Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Oruç Tutmanın Mendup Olduğu Günler:

ikraislam Çevrimdışı

ikraislam

Aktif Üye
Site Emektarı
Oruç Tutmanın Mendup Olduğu Günler:

1. Şevval Orucu: Kamerî/Ay takviminde Ramazan ayından sonraki ay, Şevval ayıdır. Şevval ayında altı gün oruç tutmak müstehaptır. Bu oruçların bayramın hemen arkasından peş peşe tutulması daha fazîletli olmakla birlikte ay içerisinde aralıklı olarak tutmak da mümkündür. Kazâ veya adak oruçlarının bugünlerde tutulmasıyla da aynı sevap elde edilir. Peygamberimiz’in Ramazanı oruçla geçirip buna Şevvalden altı gün ilâve eden kişinin bütün yılı oruçlu geçirmiş olacağı yönündeki ifâdesini (Müslim, Sıyâm 204), “Kim iyi bir amel işlerse, kendisine bunun on katı ecir vardır” (6/En’âm, 160) âyetiyle birlikte değerlendiren kimi âlimler, bire on hesabıyla, Ramazan orucunun on aya, altı gün Şevval orucunun da altmış güne karşılık olduğunu ve bu sûretle bütün yılın oruçlu geçirilmiş sayılacağını söylemişlerdir.


2. Âşûrâ Orucu: Muharrem ayının onuncu gününe “âşûrâ” denilir. Hz. Peygamber’in devamlı olarak bugünde oruç tuttuğu rivâyet edilmiştir. Fakat sadece o günde oruç tutulması doğru görülmemiş, bunun yanında bir önceki veya bir sonraki günün de oruçlu geçirilmesi tavsiye edilmiştir. Bir rivâyete göre Peygamberimiz Medine’ye geldiğinde yahûdilerin âşûrâ gününde oruç tuttuklarını görünce, bu orucun anlamını, yani ne için tutulduğunu sormuştu. Yahûdiler, bugünün büyük bir gün olduğunu; Allah’ın Mûsâ’yı ve İsrâiloğullarını düşmanlarından bugünde kurtardığını ve Mûsâ’nın bu sebeple bugünde oruç tuttuğunu, kendilerinin bugünde oruç tutmalarının da bundan kaynaklandığını söyleyince, Peygamberimiz “Ben Mûsâ’ya sizden daha yakınım” demiş ve bugünlerde oruç tutulmasını emretmiştir (İbn Mâce, Sıyâm 41). Âşûrâ orucunu câhiliyye döneminde Araplar’ın tuttuğu ve Hz. Peygamber’in de Ramazan orucunun farz kılınmasına kadar bu orucu tutmayı emrettiği rivâyetleri de vardır (Müslim, Sıyâm 116). Daha sonra Ramazan orucu farz kılınınca âşûrâ orucu bir yükümlülük olmaktan çıkarılmış, fakat âşûrâ günü oruç tutulması tavsiye edilmiş ve bugün oruç tutmak sünnet olarak devam etmiştir.


3. Her Ay Üç Gün Oruç: Her aydan üç gün oruç tutmak, bunu özellikle her ayın 13, 14 ve 15. günlerinde yapmak müstehap kabul edilmiştir. Kamerî takvim (ay takvimi) hesabına göre bu günlere “eyyâm-ı bîd” denir. Peygamberimiz’in özellikle kamerî ayın 13, 14 ve 15. günlerinde olmak üzere her ay üç gün oruç tutmayı tavsiye ettiği rivâyeti (Müslim, Sıyâm 181-182) yanında, Hz. Âişe’nin, Peygamberimiz’in her ay üç gün oruç tuttuğuna dâir rivâyeti de bulunmaktadır.


4. Pazartesi ve Perşembe Orucu: Her hafta pazartesi ve perşembe günleri oruç tutmak da teşvik edilmiş bir nâfiledir. Peygamberimiz’in pazartesi ve perşembe günleri oruç tuttuğu ve soruya cevâben de “İnsanların amelleri Allah Teâlâ’ya pazartesi ve perşembe günleri arzolunur; ben amelimin arzı sırasında oruçlu olmayı tercih ediyorum” (Ebû Dâvud, Savm 60; İbn Mâce, Sıyâm 42) dediği rivâyet edilmektedir.


5. Zilhicce Orucu: Zilhicce ayının ilk dokuz gününde oruç tutmak tavsiye edilmiştir. Zilhicce ayının 10. günü Kurban bayramının ilk günüdür. Peygamberimiz’in Zilhiccenin ilk dokuz günü oruç tutmayı sürdürdüğü rivâyet edildiği için Zilhiccenin ilk dokuz gününün, yani Kurban bayramından önceki dokuz günün oruçlu geçirilmesi müstehaptır. Fakat sıkıntıya ve halsizliğe sebep olacağı gerekçesiyle, hacda olanların 9. günü (arefe günü) oruç tutması mekruh görülmüştür. Peygamberimiz arefe gününün fazîletine ilişkin olarak “Arefe gününden daha çok Allah’ın cehennem ateşinden insanları âzât ettiği bir gün yoktur” (Müslim, Sıyâm 196) buyurmuş, yine “Arefe günü tutulan orucun bundan önce ve sonra birer yıllık günahları örteceği Allah’tan umulur” (Müslim, Sıyâm 197) dediği nakledilmiştir.


6. Haram Aylarda Oruç: Haram aylar olarak anılan Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Receb aylarında, perşembe, cuma ve cumartesi günleri oruç tutmak müstehaptır.


7. Şâban Orucu: Şâban ayında oruç tutmak müstehap sayılmıştır. Âişe vâlidemizin belirttiğine göre Peygamberimiz en çok orucu Şâban ayında tutmuş, Şâban ayının tamamını oruçla geçirdiği olmuştur. Fakat, pazartesi, perşembe veya her ay üç gün ve benzeri gibi tutulagelen mûtat oruç dışında Şâban ayının ikinci yarısında oruç tutmak, bâzı âlimlerce mekruh kabul edildiği gibi, Şâfiî mezhebine göre haram sayılmıştır.


(Özellikle üç aylar denilen Receb, Şâban ve Ramazan ayının tüm günlerini peş peşe oruçlu geçirmek sünnette olmayan, sonradan uydurulmuş bir davranış biçimidir. Bazı insanların önemli bir sünnet gibi Receb ve Şâban ayının tümünü oruçla geçirerek oruç aylarını üçe çıkarmaları doğru değildir. Bunun yanında, Receb ve Şâban ayının bazı günlerinde oruç tutup bazı günlerini oruçsuz geçirmek çok daha fazîletlidir.)


8. Dâvud Orucu: Gün aşırı oruç tutmak, yani bir gün oruç tutup ertesi gün tutmamak, Peygamberimiz tarafından “savm-ı Dâvûd” olarak nitelenmiş ve bu şekilde oruç tutmanın fazîletli olduğu ifâde edilmiştir. Peygamberimiz bu şekildeki oruç hakkında “En fazîletli oruç, Dâvud’un tuttuğu oruçtur; o bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı” demiştir. Sahâbeden Abdullah bin Amr, “Ben daha fazlasını tutabilirim” deyince, Peygamberimiz bunun fazîletli bir şekil olduğunu ve daha fazlasını tutmaya çalışmamayı tavsiye etmiştir (Müslim, Sıyâm 187-192). Bu bakımdan gün aşırı oruç tutmak, en fazîletli nâfile oruç olarak değerlendirilmiştir.


Yukarıda belirtilen günlerde oruç tutmanın fazîleti ve kişiye kazandıracağı sevaplar konusunda birçok hadis rivâyet edilmiştir. Oruç tutmanın tavsiye edildiği günler incelendiğinde bunların belirlenmesinin gelişigüzel olmayıp, belli bir periyoda göre düzenlendiği görülür. Bu bakımdan oruç tutmanın ruhî ve bedenî yararları göz önüne alındığında yılın belli zamanlarında oruç tutmak oldukça yararlı, tutulacak oruçları Peygamberimiz’in önerdiği günlerde tutmak ise oldukça sevaplıdır. Bununla birlikte, oruç tutulması haram ve mekruh olmayan günlerde kişi kendi durumuna ve tercihine göre istediği zaman nâfile oruç tutabilir.


d) Oruç Tutmanın Yasak Olduğu Günler: Dinimizde, oruç tutmanın emredildiği günler olduğu gibi; oruç tutmanın yasaklandığı veya hoş karşılanmadığı günler de vardır. Bazı belli günlerde oruç tutmanın hoş karşılanmayışının çeşitli sebepleri bulunmaktadır. Yasağın mâhiyetine ve ağırlık derecesine göre, bu günlerin bir kısmında oruç tutmak haram veya tahrîmen mekruh sayılırken, diğer bir kısmında ise tenzîhen mekruh sayılmıştır.


Oruç tutmanın yasak olduğu günlerin başında bayram günleri gelir. Peygamberimiz iki vakitte oruç tutulmayacağını bildirmiştir ki, birisi Ramazan bayramının birinci günü, diğeri Kurban bayramı günleridir (Buhârî, Savm 67). Ramazan bayramının sadece birinci gününde ve Kurban bayramının dört gününde oruç tutmak haramdır (bir görüşe göre tahrîmen mekruh). Bu günlerde oruç tutmanın hoş karşılanmayıp yasaklanmasının anlamı açıktır. Bayram günlerinin yeme, içme ve sevinç günleri olması yanında, her birinin ayrı bir anlamı da bulunmaktadır. Ramazan bayramı, bir ay boyunca Allah için tutulan orucun arkasından verilen bir “genel iftar ziyâfeti” hükmündedir ve bu anlamından ötürü ona “Fıtır bayramı” (İftar bayramı) denilmiştir. Ramazan bayramının ilk günü bu yönüyle bir aylık Ramazan orucunun iftarı olmaktadır. Böyle toplu iftar gününde oruçlu olmak, Allah’ın sembolik ziyâfetine katılmamak anlamına gelir ki, bunun en azından edep dışı olduğu ortadadır. Allah için kurbanların kesildiği Kurban bayramı günleri de ziyâfet günleridir. Peygamberimiz teşrik günlerinin yeme, içme ve Allah’ı anma günleri olduğunu belirtmiştir (Ebû Dâvud, Savm 50).


Hayız ve nifas halinde kadınların oruç tutmaları haramdır; oruç tutmaları halinde tuttukları oruç geçerli olmayacağı gibi, günah işlemiş olurlar. Onlar bu günlere denk gelen Ramazan oruçlarını daha sonra kazâ ederler. Esâsen Şevval ayından altı gün oruç tutmanın tavsiye edilmesinin altında, kadınların ay hali nedeniyle tutamadıkları oruçları derhal kazâ etmelerine bir fırsat hazırlama düşüncesi bulunmaktadır. Şevval orucunun erkekleri de içine alacak şekilde genelleştirilmesi ise, hem kadınların bu durumlarının dikkatten kaçırılması hem de orucun herkesle birlikte tutulmasının kolay oluşuna mâtuf olmalıdır.


Bazı günlerde oruç tutmak ise çeşitli sebeplerle mekruh sayılmıştır. Meselâ; sadec âşûrâ gününde oruç tutmak, yahûdilere benzemek ve onları taklit etmek anlamını içerdiği için mekruh sayılmıştır. Kimi âlimlere göre sadece cuma gününde veya sadece cumartesi gününde oruç tutmak, yılbaşı, nevruz ve mihrican günlerinde oruç tutmak tenzîhen mekruhtur. Ancak kişinin öteden beri alışkanlık haline getirdiği oruç bu günlere rastlarsa, özel olarak bu günlerde oruç tutma kastı bulunmadığı için, bunun bir sakıncası yoktur. Oruç tutmak için özellikle Cuma gününü seçmenin mekruh oluşu, bu günün müslümanların haftalık bayram günü kabul edilmesidir. Peygamberimiz, mûtat orucun denk gelmesi dışında, özellikle cuma günü oruç tutmamayı tavsiye etmiştir.


Şek günü oruç tutmak mekruhtur. Havanın bulutlu olması gibi sebepler yüzünden Şâban ayının yirmi dokuzundan sonraki günün Şâban ayına mı yoksa Ramazan ayına mı âit olduğu konusunda şüphe meydana gelirse bu güne “yevm-i şek” (şek/şüphe günü) denilir. Bu günün Ramazan ayına âit olup olmadığında kuşku bulunduğu anlamına gelir. Bu gün herhangi bir oruç tutmak mekruhtur. Şâban ayını oruçla geçiren kimsenin şek gününde orucu bırakmaması daha fazîletli olduğu gibi, mûtâdı şek gününe denk gelen kimsenin bu günde oruç tutmasında da bir sakınca yoktur. Peygamberimiz Ramazanı bir veya iki gün önceden oruç tutarak karşılamayı yasaklamıştır (Buhârî, Savm 11, 14; Müslim, Sıyâm 21; Ebû Dâvud, Savm 10). Âlimler bu yasaklamaya sebep olarak Ramazan orucuna ilâve yapılması endişesini göstermişlerdir. Bu bakımdan şek günü Ramazan orucuna niyetle oruç tutmak tahrîmen mekruhtur. Fakat bu günde oruç tutmak genel olarak mekruh olmakla birlikte, nâfile niyetiyle tutulan orucun geçerli olacağı, hatta bu günün Ramazanın birinci günü olduğunun anlaşılması halinde farz olan oruç yerine geçeceği söylenmiştir.


İki veya daha fazla günü, arada iftar etmeksizin birbirine ekleyerek oruç tutmak mekruhtur. Buna visâl orucu (savm-i visâl) denir. Âişe vâlidemizin belirttiğine göre Peygamberimiz müslümanlara acıdığı için visâl orucu tutmalarını yasaklamış; kendisinin bu şekilde oruç tuttuğu hatırlatılınca da “Siz benim gibi değilsiniz; beni Rabbim yedirir, içirir” (Müslim, Sıyâm 55-58) diye cevap vermiştir.


Kadınların âile ve toplum içerisindeki statülerine ilişkin olarak oluşan anlayış doğrultusunda, kadının kocasından izinsiz olarak nâfile oruç tutmasının hoş olmayacağı yönünde görüşler vardır. Bu anlayışın, günümüz sosyal ve âile ilişkileri açısından genel geçer olmadığı değerlendirilebilir.


Maaş veya ücret karşılığı çalışan kimseler, iş veriminin düşmesine yol açması durumunda nâfile oruç tutmamalıdır. Buna mukabil işverenlerin Ramazan ayında, oruç ibâdetinin kolay ve rahat biçimde yerine getirilebilmesi için birtakım tedbirler almaları ve düzenlemeler yapmaları gerekir. (Laik devletin müslümanların ibâdetlerine kolaylık göstermesini beklemekse, cehennemde köşk beklemek gibidir.)


Hacılar, oruç tuttukları takdirde güçsüz ve yorgun düşme ihtimalleri bulunduğu takdirde, Zilhicce’nin 8 ve 9. günleri olan “terviye” ve “arefe” günlerinde oruç tutmamalıdır. Çünkü hac ibâdetini yaparken daha zinde ve canlı olmaları, öncesinde nâfile oruç tutmuş olmalarından hayırlıdır.
 
Üst Ana Sayfa Alt