Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Sürekli Ali Şeriati Sözleri Paylaşanlara Nasihat !

yenibahar Çevrimdışı

yenibahar

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Ümmü Ayşe ABLACIM , ayet Kasas 55 ...

Hadis İnkarcılığı konusuna gelince ,, Hadisler
Değeri olan Tarihsel veriler ve Haber niteliğindedir .. bizler de Hadisler ve Riwayetlerden faydalanıyoruz ...... Karşı olduğumuz Peygamber adına atılan çirkin Iftiralardır.....Karşı olduğumuz Din Adamlarının yaptığı gibi ; Keyfi olarak Allah tarafından açıkça BİLDİRİLENLERden daha fazla EMIR ve YASAK Koyarak , Allah'ın kolaylıklar Dinini ; YASAKLAR DİNİ Haline getirmektir..../.Şu Helaldir Bu Haramdır Demeyin , O Zaman Allaha iftira etmiş Olursunuz /nahl 116

Geçmiş Atalarımız , kendi bulundukları çağda , toplumun ihtiyaçlarına göre , İçtihat yapmış ve Fetvalar vermişlerdir , Isabet etmiş Yada edememişlerdir..Herkes Bilsin ki Onlar ÖLMÜŞTÜR ...

Bu geçmiş Atalara sorma hastalığı , ALIMLER böyle DEDİ , GELENEK böyle diyerek .Sürekli GEÇMIŞTE YAŞAYANLAR ...günümüze bir Türlü gelemezler....

Karşı olduğumuz ,
Eski ATALARI ve ŞEYHLERI Taklit etmek ve Onların Görüşlerine TAASUP Etmek .../ Dediler ki , tek bir Allah a Ibadet edelîm ve Atalarımızın Taptıklarını TERK EDELIM Öyle mi ? / araf70

ISLAM dini Akıl ve Kolaylıklar DİNİDİR...Islamın Yeniden gerçek Islamla Buluşması , Din diye Dayatılan DOGMALARDAN Uzaklaşması gerekir .....
Rabbinizden SiZe Indirilene Uyun , Onu Bırakıpta Başka Önderlerin Peşinden Gitmeyin , AklınıZı Ne kadar Az Kullanıyorsunuz ? / araf3
 
P Çevrimdışı

parsa

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Bence bu şahsı banlayın, yazma yasağı verin. Çünkü yazdıkça zannediyor ki haklıyım doğru şeyler söylüyorum. Yazdıkça okuyanlar da acaba doğru mu söylüyor vesvesesine kapılıyor.
 
avam16 Çevrimdışı

avam16

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
hakkım varsa helal olsun , yalnız sana katılmıyorum sende Hakkı'nı helal et . Selman el Türki kardeş E hak veriyorum , bu bacı akidenizi öğrenmeye geldim diyip herşeye kendi bildiğini savaşırcasına savunuyor , bize öğretmeye gelmiş gibi , yazık deüil mi bu konuyu açan kardeşin Hakkı'nda her konu bu bacı yüzünden başka yerlere geliyor
 
Ummu Aişe Çevrimdışı

Ummu Aişe

حسبي الله ونعم الوكيل
Site Emektarı
Et türki , Gecenin Ayeti Sana gelsin , ; Bilgisizlerle ILGILENMEYIZ..


Ümmü Ayşe ABLACIM , ayet Kasas 55 ...

Ayetin tam meali:

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

"Onlar, boş söz işittikleri vakit ondan yüz çevirirler. 'Bizim işlediğimiz bize, sizin işlediğiniz sizedir. Size selam olsun, cahillerle ilgilenmeyiz' derler."

Bize göre de siz bilgisizsiniz, söylediğiniz sözler de boş sözler. Ama biz hakikati size anlatabilmek için sizinle ilgileniyoruz. Ama ilgilenmemizi istemiyorsanız bunu hemen bildirebilirsiniz.

Rabbinizden SiZe Indirilene Uyun , Onu Bırakıpta Başka Önderlerin Peşinden Gitmeyin , AklınıZı Ne kadar Az Kullanıyorsunuz ? / araf3

Bakın Rabbimizden bize indirilende neler buyuruluyor:

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

"Âllah'a itaat edin, Rasûle itaat edin ve kötülüklerden sakının" (Mâide: 92).

"Kim Rasûle itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur" (Nisâ': 80).

"Peygamber size ne verdiyse onu alın ve size neyi yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir" (Haşr: 7).

"De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir." (Âlu İmrân: 31).

"Ey imân edenler! Allah'a itaat edin Peygambere ve sizden buyruk sâhibi olanlara itaat edin. Eğer bir şeyde ihtilafa düşer anlaşamazsanız -Allah'a ve ahiret gününe inanmışsanız- o meselenin hallini Allah'a ve Peygamber'e bırakın. Bu hayırlı ve netîce itibariyle en iyi yoldur" (Nisa: 4/59)

"Biz her peygamberi ancak Allah'ın izniyle itaat olunması için gönderdik... Hayır, Rabbine andolsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem tayin edip, sonra da senin verdiğin hükmü, içlerinde bir sıkıntı duymadan (yani tam bir memnuniyetle) olduğu gibi kabul etmedikçe inanmış olmazlar" (Nisa: 64-65).



Rasulun (sallallahu aleyhi ve sellem) bize verdiği şeyler.. Bizi sakındırdığı şeyler.. Rasule itaat.. Bunlardan sadece Kur'an'daki ayetleri mi anlıyorsunuz siz?

Söyler misiniz, namazı nasıl kılıyorsunuz? Rükuda, secdede ne okuyorsunuz? Tesbihat sayıları, secde sayıları vs kaç?

Ayrıca Rasulün sünnetine uymuyorsanız, kimin sünnetine uyuyorsunuz? Çünkü siz de kendi kafalarına göre Kur'an'dan anlam çıkarıp, ortaya atan birilerinin yolundan gidiyorsunuz. O 'Allah'tan başkalarına uymakla ilgili' verdiğiniz ayetler, sizin için de geçerli olmuyor mu o zaman?

Tabi hadisleri inkar eden herkes, kendi kendine Kur'an'dan bi anlam çıkarıp, kendi istediği şekilde uygulamıyorsa.. O zaman bahsettiğiniz : "hadisler dinde bütünlüğe engel, ümmetin parçalanmasına sebep" teziniz nereye gidiyor?

Kısaca:

1. Siz de birilerinin yolundan gidiyorsunuz.

2. Öncelikli olarak siz dinde parçalanmaya sebepsiniz. Çünkü bizler -sayılı bir kaç fıkhi ihtilaf dışında- gayet bütünlük sağlayan bir haldeyiz elhamdülillah. Yolumuz Kur'an-ı Kerim ve Rasul'ün (sallallahu aleyhi ve sellem) sünneti üzeredir. Bu yolda bize ulaşan hadislerden sahih olanları delil olarak alır, uydurmaları göze almayız. Bu yolda bir hata edilmiş olsa dahi, bu hataya uymak, sizlerden her kişinin, kendi zannına göre öne attığı çeşitli kuruntulara uymaktan daha efdaldir.

Ayrıca verdiğiniz 1 ayeti kendinize göre yorumlayıp, hadisleri inkar etmeye delil olarak sunarken, yukarıda verdiğim ayetleri inkar etmiş olduğunuzu dikkatinize sunarım.

Son olarak bu konuda ayrıntılı olarak şu konuyu okumanızı öneriyorum:

https://www.islam-tr.org/konu/hadis-sunnet.11790/
 
avam16 Çevrimdışı

avam16

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ayetin tam meali:

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

"Onlar, boş söz işittikleri vakit ondan yüz çevirirler. 'Bizim işlediğimiz bize, sizin işlediğiniz sizedir. Size selam olsun, cahillerle ilgilenmeyiz' derler."

Bize göre de siz bilgisizsiniz, söylediğiniz sözler de boş sözler. Ama biz hakikati size anlatabilmek için sizinle ilgileniyoruz. Ama ilgilenmemizi istemiyorsanız bunu hemen bildirebilirsiniz.



Bakın Rabbimizden bize indirilende neler buyuruluyor:

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

"Âllah'a itaat edin, Rasûle itaat edin ve kötülüklerden sakının" (Mâide: 92).

"Kim Rasûle itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur" (Nisâ': 80).

"Peygamber size ne verdiyse onu alın ve size neyi yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir" (Haşr: 7).

"De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir." (Âlu İmrân: 31).

"Ey imân edenler! Allah'a itaat edin Peygambere ve sizden buyruk sâhibi olanlara itaat edin. Eğer bir şeyde ihtilafa düşer anlaşamazsanız -Allah'a ve ahiret gününe inanmışsanız- o meselenin hallini Allah'a ve Peygamber'e bırakın. Bu hayırlı ve netîce itibariyle en iyi yoldur" (Nisa: 4/59)

"Biz her peygamberi ancak Allah'ın izniyle itaat olunması için gönderdik... Hayır, Rabbine andolsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem tayin edip, sonra da senin verdiğin hükmü, içlerinde bir sıkıntı duymadan (yani tam bir memnuniyetle) olduğu gibi kabul etmedikçe inanmış olmazlar" (Nisa: 64-65).



Rasulun (sallallahu aleyhi ve sellem) bize verdiği şeyler.. Bizi sakındırdığı şeyler.. Rasule itaat.. Bunlardan sadece Kur'an'daki ayetleri mi anlıyorsunuz siz?

Söyler misiniz, namazı nasıl kılıyorsunuz? Rükuda, secdede ne okuyorsunuz? Tesbihat sayıları, secde sayıları vs kaç?

Ayrıca Rasulün sünnetine uymuyorsanız, kimin sünnetine uyuyorsunuz? Çünkü siz de kendi kafalarına göre Kur'an'dan anlam çıkarıp, ortaya atan birilerinin yolundan gidiyorsunuz. O 'Allah'tan başkalarına uymakla ilgili' verdiğiniz ayetler, sizin için de geçerli olmuyor mu o zaman?

Tabi hadisleri inkar eden herkes, kendi kendine Kur'an'dan bi anlam çıkarıp, kendi istediği şekilde uygulamıyorsa.. O zaman bahsettiğiniz : "hadisler dinde bütünlüğe engel, ümmetin parçalanmasına sebep" teziniz nereye gidiyor?

Kısaca:

1. Siz de birilerinin yolundan gidiyorsunuz.

2. Öncelikli olarak siz dinde parçalanmaya sebepsiniz. Çünkü bizler -sayılı bir kaç fıkhi ihtilaf dışında- gayet bütünlük sağlayan bir haldeyiz elhamdülillah. Yolumuz Kur'an'ı Kerim ve Rasul'ün (sallallahu aleyhi ve sellem) sünneti üzeredir. Bu yolda bize ulaşan hadislerden sahih olanları delil olarak alır, uydurmaları göze almayız. Bu yolda bir hata edilmiş olsa dahi, bu hataya uymak, sizlerden her kişinin, kendi zannına göre öne attığı çeşitli kuruntulara uymaktan daha efdaldir.

Ayrıca verdiğiniz 1 ayeti kendinize göre yorumlayıp, hadisleri inkar etmeye delil olarak sunarken, yukarıda verdiğim ayetleri inkar etmiş olduğunuzu dikkatinize sunarım.

Son olarak bu konuda ayrıntılı olarak şu konuyu okumanızı öneriyorum:

https://www.islam-tr.org/konu/hadis-sunnet.11790/
İştw davet budur , cezak Allah hayran kesira
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Ali Şeriati ZATEN , Dini , DIN ADAMLARI SINIFINDAN ALIP , Halka Indirdi ... Wesselam ...

Bu Ali peygamber midir, dini haham ve rahiplerden alircasina getirip halka indirgemis. Söylemis oldugunuz sözler kuranla celisiyor.

Allah subhanehu ve teala bu konuda bize neyin ne olduğunu bildirmiştir zaten

"Ey inananlar! Hahamlar ve rahiplerin çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler. Allah yolundan alıkoyarlar. Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda sarf etmeyenlere can yakıcı bir azabı müjdele." (Tevbe 34)

Ben Müslümanım ve Allah'ın dediğine tabi olurum. Sen kafir olduğuna göre neye uyarsan uy.

Site kurallari geregi banlanmis bulunuyorsun, normalde süresiz vermem gerekiyor ancak provakatif bir konu oldugundan dolayi 3 gün ile yazma yasagi veriyorum baska bir konuda tekrar görmem durumunda süresiz ban olacaktir.

Konu icin ise, eskiden beri iranin pis emelleri ehli sünnetin ülkelerinde sinsi sekilde dolasmistir malesef bir cok kardes bu gercegi cok gec görmüstür.

Bu malum sahis icin bizim dedigimiz güzel bir söz var, Alinin seriati , zira kendi sapkin inancini insanlara yayan biridir, ha hic mi güzel istifade edilecek yani yoktur, elbette vardir buna bakilsaydi seytan ( Allah ona lanet etsin) dan dahi alinacak ibretli haller bulunmaktadir.

Bu kuranci gecinen insanlara hayret ediyorum, kuran kuran kuran diyorlar ama zerre kurandan anladiklari bisey yok, kuran tagutun en büyük düsmanidir, birakin bu konulari gidin tagutlari konusun. Ama piyasada ne kadar kuranci gecinen varsa hemen hepsi tagutun bir numarali yalakasidir sonra gecmis derler ki biz kurana uyanlariz.

Kardeslerime de tavsiyem, lütfen sakin olun, kisi kafirligini kendisi kabul etmedikce, sapikligindan ya da cahilliginden dolayi herhangibi birine kafir demeyin, iletisimde en büyük engeldir bu ki zaten birine kafir diyip dememek yüzde 99 oradan avamin isi degildir....

Bahar nickli üyeye de 2 gün düsünme süresi verilip bu süre zarfinda forumda yazma yasagi almistir.

Sevgiler.
 
Cundullah el-Kürdî Çevrimdışı

Cundullah el-Kürdî

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bunların tamamı senin ; benim hakkım da kafanda yarattığın zanlar ....

Senin anlattığın Din den Insanlar KAÇARKEN ....

Benim anlattığım Dinden , Insanlar Hayrete Düşüyor ! GERÇEKTEN ISLAM BÖYLE MI ? Diye !
Gerçekten İslam öyle miymiş? Biz İslam'a göre Tañrı'nın verdiği hükümler keyfi olarak kaldırılamaz sanıyorduk. Hatta Tañrı'nın inananlar için kendi yolunda kahramanca savaşmayı emrettiğini; inanan insanları kafirlere karşı korumayı emrettiğini sanırdık. Tañrı nsanların inançlarını imtihan etmiyor muymuş? Gerçek (!) islamda namaz 5 vakit değil miymiş? Gerçek İslam'da kurban, baş örtüsü gibi ibadetler de mi yokmuş?


.. Ali Şeriatî’nin bir de Hac isimli kitabı var. Bir de ona göz atalım.
Kitap, Ejder Okumuş tarafından tercüme edilmiş. Elimizdeki 2. baskı Şûrâ Yayınları’na ait. Nisan 2001…
4. sahifede “Yayıncının Notu” olarak şu cümleler göze çarpıyor:
“Bu kitap, Şehid Ali Şeriatî’nin bizzat gözden geçirip ilâveler yaptığı ve “Öğretmen Şehid Dr. Ali Şeriatî’nin Eserlerini Derleme Bürosu”nun külliyat arasında yayımladığı Farsça son Hacc baskısının tam çevirisidir.”
Demek ki neymiş? Ali Şeriatî bu kitabı bizzat kendisi gözden geçirmiş. Aşağıda madde madde verilecek bilgileri lütfen bunu bilerek değerlendiriniz.
1-“Ve yine biz, aynı yöntemle, İslâm mezhepleri arasında bir mukayese yapsak, İslâm dâhilinde bulunan Şia’yı, dinler arasında İslâm’ı nasıl görüyorsak öyle görürüz.” (s: 8)
2- Şeriatî’nin, Hac hakkındaki şu ifadesine bilhassa dikkat: “Ve Hacc: Müslümanlar arasında her yıl tekrar edilen en çirkin, en mantıksız eylem!” (s: 9)
Bu söz üzerine biz de diyoruz ki, bu sözün sahibi en alçak en rezil insan…
....bence bu adam okunacak, takip edilecek kısacası tartışılacak ve vakit harcanacak biri değildir.
şia ve akidesini öven ve menhec edinen bir kimseye hiç bir muhabbetim olamaz ! Ancak buğzum vardır.
Öncelikle birinci cümleden ben şunu anladım dünyada tonla din var, nasıl İslam bu dinlerden biriyse Şia da bu dinlerden biridir.
İkinci cümle hakkında başka bir konuda ruveyda
buldum kardeşim şöyle diyor:..............islamın en önemli rukunları:tevhid,cihad ve hacc dır. ne yazıkki ,tevhid kavramının öğretilmesi yanlız ilkokullarla sınırlandırılmıştır.bir de dini önderlerin felsefi ve ilahiyat tartışmalarında konuşulmaktadır belki: fakat bu tip tartışmalar halkın yaşantısına yabancı ve uyarlanamaz özelliktedir.bir başka deyişle yanlız Allahın varlığı birliği üzerinde dururlar tevhid in gerçek anlamı üzerinde değil! CİHAD kavramına gelince ,(konuşulması bile )tamamen yasaklanmış ve tarihin mezarına gömülüp gitmiştir.cihadın temel prensiplerinden biri olan halkı emri bil maruf ve nehyi anil münker e teşvik etmek,zalimleri düzeltme yerine ancak Allah dostlarını suçlarken akla gelir olmuştur.ve son olarak,HACC İSE MÜSLÜMANLARIN HER YIL YAPTIKLARI EN ANLAMSIZ VE EN MANTIKSIZ HAREKET OLARAK GÖRMEKTEDİRLER. İSLAM IN DÜŞMANLARI APAYRI BİR POLİTİKA İZLEYEREK,DEĞİŞİKLİKLER MEYDANA GETİRMEDE BAŞARILI OLDULAR.KURANI KERİM MÜSLÜMANLARDAN ALINIP ÖLÜLERİN RUHLARI İÇİN MEZAR BAŞLARINDA OKUYANLARA VERİLİRKEN,DUA KİTAPLARI MEZARLIKLARDAN ÇIKARILDI ali şeriati hacc (8.baskı) şura yayınları (8. ve 9.sahifeleri)kardeşim kitab ı aynen yazdım .........tek bildiğim şey müslümanların uyanık olması ...her yazılan ve çizilene inanmaması lazım..........ali erenin yazısına inananlar açık bir İFTİRA YA ORTAK OLDULAR...........ALLAH CÜMLEMİZİ ISLAH ETSİN SIRATI MUSTAKİMDE BULUŞTURSUN.......SELAMETLE
demiş. Eğer bir kişiye iftira atılıyorsa o kişi hakkında kitaplarını bizzat okumadan konuşmayı bırakmak zorundayız.


Konuya dönecek olursak bir noktadan sonra Ali Şeriatî'nin batıl olduğunu ispatlamak yenibahar'a muhalefet amacıyla olmaya başladı. yenibahar'ın ya da kafirlerin Ali Şeriatî'yi övmesi ya da eleştirmesi Ali Şeriatî'nin değerini düşürmediği gibi arttırmıyor da.


Şu ana kadar gördüğüm kadarıyla Ali Şeriatî'nin şia'ya yönelik eleştirileri var bununla beraber tasavvuf ehli onu eleştirmek için yazılarını çarpıtmış. Dediğim gibi bir kişiye iftira atılıyorsa onun kitaplarını okumadan onun hakkında hiçbir yorum yapmamalıyız!

Ali Şeriatî'nin hiç bir kitabını okumadığım için ben de olumlu-olumsuz yorum yapmayacağım ama sizlere de sadece internetteki bilgilere dayanarak ona sevgi ya da öfke duymayın. "İngiliz casusun itirafları" kitabında ya da tasavvufçu sitelerde ibn-i Abdulvehhab ve ibn-i Teymiyye'ye ne kadar iftira atıldığını hepimiz biliyoruz Ali Şeriatî de bu tür iftiralara maruz kalmış olabilir. Bu nedenle gerçeği öğrenmek için kitaplarınu okumuş hak ehli birinin açıklamasını bekleyeceğiz ya da bizzat kitaplarını okuyarak biz yorumlamalıyız.

Fi emanillah
 
İ Çevrimdışı

İbrahim_Asaf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ali Şeriati'nin çoğu eserini okumuş biri olarak, ölçüsüz hayranlığın ve ölçüsüz karşıtlığın bir insanın şahsında bu denli toplandığı bir ikinci isim tanımıyorum. Maalesef şahısları mücadelelerinden, mücadeleleri tarihsel-toplumsal arkaplandan ve onları var kılan sosyolojik zeminden ayrıştırıp ele aldığımızda böylesi bir ifrat-tefrit cenderesine duçar kalıyoruz.

Ali Şeriati üzerine konuşmak istemem. Çünkü kararı önceden verilmiş hiçbir muhakemenin savcısı da avukatı da olunmaz. Şahıslar üzerinden itikatlaştırılan yargıların ve muhakemesi yapılmadan ahkamı kesilmiş kesin inançlılığın cedel dışında bir ürünü olmuyor.

Kısaca ifade zaruri ise; Ali Şeriati, her kesten önce İran için bir tehdit olarak algılanır ve adı konmamış bir yasağa maruz kalmıştır. İran devriminin üzerinden daha yıllar geçmemiştir ki kendi sistematiğini yaşatacak olan en gözde öğrencileri, Hüseyniye-i İrşad talebeleri, güya yanlış bir saldırıyla (100 e yakın öğrencisi) sol tandanslı bir örgüt olan "Halkın Mücahidleri" sanılarak(!) öldürülmüştür. Bu noktada İran'ın Usuli-Ahbari çatışmasının bir iç mücadelesi olarak sesi soluğu mutlaka kısılması gereken Aydın kategorisinde konumlanıp geleneksel katı Şiiliğin istisna bir hedefi olmuştur. Nihayetinde Ahbari Şiiliğin gözünde, Şeriatinin sloganlaştırıp belirginleştirdiği "Safevi Şiasına karşı Ali Şiası" söylemi bir dinamittir ve imha edilmelidir. Nitekim imha da edilmiştir.

Tüm bunlarla beraber Ali Şeriati, geleneksel Şiizme karşı olsa da Şiiliğin sosyolojisini oluşturduğu bir atmosferin bağrında yetişmiş bir Aydın olarak, yaşadığı toplumun, dini bilgisini oluşturan teolojik altyapının tamamen dışından bakabilme lüksüne sahip değildir. Sünniliğe ve Şiiliğe getirdiği eleştirel bakış esasında bir Sünniden ziyade Şia üzerinde yapı bozucu işlevselliğe haiz iken; maalesef sünni camianın bilhassa Türkiye bağlamında İran Devrimine yüklediği kör aşığın katıksız hayranlığı bağlamında, Ali Şeriati'yi müslüman bir sosyolog-aydın olarak görmek dışında, şahsına bir "alim", "fakih" kisvesi yükleme garabeti Ali Şeriati'ye ölçülü bakışın kırıldığı noktadır.

Biz maalesef bu ölçüsüz hayranlığı Aliya İzzetbegoviç, Malik Bin Nebi, Roger Garaudy vb bir çok Müslüman devlet adamı, lider, aksiyon adamı vs için de sergiliyoruz. Bu bağlamda şahsım adına Ali Şeria'ti ye yaklaşırken onun kritik edilmiş şiilik-aydınlık atmosferinden beslenen dini altyapısıyla tarihi bazı olaylara yaklaşırken sarfettiği sembolik betimlemelerini, İslam tarihinin kritik noktalarını okurkenki kendine mahsus kavramlaştırmalarını onun varoluşsal öznelliğine bırakıp genel-geçer bir kabulle ele alamayacağımızı düşünüyorum.

Biraz daha açmak gerekirse ve yalın bir değerlendirme ile; ben sünni bir havzada İslami bilgilerin referanslarına ulaşmış biri olarak; Ali Şeriati'nin "Fatıma Fatıma'dır" adlı eserini, "Ebu Zer, Selman"(r.a) vb sahabeye olağanüstü atıflarla anlam yüklediği yazılarını, Ali (r.a) hakkında yazdıklarını ve Ehl-i Beyt değerlendirmelerini ilmi bir değer olarak almam. İlmi bir değer olarak ele almamak bir tarafa, okunmaya değer, ciddi bir bakış olarak da görmem. Fakat ne hikmetse sırf daha çok satmak adına, Ali Şeriati'den daha çok yağ sıkmak adına O'nun bu tarz meşrep etkisini üzerinde bariz bir şekilde taşıyan ne konuşması-eseri varsa çevrilmiş ve dediğim kör aşığın hayranlığı gibi mest olunarak kucaklanmış. Bunun dışında kalan, Ali Şeriati'nin "Kevir" gibi içsel buhranlarını, "Yalnızlık Sözleri"ni de okumanın edebi bir mayhoşluk ötesince hiçbir sadra şifa yönünü bulmam.

Ne var ki Ali Şeriati'nin "Medeniyet ve Modernizm" adlı eserinden Müslüman bir sosyologun muhteşem tahlillerini edinmemek için bir gerekçe de görmem. Ali Şeriati'den Muhammed (a.s.w)'in Kim olduğunu (Muhammed Kimdir ve Muhammedi Tanıyalım eserlerini okuyup hiç de beğenmemiş biri olarak) öğrenme absürdlüğü yerine İslam-Bilim, Medeniyet Tarihi vb eserlerinde verdiği seminerlerden çokça istifade edilebileceğini düşünürüm. Bana doğu ve batı dünyasının ortaya koyduğu dini, felsefi, ideolojik akımların kaynağına ve ürettiği yaşam tarzına, inşa ettiği insan tipine dair muazzam pencereler açıp ufkumu genişlettiğini düşünüyorum.

Mücadelesiyle, inancıyla, şahsıyla.. iyi veya kötü yönleriyle genç yaşta hem batılılar tarafından hem de Şahlık düzeni tarafından büyük bir tehdit olarak algılanıp katledilmiş bir şahsın bütünlüklü bir şekilde ele alınıp, hangi eserlerinin okunup hangilerinin okunmayacağına kişisel bir kanaat oluşturulmadan hepten yok edilmesi veya hepten kabul edilmesi bence tutarlı değil.

Ne Ali Şeriati okudum diye Şii oldum ne de onun Şiilikten kaynaklı dini temel kabullerini içselleştirdim. Hatasıyla, sevabıyla hakkında hükmünü verecek olan Allah (s.w.t)'tır. Ne var ki şahısların hükmünü konuşmaktan eserleri mümeyyiz bir akılla ele alıp varsa istifade edilecek yönlerini istifade etmek; değilse hatalarını, yanlışlarını, zırvalarını bizatihi görüp ordan da bir tefekkür çıkarmak en isabetli tutum olur bence.
 
yenibahar Çevrimdışı

yenibahar

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Düşüncelerin açıklanması SUÇUNDAN Dolayı mı Ceza Aldım ? İslam4ever Abi , amca ...

Bundan sonra , sesimi çıkarmayacağım , dizimi kırıp uslu bi Kız olup oturacağım .) ANLAŞILDI .)
 
S Çevrimdışı

simurg

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
..
2- Şeriatî’nin, Hac hakkındaki şu ifadesine bilhassa dikkat: “Ve Hacc: Müslümanlar arasında her yıl tekrar edilen en çirkin, en mantıksız eylem!” (s: 9)
Bu söz üzerine biz de diyoruz ki, bu sözün sahibi en alçak en rezil insan…
.....
Konuyu tekrar hortlatiyoruz lakin niye cımbızla alınıp camur at izi kalsın muamelesi yapiyorsunuz ki. Bu sözü islâmı kullananlar için söylüyor yazar. Hatta öyle ki bu alıntı yaptığınız cümleden 4-5 cümle önce hacc ile ilgili şöyle söylüyor "Anladığım kadarıyla İslâm'ın, takipçilerinin bilgi, bilinç, özgürlük, hareket ve onurlarını garanti altına alan, hepsinden de öte, sosyal güç ve sorumluluk oluşturan en ileri itikadî ve amelî boyutları, şu üçünden ibarettir: Tevhid, Cihad ve Hacc."
Niye forum böyle bilgisizce kullanılıyor ki.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Konuyu tekrar hortlatiyoruz lakin niye cımbızla alınıp camur at izi kalsın muamelesi yapiyorsunuz ki. Bu sözü islâmı kullananlar için söylüyor yazar. Hatta öyle ki bu alıntı yaptığınız cümleden 4-5 cümle önce hacc ile ilgili şöyle söylüyor "Anladığım kadarıyla İslâm'ın, takipçilerinin bilgi, bilinç, özgürlük, hareket ve onurlarını garanti altına alan, hepsinden de öte, sosyal güç ve sorumluluk oluşturan en ileri itikadî ve amelî boyutları, şu üçünden ibarettir: Tevhid, Cihad ve Hacc."
Niye forum böyle bilgisizce kullanılıyor ki.
Cımbızla cevab veren de sizsiniz, yazının sizin dediğiniz gibi olduğunu kitabın ilgili sayfa nosunu resim çekerek veya yazıyı buraya yazarak paylaşırsanız herkes görmüş, mustefid olmuş olur. Ayrıca konuyu açan ilk mesaj sahibi kardeşin gazeteci Ali Eren'den naklettiği Ali Şeriati'nin kitabından sayfa noları vererek aykırılıkları göstermiş. Eğer bunlara tek tek delillerle çürütürseniz biz de hem bu tür konuları kapatırız, hem de kişi hakkında zan'da bulunmaya devam etmeyiz.

***

Şeriatî’nin MUHAMMED KİMDİR isimli kitabına bakıyoruz. Görelim bakalım, Mustafa İslamoğlu’nun öve öve bitiremediği bu mahlûk, İslâm büyükleri hakkında neler yazmış. Başlıyoruz. Bismillah:

1- Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’in diliyle övülen ve ashabın en büyüğü olan Hazreti Ebûbekir, Hazreti Ömer ve Hazreti Osman (Radıyallahü anhüm) hakkındaki iftiraları şöyle:
“Ebûbekir… ihtiyar, yumuşak, her işi basite alan birisidir. Tehlike dolu toplumsal, siyasal mesuliyet, böyle bir ruhsal yapıyla bağdaşmaktan daha ciddi ve önemlidir.”

“Ömer… yenilikçilik özelliği yoktu… düşünce açısından zayıftı… itikadî ve fikrî bir mevzu sözkonusu olduğunda çok güçsüz görülüyordu. Kendisi de devamlı düşünsel alandaki hatalarını itiraf ediyordu.” (s: 317)

Osman… görüş açısı dünya görüşü dar ve zayıf birisidir. Peygamberle yaptığı işbirliği sırasında kimse onun en ufak bir üstün ve fevkalâde iş yaptığını görmemiştir. İslâm’ın öz ruhunu, derinliğini, sınıfsal yönelimini hissedememiştir. İslâm’ı, “şiarlar” ve İslâm rehberini “şiarları yücelten”den başka bir şey olarak niteleyemiyordu. Servet ve süse, kavmine ve kendine düşkünlüğü, büyüklere ve altına, güç ve kan sahiplerine saygıda bulunma, onun ruhunda o kadar güçlüdür ki, onun ahlâkî bağı, İslâm’dan daha çok cahiliyeye yakın ve iç içedir. En büyük tehlike, tehlikeli ve güçlü Beni Ümeyye hanedanına mensup oluşudur. Kuşkusuz O’nun böyle bir ruhsal yapı ve görüş açısıyla, bu uyanık, layık İslâm maskesi takmış güçlü düşmanların elinde bir “sadık uygulayıcı”dan başka bir konumu olmayacaktır. (s: 318)

2- Bir gurup ashabı Hazreti Ali (Radıyallahü anh) aleyhinde olmakla suçlayıp sonra Hazreti Ebûbekir (Radıyallahü anh) Efendimiz’e şöyle dil uzatıyor:
“…bu grupla Ebu Bekir’in cahiliyedeki özel ilişkisi tamamen belirgindir.”
“… Ebu Bekir bu gizli grubun seçkin şahsiyetidir.”

Hz. Ebûbekir (Radıyallahü anh) güya arap köleleri serbest bırakmak için şöyle bir tavsiyede bulunmuş:
“Allah bize bir çok acem köle bağışladığı için, arabı köle olarak kullanmak gerekmez.”
Bu iftiradan sonra lafı dolandırarak, Hazreti Ebûbekir Efendimiz’i câhiliyenin eksik terbiyesiyle suçluyor:
“…bunlar gibi düşünce ve duygusundaki birçok zaaf noktaları, İslâm’dan öğrendiği üstün faziletlere karşılık, geçmişteki terbiye etkilerini hatırlatıyor.” (s: 321)

3- Hazreti Ali (Radıyallahü anh)’a karşı gizli bir grup oluşturulduğunu anlattıktan sonra, bu hareket içinde olanları –ki bunlar başta Hz. Ebûbekir (Radıyallahü anh) olmak üzere Aşere-i Mübeşşere’den olan zatlar oluyor- bu grubun tavrını şöyle ifade ediyor:
“Ali’ye karşı beslenen kinler.”

4- Sıra geliyor Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’e dil uzatmaya. Güya Peygamberimiz Hazreti Ali (Radıyallahü anh)’ın üstünlüğünü açıklamayıp susmuş:
“Muhammed’in Ali hakkındaki sükutu, onu tarihte savunmasız bırakacaktır.”
Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’i suçlamaya devam ediyor:
“Acaba Muhammed, ….Ali’yi kollamayacak mıdır? …sükutuyla …o acımasız tarihin eliyle paymal etmiyecek midir?”

“…nitekim öyle de oldu. Onu tarihte en kötü adam olarak tanıttılar.” (s: 322)
Bu da tarihe iftira. Tarihte Hz. Ali Efendimiz en kötü adam olarak mı tanıtıldı?

5- Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) cennetlik olduğunu müjdelediği zat hakkında kullandığı ifadeye bakın:
Abdürrahman bin Avf …mal severliği süse düşkünlük huylarını, câhiliyeden kendisiyle birlikte taşımaktadır. “Menfaat” ile “hakikat” onun gözünde ayrılmaz bileşik ve birbirinden ayırt edilmez bir olgudur. (s: 323)
6- Meşhur Gadir Hum hadisesini anlatırken, tarihe iftira ediyor: “ashab Ali’ye biat etti” diyor. (s: 323)
Bu yalanı söylemekle farkında olmadan öyle bir açık veriyor ki, demeyin gitsin. Bi kere Gadir Hum hadisesi Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) zamanında olmuştur. Peygamberimiz hayattayken Hz. Ali’ye biat edilmesi bahis mevzuu olur mu hiç!
7- Resulüllah (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’in hastalığı anında sefere çıkmak üzere olan Üsâme ordusundan bahsederken şöyle diyor:
“Ebûbekir ile Ömer sıradan asker idi. Bu mesele onların ağrına gidip, açıkça Üsame’nin komutanlığına itirazda bulundular.” (s: 324)
Bu söz bir acem yalanı olup gerçek tamamen tersidir. Üsâme Hazretleri genç ve tecrübesiz olduğu için başka bir kumandan tayininin daha uygun olacağını söyleyenlere Hz. Ebûbekir (Radıyallahü anh); “Ben, Resûlüllah’ın tayin ettiği kişiyi kumandanlıktan alamam” diye cevap vermiştir. Hatta Hz. Üsâme at üzerinde olduğu halde kendisi yaya olarak onu Hazreti Resûlüllah’in tayin ettiği kumandan olarak uğurlamış, Üsâme (Radıyallahü anh) bundan sıkılıp ata onun binmesini isteyince de; “Allah yolunda birazcık da bizim ayağımız tozlansa ne olur” diye cevap vermiştir.
8- Vefatından önce herkese hakkını vermek isteyen Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’in şöyle söylediğini yazıyor:
“Ey halk, kimin sırtına kırbaç vurmuşsam… kime küfür etmişsem…” (s: 329)
Hâşâ, Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’i başkalarına küfür eden biri olarak gösteriyor.
9- Hazreti Ömer’in, Ashâb-ı kiramın diğerleri gibi Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’in yolunda canını feda etmekten çekinmeyeceğini bütün müslümanlar bilir. Ama Ali Şeriatî, Peygamberimiz’in ömrünün son saatlerinde bir şeyler yazmak istemesi üzerine, Hz. Ömer’in Peygamberimiz hakkında şöyle söylediği iftirasını yapıyor: “Bu adam savsaklıyor.” (s: 333)
10- Bütün tarihlerin yazdıklarına göre, Peygamberimiz, başı Hz. Aişe validemiz’in göğsüne yaslanmış olduğu halde vefat etmiştir. Şeriatî ise tarihe yalan bir not düşerek bu son hali şöyle anlatıyor:
“Ali, Muhammed’in başını göğsü üzerine aldı.” (s: 336)
Görüldüğü gibi, kitap boyunca Hazret kelimesini kullanmamakta ısrar ediyor.
Değerli okuyucular! Ali Şeriatî’nin bir de Hac isimli kitabı var. Bir de ona göz atalım.
Kitap, Ejder Okumuş tarafından tercüme edilmiş. Elimizdeki 2. baskı Şûrâ Yayınları’na ait. Nisan 2001…
4. sahifede “Yayıncının Notu” olarak şu cümleler göze çarpıyor:
“Bu kitap, Şehid Ali Şeriatî’nin bizzat gözden geçirip ilâveler yaptığı ve “Öğretmen Şehid Dr. Ali Şeriatî’nin Eserlerini Derleme Bürosu”nun külliyat arasında yayımladığı Farsça son Hacc baskısının tam çevirisidir.”
Demek ki neymiş? Ali Şeriatî bu kitabı bizzat kendisi gözden geçirmiş. Aşağıda madde madde verilecek bilgileri lütfen bunu bilerek değerlendiriniz.
1- Daha başta zehirini kusuyor. Diyor ki: “Ve yine biz, aynı yöntemle, İslâm mezhepleri arasında bir mukayese yapsak, İslâm dâhilinde bulunan Şia’yı, dinler arasında İslâm’ı nasıl görüyorsak öyle görürüz.” (s: 8)
2- Şeriatî’nin, Hac hakkındaki şu ifadesine bilhassa dikkat: “Ve Hacc: Müslümanlar arasında her yıl tekrar edilen en çirkin, en mantıksız eylem!” (s: 9)
Bu söz üzerine biz de diyoruz ki, bu sözün sahibi en alçak en rezil insan…
3- Müslümanları şöyle suçluyor: “Kur’an’ı yok edememiş kapatmışlardır. “Kitab”ı “teberrük edici şey” haline getirmişlerdir.” (s:11)
Açıkça, müslümanları Kur’an’ı yok etmek için uğraşmakla suçluyor. Teberrük/bereketlenmek kötü bir şeymiş gibi, Kur’an’ı teberrük edilen şey haline getirmekle suçluyor.
4- Bakın hacda tavaf eden Müslümanlara nasıl hakaret ediyor:
“Yemenliler, saçları perişan ve pis, gözleri çökmüş, bellerine ip bağlamışlar, her biri mezardan çıkmış tıpkı bir hortlak gibi. Ve siyahlar; iri, uzun boylu ve kazık gibi, dudaklarını köpük bürümüş…” (s: 71)
Bu sözler, bir Müslümanın din kardeşleri hakkında söyleyeceği sözler olamaz. Onların görüntüleri böyle olsa bile bu ifadeler kullanılamaz. Öbür taraftan hacda, kötülükler görülmez, gizlenir, iyilikler anlatılır.
5- İmanî bakımdan uygun olmayan öyle benzetmeleri var ki, aşağıda da göreceğiniz gibi, bu teşbihlerin her biri en hafifinden insanın imanını sarsar. Yazının fazla uzamaması için bunları kısa değerlendirmelerle verelim:
a- Hacer Vâlidemiz’den câriye diye bahsederek şöyle diyor: “Allah, Afrikalı siyah bir câriyenin evinde.” (s:49) Allah, -hâşâ- Hz. Hacer’in evindeymiş.
b) “Allah, dünyanın kalbi, varlığın mihveridir.” (s:50) Allah –hâşâ- dünyanın kalbiymiş.
c) “Allah ve insanlar/topluluk bir cihette, bir saftalar.” (s:50) Allah –hâşâ- insanlarla aynı saftaymış.
d) “Allah’ın çevresinde tavaf yapıyorsun.” (s: 54) Kâbe’ye Allah diyor. Hâşâ! Tavaf Allah’ın çevresinde yapılıyormuş.
e) “Vay be! Bu tevhid …seni Allah’la diz dize oturtuyor. …Allah’ın benzeri olarak görüyor. “ (s:56) Allah’la diz dize oturmak, Allah’ın benzeri olmak… Bu benzetmelerin insanı ne hale getireceği ehlince malum.
f) “İlâhî özün, içinde, Allah’ın ruhu girdaptan doğup başını kaldırıyor. Nereden? Allah’ın elinin sağ elinin altından.” (s: 59)
Altı çizili yerlere dikkat. g) “.. sa’y et. Fakat çember çizerek değil, çembersel çaba, değirmen eşeğinin sa’yi gibidir, kısır döngüdür, sonuçta başa dönersin. Böyle bir şey, “abes”, “anlamsız”, içi boş daire, içeriksiz, hedefsiz: Tıpkı sıfır gibi.” (s: 67)
Sa’y ile tavafı karıştırıyor. Sa’y istense de zaten çembersel yapılamaz. Değirmen eşeğinin sa’yi gibi diye bir benzetme yapanın kendisi eşekten aşağı olmaz mı!
Kâbe’nin etrafında yapılan tavafı da sıfır olarak görüyor.
h) “Ey insan! “Allah’ın ruhu”! (s:80) Burada insana, “Allah’ın ruhu!” diye hitap ediyor.
i) “Ey hacı, yolun sonunda Allah seni beklemekte…” (s: 91) Bu söz de sâfî küfrî bir benzetme…
j) Müzdelife’den Mina’ya hareket edecek hacıları, yıkılmaz bir duvara benzettikten sonra şöyle diyor: “Bu çelik duvarı dünyada yıkabilecek hiçbir güç yoktur. İbrahim ve Muhammed dahi yıkamaz.” (s: 106)
Görüyor musunuz hâinliği!.. Böyle bir duvarı yıkmayı hedeflese hedeflese ancak kâfirler hedefler. İbrahim (Aleyhisselâm) ile Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’i bu çelik duvarı yıkmak istiyor gibi gösteriyor. Bu çelik duvarı yıkma cürmünü Hz. İbrahim’e ve Peygamberimiz’e yüklemek ise, olsa olsa imansızlık alâmetidir.
k) “Ki sen, tek bir “varlık”sın: Kendi “mahiyet”ini kendin yaratmalısın.” (s: 112) Allah’a ait olan yaratmak kelimesini insana izafe ediyor.
l) “Savaş İbrahim’in içinde, Allah’la İsmail arasında savaş.” (s: 119) Eh, bu artık sapıklığın dik âlâsıdır.
m) “Hâtemül Enbiya dahi kendini korumasaydı sarsılabilir düşebilir, yaptıklarını heba edebilirdi. O bile şirkten masum değildir!” (s: 129)
Değerli okuyucular. Peygamberler hakkında bu ifade kullanılamaz. Çünkü peygamberler Allah tarafından korunmakta olup şirke düşmek şöyle dursun sıradan günah işlemekten bile uzaktırlar. Böyle sözler, ancak imansız ağızlardan çıkar.
6- Ali Şeriatî’nin cahilliklerine gelince:
a) Haccın başlangıcını zilhiccenin 9. günü olarak anlatıyor. (s: 79)
Halbuki hac, Zilhiccenin 8. günü başlar.
b) “Âdem doğduğu zaman” (s: 84) diyor
Hazreti Âdem doğmamış, topraktan yaratılmıştır… c) “Hacta ilk hareket Arafat’tan başlar” (s: 86) diyor.
Yanlıştır. Hac Mina’dan başlar.
d) Şeytan taşlamak için toplanacak taşları şöyle tarif ediyor: “Cevizden daha küçük, fıstıktan daha büyük” (s: 101)
Yanlıştır. Doğrusu şöyle: Nohuttan büyük, fındıktan küçük.
Milyonlarca hacı cevizden küçük taşlar toplasa Mina’da taş dağı meydana gelir.
f) “Demek Allah için insan kurban etmek yasak oluyordu. Oysa geçmişte bu, yaygın bir dinî gelenek ve ibadetti.” (s: 135)
Dinî gelenek derken hak dini kastetmektedir. Oysa hak dinde insan kurban etmek gibi bir gelenek ve ibadet yoktur.
g) “Şimdi her şey sona erdi. Nerede? Mina’da!” (s: 146)
Yanlış. Hac Mina’da bitmez. Çünkü daha ziyaret tavafı yapılacaktır.
h) “Bugün Zilhiccenin onu. Kurban Bayramı, Hacc sona erdi.” (s: 146)
Yanlıştır. Taşlama devam etmektedir.
i) “Bu üç günde (bayramın üç günü) Mina bölgesinden dışarı çıkmak yasak! Ka’be’yi tavaf için bile geceleyin dışarı çıkmaya hakkın yok.” (s: 147)
Bu da ancak zır câhillerin düşeceği bir yanlış. Böyle bir yasak yok.
7- Şeriatî’nin Hac kitabında bazı mübârek isimler geçiyor.
Meselâ:
Harun kelimesi 1 defa,
Peygamber kelimesi (Peygamberimiz kastedilerek) 3 defa,
Musa kelimesi 4 defa,
Ali kelimesi 5 defa,
Hüseyin kelimesi 6,
Hacer kelimesi 9 defa,
Muhammed kelimesi 10 defa,
Âdem kelimesi 21 defa,
İsmail kelimesi 90 defa,
İbrahim kelimesi 131 defa geçmektedir.
Buna rağmen hiç birini “Hazret” kelimesiyle anmıyor. Hiç birinde “Hazret” kelimesi veya “Aleyhisselâm” da yok…

Ali Eren


Bu adamı şia sempatizanı İslamoğlu övüyor.
Ali Şeriatı'nin Kitabından alıntı...
Kaynak: Ali Eren - Dinde Deformistler
alişeriati.jpg
 
imam şahid Çevrimdışı

imam şahid

Allah birdir bilinsin kalplerden şirk silinsin
İslam-TR Üyesi
Hangi cümlede saygısızlık var ?

Ali Şeriatiyi anlamak için , Entellektüel düZeyde Bilgi Birikimine ve Kavrayışa ihtiyaç vardır ....Hatta tabiri Caizse kırk fırın ekmek yemek lazım ..

Abdestli Kapitalizm 'den söz eden ilk Kişidir ...

hangi cümlede saygısızlık var dedin ya o kişiyi kötülemiş oluyorsun nasıl mı hemen açıklayayım;
öncelikle selamualeykum
sen diyosun ya hani yani sen değilde başka ahiler diyor sen git abdestini tazele gibisinden cevaplar verip birbirinizin arasını bozuyosunuz bakın yanlış anlaşılmalar inş birdaha böyle bir tartışma olmaz ben bunu başka bir yerdede söyledim yukarıda ki ahi yanlış anlşamış sizde hemen git abdestini tazele gibisinden laflar söyleyip karşı tarafı kışkırtıyosunuz neyse gene şeytan aramızı bozdu soruya odaklanalım inşeallah:eyv:
 
Üst Ana Sayfa Alt