I
Çevrimdışı
Akraba evliliklerinin yol açtığı işitme kaybına neden olduğunu söyleyen uzmanlar, yenidoğanlara 'işitme tarama testi' yapılmasının mecburi olduğunu belirtti.
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Levent Erişen, işitme kaybının bebeklerde yaşamın ilk üç ayı içinde tanınması gerektiğini ve bebek altı aylıkken tedaviye başlanmasını tavsiye ederek, "İşitme kayıplarında tedavi işitme cihazı uygulamasının dışında, özel eğitim ve rehabilitasyon ile sağlanmalıdır. Bazı çocuklarda koklear implant (biyonik kulak) da uygulanabilir. Ancak sadece işitme cihazı veya koklear implant tedavi için yeterli olmamakta, bunların uygulamasından sonra mutlaka rehabilitasyon da yapılması gerekmektedir"dedi.
Çocuğun işitme kaybı derecesine göre işitme cihazlarının fayda oranının değiştiğini belirten Prof. Dr. Erişen, işitme cihazı veya koklear implant uygulamasındaki amacın, çocuğun yüzde 100 duymasından çok, konuşma ve mental gelişimini sağlayacak kadar sesleri duyabilmesini sağlamak olduğuna dikkat çekti.
Çocuk büyüdükçe işitme cihazının değiştirilmesi gerektiğini, ancak bunun sık ihtiyaç duyulan bir durum olmadığına işaret eden Prof Dr. Erişen, "İşitme cihazı sık sık değiştirilmese de cihaz kullanan çocuğun, belli aralıklarla kontrol edilerek izlenmesi gerekiyor. Cihazın kulağa oturan kalıbının sıklıkla değiştirilmesi önem taşıyor. İşitme cihazının etkin olabilmesi için bu kalıbın kulağa uygun olması ve çocuk büyüdükçe kulağına uygun olarak, kulak kalıbının da mutlaka değiştirilmesi öneriliyor. Cihaz
takıldıktan sonra ve çocuk sesleri duyabilir hale getirildikten sonra mutlaka özel eğitim programları uygulanması gerekiyor. Bu programlar ile, konuşma ve dil gelişimini sağlayacak rehabilitasyonun yapılması lazım. İşitme kaybı olan çocuklarda amaç, konuşma gelişiminden önce işitmenin sağlanması ve çocuğun işitme ve konuşma engelli olmasının önlenmesidir. Bunun için de cihaz takıldıktan sonra tedavinin bittiği sanılmamalı, sonrasında eğitim ve rehabilitasyon mutlaka uygulanmalıdır" diye konuştu.
Uzman Odyolog Sevtap Babayiğit ise işitme kaybının çocukların günlük hayatını olduğu kadar eğitim hayatını olumsuz etkilediğine dikkat çekerek, "Çünkü çocuklarda çok hafif derecede bir kayıp bile öğrenmesini engelliyor. Akraba evliliği sonucunda oluşan işitme kaybının erken teşhisi açısından işitme taraması büyük önem taşıyor. Erken teşhisle işitme kaybonda çok şey yapılabilir" şeklinde konuştu.
Yeni cihazların doğal ve yumuşak tonu yakaladığını anlatan Babayiğit, şunları söyledi: "Cihaz takıldıktan sonra çocuklara konuşma eğitimi verilmesi gerekiyor. Çocuklar uzman odyoloğun verdiği bu eğitim sayesinde, konuşmalarındaki bozukluklardan ve harf hatalarından kurtulmaları sağlanıyor. İşitme cihazlarının ömür boyu kullanılması gerekiyor. Kulak arkası tipi cihazların boyutları küçülerek daha sevimli ve hafif hale geldi. Ses kalitesinin iyileşmesi sayesinde de hastalara önemli bir işitme konforu
sağlandı. Çocuklar büyüdüklerinde kulak içi işitme cihazları takılabiliyor. Banyo yaparken, denize girerken ve uyurken cihazın çıkarılması gerekiyor. Cep telefonu kullanılması işitmeyi bozmuyor".
İha
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Levent Erişen, işitme kaybının bebeklerde yaşamın ilk üç ayı içinde tanınması gerektiğini ve bebek altı aylıkken tedaviye başlanmasını tavsiye ederek, "İşitme kayıplarında tedavi işitme cihazı uygulamasının dışında, özel eğitim ve rehabilitasyon ile sağlanmalıdır. Bazı çocuklarda koklear implant (biyonik kulak) da uygulanabilir. Ancak sadece işitme cihazı veya koklear implant tedavi için yeterli olmamakta, bunların uygulamasından sonra mutlaka rehabilitasyon da yapılması gerekmektedir"dedi.
Çocuğun işitme kaybı derecesine göre işitme cihazlarının fayda oranının değiştiğini belirten Prof. Dr. Erişen, işitme cihazı veya koklear implant uygulamasındaki amacın, çocuğun yüzde 100 duymasından çok, konuşma ve mental gelişimini sağlayacak kadar sesleri duyabilmesini sağlamak olduğuna dikkat çekti.
Çocuk büyüdükçe işitme cihazının değiştirilmesi gerektiğini, ancak bunun sık ihtiyaç duyulan bir durum olmadığına işaret eden Prof Dr. Erişen, "İşitme cihazı sık sık değiştirilmese de cihaz kullanan çocuğun, belli aralıklarla kontrol edilerek izlenmesi gerekiyor. Cihazın kulağa oturan kalıbının sıklıkla değiştirilmesi önem taşıyor. İşitme cihazının etkin olabilmesi için bu kalıbın kulağa uygun olması ve çocuk büyüdükçe kulağına uygun olarak, kulak kalıbının da mutlaka değiştirilmesi öneriliyor. Cihaz
takıldıktan sonra ve çocuk sesleri duyabilir hale getirildikten sonra mutlaka özel eğitim programları uygulanması gerekiyor. Bu programlar ile, konuşma ve dil gelişimini sağlayacak rehabilitasyonun yapılması lazım. İşitme kaybı olan çocuklarda amaç, konuşma gelişiminden önce işitmenin sağlanması ve çocuğun işitme ve konuşma engelli olmasının önlenmesidir. Bunun için de cihaz takıldıktan sonra tedavinin bittiği sanılmamalı, sonrasında eğitim ve rehabilitasyon mutlaka uygulanmalıdır" diye konuştu.
Uzman Odyolog Sevtap Babayiğit ise işitme kaybının çocukların günlük hayatını olduğu kadar eğitim hayatını olumsuz etkilediğine dikkat çekerek, "Çünkü çocuklarda çok hafif derecede bir kayıp bile öğrenmesini engelliyor. Akraba evliliği sonucunda oluşan işitme kaybının erken teşhisi açısından işitme taraması büyük önem taşıyor. Erken teşhisle işitme kaybonda çok şey yapılabilir" şeklinde konuştu.
Yeni cihazların doğal ve yumuşak tonu yakaladığını anlatan Babayiğit, şunları söyledi: "Cihaz takıldıktan sonra çocuklara konuşma eğitimi verilmesi gerekiyor. Çocuklar uzman odyoloğun verdiği bu eğitim sayesinde, konuşmalarındaki bozukluklardan ve harf hatalarından kurtulmaları sağlanıyor. İşitme cihazlarının ömür boyu kullanılması gerekiyor. Kulak arkası tipi cihazların boyutları küçülerek daha sevimli ve hafif hale geldi. Ses kalitesinin iyileşmesi sayesinde de hastalara önemli bir işitme konforu
sağlandı. Çocuklar büyüdüklerinde kulak içi işitme cihazları takılabiliyor. Banyo yaparken, denize girerken ve uyurken cihazın çıkarılması gerekiyor. Cep telefonu kullanılması işitmeyi bozmuyor".
İha