AKIL PUTU
Akıl Allah'ın bize verdiği;hayvanlardan ve diğer canlılar aleminden ayrılmamızı sağlayan önemli farklarımızdan biridir.Kul bu vasıf sayesinde düşünebiliyor,insan olduğunun farkına varıyor,hayatı anlamlandırabiliyor.
Kur'anda da onlarca defa ayet sonlarında "Akletmez misiniz?" gibi ifadelerin sürekli geçtiğini görmüşsünüzdür.Allah bizi çoğu ayette düşünmeye,akletmeye çağırıyor.Zaten Kuranda da akıl tam 49 defa geçmektedir.
Akıl nimeti Allah'ın bize dinini anlamamız,ayetleri üzerinde tefekkür etmek için vermesine rağmen bazen aksi şekilde de sonuçlanabiliyor.Hatta bazen bir puta bile dönüşebiliyor.Gelin hep beraber aklımızı nasıl ve ne şekil kullanmalıyız buna farklı bir açıdan bakalım.
Din özelinde bu kavramı ele alırsak Allah'ın varlığı,Kur'anın hak oluşu,nübüvvetin ispatı vb. bütün imani özelliklerin oluşması için akıl gereklidir.Zaten aklın olmadığı yerde iman ve bilinç de olmaz.
Bu kavramı ise bazıları ifrata bazıları da tefrite götürüyor.
Örneğin bazıları aklı tamamen körerterek, değersiz görerek fideist bir şekilde iman edilmesi gerektiğini söylüyor.Kimide her şeyin akılla bilinebileceği iddiasında bulunuyor.Bunlara bir göz atalım....
Öncelikle ilk görüşü ele alırsak fideist bir şekilde hiç bir akli,mantiki delil olmadan bir dine inanmak kendini bile bile çukura atmaktır.Örneğin herkes bu mantıkla hareket etse Avrupa'da doğan bir hristiyan atalarından öyle gördüğü için hiç akletmeden sorgulamadan iman edecek bu da onu cehenneme sürükleyecektir.Onun için hangi din,görüş ne olursa olsun bize dayatıldığı şekilde değil aklederek,sorgulayarak yol almamız lazım aksi halde sapıklıkta oluruz da haberimiz olmaz.
Bununla ilgili çok ayet var birini versem mesele anlaşılacaktır.
Onlara: “Allah’ın indirdiğine uyun.” denildiği zaman: “(Hayır,) bilakis biz, babalarımızı üzerine bulduğumuz (ve alıştığımız âdetlerimize) uyarız.” derler. Babaları hiçbir şey akletmemiş ve doğru yolu bulamamış olsalar bile mi (onların yoluna uyacaklar)?
(Bakara, 170)
Şimdi ise "aklın her şeyi bilebilecegini" iddia eden ikinci uç görüşe bakalım.
Burda şunu iyi anlamamız lazım.İnsan aklı sınırlıdır.Örneğin birey bebeklikten yetişkinliğe gelene kadar aklı ve beyni olgunlaşarak bir çok süreçten geçmektedir.Bir çocuğun olayları çözümleme,düşünme becerisiyle yetişkinin bir olmamaktadır.Veya yetişkin bile olsak sonuçta bize verilen belirli bir kapasite var.İşte kişi kendine bu sınırlı aklı mutlak doğru kabul etti mi her şeyi mutlak manada bilebileceğini iddia etti mi bu açıkça görülmektedir ki kibirden ve ukalalıktan başka bir şey değildir.Kişi sınırlı aklıyla her şeyi bilemez,her şeyi bilmek ilahın vasfıdır.Allah'ın ayette belirttiği gibi:
.....Allah bilir, siz bilmezsiniz.
(Bakara, 216)
Bir de toplumda bazı kişiler var onlari da anlamak mümkün değil.Örneğin kişi aklını kullanarak ,sorgulayarak İslamın hak olduğunu gösteren onlarca delile şahit oluyor.Ama İslama girme aşamasında "hükümler veya kurallar kendi aklına uyuyorsa doğru,uymuyorsa yanlış" kabul ettiği için aklına yatmayan bazı delilleri görünce dine girmekten vazgeçiyor.
Burda şunu söylemek lazım.Onlarca deliline şahit olduğun bir dinin bırak da bilmediğin veya anlamlandıramadığın bazı ufak detayları da olsun.Onların da hikmetini anlasan ne ala ama bilmezsen de problem değil.Çünkü sen zaten onlarca delile şahit olmuştun yani bir iki yeri tam anlamadın diye o diğer deliller bir yere kaybolmuyor,onlar hala yerinde duruyor.
Bir diğer meselede Mutezile ve diğer sapık fıkraların yaptığı gibi aklı naklin önüne geçirmek.
Adamlara ayet,hadis söylüyorsun adam aklına yatmadığı için hemen nakli red veya tevil edip aklı referans alıyor.
İşte bu da yazının en başında bahsettiğim gibi aklı mutlak doğru görmekten,her şeyi bilebilecegini zannetmekten,ukalalıktan ve kibirden başka bir şey değildir.Senin aklın belki ona yetmiyor belki hikmetini tam anlamıyorsun veya ilmin yetmiyor durum böyleyken o nassı tevil etmek,reddetmek aklı putlaştırmaktır.Her şeyi bilebileceğini iddia eden kibir ve akılperestlerin işidir bu.
Tekrardan hatırlayalım Allah ne diyordu ayette:
...Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara, 216)
Bir de şunu anlamak da önemli Allah emrettiği hiç bir hükümden dolayı sorgulanamaz.Dilediğini emreder,dilediğini de yasaklar.O ilahtır,biz aciz kullarız.Kıt aklımızla Allah'ın verdiği hükümleri sorgulamak bizim ne haddimize.Daha hayat fonksiyonlarını idare ettirmekten aciz birey bir de bakıyorsun Allah'a karşı asi kesiliyor.
İnsanı bir nutfeden yarattı. (Bir de ne göresin!) O (insan, yaratıcısına karşı) apaçık bir düşman kesilivermiş.
(Nahl, 4)
İnsan, onu bir su damlasından yarattığımızı görmedi mi? (Şimdi) apaçık bir düşman kesilivermiştir
(Yâsîn, 77)
O, yaptıklarından sorulmaz; onlarsa sorulurlar.
(Enbiyâ, 23)
Son ayette belirtildiği gibi Allah yaptıklarından sorulmaz.Yani istediğini haram,istediğini helal kılar.Kula ise o emirlere boyun eğmek,itaat etmek düşer.
Aralarında hükmetmesi için Allah’a ve Resûl’üne davet edilen müminlerin sözü: “İşittik ve itaat ettik.” demeleridir. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
(Nûr, 51)
Tüm konuları özetleyecek olursam akıl Allahın bize verdiği ve kullanmamızı emrettiği bir nimettir.Bir dine veya görüşe inanırken akledecez sorgulayacağız tabi.
Ama burda da onlarca akli delili görüp bir iki yeri anlamadık diye ukalaca bir tavır gösterip
bütün delilleri yok saymamalıyız.
Çünkü akıl mutlak doğru değildir.Sınırları vardır.Ayrıca her şeyi de bilmemiz mümkün değildir.Her branşın bir ilmi vardır.O ilme vakıf olmadan cahillerin yaptığı gibi salt akılla meseleleri anlamaya çalışmak da ancak ahmaklarin işidir.
İkinci mesele ise dine girerken aklımızı kullandık ama dinin kapısından girdikten sonra vahye teslim olmalıyız.Madem bu dine girerken delillerle ve aklederek iman ettik o halde tüm hükümlerine iman etmek,teslim olmak gerekir.Allah ve Resulü ne söylemişse mutlaka doğrudur.Aklımıza yatsa da yatmasa da....
Vahiy akıldan üstündür.Aklı vahyin önüne alanlar ise aklın her şeyi bilebileceğini,aklı mutlak doğruluk ölçütü gören,aklı putlaştıran ahmaklarin işidir.Vahiy akıldan üstündür.Çünkü o her şeyi en iyi şekilde bilen Alim olan Allah tarafından indirilmiştir.
Akıl Allah'ın bize verdiği;hayvanlardan ve diğer canlılar aleminden ayrılmamızı sağlayan önemli farklarımızdan biridir.Kul bu vasıf sayesinde düşünebiliyor,insan olduğunun farkına varıyor,hayatı anlamlandırabiliyor.
Kur'anda da onlarca defa ayet sonlarında "Akletmez misiniz?" gibi ifadelerin sürekli geçtiğini görmüşsünüzdür.Allah bizi çoğu ayette düşünmeye,akletmeye çağırıyor.Zaten Kuranda da akıl tam 49 defa geçmektedir.
Akıl nimeti Allah'ın bize dinini anlamamız,ayetleri üzerinde tefekkür etmek için vermesine rağmen bazen aksi şekilde de sonuçlanabiliyor.Hatta bazen bir puta bile dönüşebiliyor.Gelin hep beraber aklımızı nasıl ve ne şekil kullanmalıyız buna farklı bir açıdan bakalım.
Din özelinde bu kavramı ele alırsak Allah'ın varlığı,Kur'anın hak oluşu,nübüvvetin ispatı vb. bütün imani özelliklerin oluşması için akıl gereklidir.Zaten aklın olmadığı yerde iman ve bilinç de olmaz.
Bu kavramı ise bazıları ifrata bazıları da tefrite götürüyor.
Örneğin bazıları aklı tamamen körerterek, değersiz görerek fideist bir şekilde iman edilmesi gerektiğini söylüyor.Kimide her şeyin akılla bilinebileceği iddiasında bulunuyor.Bunlara bir göz atalım....
Öncelikle ilk görüşü ele alırsak fideist bir şekilde hiç bir akli,mantiki delil olmadan bir dine inanmak kendini bile bile çukura atmaktır.Örneğin herkes bu mantıkla hareket etse Avrupa'da doğan bir hristiyan atalarından öyle gördüğü için hiç akletmeden sorgulamadan iman edecek bu da onu cehenneme sürükleyecektir.Onun için hangi din,görüş ne olursa olsun bize dayatıldığı şekilde değil aklederek,sorgulayarak yol almamız lazım aksi halde sapıklıkta oluruz da haberimiz olmaz.
Bununla ilgili çok ayet var birini versem mesele anlaşılacaktır.
Onlara: “Allah’ın indirdiğine uyun.” denildiği zaman: “(Hayır,) bilakis biz, babalarımızı üzerine bulduğumuz (ve alıştığımız âdetlerimize) uyarız.” derler. Babaları hiçbir şey akletmemiş ve doğru yolu bulamamış olsalar bile mi (onların yoluna uyacaklar)?
(Bakara, 170)
Şimdi ise "aklın her şeyi bilebilecegini" iddia eden ikinci uç görüşe bakalım.
Burda şunu iyi anlamamız lazım.İnsan aklı sınırlıdır.Örneğin birey bebeklikten yetişkinliğe gelene kadar aklı ve beyni olgunlaşarak bir çok süreçten geçmektedir.Bir çocuğun olayları çözümleme,düşünme becerisiyle yetişkinin bir olmamaktadır.Veya yetişkin bile olsak sonuçta bize verilen belirli bir kapasite var.İşte kişi kendine bu sınırlı aklı mutlak doğru kabul etti mi her şeyi mutlak manada bilebileceğini iddia etti mi bu açıkça görülmektedir ki kibirden ve ukalalıktan başka bir şey değildir.Kişi sınırlı aklıyla her şeyi bilemez,her şeyi bilmek ilahın vasfıdır.Allah'ın ayette belirttiği gibi:
.....Allah bilir, siz bilmezsiniz.
(Bakara, 216)
Bir de toplumda bazı kişiler var onlari da anlamak mümkün değil.Örneğin kişi aklını kullanarak ,sorgulayarak İslamın hak olduğunu gösteren onlarca delile şahit oluyor.Ama İslama girme aşamasında "hükümler veya kurallar kendi aklına uyuyorsa doğru,uymuyorsa yanlış" kabul ettiği için aklına yatmayan bazı delilleri görünce dine girmekten vazgeçiyor.
Burda şunu söylemek lazım.Onlarca deliline şahit olduğun bir dinin bırak da bilmediğin veya anlamlandıramadığın bazı ufak detayları da olsun.Onların da hikmetini anlasan ne ala ama bilmezsen de problem değil.Çünkü sen zaten onlarca delile şahit olmuştun yani bir iki yeri tam anlamadın diye o diğer deliller bir yere kaybolmuyor,onlar hala yerinde duruyor.
Bir diğer meselede Mutezile ve diğer sapık fıkraların yaptığı gibi aklı naklin önüne geçirmek.
Adamlara ayet,hadis söylüyorsun adam aklına yatmadığı için hemen nakli red veya tevil edip aklı referans alıyor.
İşte bu da yazının en başında bahsettiğim gibi aklı mutlak doğru görmekten,her şeyi bilebilecegini zannetmekten,ukalalıktan ve kibirden başka bir şey değildir.Senin aklın belki ona yetmiyor belki hikmetini tam anlamıyorsun veya ilmin yetmiyor durum böyleyken o nassı tevil etmek,reddetmek aklı putlaştırmaktır.Her şeyi bilebileceğini iddia eden kibir ve akılperestlerin işidir bu.
Tekrardan hatırlayalım Allah ne diyordu ayette:
...Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara, 216)
Bir de şunu anlamak da önemli Allah emrettiği hiç bir hükümden dolayı sorgulanamaz.Dilediğini emreder,dilediğini de yasaklar.O ilahtır,biz aciz kullarız.Kıt aklımızla Allah'ın verdiği hükümleri sorgulamak bizim ne haddimize.Daha hayat fonksiyonlarını idare ettirmekten aciz birey bir de bakıyorsun Allah'a karşı asi kesiliyor.
İnsanı bir nutfeden yarattı. (Bir de ne göresin!) O (insan, yaratıcısına karşı) apaçık bir düşman kesilivermiş.
(Nahl, 4)
İnsan, onu bir su damlasından yarattığımızı görmedi mi? (Şimdi) apaçık bir düşman kesilivermiştir
(Yâsîn, 77)
O, yaptıklarından sorulmaz; onlarsa sorulurlar.
(Enbiyâ, 23)
Son ayette belirtildiği gibi Allah yaptıklarından sorulmaz.Yani istediğini haram,istediğini helal kılar.Kula ise o emirlere boyun eğmek,itaat etmek düşer.
Aralarında hükmetmesi için Allah’a ve Resûl’üne davet edilen müminlerin sözü: “İşittik ve itaat ettik.” demeleridir. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
(Nûr, 51)
Tüm konuları özetleyecek olursam akıl Allahın bize verdiği ve kullanmamızı emrettiği bir nimettir.Bir dine veya görüşe inanırken akledecez sorgulayacağız tabi.
Ama burda da onlarca akli delili görüp bir iki yeri anlamadık diye ukalaca bir tavır gösterip
bütün delilleri yok saymamalıyız.
Çünkü akıl mutlak doğru değildir.Sınırları vardır.Ayrıca her şeyi de bilmemiz mümkün değildir.Her branşın bir ilmi vardır.O ilme vakıf olmadan cahillerin yaptığı gibi salt akılla meseleleri anlamaya çalışmak da ancak ahmaklarin işidir.
İkinci mesele ise dine girerken aklımızı kullandık ama dinin kapısından girdikten sonra vahye teslim olmalıyız.Madem bu dine girerken delillerle ve aklederek iman ettik o halde tüm hükümlerine iman etmek,teslim olmak gerekir.Allah ve Resulü ne söylemişse mutlaka doğrudur.Aklımıza yatsa da yatmasa da....
Vahiy akıldan üstündür.Aklı vahyin önüne alanlar ise aklın her şeyi bilebileceğini,aklı mutlak doğruluk ölçütü gören,aklı putlaştıran ahmaklarin işidir.Vahiy akıldan üstündür.Çünkü o her şeyi en iyi şekilde bilen Alim olan Allah tarafından indirilmiştir.
Son düzenleme: