Ahmed Kalkan "tekfir hastalığı" üzerine durduğu kadar, günümüzün asıl hastalığı olan "şirk hastalığı" üzerinde durması gerektiği gibi dursa daha isabetli olmaz mıydı?
Kimse Ahmed Kalkan’a "felan kişiyi muayyen olarak tekfir ettin" demiyor, ama her nedense Ahmed Kalkan tekfir hastalığından bahsettiği zaman hep "muayyen tekfir"in şartlarından bahsediyor.
Şu Referandumda oy kullanmanın "mutlak küfür ve şirk" olduğunu "tekfirci damgası" yerim endişesiyle bir türlü yazamadı, ama kendisine daha önceki yorumlarımda sorduğum şu soruya karşı verdiği cevapta Referandumda oy kullanmanın "mutlak küfür" olduğunu (belki de şaşırarak) yazdı.
Soru şuydu:
"12 Eylül Referandumunda oy kullanmak küfürdür, şirktir" veya "oy kullanan kişi kafir olur, müşrik olur" demek mutlak küfür değil midir?
Bu soruya Ahmed Kalkan "Mutlak küfürdür" şeklinde cevap verdi.
Ancak daha sonraki yazdığı cevabında şöyle diyerek çarketti:
"Gelelim Abdullah Aydın’a.
Abdullah Aydın adlı kişi: Allah rızası için cevap vermemi istiyor. Sonra şeytanın rızası doğrultusunda sözümü çarptırmak için kullanıyor. “Bu soruyu hakkı öğrenmek için soruyorum, tekfircilik yapmak için değil.” dediği halde benim tekfirciliğim(!) için kullanıyor."
Ahmed Kalkan’a soruyorum, sorduğum soruya "mutlak küfürdür" diyen siz değil misiniz?
Mutlak küfrü beyan eden kişi tekfirci mi oluyor, tekfir hastalığına mı kapılmış oluyor?
Allah katında sorumlu olduğunuzu unutmayın!
"Şirk anayasasına oy vermek küfürdür, oy verenler de kafir olur" demeniz gerekirken, şöyle diyorsunuz "Tâğutî anayasaya oy vermeyi bir teşrî (yasa yapma) olarak, şirk ameli görüyorum. Ama biliyorum ki her şirk ameli insanı müşrik yapmaz."
Allah rızası için, bu iki cümleyi bilerek mi peşpeşe yazdınız?
Tağuti anayasaya oy vermeyi şirk ameli olarak görüyorsunuz, ondan sonra da her şirk ameli insanı müşrik yapmaz diyorsunuz!
Her şirk amelinin insanı müşrik yapmayacağını biz de biliyoruz! Ancak, cümle kuruluşundaki sıralama çok isabetsiz olmuş. Yanlış anlaşılmaya çok müsait. Yine de hüsnü zan ederek bir kasıt aramıyorum.
Ancak şu soruyu sormadan da geçemiyeceğim:
Şirk ameli olarak gördüğünüz tağuti anayasaya oy vermek insanı müşrik yapar mı yapmaz mı?
Size kimse ''felan kişi müşrik oluyor mu?'' diye sormuyor.
Mutlak olarak müşrik olur mu olmaz mı diye soruluyor.
Ama her nedense siz, mutlak küfür olan bu şirk amelini yazmamak veya söylememek için hep muayyen küfür üzerinde duruyorsunuz!
Sadece şunu söylemek istiyorum, bu uslup tevhidi davet uslubu değildir. Tağuttan sakındırma uslubu hiç değildir.
Allah (c.c.) bizi affetsin!
Abdullah Aydın
Kimse Ahmed Kalkan’a "felan kişiyi muayyen olarak tekfir ettin" demiyor, ama her nedense Ahmed Kalkan tekfir hastalığından bahsettiği zaman hep "muayyen tekfir"in şartlarından bahsediyor.
Şu Referandumda oy kullanmanın "mutlak küfür ve şirk" olduğunu "tekfirci damgası" yerim endişesiyle bir türlü yazamadı, ama kendisine daha önceki yorumlarımda sorduğum şu soruya karşı verdiği cevapta Referandumda oy kullanmanın "mutlak küfür" olduğunu (belki de şaşırarak) yazdı.
Soru şuydu:
"12 Eylül Referandumunda oy kullanmak küfürdür, şirktir" veya "oy kullanan kişi kafir olur, müşrik olur" demek mutlak küfür değil midir?
Bu soruya Ahmed Kalkan "Mutlak küfürdür" şeklinde cevap verdi.
Ancak daha sonraki yazdığı cevabında şöyle diyerek çarketti:
"Gelelim Abdullah Aydın’a.
Abdullah Aydın adlı kişi: Allah rızası için cevap vermemi istiyor. Sonra şeytanın rızası doğrultusunda sözümü çarptırmak için kullanıyor. “Bu soruyu hakkı öğrenmek için soruyorum, tekfircilik yapmak için değil.” dediği halde benim tekfirciliğim(!) için kullanıyor."
Ahmed Kalkan’a soruyorum, sorduğum soruya "mutlak küfürdür" diyen siz değil misiniz?
Mutlak küfrü beyan eden kişi tekfirci mi oluyor, tekfir hastalığına mı kapılmış oluyor?
Allah katında sorumlu olduğunuzu unutmayın!
"Şirk anayasasına oy vermek küfürdür, oy verenler de kafir olur" demeniz gerekirken, şöyle diyorsunuz "Tâğutî anayasaya oy vermeyi bir teşrî (yasa yapma) olarak, şirk ameli görüyorum. Ama biliyorum ki her şirk ameli insanı müşrik yapmaz."
Allah rızası için, bu iki cümleyi bilerek mi peşpeşe yazdınız?
Tağuti anayasaya oy vermeyi şirk ameli olarak görüyorsunuz, ondan sonra da her şirk ameli insanı müşrik yapmaz diyorsunuz!
Her şirk amelinin insanı müşrik yapmayacağını biz de biliyoruz! Ancak, cümle kuruluşundaki sıralama çok isabetsiz olmuş. Yanlış anlaşılmaya çok müsait. Yine de hüsnü zan ederek bir kasıt aramıyorum.
Ancak şu soruyu sormadan da geçemiyeceğim:
Şirk ameli olarak gördüğünüz tağuti anayasaya oy vermek insanı müşrik yapar mı yapmaz mı?
Size kimse ''felan kişi müşrik oluyor mu?'' diye sormuyor.
Mutlak olarak müşrik olur mu olmaz mı diye soruluyor.
Ama her nedense siz, mutlak küfür olan bu şirk amelini yazmamak veya söylememek için hep muayyen küfür üzerinde duruyorsunuz!
Sadece şunu söylemek istiyorum, bu uslup tevhidi davet uslubu değildir. Tağuttan sakındırma uslubu hiç değildir.
Allah (c.c.) bizi affetsin!
Abdullah Aydın
