Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Allah Nerede ? - Rahman Arş'a İstiva Etti ! (kitap)

Es-Serahsi Çevrimdışı

Es-Serahsi

Üye
İslam-TR Üyesi
Selefin cumhurunun dediğini göre Allah c.c. arşa istiva etmiştir. Arş ta malum olduğu üzere 7 kat semanın en üstündedir. İmam malikin de dediği gibi istiva malumdur. Dolayısıyl fazla dallandırıp budaklandırmaya, selefin sözlerini olur olmaz yerlere tevil etmeye gerek yoktur. ve eğer denilseki Allah arşın üzerinde dendiği vakit Allah a mekan isnadı vardır bu doğru değildir bilakis arş mahlukun en üst seviyesidir o halde nasıl olurda Allah a bir mekan isnad edilebilir. Doğrusunu en iyi Allah c.c. bilir.
 
E Çevrimdışı

Ehli_Hadis

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
الرَّحْمنُ عَلََى العَرْشِ اسْتَوَى

‘Rahman arş üzerinde istiva etmiştir’ (Tâhâ, 20/5)

إِنَّ رَبَّكُمْ اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَاْلأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ.


‘Rabbınız, şüphesiz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da ‘Arş üzerinde istivâ edendir.’ (A‘râf, 7/54)

وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ.

‘O yücedir, büyüktür.’ (Bakara, 2/255)

تَعْرُجُ الْمَلاَئِكَةُ وَالرُّوحُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ.


‘Melekler ve Rûh, ona, süresi elli bin yıl olan bir günde yükselirler.’ (Me‘âric, 70/4)
إِلَيْهِ يَصْعَدُ الْكَلِمُ الطَّيِّبُ

‘Güzel sözler O’na çıkar.’ (Fâtır, 35/10).

ن معاوية بن الحكم السلمي رضي الله عنه قال : كانت لي جارية ترعى غنماً لي قِبَـلَ أحد و الجوانية ، فاطّـلعت ذات يوم فإذا الذيب قد ذهب بشاة من غنمها ، و أنا رجل من بنى آدم آسف كما يأسفون ، لكني صككتها صكّـة فأتيت رسول الله صلى الله عليه وسلم فعظّم ذلك عليّ .

قلت : يا رسول الله أفلا أعتقها ؟

قال : ائتني بها .

فأتيته بها فقال لها : أين الله ؟

قالت : في السماء .

قال : من أنا ؟

ال : من أنا ؟

قالت : أنت رسول الله .

قال : أعتقها ، فإنها مؤمنة . رواه مسلم
.

Muâviye't -Ubnu'l -Hakem es –Sülemiyy r.a dan, şöyle dedi : Benim, Uhud ve Cevvaniyye taraflarında koyunlarımı güden bir cariyem vardı.Bir gün yanına çıkıb vardım.Birde ne göreyim, güttügü koyunlardan birisini kurt kapmış. Ben de Adem oğullarından biriyim, onların öfkelendiği gibi bende öfkelenib esef ettim. Lakin ben o cariyeye bir şamar vurdum. Akabinde Resulullah s.a.v’e gelip - cariyeye vurduğum tokatı haber verdim – Resulullah s.a.v bu şamarı aleyhime çok büyüttü. Bende, Ya Rasulallah : - yaptığım bu işten dolayı - cariyeyi azad edeyim mi ? dedim. Onu bana getir, buyurdu. Bende cariyemi Resulullah s.a.v’e getirdim. Resûlullah s.a.v cariyeye hitaben " Allah Nerede’dir " ? diye sordu. Câriye : " Semada’dır " dedi. Tekrar, " Ben kimim " ? buyurdu. Câriye : " Sen Allah'ın Resulüsün ", dedi. Bunun üzerine Resûlullah s.a.v bana: Onu azad et, çünkü o bir " Mumi’ne " dir,buyurdu. } Bu hadis sahih olup bunu Müslim İbn Ebi Şeybe el-İman (84) İbn Ebi Asım Tahricu’s-Sünne (489) Beyhaki el-Esma ve’s-Sıfat’ta hadisin akabinde (s.422) Bu sahih’tir bunu Müslim rivayet etmiştir demiştir Zehebi uluv’da bunun sahih olduğunu söylemiştir (s.105)

( صحيح لغيره ) حديث عبد الله بن عمرو بن العاص أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : ( الراحمون يرحمهم الرحمن ارحموا من في الأرض يرحمكم من في السماء )


Abdullah b Amr b el-As’ın rivayet ettiği hadise göre Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Merhamet edenlere Rahman olan Allah da merhamet eder Yerde bulunanlara merhamet ediniz ki semadaki de size merhamet buyursun.(Hadisi Ebu Davud ve Sahih olduğunu belirterek Tirmizi rivayet etmiştir. (isnadı Sahih li gayrihi’dir.

وعن أنس أن زينب بنت جحش كانت تفخر على أزواج النبي صلى الله عليه وسلم تقول: زوجكن أهاليكن، وزوجني الله من فوق سبع سماوات. وفي لفظ: كانت تقول: إن الله أنكحني في السماء. وفي لفظ أنها قالت للنبي صلى الله عليه وسلم: زوجنيك الرحمن من فوق عرشه.

هذاحديث صحيح أخرجه البخاري


Enes’in rivayet ettiği hadise göre Cahş kızı Zeyneb Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in diğer hanımlarına karşı övünerek şöyle derdi:Sizi (Peygamber efendimizle) akrabalarınız evlendirdi Ama beni yedi kat semanın üstünden Allah evlendirdi Bir lafızlada da Şüphesiz Allah semada benim nikahımı kıymıştır derdi.Bir başka lafızda o Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e Rahman beni seninle Arş’ının üstünden evlendirdi demiştir.Bu sahih bir hadis olup bunu Buhari rivayet etmiştir.

Mücahid,den dedi ki : İbn Abbas,a : Bir takım kimseler kader hakkında ileri geri konuşuyorlar denilince,şöyle dedi : Bunlar kitabı yalanlıyorlar.Eğer onlardan birisini saçlarından yakalayacak olursam onun perçemini yolarım .Şüphesiz Allah,hiçbir varlığı yaratmadan önce Arşı üzerinde idi.Sonra yaratıkları yarattı ve kıyamet gününe kadar ne olacaksa hepsini yazdı.İşte insanlar da takdir edilip bitirilmiş bir işe uygun olarak haraket etmektedirler (*)

(*)-Hadisin senedi Sahih tir. El-Acurri bu hadisi eş-Şeri,a adlı eserinde (s.293) el-Lalekai es-Sünne (I,91/b) de İbn Kudame de el-Uluv adlı eserinde (169/a) de tahric etmiş bulunmaktadır.

Sabit el-Bunani,den dedi ki Davud aleyhisselam namazı uzun kılar,sonra rükü yapar,sonra başını semaya kaldırıp arkasından şöyle dua ederdi :Ey semayı imar eden,başımı kölelerin rablerine (efendilerine) baktığı gibi sana doğru kaldırıyorum ey semanın sakini (*)

(*)-Hadisin senedi sahih tir.Bu hadisi el-Lalekai es-Sünne de (I,92/b) rivayet etmiş İbn Kudame el-Makdisi de ondan naklen İsbatu Sıfati,l-Uluvv lillahi Teala adlı cüzünde (162/b) de nakletmiştir.
أبو بكر الصديق رضي الله عنه:
لما مات النبي صلى الله عليه وسلم، صعد أبو بكر رضي الله عنه المنبر فحمد الله وأثنى عليه ثم قال: «أيها الناس! إن كان محمدٌ إلهكم الذي تعبدون فإن إلهكم محمدًا قد مات، وإن كان إلهكم الذي في السماء فإن إلهكم لم يمت، ثم تلا: ﴿وَمَا مُحَمَّدٌ إِلَّا رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِ الرُّسُلُ أَفَإِنْ مَاتَ أَوْ قُتِلَ انْقَلَبْتُمْ عَلَى أَعْقَابِكُمْ﴾ (2) إسناده حسن


Hz. Ebû Bekr (r.a.), Hz. Peygamber vefat edince şöyle demiştir: Her kim Muhammed’e kulluk ediyorsa bilsin ki O, ölmüştür. Kim semadaki Allah’a kulluk ediyorsa, bilsin ki O, diridir ve asla ölmeyecektir.﴾Muhammed, ancak bir peygamberdir.Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisingeriye mi döneceksiniz﴿Zehebî, Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed b. Osman, Kitabu’l-Arş, Beyrut, 1464/2003, s. 35.İsnadı hasen’dir

Ömer b. el-Hattâb (r.a.), bir keresinde yaşlı bir kadına (ki, rivayetlerden bu kadının Havle bint-ü Sa’lebe olduğu anlaşılmaktadır) rastladı. Kadın, Ömer (r.a.)’i durdurdu ve O’nunla sohbet etti. Bu arada Hz. Ömer’in yanında bulunan bir adam:

“Ey mü’minlerin emiri, sen yanındaki bu kadar insanı, şu yaşlı kadın için mi bekletiyorsun deyince
Hz. Ömer: “Yazıklar olsun sana. Sen, bu kadının kim olduğunu biliyor musun!? O, yedi kat semanın üzerinde bulunan Allah’ın, şikâyetini işittiği ve hakkında; “Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikâyette bulunan kadının sözünü işitti. Allah, ikinizin birbirinizle konuşmasını işitir. Çünkü Allah işitendir görendir(Mücâdele, 58/1.)âyetini indirdiği bir kadındır.”Cüveynî, Ebû Muhammed Abdullah b. Yûsuf, Risâle fî İsbâti’l-İstivâi ve’l-Fevkiyye, Nşr. Ahmed Muâz ‘Ulvân, Riyad, 1419/1998, s. 60

Süleymân et-Temîmî rahımullah şöyle demiştir: “Şayet bana ‘Allah nerededir? diye sorulsaydı, elbette ki semadadır derdim. Eğer ‘sema yaratılmadan önce Arş neredeydi?’ diye sorulsa, suyun üzerindeydi derdim, ‘peki su yaratılmadan önce Arş neredeydi?’ şeklinde bir soru sorulsa, o zaman bilmiyorum derdim.” İbn Ebî Şeybe, Kitabu’l-Arş, s. 80.ayrıc bkz:Buhari ef-Ali’l ibad ver Redd Alel-Cehmiyye

Allah c.c’nun kendisini Kitâb’ında ve Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’inde O’nun Sünnet’inde vasfetmiş olduğu el-‘Uluv ve el-İstivâ sıfatlarını, nefyedip inkar etmek ve bunca ayet ve hadisi tahrif ederek reddetmek olduğundandır.

Zira geçmişteki ümmetler de böyle bir belayı düşmüşlerdi.

﴿فَبَدَّلَ الَّذِينَ ظَلَمُوا قَوْلًا غَيْرَ الَّذِي قِيلَ لَهُمْ فَأَنزَلْنَا عَلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا رِجْزًا مِنْ السَّمَاءِ بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ.﴾

‘O zulmeden (Yahûdîler var ya) emir olundukları (tövbe ettik manasına gelen hıtta kelimesine denilmeyen bir nun ilave ederek hınta kelimesine) tebdil ettiler. Biz de, o zalimlere, yaptıkları fıskın karşılığı olarak, gökten bir azap indirdik.’ (Bakara, 2/59)

Aynen de Cehmiyye ve takipçileri Allah c.c’nun Kur’ân’da İstivâ olarak zikretmiş olduğu bu ilahi sıfatı denilmeyen bir lam ilave ederek İstevlâ diye tebdil ettiler.

Böylelikle Allah c.c’ istenilmeyen bir sıfatla vasfetmiş oldular. Geçen ümmetlerden de Allah c.c’ böyle ilâhî bir vahye dayanmadan vasfedenler olmuştu da Allah c.c şöyle buyurmuştu:

سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ.


‘İzzet sahibi rabbin onların (müşriklerin uygunsuz) vasıflandırmalarından münezzehtir.’ (Sâffât, 37/180)

Allah'ı Rasül'den ve O'nun sahabesinden Daha iyi vasfederiz diye İddia eden Dallinler bu naslar kıyamet gününde sizin aleyhinize bir şahittir.
 
A Çevrimdışı

Aswadain

Üye
İslam-TR Üyesi
Semâ, yeryüzünün etrafındaki atmosfer olarak bilinen gaz tabakaları değildir. Yedi tane semâ vardır. İlk semâ yıldızlı, gezegenli kısımdır. Yıldızların olduğu tüm bölgeler dunyâ semâsına, ilk semâ katına dâhildir. İlk semânın nerede bittiğini insanlar kesinlikle bilemez, Allâh bilir.



إِنَّا زَيَّنَّا السَّمَاء الدُّنْيَا بِزِينَةٍ الْكَوَاكِبِ

''Dunyâ semâsını yıldız süsüyle süsledik'' (Sâffât 6 turkce açıklaması)



وَلَقَدْ زَيَّنَّا السَّمَاء الدُّنْيَا بِمَصَابِيحَ

''Dunyâ semâsını kandillerle süsledik'' (Mulk 5 turkce açıklaması)



زَيَّنَّا السَّمَاء الدُّنْيَا بِمَصَابِيحَ

''Dunyâ semâsını kandillerle süsledi'' (Fussilet 12 turkce açıklaması)
 
K Çevrimdışı

kelime-i şehadet

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Genel bir soru: Arş'ın kaç tane lügat manası vardır ve bunlar nelerdir? Bir de istivanın 20'den fazla anlamı olduğunu duymuştum. Bunlar nelerdir?


Semâ, yeryüzünün etrafındaki atmosfer olarak bilinen gaz tabakaları değildir. Yedi tane semâ vardır. İlk semâ yıldızlı, gezegenli kısımdır. Yıldızların olduğu tüm bölgeler dunyâ semâsına, ilk semâ katına dâhildir. İlk semânın nerede bittiğini insanlar kesinlikle bilemez, Allâh bilir.


Bunun delili nedir?
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
611 ahi bazı ayetlerin araştırılmaması daha hayırlıdır.nitekim bu senin imanını yüceltmez bilakis azaltır çünkü insana verilen ilim bir yere kadar ondan sonra teville yorum yapıp ALLAH korusun büyük günahlara farkına varmadan içine düşersin.bunu olduğu gibi iman etmek lazım
en iyisini RABBİM bilir

Rahman ve Rahim olan ALLAH'ın adı ile

7- Sana bu Kitab'ı indiren O'dur. Bu Kitab'ın bir kısım ayetleri kesin anlamlı (muhkem)dir, bunlar onun özünü oluştururlar. Diğer kısmı da birden çok anlamlı (müteşabih)dir. Kalplerinde eğrilik olanlar fitne çıkarmak ve keyfi yorumlar yapmak amacı ile bu kitabın birden çok anlamlı ayetlerinin ardına düşerler. Oysa onların yorumunu sadece Allah bilir. Köklü bilgiye sahip olanlar ise "Bu Kitab `a inandık, O bütünü ile Allah katından gelmiştir" derler. Bunu ancak aklı başında olanlar düşünebilirler.(ali imran suresi )
 
Suraka Çevrimdışı

Suraka

Jihad today, Jannah tomorrow...
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum kardeşlerim bu konuyu reelde anlatırken sabrlı olmanızı tavsiye ediyorum zira insanların beyinlere o derece Allah heryerde fikri işlenmiş ki değiştirmek güç oluyor Rabbim insanlara hidayet versin bizleri de vesile kılsın. amin...
We Aleykum Selam

bugün müftüyle okulda bu sebepten dolayı tartıştık. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) in köle ile olan konuşmasındaki hadisi söyledim "Arapça'dan türkçeye geçerken yanlışlıklar olabilir" dedi bana bende buradaki kaynaklardan yararlanıcam inşallah. Allah razı olsun sizden. [Amin]. İnşallah anlar.
 
E Çevrimdışı

ENSARİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
ısıtıp ısıtıp arşa istiva etti tevilede gerek yoktur diyen teymiyyeden başka hiç bir ehli sünnet alimi yoktur..bir o gerçekleri görmüş öyle ya..
 
A Çevrimdışı

Ahlul Hadeeth

Üyeliği İptal Edildi
Banned
ısıtıp ısıtıp arşa istiva etti tevilede gerek yoktur diyen teymiyyeden başka hiç bir ehli sünnet alimi yoktur..bir o gerçekleri görmüş öyle ya..

Aslında senin gibi mutekellim itikadına sahip bir kimselere laf anlatmak Ehl-i Sünnetin usulü değildir. Nitekim onlar mutekellimleri zaten tekfir eder. Ancak senin gibi bir kimseye denilecek şey şudur : Sen arapça ilmine vakıf isen bizlere bunu söyleyenin sadece İbn Teymiyye olduğunu ispatla. Eğer arapça ilmin bile yoksa, o zaman cehaletini ortaya kusma.

Şu güne kadar İbn Teymiyye'ye bu konuda reddiye verebilen bir kul olmadı. Kevseri denen zındık çıktı bir kaç şey zırvaladı. Allah'ta ona Yemeni'yi musallat etti. Yemeni'de aslanın avını parçaladığı gibi Kevseri'nin iftiralarını parçaladı.

Ki Allah'ın arşın üstünde olduğu itikadı Selef'ten beri sabittir. Ancak bu akidede sebat edenler sadece Hanbeliler olmuştur. -Aradaki Şafi ve Malikiler hariç, Kayravani gibi örneğin ya da Kattan gibi -

Mesela İbn Kudame el-Hanbeli, bu güzel itikada sahip alim Isbatu Sıfatul Uluvv isimli kitabında Allah'ın gökte olduğunu ispatladı. Bu konuda bir sürü Seleften sahih sözler nakletti. Bunların bir kısmıda Şafii ve Malik'tendir. Bu kişi Şeyhulislam Abdulkadir Ceylani'nin talebesidir. Abdulkadir Ceylani'de Gunyetut Talibin kitabında Allah'ın gökte olduğunu ispatlamıştır.

Hanbelilerden yaklaşık 40'a yakın büyük alim gelip geçmiştir. Hepside İbn Teymiyye ile aynı akidede idi. İbn Cevzi hariç. Bu kimse tevilcilerden oldu ve hatta Kadı Ebu Yala'ya reddiye yazdı. Def'u Şüphei Teşbih diye. Ancak şu kitabı okuyan bile güler söylediklerine. İbn Cevzi'nin kitap yazmaktan çok hata yaptığını söyleyen Zehebi, ondan şu sözü nakleder : İbn Cevzi der ki : (Mutekellimlere hitaben) İşte sizin üç sapıklığınız.. 3. Siz gökte bir ilah olmadığını söylersiniz!

Yani İbn Cevzi bile bu konuda mütemekkin değil. Kendisi ile çelişiyor. Zaten Allah'ın Makdis'ten çıkardığı hayırlı nesil olan İbn Kudame el-Makdisi el-Hanbeli ve onun sülalesi, İbn Cevzi ve yandaşlarını hüccet ile paramparça etmişti. Kevseri, utanmadan bu salih ve ehli hadis kimseye iftira atarak diyor ki "İbn Kudame mutezilenin hak yol olduğunu itiraf etti." İşte hüccet karşısında alçalanlar, böyle iftira atarlar.

İbn Teymiyye, zaten Hanbelilerin akidesi üzere idi. Zaten Kevseri açıkça şunu diyor Esma ve Sıfata yazdığı talikte : Hanbeliler en baştan beri Haşeviyye idi.

Bu zındık zaten Ahmedin oğlu Abdullah bin Ahmed bin Hanbel'e, Ahmed'in talebesi Mervezi'ye, Hallal'a, İbn Kudame'ye ve Kadı Ebu Ya'la'ya mücessime demesiyle meşhur. O yüzden ya ortaya ilim koyun, ya da susun. Susarsanız en azındandan adamlığınıza itibaren sizleri aşşağılamayız. İlimsizce konuşacaksanızda, sizin aşşağılanmak ve hüccet karşısında ezilmekten başka bir çareniz yok.
 
İ Çevrimdışı

İlim Talebesi.

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Sual: İbni Teymiyye’nin, Allahü teâlâyı bir cisim olarak kabul eden mücessime fırkasından olduğu, kendi kitaplarında yazıyor mu?
CEVAP
Evet, kendi kitabında, hâşâ Allah’ın Arş’ın üstünde olduğunu ispat etmek için diyor ki:
Allah dilerse, bir sivrisineğin sırtına yerleşir de, sivrisinek Onun kudreti ve rububiyetinin lutfü ile Onu yüklenip kaldırır. Böyleyken Allah Arş’ın üzerine nasıl yerleşmez? (Beyan Telbis el-Cehmiyye, 1/568)

Bu konuda, Zahid-ül-Kevseri diyor ki:
İbni Teymiyye’nin Allahü teâlâ hakkındaki sözü işte budur. Sanki mabudunun sineğin sırtına oturması, gerçek bir işmiş gibi, bunu, Allahü teâlânın, sineğin sırtından daha geniş olan Arş’ın üzerinde karar kılmasına delil olarak ileri sürüyor! Allahü teâlâ, bundan münezzehtir. İbni Teymiyye ve yandaşlarından önce, insanlardan, böylesi akılsızca bir söz söyleyen bir kimseyi bilmiyorum. Bu öyle bir cinnet getirmektir ki, üzerinde hiçbir cinnet getirmek yoktur. Allah, onların vasfettiklerinden münezzehtir. Sineğin taşıdığı bir mabud tasavvur eden biri, muhatap bile alınmaz. (Makalat-ül-Kevseri, 301)
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Misafir



Sual: İbni Teymiyye’nin, Allahü teâlâyı bir cisim olarak kabul eden mücessime fırkasından olduğu, kendi kitaplarında yazıyor mu?
CEVAP
Evet, kendi kitabında, hâşâ Allah’ın Arş’ın üstünde olduğunu ispat etmek için diyor ki:
Allah dilerse, bir sivrisineğin sırtına yerleşir de, sivrisinek Onun kudreti ve rububiyetinin lutfü ile Onu yüklenip kaldırır. Böyleyken Allah Arş’ın üzerine nasıl yerleşmez? (Beyan Telbis el-Cehmiyye, 1/568)
Bu konuda, Zahid-ül-Kevseri diyor ki:
İbni Teymiyye’nin Allahü teâlâ hakkındaki sözü işte budur. Sanki mabudunun sineğin sırtına oturması, gerçek bir işmiş gibi, bunu, Allahü teâlânın, sineğin sırtından daha geniş olan Arş’ın üzerinde karar kılmasına delil olarak ileri sürüyor! Allahü teâlâ, bundan münezzehtir. İbni Teymiyye ve yandaşlarından önce, insanlardan, böylesi akılsızca bir söz söyleyen bir kimseyi bilmiyorum. Bu öyle bir cinnet getirmektir ki, üzerinde hiçbir cinnet getirmek yoktur. Allah, onların vasfettiklerinden münezzehtir. Sineğin taşıdığı bir mabud tasavvur eden biri, muhatap bile alınmaz. (Makalat-ül-Kevseri, 301)










Siz kelimeleri cımbızlayarak ibni teymiyeyi tekfir etmeye mi çalışıyorsunuz.Bu ne cambazlık böyle.Teşbih yapmak tekfire girer mi bay ilim talabesi.Peki aşağıdaki ayetteki teşbihe ne dersin?Bu cahil halimle sana acıdım.Ayetle ilgili açıklamayı da okursan,konulara parçadan bakmadan bütünü görmeyi öğrenirsin belki...


"Bakın, Allah size kendi hayatınızdan bir temsil getiriyor: Hiç, elinizin altındaki köle ve hizmetçilerden, size nasib ettiğimiz servette, onların payları da sizinki ile eşit olacak derecede, kendinize ortak yaptığınız, kendinize itibar ettiğiniz kadar onlara da itibar edip saydığınız ortaklarınız var mıdır? İşte Biz aklını kullanan kimseler için âyetlerimizi böyle açıklıyoruz."(Rum, 30/28)

Kur'an'ın bazı konular için insanların yakın çevrelerindeki olay veya ilişkilerden temsil getirme üslûbunun bir örneğini yansıtan 28. âyette, Allah'a şirk koşma, yani O'nu tanrı kabul etmekle beraber, başka bazı varlıkları da tanrılıkta O'na ortak olarak görme yaklaşımının, özündeki sakatlığın yanı sıra, aynı zamanda çelişkiler içeren bir tutum olduğu somut bir anlatımla ortaya konmaktadır. Bu örnek özetle "Köleyi efendisine eşit saymıyorsunuz da, yaratılmış olanı yaratıcısına nasıl eşit görürsünüz!" anlamında bir eleştiri ve uyan anlamı taşımaktadır. "Kendinizden bir örnek gösteriyor" ifadesini "Yakın çevrenizden ve kolay tahlil edebileceğiniz bir örnek veriyor" şeklinde yorumlamak mümkün olduğu gibi, bunun "Unutmayın ki siz nihayet yaratılmış, âciz varlıklarsınız, buna rağmen Allah iyi bir muhakeme yapmanıza fırsat vermek üzere sizi bile bu mukayesede temel alma lütfunda bulunmaktadır." gibi bir anlam taşıdığı ve insanları Allah'a karşı edebe davet etmeyi amaçladığı düşünülebilir.
Âyetin "Elinizin altında bulunan köleleriniz" şeklinde tercüme ettiğimiz kısmını yorumlarken, öncelikle Kur'an'ın geldiği dönemde yaygın ve yerleşik bir uygulaması bulunan köleliğin hatırlanması gerekir. Beşerî ilişkiler içinde "sahiplik" kavramının en üst düzeyde kullanımına imkan vereni efendilik-kölelik ilişkisidir. Fakat bunda dahi birincisi diğerinin varlık sebebi, yaratıcısı olmak bir yana, -İslâmî kurallara göre- onun üzerinde ölüm dirim hakkına sahip değildir, hatta birçok konuda birbirleriyle eşit tutulmuşlardır; ontolojik açıdan da aralarında bir fark bulunmamaktadır. Kaldı ki "Size verdiğimiz nzıklarda" ifadesinin içerdiği uyarıya dikkat edilirse, size ait olan şeyler gerçekte sîzin değil Allah'ın size vermiş olduklarıdır, O'na ait olanlar ise hakiki anlamda da O'nundur. Böyle olduğu halde efendiler kölelerinin kendileriyle eşit haklara sahip olmasına rıza gösterirler mi ve diğer hür ortaklarıyla olan ilişkilerinde olduğu gibi onlardan çekinirler mi?
Meselâ, kârın bölüşümünde ortaklarının haksızlık yapmasından endişe ettikleri gibi kölelerinin de böyle bir hak gasbında bulunabileceğinden endişe ederler mi? Asla! Zaten onlarla bir paylaşım İçine girmeye razı olmazlar ki! Bu hususları göz önüne aldıktan sonra cevaplanması gereken soru şu olmaktadır:
Peki evrendeki bütün varlıkların yegâne yaratıcısı, gerçek sahibi ve mâliki olan Allah Teâlâ'ya onun bu yarattıklarından bazılarını ortak saymak büyük bir tutarsızlık değil midir?
Âyetin "Birbirinizden çekindiğiniz gibi kendilerinden çekindiğiniz" şeklinde çevrilen kısmı , "O taptıklarınızın ne yarar ne zarar verme gücü olmadığına göre, birbirinizden korktuğunuz gibi onlardan niye korkasınız ve korkup da onlara niye tapasınız ki!" şeklinde de açıklanmıştır. Yine bu kısma "kendinizi saydığınız gibi saydığınız" anlamı da verilmiş ve şöyle bir yorum yapılmıştır:
Sizin tanrılık yakıştırdığınız varlıklar için "Onlar Allah katında bizim için şefaatçi oluyorlar, bu sebeple onlara tapıyoruz" şeklindeki bahaneniz de tutarsızdır. Çünkü siz, kendiniz gibi hür kimselere gösterdiğiniz saygıyı kendinizle aynı nitelikleri taşıyan kölelerinize göstermiyorsunuz ki, yine Allah Teâlâ'nın mülkiyetinde olan fakat O'nunla hiç bir benzerliği bulunmayan varlıklara aynı hürmeti gösteresiniz!
Öte yandan bu temsilin anlaşılması için konuyu daima hukuki bir statü olarak efendi-köle ilişkisi çerçevesinde ele almak zaruri değildir. Hatta temsilin teması açısından, "sahiplik" fikri ve duygusunun daha zayıf ve sınırlı olduğu ilişkilerden yararlanılması sebebiyle mümkündür.
Meselâ, bir fabrikanın sahibi orada çalıştırdığı işçilerin emeğini satın aldığı ve bu emeğe mâlik olduğu fikri ve duygusuyla hareket eder; sosyal mülâhazalarla işçi hakları konusunda ne kadar mesafe alınırsa alınsın, onların kendisine ait bütün mal varlığı hatta sırf o fabrikanın mülkiyeti üzerinde eşit haklara sahip olmasına razı olmaz.
Yine, âyetin anlamının Kur'an'ın ilk muhatapları olan Mekke müşriklerinin şirk tarzı ile sınırlı düşünülmemesi gerekir. Âyetin bütün zamanlar ve coğrafyalar için geçerli olan mesajı şudur: Hangi saikle ve hangi biçimde olursa olsun, Allah'ın yegâne yaratıcı olduğu, mutlak iradesini hiçbir gücün sınırlayamayacağı gerçeği ile bağdaşmayan her inanç ve O'ndan başkasına kulluk etme veya kullukta başkasını aracı kılma anlamı taşıyan her davranış, şirktir ve âyette vurgulanan çelişkiyi taşır.
Diyanet tefsiri
 
yusuf Çevrimdışı

yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi


Sual: İbni Teymiyye’nin, Allahü teâlâyı bir cisim olarak kabul eden mücessime fırkasından olduğu, kendi kitaplarında yazıyor mu?
CEVAP
Evet, kendi kitabında, hâşâ Allah’ın Arş’ın üstünde olduğunu ispat etmek için diyor ki:
Allah dilerse, bir sivrisineğin sırtına yerleşir de, sivrisinek Onun kudreti ve rububiyetinin lutfü ile Onu yüklenip kaldırır. Böyleyken Allah Arş’ın üzerine nasıl yerleşmez? (Beyan Telbis el-Cehmiyye, 1/568)
Bu konuda, Zahid-ül-Kevseri diyor ki:
İbni Teymiyye’nin Allahü teâlâ hakkındaki sözü işte budur. Sanki mabudunun sineğin sırtına oturması, gerçek bir işmiş gibi, bunu, Allahü teâlânın, sineğin sırtından daha geniş olan Arş’ın üzerinde karar kılmasına delil olarak ileri sürüyor! Allahü teâlâ, bundan münezzehtir. İbni Teymiyye ve yandaşlarından önce, insanlardan, böylesi akılsızca bir söz söyleyen bir kimseyi bilmiyorum. Bu öyle bir cinnet getirmektir ki, üzerinde hiçbir cinnet getirmek yoktur. Allah, onların vasfettiklerinden münezzehtir. Sineğin taşıdığı bir mabud tasavvur eden biri, muhatap bile alınmaz. (Makalat-ül-Kevseri, 301)












Hanefî mezhep âlimlerinden Bedruddin el-Aynî (855) de şöyle demiştir:
"Kim onun kâfir olduğunu söylerse o kâfir olur. Kim onu zındıklığa itham ederse o zındıktır. Bu sözler ona nasıl nisbet edilebilir? Onun kitapları her tarafta yayılmıştır ve onun kitaplarında sapıklık ve tefrikaya işaret eden hiç bir şey yoktur.


İbn Hacer el-Askalani (ö.h.852) şöyle der:
"Onun hakkında söylenen sözlerin birçoğu nefsi birtakım mülahazalar ile söylenmiştir. Onun eserleri kendisini tecsim ile suçlayanları haksız çıkaracak sözlerle doludur. "

Şâfiî mezhebinden İmam Salih b. Ömer el-Buhıtkînî (868/1463-1464) şöyle der:
"Ben İbn Teymiyye'nin bu zamana kadar okuduğum kitaplarında onun küfrünü, zındıklığını gerektirecek bir sözüne rastlamadım. Onun kitaplarında kişiyi ilim ve dinde yükseltecek bid'atçılar ve sapıklarla mücadele gibi meziyetlere rastladım.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
yusuf Çevrimdışı

yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Hayırdır, Şeyhu'l İslam İbn Teymiyye rahimehullah'ı namazı terk ederken mi gördün?


https://www.islam-tr.org/serbest-kursu/46189-7.htm


abdulmuiz Allah seni sevsin ..

ne de guzel yakaladin .. beni guldurdun rahmanda seni guldursun ..

aslinda bunlara diyecek tek soz it urur kervan yurur .. Allah swt seyhe merhamet etsin bu batil firkalara oyle bir cevab vermiski hala yutkunamiyorlar ..

kevseri ve avaneleri .. ne diyeceksin .. BUNLARIN ALLAHTAN KORKULARI MUSRIKLER ICIN BEN HAPISTE ABDULKADIR GEYLANIYE SESLENDIM BENI HAPISTEN ABDULKADIR GEYLANI KURTARDI DIYEN MUSRIKLER ICIN KENDI DINDASLARI ICIN ..
 
N Çevrimdışı

Nazeninnn

Üye
İslam-TR Üyesi
Imamı Azamın El Vasiyyede geçen 3.Vasiyetini bir videoda izlerken dikkatimi birşey çekti videodaki o kısmın resmini çektim.Bu resime baktığımızda tercümede tahrif olduğunu düşünüyorum tercüme şu şekilde olmalıdır ilk satırında;

'Biz ikrar ederiz ki Allâh Teâlâ ihtiyaç olmaksızın ve yerleşmeksizin arşa istiva etmiştir"

Ancak resimdeki tercümede Arş'ı
hakimiyeti altına aldı diyerek bir tahrif söz konusu sanki Imami Azam istivayı tevil etmiş gibi gösteriliyor.

Birde sizin bu konudaki bir kardeşin verdiği tercüme ile ilgili birşey dikkatimi çekti.

İmam Azam Ebu Hanife , “ El-Vasiyye” adlı kitabında şöyle diyor :
“Biz ikrar ederiz ki ALLAH Teala ihtiyaç olmaksızın Arş üzerinde durmaktadır. O’nun istikrarı Arş üzerindedir. Arş’ı ve Arş’tan başka her şeyi koruyan da ALLAH Teala’dır. ALLAH teala , başkasına muhtaç olsaydı yaratılmışlar gibi , bu alemi yaratmaya ve idare etmeye kadir olamazdı. ALLAH eğer oturmaya ve bir yerde kararlaşmaya muhtaç olsaydı , o takdirde Arş’ı yaratmadan evvel nerede idi ? Öyle ise ALLAH Teala , oturmaktan ve karar kılmaktan munezzehtir .”

Bu tercümenin kaynağıda verilmemiş ancak burada da bir tahrif söz konusu.
Tercüme eden kişi, Allâh hakkında geçen istivayı haşa "durmak" diye çevirmiştir. Oysaki bu çok vahim bir yanlıştır. Allâh'ı "durmak" veya "oturmak" ile tavsif etmek (sıfatlandırmak) caiz değilidir, çünkü Allâh'ı benzetmek olur.

Bu iki durumda da tahrif vardır.El Vasiyye de istiva ne hakimiyet altında almak ne durmak olarak geçmiyor.

Bir yanlışım var ise affola.
 

Ekli dosyalar

  • Screenshot_2014-09-03-16-24-29-1.png
    Screenshot_2014-09-03-16-24-29-1.png
    124.7 KB · Görüntüleme: 166
T Çevrimdışı

Tarık Yıldız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ahiler siz ne yazmışsınız hepsini okuyamadım.Bende Kur'an'da farkettiğim bir şeyi sizinle paylaşmak isterim.Önceden yazılmışsa şimdiden affola.

Kur'an'da 10 tane istiva ayeti vardır.Hepsinde "Allah arş'a istiva etti" demeden önce Allah'ın yeri ve göğü yaratmasından bahsetmektedir.7 tanesinde "Sümme" edatı özellikle kullanılmaktadır.Kronolojik olarak;
1)Allah yeri ve göğü yarattı.
2)Sonra arş'a istiva etti.
İstiva'ya "egemenlik kurmak yada hükmü altına almak" anlamı veren,anlamı çarptırarak Abdülkadir geylani'nin bile "Allah semadadır" deyişini kabul etmeyen,ve hatta onu bu sözüne rağmen en üstün alim ilan edip,Onunla aynı şeyi söyleyen Şeyh'ül İslam'a sapık diyen cahiller!

Söyleyin bakalım;
Allah(svt) yeri ve göğü yaratmadan önce Arş'a egemen değil miydi?Sizin bu mana saptırmanız böylece gizli bir şirk içermiyor mu ha?
(Yoksa -haşa- Allah kronolojiyi yanlış mı aktardı,edatları yanlış mı kullandı!)Onların deyişi açıkca bu manaya işaret eder:
"Allah yeri ve göğü yarattı sonra Arş'a egemen oldu" haşa! Allah(svt) Arş'a yarattığı andan itibaren hakimdi!Yeri ve göğü yaratınca hakim olmadı.Ayrıca Allah'ın herhangi bir yerde egemenlik kurduğunu söylemek sapıklıktır!Nedir bu eski yunanlıların putları gibi savaşan ilahlar mı var ki Allah sanki bir yerleri savaşarak egemenliğine alıyor.Bu ne biçim mana vermedir?
 
Son düzenleme:
Ebu Mervan Çevrimdışı

Ebu Mervan

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
bu adamdan ilim alinmasi gereken en son kisi bile degil. Sii sempatizani herif!!
 
E Çevrimdışı

ENSARİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ehli sünnet Alimleri kader ve Allah'ın yüce varlığının nasıl olduğu üzerinde durmamışlar,zira insanoğlunun akıl terazileri o Yüce Yaradanı tasavvur edemez..Rabbimizin sıfatları kesinlikle tartışma götürmez..sadece bilmemiz gereken Yüce Rabbimiz zamandan,mekandan münezzehtir..yarattığı hiç bir varlıklada kıyaslanamaz,yarattığı bir varlığın üstündedir demek Rabbimize mekan isnat etmektir..ve buda küfürdür..göklerde ve yerde hiç birşey yokken onun varlığı ezeli ve evvelinin olmadığıdır..
 
Üst Ana Sayfa Alt