T
Çevrimdışı
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'n âmâya öğrettiği "Beni de onun için şefaatçi kıl," yani "Benim de onun hakkındaki şefaatimi kabul et." sözü,48 "Onun benim gözümün iyileşmesi hakkında ki duasını kabul et." anlamına da gelir. İşte böyle bir mana taşıdığından dolayı, bize muhalif olanların bu cümleye -uzaktan veya yakından- temas etmediklerini görürsünüz. Çünkü bu cümle, onların düşüncelerini temelden yıkmaktadır.
Bunu onlara söylediğiniz zaman size bayılacakmış gibi bakarlar. Çünkü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in âmâ hakkında ki şefaati anlaşılan bir şeydir; ancak âmânın Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hakkındaki şefaati nasıl olur? Onlarda bu sorunun cevabı asla yoktur.
Onların bu cümleyi anlamadıklarına dair delile ve onların bâtıl te'villerini anlamaya gelince; onların dualarında, "Allah'ım! Nebini benim için şefaatçi kıl, beni de onun hakkında şefaatçi kıl." cümlesini söylemediklerini görürsünüz.
----------------------------------------
48 Bu cümle hadiste sahih olarak varid olmuştur. Ahmed ve Hakim bunu rivayet etmiş; Hakim, "sahih" olduğunu söylemiş, Zehebi de ona muvafakat etmiştir. Bu, tek başına bile zat ile tevessülün batıl olduğuna dair kein bir huccettir. Ancak bazı yazarlar son zamanlarda zat ile tevessüle cevaz verirler. Anlaşılan odur ki onlar, bu gerçeği bilmelerine rağmen, bu kanaati zikretmektedirler. Ayrıca onlar, hadiste bundan önceki "Allah'ım! Onu benim için şefaatçi kıl." cümlesini naklettiler. Bu da onların nakilde ki güvenilirliklerinin delilidir. Onlar bu cümleyi zat ile tevessüle delil göstermektedirler. Ancak, okuyuculara bunun nasıl delil olduğunu açıklamaktan kaçınıyorlar. Çünkü birkimse, sahipolmadığı bir şeyi başkasına veremez.
Allame Muhammed Nasıruddin el-Elbani, TEVESSÜL, Sahife 121-122
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'n âmâya öğrettiği "Beni de onun için şefaatçi kıl," yani "Benim de onun hakkındaki şefaatimi kabul et." sözü,48 "Onun benim gözümün iyileşmesi hakkında ki duasını kabul et." anlamına da gelir. İşte böyle bir mana taşıdığından dolayı, bize muhalif olanların bu cümleye -uzaktan veya yakından- temas etmediklerini görürsünüz. Çünkü bu cümle, onların düşüncelerini temelden yıkmaktadır.
Bunu onlara söylediğiniz zaman size bayılacakmış gibi bakarlar. Çünkü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in âmâ hakkında ki şefaati anlaşılan bir şeydir; ancak âmânın Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hakkındaki şefaati nasıl olur? Onlarda bu sorunun cevabı asla yoktur.
Onların bu cümleyi anlamadıklarına dair delile ve onların bâtıl te'villerini anlamaya gelince; onların dualarında, "Allah'ım! Nebini benim için şefaatçi kıl, beni de onun hakkında şefaatçi kıl." cümlesini söylemediklerini görürsünüz.
----------------------------------------
48 Bu cümle hadiste sahih olarak varid olmuştur. Ahmed ve Hakim bunu rivayet etmiş; Hakim, "sahih" olduğunu söylemiş, Zehebi de ona muvafakat etmiştir. Bu, tek başına bile zat ile tevessülün batıl olduğuna dair kein bir huccettir. Ancak bazı yazarlar son zamanlarda zat ile tevessüle cevaz verirler. Anlaşılan odur ki onlar, bu gerçeği bilmelerine rağmen, bu kanaati zikretmektedirler. Ayrıca onlar, hadiste bundan önceki "Allah'ım! Onu benim için şefaatçi kıl." cümlesini naklettiler. Bu da onların nakilde ki güvenilirliklerinin delilidir. Onlar bu cümleyi zat ile tevessüle delil göstermektedirler. Ancak, okuyuculara bunun nasıl delil olduğunu açıklamaktan kaçınıyorlar. Çünkü birkimse, sahipolmadığı bir şeyi başkasına veremez.
Allame Muhammed Nasıruddin el-Elbani, TEVESSÜL, Sahife 121-122
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته