Ummetin mutevatir dediği hadisin inkarı durumunda kafir olma bahsi :
1' 30'' ile 6' 00'' (Birbuçuk ile Altıncı dakikalar arasında bahis geçiyor)
010_KUFUR 2
[D]10096[/D]
Ses kaydını birkaç kez dinledim inşaAllah doğru anlamışımdır. Yanlış anladığım noktaları ses kaydını dinleyenler düzeltirlerse sevinirim.
Ses kaydında deniliyor ki: "Hadislere gelince, mütevatirlikten maksat, ehli sünnetin mütevatir kabul ettiği mi, yoksa şii, harici, mutezile de buraya giriyor mu? Bazıları diyor ki: "Ehli sünnetin kabul ettiğini reddeden gümler." Daha geniş düşünenler diyorlar ki:"Ümmetin mütevatir kabul ettiğini, yani; şiilerde tamam diyecek, haricilerde tamam diyecek, sünnilerde bütün mezhebleriyle hepsi mütevatir diyecek, birileride onu inkar edecekler ki kafir olsunlar yoksa kafir olmaz." Pratikte bu son görüş daha isabetli görünüyor. "
Öncelikle alimler "ümmet" , "ehli kıble" terimlerini Müslüman olan küfür ve şirk ameli olmayan insanlar için kullanmışlardır. Bu sebeple şii-rafıziler gibi diğer küfür fırkaları her ne kadar bizim kıblemize yönelseler de, bu ümmetten ve ehli kıbleden sayılmazlar. Fıkhul Ekber Şarihi'nin dediği gibi:"Ehli kıble, İslam'ın asıllarına ittifak edenlerdir" Şiiler ise birçok yönden İslam'ın asıllarına muhalefet etmişlerdir. Bu mesele herkesçe malum olduğundan uzatmak istemiyorum.
Gelelim şiilere, ses kaydında da geçtiği üzere şiiler Ehli Sünnet'in hadislerini kabul etmezler. Onlar hadislerini kendi raviler ve rivayet zincirleriyle kabul ederler. Ehli Beyt dışında kimseden hadis almazlar. Sahabe'nin birkaç tanesi hariç hepsine "mürted" hükmü verdikleri için onların hadisleri şiiler nazarında batıldır. Ki Sahabe'nin kafir olması, Aişe ve Hafsa annelerimize attıkları iftiralar, Ebu Bekir ve Ömer (Radiyallahu anhuma)'e tağut demeleri de onların itikadları cümlesindendir.
Hariciler: Havaric, sahabe'nin mürted ve kafir olduğuna hükmettiği için (ilk dönem haricileri hariç) hadisleri inkar ederler. Recmi, hayızlı kadının oruç tutmamasını inkar ederler. Aişe annemize bir kadın "Hayızlı kadın namazı kaza ettiği halde orucu neden kaza etmez?" diye sorduğunda Aişe annemiz:" Yoksa sen harici misin?" demiştir. Bunun sebebi Haricilerin hadis inkarcısı olmalarıdır ki kendileri dışındaki herkesi tekfir ettikleri için Ehli Sünnetin rivayetlerine itibar etmezler.
Şimdi bu gurupların ve Ehli Sünnetin'de icma ettiği bir tane mütevatir hadis getirebilir misiniz? Ayrıca eğer şiiler bile bu "ümmet" içindeyse, o halde kaderiler, cehmiyye, mürcie gibi itikadı mezheblerde bu "ümmet" içerisinde olması gerekmiyor mu?
Özetle: Ses kaydında anlatılan bu iddianın ilmi bir dayanağı yoktur. Şii-rafıziler gibi küfür ve şirk fırkaları hiçbir zaman bu "ümmet"ten sayılmamıştır. Ki ses kaydında 12 imamın masum olduğu inancına inanan, onların sözlerinin Rasulullah(aleyhissalatu vesselam)'in sözüyle aynı derece olduğunu söyleyen, Fatıma (Radiyallahu anha)'ya Cebrail gelip vahyi haber verdi oda "Fatımanın kuranı"dır diyen şiilerin Müslüman(!) oldukları, tekfir edilmeyecekleri anlatılıyor. Bizler bunu kabul etmiyoruz. Bize göre bu inanca sahip olan şii-rafıziler kafir hükmündedir.
Ses kaydında devamla şunlar anlatılıyor(özetle): "Çünkü sünnilere mütevatir olan şiilerde uydurma kabule ediliyor. Mesler üzerine mesh, Allah'ın ahirette görüleceği, onlara göre de bunlar uyduruk hadisler. Şimdiki şiiler bu mütevatir hadisi reddettiklerinden kafirmiler? "Kimse böyle dememiş." Onlara göre mütevatir olan ehli beytin masum oluşu. Ve ehli beytten her ferdin sözünün Rasulullah'ın sahih hadisine eşit oluşu hiç kılpayı fark olmadan. Demek ki tekfir için ümmetin icma ettiğini inkar edene kafir diyoruz...Yok ehli sünnetin dediğini inkar ederse, ihtilaflı. Bazıları diyorlar ki gümler. Ben ümmetin mütevatir dediğini tercih ediyorum. " Ses kaydı burada bitti.
Normal olan bu değil mi zaten? Şiilerin bizim hadislerimizi inkar etmeleri ve uydurma demeleri? Peki nasıl oluyor da Ehli Sünnet'in hadislerine uydurma diyen kafir şiiler, bizim mütevatirlerimizi kabul etmedikleri için tekfir edilmiyor?
Alimler kitaplarında Rasulullah(aleyhissalatu vesselam)'den mütevatir olarak nakledilen haberleri rivayet ettiler ve dediler ki:"Kim mütevatiri inkar ederse kafir olur." Örneğin Fıkhu'l Ekber Şarihi Aliyyul Kari Mütevatir hadisi inkar edenin kafir olacağını söylüyor fakat hiçbir alim gibi oda buna şart olarak şiiler gibi diğer fırkalarında mütevatir demesi gerektiğini söylemiyor.
Hakeza İbn Abdilber Camiu Beyani'l İlm ve Fadlihi adlı eserinde mütevatir hadisi şöyle tanımlıyor:"Mütevatir sünnet: Bu, kalabalık bir topluluğun, kalabalık bir topluluktan alarak naklettikleri sünnettir. Bu çeşit sünnet, kesin delillerden oluşmaktadır. Bu konuda ihtilaf yoktur. Kim, ümmetin icmaını reddederse, Allah'ın naslarından bir nassı reddetmiş olur. Bu kimseye tevbe telkin edilir; tevbe etmezse, müslümanların icma ettiği yoldan çıkıp cemaatin gidişatını terk ettiği için kanının dökülmesi yani öldürülmesi helal olur."
İbn Abdilber'in "Cemaatin gidişatını terk ettiği" sözündeki cemaat, herkesce malum olan "Ehli sünnet" cemaatidir.
Şillere göre mütevatir olan:"Ehli beytin masum oluşu, Ehli Beytten olan herkesin sözünün Rasulullah(aleyhissalatu vesselam)'in sözüne denk oluşu" deniliyor ses kaydında. Doğrudur. Ayrıca Kur'an'ın tahrif olduğu da şii kaynaklarında mütevatirdir. Peki Ehli Beytten olan herkesin sözünü Rasulullah(aleyhissalatu vesselam)'in sözü gibi gören, 12 imamın masum olduğunu söyleyen şiiler nasıl kafir olmuyor? Bu insanları Müslüman gören bir kimsenin de, mütevatirin inkarına onlarında mütevatir demesini şart koşmasını yadırgamadım. Benim görüşüme göre: Bunları iddia eden şiiler kafirdir. Allah onlara lanet etsin. Amin.
Bu görüş, yani inkarı küfür olan hadise şii, harici ve mutezile gibi sapık fırkalarında mütevatir demesi gerekir görüşü, hiçbir ehli sünnet alimininden nakledilmemiştir. Doğru olan görüş Muhaddis Allame İmam Suyuti'den naklettiğim görüştür. Ehli Sünnet alimlerinin sahih ve mütevatir dediği hadisleri inkar eden kafir olur. Yoksa şiiler ne demiş, hariciler ne demiş, mutezile ne demiş, yahudi-hristiyanlar ne demiş bakılmaz, itibar edilmez. Ayrıca bunu hangi alim söylemiş? Bu görüşün sahibi alimler kimler? Buda ayrı bir konu..
Hakim Marifetu Ulumi'l-Hadis adlı eserinde rivayet ediyor ve diyor ki: Şeyh Ebu Bekir Ahmed b. İshak el-Fakih'i, bir adamla münazara ederken dinledim. Şeyh, hadis rivayet ediyordu. "Bize falanca rivayet etti," dedi. Karşısındaki adam: "Bırak şu, 'Bize falanca rivayet etti,' sözlerini. Ne zamana kadar böyle deyip duracaksın?" dedi. Bunu duyan Şeyh Ebu Bekir: "Kalk ey kafir! Bundan sonra sana evime girmek helal değildir," dedi. Sonra bize dönüp: "Bu zamana kadar hiç kimseye: 'Evimize girme!' demedim. Ancak şu zındığa demek zorunda kaldım," dedi.
İmam Buhari anlatıyor:"Ben onsekiz yaşındayken hocam Humeydi’nin yanına gittim. O sırada birisiyle bir hadis hakkında münakaşa ediyordu. Humeydi, beni görünce tartıştığı kişiye:"Aramızı bulacak olan geldi" dedi. Sonra meseleyi bana anlattılar. Sonuçta ben hocam Humeydi’nin lehine hüküm verdim. Eğer muhalifi, muhalefetinde ısrar edip o hal üzere ölseydi, kafir olarak ölecekti." (Zehebi Siyer'u A'lam)
Ehli sünnet imamlarının hadisleri inkar ettikleri için bidatçıları tekfir ettiğine dair birçok rivayet vardır. Ki mütevatir meselelerde bu konuda ihtilaf yoktur. İhtilaf olan konu Ahad olan bir hadisi inkar eden kimsenin hükmü hakkındadır. Ki tercih edilen görüşe göre hadis sahihse inkar edenin kafir olmasıdır.
Muhammed İbn Hazm, el İhkam fi Usuli'l Ahkam'da diyor ki:"Muhammed b. Nasr el-Mervezi, İshak İbn Rehaveyh'in şöyle dediğini nakletmiştir: "Her kime, Rasulullah(aleyhissalatu vesselam)'den senedi ve sıhhati sağlam bir haber ulaşır da onu reddederse, o kimse kafirdir." Bu konuda İshak in sözünü delil olarak getirmedik. Onun görüşünü zikretmemiz, cahil bir kimsenin, bu hükmün sadece bize ait olduğunu zannetmemesi içindir. Biz, sahih bir yolla, Rasulullah(aleyhissalatu vesselam)'den gelen bir hükmün hilafına hareket etmeyi helal gören kimsenin kafir olduğuna, Allah'ın Peygamberine yaptığı şu hitabı delil olarak getirdik: "Hayır, Rabbine yemin olsun ki onlar, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükümden nefisleri hiçbir darlık duymadan tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe, iman etmiş olmazlar." (Nisa Suresi 65. Ayet)
Muhaddis Alleme Celaleddin Suyuti'de Miftah'ul Cenne'de, Sünneti inkar eden şii-rafızilerden bahsettikten sonra diyor ki:"Allah size merhamet etsin. Şunu biliniz ki, usul ilminde bilinen şartları taşıyan, Rasulullah(aleyhissalatu vesselam)'e ait kavlî ve fiili sünnetin delil oluşunu inkar eden kimse kafir olur ve İslam dairesinden çıkar. Yahudi, Hıristiyan veya Allah'ın dilediği bir başka küfür grubu ile haşredilir."
Sonuç olarak: Ehli Sünnet imamlarının mütevatir kabul ettikleri hadisleri inkar eden kimse kafirdir. Şii, Harici, Mutezile ve diğer sapık fırkaların bu hadisleri mütevatir kabul etmelerine gerek yoktur. Zaten tüm bu mezheblerin ortak olarak mütevatir olarak kabul ettiği kaç tane hadis var? Veya var mı? Ki öyle bir tevafuk hadis olsa bile şiilerin bütün hadisleri yalan değil midir? Onlar Rasulullah(aleyhissalatu vesselam)'den 400 sene sonra senet uydurmaya başlamadılar mı? O halde bu şaşkın kafirlerin bizim hadislerimize ne dediklerinin bir önemi var mı? Elbetteki yok.
Tüm doğrular Alemlerin Rabbi olan Allah'tandır. Yanlışlarımda nefsimden ve şeytandandır.