2001 yılında Afganistan işgaliyle ilgili mırıldanmalar artarken, yavaş yavaş işin ciddileşmesiyle şimdilerde işgalden perişan olmuş Afganistan’dan Amerika askerlerinin çıkışı konuşulmaktadır. 1980 yılında Rusların işgalinin başlamasıyla işgalcilere karşı cephelerde kahramanlık destanları yazan mücahid komutanlardan Ahmet Şah Mesut ile yine Ruslara karşı mücadelede Müslümanlara rehberlik yapan, Rusların kovulmasından sonra da Afganistan cumhurbaşkanlığını üstlenen Burhaneddin Rabbani’nin katline tanık olduk.
Ahmet Şah Mesut, Taliban’ın adamları tarafından intihar saldırısı şeklinde yansıtılan bir saldırıyla Afganistan’ın Tahar eyaletinde şehit edildi. Bunun hemen sonrasında sonbahar 2001’de Amerika ve müttefikleri Afganistan’a saldırdılar.
Mesut’un şehadetinden hemen sonra Batılı ülkelerin Afganistan’ı işgal etmeleri uluslararası tahlilcilerin çoğunu olayın perde arkası hakkında değişik şüphelere sevk etti. Bu uzmanlar, Ahmet Şah Mesut’un ülkesinin işgaline hiçbir şekilde razı olmayacağını, bu büyük engelin CIA elemanları tarafından ortadan kaldırıldığını ileri sürerler.
CIA’nın Afganistan’da böyle bir intihar eylemini nasıl gerçekleştirebileceği akıllara takılabilir. Ancak bozgunculukta usta CIA’nın bazı grupları kullanarak Afganistan’da böyle bir eylemi gerçekleştirmesi hiç de zor değildi.
Aynı Amerikalılar Afganistan’ın işgalinden sonra Ahmet Şah Mesut’u “Afganistan Milli Kahramanı” olarak nitelendirip Nobel Barış Ödülü adayı bile gösterdiler. Oysa artık Mesut toprağa düşmüştü. Kahraman olmasının Afganistan halkı için hiçbir getirisi yoktu. Amerikalılar ise Mesut’un gıyabında 10 yıldır Afganistan’da istedikleri cinayetleri işledikleri halde kimse önlerini alamıyor.
Mesut’un öldürülmesinde uzmanların olayın perde arkası ile ilgili şüpheleri haklı olduklarını göstermiyor mu? Onun macerası Afganistan’ın işgalinin başlaması ile ilgilidir. Şimdilerde muhtemelen Afganistan işgalinin son aylarına ya da günlerine yaklaşmış bulunuyoruz. Ortaya çıkacak yeni durumla ilgili olarak da Burhaneddin Rabbani şehid edildi.
71 yaşında olan Rabbani, 22 Eylül 2011’de Kabil’de uğradığı saldırıda hayatını kaybetti. Kendilerini Taliban’ın gönderdiğini ileri süren iki kişi Afganistan Yüksek Barış konseyi başkanı Rabbani ile konuşmak istediklerini söylediler. Yapılan görüşme esnasında bombayı patlatıp Rabbani’yi şehit ettiler.
Rabbani’ye karşı yapılan eyleme dikkat edilirse bu eylemin Taliban ya da El Kaide tarafından işlendiği ileri sürülecek. Oysa olayın duyulmasından hemen sonra uzmanlar konu hakkındaki şüphelerini dile getirdiler. Bu uzmanları tereddüde sürükleyen şey yaşanan gelişmelerdi. Afganistan savaşına son vermesi için Barack Obama, kamuoyunun şiddetli baskısı altındaydı. Amerika askerlerini 2011’in yazına kadar Afganistan’dan çıkarma sözü vermişti. Söz verdiği zaman ulaşınca Beyaz Saray’ın elebaşları ile birlikte sözü bir iki yıl daha erteletti.
Amerika’nın terk edeceği Afganistan, Taliban’ın yenilmediği ve Afganistan’a huzurun getirilmediği bir ortama sahiptir. ABD askerlerinin eski komutanı General Stenly McCristal ve diğer bazı Amerikalı generaller ABD’nin bu Afganistan’da yenildiğini defalarca dile getirdiler.
Washington makamları, Afganistan’da kendilerinden sonra ABD’ye meyleden bazı makamlara sahip bir hükümeti miras bıraktıktan sonra bu ülkeyi terk etmeyi tasarlıyorlar. Beyaz Saray’ın Afganistan’da bunun dışında yapacağı bir şey kalmamış.
Hamit Karzai cumhurbaşkanlığının son yıllarını geçiriyor. Ondan sonra kimin devlet başkanı olacağı Amerikalılar için büyük önem taşıyor. Parlak geçmişinden dolayı Burhaneddin Rabbani, Afganistan’da farklı kavimler arasında büyük bir mevkiye sahipti. Son yıllarda ülkede istikrarın sağlanması, barış ve huzurun oluşması için yaptığı önemli işlerden dolayı halkın sempatisini daha fazla kazanmıştı.
Rabbani, Karzai sonrası için en tabii lider sayılıyordu. Oysa Amerikalılar böyle bir seçime karşıydılar. Beyaz Saray’ın elebaşlarına rağmen Rabbani’nin bir kez daha cumhurbaşkanı seçilmesinin neticesi; milyarlarca dolar ve birçok askerini feda eden Amerika’nın 10 yıllık mücadeleden sonra Taliban’dan kurtardığı Afganistan’ı kendilerini kabul etmeyen Rabbani gibi Müslüman bir liderin kontrolüne terk etmesi anlamına geliyordu. Rabbani’nin şehadetinden sonra yakınlarının basına yaptığı acıkmalara göre Tahran’da gerçekleştirilen İslami Uyanış Konferansına katılmaması için Amerikalılar tarafından defalarca tehdit edilmişti. Hatta ona, Tahran’a gitmesi durumunda canıyla oynayacağı bile söylenmişti. Zaten onu da yaptılar.
İşin ilginç yanı Amerikalı ve Batılı medya organları Taliban’a bağlı “Hakkani” televizyonunu Rabbani’nin katlinin müsebbibi olarak gösterdiler. Ancak bu kanal bu tür iddiaları red etti.
Rabbani ve Mesut gibi cihad rehberlerinin katledilmesi Afganistan’ın eski Dışişleri Bakanı “Abdullah Abdullah” gibi Afganistan’daki diğer mücahit liderlere açık mesaj niteliğindedir. Bunların çok daha dikkatli olmaları gerekir.
Yazan: Muhammed Fercam
Kaynak: Keyhan Gazetesi Doğruhaber için Hanefi Aydın çevirmiştir.
Ahmet Şah Mesut, Taliban’ın adamları tarafından intihar saldırısı şeklinde yansıtılan bir saldırıyla Afganistan’ın Tahar eyaletinde şehit edildi. Bunun hemen sonrasında sonbahar 2001’de Amerika ve müttefikleri Afganistan’a saldırdılar.
Mesut’un şehadetinden hemen sonra Batılı ülkelerin Afganistan’ı işgal etmeleri uluslararası tahlilcilerin çoğunu olayın perde arkası hakkında değişik şüphelere sevk etti. Bu uzmanlar, Ahmet Şah Mesut’un ülkesinin işgaline hiçbir şekilde razı olmayacağını, bu büyük engelin CIA elemanları tarafından ortadan kaldırıldığını ileri sürerler.
CIA’nın Afganistan’da böyle bir intihar eylemini nasıl gerçekleştirebileceği akıllara takılabilir. Ancak bozgunculukta usta CIA’nın bazı grupları kullanarak Afganistan’da böyle bir eylemi gerçekleştirmesi hiç de zor değildi.
Aynı Amerikalılar Afganistan’ın işgalinden sonra Ahmet Şah Mesut’u “Afganistan Milli Kahramanı” olarak nitelendirip Nobel Barış Ödülü adayı bile gösterdiler. Oysa artık Mesut toprağa düşmüştü. Kahraman olmasının Afganistan halkı için hiçbir getirisi yoktu. Amerikalılar ise Mesut’un gıyabında 10 yıldır Afganistan’da istedikleri cinayetleri işledikleri halde kimse önlerini alamıyor.
Mesut’un öldürülmesinde uzmanların olayın perde arkası ile ilgili şüpheleri haklı olduklarını göstermiyor mu? Onun macerası Afganistan’ın işgalinin başlaması ile ilgilidir. Şimdilerde muhtemelen Afganistan işgalinin son aylarına ya da günlerine yaklaşmış bulunuyoruz. Ortaya çıkacak yeni durumla ilgili olarak da Burhaneddin Rabbani şehid edildi.
71 yaşında olan Rabbani, 22 Eylül 2011’de Kabil’de uğradığı saldırıda hayatını kaybetti. Kendilerini Taliban’ın gönderdiğini ileri süren iki kişi Afganistan Yüksek Barış konseyi başkanı Rabbani ile konuşmak istediklerini söylediler. Yapılan görüşme esnasında bombayı patlatıp Rabbani’yi şehit ettiler.
Rabbani’ye karşı yapılan eyleme dikkat edilirse bu eylemin Taliban ya da El Kaide tarafından işlendiği ileri sürülecek. Oysa olayın duyulmasından hemen sonra uzmanlar konu hakkındaki şüphelerini dile getirdiler. Bu uzmanları tereddüde sürükleyen şey yaşanan gelişmelerdi. Afganistan savaşına son vermesi için Barack Obama, kamuoyunun şiddetli baskısı altındaydı. Amerika askerlerini 2011’in yazına kadar Afganistan’dan çıkarma sözü vermişti. Söz verdiği zaman ulaşınca Beyaz Saray’ın elebaşları ile birlikte sözü bir iki yıl daha erteletti.
Amerika’nın terk edeceği Afganistan, Taliban’ın yenilmediği ve Afganistan’a huzurun getirilmediği bir ortama sahiptir. ABD askerlerinin eski komutanı General Stenly McCristal ve diğer bazı Amerikalı generaller ABD’nin bu Afganistan’da yenildiğini defalarca dile getirdiler.
Washington makamları, Afganistan’da kendilerinden sonra ABD’ye meyleden bazı makamlara sahip bir hükümeti miras bıraktıktan sonra bu ülkeyi terk etmeyi tasarlıyorlar. Beyaz Saray’ın Afganistan’da bunun dışında yapacağı bir şey kalmamış.
Hamit Karzai cumhurbaşkanlığının son yıllarını geçiriyor. Ondan sonra kimin devlet başkanı olacağı Amerikalılar için büyük önem taşıyor. Parlak geçmişinden dolayı Burhaneddin Rabbani, Afganistan’da farklı kavimler arasında büyük bir mevkiye sahipti. Son yıllarda ülkede istikrarın sağlanması, barış ve huzurun oluşması için yaptığı önemli işlerden dolayı halkın sempatisini daha fazla kazanmıştı.
Rabbani, Karzai sonrası için en tabii lider sayılıyordu. Oysa Amerikalılar böyle bir seçime karşıydılar. Beyaz Saray’ın elebaşlarına rağmen Rabbani’nin bir kez daha cumhurbaşkanı seçilmesinin neticesi; milyarlarca dolar ve birçok askerini feda eden Amerika’nın 10 yıllık mücadeleden sonra Taliban’dan kurtardığı Afganistan’ı kendilerini kabul etmeyen Rabbani gibi Müslüman bir liderin kontrolüne terk etmesi anlamına geliyordu. Rabbani’nin şehadetinden sonra yakınlarının basına yaptığı acıkmalara göre Tahran’da gerçekleştirilen İslami Uyanış Konferansına katılmaması için Amerikalılar tarafından defalarca tehdit edilmişti. Hatta ona, Tahran’a gitmesi durumunda canıyla oynayacağı bile söylenmişti. Zaten onu da yaptılar.
İşin ilginç yanı Amerikalı ve Batılı medya organları Taliban’a bağlı “Hakkani” televizyonunu Rabbani’nin katlinin müsebbibi olarak gösterdiler. Ancak bu kanal bu tür iddiaları red etti.
Rabbani ve Mesut gibi cihad rehberlerinin katledilmesi Afganistan’ın eski Dışişleri Bakanı “Abdullah Abdullah” gibi Afganistan’daki diğer mücahit liderlere açık mesaj niteliğindedir. Bunların çok daha dikkatli olmaları gerekir.
Yazan: Muhammed Fercam
Kaynak: Keyhan Gazetesi Doğruhaber için Hanefi Aydın çevirmiştir.