Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Kim Faize Tekrar Dönerse Onlar Ebedi Cehennemliklerdir Ayetini Nasıl Anlamalıyız?

S Çevrimdışı

sadobaba

Üye
İslam-TR Üyesi
Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedi kalacaklardır. (Bakara Suresi 275.ayet)

bu ayeti kerime göre bir müslüman faiz yemeye ve ödemeye devam ederek ölürse ebediyyen cehennemlik olur mu?
bu durumda ki bir müslüman için ne düşüne biliriz? Allah (swt) bu şekilde ölen müslümanı bagışlar mı?

Nisa Suresi 48. ayeti kerime de şirk hariç bütün günahlarımızın bagışlanacağı bildirmektedir.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Ebedi cehennemlik olan faize dönenler, alım satım da riba gibidir diyerek faizi helal görerek faize tekrar dönenlerin, harama helal demelerinden ötürü muşrik olarak ebedi cehennemlik olmalarından bahsetmektedir.

"Riba (faiz) yiyenler, kendilerini şeytan çarpmış (birer mecnun) dan başka bir halde (kabirlerinden) kalkmazlar. Böyle olması da onların; «alım satım da ancak riba gibidir» demelerindendir. Halbuki Allah alışverişi helal, ribayı (faizi) haram kılmıştır. (Bundan böyle) kim Rabbinden kendisine bir öğüt gel ipte (faizden) vazgeçmezse ona ve işi (hakkındaki hüküm) de Allah'a aittir. Kim de tekrar (faize) dönerse onlar o ateşin yananıdırlar ki orada onlar (bir daha çıkmamak üzere) ebedi kalıcıdırlar." (Bakara 275)

Allah Ta'âlâ'nın öğüdü, faizin tahrîmi hakkındadır. Binâenaleyh kime onun haram olduğu hususundaki bu hüküm ulaşır ve o da faiz almayı hemen terkederse, daha önce alıp yemiş olduğu faizler kendisine aittir; onları aldığı kimseye geri vermesi gerekmez; yeter ki bundan sonra bir daha almasın. Böyle kimselerin işi de Allah'a aittir ve Allah, bunlar hakkında adaletle hüküm verir. Adaletin gereği ise, Allah'ın faiz hakkındaki hükmü, kendisine ulaşmadan önce faiz yiyenleri, bu davranışlarından dolayı muaheze etmemektir. Fakat kim, bu hüküm kendisine ulaştıktan sonra, yine de faiz yemeye devam ederse, işte böyleleri Cehennem ashabıdır ve orada dâimidirler. Ancak âyet-i kerîme'de faiz yiyenler hakkında zikredilen Cehennemdeki dâimîlik sıfatı, faizi haram kılan âyet-i inkâr ederek faizi yemeye devam edenlere aittir.
Fakat öyle kimseler de vardır ki, haramı bilirler, onun haram olduğunu itiraf ederler; fakat nefislerine tatlı gelmesi dolayısıyle onu irtikâb etmekten de kurtulamazlar. Böyleleri, kalblerine îmanın iyice nüfuz etmediği kimselerdir. Bunlar da Cehennem ehlindendirler; fakat orada dâimi kalmazlar. Allah'ın takdir ettiği cezayı çektikten sonra, yine Allah'ın lutfuyla oradan çıkarlar.
Buhârî ve Muslim tarafından rivayet edilen bir hadîsinde Peygamber (a.s.), "faiz yiyene de yedirene de lanet eder" (Buhârî, Sahih, Vll.67; Muslim, Sahîh, III.1218) bu hadis, ribâyı irtikâb etmenin ne büyük bir cûrum olduğunu gösterir.

Allah (cc) icmâlen buyurur: «Ailah (cc), halkın kanını emen faizcilerin kıyamet günü kabirlerinden, şeytan çarpmasıyla sara'ya tutulan insanlar nasıl kalkarsa, öyle kalkacaklarını haber veriyor. Çünkü onlar şeytanların aldatması sonucu yedikleri faiz yüzünden, adeta deli gibi olurlar. O gündeki baygınlık halleri ise, haram olan faizi helal bilerek yemeleri ve, «Faizde ne var? O, alış-veriş gibidir. Alış-veriş haram değil de o, neden haram olsun?» demelerindendir.

Onların dayanmış oldukları şubheli nokta şurasıdır: Alış-verîşte bir takım kârlar vardır. Faiz de aynen onun gibi kâr getirmektedir. Aslında bu boş bir şubheden ibarettir. Ticari muamelelerde kâr olduğu kadar, zararında bulunması muhtemeldir. Ticarette kar ve kazanca tesir eden sebepler farklıdır. Halbuki faiz böyle değildir. Faiz de her halükarda kazanç mevzubahistir. İşte alış-veriş ile faiz arasındaki en önemli fark buradan doğmaktadır. Birinin helal, diğerinin haram kılınmasına sebeb olan da bu husustur. Yalnız kazanç mevzuu bahis olan alış-verişlerin tümü de faizin kapsamına girer ve haramdır. Çünkü kazanç mahdut ve garantilidir. Alış-veriş ile insanların alınteri, kanı pahasına kazanılan paranın faiz olarak alınması eşit olabilir mi?

Kim Ailah (cc)'tan gelen öğüdü dinler ve faizden vazgeçerse, daha önce almış olduğu faizler kendisinden tekrar alınmaz. Eğer daha önce faizcilik yaptıysa Allah (cc), onu muaheze etmez. Allah (cc)'ın faizciliği yasakladığını bilerek yapanlar, ahirette şiddetli bir azaba dûçar olacaklar ve orada ebedi kalacaklardır. Çünkü onlar, Allah (cc)'ın kesinlikle yasakladığı bir şeyi helal kılmışlardır.

Muhakkak Allah (cc), faizi ve faizle uğraşan kimselerin servetlerini eksiltir ve yok eder. Bu yokoluş, ya servetin tamamen elden çıkması veya bereket ve huzurun kayboluşu şeklinde tezahur eder. Tecrübeler göstermiştir ki, faizle iştigal ederek kazanılan servetler mutlaka yok olmaktadır. Nitekim Rasulullah (s.a.v.), bu hususu açıkça bildirmiştir. Allah (cc)'ta: «Deki: Murdarla temiz -murdarın çokluğu hoşunuza gitse de- (hiçbir zaman) bir olmaz. Onun için ey salim akıl sahibleri (murdarı ihtiyar etmek hususunda) Allahtan korkun (temiz olun). Olur ki kurtuluşa erersiniz» (Mâide: 100) âyetinde faizin murdar olduğunu, hiçbir zaman temiz ve helal kazanılan bir servetle ölçülemeyeceğini, faizle kazanılan malın ilk bakışta çok gibi görünse de, mutlaka yok olacağını kesin bir ifade ile zikretmiştir.

Zekat ve sadaka ile ortaya çıkan islâmi yardımlaşma ve dayanışma neticesi, ferdin malı azalıyor gibi görünse de gerçekte bereketli, sıhhati yerinde, gönlü huzurlu, zihni sukunetti olur. Bu durum nesilden nesile bile intikal eder.

Şubhesiz Allah (cc), kufranı nimette bulunan günahkarları sevmez. Allah (cc)'ın haram kıldığı şeyleri helal kabul edenler için en uygun vasıf, kufranı nimet ve günahkarlık sıfatlarıdır. Faizi helal kabul edib de cemiyet hayatını faiz esası üzerine ikame etmek, günahkarlıktan ve küfürden başka bir şey değildir. Çünkü iman ile küfür bir arada bulunmaz. Netice de Allah (cc), faizle iştigal eden ve cemiyet hayatını faizli nizam temelleri üzerine oturtanlara savaş açmıştır: «İşte (böyle) yapmazsanız Allah'a ve peygamberine karşı harb(e girmiş olduğunuzu) bilin. Eğer (tefeciliğe) tevbe ederseniz mallarınızın başları (sermayeleriniz) yine sizindir. (Bu suretle) ne haksızlık yapmış ne da haksızlığa uğratılmış atmazsınız».
Hangi müslüman, bu âyeti duyduktan sonra faizle iş yapabilir? Ya Rabbi bizi böylesine murdar bir iş yapmaktan muhafaza eyle. Yediğimiz murdar, pis şeyler varsa, bizi temizle! Şubhesiz duamızı işiten ve cevap verensin.

Taberi diyor ki:
"Eğer denilecek olursa ki "Âyet-i kerimede, faizi bizzat yiyenler zikredilmektedir. Ticaretlerinde faizli işlem yapan ve onu fiilen yemeyenler de bu âyetin beyan ettiği cezaya çarptırılacaklar mıdır?
Cevaben denilir ki:
"Faizi sadece yiyenler değil, her türlü faizli muamelede bulunanlar bu âyetin beyan ettiği hükme dahildir. Ancak, âyetin indiği zaman faizcilerin, faizden elde ettikleri gayr-i meşru kazancı en çok yeme ve içmelerinde kullandıkları için âyette "Faiz yiyenler ifadesi yer almaktadır. Yoksa bütün faizle muamele yapanlar bu âyetin kapsamına girmektedirler. Nitekim şu âyet-i kerime ve şu hadis-i şerif bu hususu ortaya koymaktadırlar.
Allah teala buyuruyor ki: "Ey iman edenler, Allahtan korkun ve eğer iman ediyorsanız faizden arta kalanı bırakın." (Bakara 278)
Peygamber efendimiz de hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur:
"Allah, faizi yiyene de yedirene de şahidine de kâtibine de lanet eder."
(Neseî, K. ez-Ziynet, bab: 25; Ebu Davud, K. el-Buyû bab: 4, Hadis No: 3333; Muslim, K. el-Musakat, bab: 105, 106, Hadis No. 1597, 1598; Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 2/158-159)
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt