Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Tarikat Önderi Sofulara Atfedilen Özellikler

KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
TARİKAT ÖNDERİ SOFULARA ATFEDİLEN ÖZELLİKLER

( DELİLLERİ İLE BU DELİLLERİ ÇÜRÜTÜN EY SAPIKLAR !!! )

“ Müslümanımsı mistiklerce evliyâ denilen bu insanlar hakkındaki inanışlardan bazıları şunlardır.

1- Bunlar masum, günahsız, yüce ve yanılmaz şahsiyetlerdir; kutsal birer kişiliğe sahiptirler.
2- Gizliyi ve özellikle gönüllerden geçenleri bilirler.
3- Duaları makbûldür; ne dilerlerse Allah o dileği yerine getirir.
4- Aynı anda birkaç yerde bulunabilirler.
5- İslam ordularının ön saflarında düşmana karşı çarpışır ve zafer sağlarlar.
6- En uzak mesafeleri en kısa bir zamanda kat ederler.” V.b.

(Tarikatta Rabıta ve Nakşibendilik, Yazan Ferid Aydın, Ekin Yayınları, kasım 1996 baskısı, sayfa 286- 287 ).

İnsan-ı kâmil yani şeyhin bu alemde istediği gibi tasarrufta bulunabileceğini söylemeleri.

“İnsan-ı kâmil de bu âlemde İlâhi isimler aracılığıyla dilediğince tasarrufta bulunur.” (Muhyiddin İbn el-arabi, Nakş El-Füsus Şerhi, İsmail Ankaravi, Ribat Yayınları, hazırlayan İlhan Kutluer 1981 Ocak baskısı, sayfa 14).

Bayazidi Bestami’nin bazı söylevlerinden seçmeler :

“Allah’a andolsun ki benim bayrağım Muhammed (S.A.V)’in bayrağından daha büyüktür! Benim bayrağım nurdur. Altında bütün insanlar ve cinler ve peygamberlerden olanlar bulunuyor.”

( Bayazidi Bestami ve İslam Tasavvufunun özü, Celal Yıldırım, Demir Kitabevi, Aralık 1978 baskısı, sayfa 263 ).

“Benim bir benzerim ne gökte bulunur; ne de benim sıfatlarımın bir benzeri yeryüzünde bilinir!”
(Yukarıda adı geçen kitap, sayfa,sayfa 265 ).

“Musa Peygamber, Allah’ı görmek istedi. Ben ise Allah’ı görmeyi değil, Allah beni görmeyi irade buyurdu!” (Yukarıda adı geçen kitap, sayfa 320 ).

Şeyh Abdulkâdir Geylani’nin bazı söylevlerinden seçmeler :

Şeyh Muhyiddin Abdulkâdir Geylani’ye ait olduğu kabul edilen Füyûzât-ı Rabbâniyye adlı eser, Kadirilerden Seyyid Muhammed Said’in oğlu Seyyid İsmail tarafından kaleme alınmış olup, müellif, “Gavs-i A’zam’a ait zikir, fikir, vird ve manzumelere, duâ ve niyazlara olan ehl-i tarikatın ihtiyacını ve bu hususta kendisine birçok defalar baş vurulduğunu, böyle bir eserin hazırlanması için kendisini teşvik edenlerin istek ve ısrarlarının kesilmediğini söyler ve buna bilhassa dikkati çekmek ister.”

( Füyûzât-ı Rabbâniyye, Şeyh Abdulkâdir Geylâni, Çeviren Celâl Yıldırım, önsözden, Bedir Yayınevi 1975 ).

Bu eser Kadiri tarikat inde kabul görmüş olması dolayısıyla, pirleri konusunda tarikat zihniyetini belirtmesi açısından önemlidir. Eserde şu ifadeler yer almaktadır;

“Benim emrim, Allah’ın emridir; eğer ol! dersem oluverir.”
“Hepsi de Allah’ın emriyledir, ama sen benim kudretime hükmet!”
“Benim kabrim Beytullah’dır, gelen onu ziyaret eder.”
“Ona seğirtir de izzet ve Rıfat ile yüce makama erişir.”
“Benim ocağımı tavaf et yedi defa, emânıma sığın!
Her yıl beni ziyâret için meşguliyetten sıyrıl!”
“Bana doğru haccedip gelin, evim kurulu bir kâbe.
Beytin sâhibi yanımdadır, koruluğu haremimdir.”

“Her KUTUB tavaf eder Beytullah’ı yedi defa.
Ben ise Beyt’in kendisiyim çadırımı tavaf ediciyim.”

(Alıntılar, Füyûzât-ı Rabbâniyye, Şeyh Abdülkadir Geylâni, Çeviren Celâl Yıldırım, sayfalar, 57-67-68-69. Bedir Yayınevi 1975 ).

Yukarda ki iddialarda, Allah gibi “Ol” emrine sahip olduğu söylenmekte. Kâbe’nin tavaf edilmesine alternatif olarak, evinin tavaf edilmesi istenmekte. Namaz kılmaması konusunda da şöyle denmektedir.

“Bana dediler ki: “Ey filan! Namazı terk ettin.”
Bilmezler ki ben Mekke’de namaz kılarım...”

( Füyûzât-ı Rabbâniyye, sayfa 73. )

Peygamberlerden üstün olduğunun söylenmesi:

“Mûsa Rabbine münacaat ederken beraberinde idim,
Mûsâ’nın ASA’sı benim asamdan medet gördü.”

“Yakub’un gözü kapanıp kör olduğunda onunla beraberdim,
Yakub’un gözleri ancak benim nefesimle iyileşip şifa buldu.” ( Füyûzât-ı Rabbâniyye, sayfa 74. )

Ve bunun gibi birçok sözleri var veya ona mal edilmektedir.

<< NOT: Şunu özellikle belirteyim ki, falan sözü falan şahıs söylemiştir derken, hiçbir zaman, hiçbir yazım da o şahsın kişiliğini kastetmemekteyim, zira; Peygambere iftira edenler o şahsa da iftira etmiş olabilirler, ben sadece geçerli kaynaklarda o şahsa mal edilen sözü belge olarak kullanmaktayım, yoksa o sözü, belgede yer alan şahıs bizzat söylemiş olabileceği gibi, söylememişte olabilir. Ben şahısları değil, tarihi süreçte yapılan ve hala yapılmakta olan; Kuran karşıtı öğretileri ortaya koyup, Kuran ölçüsüne göre eleştirmeyi hedeflemekteyim.>>

Şeyh Ahmed’el - Rüfai içinse :

Peygamberin türbesine gittiğini, peygamberin mezardan elini çıkardığını ve Ahmed’el - Rüfai’nin onu öptüğünü anlattıkları çok meşhur bir rivayetleri var. Ayrıca şöyle diyorlar :

“Meselâ : Vaıza, ya da derse başladığı zaman, yakındakiler, konuşmalarını nasıl duyuyorsa.. Uzaktakiler de, aynı şekilde işitir ve duyarlardı..
Hatta sağırlar bile, onun konuşmalarını, diğerleri gibi duyarlardı.

(Onları Âlemi, Ahmed’el Rüfai, çeviren Abdulkâdir Akçiçek, Bahar yayınları, Beşinci baskı sayfa 41) .

Mevlânâ Celâleddinin sözlerinden örnekler :

Peygamber olduğunu ilân etmesi,

“Bu kitap Mesnevi kitabıdır, mesnevi, hakikate ulaşma ve yakin sırlarını açma hususunda din asıllarının, asıllarının asıllarıdır. Tanrı’nın en büyük fıkhı, Tanrı’nın en aydın yolu, Tanrı’nın en açık bürhanıdır...”

“Mesnevi Âlemlerin Rabb’inden inmedir: Bâtıl ne önünden gelebilir, ne ardından. Tanrı onu korur, gözetir.”

( Şark İslâm Klasikleri, Mesnevi, Mevlâna, M.E.G.S.B. Yayınları, İstanbul 1988 çeviren Veled İzbudak. Cilt 1. Önsözden).

Aklınca, Kur’an’a nazire yapıyor, zira Kuran’da şöyle denmiştir. Mealen:

- Kendilerine zikir (Kuran) geldiğinde onu inkâr edenler (şüphesiz bunun sonucuna katlanacaklardır). Halbuki o, eşsiz bir kitaptır. 41/41

- Ona önünden de ardından da bâtıl gelemez. O, hikmet sahibi çok övülen Allah’tan indirilmiştir. 41/42

Bu naziresinin yanında bir de şöyle diyor:

“Biguşâdent hazine heme hil’at pûşid
Mustafa bâz biyâmed heme imân ârid.”

Yani:

“Hazineyi açtılar, hepiniz elbiseler giyin,
Mustafa gene geldi, hepiniz iman edin.”
der. (Mevlânâ Celâleddin, İnkılâb Kitabevi, İstanbul 1985,

Dördüncü Basım. Abdulbâki Gölpınarlı, sayfa 203.)

Bununla da yetinmeyerek, peygamberden üstün olduğunu şu sözlerle ifade ediyor :

“İmrûz menem Ahmed ni Ahmed-i pârine
İmrûz merem anka ni murgak-i baçine”
...............................

(Yukarıda. adı geçen eser. Mevlânâ Celâleddin, sayfa 203).

Yani :

“Bugün Ahmed benim :
Ama dünkü Ahmed değil.
Bugün anka benim :
Ama yemle beslenen kuşcağız değil”

Ve devamla, Allah olduğunu söylüyor.

“Enelhak kadehiyle
bir yudumcuk içen sızdı
Tanrılık şarabından
Şişelerle, küplerle içtim ben, sızmadım,
ben, sultanların aradığı sultan.”

“Ben hacetler kıblesiyim.
Gönlün kıblesiyim ben.
Ben Cuma mescidi değilim,
insanlık mescidiyim ben.”
................................
“Gönlü sâf sûfiyim ben;
benim tekkem âlem,
medresem dünya benim.
Değilim abalı sûfilerden.”

“İster münacaat eri ol sen,
meyhane rindi istersen;
bundan sanki ne çıkar ?
Yok Cumartesiymiş, yok Cumaymış,
Bence ne fark var ?

(Yukarıda. adı geçen eser. Mevlânâ Celâleddin, sayfa 292).

Başka bir söylevinde :

“Tekmil medreseler minareler bir gün yıkılmayacaksa,
iman küfür olmayacaksa bir gün,
küfür bir gün imanın yerine geçmeyecekse,
işte o zaman halimiz tamam :
Artık bir daha ne kalenderliğin yolu yordamı bulunur,
ne de dünyamıza layık bir adam.”

(Yukarıda. adı geçen eser. Mevlânâ Celâleddin, sayfa 297).
 
Üst Ana Sayfa Alt