Bugün Ramazan ayının 14./15. günü. Gökteki dolunay gibi tam Ramazan ayının ortasındayız. Zaman ne çabuk geçiyor. Bir çoğumuz bu konuya yazdığı ilk mesajı hatırlamıyor bile... İşte dünya hayatı bu kadar kısa aslında. Bugün 70 yaşındaki bir kişiye sorsak ''ne kadar yaşadın?'' diye bize sanki birkaç yıl yaşadım gibi cevap verir ve birkaç yıl daha yaşamayı talep eder. Çünkü emeller, hep eceli geçer. Ölüm döşeğinde son nefeslerini veren bir hastaya ''bu dünyada yarım bir işin kaldı mı?'' diye sorsak. ''Kefen paramı da hazırlasaydım iyiydi'' der. Allahu Tealanın sinek kanadı kadar değer vermediği dünyada bizim bir türlü işlerimiz bitmiyor... Ramazan ayının ortalarında olduğumuz gibi belki bizde ömrümüzün ortalarındayız yada sonlarında! İbadetlerimizi dahada arttırıp en azından azaltmayıp güzel bir sonla veda edelim... Seneye foruma girme imkanımız olmayabilir yada bu dünyada olmayabiliriz. Belki dilimiz değilde geriye bıraktığımız cesedimiz insanlara nasihat edebilir...
Allah, "Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?" diye sorar.
"Bir gün veya günün bir bölümü kadar kaldık; işte, saymakla görevli olanlara sor" derler.
Mü'minûn Suresi - 112-113
Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir hasır üzerinde yatıp uyumuştu. Uykudan uyandığında, hasır vücudunun yan tarafında iz bırakmıştı. Biz:
–Yâ Resûlallah! Sizin için bir döşek edinsek, dedik. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem:
“Benim dünya ile ilgim ne kadar ki? Ben bu dünyada bir ağacın altında gölgelenen, sonra da oradan kalkıp giden binitli bir yolcu gibiyim” buyurdular.
Tirmizî, Zühd, 44