Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Türkçe Ibadet

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
F Çevrimdışı

fatih-fay

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
AYETLERLE DELİLLER

Hiçbir kimse Kuran ı kendi anladığı şekilde yorumlamamalıdır.Sizin anladığınız değil, Allah ın kasdettiği önemlidir.Kuran en açık şekilde açıklanmıştır. Artık onda, başka bir şey aramamıza gerek yoktur.

Biz onu ,Akıl erdiresiniz diye Arapça lisanda bir Kuran olarak indirdik.
(Yusuf-2)
Allah kitabını Arapça bir kuran olarak indirmesinin sebebini bu ayette açıklıyor. Arap kavminin, anlayıp akıl erdirebilmeleri için kuran ı Arapça bir lisanda indirdiğini bildirmektedir.Bu Ayetin hükmünün ana vurgusu kur an dır. “Biz onu”, derken Allah kuran ı kast etmektedir ve o Kuran ın içindeki hükümleri ,bilgileri kast etmektedir. Lisanının ise önemli olmadığını ancak anlayabilmeleri ve akledebilmeleri için Arapça bir kuran olarak indirdiğini bildirir.
Eger biz onu başka bir dilde bir kuran yapsaydık onlar mutlaka, “onun ayetleri genişçe açıklanmalı değimliydi? Başka dilde bir kitap; Arap peygamber öyle mi” derlerdi. (fussilet-44)
Allah bu ayette; Kur an-ı Arap kavmine başka bir lisanda indirmiş olsaydık Onlar mutlaka biz bundan bir şey anlamıyoruz, onun ayetleri genişçe açıklanmalı bize iyice bildirilmeli değimliydi diyeceklerini ,bildirmektedir.
Başka lisanda bir kitap ve Arap peygamber öylemi? Böyle olur mu? biz o zaman nasıl anlayacağız diyeceklerdi. Bu ayetlerde de Kuran ın Arapça bir lisanla inmesinin maksadını açıklamaktadır.O dönemde ki inkar edenler, Allah ın ayetleriyle uğraşanlar dediler ki “Eğer bu kuran Allah tan sa ,o zaman ayetler başka bir lisanla (Allah ın kendi lisanıyla veya başka bir lisanla) gelmeli değilmiydi” dediler. Allah da onlara karşı bu ayetleri indirmiştir.Bu ayetlerde de her şey açıktır, önemli olanın lisan olmadığı Arapça bir kuran olarak indirilmesinin sebebini anlamaları için olduğu hükmü çıkmaktadır.Sizler de kendi lisanınız da okumanız için açık işaretleri görmelisiniz.
Böylece biz sana Arapça lisanda bir Kuran vahyettik ki , şehirlerin anası olan Mekke de ve çevresinde bulunanları uyarasın. (şura-7)
“Böylece biz sana Arapça bir kuran vahyettik ki” İfadesini incelerseniz Arapça kelimesi kuran ı niteleyen bir sıfat görevindedir.Arapçayı çok iyi bilenler bunu doğrulayacaklardır.Gerçek vahyedilenin Kuran yani ondaki bilgiler ve hükümler olduğu ve Yöntem ve tercih edilen iletişim aracını Arapça olmasının da Şehirleri anası olan Mekke de ve çevresinde bulunan Arapları uyarması içindir. Çünkü onlar Arapça lisan konuşuyorlar dı, ve din de ancak böyle yayılabilirdi.Önce Mekke ve çevresi , sonra küreselleşen yeni dünya.Bu sebeple dir ki günümüz dünyasının her lisanı Kuran ı kendi lisanıyla okumalıdır. O Allah ,kitabını mükemmel indirmiştir. Görüyorsunuz ya tüm zamanlara hükmediyor.
Apaçık kitaba andolsun ki , iyice anlayasınız diye biz, onu (o kitabı) Arapça bir kuran yaptık.
(Zuhruf 2-3)
Allah, Kitabı üzerine yemin ediyor.(Apaçık kitaba andolsun ki) Arapların iyice anlamaları için Arapça bir kuran yaptı. Yemin ediyorum onu başka bir lisanlada yapardı , ancak nasıl anlayıp akıl erdireceklerdi.
Kuran daki anlamların ve o mükemmel manaların , müthiş anlatımların iyice anlamaları için Araplara, Arapça bir kuran olarak indirdi.O Araplardan da bu dini bütün insanlara anlatmaları ve yaymaları , cihad etmeleri istendi. Ancak bu kitabın tüm insanlara gelmesiyle onu kendi lisanınızda okumalısınız hükmü yukardaki ayetlerin delilleriyle kesinlikle çıkartılır.
Bu ,bilecek bir toplum için Arapça bir Kuran olarak ayetleri genişçe açıklanmış bir kitaptır. (fusıllet-3)
Bu kitap Arapların bilebilmeleri için Arapça bir kuran olarak ayetleri genişçe ve iyice açıklanmış ,bir kitaptır.Maksadın kitap (Kuran ın hükümleri) olduğu bu ayetlerde belirtilmektedir. ‘Arapça bir Kuran’ ifadesinde ;Arapça lisanla bir Kuran olduğunu ifade etmektedir. Bunun nedeni de o Arapların bilmeleri içindir.
Biz her peygamberi ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara, (Allah ın emirlerini) iyice Açıklasın. Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. 14/4
Allah seçmiş olduğu bütün peygamberleri kendi ülkeleri, kavimleri hangi lisanda konuşuyorlarsa ; emirlerini ,hükümlerini, öğütlerini ; anlamaları ve açıkça beyan etmeleri için o lisanda göndermiştir.Bu Allah ın adetidir.Allah en uygun usulü kullanır.Böylece dilediğini doğru yola iletir.
Kitabı bilmek ,anlamak, akletmek en önemli vurgudur. Allah sürekli bunu vurgulamıştır.”Şüphesiz ki kuran gerçek ve kesin bir bilgidir ve o Allah a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür.” Buna göre öğüt alamayan bir toplum bitmiştir.Yer yüzündeki kurtarıcı tek yol olan Kuran ı bilemeyen ülkeler de bitmiştir.Ve onlar kendi içlerinde debelenip duracaklardır.
“Andolsun ki Biz onların ‘Kuran ı ona bir insan öğretiyor’ dediklerini biliriz. İma ettikleri kimsenin dili yabancıdır. Bu Kuran ise gayet açık Arapçadır.”
Bu Ayet konumuzla tam ilişkili olmamakla beraber insanlarımızın bu ayette takılmamaları için açıklanmıştır.Çünkü şeytan ve din düşmanları bu ayetle üzerinize gelebilirler. Müşrikler Kuran ın Allah tarafından indirilmiş olduğunu inkar ediyor ve okuma yazma bilmeyen Peygamberin de, Böyle yüksek edebi yapıya sahip Kuran ı yazmış olacağına da ihtimal vermiyorlar. Olsa olsa, onu Arap olmayan birinden öğrenmiş olabileceğini iddia ediyorlardı. Bu ayette de onlara karşı Allah cevap vermektedir. İma ettikleri kişinin lisanı yabancıdır derken Allah ın kimi kast ettiği tam olarak bilinememekle beraber, pek çok tefsir kitaplarında çelişkili ifadeler vardır. Bu kimse;her kim ise, lisanının yabancı olduğu bildiriliyor.Nasıl olurda lisanı yabancı olan bir insandan bu bilgileri alabilir.Bu Kuran ise gayet açık Arapça dır. Allah tarafından’ Peyganberin kalbine indirilen ve benim de size, kendi lisanınız da söylediğim , açık Arapça hükümlerdir.’diyor Allah ımız.Onu(O Kuran ı)
Yabancı lisanda bir insanın ,öğretmediği bildiriliyor. Müşrikler o zamanda çok yaygara çıkartıyor , Bu dinin yayılmasını engellemek için böyle pek çok uydurma sözleri etrafa yayıyorlardı.
Şu ayetler de sizlere delillerdir.
“Ve ondan evvel de ,Musa nın bir rehber ve bir rahmet olan kitabı var idi. Ve işte bu da bir kitaptır.Tastik edicidir. Arapça bir lisan ile gönderilmiştir.Zulm edenleri korkutmak için, Muhsin olanlara da bir müjdedir.” 46/12
“Bir eğriliği olmayan, Arapça lisanda bir kuran ki, belki sakınırlar.” 39/28
“Muhakkak ki biz onu Arapça lisanda bir Kuran kıldık, umulur ki siz düşünürsünüz.” 43/03
“İşte böylece bu Kuran ı Arapça lisanda bir kitap olarak indirdik ve onda uyarı ve tehditlerimizi farklı üsluplarla anlattık. Ta ki insanlar, Allah a karşı gelmekten korunsunlar ve ta ki o , kendilerine bir ibret ve uyanış versin.” 20/113
Bu ayetlerin hepsinde şu yargı çıkıyor. Arap peygamberin ve Arapça lisan konuşan Arap halkının anlamaları ve bilebilmeleri için bu kitap Arapça lisanda inmiştir.Gerçekte önemli olan kitaptır ve onun içinde ki hükümlerdir.Doğru olan kesinlikle budur.
İniş nedenleri farklı olan dolaylı deliller.
Göklerde ve yerdeki her şey Allah ı tesbih etmektedir.
(Hadid-1),(Haşr-1),(saff-1),(Cum a-1),(teğabun-1)
Yeryüzündeki , gökyüzündeki bütün hayvanlar, bitkiler,melekler ve bütün varlıklar Allah ı tesbih ederler. İnsan ve cinlerden iman edenler ve bütün yaratılmışlar Allah a teşekkür etmektedirler.Hamd ile tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur. Bütün bunların hepsi farklı lisanda Allah ı tesbih etmektedir.Çünkü hepsi farklı lisanda konuşmaktadır. Kendi lisanınızda Allah ı tesbih ettiğinizde Allah ın bilmeyeceğini mi zannettiniz. .Allah her lisanı bilir.Sizleri lisanlarınızdan dolayı hesaba çekmez. Lisanlarınızın , şekillerinizin ,renklerinizin farklılığı onun delillerindendir.Ayrıca birbirlerinizi tanımanız içindir.Bunlar onun çok büyük ve üstün olduğunu gösteriyor.
Yoksa bu (kendi lisanımızda okumamız ve namazımızı kendi lisanımızda kılmamız)uygun değildir diye şeytanla beraber mi düşündüler. O Şeytan sizi Aldatır.Onu size güzel göstererek Allah ı tesbih etmenizi engellemek ister.Allah dilerse hakkı batılın üzerine koyarda, o batılı ,deviriverir.Gerçekten siz o kitabı anlayamıyorsunuz.Size de büyük bir engeldir. Size ne oluyor da ,Allah ı uygun bir yolla ,tesbih etmiyorsunuz. Halbuki kendi lisanınızda tesbih etmekten daha uygun ve daha güzel bir yol yoktur.
"Ey iman edenler ,Siz ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar , sarhoşken namaza yaklaşmayın." (Nisa-43)
Bu ayet içki ile ilgilidir.Ancak bu ayette bizi ilgilendiren bir yargı,bir amaç vardır.İçki yasaklanmadan önce inen ayettir. Daha sonraki ayetlerde içki yasaklanmıştır.Bu ayet iman eden müminlere, içkili iken ne söylediğini bilemeyen, bilinçsizce ve şuursuzca söylediklerinden dolayı inmiştir. Allah içkili iken ne söyleyeceklerini bilinceye kadar namaza yaklaşmamalarını emretmektedir. Bu ayetlerde ne söyleyeceğinizi bilerek ibadet etmeniz yargısı çıkmaktadır.Sizler ise ibadetlerinizde ne söylediğinizi biliyor musunuz.Sizin durumunuzda içkili bir insanın ne söylediğini bilmemesi gibidir.Ne söylediğinizi bilerek namaz kılmalısınız.
"Vay haline o namaz kılanların ki, onlar namazlarından gafildirler.(ne yaptıklarından habersizler)
Bu ayetin iniş nedeni ve iniş amacı konumuzla doğrudan ilişkili olmasa da, dolaylı olarak ilişkilidir. Sizler de bu ayette ki belirtilen kimseler gibi namazlarınızda ne söylediklerinizden ve ne yaptıklarınızdan habersizsiniz. Allah namazlarından gafil olanlara, habersiz olanlara uyarı veriyor. Onlara “vay haline” diyor.Dikkat edin.!!!
Ne zannediyorsunuz ki. O Kitap hepinize geldi.O hoca zannettiğiniz kimselere mi geldi. Dini sadece onlar mı bilecekler? Bazıları da der ki namazı kıldıracak bir hoca olsunda bu bize yeter der.Ne kötü karar veriyorsunuz. Her insan dinini bilmelidir. Tek tek hesaba çekileceksiniz. Onlar namazlarında bilerek ve anlayarak mı namaz kıldırıyorlar. İçlerinden kimileri biliyor.Ama çoğu ne söylediğini bilmeden namaz kıldırıyorlar.Bir kere bilmekle onu bildiklerini zannedip ,ondan sora Arapça okumalarıyla şeytan onları kandırmıştır.Bir kere bilmekle değil ,Her seferinde her namazda bilerek ve anlayarak O ayetleri okumalısınız.Doğru olan da budur.Bu da ancak kendi lisanınızda olur.
Bazıları da bilinçsizce korkuya düşüyorlar.İmam hatip Liseleri ve İlahiyat fakülteleri ziyan olacak diye Onca Kuran kursu var diye,Din sadece bu okullara gidenlere değil, bütün insanlarımıza geldi.Hepsi bu ayetlerden haberdar olmalılar. Onlar o okullarda Arapça yı öğrenmek için büyük zamanını harcıyorlar. Bunlara ne gerek var. Direk kuran ı anlamaya ve o ayetlerin derinliklerine inerek gerçek ilimlerle meşgul olsunlar.Onlara, iman, daha sağlam yerleşir. Hem herkes kendi lisanında okudu mu insanların çoğu ayetlerden haberdar olacak böylece imam hatipliler ve ilahiyatçıların asıl görevleri olan onları ayetlerden haberdar etme çabası kökten hallolmuş olmuyor mu. Hayır siz bunu düşünemiyorsunuz belki de sırf bunlardan dolayı doğruyu reddediyorsunuz. Allah her şeye bir kolaylık vermiştir. Onlar belki de kendi çıkarları doğrultusunda hareket ediyorlar.Allah ın dinine hizmet doğrultusunda hareket etselerdi onlar için daha güzel olur du. Onların bu durumlardan dolayı korkuları yersizdir.
Zamanla bizim lisanımız değişti.O zamanlar karanlık günlerdi ,Cumhuriyet döneminde pek çok ayaklanmalar ve isyanlarda vardı ,Onların çoğunluğu hatalıydı, bir kısmı da dinlerinin önünün kapatılmaması için mücadele veriyordu. Karışık günler geçmişte kaldı.
İki seçeneğiniz vardır.Ya lisanınız Arapça olmalıdır, ya da kendi lisanınızda uygulamalısınız.Arapça lisana geçmek mümkün değildir. Zaten bunu da isteyici değilimdir. ayrıca bütün ülkeler kendi lisanlarında kılmalılar.Kendi lisanınızda okumalısınız.Namazı da kendi lisanınızda kılmalısınız.
Müminler muhakkak felah bulmuş(umduklarına ermişler) dur. Ki onlar namazlarında huşu içinde (Kalbi ve bedeniyle tam teslimiyet halinde ) olanlardır. (Müminun:/1-2)
Bu ayette müminlerin bir vasfı anlatılmaktadır.O vasıf da namazların da huşu içinde olmalarıdır.Namazda huşu içinde olmak da ancak kendi lisanınızla anlayarak,bilerek ve kalbinizle tam bir teslimiyet haliyle olacak bir iştir.Huşu’nun kalbe yerleşmesi için ,Kuran ı çok defa okumalı, anlamalı, düşünmelidir.Ve böylece iman güçlenir.Kalbe yerleşen imanla beraber huşu oluşur.

Diğer dolaylı deliller.

"Ona hamd ile tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur. Fakat siz onların tesbihini anlamazsınız.” 17/44
"Namazı dosdoğru kıl. çünkü namaz hayasızlıktan ve kötü şeylerden alıkor. Allah ın zikri (olan namaz) ne güzel bir ibadettir.” 29/45
"O halde ona, O’nun dininde ihlaslı (gönülden bağlı ve samimi) olarak ibadet (kulluk ) et.” 39 /2
“Onlar ki iman etmişler ve kalpleri Allah ı anmakla huzura kavuşmuştur.”13/28
“ Nitekim kendi aranızdan, size Ayetlerimizi okuyan, Sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten , ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik. “ 2/151
“ Öyleyse yalnız beni anın ki Ben de sizi anayım.Bana şükredin ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin.” 2/152

“Onlar, inananlar ve kalpleri Allah ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki kalpler ,ancak Allah ı anmakla huzur bulur.” 13/28
“Sabrederek ve namaz kılarak Allah tan yardım dileyin. Şüphesiz namaz, Allah a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir.” 2/45
“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu” 39/9
“İnsanlar imtihandan geçirilmeden, sadece ‘iman ettik’ demeleriyle bırakılı vereceklerini mi sandılar.” 29/2
“Bu (Kur an) insanlar için bir açıklama , Allah a karşı gelmekten sakınanlar için bir hidayet ve bir öğüttür.” 3/138

İnsanlarımız açıklamayı anladılar mı ve öğüt aldılar mı.O kitabı Arapça okuyun diyorlar. Söyleyin siz.. Allah verdiğiniz karardan dolayı bakın nasıl hesaba çekiyor. Başkalarının da anlamasını ve iman etmelerini bilinçsizce engelliyorlar. Hesap günü ALLAH a ne diyeceklerdir.



HADİSLERLE DELİLLER

"Kul için , kıldığı namaz sebebiyle ancak, şuuruna erebildiklerinin sevabı vardır." (hadis)
Şuur bir bakıma fark ediştir.yaptıklarını ve ettiklerini bilmek demektir.Aklından geçirdiklerini ve düşündüklerini bilinçle beraber yapma işidir.Onlar namazlarında ne söylediklerini bilmediklerinden hiçbir sevap alamaya caklardır. Ayrıca Allah a ne dediğini bilmeyenlerin kalplerinde, iman da iyice sağlamlaşmayacaktır.
“Her kul Allah la görüşecektir.Aralarında hiçbir perde ve tercüman olmaksızın.” (hadis)
Her kişi Allah la birebir görüşecek ve Allah insanları tek tek hesaba çekecektir.Bu sorgulamayı da aralarında hiçbir perde birbirlerini görecek engel olmayacaktır. Allah hiçbir tercümana ihtiyaç duymadan her lisanı bildiği için konuşacaktır.Ve kimseyi kendi lisanında ibadet etti diye hesaba çekmez.
“Her müminin kılmış olduğu namazın ecri ve sevabı kendi derecesine göredir” (hadis)
Kendi durumunuza ,ilminize, Allah hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğunuza imanınızın derecesine bir bakın.elbette ki bilenlerle bilmeyenler hiç ,bir olur mu.? Gerçekten Alimin uykusu cahilin ibadetinden efdaldir. Size ancak doğru bir yolu tavsiye ediyorum o ayetleri bilmenizi.Kendi lisanınızda okumanızı. Doğru olan budur.

“Ey Ümmet; Sizin bilmediklerinizden korkmam. Bakınız; bildiklerinizi nasıl yapıyorsunuz” (buna dikkat edin)
( Hz. Ebu Hüreyre r.a)

“İman ,kalp ile bilmek.lisan ile söylemek ve erkan ile amel etmektir.” ( Hz. Ali r.a)

“ Bir taife ürüyecek ve Allah ın kitabını dillerinin uçunda okuyacaklar ve okun cesedden çıkması gibi boş olarak dinden çıkacaklar.Ben onlara yetişseydim kendilerini, semudu katleder gibi katlederdim.”
( Hz. Ebu Said r.a)

“Şu üç sebepten dolayı Arap ı sevin. Ben Arabım, Kur an Arapça dır Ve Cennet ehlinin lisanı da Arapçadır.”
(Hz. İbni Abbas r.a)
Bakınız peygamber ne demiş. üç nedenden dolayı Arabı sevin. Ne kadar açık ve söylediklerimizi doğrular nitelikte bir hadis.Cennet lisanının Arapça olması da Yıllardır çennete giren arapların sayısının, peygamberin, Kuranın ilk lisanı olması sebebiyledir ki osmanlı da Arapça kullanıyordu.Şimdiki dünya dilinin ingilizce olması gibi cennet de de çok diller olacaktır ancak hakim lisan Arapça olacaktır.


“Allah , yumuşaklık ihtiva eden bir emri, Mukarrebin olan meleklere vahyetmek murat ettiğinde ,onu Farsça vahyeder. Şiddet ihtiva eden bir emri vahyetmek murat ettiğinde ise onu açık bir Arapça ile bildirir.”
(Hz. Ebu Umame r.a)
(Allah her lisanda konuşur. Konuşamaz diyen küfre düşer. Melekler de öyle her lisanda konuşurlar. Çünki onlar farklı öz maddeden (nurdan) yaratılmıştır. Onlar anlam , manayı görürler ve onunla beraber sizin lisanınızla konuşurlar.

“Ümmetimden bir taife şediddir. Kuran üzerine dilleri fasihtir.Fakat bu dillerinden aşağı gitmez.Ve imandan okun atıldığı gibi çıkarlar.Onları gördüğünüz yerde öldürünüz.” ( Hz. Ebu bekre r.a )

“ Namazı kılanlar arasında öyle adamlar var ki namazı (huzurla) tam kılar.Onlardan namazı tam kılan, yarım kılan,çeyrek kılan ,beşde bir, altıda bir, yedide bir,sekizde bir onda bir kılan da vardır.”
( Hz. Ammar r.a)

“Altı hal vardır ki onlar vaki olduğunda ölümü temenni edebilirsiniz.Sefihlerin beyliği, Hükmün para ile satılması, Kanın istiffah edilmesi, Zaptiyenin çoğalması, Akrabalığın kesilmesi, Kuran ı kerim in eğlence yapanların çoğalması ve onun musiki gibi dinlenilmesi. Öyle ki adamı mihraba , nağme dinlemek için geçirirler. Halbuki o adamın fıkıhtan haberi bile yoktur.İşte bu durumlarda ölümü istemekte haklı olursunuz.”
(Hz. Abis El Gıfari r.a)

“İyi bilin ki her kim Kuran ı öğrenir, Onu öğretir ve onda olanı anlarsa, Ben onun cennete sevk edicisi ve delili olurum.” ( Hz. Enes r.a)

“ Ümmetime yakında bir zaman gelir ki, Kuran okuyucu çok, Fakihler az olur.İlim kabz olunur.Kargaşalık çoğalır. Ondan sonra bir zaman gelir ki, Ümmetimden birtakım adamlar Kuran ı okurlar ama bu gırtlaklarını geçmez. Bundan sonra yine öyle bir zaman gelir ki müşrik müminle aynı mevzuda söylediğinin mislinde mücadele eder.”
(Hz. Ebu Hüreyye r.a)

“Ümmetim için en korktuğum şeyler; Alimin hatası, Münafığın kuranla mücadelesi,maneviyatınızı mahveden dünya.” ( Hz. İbni Ömer r.a)

“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki , Camilerde halka halka oturacaklar, Ancak dünya üzerine muhabbet edecekler.Onlara katılmayın.Zira Allah ın o kimselerle alakası yoktur.”
( Hz. İbni Mesut r.a)

“ sizlerden biri namaza durduğunda rabbi ile hususi konuşuyor demektir.Binaen kendisi ile kıble arasında rabbi vardır.Sakın ha kıbleye karşı tükürmeyin.”
(Hz. Enes r.a)

“ İnsanlar üzerine bir zaman gelecek ki Kur an ın merasimi ve Müslümanlığın da ismi kalacak. Onlar Müslüman ismi alırlar.Halbuki kendileri Müslümanlıkta insanların en uzağıdır.Camileri süslü olur. Hidayet bakımından ise viran olur. O zamanın alimleri , gök kubbesi altındaki alimlerin en şerlisi olup, fitne onlardan başlar yine onlara döner.”
( Hz Muaz r.a)

“İnsanlar üzerine bir zaman gelecek ki , Camilerde onlardan binden fazla adam namaz kılacak da içlerinde haza mü min bulunmayacak.”
( Hz. İbni Ömer R.a)

“Kulun kıyamet gününde ilk sorulacağı şey , namazına bakılmasıdır.Eğer namazı Salih ise o, muhakkak felah bulmuştur.Eğer namazı bozuksa hüsranda kalır.”
(Hz. Enes r.a)

“Ahir zamanda bir kavim çıkacak . yaşları genç, akılları hafif olacak Sözleri ise halkın en iyi sözlüsü olacak . Kuran okuyacak, lakin hançerlerinden aşağı geçmeyecek. Ve onlar islamiyetten okun yaydan çıkması gibi, bir iz kalmamacasına çıkacaklar. Kendilerine rastladığınızda onları öldürün.Zira kıyamet gününde Allah indinde , onları öldüren için nice ecir vardır.”
( Hz. Ali r.a)

“ Haberiniz olsun ki , islamın direği şiddetlere maruz kalacaktır.Denildi ki; ‘Ya resulallah ne yapalım ’Buyurdu ki;Hadislerimi kitaba arzedin.Ona uygun olan bendendir.Ve ben onu söylemişimdir.”
(Hz. Sevban r.a)
“Yakında ümmetimin içinde bazı kimseler olacak ki, Çeşitli yemekler yiyecekler, çeşitli içkiler içecekler ve renk renk elbiseler giyecekler ve sözü de dilini döndürüp konuşacaklar.İşte bunlar ümmetimin şerlileridir.”
( Hz. Ebu Umame r.a)

“ Araplardan ilk cennete girecek benim.Faristen ilk cennete girecek Selman dır.Rumlardan ilk cennete girecek Suheyl dir. Habeşten ilk cennete girecek kimse ise Bilal dir.”
(Hz. Ebu Umame r.a)

“Benden sonra yakında , ümmetimden bir taife zuhur eder ki , Kuran ı okurlar ama boğazlarını geçmez. Dinde de okun yaydan çıktığı gibi çıkarlar ve avdette etmezler. Onlar , halkın ve mahlukatın en şerlisidirler. Alametleri de yüzünü ve gözünü traş etmeleridir.”
( Hz. Ebu Zer r.a)
“Allah a iman dil ile ikrar,Kalp ile tasdik, aza ile amel etmektir.”
(Hz Aişe r.a)

“Kur an ı Arap şivesi ve Arap makamı ile okuyun.Ehli fıskın ve Nasara veya Yahudi şivesinden de sakının. Benden sonra bir kavim gazel gibi, Ruhbanların mersiyeleri gibi okuyacaklardır.Onların okudukları kuran hançereleri geçmeyecek,Onların kalpleri ve onları beğenenlerin kalpleri de fitneye uğramış olacaktır.”
(Hz. Huzeyfe r.a.)

“Ahmak ahmaklığı sebebiyle,fasıkın fıskından daha büyük bir derde düşer.İnsanlar Allah a akılları nispetinde yakınlaşır.”
( Hz.Enes r.a)

“Adam cennet ehlinin amelini yapar görünür, halbuki cehennemliktir.Bir kimsede görünüşte cehennem ehlinin amelini yapar.Halbuki o cennetliktir.
(Hz. Sehl İbni Saad)

“ ahir zamanda ümmetimin üzerine şiddetli bir bela zuhur eder.Bundan ancak iki sınıf kurtulur;Biri Allah ın dinini tanır ve onun için lisanı ve kalbi ile mücadele eder.İkincisi ise dinini anlamış ve tastik etmiştir.
(Hz Ömer r.a)

“Kuran ı okuyun ve ağlayın . veya ağlar gibi yapın. Kuran ı kendi edası ile okumayan bizden değildir.”
(Hz. Saad İbni Ebi Vakkas r.a)

“ Kuran okuma bakımından, insanların en güzeli, Okuduğu zaman Allah dan Haşyet ettiğini gördüğün kimsedir.” (Hz. Halid İbni Fadale r.a)

“Ümmetim içinde birtakım kavimler olacak ki , Fakihleri , ince ve karışık meseleleri ele alacaklar.İşte onlar ümmetimin şerlileridir.” (Hz Seyban r.a)



“Adamın layıkıyla Müslüman olması için dili kalbiyle, Kalbi diliyle bir olmalı, ameliyle sözü aynı olmalı. Komşusu da onun şer ve gailesinden emin olmalıdır.
(Hz. Enes r.a)

“Adam oruç tutar,namaz kılar,haç ve umre yapar. Mükafatını kıyamette aklı kadar alır.”
(Hz. İbni Ömer r.a)

“İleride kuran ı dünya için öğrenecekler gelmeden önce , Siz kur an ı okuyun, ve o sebeple cenneti taleb edin. Bilin ki Kuran ı şu üç kişi öğrenir.Kuran ı öğrenmek için öğrenen, Kuran ı geçim kaynağı yapan, ve bir de Allah için okuyan.”
( Hz. Ebu said r.a)

“Adam camiye gider, namaz kılar.Allah indinde sivrisinek kanadı kadar kıymeti olmaz.Kiminin de namazının Uhud dağı kadar kıymeti olur.Bunun sebebi , ikincinin birinden daha akıllı olmasıdır.’akılca güzel nasıl olur diye soruldu.’ Buyurdu ki eğer haramdan kim daha çok sakınıyorsa hayra kim daha çok haris ise o daha akıllıdır.”
( Hz. Ebu Hamiddissaidi r.a)

“Yakini, Kuran ı öğrendiğiniz gibi, örgenin ve benim Onu öğrendiğim gibi biliniz.(yakin;görüyormuş gibi bilmek, asıl iman budur.)
( Hz.Serr İbni Yezid r.a)

“Alimin günahı bir günahtır.Cahilin ki iki günahtır.Alim günah a düşmesiyle azap olunur.Cahil ise hem günaha düştüğü, hem de öğrenmediği için azap olunur.”
( Hz. İbni Abbas r.a)
“Ne kötü kavimdir o kavim ki, Allah için adaletle hareket etmez.ve aralarında ki işlenen masiyete mani olmazlar.” (Hz. Cabir r.a)

“Yev mi kıyamette hesaba önce namazdan başlanır.Eğer namaz hesabı doğru verilirse diğer amellerinde kabulüne yardımı olur.Aksi taktirde diğer amellerin hesabında zorluk çeker.”

“Namazınızın kabulünü isterseniz,Alimleriniz imam olsun.Zira onlar rabbinizle aranızda aracıdırlar.
( Hz. Nersed r.a)

“Ahir zamanda ümmetimden birtakım insanlar meydana gelir ki, kendimizin de babalarımızında işitmediği şeyleri anlatırlar.Sizler ve babalarınız kendinizi bunlardan çekin.”
(Hz. Ebu Hüreyre r.a)

“Kuran ı kerim ,Fasih bir Arabi lisanla inzal edildi. Keskese ve keşkeşe ile indirilmedi.
( Hz. Ebu Büreyde r.a)

“Kuran ı kerim, elfazı ve manası itibari ile ondan hoşlanmayana çetindir. Hoşlanana ise her iki itibarla da müyesserdir.Ve o hakemdir.Benim hadisim de sözleri ve manası itibariyle çetindir ve hakemdir.Kim ki ona tutunur, onu anlar ve ezberlerse kıyamette Kuran la beraber gelir.Kuran a ve hadisime ehemmiyet vermezse dünya ve ahiret te hüsrana uğrar.”
( Hz. İbni Ümeyr r.a.)


“Ne kötü kavim o kavim ki, mümin onların arasında gizlenerek ve sakınarak dolaşır.”
(Hz. İbni Mesut r.a)


“Kolaylık mübarek, Çetinlik ise şumdur.”

(Hz Said İbni Cübeyr r.a)

“Yakında benim üzerime hadis rivayet eden raviler
gelecek. Siz o hadisleri Kuran a arzedin. Uyarsa Alın uymazsa bırakın.”
(Hz. Ali r.a)

Yukarda ki bazı hadisler Arapça lisan içindir.Bu hadislerde Arapça lisanın boş kelimelerden , ve gereksiz seslerden olmadığı anlatılır.Bazılarında Arapça nın güzel okunması, şivesi ve okunuş tarzıyla ilgilidir.Arapça lisanın okunuş kuralları ve okunuş güzelliğinin dışına çıkılmamasını bildirmektedir.Bazılarında anlayarak namaz kılmayı ve ibadet etmeyi önemli kılmıştır. Bu hadislerin hepsi sizlere delildir. Kimisi doğrudan kimisi de dolaylı delildir.



LİSAN ARAÇTIR

Anlam bilimciler ve dil bilimcileri her şeyin anlamlardan ibaret olduğunu ve lisanın da bunu ortaya koyan araç olduğunu belirtirler.Anlamın tek, araçların çok olduğunu bildirirler. Aynı anlam ,pek çok araçla ifade edilebilir.Amaçlanan, seçilen anlamın, ifade edilmesidir. İnsanlar dimağındaki anlam ve manaları dili ile anlatırlar.Anlatılmada kullanılan araç lisandır.Bazen insan bir anlamı karşılayan iki ,üç kelime bile kullanabilir.
Anlama soyut ,anlatma somut kavramlardır. Konuşmamızı sağlayan kelimeler önce mana olarak zihnimizde belirir, sonra harika bir tarzda ağzımızdan dökülerek hayat bulurlar.Biz konuşurken düşüncelerimizi madde kıvamına kelimelerle döküyoruz. Kelimeler suret giymiş, diğer bir ifadeyle cisimleşmiş manalardır.
Konuşma çift yönlüdür. Biri konuşurken diğeri bunu işitip anlamalıdır.Sadece konuşma olup anlama olmasaydı lisan olmazdı .İnsanlar hayvanlar gibi garip sesler çıkartırdı.lisan insanın anladığı ve bildiği duygu ve düşünceleri dışarıya anlatmada kullandığı bir araçtır.
İnsanda önemli olan anlam ve manadır.
İnsana konuşma imkanını sağlayan düşünme kudretidir. Bir başka ifadeyle düşünme, konuşmayı doğuran amildir.
GÜNÜMÜZ DE DURUM

Her insan gibi Anadan ve Babadan aldığım dini eğitimle ve kulaktan duyma şeylerle Allah a taklidi iman ediyordum.(böyle imandan korkulur)Ancak, yıllar önce yaşadığım bir olay sonucunda Allah a gerçek iman etmeye başladım.Bu bana şunu gösterdi; "Allah ın izni olmadan kimse Allah a iman edemez." ve "halbuki onlar iman ettiğini zannederler, gerçekte ise iman etmiş değillerdir." sonra Namaza başladım.Camiye gidiyordum.Namazdan bir zevk alamıyordum.Allah a kesin inanıyordum.İnancımdan dolayı kendimde bir değişiklik olmuyordu.İmanımı daha da kuvvetlendirmek ve gerçek deliller arıyordum.Bende mi bir hata var diyordum. Yaşlıların bulunduğu camide, Yaşlı amcaların namaz kılışları dikkatimi çekti. Namaz kılıyorlardı ama ne yaptıklarını , ne söylediklerini ve neden yaptıklarını dahi bilmiyorlardı. Bir şeye inanmışlar ama neye inandıklarını bilmiyorlardı. Çabukça hareketler ediyorlar , Secde de ve Rüku de çabukça üç defa söyleyip kalkıyorlardı. Dinimizi bunlardan ibaret sanıyorlardı.Ne söylediklerini ve anlamlarını da bilmiyorlardı. Onların hali beni üzdü.Ülkede bu insanlar gibi milyonlarca insan var.Şunu iyi biliyorum ki, Allah onları, yaptıklarından dolayı hesaba çekecektir.
Bu ülkede insanların çoğu, Kur-an nın bir anlamının olduğunu dahi bilmiyorlar. Kandillerde, O Kuran ı, bir ses ritmi olarak dinliyorlar. Sonrasında "Oh azına sağlık ne güzel okudu " diyorlar. Namazınızın en güzel tarafı , namaz bittikten sonra ettiğiniz dualar değil midir?. Çünkü Allah a ne söylediğinizi biliyorsunuz. Bundan daha büyük sapıklık var mı.? O Kur an nın bir anlamı yani manası var. Siz onu bilmedikçe tam iman edemezsiniz.İman Kuran ı okumakla , anlamakla ve bilmekle oluşur. Başka bir şeyle değil.
Kuran Allah ın insanlara indirttiği kitaptır. Allah bu kitabı ,sizin okuyup anlamanız sonra düşünüp akıl etmeniz ve sizleri doğru bir yola sevk etmek için göndermiştir.Sizler onu anlamadıkça bilmedikçe, düşünüp uygulamadıkça asla doğru bir yola giremezsiniz. Yeryüzünde ki, tek doğru Kuran dır. Başka yoktur. Kur an sizlere gelmiştir. Onu anlayacağınız bir lisanda yani Türkçe bir lisanda okuyun.Gerçekte de lisan sadece bir araçtır.Önemli olansa anlam ve manadır.
Kur an ın lisanının yani Arapça lisanın, bir ilahiliği yoktur.Kuran ın her sözü Allah ın sözüdür.Ancak Peygamberin Arap olması ve kavminin de Arap olmasıyla bu lisanla inmiştir. Allah ın dininin, insanlara gelmesi için öncelikle bir peygamber , sonra kavmi olmalıydı. Allah durum bakımından en uygun şartları belirledi. O kavme daha önce hiçbir peygamber gelmemiştir. Kitabını da elbetteki o peygamberinin ve kavminin lisanında seçecekti. Yoksa nasıl anlayıp , inanacaklardı.
Elbette ki önce o kavim iman edecekti, sonra Mekke ve çevresi, diğer ülkeler, tüm dünya ve tüm zamanlar. Böylece kıyamete kadar devam edecekti.Bu Allah ın adeti, usülüdür.Bundan daha doğru ve gerçek ne var. Elbette ki önce kendi lisanlarında sonra da bu kürede ki diğer milletler de kendi lisanlarında.O Araplara söyleyin ırk ve lisan milliyetçiliği yapmasınlar. Peygamber onlardan hani bir misak söz almıştı , Arapların , başka ırklara üstünlüğü yoktur demişti.
Onlar o ashap ve Peygamberin etrafında toplananlar övülecek ve şerefli kimselerdir. Allah ın dinini yayıp bugüne kadar getirdiler.Arapça lisan, bence en üstün iletişim aracıdır. Arapça lisan, kendi lisanımdan üstündür. Ben bunu kabul ederim.Zamanla bizim lisanımız değişti. Cumhuriyet dönemiyle lisanımız Türkçe oldu. Biz yeni gelen nesil bunun (kuran ın ve namazın) anlamından uzaklaştık. Eskiden neden Allah ın veli kulları vardı?. Her Belde de çok sayıda türbeler ve evliyaların olması , Onların Allah a, namazlarında ne dediklerini bilmeleri nedeniyledir. Kuran ı da anlayarak okuyorlardı. Namazı ne güzel kılıyorlardı. (Bu şartlarda pek çok kimse Allah ın veli kulu olabilir.bu zor değildir. Sadece önünüzdeki lisan engelini kaldırmalısınız.)
Namaz bir anlamda Allah la buluşmak, ona dua ve ibadet etmek, onu zikretmek onunla konuşmak demektir.Sizler namazlarınızda Allah a ne dediğinizi bilmiyorsunuz. Ne dediğinizi bilmiyorsanız yanlış yoldasınız.Gerçek, Sizlerin bu ayetleri bilmeniz ve kalbinize yerleştirmenizdir. Allah kalplere bakar şekillerinize suretlerinize ve lisanlarınıza bakmaz.Her namazda ,Allah a her dediğinizi, mutlaka anlayarak ve bilerek söylemelisiniz. Bu olmazsa, namaz olmaz.
Bugün topluma bakın ;boşanmalar, kapkaçlar, hırsızlıklar, içki, kumar, kardeşlik bilincinin yoksunluğu, karşı cinsi , cinsel bir obje olarak görmek , bencillikler, çıkarcılık ,başkaların eksikliklerini anlatmak, insanların hatalarını açığa çıkarmak ve daha niceleri ……….
Sizin gerçekten o kitabı okuyup anlamadığınız içindir. Hanginiz Kuran ı anlayarak okudu ve bitirdi. Aranızda çok az kimse çıkacaktır.Onu anlamayarak seslerden okuyanı kast etmiyorum.Anlamını bilerek okuyanlardan bahsediyorum.Çok az çıkar.
İnsanlarımızın çoğu; neden zekat verdiğini , neden oruç tuttuğunu ve neden namaz kıldığını bilmiyorlar. Çünkü onların anlamalarına engel vardır.Anlamadan ve nedeni bilinmeden ve niye yaptığını bilmeyen insan ahmaktır .
Allah ın pek çok sözlerinde; Aklet miyorlar mı?, Düşünüp ibret almayacaklar mı?. Düşünmüyorlar mı gibi birçok hitapları vardır. Sizler anlamadan nasıl düşüneceksiniz. Nasıl akıl erdireceksiniz.

Aranızda hala dinimizi bir ses ritminden ibaret olduğunu sananlar var. Onlar dini ,Arapça nın okunuş şeklinden ve okunuş tarzından ibaret sanıyorlar. Onlar , harflerin birleşmiş halini okuyorlar. Bu durum İngilizce’nin okunuşu gibidir.
Diğer tüm dinlerde de namaz ,oruç , zekat gibi ibadetler vardı.Hepsi de kendi lisanlarında dini görevlerini yerine getirdiler. Arkalarından gelen nesiller bu ibadetlerden uzaklaşmışlar ve sapıtmışlardır. Şu anda bizlerinde ibadetlerimizde ne yaptığımızı bilmeyişimiz gibidir.
Namaz ibadeti , tüm dinlerde ortak olarak bilinen bir kavramdır.Zamanla eski ümmetler Musa ya ve İsa ya inananlarda bu ibadetleri bıraktılar.Bu bir tür, Allah a yalvarma ve yakarış demektir.Salat yani namaz sözcüğü, İslam ın ortaya koyduğu yeni bir kavram değildir. İslam dan öncede Araplar namaz anlamındaki salat sözcüğünü “dua ve istiğfar” anlamında kullanıyorlardı. Salat sözcüğü aslında “es sılatü” sözcüğünden türemiştir.Bu da ulamak ,eklemek,ulaştırmak birleştirmek anlamındadır. Namaz ibadeti de mümini, rabbi olan Allah a bağladığından ona ulaştığından dolayı, Allah la birleşmesi buluşması nedeniyle bu manada salat denmiştir.
Namaza başlarken hem ruhun hem bedenin namaza hazır hale getirilmesi,namazda fatiha süresinin bize telkin ettiği duygular,namazdaki ruku nun manası, secdelerin anlamı ve namaz bitiminde okunan Tahiyyat ın telkin ettiği duygular çok mükemmeldir.
İftitah tekbiriyle namaza başlayan bir kimse kimi hak mezheplere göre şu duayı okur.”Kuşkusuz ben yüzümü Allah a birleyici, tam bir Müslüman olarak , gökleri ve yeri yaratan Allah a çevirdim. Ben müşriklerden değilim. Benim namazım da, ibadetlerimde ,hayatımda, ölümümde Alemlerin Rabbi Allah içindir. Onun benzeri ve ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum.” Der. Ancak bunu anlayamadığı Arapça lisanla okumuşsa ona hiç birşey kazandırmamıştır. Çünki o duayı anlayarak okuyamamış ve psikolojik olarak Namaza kendini hazırlayamamıştır. Hatta onun verdiği anlamsızlık o kimseyi boşluğa sürüklemiştir.
Namazdan önceki gamet, psikolojik olarak namaza hazırlanmaktır.Sonra tekbir getirerek, ellerinizi kulak hizasında, Allah ı karşınızda bilerek ve onu görüyormuşçasına Allahın varlığına ve birliğine inandım diyerek namaza başlıyorsunuz. Sübhanekeyi okuyorsunuz .Onun anlamı çok güzeldir. O her gün okuduğunuz süphanekedir. Fatiha süresinde Allah a ne dediğinize bir bakın. “Bağışlayan ve koruyan Allah a sığınırım.Bütün teşekkürler Alemlerin Rabbi Allah içindir,o merhamet edendir bağışlayandır,hesap gününün sahibidir, Rabbimiz sadece sana ibadet ederiz ve ancak senden yardım dileriz,bizleri dosdoğru yola hidayet eyle, o kendilerine nimet vermiş olduklarının yoluna gazaba uğramış olanların ve dalalete düşmüş olanların yoluna değil. Kabul eyle “
Gördünüz mü Allah la ne güzel konuşuyorsunuz. Bu anlamları taşımayarak namaz kılıyorsanız her namazınız önünüze atılacaktır. İlk hesap , namazdan sorulacaktır.
Bakın o kabre gelen melekler sizinle sizin lisanınızla konuşacaklar. yoksa ne sorduğunu nasıl anlayacaksınız ve cevabınızı nasıl anlayacaklar. O melekler sadece Rabbin kim , peygamberin kim demeyecekler , yaşamınızdan da sorgulayacaklar.
Dikkat edin.!. Namazda ne yaptığını bilmeyenlersiniz. O kelimelerin ve hareketlerin, ne anlama geldiğini bilmeyerek yaptığınız işler ancak size bir eziyettir. Siz ancak spor veya birtakım hareketler yapıyorsunuz. Doğru yolda değilsiniz.


Rüküü de ise Allah ı bir hükümdar gibi görüp, önünde saygıyla, hürmetle, tazimle ve muhtaçlığınızla, üstünlüğün sadece ona ait olduğunu bilerek eğilmenizdir.
“Müminler muhakkak felah bulmuş(umduklarına ermişler) dur. Ki onlar namazlarında huşu içinde (Kalbi ve bedeniyle tam teslimiyet halinde ) olanlardır.”
Hanginiz bu duyguları taşıyarak rükü ediyor. Çok nadir kişiler çıkar.Bir Cuma topluluğunda belki bir, belki iki, fazla çıkmaz. Diğerleri ise hiçbir şey yapmıyorlar.Onlar ibadet etmiyorlar, onlar boş, birtakım hareketler yapıyorlar.
Anlamak ve bilmek her şeydir.Sizin servetinizdir. Onlarla yaşarsınız.Ve sizleri uyanık, şuurlu ve iyi bir hale getirir. Ölünce de kefenle gitmezsiniz. Sizinle beraber yaptıklarınız ve edindiğiniz bilgileriniz gider.
"Namazı dosdoğru kıl. Çünkü namaz hayasızlıktan ve kötü şeylerden alıkor. Allah ın zikri (namaz) ne güzel bir ibadettir.”
Peygamberimiz vefatında dahi, yatağında “namaza dikkat edin! namaza dikkat edin!” diyordu. Çünkü insanların sapıtacaklarını ve saptırılacaklarını çok iyi biliyordu. Şeytanda sizlerin, Allah ı tesbih etmenizi engellemek ister.
Siz gerçekten iman edip ibadetlerinizi doğru mu yapıyorsunuz, yoksa iman ettiğinizi zannedip ibadetleriniz eksik ve yanlış mı. Namaz da ,Allah ın huzurunda olduğunu bilmemek yanlışlıktır. Nasıl bir zikir içinde olduğunu bilmemek ise büyük yanlışlıktır.
Bilmediğiniz için, anlayarak okuyamadığınız için namazda boşluğa düşüyorsunuz. O boşlukta şeytan var.Sizin aklınıza yaşadığınız pek çok şey getirir.Artık namaz da onunla berabersiniz. Allah ı unutursunuz..
Namaz insanı rahatlatır.Allah a bağlar. Kötülüklerden sakındırır. Günahları temizler. En mükemmel ibadet şeklidir. Sizler bunları tadamıyorsanız Kendinize bakın.En büyük engel lisanınızdır.Kendi lisanınızda namazı kılın. Aranızdan Alimler çıkar.Bunlar sizin öz çocuklarınız ve öz kardeşleriniz olur.
Dini, iyi bildiğini zannedenlere, bilerek okuyun dediğimde ‘ tabiki anlamını bilerek okumak daha çok sevaptır.’diyorlar.Halbuki anlamını bilmeden kılıyorsanız, size hiçbir şey yok.Hatta sorguya çekilecekler.
Namazda , Örneğin ; Hz Ali, bir gün sırtından ok yer. ve çıkartamazlar.Ali de ; “ben namaza durduğumda çekin çıkartın” der.Ali namazda iken çekerek çıkartırlar.Namazı biten Ali; “ne yaptınız çıkardınız mı” diye sorar.Hz Ali nin bu hali Akıl, idrak, Şuurluluk, dikkat, bütünüyle kendini verme işidir.Bu durum , televizyon seyrederken bir konuya çok ilgi duyduğumuzda, tüm dikkatimizi vermemizle Çevremizdeki sesleri duymamamız ve annemizin gelip “oğlum sana söylüyorum niye bakmıyorsun” demesi gibidir. Şimdi kendi lisanınızla ibadet etmeden nasıl böyle olabilirsiniz ki.
.
ARAPÇA LİSANIN BİR İLAHİLİĞİ YOKTUR


Bir rivayete göre yüz yirmi dört bin peygamber gelmiştir.Hepsinin lisanı ve kitabı Arapça mıdır.Dinlerini Arapça lisanla mı anlattılar.Hayır.Açın okuyun ,Kuran ayetlerini.Ve diğer bilgileneceğiniz kitapları.
Her peygamber kendi lisanında gelmiştir.Dini, kendi lisanında tebliğ etmiştir.Tevrat , Zebur , İncil hangi lisanda inmiştir bir bakın. İncil i, her Hiristiyan ülke ,Pazar günü kiliselerinde tek bir lisanda mı okuyor yoksa her ülke kendi lisanında mı okuyor.
Her peygamber kendi kavmi hangi lisandaysa, Allah ın emirlerini ve hükümlerini o lisanda anlatmıştır. Allah onlara kendi içlerinden seçtiği kullarını gönderdi.Evrensel din olan islamı diğer milletler neden kendi lisanında yaşamasınlar ki. Ne kötü karar veriyorlar.
Allah kelimesini, Araplar önceden de bu özel kelimeyi bildiklerini söylediler.Onlar Allah ın isimleri ve vasıfları , bazı putlarının adıydı. Kimisine malik , kimisine rezzak diyorlardı. Putlarından çoğuna Allah ın bazı isimlerini kullanıyorlardı.Onlar da dua, kurban gibi ibadetlerde vardı.İşte bu kelimeler özel kelimeler değildir. Arapça aynı diğer lisanlar gibi sıradan bir lisandır.
Peygamberimiz bugün dünyaya gelip Allah ın dinini Rusya da tebliğ etseydi.Kuran kesinlikle Rusça olarak inecekti.Çünkü onlar ancak böyle anlayacaktı ve diğer kavimlere , gelecek nesillere ve tüm zamana da böyle yayılacaktı. Gerçekte ise Rusça ve Arapça veya başka bir lisanda olması önemli değildir.Sizler dininizi ve Allah ın hükümlerini bilemiyorsunuz. Lisan sadece bir araçtır . Gerçek olansa anlam ve manadır, o Ayetlerin hükümleridir.
Kur an , diğer peygamberlerin getirdiği sahifeler ve kitaplar gibi sadece bir kavme getirilmemiştir. Bütün kavimlere, kısaca insanlara ve tüm zamanlara gönderilmiştir. Bu yüzden kendi lisanınızda okuyup bilmek zorundasınız.
Arapça çok eski lisandır.Araplar İslam la şereflenince dinlerini yaymaya başladılar . Hem savaşlarla, hem de kendi istekleriyle onların dinine girenler oluyordu. Öyle bir zaman geldi ki Arapça lisan, yeryüzünün bir kısmında kullanılan hakim bir lisan olmuştu. Bugünümüzün İngilizce si gibi. Yeryüzünde her dönem farklı lisanlar hakimiyet sağlamıştır. Artık zamanımızda Arapça nın hakimliği kalktı. İnsanlar da Arapça ya yönelip uzun zaman harcamayacaklar. Gelecek nesillerinizde öyle. Günümüz insanlarına bakın, görmüyor musunuz.? O insanlar mutlaka Allah ın Ayetlerinden haberdar olmalılar. Namazlarını da kendi lisanlarında kılmalıdırlar.
Ben Arapça lisana karşı değilim. Ancak insanların bilmeleri, anlamaları ,akletmeleri için kendi lisanlarında okumalıdırlar. Gerçek olan da budur.Bizim iki seçeneğimiz vardır. Ya ülkenizin lisanını Arapça yapacaksınız, Ya da Kuran ı ve namazı kendi lisanınızda uygulayacaksınız. Artık ülkenizin lisanının Arapça olması mümkün değildir. Bunu da isteyici değilim. Kuran ı kendi lisanınızda okuyun ve namazı da kendi lisanımızda kılmamız mecburidir. Böyle yaparsanız kalbinize iman ve kesin inanç yerleşir. Şeytan da sizin Allah ı tesbih etmenizi engellemek ister.
Arapça lisanı kendi lisanımdan üstün tutarım. Allah hükümlerini anlatırken o lisanı kullanmıştır. Din o lisanla yayılmıştır. İnsanlar o lisanla dinimizi tebliğ etmiştir. Bu sebeple benim gözümde Arapça üstün bir lisandır . İnsanlarımızın anlaması ve bilmesi için kendi lisanımızda Kuranı okumalı ve namazı kılmalıyız. Allah ın dinini yaşamamız ve gelecek nesile taşımamız için bu şarttır.
Kur an Arapça lisan ile bütün zamanlara, Bütün kavimlere kıyamete kadar geldi diye Arapça lisan ile okunacaktır hükmünü kim veriyor. Sizler insanların Allah ın sözlerini duymasını engelliyorsunuz. Belki de bilinçsizce..İman sa sadece Allah ın sözlerini okumakla oluşur. Aslında tam tersi olması lazım değilmiydi. Yani tüm zamanlara gelmesi ,onun sadece Arapça lisanda okunması düşüncesini yıkar, devirir. Bu hükümleri Allah mı verdi, yoksa siz mi uydurdunuz.Allah insanların önüne engel koymak istemez.
Arapça Allah ın lisanı değildir.Allah bundan münezzeh tir.Her lisan Allah ın lisanıdır.Çünkü bütün lisanları O taktir etti. Eğer Arapça Allah ın lisanı olsaydı, Her kitap ve her peygamber Arapça bir lisan ile inerdi. Kitabında buna ait kesin bir hüküm olurdu. Allah ın ve Elçisinin sözlerinde Kesinlikle Kuran ı ve namazı Arapça lisan ile yapacaksınız diye hüküm yoktur. Tam tersi hitaplar bulunmaktadır. Allah ve elçisi ırkçı bir zihniyetle bir lisanda sabit kalmak gibi asla bir tutumları olmaz. Onlar bunlardan münezzehtir.Allah her lisanı bilir ve sizlerin aracılığıyla her lisanı O , oluşturmuştur.
Eğer Allah dileseydi hepinizin lisanını bir tek lisan yapardı. Ancak onun işleri hikmetlerle doludur.Ve o her kişinin niyetini bilendir. Allah sizlere bir zorluk çıkartmak istemez. O dinini en kolay ve en güzel şekilde kıldı. Göklerin ve yerin yaratılması, Lisanlarınızın ve renklerinizin farklı olması da onun varlığının delillerindendir.

Arapça sadece bir lisandır, iletişim aracıdır.Akıllarda oluşan mana ve düşüncelerin nefes verme ,gırlak, damak, dil ve dudaklarla kullanılan bir yöntemdir.Her lisan böyledir.Allah kesinlikle kalplerinize ve niyetlerinize bakar. Amelleriniz de niyetlerinize göredir.Eğer hala Kur an ı anlamayarak Arap ça lisanla okumaya devam ederseniz, yaptıklarınızdan dolayı Allah sizleri hesaba çekecektir. Sizlerin bu hali ne dediğini kendisi dahi bilmeyen papağanlara benzer.

KURAN I OKUYUN.

Bir insana, Kuran ı okumasını söylediğim zaman. O kimse hemen Arapça ‘elif, be’ yi açıp okumaya çalışıyor.Böyle olmaz. Çünkü siz sadece onun harflerini öğrenmeye çalışıyorsunuz.Bu aynı İngilizce nin ‘i ,bi ,si’ gibi harflerinden ibarettir.Okuyup öğrenenler ise bunun sadece okunuşunu öğrenmiştir.Bunu da sürekli tekrar etmezse unutacaktır. Peki bu insan ne yaptı.Hiçbir şey bilmeden ve gerçekleri anlayamadan kuran okudu ve namaz kıldı. Gerçekten yazık. Hep böyle namaz kıldık. Her namazımız da ne dediğimizi bilerek ve anlayarak kılmak için Arapça yı anlamlarıyla yani anadiliniz gibi bilmeniz lazım.
Her Sürenin, her Ayet in Anlamını bilmek öğrenmek çok uzun zamanınızı alacaktır. Tek tek kelimeleri, Ayetleri, Sureleri öğrenmek ,anlamlarını bilmek yıllarınızı alır.Çünki bir lisan daha öğreniyorsunuz, ikinci bir anadil. Ve herkesten bu arapçayı anlamlarıyla öğrenmesini isteyeceksiniz öyle mi. Gelecek nesillerimiz zamanlarını Arapça öğrenmeye harçamayacaklardır.Ana diliniz gibi bilmek zorundasınız. yoksa namazda ne dediklerini bilmeyeceklerdir. hep aynı ayetleri sureleri okuyacaklardır.en kısaları gibi .namazı çok küçültürler.Peygamberimizin kolayınıza geleni okuyun sözlerini kendilerine uyarlarlar.halbuki o güzel ve doğru sözlü peygamber kendi lisanında kılıyordu. Bütün Araplar da , Bedevilerde öyle. aynı türkçe anlamlı gibi Allahla konuşuyorlardı. bir peygamber doğrusunu yaparken siz neden şaşıyorsunuz , doğru yoldan ayrılıyorsunuz.
Ayrıca namaz da kıyamda iken Fatiha dan sonra yada secde de Allah tan bir sıkıntılarını gidermesini nasıl isteyecekler.Önce Arapça bir mütercim bulup sonra evde ezberleyip öyle mi namaz kılacaklar. Peygamber demedi mi sıkıntılarınız da namazla yardım dileyin. Peygamberimiz her sıkıntısını Allahtan namazda gidermesini dilerdi. Özellikle secdede. Sahabede secde den bazen saatlerce yalvarırlardı.Bu şekilde namaz kılmak ancak kendi lisanınızla olur. İşte dosdoğru namaz da budur.
Herkes Arapça yı anlamlarıyla öğrenmez. Vakit ayıramaz. Aileniz , komşularınız , toplumunuz , sizin soyunuz , ya gelecek nesilleriniz .Peki ya lisanı Arapça olmayan diğer müslüman ülkeler ve milletler. Arapça lisan sizlere çok büyük engeldir. Allah size dinde bir zorluk çıkarmak istemez.
Ayetlerin tam karşılığı olan mealini okuyacaksınız. Zamanında terçümanlar ve eski alimler tercüme etmişler. Mealini yazmışlardır. Ayetlerin ne zaman ve ne sebeple indiğini de belirtmişlerdir.Aynı zamanda Allah ; Peygamberiyle de o Kuranı açıklamıştır. Allah size ayetlerini açıklanmış olarak vermiştir.Onlar apaçık ayetlerdir. Dünyanın her yerinde hangi lisanda olursa olsun onun meali aynıdır. Ancak tefsiri (yorumu) farklıdır.Öyleyse sizler de Türkçe mealini okuyun.Diğer ülkeler ve milletler de kendi lisanında okusunlar.Ancak o ayetleri bilince kalbinize iman yerleşir.Okuyup bilmedikçe iman ,kalbinize asla yerleşemez.Peygamberimizin Ashab ı bir ayet inince " bu hanginizin imanını artırdı " diye sorarlardı.


SORULAR VE CEVAPLAR

Soru : İnsanlar Kuran nın mealini okusunlar anlamını öğrensinler de, öğle namaz kılsınlar. Neden Türkçe kılınacak ki?
Cevap: Böyle bir durumda, bu günkü düştüğümüz duruma yine düşmüş oluyoruz. Bir defa okuyup anlamını iyice bildikten sonra, her namazda Allah la konuşurken bir kere bildim bu bana yeter demekle şeytan sizi kandırmış oluyor.. Ve yine bugünkü duruma düşersiniz.Çocuklarınız ve gelecek nesilleriniz de daha kötü duruma düşecektir.Her namazda Allah la ne konuşuyorsanız bilmeniz ve anlamını mutlaka taşımanız lazımdır.
Soru: Kuran ı Arapça okurken ve namazı Arapça kılarken sürekli olarak anlamını da aklımdan geçirsem olmaz mı?
Cevap: Bir insan iki işi aynı anda yapamaz.Bunu yapabilmeniz için Arapçayı ana diliniz gibi bilmek zorundasınız.Bu da yıllarınızı alır.Siz yıllarınızı verseniz ,insanlar ve kardeşleriniz ve çocuklarınız yıllarını veremez.
Böyle bir durumda ancak namazdaki bazı süreleri öğreneceksinizdir.Mesela Fatiha, Nas, Felak, Tahiyyat, Salli ve Barik bu asla yetmez. Ayrıca Kuran ın da tamamını okumayacaksınız ve Hadislerden de habersiz olacaksınız.Kuran ın tamamını okumadan iman olmaz. Ben namaz da , Fatihadan sonra Bakara süresinden otuz, dilersem Aliİmran dan beş ve dilersem Zilzal ı okurum.Ve ben yıllardır namazımı Türkçe kılarım.
Ayrıca namazı ve Kuran ı Arapça okurken anlamlarını da aklınızdan Türkçe geçirmiş oluyorsunuz. Bu durumda Namazı hem Arapça hem de Türkçe kılmış oluyorsunuz. Hani Türkçe kılınmazdı ve Türkçe Kuran okunmazdı. Anlamların oluştuğu şekillenme aklınızda Türkçe olarak oluşmuyor mu.Gerçekten Arapça lisan size büyük engeldir.
Cuma hutbelerinde ayetlerin Türkçe karşılığını okuyorlar. Onlar da mı olmaz.?
Soru: Allah ın Ayetlerini kimse değiştiremez. Ayrıca Allah ayetlerini korumaktadır. Öyle değil mi?
Cevap: Tabi ki öyle.Aslında biz kendi lisanımızda okumakla Ayetleri değiştirmiş olmuyoruz.O Ayetler in tam anlamlarının Türkçe karşılığını okuyoruz.Böylece ayetlerin anlamında hiçbir değişiklik olmayacaktır.Zaten Allah ; Ayetlerimi kimse değiştiremez, bozamaz derken anlamlarını kastetmiştir. O zamanlar müşrikler ve Yahudiler Allah ın ayetleriyle çok uğraşıyorlardı.Kelimelerini değiştirip ,Farklı yorumlar yapıp değişik anlamlar çıkartıyorlar dı.
Soru: Kuran ın bir harfi değişirse anlamı değişir ve farklı anlamlar çıkar.Buna ne diyeceksiniz.
Cevap: Kuran da bir harfin değişmesiyleanlamının değişmesi doğrudur.Ancak bu Arapça lisanın sorunudur. Her lisanda bu sorun vardır.Bizim Türkçemiz de de ,kelimede bir harfin değişmesiyle farklı bir anlam oluşur.Zaten çeviriler yapılmış.
Soru: Her ülke kendi lisanında ibadet ediyor diyelim. Peki biz o ülkeye gittiğimizde nasıl olacak ,nasıl namaz kılacağız. nasıl anlayacağız.
Cevap: Arapçayı ana diliniz gibi bilmeyerek ve anlamayarak namaz kılıyordunuz zaten.Bunu hep yapıyordunuz. Ayrıca Kendi lisanınızda namazda neler yapıldığını neler okunduğunu artık bildiğiniz için sorun da kalmamıştır. Sünneti kendi lisanınızda , farzda İmama uyarsan İmamın lisanında kılmış olursun.Namazda neler okunduğunu da artık bilmektesinizdir.
Soru: Allah tan ve Elçisin den kendi lisanımızda yapmamıza dair ayet ve hadisler var mıdır.
Cevap : Ayetlerle deliller ve hadislerle deliller bölümünü okuyun.Allah ve Elçisi asla sizin önünüze engel koymaz.
Kendi lisanınızda okumanıza dair çok yakın ayetler ve hadisler vardır.Ayrıca Namazı ve Kuran ı mutlaka Arapça bir lisanda yapacaksınız diye asla bir ayet ve hadis yoktur.İnsanlarımız bazı hadisleri tam anlayamadıkları için böyle çekimser kalmaktadırlar.Bu da onların kendi hatasıdır.Böylece de insanların dine girmesine anlamalarına, bilmelerine ve kitabı okumalarına engel oluyorlar.Bilinçsizce ne kötü fiil yapıyorlar.
Soru: Okuduğumuz kuran ı ve namazımızı Allah biliyor ya!! Ne gerek var kendi lisanımızda okumaya?
Cevap: Allah kendi bildiği için mi bu kitabı size indirdi. O zaten biliyor du .O bu kitabı sizin bilmeniz için indirdi. Yoksa siz nasıl bilecektiniz. İman ancak o kitabı okumakla oluşur.Böylece de kalbinize yerleşir.
Soru: İnsanların bir kısmıözelliklede yaşlılar diyecekler ki bizim namazımız ne oldu.Yani biz hep yanlış mı yaptık.Yoksa biz mahfolanlardan mı olduk.
Cevap: Allah pek çok Ayetlerinde ‘Ancak tövbe edip doğru yola girenler müstesna’ der.Allah bununla hata yaptığını anlayan insanın hatasını anlayıp doğrusunu tercih ettiğinden ve yeniyi yaptığından dolayı eski sayfaları kapatır.O doğru tercihi yapmasıyla eskiyi siler.Bu Allah ın hem merhameti hem de adetidir.O doğruyu kabul edip kendi lisanında namazı kılan ve etrafına bunu öğütleyen ve buna çalışan kimselere de Allah ın ikramı gelecek nesillerdeki insanların kıldıkları doğru namazdan milyonlarcasıdır.O, sadece kendisi yanlış yapmıştır.Ama arkadan gelen insanların milyonlarcasının ömürleri boyunca kıldığı namazı kılacaktır.Çünkü O, doğruyu kabul edip arkalarındaki için çalışmıştır. Aralarından, böyle kendi lisanımızda olmaz deyip direten yaşlılar da çıkar.Bilinçsizce hata etmektedirler.
Soru: Allah ın kitabında;”elif lam mim”,”elif lam ra” gibi ayetler vardır.Bu ayetler Arapça okunmasına bir delil teşkil etmez mi ?
Cevap: Hayır.Bu ayetler başka bir maksada yöneliktir. Bu ayetlerin tam olarak neyi ifade ettiği Araplar tarafından da bilinmemektedir.Bu ayetleri Allah ve elçisi daha iyi bilir.Hiçbir kimse bu ayetlerin neyi ifade ettiğini bilmiyor. Ancak çeşitli yorumlar yapılmıştır.Mesela “elif lam mim” ayeti için İbni Abbas ‘ben Alim olan Allah ım’ yorumunu yapmış.Peygamberimiz de; İbni Abbas a ‘güzel söyledin’ diye, tebrik etmiştir.Pek çok alime göre Bu ayetlerin ‘kuran ın Allah ın sözleri’ olduğunu gösterir ayetler olduğunu belirtmişlerdir.Ben de onlara katılıyorum.Sizlerde O Ayetlerden nasıl yorum çıkartılmış sa öylece mealini alın.Sizler halbuki diğer ayetleride gördünüz. Allah ın sözleri birbiriyle çelişmez. Ayrıca aşağıda farklı bir cevabı vardır.
Soru: Peygamberimizin Kuran ın Arapça okunuşuyla ilgili pek çok hadisi vardır.Buna ne diyeceksiniz.
Cevap: Doğru söylüyorsunuz. Ancak Peygamberimizin Kuran ı Arapça lisan haricinde bir lisanla okumayın diye hiçbir emri yoktur.Hatta bazı hadislerinde okunabilir yorumu çıkmaktadır. Hadisleri hep Arapça lisanla ilgilidir. Peygamberimiz Arap şivesiyle ,Arap vurgusuyla ve okunuş güzelliğiyle okumasını devamlı öğütlemiştir.Onların lisanında kendine has okunuş şekilleri vardır.Bu her lisanda vardır.Bu durum Arap lisanında daha güçlüdür.
Soru: Kendi lisanımızda ibadet etmekle , dinde birlik bozulmuyor mu?
Cevap: Tek neden olarak gösterilen, Dinde birlik bozulur düşüncesiyle kendi lisanımızda ibadet etmeniz engelleniyor.Bu gerçekten doğru bir karar değildir. Yeryüzüne bir bakın.İslam dininde bir birlik görüyor musunuz. Bu birliği elinde tutacak bir güçlü lider ve bir güçlü ülke var mı.? Her ülke kendi içinde dinde parçalanmış da parçalanmış ve küçük küçük guruplar dahi oluşmuş.Dinde birlik sadece Arapça lisanda olur mu sandınız.
Din de birlik herkesin Arapça lisanla Kuran ı okuması ve namazı kılmasıyla olmaz. Şu anda yeryüzü dini Arapça lisanla yaşıyor. Birlik içinde misiniz.
Birlik ancak insanların aynı duygu ve düşünceleri paylaşmasıyla sağlanır. Sizler Arapça lisanla Kuran ı anlayamadığınız için, birlik içinde değilsiniz.
Her millet kendi lisanında Kuran okumalı ve kendi lisanında namazı kılmalıdır. Böylece hepiniz aynı Kuran kültürünü yaşar ve aynı düşünceleri paylaşırsınız. Dini kendi lisanınızla yaşamanız, birliğe yönelik bir harekettir.Birlik ancak böyle sağlanabilir. İçinizden ancak akıl sahipleri anlar.İyice düşünürseniz doğruyu görürsünüz.

GERÇEKTE, KİTAP ÖNEMLİDİR

Allah devamlı kitabı vurgulamıştır.O kitaptabın vurguları, hükümleri, size bildirdikleri önemlidir. Hangi lisanda olursanız olunuz o kitabı okumalısınız. Allah kuran dan kitap diye bahsetmiştir.

“Apaçık bildiren kitaba and olsun ki.” 43/02
“Apaçık bildiren kitaba yemin olsun ki.” 44/02
“Ve ondan evvel de ,Musa nın bir rehber ve bir rahmet olan kitabı var idi. Ve işte bu da bir kitaptır.Tastik edicidir. Arapça bir lisan ile gönderilmiştir.Zulm edenleri korkutmak için, Muhsin olanlara da bir müjdedir.” 46/12
“İşte böylece bu Kuran ı Arapça lisanda bir kitap olarak indirdik ve onda uyarı ve tehditlerimizi farklı üsluplarla anlattık. Ta ki insanlar, Allah a karşı gelmekten korunsunlar ve ta ki o , kendilerine bir ibret ve uyanış versin.” 20/113
“O yüce Allah, senin üzerine kitabı, kendisinden evvel ki kitapları tastik edici olarak hakkıyla indirdi, Tevrat ve İncil i de indirmişti.” 03/03
“şüphesiz ki biz sana kitabı hak olarak indirdik ki, İnsanlar arasında Allah Tealanın sana bildirdiği sekilde hükmedesin ve hainler için müdafacı olma.” 04/105
“Bir eğriliği olmayan, Arapça lisanda bir kuran ki, belki sakınırlar.” 39/28
“Allah Tealadan başka hakem istermiyim, ki : O size kitabı ayrıntılı olarak indirmiş olan zattır.” 06/114
“Ve bu bir kitaptır ki, Bunu biz indirdik, mübarektir. Artık ona tabi olunuz. Ve sakınınız taki rahmete eresidiniz.” 06/155
“Bu bir kitaptır ki, bununla korkutasın diye ve müminlere bir öğüt olarak sana indirilmiştir.Bundan dolayı sakın kalbinde bir sıkıntı olmasın.” 07/02
“Şüphe yok ki , benim koruyucum, o kitabı indirmiş olan Allah Teala dır.Ve o bütün Salih kullarını gözetir.” 7/196
“ Elif, Lam, Ra. İşte onlar, hikmetli olan kitabın ayetleridir.” 10/01
“Elif, Ram, Ra. Bir kitap tır ki,Ayetleri hikmet sahibi ve her şeyden haberdar olan cenabı hak tarafından sağlamlaştırılmış ve sonra açıklanmıştır.” 11/01
“ Elif, Ram, Ra. İşte bu Apaçık kitabın ayetleridir.”
12/01
“ Elif, Lam, Mim, Ra.İşte bunlar kuran ın ayetleridir.Ve sana rabbinden indirilmiş olan haktır. Fakat insanların çoğu iman etmezler.” 13/01
“Elif, Lam, Ra. Bu kitaptır ki, bunu sana indirdik. İnsanları rablerinin izniyle karanlıklardan aydınlığa, o her şeye galip övgüye layık olanın yoluna çıkarasın.” 14/01

“Elif, Ram, Ra. Bunlar kitabın ve apaçık Kuran ın ayetleridir.” 15/01
Bu üstteki harflerle başlayan Ayetler hep aynı düşünceyi söyleyen ve ard ardına gelen 10,11,12,13,14,15 nolu surelerin birinci ayetleridir. Hepsinde aynı anlam bütünlüğü vardır.Kuran ın apaçık bir kitap olduğundan , Kuran ın ayetlerinden ,açıklandığından bahseder. Peki neden Arapların anlayamadığı harflerle başlamıştır.İşte asıl hikmet buradadır. Bu ayetler her lisanla okunabileceğini gösterir delillerdir.
“Ve sana bu kitabı indirmedik, ancak onlara kendisinden ihtilaf ettikleri şeyi açıkça bildirmen için ve iman eden bir kavim için bir hidayet ve bir rahmet olmak üzere indirdik.” 16/64
“Ve o gün her ümmet için de, üzerlerine kendilerinden birer şahit göndereceğiz. Seni de bunların üzerine bir şahit olarak getirdik, ve sana kitabı her şey için bir apaçık beyan ve hidayet ve rahmet ve Müslümanlar için bir müjde olmak üzere indirdik.” 16/89
“Bu gayet açıkça bildiren kitabın ayetleridir.” 26/02
“Ta, Sin. Bu sana Kuran ın ve pek açıkça beyan eden bir kitabın ayetleridir.” 27/01
“Bunlar apaçık kitabın ayetleridir.” 28/02
“Onlara kafi gelmedi mi ki,Biz senin üzerine kitabı indirdik. Onlara karşı okunmaktadır. Muhakkak ki onda iman eden bir kavim için elbette bir rahmet ve bir nasihat vardır.” 29/51
“Ve işte sana böylece kitabı indirdik. Artık kendilerine kitap vermiş olduklarımız ona iman ederler. Şunlardan da ona iman edecek olanlar vardır.Ve bizim ayetlerimizi kafirlerden başkası inkar etmez.” 29/47

KİTAP NE İÇİN İNDİ.

Öyle boş boş bir şeyler söylemekle kendinizi iman mı etmiş sayıyorsunuz .Kendi lisanınızla okumadan o kitabı anlamazsınız, düşünemezsiniz, akledemezsiniz. Siz zaten şu anda ne yaptığınızı bilmiyorsunuz.. Aşağıdaki ayetlere dikkat edin. Allah sürekli neleri söylemiştir. Anlamanın, düşünmenin, akletmenin , bilmenin mutlak şart olduğunu bildirmektedir.
Allah ın pek çok sözlerinde; Aklet miyorlar mı?, Düşünüp ibret almayacaklar mı?. Düşünmüyorlar mı gibi birçok hitapları vardır. Sizler anlamadan nasıl düşüneceksiniz. Nasıl akıl erdireceksiniz.bu da ancak kendi lisanınız da ana dilinizle mümkün olur.

Düşünmek ve ögüt almak

“ Bu Kuran insanlara bir tebliğ dir, insanlar onunla uyarılmaktadır.Ancak bir tek ilah olduğunu bilsinler. Ve aklını kullananlar bunu düşünsünler.”14/52

“Muhakkak ki biz onu bir Arapça lisanda bir Kuran kıldık, umulur ki siz düşünürsünüz.” 43/03
“Bu bir kitaptır ki, Onu sana indirdik, mübarektir. Ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri ibret alsınlar diye.” 38/29
“Ve biz ona şiiri öğretmedik ve onun için layık da olmaz. O, başka değil, bir öğüttür, Ve apaçık bir kuran dır.” 36/69
“Kuran başka değil, bütün alemler için bir öğüttür.”
38/87
“Kuran ı düşünmeye çalışmazlar mı?..yoksa kalplerinin üzerinde kilitler mi var.” 47/24
“Kuran ı düşünmezler mi.Ve eğer Allah Teala dan başkası tarafından olsa idi, elbette bir çok ihtilaf bulurlardı.” 04/82
“O o zattır ki: Kulunun üzerine açık açık ayetler indirir. Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için ve şüphe yok ki, Allah sizin için elbette pek şefkatlidir, çok merhametlidir.” 57/09
“And olsun ki, biz kuran da bu uyarıyı güzelce düşünsünler diye çeşitli şekilde beyan ettik. Halbuki bu onlar için nefretten başka bir şey arttırmıyor.” 17/41
“Müminler için hidayettir ve bir müjdedir.” 27/02
“Ve bu Rabbinin dosdoğru olan yoludur.Muhakkak ki biz, ayetleri düşünen bir kavim için ayrıntılı olarak beyan etmişizdir.” 06/126
“And olsun ki,insanlar için , bu Kuran da misalin her türlüsünden zikrettik. Gerek ki onlar iyi düşünsünler.”
39/27
Anlamak, Akletmek

“ İşte Allah Teala ayetlerini böyle beyan buyuruyor, ta ki düşünüp, anlayasınız.” 2/242
“Şüphe yok ayetleri size apaçık beyan ettik, eğer düşünüp anlıyorsanız.” 3/118
“Şüphesiz yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü , Akıllarını kullanmayan (gerçegi göremeyen ) (onlar) sağırlar, (onlar) dilsizlerdir.” 8/22
“O aklını kullanmayanlara kötü bir azap verir.”6/100
“ Ve onlara Allah ın indirdiğine uyun, denildiği zaman, dediler ki : hayır biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız.Ataları bir şeye akıl erdirememiş, doğru bir yola gitmemiş oldukları halde mi ,? Onlara uyacaklar.”
02/170
“Ve namaza çağırdığın zaman onu bir eylence ve bir oyuncak edindiler. Bu da şüphe yok ki onların akıllıca düşünmez bir kavim olmalarındandır.” 5/58
“De ki: murdar ile temiz eşit olmaz. İsterse murdarın çokluğu hoşuna gitsin. Artık ey güzel akıl sahipleri!.. Allah Teala dan korkunuz ki kurtuluş bulabilesiniz.” 5/100
“Ve dünya hayatı bir oyun ve eylenceden oyalanmadan başka bir şey değildir.Ve elbette Ahiret yurdu takva sahipleri için hayırlıdır. Buna akıl erdiremez misiniz.” 6/32
“Artık sizin için onların iman edip, inanacaklarını ümit edermisiniz.? Onlardan muhakkak bir gurup vardır ki, Allah ın kelamını işitirler de onu akılları ile anladıktan sonra değiştirmeye kalkışırlar.Halbuki onlar bilirler.”
02/75
“Ve kafirlerin durumu, o hayvanların durumu gibidir ki, çağırmadan ve bağırmadan başka bir şey işitmeksizin haykırır durur. Sağırdırlar, dilsizlerdir, kördürler artık onlar düşünemezler.” 2/171
“Şüphesiz Allah Teala katında canlıların en kötüsü sagırlar ve dilsizlerdir ki, akıl erdiremezler.” 8/22
“Hiçbir şahıs için, Allah Tealanın izni olmaksızın iman etmek mümkün degildir.Ve murdarlığı akıllıca düşünmez kimselerin üzerine kılar.” 10/100
“ Yoksa zannedermisin ki, onların ekserisi işitirler ve akıllıca düşünürler.?. Onlar başka degil hayvanlar gibidirler, belki onlar yolca daha sapıklardır.” 25/44
“ Ve şu misalleri ki,onları insanlar için getiriyoruz. Maamafif onları ancak bilenler düşünüp anlayabilir.”

İÇ DÜNYANIZDA ÇATIŞMA , ŞEYTANLA SAVAŞ
Sizlere Aşağıda ki gibi sorular yöneltebilirler.Ancak aklı olanlar ve düşünenler bu soruları bertaraf ederler.


  • Dinde birlik bozuluyor.(Ayrılmış olduğumuz birliğe yeni giriyoruz.)
  • Arapça lisan ne güzeldi, .(okunuş güzelliğinden dolayı bu soru şeytandandır.Okunuş güzelliğini size güzel göstererek, sizin Allah ı tesbih etmenizi engellemek ister.)
  • Tüylerim diken diken oluyor. etkileniyordum. (Kuran ı güzel okunuşundan dolayı ,Onlar dini, Arapça lisanın okunuş güzelliği zannediyor.Bu şeytanın işidir.dini bundan ibaret zannettiriyor. Bunlar onun aldatmacalarıdır. )
  • Dininiz elden gidiyor.(dine yeni giriyorsunuz.Din doğru ancak yöntem yanlış, Dini kendi lisanınızda yaşamalısınız.)
  • Allah ve Resulü buna razı olmaz.(Ayetlere ve hadislere bakın),(Allah ve Resulünün sözlerinde gerçek daha açıktır.)
  • Böyle olur mu bu bana ters geliyor.(bunu söyleyen şeytandır.sizin Allah ı tesbih etmenizi engellemek istiyor.)
  • Böyle Türkçe Allah la konuşulur mu.( Bundan daha doğru ne olabilir.Gerçeği göremeyenler ve akıllıca düşünemeyenler bunu söyler.Ayrıca bütün peygamberlerde kendi lisanlarında ibadet ettiler.)
Dua ederken Türkçe ediyorsunuz da Namaz kılarken neden Türkçe kılmıyorsunuz. Namaz da ,dua gibi Allah la konuşmadır.Aynı şeydir. Ne fark var.Ne çelişkili ve kötü karar veriyorsunuz.
Hak gelince Allah batılı deviriverir.Şeytanı mahveden güç, bilgidir.
Tam 5 yıldır Türkçe namaz kılıyorum. 8 yıldır Türkçe Kuran okuyorum. Yemin ederim ki böyle manevi hale , ağlayarak namaz kılmaya. Kuranda ki istediğim sureden okumayı hiç bu kadar lezzetli bulmamıştım.Bazen secdeden tam bir saat kalkmayarak,Allah tan bir sıkıntımı gidermesini yalvara yalvara isterim. mutlaka ALLAH LA ne konuştuğunuzu bilmelisiniz. Namaz da ayakta iken Fatiha dan sonra komple NİSA suresini , bazen de imran ailesini, bazen dişi deveden bazı sureleri , bazen de deprem,zelzele okurum. Bazen annem bana kızar bu nasıl namaz kılmak diye çok geç kılıyormuşum. Keşke bilselerdi.Onlara anlatsam da beni dikkate almıyorlar.Ne yaptıklarını bilmez şekilde namaz kılıyorlar. Onlara üzülüyorum.
İSLAMİYET EVRENSELDİR. SON ÜMMET ARAPÇAYLA SINIRLANDIRILMAMALIDIR.KÜRE YANİ DÜNYA HABERDAR OLMALI VE İBADETLERİNİ ANLAYARAK ANADİLLERİNDE YAPMALIDIRLAR.
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
dizilererledeki favori oyuncularin kunyelerini ezberleilenyebilen,futbol takiminin fiksturlerini ezberleyebilen,bilgisayari daha iyi kullanabilmek icin ingilizceyi ogrenebilen,para gelecegini bilse on lisani ana dilinden iyi ogrenebilen insanin kendine herseyi verebilecek arabi lisani ogrenememesi gercekten TAKDIRESAYANDIR!!!!!!!!!
 
K Çevrimdışı

Kumtanesi

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
dizilererledeki favori oyuncularin kunyelerini ezberleilenyebilen,futbol takiminin fiksturlerini ezberleyebilen,bilgisayari daha iyi kullanabilmek icin ingilizceyi ogrenebilen,para gelecegini bilse on lisani ana dilinden iyi ogrenebilen insanin kendine herseyi verebilecek arabi lisani ogrenememesi gercekten TAKDIRESAYANDIR!!!!!!!!!

Selamun Aleykum...

yazdığınız mesaj size göre bir cevap niteliği taşıyorsa eğer bence çok sığ,ve yetersiz olmuş...yukarıdaki konuyu hazırlayan arkadaş onlarca ayet ve hadis le görüşünü destekleyen akla ve mantığa uygun bir görüş beyanında bulunurken siz sadece tüm insanlığın arabcayı mutlaka öğrenmesi gerektiğini dar bir çerçevede belirtmişsiniz...sizden ricam eğer arkadaşın söyledikleri yanlış ise lütfen onun yanlışlarını onun gibi ayetler ve hadisler ışığında aynı zamanda da akla ve mantığa uygun bir şekilde çürütebiliyorsanız bunu yapın..ama bunu yapabilecek konumda değilseniz konuyu bulandırmayın bırakın bilen insanlar cevap versinler ki bizim gibi öğrenmeye çalışanların kafaları karışmasın...

selamun aleykum
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
dunyada ekmegi niye herkes ayni sekilde yiyor dusundunuzmu hic gayet akilli ve mantikli degilmi neden bir dusunun bakalim umarim detayi yakalarsiniz,ekmegi yemenin ingilizcesi,arapcasi,turkcesi,ugandacasi,taiwancasi olurmu?????
 
K Çevrimdışı

Kumtanesi

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
dunyada ekmegi niye herkes ayni sekilde yiyor dusundunuzmu hic gayet akilli ve mantikli degilmi neden bir dusunun bakalim umarim detayi yakalarsiniz,ekmegi yemenin ingilizcesi,arapcasi,turkcesi,ugandacasi,taiwancasi olurmu?????

geçici olan bir fani ile(ekmek) ALLAH,ın kelamının kıyası sizce uygunmudur acaba? , diğer bir deyiş ile sizin için ALLAH,ın indirdiği ve pek çok anlamı içinde barındıran kur,an ile yemek eylemi aynı anlamamı geliyor.?ekmeği yerken yaptığınız eylemin anlamını düşünmezsiniz..zaten o eylemde sizi düşünmeye ve akletmeye yönlendirmez o tümü ile nefsani bir ihtiyactır...ama arkadaşın kastettikleri ibadet kapsamında olan eylemler ve bir anlam taşıması gerektiğini söylüyor...

ekmek yemek, su içmek ,hava solumak,uyumak bunlarda bir mümin için yaşamın devamı ve ibadetlerin ikamesi bakımından '' AMELLER NİYETLERE GÖREDİR '' hadisi çerçevesinde ele alındığında birer ibadet gibi algılanabilir..ama bunlar lisan şartı altına alınmamış eylemlerdir,ve mecburi eylemlerdir...bu gibi eylemleri sadece insanlar yapmaz hayvanlarda yapar...o yüzden verdiğiniz kıyas bence yeterli değil ve hoş ta değil...hoş değil çünkü hayvanlar ile insanları aynı terazide tartıyorsunuz...inanmış bir insanın meleklerden bile üstün konumda olduğunu düşünürsek onu hayvanların seviyesinde değerlendirmeniz hiç hoş olmaz..hatta Ona verilen değere bir hakaret içerir.

yine söylüyorum tartışmanın ana konusu biz değiliz..burda bana cevap vermek durumunda değilsiniz..ama arkadaşın yanlış düşündüğünü idda ediyorsanız onun düşüncelerini onun yöntemi ile çürütün...ama bunu siz değil lütfen bilen bir başkası yapsın ki kafamız karışmasın konu amacının dışına taşmasın.

selamun aleykum
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
tanri kelimesi ile ALLAH celle celaluhu kelimesinin ayni anlama gelmemesi bile arap dili ile yani geldigi dilde,yapmaya en buyuk delildir,ayrica ameller niyete goredir hadisi ile ilgili abdulhak kardesin cok guzel bir yazisi vardi okumaniz faydali olucaktir inseALLAH (celle celaluhu)
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
(Ey Muhammed!) Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor. Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah, gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna (gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete) gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı (yükünüzü hafifletti.) Artık, Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah’ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O hâlde, Kur’an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz, onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükâfat olarak bulursunuz. Allah’tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
MÜZZEMMİL suresi 20. ayet

KALDIKI ISLAMDA HIC ZORLUKTA YOKLUK YUKARIDAKI AYETDE DELILDIR....
 
tawh1d Çevrimdışı

tawh1d

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
"...(Namazda) Artık, Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun..."

[ Müzzemmil / 20 ]

"Beni namaz kılarken nasıl görüyorsanız öyle kılınız."

[ Buhârî, Ezân, 18. ]

"Namazda insanların kelâmından hiçbir şey uygun olmaz. Çünkü namaz ancak tesbih, tekbir ve Kur'an okumadan ibarettir"


[ Müsned, V, 447-448; Nesaî, “Sehv”, 20; bk. Müslim, “Mesâcid”, 35; Ebû Dâvûd, “Salât”, 174 ]
 
K Çevrimdışı

Kumtanesi

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeşler ALLAHA şükür vermiş olduğunuz ayatleri biliyorum ve namazda bizde sizler gibi aynı dili kullanıyoruz...yani namazda fatiha suresini okurken '' ELHAMDULİLLAHİ RABBİL ALEMİN '' diye okuyoruz '' HAMD(ÖVGÜ) ALEMLERİN(BİLDİĞİMİZVE BİLMEDİĞİMİZ HERYERİ VE BOYUTU ) YARATAN,DÜZENLEYEN,GELİŞTİREN ,TERBİYE EDEN ALLAH,A AİTTİR '' demiyoruz..dediklerimizin bu manayı taşıdığını biliyoruz. ama verdiğiniz örneklerdeki ayetlerde lisan ile ilgili bir şey ben göremedim...

ALLAH zorluk dilemez doğrudur...Kur,an dan kolayınıza geleni okuyun diyor..bu ayetteki kolayınıza geleni okuyun hitabının yapıldığı arapça metinde bunun arapça olarak yapılması gerektiği belirtiliyormu ? yani kur,andan kolayınıza geleni arapça olarak okuyun diyormu acaba ? yok sa arkadaşın iddaa ettiği gibi indirildiği topluma hitabenmi bu şekilde söylenmiş,diğer dilleri kullanan insanlarda aynı hitaba dahilmidirler? yada açık ve net olarak sizden şunu istirham edeyim..

arkadaşın söylediklerini çürütecek kur,an dan kur,anın namazlarda ve namaz dışında sadece indirildiği dil olan arapça okunması gerektiğini gösteren ,bildiren bir ayet söyleyebilirmisiniz bana? sahih hadis kaynaklarından da kur,an,nın arapça okunması gerektiğini bildiren bir hadis...yukarıda bir kardeşimiz "Namazda insanların kelâmından hiçbir şey uygun olmaz. Çünkü namaz ancak tesbih, tekbir ve Kur'an okumadan ibarettir" hadisini getirmiş...bu hadis gibi ibadettlerin arapça yapılması gerektiğini bildiren ayet ve hadisler getirebilirseniz inşaALLAH belki arkadaşı ikna edebilir yada en azından hakkı önüne koyabilirsiniz.

selamun aleykum
 
tawh1d Çevrimdışı

tawh1d

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
بسم الله الرحمن الرحيم
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته

MEAL - KUR'AN-I KERIM - DEGILDIR ...

Kesin, Kat'i, Saf, Temiz, Mükemmel, Eksiksiz, ... bir Kur'an varken...

10 Cesit mealden birini secip, anlamina isabet edilememis ve (noksan, aciz, kusurlu)insanlarin kelami ile tercüme edilmis bir meali secmenin... ne alemi var ?

Allah SubHanehu ve Te'ala ARAPCAYI secmis bizim icin ...

Ben cahil kalin, meal okumayin, tefsir okumayin, anlamina kafa yormayin, demiyorum ...

Bilhassa bunlar yapilmasi gereken seyler, ... ama Sünnetin isiginda !

Bir Müslüman maalesef o kadar cok faydasiz seyi ögrenmeye calisiyor ki, sira arapcaya geldimi nedense hemen cayiyor ...
 
tawh1d Çevrimdışı

tawh1d

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
"Namazda insanların kelâmından hiçbir şey uygun olmaz. Çünkü namaz ancak tesbih, tekbir ve Kur'an okumadan ibarettir" hadisini getirmiş...bu hadis gibi ibadettlerin arapça yapılması gerektiğini bildiren ayet ve hadisler getirebilirseniz inşaALLAH belki arkadaşı ikna edebilir yada en azından hakkı önüne koyabilirsiniz.

selamun aleykum

بسم الله الرحمن الرحيم
و عليكم السلام ورحمة الله وبركاته

"...(Namazda) Artık, Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun..."

[ Müzzemmil / 20 ]

Namazda Kur'anin Arapca okunmasina dair bu ayet yeter... Meal dedigimiz, (100%) isabet edilememis bir Tercümedir, .. Bu Kur'an olarak isimlendirilemez, zira icinde mutlaka hata vardir... Meal kelimesinin tarifi: (alinti) "Her yönüyle aynen aktarılması mümkün olmayan bir sözün başka bir dile yaklaşık olarak çevirisidir. Özellikle Kur’an tercümeleri için kullanılmaktadır."

"Beni namaz kılarken nasıl görüyorsanız öyle kılınız."

[ Buhârî, Ezân, 18. ]

Biz eger "Ehli Sünnet Vel Cemaat" oldugumuzu söylüyorsak o zaman Peygamber efendimiz sallAllahu aleyhi ve sellemin Sünnetini takip etmeliyiz, yoksa her Milletin kendine ait bir Sünneti olurdu oysaki: (alinti) "Peygamberimiz de namazlarında Kur’ân dilini kullanmıştır. O zamanlarda da Selman-ı Farisi, Bilal-ı Habeşi gibi aslen Arap olmayan sahabiler de namazlarını Kur’ân diliyle kılıyorlardı. Yine o dönemde İran ve Bizans gibi büyük imparatorlukların halkının büyük bir kısmı Müslüman olduğu halde, onlar da namazlarını Kur’ân diliyle kıldılar."

Ehli Sünnet Ve'l Cemaat: "Peygamber efendimizi -sallAllahu aleyhi ve sellem-, Sahabeyi -radiyAllahu anhum-, Tabiini -radiyAllahu anhum- ve tebe-i tabiini -radiyAllahu anhum- ... takip eden ve bu 3 neslin yolunu izliyen cemaattir, ve bu 3 nesilde cesitli irklardan ortaya gelmesine ragmen "ben anadilimde daha iyi anlarim" diyipte namazda farsca, rumca, vs. okumaya kalkisan hic kimse olmamistir... (Wallahu A'lam)

“Sizden biriniz namaz kılmaya kalktığında, Allâh’ın kendisine emrettiği gibi abdest alsın. Sonra tekbir getirsin; Kur’an’dan bildiği bir şey varsa okusun. Eğer Kur’an’dan bir ezberi yoksa, Allâh’a hamdetsin ve O’nu yüceltsin.”

[ Hadis ] - (Kaynagini bulamadim, bilen varsa yazsin, yoksa ben bulursam yazarim insa'Allah)


Allah SubHanehu ve Ta'ala cümlemize Arapcayi ögrenmeyi ve gerektigi gibi anlamayi bizlere nasip etsin ... (Amin!)
 
S Çevrimdışı

sworden

Üyeliği İptal Edildi
Banned
ENFAL SURESİ 42. AYET MEALİ
O vakit siz, vadinin beri yamacında idiniz, onlarsa öte yamacında idiler. Kervan sizden daha aşağıda idi. Sözleşmiş olsaydınız buluşma yer ve saatinde ayrılığa düşerdiniz. Ama Allah, olması kararlaştırılan işi yerine getirmek istiyordu. Ta ki, ölen beyyine üzerine ölsün, yaşayan da beyyine üzerine yaşasın. Allah elbette ki çok iyi işitir, çok iyi bilir.

Beyyine açık delil demektir.Yüce Allah ölümün ve hayatın açık delil üzere olmasını istiyor.Namaz için de bu aynen geçerlidir.Anlamını bilmediği sözleri tekrar eden biri açık delil üzere olmaz.Yaşam ve ölüm ne yaptığını bilerek açık delil üzere yaşanmalıdır.O yüzden bizler sürekli gerçeğin peşinden koşmalıyız.Onun için bana göre doğru olmayan türkçe ibadet değil ne okuduğunu bilmeden yapılan ibadettir.

Kuran'ı anlamını bilerek okumak konusunda şunları söyleyebilirz.

MUHAMMED SURESİ 24. AYET MEALİ
Peki bunlar, Kur'an'ın anlamını inceden inceye düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpler üzerinde o kalplerin kilitleri mi var?

Yüce Allah Kuran'ın anlamı üzerinde inceden inceye düşünmemizi istiyor.Bu anlamını bilmenin ötesinde birşeydir.Ve bunu yapmayanlara "yoksa kalpler üzerinde o kalplerin kilitleri mi var?" diye hitap ediyor.Peki bu ayete dayanarak bırakın inceden inceye düşünmeyi anlamını bilmeyenlerin durumu ne olacak?Onlar daha anlamını bilmiyolar nasıl derin derin düşünecekler?

HADİD SURESİ 14. AYET MEALİ
Onlara seslenirler: "Biz sizinle değil miydik?" Derler ki: "Evet, bizimleydiniz. Ancak siz kendinizi yaktınız, bekleyip durdunuz, şüphe ettiniz, hayal ve kuruntular/hurafeler/anlamını bilmeden okuyuşlar sizi aldattı; nihayet Allah'ın emri geldi. O yaman aldatıcı, sizi Allah ile aldattı."

Kişi arapça öğrenerek Kuran üzerinde derin derin düşünürse, namazında da Kuran ayetlerini arapça okursa bence en güzel olandır.Fakat bunu yapamayanlara "anladığın dilde" oku dememiz ,hayatın ve ölümün açık delil üzere olması gerektiğini hatırlatmamız gerekir diye dşünüyorum..
 
tawh1d Çevrimdışı

tawh1d

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
ENFAL SURESİ 42. AYET MEALİ
O vakit siz, vadinin beri yamacında idiniz, onlarsa öte yamacında idiler. Kervan sizden daha aşağıda idi. Sözleşmiş olsaydınız buluşma yer ve saatinde ayrılığa düşerdiniz. Ama Allah, olması kararlaştırılan işi yerine getirmek istiyordu. Ta ki, ölen beyyine üzerine ölsün, yaşayan da beyyine üzerine yaşasın. Allah elbette ki çok iyi işitir, çok iyi bilir.

Beyyine açık delil demektir.Yüce Allah ölümün ve hayatın açık delil üzere olmasını istiyor.Namaz için de bu aynen geçerlidir.Anlamını bilmediği sözleri tekrar eden biri açık delil üzere olmaz.Yaşam ve ölüm ne yaptığını bilerek açık delil üzere yaşanmalıdır.O yüzden bizler sürekli gerçeğin peşinden koşmalıyız.Onun için bana göre doğru olmayan türkçe ibadet değil ne okuduğunu bilmeden yapılan ibadettir.

Kuran'ı anlamını bilerek okumak konusunda şunları söyleyebilirz.

MUHAMMED SURESİ 24. AYET MEALİ
Peki bunlar, Kur'an'ın anlamını inceden inceye düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpler üzerinde o kalplerin kilitleri mi var?

Yüce Allah Kuran'ın anlamı üzerinde inceden inceye düşünmemizi istiyor.Bu anlamını bilmenin ötesinde birşeydir.Ve bunu yapmayanlara "yoksa kalpler üzerinde o kalplerin kilitleri mi var?" diye hitap ediyor.Peki bu ayete dayanarak bırakın inceden inceye düşünmeyi anlamını bilmeyenlerin durumu ne olacak?Onlar daha anlamını bilmiyolar nasıl derin derin düşünecekler?

HADİD SURESİ 14. AYET MEALİ
Onlara seslenirler: "Biz sizinle değil miydik?" Derler ki: "Evet, bizimleydiniz. Ancak siz kendinizi yaktınız, bekleyip durdunuz, şüphe ettiniz, hayal ve kuruntular/hurafeler/anlamını bilmeden okuyuşlar sizi aldattı; nihayet Allah'ın emri geldi. O yaman aldatıcı, sizi Allah ile aldattı."

Kişi arapça öğrenerek Kuran üzerinde derin derin düşünürse, namazında da Kuran ayetlerini arapça okursa bence en güzel olandır.Fakat bunu yapamayanlara "anladığın dilde" oku dememiz ,hayatın ve ölümün açık delil üzere olması gerektiğini hatırlatmamız gerekir diye dşünüyorum..

Enfal / 42 - ELMALILI HAMDI YAZIR TEFSIRI:
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]42-Hani bilirsiniz ya! O vakit siz vadinin beri kıyısında, fena bir yerde idiniz, onlarsa öte kıyısında daha müsait bir yerde idiler kervan ve süvarileri de sizden daha aşağıda, -sahilde- idiler. Yani kervan bir taraftan sizin etki alanınızda demekti, fakat diğer cihetten bunlar düşman ordusunun size saldırmasını gerektirecek, aynı zamanda savaşa hırsla girmelerini tahrik edecek bir sebepti. İşte bu durum, sizi korkutuyor ve işinizi güçleştiriyor ve sizin için bir tehlike oluşturuyordu. Hasılı, gerek asker sayısı, gerek taktik, gerek arazi durumu, gerekse araç, gereç ve donanım bakımından görünüşte düşman güçlü, siz de gayet zayıf bulunuyordunuz. İki ordu arasında her bakımdan büyük bir fark vardı. Öyle ki eğer daha önceden sözleşmiş olsa idiniz, yani o gün orada savaşmak için siz onlara, onlar size vaad etmiş, söz vermiş olsa idiniz, aranızda meydana gelecek bu farkı önceden bilmiş olsa idiniz, o sözünüzde anlaşmazlığa düşerdiniz, mutlaka ihtilaf ederdiniz. Bu vaziyeti görünce cesaret edemez, verdiğiniz sözden döner, zaferden de ümidinizi keserdiniz. Yani onlara üstün gelmeyi düşünmek şöyle dursun, karşılarına çıkmayı bile göze alamazdınız, savaştan kaçınırdınız. Şu halde iş size ve sizin anlayışınıza ve görünürdeki sebeplere bağlı kalsa idi, aradaki bu büyük farklılıklardan dolayı bu başarı ve zaferin meydana gelmesine imkân yoktu. Ve lâkin bunu Allah yaptı, öyle bir sözleşme olmaksızın ve sizi kendinize bırakmaksızın, iki tarafı öyle bir duruma düşürüp birbirine çattırdı ki, Allah, o fiil alanına çıkan emri, o harikulade olayı, o olması gereken işi, oluş alanına yansıtarak hak ile batılı ayıran ve Allah dostları ile düşmanlarını açık seçik ortaya koyan o furkanı yapsın, bir muhkem kazıyye kılsın, vaad ettiği nusret ve zaferi bir kesin delil ile isbat ve tesbit etsin. Ta ki, helak olan bir açık belgeye dayalı olarak helak olsun, yaşayan da yine bir açık belgeye dayalı olarak yaşasın. [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Bedir olayı, Allah'ın öyle açık bir âyeti ve öyle kesin bir belgesidir ki, hem Kureyş müşriklerinin ölüleri ve mağlupları gibi ilâhî emre karşı gelenler ve Resulüne düşmanlık güdenlerin, yani helak olanların veya olacak olanların ebedi helakine, hem de müslüman gazi ve şehitleri gibi Allah'a ve Resulüne itaatle maddi anlamda zafer, manevî anlamda ebedî hayat ve kurtuluşa ermek demek olan kurtuluşa gözle görülür ölçüde bir kesin belgedir. Ve artık ne ölünün, ne dirinin, ne kâfirin, ne müminin Allah'a karşı ortaya koyabilecek bir delili ve O'nun hükümlerine itiraz olabilecek bir mazereti yoktur. Ve bu beyyine, bu kesin belge ile de sabittir ki, hiç şüphesiz Allah işitendir, bilendir. Dostlarının ve düşmanlarının her söylediklerini işitir, onların niyyet ve itikatlarını, maksat ve art düşüncelerini bildiği gibi, onlar hakkında ne yapacağını da bilir. Bu âyetin sonu, yukarıda geçen "Onları sen öldürmedin lâkin Allah öldürd" (Enfâl 8/17) âyetinin sonunu hatırlatır ve o sonu tekitli olarak tekrar eder. Hasılı harikalar ve mucizeler birer tesadüf eseri değiller.


Muhammed / 24:
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif] Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitleri mi var?

Hadid / 14 - ELMALILI HAMDI YAZIR TEFSIRI:
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]14. Münafıklar, müminlere: "Biz sizinle beraber değilmiydik?" diye bağrışırlar. Dünyada sadece dilleriyle deyip mümin göründüklerini söylemek isterler. Buna karşı müminler diyecekler evet.. velakin sizler kendilerinizi fitneye soktunuz. Yani münafıklık yaparak kendinizi meşakkate düşürdünüz, ateşe doğru gittiniz ve helak ettiniz. Ve gözettiniz müminlere belâ ve musibet gelmesini beklediniz. Bunun da sebebi ve şüphe ettiniz, işkillendiniz. Yani inanamadınız, böylece de hakikaten müminlerle beraber olmadınız. ve bunun sebebi de kuruntularınız sizi aldattı. Boş temenni ve hülyalarla kuruntularınıza aldandınız ve münâfıklıkla o boş isteklerinize ereceğinizi, böylece de İslâm'ın başarılı olamayacağını zannettiniz. Tâ Allah'ın emri, yani ölüm gelinceye kadar gururlandınız ve bunun da sebebi, o aldatıcı, gururlu, yani şeytan sizi Allah'a güvendirdi, adam sen de! Günahın zararı yoktur, Allah Gafûr ve Rahîm'dir affeder diye sizi keyflerinizin arkasından koşturdu.

Cok düsündürücüdür ki, Hadid Suresinin 14. Ayetinin Mealini yasar nuri öztürkten baska hic kimse o sekilde tercüme etmemis, özelliklede o kalinlastirdiginiz "okuyuslar" kelimesi hicbiryerde gecmiyor. Ayetin asli olan arapcasina baktigimizdada, "anlamini bilmeden okuyuslar" veya "okuyuslar, okunmalar, vs." gibi hicbir söz ve kelime gecmemektedir,...

Diger ayetler ise konumuz ile tamamen alakasiz zira, burda sözkonusu olan Peygamber Efendimiz -SallAllahu 'Aleyhi ve Sellemin- Sünnetine uygun yapilmasi sart olan bir ibadettir, oysa sizin verdiginiz ayette zikredilen genel bir ifadedir,...

Islamin, "Amellerin Kabulü" hakkinda söyle bir kaidesi vardir:

"Amelin kabul olabilmesi icin "iman, ihlas ve Kur'an ve Sünnete uygunluk" sarttir, bunlardan biri eksik olursa o amel reddedilir"

Kur'an'in anlami üzerinde düsünmek icin Müfessirler tarafindan ciltler dolusu Tefsirler yazilmistir, ayrica (hepsi) türkceye cevrilmistir, Kur'an'in anlamina kafa yormak isteyen ve bu konuda samimi olan bir Müslüman bunu Namazin disindada yapabilir, ...

Kendisine okul veya is icin 6 saat'ten fazla bir zaman ayirabilen Müslüman, acaba neden günde en az 3 saat'da olsa Kur'an, Hadis, Arapca, vs. icin zaman ayiramiyor ?
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
her bir amel icin 100 dolar 100 euro vs.. gibi maddi imkanlar saglanilirsa :) goreceksinizki herkes ana dili gibi arapca konusup konusmayanlarida uyarip gereken telkinleri yapacaklar......:) :)
 
tawh1d Çevrimdışı

tawh1d

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
her bir amel icin 100 dolar 100 euro vs.. gibi maddi imkanlar saglanilirsa :) goreceksinizki herkes ana dili gibi arapca konusup konusmayanlarida uyarip gereken telkinleri yapacaklar......:) :)

Eminim öyle olur, cok haklisiniz ... :)

As Salamu 'Alaykum wa RaHmatullah
 
ibni kayyım Çevrimdışı

ibni kayyım

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
"Hakk'a bâtılı karıştırıp da, bile bile hakkı gizlemeyin." (2/Bakara, 42) bu konuyu gündeme getirmek bile büyük bir fitnedir.....resullahın her millet şbadetini kendi lisaı ile yapabilir gibi bir hadisi şerifi uydurması dahi yokkan be densizler siz kimsiniz bu konuyu gündeme getiriyorsunuz bunun hesabını bir bir vereceksiniz Allah azzevecelleye .....derhal tevbe edin ve konuyu kaldırın siteden
 
A Çevrimdışı

ankara1906

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
kendi dilimde dua ederim Allah c.c tebligini anlamak için Kuran meali okurum bakın dikkat edin meal diyorum çünkü o mealdir Kuranı kerim degildir sanırım bu türkçe ibadeti öngerenler Allah c.c bu dini kıyamete kadar muhafaza edecegini vadetmiş oldugunu bilmiyorlar bu sözlerim bunlardan sadece art niyetli olanlaradır.......
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Namazda türkçe ibadet olsa olsa sadece dua yapılan kısımlarında yapılabilir o da meal şeklinde değil sadece dua edilebilir diye öğrendim hocamda....lakin sen yinede sadece nafilelerde ( sünnetlerde ) bunu yap demişti... yukarıda 2010 tarihinde benim bi yorumumu gördüm... eski ismimle... banlamıştı kardeşler saolsun..... daha sonraları bu hesabımı açtım.... yukaruda biraz fazla ağır gitmişim lakin orda şunu anlamışım.... sureleri de tekbirleri de tesbihleri de türkçe etmekten bahsediliyor gibi....eğer konunun içeriği bunu ifade ediyorsa yine savunduğum şey değişmedi , kendi dilimizde sadece secde de dua etmemize ruhsat var..... Arapça öğrenip orjinalinden yaparsak daha güzzel olur bence.....
 
CAN_YIKAN Çevrimdışı

CAN_YIKAN

Üyeliği İptal Edildi
Banned
بسم الله الرحمن الرحيم
و عليكم السلام ورحمة الله وبركاته

"...(Namazda) Artık, Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun..."

[ Müzzemmil / 20 ]

Namazda Kur'anin Arapca okunmasina dair bu ayet yeter... Meal dedigimiz, (100%) isabet edilememis bir Tercümedir, .. Bu Kur'an olarak isimlendirilemez, zira icinde mutlaka hata vardir... Meal kelimesinin tarifi: (alinti) "Her yönüyle aynen aktarılması mümkün olmayan bir sözün başka bir dile yaklaşık olarak çevirisidir. Özellikle Kur’an tercümeleri için kullanılmaktadır."

"Beni namaz kılarken nasıl görüyorsanız öyle kılınız."

[ Buhârî, Ezân, 18. ]

Biz eger "Ehli Sünnet Vel Cemaat" oldugumuzu söylüyorsak o zaman Peygamber efendimiz sallAllahu aleyhi ve sellemin Sünnetini takip etmeliyiz, yoksa her Milletin kendine ait bir Sünneti olurdu oysaki: (alinti) "Peygamberimiz de namazlarında Kur’ân dilini kullanmıştır. O zamanlarda da Selman-ı Farisi, Bilal-ı Habeşi gibi aslen Arap olmayan sahabiler de namazlarını Kur’ân diliyle kılıyorlardı. Yine o dönemde İran ve Bizans gibi büyük imparatorlukların halkının büyük bir kısmı Müslüman olduğu halde, onlar da namazlarını Kur’ân diliyle kıldılar."

Ehli Sünnet Ve'l Cemaat: "Peygamber efendimizi -sallAllahu aleyhi ve sellem-, Sahabeyi -radiyAllahu anhum-, Tabiini -radiyAllahu anhum- ve tebe-i tabiini -radiyAllahu anhum- ... takip eden ve bu 3 neslin yolunu izliyen cemaattir, ve bu 3 nesilde cesitli irklardan ortaya gelmesine ragmen "ben anadilimde daha iyi anlarim" diyipte namazda farsca, rumca, vs. okumaya kalkisan hic kimse olmamistir... (Wallahu A'lam)

“Sizden biriniz namaz kılmaya kalktığında, Allâh’ın kendisine emrettiği gibi abdest alsın. Sonra tekbir getirsin; Kur’an’dan bildiği bir şey varsa okusun. Eğer Kur’an’dan bir ezberi yoksa, Allâh’a hamdetsin ve O’nu yüceltsin.”

[ Hadis ] - (Kaynagini bulamadim, bilen varsa yazsin, yoksa ben bulursam yazarim insa'Allah)


Allah SubHanehu ve Ta'ala cümlemize Arapcayi ögrenmeyi ve gerektigi gibi anlamayi bizlere nasip etsin ... (Amin!)

“Rıfâa b. Rafi (r.a)’den: Peygamberimiz(s.a) bizimle otururken bedeviye benzer bir adam geldi. Hafif bir namaz kıldı, sonra namazdan ayrılıp peygamberimize selam verdi. O, selamını aldı. ‘Geri dön, namazını kıl! Çünkü sen namazını kılmadın.’ buyurdu. Adam geri döndü, namaz kıldı; sonra gelip selam verdi. Ona: ‘Haydi git namaz kıl, sen namaz kılmadın!’ dedi. Bunu iki ya da üç kere yaptı. İnsanlar da bundan bayağı endişeye düştüler. Çünkü hafif namazın olmayacağı zehabına kapıldılar.

Adam geldi ‘Ben hata ve doğru yapan bir insanım. Bana nasıl namaz kılınacağını göster ve öğret!’ deyince Peygamber (s.a) :’Evet, namaz kılacağın zaman ALLAH’ın sana emrettiği gibi abdest al! Şehadet getirip kamet getir, eğer Kur’an’dan bir şey biliyorsan oku! Aksi halde ALLAH’a hamdet, tekbir getir ve tehlilde bulun. Sonra rükûa var, dolgunca rükû yap, sonra ayakta mutedil şekilde dur! Sonra secdeye git, secdeyi de iyi ve mükemmel yap! Sonra otur, oturmanı da gayet düzgün ve mükemmel yap! Sonra kalk! Bunu böyle yapıp namazını kılarsan, namazın tamamlanmış olur. Eğer dediklerimi eksik yaparsan namazın noksan olur.’

Dedi ki: ‘Bu birincisinden daha kolay geldi; çünkü bu tarife göre namaz eksik yapıldığı zaman, namazın tamamı gitmiyor, sadece eksik yapılıyor.”(Rudani, Hadis Külliyatı,c.1,s.225, Ebu Davud, Nesai ve aynı lafızla Tirmizi)
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt