Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Kurani Kerimde Hz Ali Nin Halifeliği!! Inkar Mi Ediyorsunuz

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
S Çevrimdışı

suskun-

Üyeliği İptal Edildi
Banned
KURANI KERİMDE HZ ALİ' NİN HİLAFETİ


Şuara süresi 214. ayet
öncelikle) En yakın hısımlarını (aşiretini) uyarıp korkut.


(İmam Ahmed bin Hanbel, Müsned c.l, s.lll, 159 ve 333'te, Sa'lebi de kendi tefsirinde, Sadr'ul Eimme Muvaffak bin Ahmed el-Harezmi, Menakıb'da, Muhammed bin Cerir-i Taberi mezkur ayetinin tefsirinde, Tarih'ul Umem ve-l Müluk c.2, s.217'de, İbn-i Ebi'l-Hadid el-Mutezili Şerh-u Nehc'ül Belağa, c.3, s.263 ve 281'de, İbn-i Esir, el-Kamil c.2, s.22'de, Hafız Ebu Naim Hilyet'ul Evliya'da, Hamidi Cem'un Beyn'es Sahihayn'de, Beyhaki Sünen'un ve'd Delail'de, Ebu'l Fida, Tarih-u Ebu'l-Fida c.l, s.116'da, Halebi Siret'ul Halebiyye, c.l, s.381'de, Ebu Abdurrahman Nesai Hasais'ul Aleviyye s.6, 65. hadiste, Hâkim Ebu Abdullah Mustedrek c.3, s.132'de, Şeyh Süleyman Belhi el-Hanefi Yenabi'ul Mevedde 31. Bab'da, Muhammed bin Yusufi Genci eş-Şafii Kifayet'ut Talib 51. Bab 'da ve daha başka birçok büyük âlimler kendi kitaplarında şöyle nakletmişlerdir:

«Mezkur ayet nazil olduğunda, Resul-i Ekrem (s.a.a) akrabalarından ileri gelen kırk kişiyi, amcası Ebu Talib'in evine davet etti ve yemekten sonra onlara şöyle buyurdu: «Ey Abdulmuttalib oğulları!' Allah-u Teâlâ beni bütün insanlara ve özellikle sizlere peygamber olarak gönderdi. Ben de sizi iki kelimeyi (cümleyi) söylemeye davet ediyorum. Öyle iki kelime ki, dile hafif ve kolay, terazide ağır ve değerlidir. Siz bu iki kelimeyi söylemekle Arab'a, Acem'e (Arap olmayanlara) egemen olacaksınız. Onlar emrinize girecek ve bütün ümmetler (milletler) size itaat edeceklerdir. Bu iki kelimeyle cennete girecek ve cehennemden kurtulacaksınız. O iki kelime; Allah'ın birliğine ve benim peygamberliğime şahadet etmenizdir. Kim (ilk şahıs olarak) bu davetimi kabul eder ve bana yardımda bulunursa, o benim kardeşim, benden sonra vezirim, varisim ve halifem olacaktır.» Resulullah (s.a.a) bu son cümleyi üç kere tekrarladı. Her üçünde de Hz. Ali'den başka kimse cevap vermedi.

Hz. Ali (a.s) her defasında,
«Ey Allah' ın peygamberi! Ben senin yardımcın ve yaverinim» diye cevap verdi.

Bunun üzerine Peygamber (s.a.a) onu halifelikle müjdeledi ve şöyle buyurdu: «Bu (Ali), benim kardeşim, vasim ve aranızdaki halifemdir»)
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
yaziya bastan baktiginda okuyan zannedecekki Hz.Ali (r.h.a) halife olmadi gercekten cok ilginc bir yaklasim!!!!!

214. Ve yakın akrabalarını uyar.
Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:
1. Bu âyet-i kerimenin inmesi üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.)'in Safa tepesine çıkarak boy boy (aile aile) Kureyşlileri çağırıp onları uyarması, Ebu
Leheb'in de:
"Soyu kesilesice bizi bunun için mi topladın." demesi üzerine Mesed Sûresi'nin nazil olduğu haberi çok meşhur olup hemen bütün hadis
mecmualarında ve tefsirlerde zikredilmiştir.
[8]
2- Rivayet olunduğuna göre, bu ayet nazil olunca, Hz. Peygamber (s.a.v.) Safa Tepesi'ne çıkmış ve oradan kendisine derece derece yakın
akrabalarına seslenerek:
[FONT=TimesNewRoman,Italic][FONT=TimesNewRoman,Italic]"Ey Abdulmuttaliboğulları, Ey Haşimoğulları, Ey Abdimenâfoğulları, Ey Muhammed'in halası Safiyye, ben, sizin için, Allah'dan gelecek hiçbir
şeye mâni olamam. Fakat benden, istediğiniz kadar mal isteyiniz"
demiştir."
[9]
3- Rivayet olunduğuna göre, Hz. Peygamber (s.a.v.), Abdulmuttalib oğullarını toplamıştı. Onlar o gün kırk kişi idiler ve her birinin bir koyunu ve
bir çanak sütü vardı. O adamlardan her biri, koyunu ve çanaktakini yiyip içiyorlardı. Onlar, bunları yiyip bitirince Hz. Peygamber (s.a.v.) söze
başlayıp:
[FONT=TimesNewRoman,Italic][FONT=TimesNewRoman,Italic]"Ey Abdulmuttalib oğulları, şu dağın arka eteğinde düşman süvarisi var” desem, bana inanır mısınız?" dedi. Onlar:
"Evet" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.):
[FONT=TimesNewRoman,Italic][FONT=TimesNewRoman,Italic]"O halde, sizi şiddetli bir azab gelmezden önce uyaran, ikâz eden bir Peygamber’im" dedi."
[10]
4- Abdullah b. Abbas diyor ki:
26- ŞUARÂ SÛRESİ
26- ŞUARÂ SÛRESİ[3/4/2010 7:35:36 PM]
[FONT=TimesNewRoman,Italic][FONT=TimesNewRoman,Italic]"Ey Muhammed, önce en yakın akrabalarını uyar." âyeti inince Rasulullah (s.a.v.) Safa tepesine çıktı ve oradan Kureyş kabilesinin kollarına şöyle
seslendi:
[FONT=TimesNewRoman,Italic][FONT=TimesNewRoman,Italic]"Ey Fihr oğulları, Ey Adiy oğulları!" Onlar da bunun üzerine toplandılar. Öyle ki oraya şahsen gidemeyenler de -Ne olduğunu öğrenmek içinyerlerine
başkasını gönderiyorlardı. Ebu Leheb dahil Kureyşliler oraya gittiler. Rasulullah onlara:
[FONT=TimesNewRoman,Italic][FONT=TimesNewRoman,Italic]"Ben size, "Şu vadiden süvariler geliyor size baskın yapacak" desem bana inanır mısınız?" dedi. Kureyşliler:
"Evet inanırız. Çünkü senin hiç yalan söylediğini işitmedik." dediler. Bunun üzerine Rasulullah:
[FONT=TimesNewRoman,Italic][FONT=TimesNewRoman,Italic]"Ben sizi, şiddetli bir azapla uyarıyorum." dedi. Ebu Leheb ise şöyle cevap verdi:
"Bugün sona ermeden kahrolasın. Bunun için mi bizi buraya topladın?" Bunun üzerine Tebbet Suresi indi."
[11]
5- Ebu Hureyre (r.a.) diyor ki:
"Allah Teala "En yakın akrabanı uyar" âyetini indirince Rasulullah ayağa kalktı ve:
[FONT=TimesNewRoman,Italic][FONT=TimesNewRoman,Italic]"Ey Kureyş topluluğu (veya buna benzer bir sözle) kendinizi kurtarın. Benim, Allah'a karşı size hiçbir faydam olmayacaktır. Ey Abd-i Menaf
oğulları, Allah'a karşı benim size hiçbir faydam olmayacaktır. Ey Abdul Muttalib'in oğlu Abbas, Allah'a karşı benim sana hiçbir faydam
dokunmayacaktır. Ey Rasuhıllah'ın halası Safiyye, Allah'a karşı benim sana hiçbir faydam olamayacaktır. Ey Muhammed'in kızı Fatıma, malımdan
dilediğini iste, ancak Allah'a karşı sana hiçbir faydam dokunmayacaktır."
buyurdu."
[12]
Görüldüğü gibi Rasulullah, kendisine vahiy gelince, bütün akrabalarını İslâm'a davet etmiş ve İslâm'ı kabul etmedikleri takdirde, onlara, akraba
olarak herhangi bir fayda temin edemeyeceğini beyan etmiştir. Ona iman edenler, dünya ve âhiret saadetine kavuşmuş, iman etmeyen Ebu Leheb
gibileri ise hem dünyada hem de âhirette hüsrana uğramışlardır.
[13]


213 — O halde Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarma. Yoksa azâblandırılanlardan olursun.

214 — Ve yakın akrabalarını uyar.

215 — Mü'minlerden sana uyanlara kanatlarını ger.

216 — Şayet sana isyan ederlerse, de ki: Ben sizin yaptıklarınızdan uzağım.

217 — Azız, Rahîm'e tevekkül et.

218 — Görür O seni, kalktığında.

219 — Secde edenler arasında bulunduğunda.

220 — Muhakkak ki O'dur O, Semî', Alîm.

Allah Teâlâ, tek ve ortağı olmaksızın zâtına İbadeti emredip, zâtına ortak koşanlara azat) edeceğini haber verir. Sonra Rasûlü (s.a.)ne yakın akrabalarını uyarmasını emreder. Ki onlardan hiç kimseyi Rab-bına îmândan başka bir şey kurtaramayacaktır. Allah'ın inanan kullarından, kendisine tâbi olanlara kanat germesini de emrediyor. Allah'ın yaratıklarından kim olursa olsun, ona baş kaldırırsa ondan da uzaklaşacaktır. Bu sebepledir ki: «Şayet sana isyan ederlerse de ki: Ben sizin yaptıklarınızdan uzağım.» buyurmuştur. Rasûlullah'ın akrabalarını uyarmakla emrolunması onun bütün insanlar için uyarıcı olmasıyla te-zâd teşkil etmez. Aksine bu_ genel uyarının parçalarından birisidir. Nitekim başka âyet-i kerîmelerde şöyle buyruluyor: «Babaları uyarılma-dığından gaflet içerisinde kalmış bir kavmi uyarman için.» (Yâ-Sîn, 6), «Şehirlerin arası ile çevresindekileri uyarasm diye...» (Eh'âm, 92), «Rablanna toplanacaklarından korkanları, sen onunla uyar.» (En'âm, 51), «İşte Biz, bunu müttakilere müjdeleyesin ve inatçı bir kavmi uyarasın diye senin dilinle indirerek kolaylaştırdık.» (Meryem, 97), «Bu Kur'ân; bana sizi de, ulaştığı kimseleri de uyarman için vahyolundu.» (En'âm, 19), «Herhangi bir güruh onu inkâr ederse; onun varacağı yer ateştir.» (Hûd, 17). Müslim'in Sahîh'indeki bir hadîste şöyle buyruluyor :
Muhammed'in nefsi kudret elinde elan (Allah) a yemîn olsun ki, yahûdî olsun hıristiyan olsun, bu ümmetten beni kim işitir sonra da benim getirdiğime (benimle gönderilene) îmân etmemiş olarak ölürse, mutlaka cehennemliklerden olur.
Bu âyst-i kerîme'nin nüzulüne dâir bir çok hadîs vârid olmuştur. Şimdi bunları zikredelim:
1 — îmâm Ahmed —Allah ona rahmet eylesin— der ki: Bize Abdullah îbn Nümeyr'in... îbn Abbâs'tan rivayetinde o, şöyle anlatmıştır: «Ve yakın akrabalarını uyar.» âyeti nazil olduğunda Hz. Peygamber (s.a.) Safâ'ya tırmandı, sonra da: Kureyş boylanna: Ey Flhr oğullan; ey Adiyy oğullan; diye seslenmeye başladı ve onlar toplandılar. Bizzat gelemeyenler, ne olduğuna bakması için bir 'elçisini gönderdi. Ebu Leheb ve Kureyş gelip toplanınca Allah Rasûlü (s.a.) şöyle buyurdu: Şu vâdîde atlılar olduğunu, size hücum, etmek istediklerini haber vermiş olsaydım ne derdiniz? Beni doğrular mıydınız? Onlar: Evet, dediler, senden doğruluktan başka bir şey görmedik. O halde ben, şiddetli bir azâbdan önce sizi uyanyorum, buyurdu. Ebu Leheb: Kahrola-sıca, bizi bunun için mi topladan? dedi de Allah Teâlâ: «İki eli kurusun Ebu Leheb'in ve yok olsun.» (Leheb, 1-2) âyetini indirdi. Hadîsi; Bu-hârî, Müslim, Neseî ve Tirmizî, muhtelif kanallardan olmak üzere, A'meş'den rivayet etmişlerdir.
2 — îmâm Ahmed der ki: Bize Vekî'nin... Hz. Âişe'den rivayetinde o, şöyle anlatıyor: «Ve yakın akrabalarını uyar.» âyeti nazil olduğunda Allah Rasûlü (s,a.) kalktı ve: Ey Muhamrned'in kızı Fâtıma, ey Ab-dülmuttalib'in kızı Safiyye, ey Abdülmuttalib oğulları, Allah'a karşı sizin için bir şeye mâlik değilim; benim malımdan dilediğinizi isteyin, buyurdu. Hadîsi sâdece Müslim tahrîc etmiştir.
3 — Ahmed'in, Muaviye tbn Amr kanalıyla... Ebu Hüreyre (r.a.) den rivayetinde o, şöyle anlatıyor: «Ve yakın akrabalarım uyar.» âyeti nazil olduğunda, Allah Rasûlü (s.a.) avam ve havâssı ile Kureyş'i çağırdı ve şöyle buyurdu: Ey Kureyş topluluğu, kendinizi ateşten kurtarın. Ey Kâ'b oğullan, kendinizi ateşten kurtann. Ey Abdimenâf topluluğu, kendinizi ateşten kurtann. Ey Hâşim oğullan, kendinizi ateşten kurtann. Ey Abdülmuttalib oğullan, kendinizi ateşten kurtann. Ey Mu-hammed'in kızı Fktıma, -kendini ateşten kurtar. Allah'a yemîn olsun ki; sizin için Allah'a karşı hiç bir şeye mâlik değilim. Şu kadar var ki, sizin için bir akrabalık hakkı vardır ve ben sıla-i rahmde bulunacağım. Hadîsi Müslim ve Tirmizî; Abdülmelik İbn Umeyr kanalıyla rivayet etmişlerdir. Tirmizî, hadîsin bu kanaldan rivayetinin garîb olduğunu söyler. Aynca Neseî, hadîsi Mûsâ îbn Talha kanalıyla mürsel olarak rivayet etmiş ve isnadında Ebu Hüreyre'yi zikretmemiştir. Hadîsin mev-sûl olarak rivayeti sahîh olanıdır. Buhârî ve Müslim, hadîsi Zührî kanalıyla... Ebu Hüreyre'den rivayetle tahrîc etmişlerdir. îmânı Ahmed der ki: Bize Yezîd'in... Ebu Hüreyre (r.a.)den rivayetinde Allah Rasûlü (s.a.) şöyle buyrumuştun. Ey Abdülmuttalib oğullan, kendinizi Allah'tan satın alınız. Ey Allah'ın elçisinin halası Safiyye; ey Allah Rasûlü-nün kızı Fâtıma, nefislerinizi Allah'tan satın alınız. Sizin için Allah'a karşı herhangi bir şeye sahip değilim. Benim malımdan dilediğinizi isteyiniz. Bu kanaldan hadîsi, sâdece îmâin Ahmed rivayet etmiştir. Ayrıca yine İmâm Ahmed, Muâviye kanalıyla... Ebu Hüreyre'den, o da Hz. Peygamber (s.a.) den şeklinde bir isnâdla hadîsi rivayette tek kalmıştır. Yine tmâm Ahmed, hadîsi Hasen kanalıyla... Ebu Hüreyre'den merfû' olarak rivayet ediyor. Ebu Ya'lâ'nın, Süveyd tbn Saîd kanalıyla... Ebu Hüreyre'den, onun da Hz. Peygamber (s.a.) den rivayetine göre şöyle buyurmuş: Ey Kusayy oğulları, ey Hâşim oğulları, ey Abdimenâf oğulları; ben uyarıcıyım, ölüm, (üzerinize) hücum eden; kıyamet ise, (size) va'dolunandır.
4 — îmâm Ahmed'in, Yahya îbn Saîd kanalıyla... Kabîsa îbn Mu-hârık ve Züheyr îbn Amr'dan rivayetine göre; o, ikisi şöyle anlatmışlardır: «Ve yakın akrabalarını uyar.» âyeti nazil olduğunda, Allah Rasûlü (s.a.) bir dağın kayalık zirvesine çıkıp şöyle nida etmeye başladı: Ey Abdimenâf oğulları, ben ancak bir uyarıcıyım. Benim ve sizin benzeriniz, bir adam gibidir ki; düşmanı görmüş düşman, ailesine ulaşıverecek diye korkarak ailesinin yanma koşuyor ve: Düşman geliyor, uyanık olunuz, diye nida edip çağırmaya başlıyor. Müslim ve Neseî, hadîsi Süleyman îbn Tarhan et-Teymî kanalıyla... Kabîsa ve Züheyr îbn Amr el-Hilâlî'den rivayet etmişlerdir.
5 — îmâm Ahmed der ki: Bize Esved îbn Âmir'in... Hz. Ali (r.a.) den rivayetine göre, o şöyle anlatıyor: «Ve yakın akrabalarını uyar.» âyeti nazil olduğunda Hz. Peygamber (s.a.), ailesini topladı. Otuz kişi toplandılar, yeyip içtiler. Onlara: Kim benim dinimi ve va'dlerimi tekeffül edip, cennette benimle1 beraber olup ailemle benim halîfem olur? buyurdu. Birisi —Râvî Şerîk onun ismini vermiyor— ey Allah'ın elçisi, sen bir denizdin, bunu kim yerine getirebilir? dedi. Sonra bir diğeri aynı şeyi söyledi. Alfan Rasûlü bunu ailesine arzetti de, Hz. Ali: Ben tekeffül ederim, dedi. Hadîsin yukardakinden daha genişçe ve başka bir kanaldan rivayeti şöyledir: İmâm Ahmed'in, Affân kanalıyla... Hz. Ali (r.a.)den rivayetine göre; o, şöyle anlatmıştır: Allah Rasûlü (s.a.) Ab-dülmuttalib oğullarını topladı —veya çağırdı— onlar on kişi kadardılar. Bir oğlağı yediler, beş litre kadar içtiler. Allah Rasûlü onlar için dörtte bir sâ' miktarında yemek hazırlamıştı. Yediler ve doydular. Yemek sanki hiç dokunulmamış gibi arttı. Sonra bir kadeh getirtti, doyuncaya kadar içtiler, içilen sanki bir dokunulmamış —veya içilmemiş— gibi, arttı. Allah Rasûlü (s.a.): Ey Abdülmuttalib oğulları, ben özellikle size, genelde insanlara peygamber olarak gönderildim. Siz bu âyetten (mucizeden) gördüklerinizi gördünüz, Benim kardeşim ve arkadaşım olmak üzere, hanginiz bana bîat edecek? buyurdu. Hiç kimse kalkmadı. Ben kalktım ki; ö zaman kavmin en küçüğü idim. Bana: otur, buyurdu. Sonra, sözünü üç kere tekrarladı. Ben her seferinde kalkıyordum; o da bana, otur buyuruyordu. Nihayet, üçüncü keresinde elini elime koydu. Hadîsin bundan daha garîb bir kanaldan, bu anlatılışından daha geniş ve başka fazlalıklarla rivayeti şöyledir: Hafız Ebu Bekr el-Beyha-kî, «Delâil'ün-Nübüvve» adlı eserinde der ki: Bize Hafız Muhammed tbn Abdullah'ın... Ali İbn Ebu Tâlİb (r.a.)den rivayetine göre o, şöyle anlatmıştır: «Ve yakın akrabalarını uyar. Mü'minlerden sana uyanlara kanatlarım ger,» âyeti Allah Rasûlü (s.a.)ne nazil olduğunda, Hz. Peygamber (s.a.) şöyle dedi: Bunu kavmime açtığım takdirde, onlardan hoşlanmayacağım şeyleri göreceğimi biliyordum. Bu sebeple sustum. Cibril bana gelip: Ey Muhammed, Rabbının sana emrettiğini yapmayacak olursan Rabbın sana azâb edecek, dedi. Hz. Ali der ki: Allah Rasûlü beni çağırdı ve: Ey Ali, Allah Teâlâ yakın akrabalarımı uyarmamı emretti. Bunu onlara açtığım takdirde, onlardan, hoşlanmayacağım şeyleri göreceğimi bildiğimden sustum. Sonra Cibril bana gelip: Ey Muhammed, emrolunduğunu yapmayacak olursan Rabbın sana azâb edecek, dedi. Ey Ali, bizim için bir sâ' yemekle bir koyun (yemeği) hazırla. Büyük bir kap süt de hazır et. Sonra Abdülmuttalib oğullarını benim yanımda topla, dedi. Öylece yaptım, onun yanında toplandılar, O gün, bir eksik veya bir fazlasıyla kırk kişiydiler. Amcaları Ebu Tâlib, Hamzâ, Ab-bas ve pis kâfir Ebu Leheb onların içindeydi, (tçine yemek koyduğum) tabağı onlara ikram ettim. Allah Rasûlü (s.a.), ondan uzunca bir parça et aldı, dişleriyle parçalayıp çevresine dağıttı ve: Allah'ın ismiyle yeyi-niz, buyurdu. Oradakiler yedi ve onunla doydular. Sâdece parmaklarının izleri görülüyordu. Allah'a yemîn ederim ki; onların yediklerinin hepsini onlardan bir tanesi yiyebilirdi. Sonra Allah Rasûlü (s.a.): Ey Ali, onlan sula, buyurdu. O büyük kabı getirdim, ondan içtiler ve sonunda hepsi de (süte) kandıla*.-Allah'a yemîn ederim ki; onlardan bir tanesi onun tamâmını içebilirdi. Allah Rasûlü (s.a.) onlarla konuşmaya davrandığında, Ebu Leheb ondan önce söze başlayıp: Sizin arkadaşınız ne güzel insandır (ki bize ikramda bulundu), dedi, dağıldılar ve Allah Rasûlü (s.a.) onlarla konuşamadı. Ertesi gün olunca, Allah Rasûlü (s.a.): Ey Ali, dün yapmış olduğun yemek ve içeceklerin bir mislini bizim için bugün de yap. Şu adam, ben konuşmazdan evvel, senin de işittiğin gibi benden evvel davranıp konuştu, buyurdu. Onun emrettiğini yaptım. Sonra onları Allah Rasûlü (s.a.) nün yanında topladım. Allah Rasûlü (s.a.) bir evvelki gün yaptıkları gibi yaptı. Yediler ve nihayet doydular. Allah'a yemîn ederim ki; onlardan birisi (onların hepsinin yediği miktarı) tek başına yiyebilirdi. Sonra Allah Rasûlü (s.a.): Ey Ali, onları sula, buyurdu. O su kabını getirdim, ondan İçtiler ve hepsi kandılar. Allah'a yemîn ederim ki, onların tamâmının içtiğinin bir o kadarını onlardan birisi tek başına içebilirdi. Allah Rasûlü (s,a.), onlarla konuşmak istediğinde, Ebu Leheb ondan önce söze başlayıp: Sizin şu arkadaşınız ne kadar iyi insandır, dedi; onlar da dağıldıar ve Allah Rasûlü (s.a.) onlarla konuşamadı. Ertesi günü olunca Allah Rasûlü (s.a.): Ey Ali, dün bize yapmış olduğun yemek ve içeceklerin bir benzerini bizim için yap. Şüphesiz şu adam, ben konuşmazdan önce senin işittiğin sözleri benden önce söyledi, buyurdu. Emrettiklerini yaptım. Sonra onları topladım, Allah Rasûlü (s.a.) bir evvelki gün yaptığı gibisini yaptı. Yediler ve nihayet doydular. Sonra onlara o kaptan su ikram ettim. Sonunda kandılar. Allah'a yemîn olsun ki; onlardan birisi hepsinin yeyip içtiklerinin bir benzerini tek başına yeyip içebilirdi. Sonra Allah Rasûlü (s.a.) şöyle buyurdu: Ey Abdülmuttalib oğulları, Allah'a yemîn olsun ki; araplardan hiç bir gencin kavmine, benim size getirdiklerimden daha üstününü getirdiğini bilmiyorum. Şüphesiz ben size, dünya ve âhi-retin hayrını getirdim. Ahmed îbn Abdülcebbâr der ki: Bana ulaştığına göre tbn İshâk, hadîsi Abdülgaffâr İbn Kasım Ebu Meryem'den, o Min-hâl îbn Amr'dan, o ise Abdullah İbn Hâris'den işitmiş. Ebu Ca'fer îbn Cerîr hadisi İbn Humeyd kanalıyla... Ali İbn Ebu Tâlib'den rivayetle yukardakine benzer şekilde zikretmiştir. Şüphesiz ben size, dünyâ ve âhiretin hayınnı getirdim, kısmından sonra şu fazlalık vardır: Allah Teâlâ bana, sizi kendisine davet etmemi emretmiştir. Benim kardeşim ve benimle şöyle şöyle olmak üzere bu işte bana hanginiz yardımcı ve destek olur? buyurdu. Oradakilerin hepsi birden susup kaldı. Ben, yaşları en küçük, şırlağan gözlü (gözünün beyazı karasından daha çok), karnı ve büyük ve bacakları en ince olanı olduğum halde: Ey Allah'ın peygamberi, bu işte senin yardımcın ben olacağım, dedim. Beni gözetmeye başladı sonra: İşte şu, şöyle ve şöyle benim kardeşimdir. Onu dinleyip itaat ediniz, buyurdu. Toplananlar gülerek kalktılar. Ebu Tâlib'e: Sana oğlunu dinleyip ona itaat etmeni emretti, diyorlardı. Bu ibarelerle hadîsi, sâdece Abdülgaffâr İbn Kasım Ebu Meryem rivayet etmiştir. Onun hadîsi metruktür, yalancıdır ve şîidir. Ali İbn el-Medînî ve başkaları ,onu hadîs uydurmakla itham etmişler, imamlar ise onu zayıf kabul etmişlerdir. Allah cümlesine rahmet eylesin. Hadîsin başka bir kanaldan rivayeti şöyledir: îbn Ebu Hatim der ki: Bize babamın... Hz, Ali (ra.)den rivayetine göre; o, şöyle demiştir: «Ve yakın akrabalarını uyar.» âyeti nazil olduğunda Allah Rasûlü (s.a.) bana: Bana bir koyun paçasıyla bir sâ' miktarı yemek ve bir kap süt hazırla, buyurdu. Emrini yerine getirdim. Sonra: Haşim oğullarım çağır, buyurdu. Onları çağırdım. O günde bir eksiği veya bir fazlası ile kırk —veya^kırkbir— kişi idiler. İçlerinde on kişi vardı ki; onlar tek başına bir oğlağı yiyebilecek kimselerdi. Onlara yemek tabağı getirildiğinde, Allah Rasûlü (s.a.) en üstünden aldı, sonra; yeyiniz, buyurdu. Doyuncaya kadar yediler, tabağın içindeki yemek ilk geldiği gibi duruyordu; ondan ancak çok az bir kısmını eksiltmelerdi. Sonra onlara süt kabını getirdim, kanıncaya kadar içtiler ve bir miktarı arttı. Onlar yeme ve içmeyi bitirdiklerinde, Allah Rasûlü (s.a.) konuşmaya davrandı ise de, ondan önce söze başlayıp: Bugünkü gibi sihir görmemiştik, dediler. Allah Rasûlü (s.a.) sustu. Sonra: Bir sâ' yemekle bir koyun parçası yap, buyurdu. Ben de yaptım, onları çağırdım. Yeyip içtiklerinde, yine önce söze davranıp önceki söyledikleri gibi söylediler. Allah Rasûlü (s.a.) sustu.sonra bana: Bir sâ'miktarı yemekle bir koyun parçası (yemeği) yap, buyurdu. Ben de yaptım, onlan topladım. Yeyip içtiklerinde, Allah Rasûlü (s.a.) onlardan önce söze başlayıp: Hanginiz benim yerime borcumu öder ve ailem içinde benim halîfem olur? diye sordu. Onlar sustular, bunu malıyla karşılayacak korkusuyla Abbâs da sustu. Abbâs'ın yaşı dolayısıyla, ben de sustum. Sonra Allah Rasûlü, bu sözü ikinci defa söyledi, Abbâs yine sustu. Bunu görünce ben: Ben; ey Allah'ın elçisi, dedim. O gün, durumu en kötü olanları bendim. Şırlağan gözlü, karnı büyük, bacakları ince birisiydim. Bunlar Hz. Ali (r.a.)den rivayet edilen bu hadîsin müteaddit kanallarıdır. Allah Rasûlü (s.a.), amcalarıyla onların çocuklarından borçlarını edâ etmeleri ve ailesi üzerinde halîfeleri olmaları İsteğinde; Allah yolunda öldürülecek olursa ihtimâlini hesaba katmıştır. Sanki o, uyarma görevlerini yerine getirdiği zaman öldürüleceğinden korkmuş; Allah Teâlâ: «Ey peygamber; Rabbından Sana indirileni tebliğ et. Eğer yapmazsan; O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah; seni insanlardan korur.» (Mâide, 67) âyetini indirdiği zaman emîn olmuştur. Önceleri ise «Ve Allah; seni insanlardan koruyacaktır.» âyeti ininceye kadar çekingen davranmaktaydı. Hâşİm oğulları içinde o zamanda, Allah Rasûlü (s.a.)nü tasdik, ona îmân ve yakın sahibi olmada, Hz. Ali (r.a.)den daha güçlüsü yoktu. Bu sebepledir ki; Allah Rasûlü (s.a.) nün, kendilerinden istediklerini yüklenmeye hepsinden önce davranmıştır. Bundan sonra —en doğrusunu Alîah bilir— Allah Rasûlü (s.a.) nün insanları çağrısı, Safa tepesi üzerinde açıkça olmuştur. Avam ve havâssı ile Kureyş ailelerini uyarısı da o zamandır. Daha yakın olanın daha uzak olanına tenbîhte bulunması İçin; amcaları, halaları ve kızlarının isimlerini birer birer saymıştır. Yani şöyle demek istemiştir: Şüphesiz ben ancak bir uyarıcıyım. Dilediğini dosdoğru yola ileten ise, yegane Allah'tır.
Hafız îbn Asâkir, Abdülvâhid ed-Dımaşkî'nin hâl tercemesinde Amr tbn Semure kanalıyla... Abdülvâhid ed-Dımaşkî'den rivayet ediyor ki; o, şöyle anlatmıştır: Ebu Derdâ (r.a.)yı insanlarla konuşur ve onlara fetva verirken gördüm. Oğlu yanı başında, ailesi ise mescidin bir tarafında oturmuş, aralarında konuşuyorlardı. Ona: Şu insanlara ne oluyor da sendeki İlme istek ve arzu duyuyorlar ama, ailen ilgisiz olarak oturuyor? denildi. Ebu Derdâ dedi ki: Ben Allah Rasûlü (s.a.)nü şöyle buyururken işittim: Dünyâda insanların en zahidi; peygamberlerdir. Onlara karşı en sert davrananları ise akrabalarıdır. Bu, Allah Teâlâ: «Ve yalan akrabalarım uyar.» âyetini indirdiğinde olmuştur. Sonra Ebu Derdâ şöyle devam etti: Şüphesiz, âlimlere insanların en uzağı kendi âilesidir, tâ ki onlardan1 ayrılıncaya kadar. Bu sebepledir ki Allah Teâlâ: «Ve yakın akrabalarını uyar. Mü'minlerden sana uyanlara kanatlarım ger. Şayet sana isyan ederlerse, de ki: Ben sizin yaptıklarınız dan uzağım.)) buyurmuştur.
«(Bütün işlerinde) Azîz, Rahîm'e tevekkül et. (Şüphesiz o seni destekleyecek, yardım edecek, koruyacak, zafere eriştirecek ve senin kelimeni yüceltecektir.) Görür O seni (namaza) kalktığında. (Seninle alakalanacak olan O'dur.)» Nitekim Allah Teâlâ başka bir âyet-i kerîme'-de: «Rabbının hükmüne sabret. Şüphesiz sen Bizim gözetimimiz altındasın.» (Tur, 48) buyurmuştur. îbn Abbâs, «Görür O seni kalktığında.» âyetinde, namaza kalkmanın kasdedildiğini söyler. îkrime der ki: Onun kıyamını, rükû ve sacde etmesini görür. Hasan da âyeti şöyle anlıyor: Görür O seni yalnız başına namaza kalkıp namaz kıldığında. Dahhâk ise şöyle anlamıştır : Görür O seni yatağında veya oturduğun yerden kalktığında. Katâde ise, âyeti şöyle anlıyor: Görür O seni kalktığında, otururken ve diğer bütün hallerinde.
«Secde edenler arasında bulunduğunda.» Katâde der ki: Görür O seni namaza kalktığında, namazda secde edenler arasında bulunduğunda. Yalnız olduğunda da, bir topluluk içinde olduğunda da seni görür, tkrime, Atâ el-Horasânî ve Hasan el-Basrî de böyle söylemiştir. Mücâhid der ki: Allah Rasûlü (S. A.) Önünde olan kimseyi gördüğü gibi, arkasında olanı da görürdü. Saflarınızı doğrultunuz. Şüphesiz ben arka tarafımdan da sizi görürüm, sahîh hadîsi de buna şâhiddir. Bez-zâr ve Îbn Ebu'lİâtim'in iki kanaldan olmak üzere îbn Abbâs'tan rivayetlerinde, o bu âyet hakkında şöyle demiştir: Burada, onun bir peygamber olarak çıkarılışına kadar, bir peygamberin sulbünden bir diğerine geçişi kasdedilmektedir.
«Muhakkak ki O (kullarının sözlerini) en iyi işiten, (onların hareketlerini ve hareketsizlik hallerini) en iyi bilendir.)) Nitekim başka bir âyet-ikerîme'de şöyle buyurulur: «Ne işte bulunsan, Kur'an'dan ne okusan ve siz ne iş yaparsanız; yaptıklarınıza daldığınızda mutlaka Biz üzerinizde şahidiz.» (Yûnus, 61).

 
S Çevrimdışı

suskun-

Üyeliği İptal Edildi
Banned
HZ ALİ HALİFE OLDU FAKAT NEDEN BU AYET VARKEN BİRİNCİ DEĞİLDE DÖRDÜNCÜ
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
ayeti kerimeyi carpitma ayeti kerimeyi carpitanin ne olacagini bilmem biliyormusun evvela bir cay,kahve ic gozlerin aciilsin ayette Hz.Ali (r.h.a) ile ilgili herhangi bir sey yok hadiste gecende gerceklesmistir zaten sira olayida o zamanki sartlar dogrultusunda imamet konusunda ve Hz Muhammed sallallahu aleyhi vessellem efendimizin hareketleri dogrultusunda gerceklesmistir,,,,,
 
S Çevrimdışı

suskun-

Üyeliği İptal Edildi
Banned
biz ler allahın izniye kuranı kerim de hangi ayet ne için inmiş biliriz

sizler bizim bildiklerimizi ta emevi ve abbasiler zamanından çarpıratak bu zamana getirdiniz, bazılarınız ise ALLAH korkusundan bunları doğru şekilde yazmıştır
İmam Ahmed bin Hanbel, onlardan biridir ve SÜNNİ camiasının alimlerinden sayılır kendi yazdığınızı bile sıkışınca inkar ediyorsunuz
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
sebebleri yaratan ALLAH celle cealuhudur bu bir.
ehli sunnetten kimse istisnasiz HZ.Ali (r.h.a) ye olan sevgisi diger halifelere olan sevgisinden az degildir.
sizlere ne diye bilirimki hic bir sey yazmis oldugun yazilarinda belli oluyor Hz.Ali (r.h.a.) ye ne kadar saygi duydugun yanlarina r.h.a bile koyamiyorsunuz sanki babanin oglu hakeza ALLAH celle celaluhu kelimisinin yaninada bir sey koymuyorsunuz sizler dunyaya oylesine gelmis ,oylesine gidiyorsunuz toplanin kendinize gelin ve lutfen okuyun (humeyninnin kitaplarini degil)tabiki.................
 
S Çevrimdışı

suskun-

Üyeliği İptal Edildi
Banned
BİZLER HZ ALİ NİN İSMİNİN YANINI R.A DEĞİL A.S' I UYGUN GÖRÜYORUZ.

KİM ÖYLESİNE GELMİŞ KİM ÖYLESİNE GİDİYOR,
ANA SAYFAYA BİR KONU AÇAÇAĞIM, SEN VE ALİMLERİN GELİRSİNİZ MÜNAZARA YAPARIZ
 
laylay Çevrimdışı

laylay

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Saçma Sapan Muhabbetler...ve saçmaladığını farkına varmayıp ısrar eden birisi konu kilit...cevapları okumadan yorum yazıyor bide inat ediyor....töbe est...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt