Hidayetin Önündeki Engeller
1.Haktan Yüz Çevirmek,Önemsememek
2.Atalar Dini
3.Te'vil
4.Aklını kullanmamak
5.Nefs
1-Haktan Yüz Çevirmek, Önemsememek
Yahut “Bize de kitap indirilseydi, doğru yolu bulmada onları geçerdik” demeyesiniz diye (Kur’an’ı indirdik). İşte size rabbinizden apaçık bir delil, bir hidayet ve rahmet geldi. Allah’ın âyetlerini yalan sayan ve onlardan yüz çevirenden daha zalim kim vardır? Âyetlerimizden yüz çevirenleri yüz çevirmelerinden ötürü azabın en kötüsüyle cezalandıracağız.
(En'am 157)
Rabbinin ayetleri kendisine hatırlatıldığı hâlde yüz çeviren ve elleriyle (yapıp) takdim ettiğini unutandan daha zalim kim olabilir? Şüphesiz ki anlamamaları için kalplerine perde germiş, kulaklarına da ağırlık koymuşuzdur. Sen onları hidayete çağırsan bile, ebediyen doğru yolu bulamazlar.
(Kehf 57)
Kim de Rahmân’ın zikrinden yüz çevirirse, ona bir şeytan bağlarız da (hep) onunla beraber olur.Hiç şüphesiz o (şeytanlar), onları yoldan alıkoyar, onlarsa doğru yolda olduklarını sanırlar.
(Zuhruf 37,38)
Böyle iken onlara ne oluyor ki âdeta aslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi öğütten yüz çevirip kaçıyorlar!
(Müddessir 49,50,51)
Gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri şüphesiz yerli yerince ve belli bir süre için yarattık. Ama kafirler kendilerine karşı yapılan uyarıdan yüz çevirmektedirler.
(Ahkaf 3)
Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki onlar bu delillerden yüz çevirerek geçip giderler.
(Yusuf 105)
2-Atalar Dini
Onlara: “Allah’ın indirdiğine uyun.” denildiği zaman: “(Hayır,) bilakis biz, babalarımızı üzerine bulduğumuza uyarız.” derler. Babaları hiçbir şey akletmemiş ve doğru yolu bulamamış olsalar bile mi?
(Bakara 170)
Bu âyet-i kerîmeler, Peygamberimiz’in yahudileri İslâm’a davet edip Allah’ın azabından sakındırdığı vakit onlardan bazılarının: “Biz, babalarımızı hangi yol üzere bulduysak ona uyarız. Çünkü onlar bizden daha âlim ve daha hayırlı idiler” demeleri üzerine inmiştir. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, II, 107-108)
Onlara: “Allah’ın indirdiğine ve Resûl’e gelin.” denildiği zaman: “Babalarımızı üzerinde bulduğumuz yol bize yeter.” derler. Onların babaları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yolu bulamamış olsalar bile mi? (Mâide 104)
Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiğinde, “Hayır, biz atalarımızdan gördüğümüze uyarız” dediler. Peki ama ya şeytan onları alevli ateşin azabına çağırıyorsa!
(Lokman 21)
(Hayır, öyle değil!) Bilakis: “Babalarımızı bir din üzere bulduk, biz de onların izlerinden yürüyerek hidayete ermiş bulunuyoruz.” dediler. (Zuhruf 22)
Onlar bir kötülük yaptıkları zaman “Babalarımızı bu yolda bulduk. Allah da bize bunu emretti” derler. De ki: “Allah kötülüğü emretmez. Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?”
(A'raf 28)
(Allah) “Sizden önce ateşe girmiş olan cin ve insan topluluklarıyla beraber siz de ateşe girin.” der. Her ümmet oraya girdiğinde, kardeşini lanetler. Sonunda hepsi bir araya toplanınca, sonradan gelmiş olanlar önceden yaşamış olanlar için: “Rabbimiz! Bunlar bizi saptırdılar. Onlara ateşten kat kat azap ver.” der. (Allah) buyuracak ki: “Hepinize kat kat (azap) vardır. Fakat bilmiyorsunuz.” (A'râf 38)
Demişlerdi ki: “Bir tek Allah’a ibadet edelim ve babalarımızın ibadet ettiği (ilahları) bırakalım diye mi bize geldin? Şayet doğru sözlüysen vadettiğin (azabı) getir (bakalım)!” (A'râf 70)
Atalarımızı üzerinde bulduğumuz yoldan bizleri uzaklaştırmak ve yeryüzünde büyüklük siz ikinizin olsun diye mi bize geldin? Biz, ikinize de inanmayız.” demişlerdi. (Yûnus 78)
Demişlerdi ki: “Ey Salih! Bu (davetinden) önce, bizim aramızda hakkında (iyi şeyler) düşünülen/ümit beslenen biriydin. (Ne yani) şimdi bizi, babalarımızın ibadet ettiklerine ibadet etmekten engelliyor musun? Gerçek şu ki biz, senin bizi davet ettiğin (tevhidden) huzursuzluk veren bir şüphe içindeyiz.” (Hûd 62)
Demişlerdi ki: “Ey Şuayb! Atalarımızın ibadet ettiği (putları) ve mallarımızda dilediğimiz gibi tasarruf etmeyi bırakmayı, namazın mı sana emrediyor? Şüphesiz ki sen, yumuşak huylu ve olgun/aklı başında bir adamsın.” (Hûd 87)
O, babasına ve kavmine, “Şu kendilerine tapmakta olduğunuz heykeller de ne oluyor?” diye sormuştu. Onlar da “Atalarımızı bunlara tapar bulduk” diye cevap vermişlerdi. İbrâhim, “Doğrusu siz de atalarınız da açık bir sapkınlık içindesiniz” dedi.
(Enbiya 52-54)
“Hayır ama biz atalarımızı böyle yapar bulduk” dediler.İbrâhim dedi ki: “İyi de sizin ve önceki atalarınızın neye taptığınızı hiç düşündünüz mü? İyi bilin ki âlemlerin rabbi dışında taptıklarınız benim düşmanımdır;
(Şuara 74-77)
Diyecekler ki : “Rabbimiz! Biz efendilerimizi ve büyüklerimizi dinledik, onlar da bizi yoldan saptırdılar.
(Ahzab 67)
Onlara apaçık ayetlerimiz okunduğunda: “Bu, sizi babalarınızın ibadet ettiği (ilahlarınızdan) alıkoymaya çalışan bir adamdan başkası değildir.” dediler. Ve dediler ki: “Bu, yalnızca uydurulmuş bir iftiradır.” Kâfirler, hak kendilerine geldiğinde: “Bu, apaçık bir büyüden başkası değildir.” dediler.
(Sebe’ 43)
Senden önce de ne zaman bir beldede bir uyarıcı gönderecek olsak, mutlaka oranın refah içinde yaşayan şımarıkları dediler ki: “Şüphesiz ki biz, babalarımızı bir din üzere bulduk ve biz onların eserlerine/izlerine uymuş kimseleriz.”
(Zuhruf 23)
3-Te'vil
Dikkat edin! Halis olan din Allah’ındır. O’nun dışında veliler edinenler (derler ki): “Bizi Allah’a yaklaştırsınlar diye bunlara ibadet ediyoruz.” Allah, ihtilaf ettikleri konularda aralarında hükmedecektir. Şüphesiz ki Allah, yalancı ve kâfir olan kimseyi hidayet etmez. (Zümer, 3)
Bu ayettede açıkça görülüyor ki mekkeli müşrikler putlara Allah'a daha fazla yaklaşmak için ibadet ediyorlar.İyi niyetle bir te'vil yapmış olmaları ve bu konuda cahilane bir tavır sergilemeleri aslında niyetleri Allaha daha yakın olmak ama Allahin meşru kılmadığı hakkında hiç bir delil indirmediği bir şekilde O'na yaklaşmaya çalıştıkları için bu onlardan kabul edilmedi ve ayetin devamında yalancı oldukları ve hidayeti bulamadıkları haber verilmektedir.Bu konuda ki cehaletleri mazeret olmadı.Ayrıca şunu da unutmamak gerekir ki hiç bir inanç mensubu bile bile cehenneme gitmek istemez.Örneğin hristiyanlar "hadi bugün İsa Allahın oğludur (haşa) diyelim de cehennemi hak edip cayır cayır yanalım" demezler aynı şekilde yahudiler "Üzeyr Allahın oğludur diyelim de Allaha ortak koşup cehennemi hak edelim" demez veya bir tarikatçıda bile bile cehenneme gitmek istemez ona göre o yol çok doğrudur ama sonuç değişmez.Allah'a giden tek bir yol vardır.O yolun dışındakileri hepsi de batıldır.Buna da güzel bir hadisi örnek vereyim.
Bir gün Peygamberimiz (s.a.s), düz bir çizgi çizerek “İşte bu, Allah’ın dosdoğru yoludur.” buyurdu. Ardından bu çizginin sağından ve solundan başka çizgiler çizdi ve “Bunlar da, dosdoğru yolun haricindeki yollardır. Bu yolların her birinin başında ona çağıran bir şeytan vardır.” şeklinde açıklamada bulundu. Sonra da En’âm Suresi 153. âyeti kerimeyi okudu:
وَاَنَّ هٰذَا صِرَاط۪ي مُسْتَق۪يماً فَاتَّبِعُوهُۚ وَلَا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَب۪يلِه۪ۜ ذٰلِكُمْ وَصّٰيكُمْ بِه۪ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ ﴿١٥٣﴾
“Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. Başka yollara sapmayın. Onlar sizi Allah’ın yolundan uzaklaştırır. İşte günahtan korunmanız için Allah size böyle öğüt verdi.” (Dârimî, Mukaddime, 23)
Yahudiler yetmiş bir fırkaya ayrıldılar, biri hariç diğerlerin hepsi cehenneme girer. Hristiyanlar yetmiş iki fırkaya ayrıldılar, biri hariç diğerlerin hepsi cehenneme girer. Bu ümmet de yetmiş üç fırkaya ayrılacak, biri hariç hepsi cehennem girer.Sahâbîler, “Yâ Resûlüllah! Cennette olan fırka kimlerdir?” diye sordular. Resûlüllah (s.a.v.), “Cemaat” diye cevap verdi./ Bazı rivayetlerde ise "benim ve ashabımın yolundan gidenlerdir" diye geçiyor.)
(Ebu Davud, Sünnet, 1; Tirmizî, İman,18; İbn Mace,Fiten, 17; İbn Hanbel, 2/332).
4-Aklını Kullanmamak
Siz, birbirinizi namaza çağırdığınızda onu alay ve oyun konusu edinirler. Bu, onların akletmeyen bir toplum olmalarındandır.
(Mâide 58)
Allah katında canlıların en şerli olanı (hakka karşı) sağır ve dilsiz olan, akletmeyen kimselerdir. (Enfâl 22)
Dediler ki: “Şayet işitiyor ya da aklediyor olsaydık, alevleri dehşet saçan ateşin ehlinden olmazdık.” (Mülk 10)
Sen, onların çoğunun dinleyip aklettiğini mi sanıyorsun? Onlar, yalnızca hayvanlar gibilerdir. Hayır, hayır yolca daha sapkınlardır. (Furkân 44)
Andolsun ki biz, akleden bir topluluk için oradan (ibret alınacak) apaçık bir ayet bıraktık. (Ankebût 35)
Onlara: “Gökten su indirip ölümünden sonra yeryüzüne hayat veren kimdir?” diye soracak olsan kesinlikle: “Allah!” diyecekler. De ki: “Allah’a hamd olsun.” Bilakis, onların çoğu akletmezler.
(Ankebût 63)
Size korku ve ümide (sebep olan) şimşeği göstermesi, gökten su indirip onunla ölümünden sonra yeryüzüne hayat vermesi de O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki bunda, akleden bir topluluk için ayetler vardır. (Rûm 24)
Dünya hayatı oyun ve eğlenceden ibarettir. Şüphesiz ahiret yurdu korkup sakınanlar için daha hayırlıdır. Akletmez misiniz?
(En'âm 32)
Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Şüphesiz ki ayetleri, düşünüp öğüt alan bir topluluk için detaylıca açıkladık. (En'âm 126)
Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bahçeleri, ekinler, çatallı çatalsız hurmalıklar vardır. Hepsi tek bir suyla sulanır. (Ama) bazısının lezzetini bazısından üstün kılarız. Şüphesiz ki bunda, akleden bir topluluk için ayetler vardır. (Ra'd 4)
Geceyi, gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı emrinize amade kılmış. Yıldızlar da O’nun emriyle boyun eğdirilmiştir. Şüphesiz ki akleden bir topluluk için bunda ayetler vardır. (Nahl 12)
Hurma ve üzüm (ağaçlarının) meyvelerinden içki çıkarır ve güzel bir rızık elde edersiniz. Akleden bir topluluk için bunda ayet vardır. (Nahl 67)
Dirilten ve öldüren O’dur. Geceyle gündüzün peşi sıra gelmeleri O’nun (işidir). Akletmez misiniz? (Mü'minûn 80)
Bilin ki Allah, ölümünden sonra yeryüzüne hayat verir. Akletmeniz için ayetleri size açıkladık. (Hadîd 17)
Akletmeniz için onu Arapça bir Kitap kıldık. (Zuhruf 3)
Şüphesiz ki odaların gerisinden sana seslenenlerin birçoğu akletmezler.
(Hucurât 4)
5-Nefs
Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?
(Furkan 43)
Andolsun ki İsrailoğullarından söz aldık ve onlara resûller yolladık. Her ne zaman bir resûl hevalarına/arzularına uymayan bir şey ile onlara gelse bir grubu yalanladılar, bir grubu da öldürdüler. (Mâide 70)
(Allah, Kıyamet Günü) “Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size ayetlerimi anlatan, sizi bu gününüzle uyaran resûller gelmedi mi?” (dediğinde onlar) “Nefislerimiz aleyhine şahitlik ederiz.” diyecekler. Dünya hayatı onları aldattı ve kendilerinin kâfir olduğuna tanıklık ettiler.
(En'âm 130)
Melekler, nefislerine zulmedenlerin canlarını aldığında: “Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk.” diyerek boyun büküp teslim olurlar.(Hayır, öyle değil!) Hiç şüphesiz Allah, sizin yaptıklarınızı bilendir. (Nahl 28)
(Böylece) nefsine zulmederek bahçesine girmiş ve: “Buranın ebediyen yok olacağını sanmıyorum.” demişti. (Kehf 35)
Her birini günahıyla yakalayıverdik. Onlardan kiminin üzerine taş yağdıran bir fırtına yolladık. Kimini (kulakları sağır eden) bir çığlık yakalayıverdi. Kimini yerin dibine geçirdik. Kimini de boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi, onlar kendilerine zulmediyorlardı. (Ankebût 40)
Allah, gökleri ve yeri hak ile ve her nefse kazandıklarının karşılığı verilsin diye yaratmıştır. Onlar zulme uğramayacaklardır. (Câsiye 22)
Her nefis, kazandığı (ameller) karşılığında rehindir. (Müddessir 38)
Kim de Rabbinin makamından korkar ve nefsinin (meşru olmayan) isteklerine engel olursa, onun barınağı da şüphe yok ki cennetin ta kendisidir.
(Nâziât 40-41)
1.Haktan Yüz Çevirmek,Önemsememek
2.Atalar Dini
3.Te'vil
4.Aklını kullanmamak
5.Nefs
1-Haktan Yüz Çevirmek, Önemsememek
Yahut “Bize de kitap indirilseydi, doğru yolu bulmada onları geçerdik” demeyesiniz diye (Kur’an’ı indirdik). İşte size rabbinizden apaçık bir delil, bir hidayet ve rahmet geldi. Allah’ın âyetlerini yalan sayan ve onlardan yüz çevirenden daha zalim kim vardır? Âyetlerimizden yüz çevirenleri yüz çevirmelerinden ötürü azabın en kötüsüyle cezalandıracağız.
(En'am 157)
Rabbinin ayetleri kendisine hatırlatıldığı hâlde yüz çeviren ve elleriyle (yapıp) takdim ettiğini unutandan daha zalim kim olabilir? Şüphesiz ki anlamamaları için kalplerine perde germiş, kulaklarına da ağırlık koymuşuzdur. Sen onları hidayete çağırsan bile, ebediyen doğru yolu bulamazlar.
(Kehf 57)
Kim de Rahmân’ın zikrinden yüz çevirirse, ona bir şeytan bağlarız da (hep) onunla beraber olur.Hiç şüphesiz o (şeytanlar), onları yoldan alıkoyar, onlarsa doğru yolda olduklarını sanırlar.
(Zuhruf 37,38)
Böyle iken onlara ne oluyor ki âdeta aslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi öğütten yüz çevirip kaçıyorlar!
(Müddessir 49,50,51)
Gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri şüphesiz yerli yerince ve belli bir süre için yarattık. Ama kafirler kendilerine karşı yapılan uyarıdan yüz çevirmektedirler.
(Ahkaf 3)
Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki onlar bu delillerden yüz çevirerek geçip giderler.
(Yusuf 105)
2-Atalar Dini
Onlara: “Allah’ın indirdiğine uyun.” denildiği zaman: “(Hayır,) bilakis biz, babalarımızı üzerine bulduğumuza uyarız.” derler. Babaları hiçbir şey akletmemiş ve doğru yolu bulamamış olsalar bile mi?
(Bakara 170)
Bu âyet-i kerîmeler, Peygamberimiz’in yahudileri İslâm’a davet edip Allah’ın azabından sakındırdığı vakit onlardan bazılarının: “Biz, babalarımızı hangi yol üzere bulduysak ona uyarız. Çünkü onlar bizden daha âlim ve daha hayırlı idiler” demeleri üzerine inmiştir. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, II, 107-108)
Onlara: “Allah’ın indirdiğine ve Resûl’e gelin.” denildiği zaman: “Babalarımızı üzerinde bulduğumuz yol bize yeter.” derler. Onların babaları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yolu bulamamış olsalar bile mi? (Mâide 104)
Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiğinde, “Hayır, biz atalarımızdan gördüğümüze uyarız” dediler. Peki ama ya şeytan onları alevli ateşin azabına çağırıyorsa!
(Lokman 21)
(Hayır, öyle değil!) Bilakis: “Babalarımızı bir din üzere bulduk, biz de onların izlerinden yürüyerek hidayete ermiş bulunuyoruz.” dediler. (Zuhruf 22)
Onlar bir kötülük yaptıkları zaman “Babalarımızı bu yolda bulduk. Allah da bize bunu emretti” derler. De ki: “Allah kötülüğü emretmez. Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?”
(A'raf 28)
(Allah) “Sizden önce ateşe girmiş olan cin ve insan topluluklarıyla beraber siz de ateşe girin.” der. Her ümmet oraya girdiğinde, kardeşini lanetler. Sonunda hepsi bir araya toplanınca, sonradan gelmiş olanlar önceden yaşamış olanlar için: “Rabbimiz! Bunlar bizi saptırdılar. Onlara ateşten kat kat azap ver.” der. (Allah) buyuracak ki: “Hepinize kat kat (azap) vardır. Fakat bilmiyorsunuz.” (A'râf 38)
Demişlerdi ki: “Bir tek Allah’a ibadet edelim ve babalarımızın ibadet ettiği (ilahları) bırakalım diye mi bize geldin? Şayet doğru sözlüysen vadettiğin (azabı) getir (bakalım)!” (A'râf 70)
Atalarımızı üzerinde bulduğumuz yoldan bizleri uzaklaştırmak ve yeryüzünde büyüklük siz ikinizin olsun diye mi bize geldin? Biz, ikinize de inanmayız.” demişlerdi. (Yûnus 78)
Demişlerdi ki: “Ey Salih! Bu (davetinden) önce, bizim aramızda hakkında (iyi şeyler) düşünülen/ümit beslenen biriydin. (Ne yani) şimdi bizi, babalarımızın ibadet ettiklerine ibadet etmekten engelliyor musun? Gerçek şu ki biz, senin bizi davet ettiğin (tevhidden) huzursuzluk veren bir şüphe içindeyiz.” (Hûd 62)
Demişlerdi ki: “Ey Şuayb! Atalarımızın ibadet ettiği (putları) ve mallarımızda dilediğimiz gibi tasarruf etmeyi bırakmayı, namazın mı sana emrediyor? Şüphesiz ki sen, yumuşak huylu ve olgun/aklı başında bir adamsın.” (Hûd 87)
O, babasına ve kavmine, “Şu kendilerine tapmakta olduğunuz heykeller de ne oluyor?” diye sormuştu. Onlar da “Atalarımızı bunlara tapar bulduk” diye cevap vermişlerdi. İbrâhim, “Doğrusu siz de atalarınız da açık bir sapkınlık içindesiniz” dedi.
(Enbiya 52-54)
“Hayır ama biz atalarımızı böyle yapar bulduk” dediler.İbrâhim dedi ki: “İyi de sizin ve önceki atalarınızın neye taptığınızı hiç düşündünüz mü? İyi bilin ki âlemlerin rabbi dışında taptıklarınız benim düşmanımdır;
(Şuara 74-77)
Diyecekler ki : “Rabbimiz! Biz efendilerimizi ve büyüklerimizi dinledik, onlar da bizi yoldan saptırdılar.
(Ahzab 67)
Onlara apaçık ayetlerimiz okunduğunda: “Bu, sizi babalarınızın ibadet ettiği (ilahlarınızdan) alıkoymaya çalışan bir adamdan başkası değildir.” dediler. Ve dediler ki: “Bu, yalnızca uydurulmuş bir iftiradır.” Kâfirler, hak kendilerine geldiğinde: “Bu, apaçık bir büyüden başkası değildir.” dediler.
(Sebe’ 43)
Senden önce de ne zaman bir beldede bir uyarıcı gönderecek olsak, mutlaka oranın refah içinde yaşayan şımarıkları dediler ki: “Şüphesiz ki biz, babalarımızı bir din üzere bulduk ve biz onların eserlerine/izlerine uymuş kimseleriz.”
(Zuhruf 23)
3-Te'vil
Dikkat edin! Halis olan din Allah’ındır. O’nun dışında veliler edinenler (derler ki): “Bizi Allah’a yaklaştırsınlar diye bunlara ibadet ediyoruz.” Allah, ihtilaf ettikleri konularda aralarında hükmedecektir. Şüphesiz ki Allah, yalancı ve kâfir olan kimseyi hidayet etmez. (Zümer, 3)
Bu ayettede açıkça görülüyor ki mekkeli müşrikler putlara Allah'a daha fazla yaklaşmak için ibadet ediyorlar.İyi niyetle bir te'vil yapmış olmaları ve bu konuda cahilane bir tavır sergilemeleri aslında niyetleri Allaha daha yakın olmak ama Allahin meşru kılmadığı hakkında hiç bir delil indirmediği bir şekilde O'na yaklaşmaya çalıştıkları için bu onlardan kabul edilmedi ve ayetin devamında yalancı oldukları ve hidayeti bulamadıkları haber verilmektedir.Bu konuda ki cehaletleri mazeret olmadı.Ayrıca şunu da unutmamak gerekir ki hiç bir inanç mensubu bile bile cehenneme gitmek istemez.Örneğin hristiyanlar "hadi bugün İsa Allahın oğludur (haşa) diyelim de cehennemi hak edip cayır cayır yanalım" demezler aynı şekilde yahudiler "Üzeyr Allahın oğludur diyelim de Allaha ortak koşup cehennemi hak edelim" demez veya bir tarikatçıda bile bile cehenneme gitmek istemez ona göre o yol çok doğrudur ama sonuç değişmez.Allah'a giden tek bir yol vardır.O yolun dışındakileri hepsi de batıldır.Buna da güzel bir hadisi örnek vereyim.
Bir gün Peygamberimiz (s.a.s), düz bir çizgi çizerek “İşte bu, Allah’ın dosdoğru yoludur.” buyurdu. Ardından bu çizginin sağından ve solundan başka çizgiler çizdi ve “Bunlar da, dosdoğru yolun haricindeki yollardır. Bu yolların her birinin başında ona çağıran bir şeytan vardır.” şeklinde açıklamada bulundu. Sonra da En’âm Suresi 153. âyeti kerimeyi okudu:
وَاَنَّ هٰذَا صِرَاط۪ي مُسْتَق۪يماً فَاتَّبِعُوهُۚ وَلَا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَب۪يلِه۪ۜ ذٰلِكُمْ وَصّٰيكُمْ بِه۪ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ ﴿١٥٣﴾
“Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. Başka yollara sapmayın. Onlar sizi Allah’ın yolundan uzaklaştırır. İşte günahtan korunmanız için Allah size böyle öğüt verdi.” (Dârimî, Mukaddime, 23)
Yahudiler yetmiş bir fırkaya ayrıldılar, biri hariç diğerlerin hepsi cehenneme girer. Hristiyanlar yetmiş iki fırkaya ayrıldılar, biri hariç diğerlerin hepsi cehenneme girer. Bu ümmet de yetmiş üç fırkaya ayrılacak, biri hariç hepsi cehennem girer.Sahâbîler, “Yâ Resûlüllah! Cennette olan fırka kimlerdir?” diye sordular. Resûlüllah (s.a.v.), “Cemaat” diye cevap verdi./ Bazı rivayetlerde ise "benim ve ashabımın yolundan gidenlerdir" diye geçiyor.)
(Ebu Davud, Sünnet, 1; Tirmizî, İman,18; İbn Mace,Fiten, 17; İbn Hanbel, 2/332).
4-Aklını Kullanmamak
Siz, birbirinizi namaza çağırdığınızda onu alay ve oyun konusu edinirler. Bu, onların akletmeyen bir toplum olmalarındandır.
(Mâide 58)
Allah katında canlıların en şerli olanı (hakka karşı) sağır ve dilsiz olan, akletmeyen kimselerdir. (Enfâl 22)
Dediler ki: “Şayet işitiyor ya da aklediyor olsaydık, alevleri dehşet saçan ateşin ehlinden olmazdık.” (Mülk 10)
Sen, onların çoğunun dinleyip aklettiğini mi sanıyorsun? Onlar, yalnızca hayvanlar gibilerdir. Hayır, hayır yolca daha sapkınlardır. (Furkân 44)
Andolsun ki biz, akleden bir topluluk için oradan (ibret alınacak) apaçık bir ayet bıraktık. (Ankebût 35)
Onlara: “Gökten su indirip ölümünden sonra yeryüzüne hayat veren kimdir?” diye soracak olsan kesinlikle: “Allah!” diyecekler. De ki: “Allah’a hamd olsun.” Bilakis, onların çoğu akletmezler.
(Ankebût 63)
Size korku ve ümide (sebep olan) şimşeği göstermesi, gökten su indirip onunla ölümünden sonra yeryüzüne hayat vermesi de O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki bunda, akleden bir topluluk için ayetler vardır. (Rûm 24)
Dünya hayatı oyun ve eğlenceden ibarettir. Şüphesiz ahiret yurdu korkup sakınanlar için daha hayırlıdır. Akletmez misiniz?
(En'âm 32)
Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Şüphesiz ki ayetleri, düşünüp öğüt alan bir topluluk için detaylıca açıkladık. (En'âm 126)
Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bahçeleri, ekinler, çatallı çatalsız hurmalıklar vardır. Hepsi tek bir suyla sulanır. (Ama) bazısının lezzetini bazısından üstün kılarız. Şüphesiz ki bunda, akleden bir topluluk için ayetler vardır. (Ra'd 4)
Geceyi, gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı emrinize amade kılmış. Yıldızlar da O’nun emriyle boyun eğdirilmiştir. Şüphesiz ki akleden bir topluluk için bunda ayetler vardır. (Nahl 12)
Hurma ve üzüm (ağaçlarının) meyvelerinden içki çıkarır ve güzel bir rızık elde edersiniz. Akleden bir topluluk için bunda ayet vardır. (Nahl 67)
Dirilten ve öldüren O’dur. Geceyle gündüzün peşi sıra gelmeleri O’nun (işidir). Akletmez misiniz? (Mü'minûn 80)
Bilin ki Allah, ölümünden sonra yeryüzüne hayat verir. Akletmeniz için ayetleri size açıkladık. (Hadîd 17)
Akletmeniz için onu Arapça bir Kitap kıldık. (Zuhruf 3)
Şüphesiz ki odaların gerisinden sana seslenenlerin birçoğu akletmezler.
(Hucurât 4)
5-Nefs
Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?
(Furkan 43)
Andolsun ki İsrailoğullarından söz aldık ve onlara resûller yolladık. Her ne zaman bir resûl hevalarına/arzularına uymayan bir şey ile onlara gelse bir grubu yalanladılar, bir grubu da öldürdüler. (Mâide 70)
(Allah, Kıyamet Günü) “Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size ayetlerimi anlatan, sizi bu gününüzle uyaran resûller gelmedi mi?” (dediğinde onlar) “Nefislerimiz aleyhine şahitlik ederiz.” diyecekler. Dünya hayatı onları aldattı ve kendilerinin kâfir olduğuna tanıklık ettiler.
(En'âm 130)
Melekler, nefislerine zulmedenlerin canlarını aldığında: “Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk.” diyerek boyun büküp teslim olurlar.(Hayır, öyle değil!) Hiç şüphesiz Allah, sizin yaptıklarınızı bilendir. (Nahl 28)
(Böylece) nefsine zulmederek bahçesine girmiş ve: “Buranın ebediyen yok olacağını sanmıyorum.” demişti. (Kehf 35)
Her birini günahıyla yakalayıverdik. Onlardan kiminin üzerine taş yağdıran bir fırtına yolladık. Kimini (kulakları sağır eden) bir çığlık yakalayıverdi. Kimini yerin dibine geçirdik. Kimini de boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi, onlar kendilerine zulmediyorlardı. (Ankebût 40)
Allah, gökleri ve yeri hak ile ve her nefse kazandıklarının karşılığı verilsin diye yaratmıştır. Onlar zulme uğramayacaklardır. (Câsiye 22)
Her nefis, kazandığı (ameller) karşılığında rehindir. (Müddessir 38)
Kim de Rabbinin makamından korkar ve nefsinin (meşru olmayan) isteklerine engel olursa, onun barınağı da şüphe yok ki cennetin ta kendisidir.
(Nâziât 40-41)