Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Allah'tan başkasına dua etmek (istiğase) şirktir.

A Çevrimdışı

Akansu55

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
DUA DA ŞİRK

Öncelikle duanın önemiyle ilgili bir kaç ayet ve hadis ile konuya başlayalım daha sonra şirk mevzusunu şüpheye yer bırakmayacak şekilde anlatacam inşaAllah.

Ben cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım.” (51/Zariyat, 56)

Rasûlüm! Kullarım sana beni sorarlarsa, şüphesiz ben onlara çok yakınım. Bana dua edenin duasına icâbet ederim. Öyleyse onlar da benim davetime uysunlar ve bana iman etsinler. Böyle yaparlarsa, en doğru yolu bulmuş olurlar.” (Bakara 2/186)

“Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Çünkü O, aşırı gidenleri sevmez.” (A‘râf 7/55)

De ki: «Eğer kulluğunuz ve yakarmanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin ki?
(Furkan 25/77)


Allah katında, duadan daha kıymetli bir şey yoktur” (Tirmizî, Deavât 1/3370)

Allah’ın fazlından isteyin! Zira Allah Teâlâ, kendisinden istenilmesinden hoşlanır” (Tirmizî, Deavât 115/3571)

Rabbiniz buyurdu ki: 'Bana dua edin size icabet edeyim. Hiç kuşkusuz, bana ibadet etmekten büyüklenenler, boyun eğmiş/alçaltılmış olarak cehenneme gireceklerdir.' " (40/Mü'min, 60)

Ayrıca bu ayetin tefsirinde Tirmizi ve Ebu Davud, Numan bin Beşir'den (ra) şu hadisi naklederler:

"Resûlullah şöyle buyurdu: 'Dua ibadetin ta kendisidir.' Sonra da 'Bana dua edin size icabet edeyim. Hiç kuşkusuz, bana ibadet etmekten büyüklenenler, boyun eğmiş/alçaltılmış olarak cehenneme gireceklerdir.' ayetini okudu." (Tirmizi, 3247; Ebu Davud, 1479,Tirmizî, Tefsir 40/3247 )

Hadiste belirtildiği üzere dua ibadetin ta kendisidir.İbadette sadece Allaha yapılır.Bir insan Allaha yapılması gereken ibadeti Allahtan başkasına yaparsa ona şirk koşmuş olur.Örneğin mekkeli müşrikler rububiyette (Allahın yaratması,rızık vermesi,tüm işleri idare etmesi,ölüden diriyi diriden ölüyü çıkarmasını,yerlerin ve göklerin mülkününün ona ait olması vs.) Allahı birlemişlerdi lakin uluhiyette (ibadet ve fiilleri sadece Allaha yapma) şirk koşuyorlardı.Günümüz insanları da aynen böyle yapıyorlar.

Her kim, Allah'ın dışında birisine yalvarıp yakararak O'na eş koşar bir halde ölürse, cehenneme girer.Her kim de Allah'ın dışında birisine yalvarıp yakararak eş koşmaz bir halde ölürse, cennete girer." ( Buhârî, hadis no: 4497, Müslim, hadis no: 92 )

Bu hadistede açık bir şekilde Allahın dışında birine yalvarma yani dua etme şirk ile nitelendirilmiştir.



Şimdi bu konudaki ayetlere geçelim.Ayetlerde de ilk başta تَدْعُ u kalıbıyla gelen ayetler bunlar yaklaşık olarak 19 ayet daha sonra da dolaylı yoldan değinen 22 ayeti sıralamaya çalıştım.Başarı ve yardım Allatandır.Lütfen sakin bir şekilde anlayarak okuyalım.

Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.
(Fatiha 5)

O halde sakın Allah ile birlikte başka tanrıya kulluk edip yalvarma, sonra cezaya çarptırılanlardan olursun!
(Şuara 213)

Burda dua eylemi Allahtan başkasına yapıldığında Allah ile beraber başka bir ilah edinildiği açıkça görülmektedir.

"Ve Allah'dan başka, sana faydası da, zararı da dokunmayacak olan şeylere yalvarma! Eğer yalvarırsan, o zaman hiç şüphesiz sen zalimlerden(müşriklerden) olursun.
(Yunus 106)

Burda zalimlerden kasıt Lokman suresi 13. ayette geçen "şirk büyük bir zulümdür" ayetinde ki zulümdür.Müfessirler de bu ayette zalimden kastın müşrik olduğunu söylemiştir.Bundan sonraki ayetlerde her seferinde açıklama yapmama gerek yok gayet açık ayetler dileyen tefsirlerede bakabilir.


Onlara yalvarsanız duanızı işitmezler, işitseler bile size karşılık veremezler. Kıyamet günü de onları (Allah’a) ortak koşmanızı kabullenmezler. Hiç kimse sana, her şeyden haberdar olan Allah gibi bilgi veremez.
(Fatır 14)

Diriler ile ölüler de bir olmaz. Allah, dilediğine işittirir. Sen, kabirde bulunanlara işittirecek değilsin.
(Fatır 22)


De ki: “Gördünüz mü, Allah’ın dışında yalvarıp dua ettiklerinizi? Gösterin bana yerde ne yaratmışlar, yoksa onların göklerde ortaklığı mı var? Şayet doğru sözlülerden iseniz, bu (Kur’ân’dan) önceki bir kitap ya da ilimden geriye kalan bir eser getirin bana.
Allah’ı bırakıp da kıyamete kadar kendisine cevap veremeyecek olan şeylere ibadet ve dua eden kimseden daha şaşkın kim vardır?
Kıyamet sonrası insanlar toplanınca taptıkları şeyler kendilerine düşman olacak ve (onlara yaptıkları) ibadetlerini de inkâr edeceklerdir.
(Ahkaf 4,5 ve 6)

Gerçek şu ki Allah’ın dışında yalvarıp yakardıklarınız da tıpkı sizin gibi birer kuldur. Eğer iddialarınızda doğruysanız haydi onlara dua edin de karşılık versinler!
Yürüyebildikleri ayakları mı var onların; tutabilecekleri elleri, görebilecekleri gözleri, işitebilecekleri kulakları mı var onların! De ki: “Haydi ortak olarak gördüğünüz o varlıkları çağırın, sonra bana karşı planınızı kurun, göz açtırmayın bana!

(Araf 194,195)

Hiç şüphesiz, mescidler Allah’ındır. (O hâlde), Allah’la beraber başka bir (ilaha) dua etmeyin.

Allah’ın kulu O’na ibadet etmek üzere kalktığında üstüne çıkarcasına etrafına üşüşüyorlar.

De ki: “Ben ancak Rabbime dua ederim ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmam.”

(Cin 18,19,20)

Yahut kendisine dua ettiği zaman zorda kalmışa cevap veren ve başa gelen kötülüğü kaldıran, sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile birlikte başka ilâh mı var!? Ne kadar az düşünüyorsunuz!"

(Neml 62)

Onların, Allah'ın yanı sıra dua ettikleri bir şey yaratamazlar. Kendileri yaratılmışlardır.
Onlar canlı değil ölüdürler; insanların ne zaman diriltileceklerini bilmezler.
(Nahl 20,21)

Dua edilmeye lâyık olan O’dur. O’nun dışında el açıp dua ettikleri şeyler, onların hiçbir isteğini karşılayamazlar. Onlar ancak, ağzına gelsin diye iki avucunu suya doğru açıp yalvaran kimse gibidir. Halbuki bu yoldan su asla onun ağzına gelecek değildir. Kâfirlerin duası hep boşa gider.
(Rad 14)

Denizde başınıza bir bela geldiği zaman, O'ndan başka yalvardıklarınız kaybolur; derken O, sizi kurtarıp karaya çıkarınca da yüz çevirirsiniz. Zaten insan çok nankördür.
(İsra 67)

Allah’la beraber başka bir ilaha dua etme. O’ndan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. O’ndan başka her şey helak olacaktır. Hüküm yalnızca O’na aittir. O’na döndürüleceksiniz.
(28/Kasas 88)





..............
Burdan sonraki kısım direkt تَدْعُ kalıbıyla gelmeyen ama duanın şirk olduğunu anlatan diğer ayetlerdir.



De ki: “Allah’ı bırakıp da tanrı olduğunu ileri sürdüklerinize yalvarın! Ama onlar sizin sıkıntınızı ne kaldırabilir ne de ferahlığa çevirebilirler.”
Bu insanların yalvardıkları o varlıkların Allah’a en yakın olanları bile rablerine daha yakın olabilmek için vesile ararlar; O’nun rahmetini umar, azabından korkarlar. Rabbinin azabı gerçekten sakınılması gereken bir azaptır.
(İsra 56,57)

Onlar, Allah’ı bırakıp da birtakım dişi (ismi verilen putlara) dua ederler. (Gerçekte) onların dua ettiği inatçı şeytandan başkası değildir. (4/Nisâ 117)

Allah’ı bırakıp kendisine ne zarar ne de yarar sağlayabilen şeylere yalvarıp yakarır. Sapkınlığın en uç noktası da işte budur.
(Hac 12)

Böyledir; çünkü Allah hakkın ta kendisidir, O’nun dışında yalvarıp taptıkları ise bâtılın ta kendisidir. Ve şüphe yok ki yüce olan, ulu olan yalnız Allah’tır.
(Hac 62)


De ki: “Allah bizi hidayet ettikten sonra, Allah’ı bırakıpta bize hiçbir faydası ve zararı olmayan şeylere mi dua edelim? Arkadaşları kendisini: ‘Hidayete gel.’ diye çağırdıkları hâlde, yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşırken şeytanların ayarttığı kimse gibi topuklarımız üzere geri mi dönelim?” De ki: “Şüphesiz ki gerçek ve hakiki hidayet, Allah’ın hidayetidir. Ve biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk.” (6/En'âm, 71)

De ki: “Şüphesiz ki ben, Allah’ı bırakıp dua ettiklerinize ibadet etmekten menedildim.” De ki: “Ben sizin arzularınıza uymam. (Uyduğum takdirde) gerçekten sapıtmış ve doğru yolu bulamayanlardan olmuş olurum.”
(6/En'âm 56)



Onlar yardım göreceklerini umarak Allah’tan başka tanrılar edindiler.
Halbuki o sözde tanrılar kendilerine yardım edemezler, aksine kendileri onların hizmetindeki askerlerdir.
(Yasin 74,75)

Allah'a iftira eden veya O'nun ayetlerini yalanlayandan daha haksız kim olabilir? Kitaptaki nasipleri onlara erişecektir. Nihayet resullerimiz, canlarını almak için onlara geldiğinde, "Allah'tan başka yakardığınız ilahlar nerede." Dediklerinde; onlar da: "Onlar bizden uzaklaşıp gittiler." dediler. Ayetlerimizi yalanlayan nankörler olduklarına dair kendi aleyhlerinde tanıklık ettiler.
(Araf 37)



Burdan sonraki kısım da ise direkt dua ve yalvarma geçmese bile konunun başını iyi hatırlayalım "dua ibadettin ta kendisidir" ve ibadet sadece Allaha yapılır.Duayı Allah'tan başkasına yapmak ibadetlerde yani uluhiyet tevhidinde Allaha şirk koşmaktır.Bundan sonraki ayetler de Allah'tan başkasına ibadet ve kulluk yaparak şirke girenler ile ilgili ayetleri içermektedir.


Allah'ın yanı sıra kendilerine bir yararı da zararı da olmayan şeylere kulluk ediyorlar. Gerçeği yalanlayan nankör, Rabb'ine karşı olanın destekçisidir.
(Furkan 55)


Biz onlara haksızlık yapmadık; onlar kendi kendilerine haksızlık yaptılar. Rabb'inin buyruğu gerçekleşince, Allah'ı bırakıp da kulluk ettikleri ilahları kendilerine hiçbir yarar sağlamadı. Yalnızca kayıplarını artırdılar.

(Hud 101)

İbrâhim, “öyleyse Allah’ı bırakıp da size ne fayda ne de zarar veremeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Size de Allah’ı bırakıp taptığınız bu şeylere de yuh olsun! Siz aklınızı kullanmaz mısınız?” dedi.
(Enbiya 66)

Allah’ı bırakıp da hakkında hiçbir delil indirmediği ve hiçbir bilgiye sahip olmadıkları şeylere ibadet ediyorlar. Zalimlerin hiçbir yardımcısı yoktur.
(22/Hac 71)

Bu böyledir, zira Allah hakikatin kendisidir; O’nun dışında taptıkları şeyler ise asılsızdır ve Allah, yalnızca O, çok yücedir, çok büyüktür.
(Lokman 30)

Bilesiniz ki göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. Allah’ı bırakıp da O’na ortak koştukları sözde tanrılara tapanlar neyin peşinden gidiyorlar? Onlar yalnızca kuruntularının peşinden gidiyorlar ve sadece yalan söylüyorlar.
(Yunus 66)

Gerçek şu ki onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye soracak olsan, tereddüt etmeden “Allah” derler. De ki: “O halde söyler misiniz, Allah’ı bırakıp da taptığınız şu şeyler, Allah bana bir zarar vermek istese, O’nun vereceği zararı önleyebilirler mi? Yahut O bana bir rahmet dilese, onun rahmetini durdurabilirler mi?” De ki: “Allah bana yeter! Hakkıyla tevekkül edenler yalnız O’na güvenip dayanırlar.”
(Zümer 38)


De ki: “Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?” De ki: “Allah’tır.” De ki: “(Göklerin ve yerin Rabbi O iken yine de) Allah’ı bırakıp kendilerine faydaları olmayan veya kendinden zararı defedemeyen varlıkları mı veliler edindiniz?” De ki: “Hiç kör ile gören bir olur mu? Yahut karanlıklarla aydınlık bir olur mu? Yoksa, Allah’a tayin ettikleri ortaklar yarattı da, yaratması birbirine mi benzedi?” De ki: “Allah her şeyin yaratıcısıdır. Ve O, (zatında, fiillerinde ve sıfatlarında tek olan) El-Vâhid, (her şeye boyun eğdirip hükmüne ram eyleyen) El-Kahhâr’dır.” (13/Ra'd 16)


Allah’ı bırakıp kendilerine fayda da zarar da veremeyen şeylere tapıyorlar ve “Bunlar Allah katında bizim aracılarımız” diyorlar. Onlara şöyle de: “Göklerde ve yerde Allah’ın bilmediği bir şeyi O’na bildirmeye mi kalkışıyorsunuz? Onların yakıştırdıkları ortaklardan O’nun yüce ve münezzeh olduğunda şüphem yoktur.”
(Yunus 18)

De ki: “Sizin (Allah’a) ortak koştuklarınız içinde ilk defa yaratacak sonra da yaratmayı (dirilterek) tekrar edecek var mı?” De ki: “İlk defa yaratan da sonra (yarattıklarını dirilterek) yaratmayı tekrar edecek olan da Allah’tır.” Nasıl olur da (Allah’tan başka bir yöne) çevrilirsiniz? (10/Yûnus 34)
Onların çoğu yalnızca zanna uyar. Doğrusu zan, hakkın yerine geçmez/hakkın verdiği (mutmainliği) sağlamaz. Şüphesiz ki Allah, onların yaptıklarını bilir. (10/Yûnus 36)

Herkesi hak ettiğine göre yönetip gözeten Allah (hiç başkalarıyla bir olur mu)? Bir de O’na ortaklar koşuyorlar! De ki: “Söyleyin bakalım onların isimlerini (onlar kimlermiş, ne yapmışlar)! Siz Allah’a yeryüzünde bilmediği bir şeyi mi bildiriyorsunuz? Yoksa içi boş sözler mi ediyorsunuz?” Doğrusu inkâr edenlere tuzakları güzel göründü de doğru yoldan saptırıldılar. Allah’ın saptırdığı kimseyi doğru yola iletecek yoktur.
(Rad 33)
 
Ummu Aişe Çevrimdışı

Ummu Aişe

حسبي الله ونعم الوكيل
Site Emektarı
Yukarıdaki ayetlerde bahsi geçen "kendilerine ne fayda ve ne de zarar veremeyen" varlıklarla ilgili örnekleri "taştan put" olarak kısıtlayanlara:

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

De ki: “Allah dilemedikçe ben kendime bir zarar verme ve bir fayda sağlama gücüne sahip değilim. Eğer ben gaybı biliyor olsaydım, daha çok hayır elde etmek isterdim ve bana kötülük dokunmazdı. Ben inanan bir kavim için sadece bir uyarıcı ve bir müjdeciyim.”

A’râf Suresi 188. Ayet

Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- dahi bu tanıma dahil ise, "evliya, veya gavs" ne ad verilirse verilsin, onlar için de durum ortadadır.

Nitekim Cennetlik olduğu kesin olan Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- bile bu tanımdan uzak değil iken, daha hesap gerçekleşmediğinden ötürü: Cennete mi Cehenneme mi gideceği belli olmayan hiç kimse bu tanımdan uzak değildir. Birisini, eğer ki Kur'an'da veya Hadislerde ismi ile bizzat cennetlik olduğu belirtilmedi ise, bırakın ona dua etmeyi "kesin evliya ve kesin cennetlik sanmak" bile şirk değil midir? Mizan ne zaman kuruldu, Allah (cc) "falanca kişi benim velimdir, ve cennetliktir" ne zaman dedi? Tamamen zan... Hem de Rasulullah'ın bile bulunmadığı bir makama (istenme makamına) oturtulmalarına sebep olan bir zan...

Onların çoğu yalnızca zanna uyar. Doğrusu zan, hakkın yerine geçmez/hakkın verdiği (mutmainliği) sağlamaz. Şüphesiz ki Allah, onların yaptıklarını bilir. (10/Yûnus 36)

Allah cümlesine hidayet versin.
 
Ummu Aişe Çevrimdışı

Ummu Aişe

حسبي الله ونعم الوكيل
Site Emektarı
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

De ki: "Ey kitap ehli! Aramızda eşit olan bir söze gelin: Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi eş koşmayalım ve Allah'ı bırakıp birbirlerimizi Rabb edinmeyelim." Eğer yüz çevirirlerse: "Şahit olun ki, biz Müslümanlarız" deyin.

Âl-i İmrân Suresi 64. Ayet

Rasulullah'ın -sallallahu aleyhi ve sellem- ehli kitaba karşı söylemesi emredilen bu sözlerden ne anlaşılıyor? Demek ki "insanlar, birbirlerini" Rab edinebiliyormuş.

Bu, Rab edinmek, nasıl olur?

Adiy bin Hatem (ra) hadisindeki gibi, kayıtsız şartsız itaat ile de;

Screenshot_20221129-165531_Samsung Internet.jpg


veya "Sensin bizim efendimiz, yetiş imdadımıza, tut elimizden; Gavs o, büyük o" diye sadece Allah'a sarf edilecek sözler eşliğinde, kimisinin kimisini "ulu ve kendisinden istenilen bir makama" oturtması ile de...


Rab, Efendi, Sahip: Sadece Allah'tır.

Sadece O'na kulluk (kayıtsız şartsız itaat) eder, yalnız O'ndan isteriz (dua ederiz).
 
Üst Ana Sayfa Alt