Buna şu ayet delalet ediyor:
"Eğer onlara uyarsanız şüphesiz siz de Allah 'a ortak koşanlardan olursunuz." (Enam 6/121)
Taberi ayeti şöyle yorumluyor:
Onun şu sözü, "Siz de müşrik olursunuz" yani o halde siz de onlar gibi olursunuz. Çünkü onlar helal sayarak ölü yiyorlar. Siz de bunlar gibi bu ölüleri yerseniz siz de onlar gibi müşrik olursunuz demektir." (Taberi Terc., 2/599)
Kurtubi de şöyle diyor:
Ayet, Allah'ın haram kıldığı bir şeyi helal sayan birinin müşrik olacağına delalet ediyor. Bu bağlamda Allah (c.c) ölüyü haram kılmıştır. Böyle iken başkasından onun helallığını kabul ederse şüphesiz şirk koşmuş olur.
İbni Arabi:
Şüphesiz mümin, müşriğe itikatta itaat ettiğinde müşrik olur. Fiiliyatta ona itaat ettiğinde ise şayet itikadı hâlâ tevhit ve tastik üzere devam ediyorsa bu durumda da âsi olur. Böyle biline, demiştir.
İbni Kesir ise şöyle diyor:
Allah'ın (c.c) şu sözü:
"Eğer onlara uyarsanız şüphesiz siz de Allah 'a ortak koşanlardan olursunuz." (Enam 6/121) yani Allah'ın size olan emri ve şeriatından, başkasının dediklerine dönmeniz gibi. İşte bu şirktir (ve siz de müşrik olursunuz).
Nitekim ayette şöyle deniliyor:
"(Yahudiler) Allah'ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını); (Hıristiyanlar) da rahiplerini Meryem oğlu Mesih'i (İsa'yı) rabler edindiler." (Tevbe 9/31; *İbni Kesir Terc., 6/2816)
Bilindiği gibi, şirk, Allah'la beraber bir ilah edinmektir.
Buna göre bu ayette helal görmede merci, Allah'ın hükmünden başkasının hükmünü kabul etmek olduğuna göre ve bununla fail müşrik oluyor ise, bu durumda herhangi bir meselede Allah'ın hükmünden başkasının hükmünü kabul etmek, Allah'ın uluhiyetinde şirktir, demektir. Çünkü ilah, isyan edilmeyip itaat edilendir.
Bu çerçeveden, Rab Teala'nın itaat, kabul ve velayette birlenmesi esastır.
Ayet diyor ki:
"Rabbinizden size indirilene (Kur'an'a) uyun. O'ndan başkasını dostlar edinip peşlerine düşmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz". (Araf 7/3)
Beğavi, yani O'ndan başkasını, masiyette kendisine itaat edeceğiniz dostlar edinmeyin, demiştir.
Kurtubi de, ikincisi... O'na, O'nunla beraber başkasına da ibadet etmeyin. Allah'ın dinine sırt çevirmiş hiç kimseyi de dost edinmeyin. Şüphesiz kim bir çevre (grup-mezhep) den razı olursa o grubun adamları kendisinin velileridir demektir, demiştir.
İbni Kesir ise şöyle demiştir:
"Size rabbınızdan gelene uyun."
Yani herşeyin rabbi ve meliki olandan size bir kitapla gelen ümmî Peygamberin bıraktıklarıyla yetinip peşinden gidin.
"O'ndan başkasını dostlar edinip peşlerine düşmeyin." (Araf 7/3)
Yani Resul'ün size getirdiğinden dışarıya çıkmayın. Yoksa böylece Allah'ın hükmünden başkasının hükmüne dönmüş olursunuz." (İbni Kesir Terc., 6/2902)
Esasen boyun eğme ve hükümlerin kabul edilmesinden maksat da budur. Yani Allah'ın hakimiyetine ve yasamasının bütün halk için geçerli olduğuna inanır ve genelliğini kabul eder. Allah (c.c) hükmeder ve O'nun hükmünü değiştirecek kimse de yoktur. İşte kelime-i şehadeti telaffuz etmiş herkesin, hükümleri bu şekilde kabul etmiş olduğu varsayılır.
"Eğer onlara uyarsanız şüphesiz siz de Allah 'a ortak koşanlardan olursunuz." (Enam 6/121)
Taberi ayeti şöyle yorumluyor:
Onun şu sözü, "Siz de müşrik olursunuz" yani o halde siz de onlar gibi olursunuz. Çünkü onlar helal sayarak ölü yiyorlar. Siz de bunlar gibi bu ölüleri yerseniz siz de onlar gibi müşrik olursunuz demektir." (Taberi Terc., 2/599)
Kurtubi de şöyle diyor:
Ayet, Allah'ın haram kıldığı bir şeyi helal sayan birinin müşrik olacağına delalet ediyor. Bu bağlamda Allah (c.c) ölüyü haram kılmıştır. Böyle iken başkasından onun helallığını kabul ederse şüphesiz şirk koşmuş olur.
İbni Arabi:
Şüphesiz mümin, müşriğe itikatta itaat ettiğinde müşrik olur. Fiiliyatta ona itaat ettiğinde ise şayet itikadı hâlâ tevhit ve tastik üzere devam ediyorsa bu durumda da âsi olur. Böyle biline, demiştir.
İbni Kesir ise şöyle diyor:
Allah'ın (c.c) şu sözü:
"Eğer onlara uyarsanız şüphesiz siz de Allah 'a ortak koşanlardan olursunuz." (Enam 6/121) yani Allah'ın size olan emri ve şeriatından, başkasının dediklerine dönmeniz gibi. İşte bu şirktir (ve siz de müşrik olursunuz).
Nitekim ayette şöyle deniliyor:
"(Yahudiler) Allah'ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını); (Hıristiyanlar) da rahiplerini Meryem oğlu Mesih'i (İsa'yı) rabler edindiler." (Tevbe 9/31; *İbni Kesir Terc., 6/2816)
Bilindiği gibi, şirk, Allah'la beraber bir ilah edinmektir.
Buna göre bu ayette helal görmede merci, Allah'ın hükmünden başkasının hükmünü kabul etmek olduğuna göre ve bununla fail müşrik oluyor ise, bu durumda herhangi bir meselede Allah'ın hükmünden başkasının hükmünü kabul etmek, Allah'ın uluhiyetinde şirktir, demektir. Çünkü ilah, isyan edilmeyip itaat edilendir.
Bu çerçeveden, Rab Teala'nın itaat, kabul ve velayette birlenmesi esastır.
Ayet diyor ki:
"Rabbinizden size indirilene (Kur'an'a) uyun. O'ndan başkasını dostlar edinip peşlerine düşmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz". (Araf 7/3)
Beğavi, yani O'ndan başkasını, masiyette kendisine itaat edeceğiniz dostlar edinmeyin, demiştir.
Kurtubi de, ikincisi... O'na, O'nunla beraber başkasına da ibadet etmeyin. Allah'ın dinine sırt çevirmiş hiç kimseyi de dost edinmeyin. Şüphesiz kim bir çevre (grup-mezhep) den razı olursa o grubun adamları kendisinin velileridir demektir, demiştir.
İbni Kesir ise şöyle demiştir:
"Size rabbınızdan gelene uyun."
Yani herşeyin rabbi ve meliki olandan size bir kitapla gelen ümmî Peygamberin bıraktıklarıyla yetinip peşinden gidin.
"O'ndan başkasını dostlar edinip peşlerine düşmeyin." (Araf 7/3)
Yani Resul'ün size getirdiğinden dışarıya çıkmayın. Yoksa böylece Allah'ın hükmünden başkasının hükmüne dönmüş olursunuz." (İbni Kesir Terc., 6/2902)
Esasen boyun eğme ve hükümlerin kabul edilmesinden maksat da budur. Yani Allah'ın hakimiyetine ve yasamasının bütün halk için geçerli olduğuna inanır ve genelliğini kabul eder. Allah (c.c) hükmeder ve O'nun hükmünü değiştirecek kimse de yoktur. İşte kelime-i şehadeti telaffuz etmiş herkesin, hükümleri bu şekilde kabul etmiş olduğu varsayılır.