Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Nefse Karşı Cihad

Muddessir Çevrimdışı

Muddessir

الحمد الله
Frm. Yöneticisi
قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا… وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّاهَا

‘Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiştir, Onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.’ (Şems/9-10)

Cabir’den rivayetle Allah Resulü sav şöyle buyurdu: ‘İyi bir gelişle geldiniz. Küçük cihattan, büyük cihada geldiniz. O da kişinin heva ve nefsine karşı savaşmasıdır.’ (Bu hadisin isnadı zayıftır. Beyhaki Kitabı Zühd, Deylemi, Acluni Keşful Hafa’da, Hafız Iraki)

Bu hadisten açıkça anlaşılır ki bir Müslüman’ın iki çeşit düşmanı vardır: Birincisi; karşısında duran açık düşmandır. İkincisi; bedenin içerisinde olan, hevai nefsidir. Dolayısıyla Müslüman savaş meydanlarında açık düşmana karşı savaşmaya mecbur ve mükellef olduğu gibi hevai nefsine karşıda savaşmaya mecburdur. Zira açık düşmanla savaşmak bazen farz-i kifayedir. Fakat kişinin içinde olan hevai nefsi ile savaşmak her an farz-i ayndır.

Hz Ömer r.a şöyle der: ‘Hesaba çekilmeden evvel nefislerinizi hesaba çekin.’ Allah c.c ayette:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَلْتَنظُرْ نَفْسٌ مَّا قَدَّمَتْ لِغَدٍ…

‘Ey iman edenler, Allah’tan korkun. Herkes yarın için neyi takdim ettiğine baksın...’(Haşr/18)

‘NEFSE KARŞI CİHAD’ HADİSİNİN YANLIŞ ANLAŞILMASI MESELESİ

Ne yazıktır ki son dönemin sözde sofileri ve takvadan dem vuranlar, bu hadise dayanarak cihad cephelerinde canı ve malı ile mücadele verenlerin cihadını küçümserler. Efendim, biz her gün tevhit kelimesini tekrarlıyoruz, durmadan halka kurup zikir çekiyoruz. Dolayısıyla biz büyük cihatla uğraşıyoruz, derler. Hatta cihad hakkında inen tüm ayetleri ve hadisleri nefisle cihad olarak tevil ederler. Bu hadisi istismar ederek nefisle mücadeleyi cihadı Ekber; bilfiil küfre karşı cihadı, cihadı esgar (küçük cihad), belki de fitne görürler.

Halbuki hafız ibnul Hacer el-Askalani, ‘Tesdidul Kavs’ adlı kitabında bu hadis hakkında şöyle der: ‘İnsanların dilinde hadis diye dolaşan bu söz aslında İbrahim b. Ebi Able’nin sözüdür. Zeynuddin Iraki ve Beyhaki, Cabir’den r.a zayıf bir senedle rivayet etmişlerdir.

İbni Teymiyye şöyle der: ‘Tebuk gazvesinden döndükten sonra Resul sav in ‘Küçük cihattan büyük cihada döndük’ diye söylediği rivayet edilen sözün aslı yoktur.’

Malum büyük İslam alimlerin nezdinde hadis zayıf ise, delil olmaz. Acaba bu aslı olmayan sözü nasıl delil alırlar? Ayrıca buna dayanarak cihadı küçümserler ve ümmetin cihad ruhunu söndürürler.

Kuran ve Sünnetin direktifinde nefsini eğitmek her mümin üzerinde farzdır. Bu doğrudur. Fakat çağımızın sofilerine bakarsak hiçte öyle değildir. Zira çağın sofilerinin çoğu mevcut düzenle barışıktırlar. Onlara kanun yapma hakkını verirler. Onları kollarlar hem de kollayanlara kardeş derler. Acaba böyleleri günde milyon defa kelime-i tevhidi söylese ne fayda?

Zaten bunlara göre şehadet kelimesinin manası: ‘Allah c.c vardır, Peygamber sav haktır.’ Dolayısıyla tüm beşeri sistemlerin havarileri bunlara göre Müslüman’dırlar. Binaenaleyh, cihad yapılacak kimse yoktur. Zira bu diyarda herkes Allah c.c in varlığına ve Peygamberliğin haklığına inanır. Ayriyeten güzel evlerde oturur, lezzetli yemekler yer, her mürit tarafından eli öpülür, bir eli balda diğer eli yağda, bu nasıl nefis terbiyesidir? Aslen bunlara ‘Nakşibendi’ değil ‘nefsi bendi’ demek, ‘tarikat’ değil ‘barikat’ demek daha doğru olur.
 
Muwahhide Tevhid Çevrimdışı

Muwahhide Tevhid

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا… وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّاهَا

‘Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiştir, Onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.’ (Şems/9-10)

Cabir’den rivayetle Allah Resulü sav şöyle buyurdu: ‘İyi bir gelişle geldiniz. Küçük cihattan, büyük cihada geldiniz. O da kişinin heva ve nefsine karşı savaşmasıdır.’ (Bu hadisin isnadı zayıftır. Beyhaki Kitabı Zühd, Deylemi, Acluni Keşful Hafa’da, Hafız Iraki)

Bu hadisten açıkça anlaşılır ki bir Müslüman’ın iki çeşit düşmanı vardır: Birincisi; karşısında duran açık düşmandır. İkincisi; bedenin içerisinde olan, hevai nefsidir. Dolayısıyla Müslüman savaş meydanlarında açık düşmana karşı savaşmaya mecbur ve mükellef olduğu gibi hevai nefsine karşıda savaşmaya mecburdur. Zira açık düşmanla savaşmak bazen farz-i kifayedir. Fakat kişinin içinde olan hevai nefsi ile savaşmak her an farz-i ayndır.

Hz Ömer r.a şöyle der: ‘Hesaba çekilmeden evvel nefislerinizi hesaba çekin.’ Allah c.c ayette:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَلْتَنظُرْ نَفْسٌ مَّا قَدَّمَتْ لِغَدٍ…

‘Ey iman edenler, Allah’tan korkun. Herkes yarın için neyi takdim ettiğine baksın...’(Haşr/18)

‘NEFSE KARŞI CİHAD’ HADİSİNİN YANLIŞ ANLAŞILMASI MESELESİ

Ne yazıktır ki son dönemin sözde sofileri ve takvadan dem vuranlar, bu hadise dayanarak cihad cephelerinde canı ve malı ile mücadele verenlerin cihadını küçümserler. Efendim, biz her gün tevhit kelimesini tekrarlıyoruz, durmadan halka kurup zikir çekiyoruz. Dolayısıyla biz büyük cihatla uğraşıyoruz, derler. Hatta cihad hakkında inen tüm ayetleri ve hadisleri nefisle cihad olarak tevil ederler. Bu hadisi istismar ederek nefisle mücadeleyi cihadı Ekber; bilfiil küfre karşı cihadı, cihadı esgar (küçük cihad), belki de fitne görürler.

Halbuki hafız ibnul Hacer el-Askalani, ‘Tesdidul Kavs’ adlı kitabında bu hadis hakkında şöyle der: ‘İnsanların dilinde hadis diye dolaşan bu söz aslında İbrahim b. Ebi Able’nin sözüdür. Zeynuddin Iraki ve Beyhaki, Cabir’den r.a zayıf bir senedle rivayet etmişlerdir.

İbni Teymiyye şöyle der: ‘Tebuk gazvesinden döndükten sonra Resul sav in ‘Küçük cihattan büyük cihada döndük’ diye söylediği rivayet edilen sözün aslı yoktur.’

Malum büyük İslam alimlerin nezdinde hadis zayıf ise, delil olmaz. Acaba bu aslı olmayan sözü nasıl delil alırlar? Ayrıca buna dayanarak cihadı küçümserler ve ümmetin cihad ruhunu söndürürler.

Kuran ve Sünnetin direktifinde nefsini eğitmek her mümin üzerinde farzdır. Bu doğrudur. Fakat çağımızın sofilerine bakarsak hiçte öyle değildir. Zira çağın sofilerinin çoğu mevcut düzenle barışıktırlar. Onlara kanun yapma hakkını verirler. Onları kollarlar hem de kollayanlara kardeş derler. Acaba böyleleri günde milyon defa kelime-i tevhidi söylese ne fayda?

Zaten bunlara göre şehadet kelimesinin manası: ‘Allah c.c vardır, Peygamber sav haktır.’ Dolayısıyla tüm beşeri sistemlerin havarileri bunlara göre Müslüman’dırlar. Binaenaleyh, cihad yapılacak kimse yoktur. Zira bu diyarda herkes Allah c.c in varlığına ve Peygamberliğin haklığına inanır. Ayriyeten güzel evlerde oturur, lezzetli yemekler yer, her mürit tarafından eli öpülür, bir eli balda diğer eli yağda, bu nasıl nefis terbiyesidir? Aslen bunlara ‘Nakşibendi’ değil ‘nefsi bendi’ demek, ‘tarikat’ değil ‘barikat’ demek daha doğru olur.


Çok sevdiğim bacı eşi ile hicret etmişti ve bir gün konuşuyoruz kendisi de eski tarikat ehli biriydi şöyle söyledi: "Ya orda ki tarikatçılar yıllarca nefis ile cihad nefis ile cihad diye diye kendilerini yiyip bitirdiler, gelsinler de burda öyle lüks bir hayat yok, nefisle cihadı burda yapsınlar bakalım nasıl oluyormuş"

Gerçekten düşününce insan evet madem nefis ile cihad zorluk olan yere gidinde gerçek nefisle cihadı görün bakalım..
 
Üst Ana Sayfa Alt