezhep imamının hatalı görüşte olduğuna inanabilir, söyleyebilir. Müslümanın ehli sünnet alimlerinin görüşlerini seçme özgürlüğü vardır. Diyelim ki Ahmed b. Hanbel İmamı Azamı veya İmam Malik'i hatalı olduğunu bildirdi. Müslüman mecbur mudur ki Ahmed b.Hanbel'in görüşüyle amel etsin. İmamı Azam yada İmam Malik de Ahmed b.Hanbelin hatalı olduğunu söyleyebilir. Bu imamlar dahi ihtilaf edip birbirlerini kendi görüşlerine tabi olmakta mecbur tutmadığına göre

Siz hangi hakla kendi görüşünüzün (veya İmam Ahmed'in) hak olduğunu, nass'a, icmaya dayandığını bu yüzden bu görüşün müslümanların mecburen alması gerektiğini iddia ediyorsunuz? İmam Malik, İmam Azam nass'a dayanmadan mı fetva vermişlerdir? Yukarıda bu mezheplerin getirdiği hadisler nass değil midir? Geçmişte mezhep imamlarının mecbur tutmadığı bir iddiayı siz nasıl olurda şimdi iddia edersiniz?

Diyorsunuz ki icma var, sabit nas var. O size göre veya iddia edenlere göre öyledir. İmam Malik ve İmam Azama göre sabit nas veya icma olsaydı muhalif hüküm vermezlerdi. Derseniz ki, o zamanda bu sabit nas ve icma ulaşmamıştır veya ulaşmamış olabilir. O zaman ispat edeceksiniz "ulaşmamış olduğuna". 1400 sene boyunca bu mezhebin imamları da nas, icma olsaydı bildirirlerdi. Fakat mezhebin hükümlerinde farklılık olduğunu bildirmediler. İhtilafın olduğu bir meselede ittifak varmış gibi göstermeye boşuna uğraşmayın.
 
A Çevrimdışı

akilli55

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Sürekli sabit nas diyorsun. Peki bak bunlarda sabit nas.

O halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.(Kevser 2)

İmamı Azam vaciptir demiş. diğer mezhep imamları sünnettir demiştir. Ne yapacağız Sabit nas var diğer mezhep imamları hatalıdır mı diyeceğiz?

Kur'an okuduğunda kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.(Nahl 98)
Alimler euzu besmelerinin mendup olduğunu bildirmiştir. Ne yapacağız Sabit nas var alimler hatalıdır mı diyeceğiz?

Kurbanlık develeri de sizin için Allah'ın işaretlerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Onlar (kesilmek üzere) bağlı olarak ayakta dururlarken üzerlerine Allah'ın adını anın. (Kesilip) yanları üstüne düştüklerinde artık onlardan yiyin; kanaat ed(ip istemey)ene ve isteyene de yedirin. İşte böylece onları sizin emrinize verdik. Olur ki şükredersiniz. (Hac 36)

İmam şafi kasıtlı veya kasıtsız besmele çekmenin şart olmadığı bildirir. Ona göre bu ve benzeri Nas'lar Allah'tan başkası adına kesilen hayvanları yemenin haramlığını bildirir. Ne yapacağız İmam Şafii'ye göre hayvanlarını kesenlere "Haram işlediniz, günah işlediniz" mi diyeceğiz? Onları kınayacak mıyız?

Bu örnekleri araştırırsak onlarca değil, yüzlerce belki de binlerce farklı görüş olduğunu göreceğiz.

O mezhebin şu görüşü hatalı, at onu. Bu mezhebin bu görüşü hatalı, at onu. Filan alimin şu görüşü hatalı, at onu.

Allah aşkına hele bir toparlayıp kitap haline getirsenize şu hatasız görüşlerinizi. En Sonunda da bakın bakalım Sizin bu kitabınız 4 mezhepten hangisine uygun oldu? Bırakın 4 mezhebi Şia mezheplerini de alın. Bakalım bir tanesine uygun bir kitap halinde kalabilecek misiniz? Bu arada TELFİK yaptığınızında farkında olacaksınız.

FARKINDA DEĞİLSİNİZ AMMA SİZDE BAŞKA BİR MEZHEP OLUŞTURDUNUZ, GÜNAYDIN.
 
E Çevrimdışı

es-saffat

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Herhangi bir konuda bir mezhep imamı diğer mezhep imamının hatalı görüşte olduğuna inanabilir, söyleyebilir. Müslümanın ehli sünnet alimlerinin görüşlerini seçme özgürlüğü vardır. Diyelim ki Ahmed b. Hanbel İmamı Azamı veya İmam Malik'i hatalı olduğunu bildirdi. Müslüman mecbur mudur ki Ahmed b.Hanbel'in görüşüyle amel etsin. İmamı Azam yada İmam Malik de Ahmed b.Hanbelin hatalı olduğunu söyleyebilir. Bu imamlar dahi ihtilaf edip birbirlerini kendi görüşlerine tabi olmakta mecbur tutmadığına göre

Siz hangi hakla kendi görüşünüzün (veya İmam Ahmed'in) hak olduğunu, nass'a, icmaya dayandığını bu yüzden bu görüşün müslümanların mecburen alması gerektiğini iddia ediyorsunuz? İmam Malik, İmam Azam nass'a dayanmadan mı fetva vermişlerdir? Yukarıda bu mezheplerin getirdiği hadisler nass değil midir? Geçmişte mezhep imamlarının mecbur tutmadığı bir iddiayı siz nasıl olurda şimdi iddia edersiniz?

Diyorsunuz ki icma var, sabit nas var. O size göre veya iddia edenlere göre öyledir. İmam Malik ve İmam Azama göre sabit nas veya icma olsaydı muhalif hüküm vermezlerdi. Derseniz ki, o zamanda bu sabit nas ve icma ulaşmamıştır veya ulaşmamış olabilir. O zaman ispat edeceksiniz "ulaşmamış olduğuna". 1400 sene boyunca bu mezhebin imamları da nas, icma olsaydı bildirirlerdi. Fakat mezhebin hükümlerinde farklılık olduğunu bildirmediler. İhtilafın olduğu bir meselede ittifak varmış gibi göstermeye boşuna uğraşmayın.

Sürekli konuyu saptırıp saçma ve boş şekillerde, akıl ve delilden yoksun, düşmanlığı sürdürecek şeyler söylüyorsun.

Birincisi; ben herkes Ahmed'e göre amel etmek zorunda diye birşey söylemedim. Bazen Ahmed'in mezhebi yanlış olur, o zaman doğru mezhebin görüşü ile amel edilir. Müslüman her vakit doğruya tabii olmak zorundadir. Bu doğru ister Ahmed'de, ister Mehmet'te olsun, doğruya tabii olmak zorundadır.

İkincisi; Ahmed'in görüşünün hak olduğunun delili, icma ve naslar ile sabit olmasıdır. Nitekim Ebu Hanife ve Malik'in getirdiği nass ( Esma hadisi ) zayıftır. Bu hadise zayıf demeyen bir kimseyi tanımıyorum.

Sahabenin görüş birliği, tabiinin tefsiri ve bir sürü "SAHİH" hadis var iken, zayıf hadis ile fetva veren için "İKİSİDE SEÇİLEBİLİR" demek ne demek, bence biraz düşünürsen ne dediğinin farkına varırsın.

Üçüncüsü; Siz galiba bu dini oyuncak sanıyorsunuz. Buhari'den naklettiğim Aişe hadisi, Ebu Hanife'nin şartlarına göre sahihtir. ( Ayni, Umdetul Kari'de nakletti)
Malik'e göre de sahihtir ( İbn Abdilberr, Muvatta şerhinde nakletti. et-Temhid II/211 )

Şimdi görüş birliği sabit, SAHİH hadisler sabit, ne demek bu?

Ulaşmış olsaydı bunlarla amel etmeyecek miydi Ebu Hanife ve Malik?

Rasulullah s.a.v.'den sahih hadisle amel etmeyen, sahabenin görüş birliğinden haberi olduğu halde onunla fetva vermeyenin "ZINDIK" olduğundan kim şüphe eder?

Sen de diyorsun ki, "ulaştı ama öyle fetva vermediler". Sen de bu imamlara "ZINDIKLIK" isnad ediyorsun ama farkında değilsin.

Düşmanlık edeceğim diye sözlerinin nerelere ulaştığının farkında değilsin.

Dördüncüsü; şu sözünde mezhep fıkhından bi haber olduğunu açıkça gösteriyor. " 1400 sene boyunca bu mezhebin imamları da nas, icma olsaydı bildirirlerdi. Fakat mezhebin hükümlerinde farklılık olduğunu bildirmediler. İhtilafın olduğu bir meselede ittifak varmış gibi göstermeye boşuna uğraşmayın."

Sana şimdi birşey soruyorum. Elleri ruku öncesi ve sonrasında kaldırmakta icma vardır. Bunu Buhari Raful Yedeyn'de, Muzeni'de Camiul Kebir'inde nakletti. Yine birçok alim nakletmiştir.

Müzeni diyor ki ; "Kıbleye yönelmiş herkes raful yedeynde (elleri kaldırmanın) icma etti, Hanefiler müstesna"

Yani durum bu iken, hani nas ve icma yokmuş ya, sen sonraki Hanefilerden hangisinin "Ebu Hanife hata etmiş, bizler doğru olanı yapıp elleri kaldıralım" dediğini gördün?

Ya da şimdi ne diyeceksin? Elleri kaldırmak hakkında icma ve nas yok mu diyeceksin?

Hamd olsun sahabe ve tabiinin izinde gidenlerin arasında bu konuda ihtilaf yoktur. Görüş birliğine Ebu Hanife ve Malik'in muhalefet etmesi, görüş birliğini bozmaz.
 
A Çevrimdışı

akilli55

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Ben düşmanlık etmiyorum. Sizin gibi düşünmediğimi, size itiraz ettiğim sözlerimi düşmanlık anlıyorsanız yanlış düşünüyorsunuz.

Şu ana kadar hangi mezhepten ne getirdin. İcma var dedin, sabit naslar var dedin. Fakat ne Kitap ismi zikrediyorsun, ne de sayfa numarası. Derinlemesine incelediysen getirdiğin delilleri tüm yönleriyle açıklayan kitapları buraya yazın, bu delillere zayıf diyenler varsa onları da bildirin lütfen.
 
E Çevrimdışı

es-saffat

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Sürekli sabit nas diyorsun. Peki bak bunlarda sabit nas.

O halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.(Kevser 2)

İmamı Azam vaciptir demiş. diğer mezhep imamları sünnettir demiştir. Ne yapacağız Sabit nas var diğer mezhep imamları hatalıdır mı diyeceğiz?

Kur'an okuduğunda kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.(Nahl 98)
Alimler euzu besmelerinin mendup olduğunu bildirmiştir. Ne yapacağız Sabit nas var alimler hatalıdır mı diyeceğiz?

Kurbanlık develeri de sizin için Allah'ın işaretlerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Onlar (kesilmek üzere) bağlı olarak ayakta dururlarken üzerlerine Allah'ın adını anın. (Kesilip) yanları üstüne düştüklerinde artık onlardan yiyin; kanaat ed(ip istemey)ene ve isteyene de yedirin. İşte böylece onları sizin emrinize verdik. Olur ki şükredersiniz. (Hac 36)

İmam şafi kasıtlı veya kasıtsız besmele çekmenin şart olmadığı bildirir. Ona göre bu ve benzeri Nas'lar Allah'tan başkası adına kesilen hayvanları yemenin haramlığını bildirir. Ne yapacağız İmam Şafii'ye göre hayvanlarını kesenlere "Haram işlediniz, günah işlediniz" mi diyeceğiz? Onları kınayacak mıyız?

Bu örnekleri araştırırsak onlarca değil, yüzlerce belki de binlerce farklı görüş olduğunu göreceğiz.

O mezhebin şu görüşü hatalı, at onu. Bu mezhebin bu görüşü hatalı, at onu. Filan alimin şu görüşü hatalı, at onu.

Allah aşkına hele bir toparlayıp kitap haline getirsenize şu hatasız görüşlerinizi. En Sonunda da bakın bakalım Sizin bu kitabınız 4 mezhepten hangisine uygun oldu? Bırakın 4 mezhebi Şia mezheplerini de alın. Bakalım bir tanesine uygun bir kitap halinde kalabilecek misiniz? Bu arada TELFİK yaptığınızında farkında olacaksınız.

FARKINDA DEĞİLSİNİZ AMMA SİZDE BAŞKA BİR MEZHEP OLUŞTURDUNUZ, GÜNAYDIN.

Birinci ve ikinci getirdiğin örnek için konuşuyorum.

Fıkh usulünden cahil olduğun için meseleleri anlayamamışsın.

Nasların sabit olması başka birşey, imamların usulü farklı birşey.

Şafii ve Hanbelilere göre, Her emir vücubiyeti gerektirir, ta ki onun vacipliğini düşüren bir delil ulaşana kadar.

Yani birinin Kurbana vacip demesinin, diğerinin müekked sünnet demesinin sebebi budur.

Yine İmam Şafii'den getirdiğin örnekte yine bu bağlamda.

Sen kat'i, aksine sahih nass olmayan bir mesele ile zanni olan delillerile ictihad edilmiş meseleleri ayırt edemiyorsun.

Bunu ayıramadığın için gelip burada alakası örnekler veriyorsun.

Hamdolsun bizim mezhebimizde Ehli Sünnet vel Cemaat mezhebidir.
 
E Çevrimdışı

es-saffat

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Ben düşmanlık etmiyorum. Sizin gibi düşünmediğimi, size itiraz ettiğim sözlerimi düşmanlık anlıyorsanız yanlış düşünüyorsunuz.

Şu ana kadar hangi mezhepten ne getirdin. İcma var dedin, sabit naslar var dedin. Fakat ne Kitap ismi zikrediyorsun, ne de sayfa numarası.

Yazılarımı okumuyorsan bu senin sorunun. İbn Ebi Hatim'in tefsiri diyorum. Açıp bakmak zor mu Ahzap 59'un tefsirine? İbn Kesir diyorum, aç bak Ahzap 59 tefsirine.

Sabit Nasslar için en başta risale vermişim, onu görmüyorsan o senin problemin.

Hadisler için yine bir risale vermişim, görmüyorsan yine senin problemin.
 
Üst Ana Sayfa Alt