Şehid Şeyh Abdullah Azzam Anlatıyor:
AYAK TARAK KEMİKLERİNİ ACI VERMEDEN KIRAN KURŞUNLAR
Bize Levker-Kolonhar-Hovşi hattından Muhammed Yasin anlatarak şöyle dedi:"Levker'de çarpışırken bana bir kurşun isabet etti.İki ayağımında tarak kemiklerini kırdı.Hiçbir acı duymadım.Dobendi' den Termendil'e kadar o ayak üzerinde yürüdüm,hiç mi hiç acı duymadım!"
KARLAR ÜZERİNDE BULUNAN BİR TORBADAKİ ET
Aynı adam bize anlattı ve şöyle dedi: Dobendi vadisine indik, hiç kimse orada yoktu.Sonra Hapdad' da yemek molası vererek konakladık.Bize kimse yemek vermedi.Zannettik ki biz aç olduğumuz halde buradan yollanacağız.Gerçi biz kendi imkanlarımızla bir şeyler bulacak gücteydik, çünkü 13 mücahiddik.Fakat gönlü pek hoş olmayan bir müslümanın evinde canı istemeden yemeğini yemek bize ağır geldi.Aç susuz vaziyette tam dört bucuk saat yürüdük.Böylece bir gün ve iki gece hiç yemek yemeden geçti.Biz bu vaziyette karlar üzerinde ilerlerken,etlerle dolu yeşil bir torba gördük.Fakat çevrede ne bir insanın ne bir hayvanın ayak izleri gözüküyordu.Bir kilogram kadar olan eti pişirdik.Hep beraber orada yedik.Sonra bizlere oradan 7 asker daha teslim edildi.Onlarda aynı etten yediler.Yolda kime rastladı isek hepsine aynı etten yedirdik ve Bankinar'a vardık.Burada iki kişilik ailemin oturduğu eve vardım.Aynı etten bütün ailemle üç gün mükellef sofralar kurduk ve yedik.Zaten yol boyunca yaklaşık otuz kişiyi o etle doyurmuştuk.Bu olay 1985 yılı Ocak ayında cereyan ediyordu.
MÜCAHİDLERİN SAYISI ARTIYOR
Bana Bagmanlı Şeyh Abdulkadir ( yaşı:70) şöyle anlattı.Biz 17 mücahiddik.Savaş alanına girdiğimiz sırada sayımızın aniden 80'e çıktığını gördük.Kumandan oğlum Mukibullah aramıza sızanların komünist milis olmalarından şüphelenerek heyecanlandı.Ben kendisine "Allah'a güven." dedim.
Düşman kuvvetlerinin desteğinde 400 tank ve zırhlı araç vardı.Bu kafir güçlerin insan gücü de 8.000 civarındaydı.Diğer cephelerden katılanlarla düşmana üstünlük sağladık.Savaş sonrası sayımız yine 17 oldu.Düşman 1.200 ölü verirken bizden sadece 6 kişi şehid olmuştu.
ŞEHİD SAKALININ BİR TELİ HALA UZUYOR
Muti'ullah'ın cebinde bir kıl gördüm,onu bir şehidin sakalından almıştı.Siyahken ,cebinde sakladıkça beyaza büründü.İşin daha garip tarafı,Muti'ullah'ın cebinde sargılar içinde saklı olduğu halde hala uzamaya devam ediyordu.
BİR ÇOCUK , TANK ALTINA MAYIN DÖŞÜYOR
Nurullah İmad'ın bana anlattığı olayı üç güvenilir kişi de ona şöyle anlatmış:9-10 yaşlarında bir çocuk,tankın yoluna mayın döşedi.Son yoklamalarını yaparken aniden tank geliverdi.Askerler,"Burada ne yapıyorsun?"
dediler."Koyun çobanıyım."dedi.
-Beklediğin koyunlar nerede? deyince bocaladı.Durumundan kuşkulandılar.Onu da beraberinde tanka aldılar.Tank mayınların döşendiği alana gelince çocuk haykırdı:"Allahu Ekber!"
Mayınlar patladığı gibi tank hallaç pamuğu gibi göklere fırladı.Çocuğu ta uzaklara sapasağlam fırlattı,tank yandı,içindekiler ise yanarak öldü.
AYAK TARAK KEMİKLERİNİ ACI VERMEDEN KIRAN KURŞUNLAR
Bize Levker-Kolonhar-Hovşi hattından Muhammed Yasin anlatarak şöyle dedi:"Levker'de çarpışırken bana bir kurşun isabet etti.İki ayağımında tarak kemiklerini kırdı.Hiçbir acı duymadım.Dobendi' den Termendil'e kadar o ayak üzerinde yürüdüm,hiç mi hiç acı duymadım!"
KARLAR ÜZERİNDE BULUNAN BİR TORBADAKİ ET
Aynı adam bize anlattı ve şöyle dedi: Dobendi vadisine indik, hiç kimse orada yoktu.Sonra Hapdad' da yemek molası vererek konakladık.Bize kimse yemek vermedi.Zannettik ki biz aç olduğumuz halde buradan yollanacağız.Gerçi biz kendi imkanlarımızla bir şeyler bulacak gücteydik, çünkü 13 mücahiddik.Fakat gönlü pek hoş olmayan bir müslümanın evinde canı istemeden yemeğini yemek bize ağır geldi.Aç susuz vaziyette tam dört bucuk saat yürüdük.Böylece bir gün ve iki gece hiç yemek yemeden geçti.Biz bu vaziyette karlar üzerinde ilerlerken,etlerle dolu yeşil bir torba gördük.Fakat çevrede ne bir insanın ne bir hayvanın ayak izleri gözüküyordu.Bir kilogram kadar olan eti pişirdik.Hep beraber orada yedik.Sonra bizlere oradan 7 asker daha teslim edildi.Onlarda aynı etten yediler.Yolda kime rastladı isek hepsine aynı etten yedirdik ve Bankinar'a vardık.Burada iki kişilik ailemin oturduğu eve vardım.Aynı etten bütün ailemle üç gün mükellef sofralar kurduk ve yedik.Zaten yol boyunca yaklaşık otuz kişiyi o etle doyurmuştuk.Bu olay 1985 yılı Ocak ayında cereyan ediyordu.
MÜCAHİDLERİN SAYISI ARTIYOR
Bana Bagmanlı Şeyh Abdulkadir ( yaşı:70) şöyle anlattı.Biz 17 mücahiddik.Savaş alanına girdiğimiz sırada sayımızın aniden 80'e çıktığını gördük.Kumandan oğlum Mukibullah aramıza sızanların komünist milis olmalarından şüphelenerek heyecanlandı.Ben kendisine "Allah'a güven." dedim.
Düşman kuvvetlerinin desteğinde 400 tank ve zırhlı araç vardı.Bu kafir güçlerin insan gücü de 8.000 civarındaydı.Diğer cephelerden katılanlarla düşmana üstünlük sağladık.Savaş sonrası sayımız yine 17 oldu.Düşman 1.200 ölü verirken bizden sadece 6 kişi şehid olmuştu.
ŞEHİD SAKALININ BİR TELİ HALA UZUYOR
Muti'ullah'ın cebinde bir kıl gördüm,onu bir şehidin sakalından almıştı.Siyahken ,cebinde sakladıkça beyaza büründü.İşin daha garip tarafı,Muti'ullah'ın cebinde sargılar içinde saklı olduğu halde hala uzamaya devam ediyordu.
BİR ÇOCUK , TANK ALTINA MAYIN DÖŞÜYOR
Nurullah İmad'ın bana anlattığı olayı üç güvenilir kişi de ona şöyle anlatmış:9-10 yaşlarında bir çocuk,tankın yoluna mayın döşedi.Son yoklamalarını yaparken aniden tank geliverdi.Askerler,"Burada ne yapıyorsun?"
dediler."Koyun çobanıyım."dedi.
-Beklediğin koyunlar nerede? deyince bocaladı.Durumundan kuşkulandılar.Onu da beraberinde tanka aldılar.Tank mayınların döşendiği alana gelince çocuk haykırdı:"Allahu Ekber!"
Mayınlar patladığı gibi tank hallaç pamuğu gibi göklere fırladı.Çocuğu ta uzaklara sapasağlam fırlattı,tank yandı,içindekiler ise yanarak öldü.