M
Çevrimdışı
Rahmetten Kovulmuş Olan şeytanın Şerrinden Alemlerin Rabbi Olan Allah’a sığınırız,
Rahman ve Rahim Olan Allah Adıyla
- FATİHA SÛRESİ
1. Rahman ve rahîm olan Allah'ın adıyla
2. Bütün hamdler, övgüler âlemlerin Rabbi Allah'adır.
3. O rahmandır, rahîmdir.
4. Din gününün, hesap gününün tek hâkimidir.
5. (Haydi öyleyse deyiniz)"Yalnız Sana ibadet eder, yalnız senden medetumarız."
6. Bizi doğru yola, Sana doğru varan yola ilet.
7. Nimet ve lütfuna nail ettiklerinin yoluna ilet. Gazaba uğrayanların ve sapkınlarınkine değil.
HUD-45.Nuh Rabbine hitap edip:”Ya Rabbi, dedi elbette boğulan oğlumda ailemdendi, öz evladımdı. (Halbuki ben onları gemiye alırken Sen bana kurtulacaklarını müjdelemiştin). Senin vadin elbette haktır ve Sen Hakimlerin Hakimisin.
46.”Ey Nuh!” buyurdu Allah, “O senin ailenden değil. Çünkü o dürüst iş yapan, temiz bir insan değildi. O halde, hakkında kesin bilgin olmayan bir şeyi Benden isteme. Cahilce bir davranışta bulunmayasın diye sana öğüt veriyorum.”
Bakara-124. Sunu da hatırda tutun ki: Bir vakit Rabbi İbrahim’i birtakım emirlerle sınamıştı. O da onları hakkıyla yerine getirdiğinden Rabbi
kendisine: "Seni insanlara önder (İmam) yapacağım." dedi. İbrahim: "Ya Rabbi, neslimden de önderler çıkar!" deyince, Allah:
"Zalimler ahdime (nübüvvete) nail olamazlar." buyurdu.
Yukarıdaki ayetler, taşınan kanın aile olmak için yetmediğinin apaçık kanıtıdır.Bir kişinin gerçekten peygamberimizin soyundan geldiğini günümüzde yaşadığını kabul edelim.Bu noktada şöyle bir soru ortaya çıkmak tadır;Hz.İbrahim’in babası put yapıcısı, Hz.Nuh’un oğlu kafir, Hz.Lut’un karısı geride kalan,Allah Elçisinin(sav) amcasının durumu ortada iken,Peygamberimize 1400 yıl uzak da ki bir akrabasının mübarek olduğu öne sürülebilir mi?
Zümer-3. İyi bilin ki halis din, yani bütün gönlüyle candan itaat, yalnız Allah'a yapılır. Allah'tan başka birtakım hamiler edinerek: "Bizonlara sırf bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." diyenlere gelince, elbette Allah, onların hakkında ihtilaf ettikleri
hususlarda aralarında hükmünü verecektir. Allah yalancılığı, nankörlük ve kâfirliği huy edinenleri hidayet etmez, emellerine
kavuşturmaz.Ayetteki “Allaha yakınlaştırsınlar” ifadesi “derecelerimizi artırsınlar” , “huy edinme” ifadesi “alışkanlık” olarak anlaşılabilir.
İbadet nedir?İbadet: Kulluk,itaat,boyun eğmek,içten bağlanmak,tevazu göstermek.Kişinin kendisinden üstün ve yüksek kabul ettiği bir güce karşı baş eğmesi,ona bağlanmaya razı olması, onun için kendi bağımsızlığından ve özgürlüğünden vazgeçmesi,onun isteklerine direnmemesi,hükümlerini karar ve yetkilerini içtenlikle tanıması ve kabul etmesi, Onun istediği şekilde itaatini gösteren davranış ve rutinleri yerine getirmesi.İmam gazali “Günahla bid’ad arasında ince bir fark vardır.Günahkar insan günah işlemekte olduğunu bilir ama bid’adcı yaptığının hak olduğunu kabul eder, diğerlerine göre Allaha daha yakın olduğunu kabul eder”der.Bi’dad nedir? Bi’dad, dinde olmayan, dine sonradan sokulan, dinde varmış gibi gösterilen amel ve inançlardır. Günümüzdeki bazı yanlış din anlayışlarında sayılamayacak kadar çok bid’ad unsuru vardır.Bu yanlışlıkların üzerinde durarak vakit kaybetmek istemiyoruz.Bizler doğruların,vahyin üzerinde durarak insan kazanmak istiyoruz.İnsanları yakınlaştırıcısız, aracısız, şahit olarak Allah’ın yettiği bir tövbeye davet ediyoruz. BAKARA186. Kullarım Ben'i senden soracak olurlarsa, bilsinler ki Ben pek yakınım. Bana dua edenin duasına icabet ederim. Öyleyse onlarda davetime icabet ve Bana hakkıyla inanıp tasdik etsinler ki doğru yolda
yürüyerek selâmete ersinler.Yanlış din anlayışlarının üzerinde durduğu bir kavramı inşAllah açıklamak istiyoruz.Evliya nedir?Evliyau’llah-Allahın velileri, yani dostları kimlerdir? İnsanlar bu soruya pek çok tanım ve açıklama getirmektedir.Peki şaşmaz ölçü kurana göre Allah dostları kimlerdir. Özellikleri nelerdir? Yunus-62. İyi bilesiniz ki Allah'ın velilerine korku yoktur, onlar üzüntüye de uğramazlar.
63. Veliler o kimselerdir ki O'na iman edip, emirlerine aykırı hareketlerden sakınırlar.Bu ayetlerin ışığında,şu hüküm rahatlıkla çıkmaktadır.Takva sahibi her mümin’in dostu ALLAH’ tır.O ne güzel dost,ne güzel yardımcıdır.Üstünlük, derece sevap kazanma ölçüsü takvadır. Kimin gerçekten takvalı olduğunu ise yalnız Allah bilir.Buna rağmen bizler kendi kalbimizin dahi,temiz veya kirli olduğunu bilemezken, başka insanların kalpleri hakkında hüküm veriyor, kendi kendimize insanları cennetle veya cehennemle müjdeliyoruz.Birde insanlar aleyhlerine olan bir söz işitimi o sözü söyleyeni şeytan olmakla suçlar.”Şeytan seni Allah yolundan alıkoymaya çalışıyor, doğru yola taş koyan çok olur” gibi cümleler kurulur. Bizler yola taş değil vahyi, Kuran ölçüsünü koyuyoruz. O sözü söylen ve söyleyecek olan insanlarında vahiy koymasını istiyoruz. Allah’ın izniyle gerçekleri anlatmış olduğumuza inanıyoruzBütün övgüler Alemlerin Rabbi olan Allaha’dır ve yalnızca O’na minnet duyulur“Bir vatandaşın cumhurbaşkanı ile görüşebilmesi için aracılara, cumhurbaşkanına yakın zâtlara ihtiyaç duyulur da, âlemlerin rabbi olan Allah ile görüşebilmek için aracılara ihtiyaç duyulmaz mı?” derler. Elbette cumhurbaşkanı ile herkes görüşemez, aracılara ihtiyaç duyulur. Çünkü cumhurbaşkanı, bir anda ancak bir kişiyle görüşebilen, bir kişiyi duyabilen âciz ve zavallı bir varlıktır. Milyonlarca vatandaşı bir anda kabul etmesi, onları görmesi ve işitmesi, özel dertlerine çözüm getirmesi mümkün değildir. Fakat, Allah bundan âciz midir ki aracılara gerek duysun! O, bir anda bütün kâinatı ve yarattığı varlıkları görür ve duyar. O, semî’ ve basîrdir. Çünkü O, İlâhtır. Gerçek İlâh, âcizlik göstermez, eksik ve noksanlıktan uzaktır.
Şef' kelimesinden türeyen şefâat sözlükte, bir kimsenin bağışlanmasını istemek, başkası adına yardım istemek, duâ etmek, rica etmek demektir. Şefâat, bir mü'minin günahlarının bağışlanması için Allah'a duâ edipyalvarmaktır.
Peygamberimiz (s.a.s.), mü’minlerin günahlarının bağışlanması için Allah’a duâ etmiştir ve Âhirette yine duâ edecektir.
“Her peygamberin kabul edilen bir duâsı vardır. Diğer peygamberler o duâyı yapmakta acele ettiler. Ben ise bu duâmı Kıyâmet gününde ümmetime şefaat için sakladım. Ona, ümmetimden şirk koşmayanlar kavuşacaklardır.”“Şefaatim, ümmetimden büyük günah işleyenler,içindir.” Görüldüğü gibi
Peygamberimiz(ona binlerce selam) izinlidir, onun dışında, x kişisi bize şefâatçi olacaktır demek doğru değildir.
Şefaat yetkisi ancak Allah’a aittir. Şefaat, sadece Allah’tan istenmelidir. Ölmüş kimseler, isterse peygamber olsun, direkt olarak onlardan asla şefaat istenemez. “Yani, “şefaat yâ Rasûlallah” demek hem “şefaatin tamamının Allah’a ait olduğu” âyetine, hem de “ancak Senden yardım isteriz” âyetine ters düşeceği için câiz değildir. Peygamber’den bile şefaat istemek câiz olmadığına göre, Allah’ın dostu olduğu zannedilen kimselerden şefaat talep etmek ya da böyle bir şeyi garanti gibi bilmek hiç mi hiç câiz olmaz. “De ki: ‘Şefaatin tamamı Allah’a aittir.” Ancak, “Ey Allah’ım, Rasûlullah’ı bana şefaatçi eyle” diyerek Allah’a duâ edilebilir. Tirmizî’nin rivâyet ettiği bir hadiste peygamberimiz bir sahâbîye şefaatini istemesini şöyle öğretmiştir: “Allah’ım O’nu (Rasulullah’ı) hakkımda şefaatçikıl.”Şefaati, bir kimseyi azaptan kurtarmak için Allah’a aracı olmak şeklinde düşünürsek; bu, olmayacak bir şeydir. Hiç kimsenin bir başkasını azaptan kurtarmaya yetkisi olmadığı gibi gücü de yoktur. Peygamberimiz, kızına şöyle söyler: "Yâ Fâtıma! Nefsini ateşten kurtar. Çünkü ben, senin için Allah'tan bir şeyi savamam." Görüldüğü gibi, Allah'a yakın olmak için, Peygamberimiz'in kızı dahi olmak yetmiyor. Mutlaka Allah'ın râzı olacağı ameller içinde olmak gerekiyor.
Rahman ve Rahim Olan Allah Adıyla
- FATİHA SÛRESİ
1. Rahman ve rahîm olan Allah'ın adıyla
2. Bütün hamdler, övgüler âlemlerin Rabbi Allah'adır.
3. O rahmandır, rahîmdir.
4. Din gününün, hesap gününün tek hâkimidir.
5. (Haydi öyleyse deyiniz)"Yalnız Sana ibadet eder, yalnız senden medetumarız."
6. Bizi doğru yola, Sana doğru varan yola ilet.
7. Nimet ve lütfuna nail ettiklerinin yoluna ilet. Gazaba uğrayanların ve sapkınlarınkine değil.
HUD-45.Nuh Rabbine hitap edip:”Ya Rabbi, dedi elbette boğulan oğlumda ailemdendi, öz evladımdı. (Halbuki ben onları gemiye alırken Sen bana kurtulacaklarını müjdelemiştin). Senin vadin elbette haktır ve Sen Hakimlerin Hakimisin.
46.”Ey Nuh!” buyurdu Allah, “O senin ailenden değil. Çünkü o dürüst iş yapan, temiz bir insan değildi. O halde, hakkında kesin bilgin olmayan bir şeyi Benden isteme. Cahilce bir davranışta bulunmayasın diye sana öğüt veriyorum.”
Bakara-124. Sunu da hatırda tutun ki: Bir vakit Rabbi İbrahim’i birtakım emirlerle sınamıştı. O da onları hakkıyla yerine getirdiğinden Rabbi
kendisine: "Seni insanlara önder (İmam) yapacağım." dedi. İbrahim: "Ya Rabbi, neslimden de önderler çıkar!" deyince, Allah:
"Zalimler ahdime (nübüvvete) nail olamazlar." buyurdu.
Yukarıdaki ayetler, taşınan kanın aile olmak için yetmediğinin apaçık kanıtıdır.Bir kişinin gerçekten peygamberimizin soyundan geldiğini günümüzde yaşadığını kabul edelim.Bu noktada şöyle bir soru ortaya çıkmak tadır;Hz.İbrahim’in babası put yapıcısı, Hz.Nuh’un oğlu kafir, Hz.Lut’un karısı geride kalan,Allah Elçisinin(sav) amcasının durumu ortada iken,Peygamberimize 1400 yıl uzak da ki bir akrabasının mübarek olduğu öne sürülebilir mi?
Zümer-3. İyi bilin ki halis din, yani bütün gönlüyle candan itaat, yalnız Allah'a yapılır. Allah'tan başka birtakım hamiler edinerek: "Bizonlara sırf bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." diyenlere gelince, elbette Allah, onların hakkında ihtilaf ettikleri
hususlarda aralarında hükmünü verecektir. Allah yalancılığı, nankörlük ve kâfirliği huy edinenleri hidayet etmez, emellerine
kavuşturmaz.Ayetteki “Allaha yakınlaştırsınlar” ifadesi “derecelerimizi artırsınlar” , “huy edinme” ifadesi “alışkanlık” olarak anlaşılabilir.
İbadet nedir?İbadet: Kulluk,itaat,boyun eğmek,içten bağlanmak,tevazu göstermek.Kişinin kendisinden üstün ve yüksek kabul ettiği bir güce karşı baş eğmesi,ona bağlanmaya razı olması, onun için kendi bağımsızlığından ve özgürlüğünden vazgeçmesi,onun isteklerine direnmemesi,hükümlerini karar ve yetkilerini içtenlikle tanıması ve kabul etmesi, Onun istediği şekilde itaatini gösteren davranış ve rutinleri yerine getirmesi.İmam gazali “Günahla bid’ad arasında ince bir fark vardır.Günahkar insan günah işlemekte olduğunu bilir ama bid’adcı yaptığının hak olduğunu kabul eder, diğerlerine göre Allaha daha yakın olduğunu kabul eder”der.Bi’dad nedir? Bi’dad, dinde olmayan, dine sonradan sokulan, dinde varmış gibi gösterilen amel ve inançlardır. Günümüzdeki bazı yanlış din anlayışlarında sayılamayacak kadar çok bid’ad unsuru vardır.Bu yanlışlıkların üzerinde durarak vakit kaybetmek istemiyoruz.Bizler doğruların,vahyin üzerinde durarak insan kazanmak istiyoruz.İnsanları yakınlaştırıcısız, aracısız, şahit olarak Allah’ın yettiği bir tövbeye davet ediyoruz. BAKARA186. Kullarım Ben'i senden soracak olurlarsa, bilsinler ki Ben pek yakınım. Bana dua edenin duasına icabet ederim. Öyleyse onlarda davetime icabet ve Bana hakkıyla inanıp tasdik etsinler ki doğru yolda
yürüyerek selâmete ersinler.Yanlış din anlayışlarının üzerinde durduğu bir kavramı inşAllah açıklamak istiyoruz.Evliya nedir?Evliyau’llah-Allahın velileri, yani dostları kimlerdir? İnsanlar bu soruya pek çok tanım ve açıklama getirmektedir.Peki şaşmaz ölçü kurana göre Allah dostları kimlerdir. Özellikleri nelerdir? Yunus-62. İyi bilesiniz ki Allah'ın velilerine korku yoktur, onlar üzüntüye de uğramazlar.
63. Veliler o kimselerdir ki O'na iman edip, emirlerine aykırı hareketlerden sakınırlar.Bu ayetlerin ışığında,şu hüküm rahatlıkla çıkmaktadır.Takva sahibi her mümin’in dostu ALLAH’ tır.O ne güzel dost,ne güzel yardımcıdır.Üstünlük, derece sevap kazanma ölçüsü takvadır. Kimin gerçekten takvalı olduğunu ise yalnız Allah bilir.Buna rağmen bizler kendi kalbimizin dahi,temiz veya kirli olduğunu bilemezken, başka insanların kalpleri hakkında hüküm veriyor, kendi kendimize insanları cennetle veya cehennemle müjdeliyoruz.Birde insanlar aleyhlerine olan bir söz işitimi o sözü söyleyeni şeytan olmakla suçlar.”Şeytan seni Allah yolundan alıkoymaya çalışıyor, doğru yola taş koyan çok olur” gibi cümleler kurulur. Bizler yola taş değil vahyi, Kuran ölçüsünü koyuyoruz. O sözü söylen ve söyleyecek olan insanlarında vahiy koymasını istiyoruz. Allah’ın izniyle gerçekleri anlatmış olduğumuza inanıyoruzBütün övgüler Alemlerin Rabbi olan Allaha’dır ve yalnızca O’na minnet duyulur“Bir vatandaşın cumhurbaşkanı ile görüşebilmesi için aracılara, cumhurbaşkanına yakın zâtlara ihtiyaç duyulur da, âlemlerin rabbi olan Allah ile görüşebilmek için aracılara ihtiyaç duyulmaz mı?” derler. Elbette cumhurbaşkanı ile herkes görüşemez, aracılara ihtiyaç duyulur. Çünkü cumhurbaşkanı, bir anda ancak bir kişiyle görüşebilen, bir kişiyi duyabilen âciz ve zavallı bir varlıktır. Milyonlarca vatandaşı bir anda kabul etmesi, onları görmesi ve işitmesi, özel dertlerine çözüm getirmesi mümkün değildir. Fakat, Allah bundan âciz midir ki aracılara gerek duysun! O, bir anda bütün kâinatı ve yarattığı varlıkları görür ve duyar. O, semî’ ve basîrdir. Çünkü O, İlâhtır. Gerçek İlâh, âcizlik göstermez, eksik ve noksanlıktan uzaktır.
Şef' kelimesinden türeyen şefâat sözlükte, bir kimsenin bağışlanmasını istemek, başkası adına yardım istemek, duâ etmek, rica etmek demektir. Şefâat, bir mü'minin günahlarının bağışlanması için Allah'a duâ edipyalvarmaktır.
Peygamberimiz (s.a.s.), mü’minlerin günahlarının bağışlanması için Allah’a duâ etmiştir ve Âhirette yine duâ edecektir.
“Her peygamberin kabul edilen bir duâsı vardır. Diğer peygamberler o duâyı yapmakta acele ettiler. Ben ise bu duâmı Kıyâmet gününde ümmetime şefaat için sakladım. Ona, ümmetimden şirk koşmayanlar kavuşacaklardır.”“Şefaatim, ümmetimden büyük günah işleyenler,içindir.” Görüldüğü gibi
Peygamberimiz(ona binlerce selam) izinlidir, onun dışında, x kişisi bize şefâatçi olacaktır demek doğru değildir.
Şefaat yetkisi ancak Allah’a aittir. Şefaat, sadece Allah’tan istenmelidir. Ölmüş kimseler, isterse peygamber olsun, direkt olarak onlardan asla şefaat istenemez. “Yani, “şefaat yâ Rasûlallah” demek hem “şefaatin tamamının Allah’a ait olduğu” âyetine, hem de “ancak Senden yardım isteriz” âyetine ters düşeceği için câiz değildir. Peygamber’den bile şefaat istemek câiz olmadığına göre, Allah’ın dostu olduğu zannedilen kimselerden şefaat talep etmek ya da böyle bir şeyi garanti gibi bilmek hiç mi hiç câiz olmaz. “De ki: ‘Şefaatin tamamı Allah’a aittir.” Ancak, “Ey Allah’ım, Rasûlullah’ı bana şefaatçi eyle” diyerek Allah’a duâ edilebilir. Tirmizî’nin rivâyet ettiği bir hadiste peygamberimiz bir sahâbîye şefaatini istemesini şöyle öğretmiştir: “Allah’ım O’nu (Rasulullah’ı) hakkımda şefaatçikıl.”Şefaati, bir kimseyi azaptan kurtarmak için Allah’a aracı olmak şeklinde düşünürsek; bu, olmayacak bir şeydir. Hiç kimsenin bir başkasını azaptan kurtarmaya yetkisi olmadığı gibi gücü de yoktur. Peygamberimiz, kızına şöyle söyler: "Yâ Fâtıma! Nefsini ateşten kurtar. Çünkü ben, senin için Allah'tan bir şeyi savamam." Görüldüğü gibi, Allah'a yakın olmak için, Peygamberimiz'in kızı dahi olmak yetmiyor. Mutlaka Allah'ın râzı olacağı ameller içinde olmak gerekiyor.