Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Muaz El Hatib (ÖSO lideri) ve Özgürlük Mücadelesi

A Çevrimdışı

akilli55

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Muaz el Hatib'in Katar'daki toplantı sonucu kapanış konuşması.

Allah'a ve Rasulune salat ve selam edildikten sonra misafirlere selam
veriliyor.

Aziz Suriye Halkı, onbinlerce yıllık bir tarihin neticesi olan medeniyetten ibarettir. Bu büyük halk bugü sistemli bir yok edilme harekatına ve vahşi bir yıkıma maruz kalmaktadır. ve şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; Şuan da Suriye topraklarında bu vahşi rejimin elinden eziyete uğramamış tek bir kişi dahi kalmamıştır.

Suriye halkı, bu vahşi revjimi sergilemiş olduğu vahşiliğinden ve aptallığından vazgeçirmek için çok büyük uğraşlar vermiştir. Ancak göstermiş olduğu bu çabaların karşılığında rejimin cevabı kendini üstün görmek ve yüzçevirmek olmuştur. Mevcut baas rejimi, bütün hayat değer yargılarını ifsada uğratmış ve Suriye'yi bir harabeye dönüştürmüştür. Son 50 yıllık süre içerisinde halkın iradesine adeta haciz koyarak, halkın daha da çok parçalara ayrılmasına sebep verebilecek oyunlar oynayarak, onların tercihlerini hiçbir şekilde umursamamıştır.

Uzun ve zorlu süreç sonunda, Suriye içindeki tüm gruplar ve etnik unsurlar, her gün bütün dünyanın gözleri önünde umarsızca katledilen halkımıza olan saldırılara bir son verebilmek için bugün aynı safta bir araya gelerek bu konseyi oluşturmuşlardır. Bu konsey kendisine bir takım ana hedefler belirlemiştir;
- Suriye içerisinde ihtiyaç duyulan acil yardım malzemelerini hızlı
bir şekilde temin etmek.
- Gece gündüz durmadan akan bu kan şelalesini sona erdirmek.
- Her yönüyle tam bir istibdat rejimi olan bu düzenin yıkılması için
tüm muhalif kesimleri tek bir çatı altında bir arada tutmak
-Ve son olarak tıpkı Allah'ın insanoğlunu yarattığında vermiş olduğu
şeref ve haysiyetin egemen olduğu adalet çatısı altında sağlıklı bir
sosyal düzen oluşturmaktadır.] (Kur'an,Sünnet hükümleri bilerek zikredilmiyor zira Küfür devletlerinden yardım gelmez)

Burada (bazı diplomatik ifadelerin dışına çıkarak) bir takım hususlara dikkat çekmek istiyorum:

Suriye Devrimi, başından sonuna kadar barışçıl bir devrimdir. Mevcut zalim rejim, halkı kendi canını, namusunu, malını ve dinini korumak zorunda kaldığı için, silahlanmaya teşvik etmiş ve bu silahlanma sürecinin yegane mevcut rejim ve onun güttüğü yanlış politikalardır. Onlarca şehirde, onbinlerce genç ve çocuk, Suriye emniyet güçlerine soğuk sular ve gül demetleri götürerek, aslında çok da basit olan kendi taleplerini dile getirmek istemişlerdir:
Özgürlük! (Müslüman Liderin söylemi böyle mi olmalı? Hani Allah'ın dininin yüceltilmesi, Hani Kur'an ve Sünnet hükümlerinin mücadelesi)

Ancak bu vahşi rejim, halkın bu isteklerine tutuklamalar ile, gözaltı merkezleri ile, işkence ile karşılık vermiştir. Zaten 50 yıllık geçmişi olan hüküm sürecinde ilmi ve ahlaki olarak çöküntüye uğrattıkları toplumu, sosyal ve ekonomik olarak sistemli bir yıkıma uğratmışlardır. Biz, destansı Suriye devrimini; bu baskıcı ve vahşi düzene karşı koyan kahraman kadınıyla, çocuğuyla ve erkeğiyle selamlıyoruz. Bu devrimin bütün şehitlerinin ruhlarına tüm saygı ve hürmetlerimiz ile selam duruyoruz. Ve bu istibdal rejime karşı halkımız için kalkan görevi gören tüm Özgür Suriye Ordusu savaşçılarını ve Mücahitleri büyük bir vefa ile selamlıyoruz. Bu vahşi rejim, halkımızı, ülkemizi ve varlığı ile bir zamanlar gurur duyduğumuz ordumuzu yoketmiştir. Ordumuzdan çıkan her ölüm haberi ile üzüntümüz artıyor. Çünkü o orduyu kendi halkına karşı olabilecek herhangi bir saldırıyı bertaraf etmek için kan, gözyaşı, ve ter ile bina eden yine bu halkın kendisidir. Ancak bu rejim aptallığı ve boşboğazlılığı ile bu orduyu kendi halkını yoketmek için kullanarak onu bir çeteye dönüştürmüştür. (Gurur duyduğunuz Ordu mu? Neden? konseyinizdeki bir çok ordu mensubunun gururunu okşamak için mi söylüyorsunuz bu sözleri, Savaştan önceki Ordunuz İslam Ordusu muydu? O nedenle mi yıllar önce Esed'in babası aynı Ordu ile Hamayı katletti. Şehid Hama olarak kitaplara geçti. )

Kardeşlerim! Halkımızın istekleri gerçekten çok basitti. Rejim tarafından cevapsız bırakılan halkın istediği şey, sadece herkesin kendi evinde korkmadan uyuyabilmesi idi. Ve bugün, bu rejimin tamamen gitmesi ve vahşi yapısının sonuna kadar çözülmesi haricinde başka bir
karar kesinlikle sözkonusu değildir.

Başka dikkat çekmek istediğim bir husus bu devrimin İslamiliği ve Suriye halkı ve savaşçılarının hakkında yayılmak istenen vahşilik söylentileridir. Kardeşlerim, ben söylediklerimin arkasındayım, sorumluluğu üstleniyorum. bütün devrimci, savaşçı, Suriyeliler ÖZGÜRLÜK peşindeler. Ve belki de mevcut zalim rejimin sergilediği vahşet onların bazı hatalara düşmesine sebep olmuş olabilir. Allah'a yemin ederim ki; bir çok şer-i heyet, gece gündüz sürekli olarak özgürlük savaşçılarına çağrıda bulunuyor, düşmanları ile dahi olsa
onları şer-i çerçeve içerisinde tutmak için büyük bir çaba sarf etmektedir. Bu devrim hiçbir kimseyi, hiçbir etnik grubu dışlamamaktadır. Hatta tam aksine Nusayrı kardeşlerimiz dahi buna katılmakta, bazı hristiyan kardeşlerimiz cuma namazı sonrasında çıktığımız gösterilerde bize katılarak, bizimle birlikte zalim rejimin yüzüne "Allahu Ekber" nidaları ile haykırmaktadır. Bizim taşıdığımız İslam, medeniyetler inşa eden ve insana değer veren
İslamdır. (El Kaide yansılı örgütlerin sizinle neden beraber olmadıkları belli, Ey özgürlük müezzinleri. Halbuki sizler Allah'ın müezzinleri, Kur'an müezzinleri olmanız emredilmemiş miydi?)

Yeryüzünde açık şiarları olan İslam, hristiyanlığa dünyanın en temiz yerinde kucak açmaktadır. Bizim taşıdığımız İslam, insanları birbirinden ayırmayan, tam aksine kaynaştıran, gücü kuvveti bireycilikte değil, çok çeşitlilikte gören İslam'dır. Duma'daki ilk şehitlerin cenaze töreninde de çok açık bir şekilde ifade edildiği üzere biz özgürlüğümüzü talep ediyoruz. Biz bütün sünniler, aleviler, hristiyanlar, durziler, İsmaililer ve süryaniler için "HÜRRİYET" talep ediyoruz. Kürt kardeşlerimize karşı yapılan ayrımcılıktan, birbirine sevgi ile bağlanmaşı bu halkın maruz kaldığı tüm haksızlıklardan dolayı acı çekiyoruz.

“Bu, Allah'ın murdar olanı temizden ayırt etmesi; murdarı, bir kısmını bir kısmı üzerinde kılıp tümünü biriktirerek cehenneme atması içindir” (8/Enfal, 37)
“Allah, murdar olanı, temiz olandan ayırt edinceye kadar mü'minleri, sizin kendisi üzerinde bulunduğunuz durumda bırakacak değildir.” (3/Al-i İmran, 179) Sizler hak ile batılın daha da içiçe girmesini, birbirleri arasında bir çorba gibi karışık bulunmasını mı istiyorsunuz?

Ülkemizde insanlar arasındaki olan bağ sadece hoşgörü ile ifade edilemez. bunun daha da ötesinde karşılıklı anlaşı, saygı ve derin bir sevgi vardır.

Ey Kardeşlerim, özellikle içeride bulunan kardeşlerimi kasdederek söylüyorum: Yeni oluşacak tüm kanunlar, referandum süreçleri bu rejimin düşeceği güne kadar ertelenmiştir. Devrim sonrasında Suriye halkı, özgür bir siyasi ortamda kendi kanunlarını belirleyecek adil
seçimlere gidecektir. Suriye Devriminin tüm unsurları, herhangi bir kişi ya da etnik gruptan intikam alma fikrine toptan karşıdır. Oluşturulacak mahkeme heyetleri ile elini temiz Suriye halkının kanına kim bulaştırdı ise ona bunun hesabı adalet çerçevesinde sorulacaktır. Ve ben yine buradan emniyet ve ordu güçlerine, bu birimlerin komuta kademesindekilere çağrıda bulunmak istiyorum ki; aslında bu kimseler bizim de bir zamanlar demir ve ateş ile mahkum
olduğumuz gibi şu anda orada mahkum olan şerefli insanlardır. Onları bu kokuşmuş rejimden ayrılmak için hazırlık yapmaya ve gelecek Suriye'nin inşası için yardımlaşmaya davet ediyorum.

Misafirlerden alkışlar yükselir!

Bu halkın az olanı da, çok olanı da yeterince acı çekti. Bu rejim bu halkı kendi içinde karşı karşıya getirdi. Bu uzun ve karanlık geceyi sona erdirebilmek için bir olmanın vakti artık gelmiştir. Bizler ne bireyler olarak, ne de buradaki topluluklar olarak halkımızın maslahatına ters düşecek herhangi bir ahidde bulunmadık. Kanlarımız bu dediklerimizin imzadısıdır. Hiçbir söz vermedik ve vermeyeceğiz. Bizler toprak ve vatan bütünlüğünden, dinimizi ve ahlakımızı korumaktan, özgürlüğümüzün ve egemenliğimizin temininden sorumluyuz. Suriye'de gelecek kız-erkek tüm Suriye çocuklarının olacaktır. Ve yine söz veriyorum ki, ben hiçbir fark gözetmeksizin bütün vatn evlatlarının hizmetinde, onların bütünlüğü, maslahatları ve onurlu-şerefli hayat sürdürmeleri için çaba içerisinde olacağım. Bu minvalde tüm dünya devletlerinden ve uluslararası topluluklardan bir vefa göstererek, Suriye halkına olan desteklerine devam etmelerini talep ediyorum. Bizim halkımız bedevi ya da saldırgan bir halk değildir. Şüphesiz ki bütün halklar özeldir. Ancak Suriye halkı, tarihde bir çok medeniyetleri içinden çıkaran, bu dünyadaki en büyük halklardan biridir. Biz, Suriye Ulusal Konseyindeki tüm temsilci kardeşlerimiz ile birlikte bu rejimin devrilmesi sonrasında tekrar medeniyetler inşa edebilmek için itibarımızın iade edilmesini, hakkımızın verilmesini ve bütün insani, iktisadi ve siyasi desteğin verilmesini talep ediyoruz. Bu toplantılara ev sahipliği yapan Katar Hükümetine ve kardeş Katar halkına, Suudi Arabistan Krallığındaki değerli dost ve kardeşlerimize, Körfez yardımlaşma konseyindeki diğer arap devletlerine, tarih ve medeniyet kardeşimiz olan türk kardeşlerimize, Libya, Mısır ve Ürdün'deki dostlarımıza şükranlarımı sunarak, Suriye halkının maruz kaldığı sıkıntıların giderilmesi için gösterdikleri çabalarını artırmalarını istirham ediyorum. Ve özellikle bu konseyin oluşması için uzun geceler sıkıntı çeken, sabreden üye kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. Suriye Ulusal Meclisindeki tüm arkadaşlarımıza, konseydeki tüm heyetleri ile, bizimle birlikte gerçekten kardeş bir şekilde çalıştıkları için çok teşekkür ediyorum. Suriye'deki tüm anne ve babaların ellerinden öpüyor, gençlerin ve çocukların göstermiş olduğu direnişi selamlıyorum. Suriye'deki demiri ve kanı kahreden insanı hazırlayan tüm Suriye kadınlarına özel olarak şükranlarımı sunuyor, Suriye'nin bütün çocuklarını sevgi ile kucaklıyorum.

Ve son olarak tüm Suriyelilere seslenmek istiyorum. Kanlarımızı, sizin daha mutlu ve huzurlu bir gelecek içinde olmanız için feda edeceğiz. Eğer ben doğru gidersem bana yardım edin, yanlış yaparsam beni doğrultun! Hepinizi çok seviyorum. Allah'tan bize muvaffakiyetler vermesini diliyorum. Ve sözlerimizin sonunda alemlerin Rabb'ine hamd ederiz.

KAYNAK VİDEO :


Söylemler hep özgürlük ve hürriyet, şeref, onur adına yapılan cihadı içeriyor. Peki müslümanlar bu kavramlar uğruna mı cihad etmeli.

Ebu Musa el-Eşari (r.a)’den şöyle rivayet edilmiştir: Rasulullah (s.a.s)’e birisi gelip:

«Ya RasulAllah! Allah yolunda savaş ne demektir? Kimimiz öfkesine kapılarak, kimimiz utancından dolayı savaş ediyor. Buna ne dersin?» diye sordu. Rasulullah (s.a.s) başını kaldırıp:

«Her kim Kelimetullah’ın (yani Kelime-i Tevhid’in) en yüce olması için savaşırsa işte ancak onun savaşı Allah yolundadır» buyurdu.

(Buhari-Müslim)

- Ebu Musa (r.a)’den şöyle rivayet edilmiştir:

«Rasulullah (s.a.s)’e bir kişi geldi de:

«Ya RasulAllah! Bir kısım kimseler ganimet malı için savaşırlar. Bir kısım insanlar savaştı desinler diye savaşırlar. Bir kısım insanlar da kahramanlar arasında yer alsınlar diye savaşırlar. Şu halde Allah yolunda cihad eden kimdir?» diye sordu. Rasulullah (s.a.s):

«Kim ki yalnız Allah’ın şeriati hakim olsun diye cihad ederse o mücahidin cihadı Allah yolundadır» buyurdu.
(Buhari-Müslim)

Peki Muaz El Hatib’in bu söylemleri ile 70 yaşındaki Suriyeli bir amcamızın ve yukarıdaki hadisi şerifin arasında ne kadar büyük farklar vardır. Selim akıl sahipleri için bunu görmek zor olmasa gerek!

Muaz El Hatib’in söylemleri Abd başkanı Obama, dışişleri bakanı Clinton’un, demokrasi ve laiklik havarileri olan Avrupa ve Laik Asya devletlerinin hoşuna gideceği söylemlerdir. Muaz’a yardım edecek olan bu devletler böyle bir konuşma beklemektedir. İçerisinde Allah’ın ismi en az zikredilen, Allah yolunda cihaddan, Allah’ın kanunlarından bahsedilmeyen, şeriat, Kur’an hükümlerinden bahsedilmeyen bir cihaddan söz edilmesini istemektedirler. Özgürlük, Hürriyet mücadelesi içeren, İnsan şeref,haysiyet ve onurunu ESAS alan bir cihaddan sözedilmesini beklerler. Muaz El Hatib’in yaptığı bu konuşmada tam bu Yahudi,Hristiyan ve Laik liderlerin istediği bir konuşmadır. Artık Muaz ve taraftarlarına yardım edilebilinir. Verin tankları, topları, füzeleri düşürsünler artık Esed’in uçaklarını, patlatsınlar artık tanklarını.

Peki bu söylemleri duyan ve gönüllerine su serpilen küfür devletleri liderlerini bir yana bırakalım. Bu söylemler kimi yaralamıştır. Başta El Kaide yanlısı örgütleri. Neden Muaz’ın liderliği ve söylemleri benimsenmemiştir bu örgütler tarafından. Çünkü dava özgürlük ve hürriyet, şan,onur,şeref davası içerir. Halbuki El Kaide yanlısı örgütler ise sadece ALLAH’IN YOLUNDA CİHAD dan söz edilmesini istemektedirler. Ulusalcılıktan değil, ümmetçilikten bahsedilmesini isterler. Muaz El Hatib kimi örnek alıyor. Demokrasi ve Laikliği şiar eden önderlerin söylemlerini mi? Yoksa Rasulullah (aleyhissalatu vesselam) ‘ın sözlerini mi? Müslüman bir önder, lider Özgürlük, Hürriyet, Onur, Şeref, Ulusalcılık (Milliyetçilik) söylemlerini mi şiar edinmeli? Yoksa Yalnız, Saf bir halde Allah Yolunda Cihad, Kur’an, Sünnet hükümlerinin icrası, Allah isminin yüceltilmesini mi şiar edinmeli?

Muaz El Hatib'in konseyi Ulusalcılığın ön planda tutulduğu bir konseydir. Halbuki El Kaide lideri Dr. Eymen Zevahiri İslam Dünyası 5. baskısındaki makalesinde bu Ulusalcılığı savunan Mahmut Abbas ve yardımcılarını bu Ulusalcılık söylemlerinden dolayı nasıl kınadığını okumuştuk. Bir benzerini bu Ulusal konseyde yapmaktadır.

Muaz El Hatib açıkça konuşmasında belirtiyor ki ;
“Ey Kardeşlerim, özellikle içeride bulunan kardeşlerimi kasdederek söylüyorum: Yeni oluşacak tüm kanunlar, referandum süreçleri bu rejimin düşeceği güne kadar ertelenmiştir. Devrim sonrasında Suriye halkı, özgür bir siyasi ortamda kendi kanunlarını belirleyecek adil
seçimlere gidecektir.”

Bu söylem açıkça belirtir ki “Halk Referandum seçimine katılacak ve halkın egemenliği esas alınıp, seçimlerden çıkan anayasa kanunları” ile Devlet şekillenecektir. Halk Kur’an –Sünnet hükümlerini esas alıp almaması burada hiç önem arzetmiyor. Eğer halk istemez ise kanunların Kur’an-Sünnet hükümlerine ters olması mevzubahis değil bile. Demokrasi işte budur. Demokrasi Yasaların Kuran-Sünnet hükümlerine ters olup, olmamasını bakmaz, halkın çoğunluğunun seçimle kabul ettiği yasalar ne ise o kanunların En Üstün, Mutlak, Dokunulmaz, İtaat edilmesi mecbur hükümler olduğuna bakar.
Ben çok yakında böyle bir devlet kurulacağını bu konuşmadan çok rahatlıkla çıkarabiliyorum. Umarım bu düşüncem gerçekleşmez ve ben yanılmış olurum.

Artık Esed ile savaş pek yakında biteceğe benziyor. Çünkü gereken teminatı küfür devletleri Muaz Hatib’den almışa benziyorlar. Yoksa tanklar, toplar ve en önemlisi Esed’in hava gücünü yok edebilecek füzeleri vermezlerdi. Peki bu durumda Nusret cephesi gibi El kaide yanlısı örgütler savaş sonrası ne yapacaklar? Allah yalnız kendi yolunda savaşan müslümanlara yardım etsin. Onların yaptığı mücadeleleri boşa çıkarmayıp, meyvelerini almalarını nasip etsin.
 
Hilafet Sancağı Çevrimdışı

Hilafet Sancağı

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
muaz el hatib'in derdi Şeriat getirmek değil.Batı yanlısı demokratik bir devlet kurmak.Zaten mücahidler(nusret cephesi ve diğerleri)bu adamı ve koalisyonunu tanımayarak gereken cevabı verdiler.
 
A Çevrimdışı

akilli55

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
muaz el hatib'in derdi Şeriat getirmek değil.Batı yanlısı demokratik bir devlet kurmak.Zaten mücahidler(nusret cephesi ve diğerleri)bu adamı ve koalisyonunu tanımayarak gereken cevabı verdiler.

Bir tek bu cevabı vermek yetmemeli. Halka da kendi davalarını anlatmalı, Halkı Kur'an'a yönlendirmeli, Hak ve Batılın hangi söylemler olduğunu Kuran ile ayırdetmeyi öğrenmeli halklar. Zira "Bir toplum kendini değiştirmedikçe Allah o toplumu değiştirmez" ve " Nasılsanız öyle idare olunursunuz." Bugün Suriye halkının çoğunluğunu Muazın konseyi temsil ediyor. Demek halkda bu söylemlerin doğru olduğuna inanıyor ki Muaz gibileri konuşabiliyor. Kimse Muaz'a itiraz etmiyor bilakis konsey üyeleri bu konuşmaları onaylıyor. Umarım durum böyle değildir.

El Kaide yanlısı örgütler bu işi Esed sonrasına bırakıyorlar. Umarım bu dengeyi, zamanı iyi yakalarlar da Halk Muaz El Hatib ve yardımcıların söylemlerine kanmazlar.
 
M Çevrimdışı

morueqq

لا إله إلا الله
İslam-TR Üyesi
Allah suriyede amacı ilay-ı kelimetullah olmayan tüm savaşcıları ıslah etsin demokratikleşmede ısrar edenleri ise aciz ve zelil kılsın...
 
Üst Ana Sayfa Alt