Soru: Okuduğunuz dönemde temyize küfür demiyormuşsunuz. Şimdi ki görüşünüzü merak ettim. Temyizi küfür görüyormusunuz?
Cevap: Biz tağuta muhakeme olmanın küfür olduğuna itikat eden insanlarız.Ancak iddia makamlarının öncelikle insanlara ve meseleler hüküm vermeden önce Temyiz’in açık bir muhakeme olduğunu ispat etmeleri gerekmektedir. Bizim avukatlar ile yaptığımız görüşmelerin bir kısmında faal avukatlardan bazıları temyizin yeni bir mahkeme olduğunu söylerken bir diğer kısmı var olan mahkemenin devamı olduğunu yeni bir mahkeme olmadığını ifade etmişlerdir.Öncelikle belirlenmesi gereken şey vakıadaki bu kapalılıktır. Şimdi size wikipedia isimli dünyanın en büyük sanal ansiklopedisinden temyizin ne olduğuna dair açıklamanın naklinde bulunacağız inşallah;“Temyiz, Ayırt etme, seçme, ayırma; hukukta, doğruyu yanlıştan ayıran kuruldur.Bir mahkeme hükmüyle bu hükmün dayandığı muhakemenin hukuki bakımdan, yüksek mahkemede (Yargıtay, Askeri Yargıtay, Danıştay) bir defa daha tetkiki imkânını sağlayan kanun yoludur. Ceza işlerinde; 15 sene ve daha yukarı hürriyeti bağlayıcı cezalarla ölüm cezalarına ait hükümler, hiçbir harç ve masrafa tabi olmaksızın Temyiz Mahkemesince resen tetkik olunur. Diğer hükümler ancak tarafların, kanuni süresi içinde müracaatları halinde Yargıtayca incelenir. Kanunda yazılı bazı hükümlerinse temyizi mümkün değildir (Bazı hafif para cezaları ve yine para cezası gerektiren suçlardan beraat hükümleriyle, Sıkıyönetim Askeri Mahkemelerinin kısa süreli hapis cezalarıyla ilgili hükümleri gibi).Temyiz sebebi, hükmün sadece, kanun ve usul esaslarına aykırı olmasıdır.(Bunun anlamı şudur: Her davanın dayandığı iki temel öge vardır. Bunlar dava sebebi olarak adlandırılır. Birinci öge olarak dava sebebi, davaya esas olan maddi olaylardır ve bazen maddi sebep olarak adlandırılır. Türk usul hukuku uygulamasında maddi sebepler, dava dilekçelerinin olaylar, izahat gibi bir başlıkla başlayan bölümlerinde belirtilir. Bir kiracının aylık kira borcunu ödememesi veya bir kişinin eşine karşı şiddet uygulaması, dava sebebi anlamında birer maddi olaydır.Davaların dayandığı ikinci öge ise hukuki sebeptir. Maddi sebepten ayrı olarak hukuki sebep, belirtilen maddi olaya uygulanacak hukuk kuralıdır. Kira borcunu ödemeyen kiracıya veya eşine kötü davranan birine ne tür bir müeyyide uygulanacağını gösteren hukuk kuralları gibi. Bu bir kanun veya yönetmelik maddesi, bir uluslararası anlaşma hükmü veya yüksek mahkeme kararı olabilir.Tarafların davada ortaya koyduğu dava malzemesi (maddi olaylar ve deliller) ile esasen bu uyuşmazlığı çözmeye yarayan hukuk kuralları bilgisine (hukuki sebepler) sahip olan yargılama makamı, yargı faaliyetini şu şekilde tamamlayacaktır:1- Tarafların ortaya koyduğu maddi vakıaları ve bunları ispata yarayan delilleri değerlendirecek,
2- Dava konusu hukuki soruna hangi hukuk kuralının uygulanması gerektiğine karar verecektir.Burada açık bir şekilde kendini ortaya koyan ve yukarıda davanın dayandığı iki temel öge olarak adlandırılan maddi olaylar ve hukuki sebepler ayrımına paralel olarak, dava sonucunda verilen karara karşı başvurulacak kanun yolları da ikiye ayrılmaktadır. İstinaf ve temyiz.İstinaf, dava adeta yeni baştan ele alınıyormuşçasına, ilk davada ortaya konan delillerin istinaf mahkemesince tekrar incelenmesini sağlayan bir kanun yoludur.Temyiz, istinaf kanun yolu aşamasından geçmiş ve bir daha istinaf başvuru yolu kapanmış bir karara karşı yapılan, ve kararın sadece hukuki sebepler açısından incelenmesini sağlayan kanun yoludur. Yani gerçek anlamıyla temyizde artık deliller incelenmez. Sadece davadaki soruna doğru hukuk kuralının uygulanıp uygulanmadığı kontrol edilir. Bu şekliyle temyiz mahkemesi, davaların bazen içinden çıkılmaz görünen ayrıntılarıyla uğraşmaksızın, hukukun nasıl uygulanması gerketiğini gösteren, içtihat oluşturan bir mahkeme durumundadır.Yukarıda "Temyiz sebebi, hükmün sadece, kanun ve usul esaslarına aykırı olmasıdır" diye ifade edilen kanun hükmü de buna işaret etmekte ve bir anlamda temyiz merciinin yetkisini sınırlamaktadır.Fakat Türk hukuk sisteminde, cumhuriyetin kabulü sonrası yeni kurulan adli teşkilat içerisinde, istinaf görevini yapacak mahkemeler erken yıllarda kanunda öngörülmüş olmasına rağmen, hiçbir zaman hayata geçirilmemiştir. Bu yüzden temyiz mercii olarak Yargıtay, bu boşluğu doldurmak zorunda kalmıştır. Yıllardır olduğu gibi bugün de Yargıtay, temyiz olunan kararları hem bir istinaf mahkemesi imiş gibi hem de bir temyiz mahkemesi olarak incelemektedir. 2005 yılında yürülüğe giren Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun ise, istinaf mahkemelerinin kurulması için kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren en geç 2 yıllık bir süre öngörmüş bulunmaktadır. Kanun 01.06.2005 yılında yürürlüğe girmiştir.)Temyiz Mahkemesi, yapılan tetkik sonucu, hükmün bozulmasına veya tasdikine (onanmasına) karar verir. Bu şekilde verilen kararlar muhtelif konularda Temyiz Mahkemesinin görüşü kesinlik ve bir noktada sabitlik kazanır, Yargıtaydaki muhtelif daireler arasında ortaya çıkan hüküm uyuşmazlıklarını Yargıtay Genel Kurulu bir çözüme bağlar. Bu kararlara İctihadı Birleştirme Kararları denir. Alt mahkemeler, Temyiz Mahkemesinin yerleşmiş olan ictihatlarına bağlı olarak kararlarını vermek mecburiyetindedirler. Yani bu kararlar, alt mahkemeleri bir kanun gibi bağlarlar. Bu yüzden İctihadı Birleştirme Kararları hukukun kaynaklarından biri olarak kabul edilmektedir.”Eğer temyiz burada ifade edildiği gibi yerel mahkeme ile yargıtayın ictihadını birleştirmesi ise yeni bir mahkeme değildir. Dolayısı ile kişi tağuta muhakemeyi talep etmiş olmaz. Sadece dava içerisinde yapacileceği ben suçsuzum sözünü yazılı olarak sunmuş olur.Ancak ayrı bir mahkeme ise az önce de ifade ettiğimiz gibi biz mahkemenin küfür olduğuna itikat ediyoruz. Kesinlikle temyize de başvurmak o zaman küfür olur. Müslüman asıllardan cahil olamaz ama vakıadan cahil olabilir. Yani müslüman tağuta muhakemenin küfür olduğundan cahil olamaz. Ancak vakıa da temyiz mahkemesinin yeni bir mahkememi yoksa eski davanın devamımı olduğu noktasında vakıadan cahil olabilir.Bu konuda aşırı gidip temyize küfür demiyenlere de kafir adını vermek veya bu mesele zincir tekfire başvurmak çok büyük bir hatadır
islam daveti