Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Aşırı Tekfir Hastası Ebu Hanzala tahliye olmuş haber doğru mu?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
İZZETLİ Çevrimdışı

İZZETLİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Önümüze çıkıp mucahidleri yerden yere vuruyorlar, cihad beldesi yoktur diyip bizim sevdiğimiz önder gördüğümüz kişileri aşağılıyorlar, onların yaptıklarını basit görüp küçümsüyorlar, alim kişileri cahil ve basiretsizce tekfir ediyorlar, sonra tevhid savunucusu oluyorlar. Nasıl oluyor bu ben anlamadım?


sizler yalancısınız
 
I Çevrimdışı

itaatkar

Üye
İslam-TR Üyesi
ben kazakistanli bir muslumandım. bana nisa 51 ayetine ilgili yada sizden olan emirlere de konulu izahli bir makale v.s lazim........... oyle güzel delil olsun ki o taraftaki ulul emirin kim olduğunu tanımlaya bilsinler da. çünkü camii imamları cahil halka emire itaat et ve isyandan dikat et gibi kelimeleri o kadar ezberletmiş ki...
 
İZZETLİ Çevrimdışı

İZZETLİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Sözünüzü geri iade ediyorum. ben şu şahıs veya bu şahıs diyerek isim vermedim. Ebu Hanzala hakkında da yorum yapmadım farkındaysanız. Sadece kardeşin dediği cihad beldeleri yoktur diyenler hakkında yorum yaptım.


konu hoca hakkında amacın ne ozaman sen gereksiz bir adamsım çünkü gereksiz konuşmalar yapıyorsun başlığa bak sonrada kafanı kullanıp yazdığından ne çıkar biraz düşün
 
Hansa Bint-i Amr Çevrimdışı

Hansa Bint-i Amr

Üye
İslam-TR Üyesi
konu hoca hakkında amacın ne ozaman sen gereksiz bir adamsım çünkü gereksiz konuşmalar yapıyorsun başlığa bak sonrada kafanı kullanıp yazdığından ne çıkar biraz düşün

durduk yere yazmadım bir kardeşin yorumu üzerine söyledim bu sözü, niye siz rahatsız oldunuz? Neyse uzatmaya gerek yok dilediğini söyleyebilirsin kardesim, kendinizi hemen ele veriyorsunuz zaten.
 
A Çevrimdışı

asdasd

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Soru: Okuduğunuz dönemde temyize küfür demiyormuşsunuz. Şimdi ki görüşünüzü merak ettim. Temyizi küfür görüyormusunuz?

Cevap: Biz tağuta muhakeme olmanın küfür olduğuna itikat eden insanlarız.Ancak iddia makamlarının öncelikle insanlara ve meseleler hüküm vermeden önce Temyiz’in açık bir muhakeme olduğunu ispat etmeleri gerekmektedir. Bizim avukatlar ile yaptığımız görüşmelerin bir kısmında faal avukatlardan bazıları temyizin yeni bir mahkeme olduğunu söylerken bir diğer kısmı var olan mahkemenin devamı olduğunu yeni bir mahkeme olmadığını ifade etmişlerdir.Öncelikle belirlenmesi gereken şey vakıadaki bu kapalılıktır. Şimdi size wikipedia isimli dünyanın en büyük sanal ansiklopedisinden temyizin ne olduğuna dair açıklamanın naklinde bulunacağız inşallah;“Temyiz, Ayırt etme, seçme, ayırma; hukukta, doğruyu yanlıştan ayıran kuruldur.Bir mahkeme hükmüyle bu hükmün dayandığı muhakemenin hukuki bakımdan, yüksek mahkemede (Yargıtay, Askeri Yargıtay, Danıştay) bir defa daha tetkiki imkânını sağlayan kanun yoludur. Ceza işlerinde; 15 sene ve daha yukarı hürriyeti bağlayıcı cezalarla ölüm cezalarına ait hükümler, hiçbir harç ve masrafa tabi olmaksızın Temyiz Mahkemesince resen tetkik olunur. Diğer hükümler ancak tarafların, kanuni süresi içinde müracaatları halinde Yargıtayca incelenir. Kanunda yazılı bazı hükümlerinse temyizi mümkün değildir (Bazı hafif para cezaları ve yine para cezası gerektiren suçlardan beraat hükümleriyle, Sıkıyönetim Askeri Mahkemelerinin kısa süreli hapis cezalarıyla ilgili hükümleri gibi).Temyiz sebebi, hükmün sadece, kanun ve usul esaslarına aykırı olmasıdır.(Bunun anlamı şudur: Her davanın dayandığı iki temel öge vardır. Bunlar dava sebebi olarak adlandırılır. Birinci öge olarak dava sebebi, davaya esas olan maddi olaylardır ve bazen maddi sebep olarak adlandırılır. Türk usul hukuku uygulamasında maddi sebepler, dava dilekçelerinin olaylar, izahat gibi bir başlıkla başlayan bölümlerinde belirtilir. Bir kiracının aylık kira borcunu ödememesi veya bir kişinin eşine karşı şiddet uygulaması, dava sebebi anlamında birer maddi olaydır.Davaların dayandığı ikinci öge ise hukuki sebeptir. Maddi sebepten ayrı olarak hukuki sebep, belirtilen maddi olaya uygulanacak hukuk kuralıdır. Kira borcunu ödemeyen kiracıya veya eşine kötü davranan birine ne tür bir müeyyide uygulanacağını gösteren hukuk kuralları gibi. Bu bir kanun veya yönetmelik maddesi, bir uluslararası anlaşma hükmü veya yüksek mahkeme kararı olabilir.Tarafların davada ortaya koyduğu dava malzemesi (maddi olaylar ve deliller) ile esasen bu uyuşmazlığı çözmeye yarayan hukuk kuralları bilgisine (hukuki sebepler) sahip olan yargılama makamı, yargı faaliyetini şu şekilde tamamlayacaktır:1- Tarafların ortaya koyduğu maddi vakıaları ve bunları ispata yarayan delilleri değerlendirecek,
2- Dava konusu hukuki soruna hangi hukuk kuralının uygulanması gerektiğine karar verecektir.Burada açık bir şekilde kendini ortaya koyan ve yukarıda davanın dayandığı iki temel öge olarak adlandırılan maddi olaylar ve hukuki sebepler ayrımına paralel olarak, dava sonucunda verilen karara karşı başvurulacak kanun yolları da ikiye ayrılmaktadır. İstinaf ve temyiz.İstinaf, dava adeta yeni baştan ele alınıyormuşçasına, ilk davada ortaya konan delillerin istinaf mahkemesince tekrar incelenmesini sağlayan bir kanun yoludur.Temyiz, istinaf kanun yolu aşamasından geçmiş ve bir daha istinaf başvuru yolu kapanmış bir karara karşı yapılan, ve kararın sadece hukuki sebepler açısından incelenmesini sağlayan kanun yoludur. Yani gerçek anlamıyla temyizde artık deliller incelenmez. Sadece davadaki soruna doğru hukuk kuralının uygulanıp uygulanmadığı kontrol edilir. Bu şekliyle temyiz mahkemesi, davaların bazen içinden çıkılmaz görünen ayrıntılarıyla uğraşmaksızın, hukukun nasıl uygulanması gerketiğini gösteren, içtihat oluşturan bir mahkeme durumundadır.Yukarıda "Temyiz sebebi, hükmün sadece, kanun ve usul esaslarına aykırı olmasıdır" diye ifade edilen kanun hükmü de buna işaret etmekte ve bir anlamda temyiz merciinin yetkisini sınırlamaktadır.Fakat Türk hukuk sisteminde, cumhuriyetin kabulü sonrası yeni kurulan adli teşkilat içerisinde, istinaf görevini yapacak mahkemeler erken yıllarda kanunda öngörülmüş olmasına rağmen, hiçbir zaman hayata geçirilmemiştir. Bu yüzden temyiz mercii olarak Yargıtay, bu boşluğu doldurmak zorunda kalmıştır. Yıllardır olduğu gibi bugün de Yargıtay, temyiz olunan kararları hem bir istinaf mahkemesi imiş gibi hem de bir temyiz mahkemesi olarak incelemektedir. 2005 yılında yürülüğe giren Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun ise, istinaf mahkemelerinin kurulması için kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren en geç 2 yıllık bir süre öngörmüş bulunmaktadır. Kanun 01.06.2005 yılında yürürlüğe girmiştir.)Temyiz Mahkemesi, yapılan tetkik sonucu, hükmün bozulmasına veya tasdikine (onanmasına) karar verir. Bu şekilde verilen kararlar muhtelif konularda Temyiz Mahkemesinin görüşü kesinlik ve bir noktada sabitlik kazanır, Yargıtaydaki muhtelif daireler arasında ortaya çıkan hüküm uyuşmazlıklarını Yargıtay Genel Kurulu bir çözüme bağlar. Bu kararlara İctihadı Birleştirme Kararları denir. Alt mahkemeler, Temyiz Mahkemesinin yerleşmiş olan ictihatlarına bağlı olarak kararlarını vermek mecburiyetindedirler. Yani bu kararlar, alt mahkemeleri bir kanun gibi bağlarlar. Bu yüzden İctihadı Birleştirme Kararları hukukun kaynaklarından biri olarak kabul edilmektedir.”Eğer temyiz burada ifade edildiği gibi yerel mahkeme ile yargıtayın ictihadını birleştirmesi ise yeni bir mahkeme değildir. Dolayısı ile kişi tağuta muhakemeyi talep etmiş olmaz. Sadece dava içerisinde yapacileceği ben suçsuzum sözünü yazılı olarak sunmuş olur.Ancak ayrı bir mahkeme ise az önce de ifade ettiğimiz gibi biz mahkemenin küfür olduğuna itikat ediyoruz. Kesinlikle temyize de başvurmak o zaman küfür olur. Müslüman asıllardan cahil olamaz ama vakıadan cahil olabilir. Yani müslüman tağuta muhakemenin küfür olduğundan cahil olamaz. Ancak vakıa da temyiz mahkemesinin yeni bir mahkememi yoksa eski davanın devamımı olduğu noktasında vakıadan cahil olabilir.Bu konuda aşırı gidip temyize küfür demiyenlere de kafir adını vermek veya bu mesele zincir tekfire başvurmak çok büyük bir hatadır

islam daveti
 
M Çevrimdışı

MollaSadreddin

Üye
İslam-TR Üyesi
Soru: Okuduğunuz dönemde temyize küfür demiyormuşsunuz. Şimdi ki görüşünüzü merak ettim. Temyizi küfür görüyormusunuz?

Cevap: Biz tağuta muhakeme olmanın küfür olduğuna itikat eden insanlarız.Ancak iddia makamlarının öncelikle insanlara ve meseleler hüküm vermeden önce Temyiz’in açık bir muhakeme olduğunu ispat etmeleri gerekmektedir. Bizim avukatlar ile yaptığımız görüşmelerin bir kısmında faal avukatlardan bazıları temyizin yeni bir mahkeme olduğunu söylerken bir diğer kısmı var olan mahkemenin devamı olduğunu yeni bir mahkeme olmadığını ifade etmişlerdir.Öncelikle belirlenmesi gereken şey vakıadaki bu kapalılıktır. Şimdi size wikipedia isimli dünyanın en büyük sanal ansiklopedisinden temyizin ne olduğuna dair açıklamanın naklinde bulunacağız inşallah;“Temyiz, Ayırt etme, seçme, ayırma; hukukta, doğruyu yanlıştan ayıran kuruldur.Bir mahkeme hükmüyle bu hükmün dayandığı muhakemenin hukuki bakımdan, yüksek mahkemede (Yargıtay, Askeri Yargıtay, Danıştay) bir defa daha tetkiki imkânını sağlayan kanun yoludur. Ceza işlerinde; 15 sene ve daha yukarı hürriyeti bağlayıcı cezalarla ölüm cezalarına ait hükümler, hiçbir harç ve masrafa tabi olmaksızın Temyiz Mahkemesince resen tetkik olunur. Diğer hükümler ancak tarafların, kanuni süresi içinde müracaatları halinde Yargıtayca incelenir. Kanunda yazılı bazı hükümlerinse temyizi mümkün değildir (Bazı hafif para cezaları ve yine para cezası gerektiren suçlardan beraat hükümleriyle, Sıkıyönetim Askeri Mahkemelerinin kısa süreli hapis cezalarıyla ilgili hükümleri gibi).Temyiz sebebi, hükmün sadece, kanun ve usul esaslarına aykırı olmasıdır.(Bunun anlamı şudur: Her davanın dayandığı iki temel öge vardır. Bunlar dava sebebi olarak adlandırılır. Birinci öge olarak dava sebebi, davaya esas olan maddi olaylardır ve bazen maddi sebep olarak adlandırılır. Türk usul hukuku uygulamasında maddi sebepler, dava dilekçelerinin olaylar, izahat gibi bir başlıkla başlayan bölümlerinde belirtilir. Bir kiracının aylık kira borcunu ödememesi veya bir kişinin eşine karşı şiddet uygulaması, dava sebebi anlamında birer maddi olaydır.Davaların dayandığı ikinci öge ise hukuki sebeptir. Maddi sebepten ayrı olarak hukuki sebep, belirtilen maddi olaya uygulanacak hukuk kuralıdır. Kira borcunu ödemeyen kiracıya veya eşine kötü davranan birine ne tür bir müeyyide uygulanacağını gösteren hukuk kuralları gibi. Bu bir kanun veya yönetmelik maddesi, bir uluslararası anlaşma hükmü veya yüksek mahkeme kararı olabilir.Tarafların davada ortaya koyduğu dava malzemesi (maddi olaylar ve deliller) ile esasen bu uyuşmazlığı çözmeye yarayan hukuk kuralları bilgisine (hukuki sebepler) sahip olan yargılama makamı, yargı faaliyetini şu şekilde tamamlayacaktır:1- Tarafların ortaya koyduğu maddi vakıaları ve bunları ispata yarayan delilleri değerlendirecek,
2- Dava konusu hukuki soruna hangi hukuk kuralının uygulanması gerektiğine karar verecektir.Burada açık bir şekilde kendini ortaya koyan ve yukarıda davanın dayandığı iki temel öge olarak adlandırılan maddi olaylar ve hukuki sebepler ayrımına paralel olarak, dava sonucunda verilen karara karşı başvurulacak kanun yolları da ikiye ayrılmaktadır. İstinaf ve temyiz.İstinaf, dava adeta yeni baştan ele alınıyormuşçasına, ilk davada ortaya konan delillerin istinaf mahkemesince tekrar incelenmesini sağlayan bir kanun yoludur.Temyiz, istinaf kanun yolu aşamasından geçmiş ve bir daha istinaf başvuru yolu kapanmış bir karara karşı yapılan, ve kararın sadece hukuki sebepler açısından incelenmesini sağlayan kanun yoludur. Yani gerçek anlamıyla temyizde artık deliller incelenmez. Sadece davadaki soruna doğru hukuk kuralının uygulanıp uygulanmadığı kontrol edilir. Bu şekliyle temyiz mahkemesi, davaların bazen içinden çıkılmaz görünen ayrıntılarıyla uğraşmaksızın, hukukun nasıl uygulanması gerketiğini gösteren, içtihat oluşturan bir mahkeme durumundadır.Yukarıda "Temyiz sebebi, hükmün sadece, kanun ve usul esaslarına aykırı olmasıdır" diye ifade edilen kanun hükmü de buna işaret etmekte ve bir anlamda temyiz merciinin yetkisini sınırlamaktadır.Fakat Türk hukuk sisteminde, cumhuriyetin kabulü sonrası yeni kurulan adli teşkilat içerisinde, istinaf görevini yapacak mahkemeler erken yıllarda kanunda öngörülmüş olmasına rağmen, hiçbir zaman hayata geçirilmemiştir. Bu yüzden temyiz mercii olarak Yargıtay, bu boşluğu doldurmak zorunda kalmıştır. Yıllardır olduğu gibi bugün de Yargıtay, temyiz olunan kararları hem bir istinaf mahkemesi imiş gibi hem de bir temyiz mahkemesi olarak incelemektedir. 2005 yılında yürülüğe giren Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun ise, istinaf mahkemelerinin kurulması için kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren en geç 2 yıllık bir süre öngörmüş bulunmaktadır. Kanun 01.06.2005 yılında yürürlüğe girmiştir.)Temyiz Mahkemesi, yapılan tetkik sonucu, hükmün bozulmasına veya tasdikine (onanmasına) karar verir. Bu şekilde verilen kararlar muhtelif konularda Temyiz Mahkemesinin görüşü kesinlik ve bir noktada sabitlik kazanır, Yargıtaydaki muhtelif daireler arasında ortaya çıkan hüküm uyuşmazlıklarını Yargıtay Genel Kurulu bir çözüme bağlar. Bu kararlara İctihadı Birleştirme Kararları denir. Alt mahkemeler, Temyiz Mahkemesinin yerleşmiş olan ictihatlarına bağlı olarak kararlarını vermek mecburiyetindedirler. Yani bu kararlar, alt mahkemeleri bir kanun gibi bağlarlar. Bu yüzden İctihadı Birleştirme Kararları hukukun kaynaklarından biri olarak kabul edilmektedir.”Eğer temyiz burada ifade edildiği gibi yerel mahkeme ile yargıtayın ictihadını birleştirmesi ise yeni bir mahkeme değildir. Dolayısı ile kişi tağuta muhakemeyi talep etmiş olmaz. Sadece dava içerisinde yapacileceği ben suçsuzum sözünü yazılı olarak sunmuş olur.Ancak ayrı bir mahkeme ise az önce de ifade ettiğimiz gibi biz mahkemenin küfür olduğuna itikat ediyoruz. Kesinlikle temyize de başvurmak o zaman küfür olur. Müslüman asıllardan cahil olamaz ama vakıadan cahil olabilir. Yani müslüman tağuta muhakemenin küfür olduğundan cahil olamaz. Ancak vakıa da temyiz mahkemesinin yeni bir mahkememi yoksa eski davanın devamımı olduğu noktasında vakıadan cahil olabilir.Bu konuda aşırı gidip temyize küfür demiyenlere de kafir adını vermek veya bu mesele zincir tekfire başvurmak çok büyük bir hatadır

islam daveti



Bu Ebu Ubeyde hoca bildigim kadariyla.
 
HAMAS Çevrimdışı

HAMAS

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
konu hoca hakkında amacın ne ozaman sen gereksiz bir adamsım çünkü gereksiz konuşmalar yapıyorsun başlığa bak sonrada kafanı kullanıp yazdığından ne çıkar biraz düşün

izzetli hayrdır dilinin kemiği olmadığı gibi beynini içide boş gözüküyor senin
 
S Çevrimdışı

sizvaryasiz

Üye
İslam-TR Üyesi
zavallısın çünkü bilmeden yorum yazıyorsun ve devamda ediyorsun

Asıl zavallı olan sizlersiniz geldiniz tekfiri ortaya attınız cemaatleri parçaladınız, ama Allah işte kucagınızda patladı.

Sizin adamlarınız hanzala nın ilim ogrendigi ırakta şehid olmuş adamı tekfir ederken ovune ovune soyluyordunuz, ama şimdi hanzala tekfir edilince yok neymiş hanzaladan tekfiri ogrenenler hanzalayı tekfir ediyorlar hey yavrum hey yesinler sizi..

siz degilmisiniz milletin altından karısını alan, daha iddet bekletmeden adanalara kaçıran ?
siz degilmisiniz babasının karşısına geçip senin karın ve kızın bana helal diyen ?
siz degilmisiniz daha namaz kılmayı bile bilmeyen gençlerinize peçeli kızları peşkeş çeken yazık degilmi lan o kızlara ?

siz de izzet ne arar be, piyasaya girdiniz facelerde forumlarda ortalıgı birbirine kattınız, tekfir le yatıp tekfirle kalktınız şimdi ise ortalık sizi tekfir edenler ile kaynıyor şimdi insanlar tekfirci oldu dimi ?

biz iyi biliriz hanzalayı, antepte ona nasıl muamele ettiklerinide : )

adam turkiyenin el kaide sorumlusu olmaktan yargılanıyor serbest obur adam hizbut tahrir de orgut kurma sucundan 128 yıl alıyor lan siz el kaide nin yoluna kurban olun siz onların e si olamazsınız siz anca onlara suski mucahit sansınlar dersiniz..

neymiş mahkemede dik durmuş, hani la dikliği ahmed bin hanbel r.a bi bak bakıyım hapise atılınca ona ozur dıle kurtul diye araya girenler olunca o kapıda ki ellerinde kagıt bekleyen ogrencilerini gorunce verdıgı cevabı bi araştır bakalım ne demiş ?

seyyid kutub der ki cemaat liderine ikrah yoktur...

sen cemaat lideri isen cemaatine ornek olucaksın Ahmed bin hanbel r.a bu yuzden bu kadar çok seviliyor ve deger goruyor.

ebu hanife gibi kadı olma teklifini reddediceksin hapisi goze alarak ki lider olabilirsin aksi halde anca 3 5 çapulcunun lideri olursun..

siz yok olmaya mahkumsunuz o yuzden zaten bu debelenmeniz oyle çok zorunuza gidiyor ki, Allah'a hamd olsun ki içeriden çıktı millet sanıyordu bi halt yaptı da rejimi rahatsız etti o yuzden içeride hey yavrum hey...

sen kalkıcan tevhid dersleri diye siten olacak tevhid dergisi diye dergin olacak sonra kalkıcan tagut tagut dedigin dilinden dusurmediginden beni azat et diyeceksin he vay be vay be siz bu gunlere düşecek adamlarmıydınız..

utanmadan diyorsunuz ki yuzune soyleyin felan ulan siz o kadar insanı tekfir ettiniz piyasaya tekfiri siz bulaştırdınız o zaman neredeydi sizin erkekliginiz ?

Tekfir böyle pislik bir şeydir işte siz bu pisliğin içinde kaldıgınız sürece bogulmaya ve parçalanmaya mahkumsunuz..

Elhamdulillah bugun çok rahat bir uyku uyucam : )

kininizden kudurun..
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt