1400 SENE ÖNCESİNDEN GÜNÜMÜZE MESAJ!
Allah rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz 1400 sene önce Allah'ın kendisine açtığı gayb penceresinden bugünlere bakarak bugünküleri şöyle târif etmiş:
عنْ عبدِ اللَّه بن عمرو بن العاص رضي اللَّه عَنهُما قال : سمِعتُ رسولَ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يقول : « إنَّ اللَّه لا يقْبِض العِلْم انْتِزَاعاً ينْتزِعُهُ مِنَ النَّاسِ ، ولكِنْ يقْبِضُ العِلْمَ بِقَبْضِ العُلَماءِ حتَّى إذا لمْ يُبْقِ عالماً ، اتَّخَذَ النَّاسُ رُؤوساً جُهَّالاً فَسئِلُوا ، فأفْتَوْا بغَيْرِ علمٍ ، فَضَلُّوا وأَضَلُّوا » متفقٌ عليه
"Allah Teâlâ, ilmi kullardan soymak suretiyle çekip almaz. Ancak ilmi, âlimleri almak suretiyle ortadan kaldırır. Allah hiçbir âlim bırakmayınca da, insanlar bir takım cahil başlar edinirler ve onlara sorular sorarlar, onlar da ilimsiz fetva verirler. Bu yüzden de hem kendileri saparlar hem de başkalarını saptırırlar." (Buhari, İlim, 34; Müslim, İlim, 13, 14; Müsned, 2/162)
Başka bir rivâyette de şöyle buyurmuştur:
"Ahir zamanda bir kavim ortaya çıkar. Cahiller başa geçerek insanlara fetvâ verirler. Böylece hem kendileri sapar hem de başkalarını saptırırlar." (Buhari, İlim, 34; Müslim, İlim, 13Tirmizi, İlim, 5)
Bir başka rivâyet:
"Dinin felaketine yol açan üç sebeb vardır: Günahkâr fıkıh alimi, zalim devlet başkanı ve cahil müctehiddir." (Feyzü’l-kadir, 1/52)
Yukardaki rivâyetlere bakıyorum da, Allah rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin belirttiği günlerde gibiyiz. Gerçek âlimler terki dünya etmişler. Şu anda hayatta olanlar da birer birer gidiyorlar. Yine var olanların bâzıları da korkaklıklarından, pısırıklıklarından, aman vakfımız kapanır, aman derneğimiz kapatılır, aman hakkımızda soruşturmalar açılır, aman hapislere gireriz, mevkîmizden, makâmımızdan oluruz, eşimizden, çocuklarımızdan ayrı kalırız diye ne suya dokunuyorlar ne de sabuna. Dini anlatmak islamın "Î" sini bilmeyen, kur'anı, hadisleri okumasını bile bilmeyen klavye müctehidlerine ve bizim gibi gerçek âlimlerin dizlerinin dibinde ancak öğrenci olabilecek kişilere kaldı.
Câhil cesur olurmuş derlerya, aman Allah'ım, neler görüyoruz, neler okuyoruz? Adam zır câhil ama kafasına göre hükümler sıralıyor. Adam akâidin "A"sını bilmiyor ama onu bunu tekfir ediyor.
Allah'ım! Dilimize hakkı söylettir, kulaklarımıza hakkı işittir. Ellerimizi hakka uzat, ayaklarımızı hakka yürüt. Dilimizle küfür, şirk, bâtıl sözler söylemekten, kulağımızla şirk, küfür, bâtıl sözler işitmekten, elimizle şerri tutmaktan, zulme destek olmaktan, ayaklarımızla küfre, şirke, harama ve zulme yürümekten sana sığınırız. Bizi muhâfazâ eyle!
Allah rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz 1400 sene önce Allah'ın kendisine açtığı gayb penceresinden bugünlere bakarak bugünküleri şöyle târif etmiş:
عنْ عبدِ اللَّه بن عمرو بن العاص رضي اللَّه عَنهُما قال : سمِعتُ رسولَ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يقول : « إنَّ اللَّه لا يقْبِض العِلْم انْتِزَاعاً ينْتزِعُهُ مِنَ النَّاسِ ، ولكِنْ يقْبِضُ العِلْمَ بِقَبْضِ العُلَماءِ حتَّى إذا لمْ يُبْقِ عالماً ، اتَّخَذَ النَّاسُ رُؤوساً جُهَّالاً فَسئِلُوا ، فأفْتَوْا بغَيْرِ علمٍ ، فَضَلُّوا وأَضَلُّوا » متفقٌ عليه
"Allah Teâlâ, ilmi kullardan soymak suretiyle çekip almaz. Ancak ilmi, âlimleri almak suretiyle ortadan kaldırır. Allah hiçbir âlim bırakmayınca da, insanlar bir takım cahil başlar edinirler ve onlara sorular sorarlar, onlar da ilimsiz fetva verirler. Bu yüzden de hem kendileri saparlar hem de başkalarını saptırırlar." (Buhari, İlim, 34; Müslim, İlim, 13, 14; Müsned, 2/162)
Başka bir rivâyette de şöyle buyurmuştur:
"Ahir zamanda bir kavim ortaya çıkar. Cahiller başa geçerek insanlara fetvâ verirler. Böylece hem kendileri sapar hem de başkalarını saptırırlar." (Buhari, İlim, 34; Müslim, İlim, 13Tirmizi, İlim, 5)
Bir başka rivâyet:
"Dinin felaketine yol açan üç sebeb vardır: Günahkâr fıkıh alimi, zalim devlet başkanı ve cahil müctehiddir." (Feyzü’l-kadir, 1/52)
Yukardaki rivâyetlere bakıyorum da, Allah rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin belirttiği günlerde gibiyiz. Gerçek âlimler terki dünya etmişler. Şu anda hayatta olanlar da birer birer gidiyorlar. Yine var olanların bâzıları da korkaklıklarından, pısırıklıklarından, aman vakfımız kapanır, aman derneğimiz kapatılır, aman hakkımızda soruşturmalar açılır, aman hapislere gireriz, mevkîmizden, makâmımızdan oluruz, eşimizden, çocuklarımızdan ayrı kalırız diye ne suya dokunuyorlar ne de sabuna. Dini anlatmak islamın "Î" sini bilmeyen, kur'anı, hadisleri okumasını bile bilmeyen klavye müctehidlerine ve bizim gibi gerçek âlimlerin dizlerinin dibinde ancak öğrenci olabilecek kişilere kaldı.
Câhil cesur olurmuş derlerya, aman Allah'ım, neler görüyoruz, neler okuyoruz? Adam zır câhil ama kafasına göre hükümler sıralıyor. Adam akâidin "A"sını bilmiyor ama onu bunu tekfir ediyor.
Allah'ım! Dilimize hakkı söylettir, kulaklarımıza hakkı işittir. Ellerimizi hakka uzat, ayaklarımızı hakka yürüt. Dilimizle küfür, şirk, bâtıl sözler söylemekten, kulağımızla şirk, küfür, bâtıl sözler işitmekten, elimizle şerri tutmaktan, zulme destek olmaktan, ayaklarımızla küfre, şirke, harama ve zulme yürümekten sana sığınırız. Bizi muhâfazâ eyle!