Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Rabbani Hareket Metodunda Sünnettullah Gerçeği (sünnetullah Ile Uyarı,kullarla Yada Silahlarla Değil

maxsimilyan70 Çevrimdışı

maxsimilyan70

Üye
İslam-TR Üyesi
Sünnetullah ile uyarı


Herhangi bir topluma Allah'ın ayetleri ile apaçık tebliğ götürüldüğü zaman, bu toplumun söz konusu Sünnetullah gerçeği ile uyarılması gerekmektedir. Helak edilen bütün kavimler, bilmedikleri veya beklemedikleri bir akibetle değil, kendilerine apaçık ayetlerle bildirilen bir akibetle karşılaşmışlardır. Cahili toplumlarda tevhidi mücadele ile görevlendirilen bütün peygamberler, kavimlerini sadece Allah'a kulluğa davet etmişler ve bu daveti kabul etmezlerse Allah'ın değişmeyen sünneti ile helak olacaklarını bildirmişlerdir.
“Biz hangi memleketi helak ettikse, muhakkak onların halkını uyaranlar olmuştur. Onlara öğüt verilmiştir. Biz zulmetmiş değiliz.” 1
“Andolsun ki (Lut) zorlu yakalamamıza karşı onları uyarmıştı. Fakat onlar bu uyarılan kuşkuyla karşılayıp-yalanlamakta direttiler.” 2
Siyer kitaplarında beyan edildiği gibi Resulullah (s.a.v.) de, diğer peygamberler gibi davete muhatap olan insanları Sünnetullah gerçeği ile uyarıp ikaz et*miştir. Utbe b. Rebia Kureyş'li müşriklerin mal, ma*kam, para ve kadına ilişkin tekliflerini Resulullah (s.a.v.)'e iletmiş ve davadan vazgeçmesi şartıyla bu tekliflerin yerine getirileceğini bildirmişti. Utbe b. Rebia sözünü bitirdiği zaman Resulullah (s.a.v.) ona Fussilet suresini okumaya başladı. Resulullah (s.a.v.) surenin 13. ayet-i kerimesini okuduğu zaman Utbe b. Rebia dehşete düşerek ve bazı kaynakların ifadesine göre Resulullah (s.a.v.)'in ağzını tutarak “Yeter!” demişti.
“Yine yüz çevirirlerse , artık de ki: Ben sizi Ad ve Semud yıldırımına benzer bir yıldırımla uyarıp korkuttum”. 3
Müsned'de de bildirildiğine göre Utbe b. Rebia Kureyş'li müşriklerin yanına dönünce onlara “Kabe'yi ibadethane yapan Allah'a yemin ederim ki, Ad ve Semud kavimlerini helak eden yıldırım gibi bir yıldırımla sizi korkuttu!.” demiştir.
Resulullah (s.a.v.)'i örnek alma durumundaki birçok müslümanki bunların arasında kendilerine alim denilen bazı kimseler de bulunmaktadır. Resulullah (s.a.v.)'in hareket metodundan bihaberdirler. Rabbani metoddan bihaber oldukları için tağuta karşı muğlak bir tavır göstermekteler ve tağutun karşısına yegane düşman olarak çıkmaktadırlar.
Cahili toplumlarda yaşayan müslümanlar, tağutu önce akidede sonra tavırlarda dışlamakla yükümlüdürler. Dünyanın birçok ülkesindeki kardeşlerimiz fert veya ilk cemaat ilişkileri merhalesinde, tağutu akidede ve tavırlarda dışlarken, kendilerini tağutun yegane düşmanı olarak görmekteler ve tağutun karşısına bu duygularla çıkmaktadırlar. Bu şekilde çıkışın en olumsuz yönü ise; tağutun yegane düşman olarak müslümanları görmesi, düşman olarak müslümanlan tanıması ve sadece müslümanlardan sakınmasıdır.
Oysa ki tağut yapageldiği isyankar amellerle Allah'a karşı gelmekte, Allah'a savaş açmakta, Allah'ı gazapladırmakta ve Allah'ın Kahhar sıfatı ile karşı karşıya gelmektedir.
Kahhar olan Allah'a savaş açan müstekbirlerin, müslümanlardan korkmasına veya müslümanlardan sakınmasına ise hiç gerek yoktur. Müslümanlar az da olsa, çok da olsa bu onların akibetini değiştirmeyecektir. Çünkü şanı yüce Rabbimizin bu konuda kesin ve değişmeyen sünneti vardır. Allah'ın arzında Allah'a karşı gelen ve Allah'a karşı savaş açan müstekbirler, uyarılıp ikaz edildikleri Sünnetullah ile karşı karşıya geleceklerdir.
Tağuti sistemlerdeki azınlık müslümanların bu meseleye önemle dikkat etmeleri, tağutu, tağutun temsilcilerini ve tağutun sempatizanlarını kendileri ile değil, Allah (c.c.) ile karşı karşıya getirmeleri gerekmektedir.
Oysa bilinmelidir ki tağuti sistemlerin yaşama süresi, müslümanların az veya çok, güçlü veya güçsüz olmaları ile sınırlandırılmış değildir. Sünnetullah gerçeği ile uyarılıp ikaz edilen bütün tağuti sistemler, mutlaka ve mutlaka helak edileceklerdir. Müslümanların durumu hangi seviyede olursa olsun, onların akibeti değişmeyecektir. Çünkü karşı karşıya getirildikleri Sünnetullah'ın tatbik edicisi, her şeye gücü yeten Allah (c.c.)'dır.
Elbetteki bu Sünnetullah'ı öncelikle dünya müslümanlarınm anlamaları ve idrak etmeleri gerekmektedir. Bu Sünnetullah'ın günümüzde de yürürlükte olduğunu idrak eden dünya müslümanları, idrak ettikleri bu gerçekle çağdaş firavunların karşısına bir haberci, bir uyarıcı, bir korkutucu vasfı ile çıkacaklar; dünya firavunlarını, müstekbirlerini ve mustazaflarını kendileri ile değil, Allah (c.c.)'ın rahmeti ve azabı ile karşı karşıya getireceklerdir. Çünkü Rabbani yol ve Rabbani metod bunu gerektirmektedir.
Resulullah (s.a.v.)'i örnek alma durumunda olan dünya müslümanlarınm, şanı yüce Rabbimizin Resulullah (s.a.v.)'e öncelikle emrettiği toplumsal tavırları bilmeleri gerekmektedir.
Rabbani daveti gündeme getiren Resulullah (s.a.v.)'in, müşriklere ve kafirlere karşı gösterdiği ilk tavırlar nelerdir?
Tabi ki bu sorunun cevabını yine Kur'an'ı Kerim vermektedir.
“Şu halde yalanlayanlara itaat etme.” 4
“Artık bu sözü yalanlayanları sen Bana bırak. Biz onları nereden geldiğini bilemeyecekleri bir azaba yavaş yavaş yaklaştıracağız.” 5
“Onların sözlerine sabret ve onlardan güzellikle (güzel davranışlarla) uzaklaş. Yalanlamakta olan nimet sahiblerini sen Bana bırak ve onlara az bir mühlet var.” 6
“Bizim zikrimizden yüzçeviren ve dünya hayatından başka hiçbir şey istemiyen kimseden sen de yüz çevir.” 7
“De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın da, suçlu günahkarların nasıl bir akıbete uğradıklarını görün.” 8
“Biz onların söylemekte olduklarını daha iyi biliyoruz. Sen onlara karşı bir zorba değilsin.” 9
Birkaç tanesini verdiğimiz bu ayet-i kerimelerden de anlaşılacağı üzere; Resulullah (s.a.v.) insanları Allah'a kulluğa davet ederken, onların karşısına bir düşman veya bir zorba vasfıyla değil, bir uyarıcı kurtarıcı vasfıyla çıkmış ve onları Allah'ın azabıyla korkutmuştur. Bu nedenle davetin ilk dönemlerinde Mekke'li müşrikler, Resulullah (s.a.v.)'in şahsından değil, söylediklerinden rahatsız olmuşlardır.
Çünkü Resulullah (s.a.v.) onları kendi şahsı ile değil, Allah ve Allah'ın değişmeyen sünnetiyle tehdit ediyordu. Onları, Sünnetullah'ın getireceği müthiş akibet ile uyarıyor, bu akibet ile karşı karşıya getiriyordu..
Ahirete inanmayan insanlar inanmadıkları cehennem azabıyla birlikte, dünya tarihinde müşahhas olarak gördükleri ve ülkeleri helak eden bu ilahi azap ile tehdit ediliyorlardı. Çünkü ülkeleri helak eden bu İlahi azaptan birçok örnekler, mütavatir olarak bu kimselerin kendilerine de ulaşmıştı. Nitekim Kur'an'ı Kerim'in birçok yerinde, Allah'ın ayetlerini yalanla*yan bu şaşkınların yeryüzünde dolaşmaları ve kendi*lerinden önce yalanlayan kavimlerin nasıl helak edildiklerini ibretle görmeleri istenmektedir.
“Gerçek şu ki, sizden önce nice sünnetler gelip geçmiştir. Yeryüzünde gezip dolaşın da, yalanlayanların uğradıkları akibet nasıl olmuş bir görün.” 10
“De ki; Yeryüzünde gezip dolaşın da, öncekilerin nasıl bir akıbete uğradıklarını görün. Onların çoğu müşrik olanlardı.” 11
“Kendilerinden önce nice kuşaklan yıkıma uğrattığımızı görmüyorlar mı?” 12
“Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir akibete uğradıklarını görsünler.” 13
“Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir akibete uğradıklarını görsünler. Allah onları yerle bir etti. O kafirler için de bunun bir benzeri vardır.” 14
Söz konusu toplumlar Allah'ın hükümleri ile Allah'a kulluğa davet edilmekte ve geçmiş kavimlerden verilen örneklerle, yalanlayan toplumları helak eden Sünnetullah ile uyarılmaktadırlar. Bu örneklerin verilmesi, onların ibret almaları ve inkarcı tavırlardan vazgeçmeleri içindir.
“Kendilerinden önceki nice kuşakları yıkıma uğratmamız, onları doğruya yöneltmedi mi? Oysa onların kaldıkları yerlerde gezinip durmaktadırlar. Şüphesiz bunda sağduyu sahipleri için ayetler vardır.” 15
“Yurtlarında gezip dolaşmakta oldukları nice kuşakları kendilerinden önce yıkıma uğratmış olmamız, onları doğru yola yöneltmedi mi? Hiç şüphesiz bunda ayetler vardır. Yine de işitmiyorlar mı?” 16
Bu Sünnetullah ile uyarılmalarına rağmen isyan ve küfürlerinden vazgeçmeyen toplumlar, Sünnetullah'ın gereği olarak helak edilmişlerdir. Nuh, Ad, Semud ve Lut kavimlerini uyarıp ikaz eden müslümanların azlığı, müşriklerin deyimi ile zayıflığı, müstekbirler için yaşama fırsatı olmamış ve neticede Allah (c.c.)'ın vaadi ile karşılaşmışlardır. Tarihin ve arkeolojik kazıların yalanlamadığı ve hiçbir zaman yalanlayamayacağı bu hadiseler, Kur'an'ı Kerim'de ibret alınması gereken olaylar olarak zikredilmektedir.,
“Bizi gazaplandırınca, biz de onlardan intikam aldık ve hepsini birden (suda) boğuuerdik. Böylece onlar, sonradan gelecekler için bir selef ve bir örnek kıldık.” 17
Kuram Kerim'de zikredilen bu olaylar, Firavunun yolunu İzleyen müstekbirler ve müstekbirleri destekleyen mustazaflar için açık birer örnektir. Apaçık ayetlerle karşılaşan ve Sünnetullah ile uyarılıp ikaz edilen insanlar, bu Rabbani davete icabet etmezlerse kendilerine vadedilen akibet mutlaka ve mutlaka gerçekleşecektir.
“Hiç şüphesiz, sizlere vadedilen mutlaka gelecektir. Siz aciz bırakıcılar değilsiniz.”18




Said Hakim -1987-
Şuara: 26/208-209. (1) Kamer: 54/36. (2)

Fussilet: 41/13. ('')


Kalem: 68/8.

Kalem: 68/44.

Müzzemil: 73/10-11.

Necm: 53/29.

Neml: 27/69.

Kaf: 50/45.

AI-i İmran: 3/137.

Rum: 30/42.

Yasin: 36/31.

Mumin: 40/21.

Muhammed: 47/10.

Taha: 20/128.

Secde: 32/26.

Zuhruf: 43/55-56.

En'am: 6/134.
 
Üst Ana Sayfa Alt