Soru : "Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecektir" sözü hadis midir ?
" Benim Ümmetimin Ömrü 1500 Seneyi Pek Geçmeyecektir" Sözü
(Suyuti, el-Keşfu an Mucavezeti Hazihil Ummeti el-Elfu, el-havi lil Fetavi, Suyuti. 2/248, tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi ; Said Nursi Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 46; Kastamonu Lahikası, s. 33)
UYDURMADIR
Said Nursinin talebelerinden Ahmet Feyzi Kul’un ümmetin ömrü ile ilgili zikrettiği hadisi inceleyelim:
Suyutî, dünyanın ömrünün yedi bin yıl olduguna dair bir çok hadis rivayet etmistir. O, bu ümmetin ömrünün bin yıldan fazla olacagını ve bu fazlalıgın da beş yüz yıla
ulaşmayacağını zikreder.
Suyutî, buna delil olarak el-Kesf an Mucavezeti hazihe’l-Ummeti’l-Elf adını verdigi risalesinde yer verdiği hadisleri gösterir.
(Mahmud Ebu Rayye, Adva alâ es-Sünneti’l-Muhammediyye: Muhammedî Sünnetin Aydınlatılması, çev.
Muharrem Tan, Yöneliş Yayınları, İstanbul 1988, 257.
Çeviride "O, bu ummetin ömrünün bin yıldan fazla olmayacagını (...)" seklindedir ki, dogrusu "olacagı"dır.)
Dünyanın ömrünü yedi bin yılla tahdit eden ve Peygamber’in altıncı bin yılın sonunda geldiğini bildiren haberlerden sadece birisi merfu olarak rivayet edilmis, ancak
ibnu’l-Cevzî ve diğer hadis uzman ve sarrafları bunun da uydurma olduğuna hükmetmislerdir.
Madem bu haberlerin herhangi bir kıymeti yoktur, öyleyse hadislere dil uzatmak için bize bir sebeb teşkil edemez. Bunlardan bazıları mevkuf olarak sahabeden ve tâbiundan rivayet edilmistir. Sabit oldukları kabul edilse dahi, husn-u niyetle Müslüman olan ehl-i kitaptan aldıkları, batıl israiliyattan oldukları muhakkaktır. Maazallah merfu olmaları mümkün degildir.
Dünyanın ömrünü 7000 yılla tahdit etmek; Allah’a, yaratıklara ve ilme iftara eden Yahudilerin cehaletindendir.
(...) İmam Suyutî’nin içtihadı, onu bu israilî haberlerin bir kısmını kabul etmeye götürmüsse, bu subhesiz bir hatadır.
İsmet sıfatını haiz olmayan hangi insan hata etmez ki?
İsmet sadece Allah’a ve Rasulune aittir.
İmam Suyutî, bu haberlere güvenmişse, öte yandan onun dışında bir çok hadis imamı, onları tenkit etmiş ve batıl olduklarını ortaya çıkarmıştır.
Dünyanın ömrünün bu haberlerde belirtilenden kat kat fazla oldugu kat'î delillerle ortaya çıkmıştır ki, bu da rivayetlerin batıl olduklarını kesinleştirmistir.
(Ebû Sehbe, Sünnet Müdafaası, 1/329-330.
Çeviride "Dünyanın ömrünü yedi bin yılla tahdit eden ve Peygamber’in altıncı yüzyılın (...)" ve "Dünyanın ömrünü 700 yılla tahdit etmek (...)" seklindedir ki, dogrusu "altıncı bin yıl" ve "7000 yıl"dır.)
Uydurma hadisi tanıma yollarından biri de hadisin Kur'an’ın sarahatine muhalefetidir;
tıpkı dünyanın ömrünün yedi bin sene olup, bizim de bu yedinci bin (yılın) içinde bulunduğumuz hakkındaki hadis gibi. Bu, çok açık bir yalandır. Çünkü, bu hadis doğruysa,
kıyamete 251 sene vaktimiz kaldıgını herkes bilir. Allah Tealâ ise söyle buyurmustur:
"Sana kıyametin ne zaman gerçeklesecegini soruyorlar. De ki: 'Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır.' (...)"(A’râf, 187.)
(Aliyyu’l-Karî, Esrâru’l-Merfû‘a, 431; ibn Kayyım, Menâru’l-Munîf, 79)
Şevkânî, "Nebi (s.a.v.)’nin vefatından sonra kıyamet gününe kadar bin sene geçmeyecegi" hadisi hakkında İmam Nevevî’nin, "Bâtıldır, aslı yoktur." dediğini
zikreder. (Şevkânî, Fevâidu’l-Mecmû‘a, 509.)
Reşid Rıza da söyle demektedir:
Bazıları da, "Âdem (a.s.)’den Peygamberimize gelinceye kadar 5500 sene geçtigini, dünyanın ömrü 7000 yıl olduğundan, bu ümmetin ömrü de 1500 senedir" demişlerdir.
Dünyanın ömrünün 7000 yıl olduğuna dair nakledilen haberler İsrailiyattan başka bir şey değildir; israiloğullarının bu kabil haber ve kıssalarına itimat edilemez. Bu mevzuda güvenilecek bilgi kaynagı jeolojik araştırmaların vardığı neticelerdir ki, bu da milyonlarca sene ile ifade edilmektedir. (Rızâ, Muslih ve Mukallid, 58)
Hadis olduğu ileri sürülen haberlerin, Kur'an’a ve sahih Sünnete muhalefeti sebebiyle kolayca tanınması mümkündür.
Dünyanın ömrünü tayin eden bir uydurmada Peygamber’in, "Dünyanın ömrü yedi bin senedir. Biz yedinci binin içinde bulunmaktayız." dediği iddia edilmektedir.
Rasul-u Ekram (s.a.v.)’in vefatından bu yana bin dört küsur sene geçmis olmasına rağmen, dünyanın hâlâ ayakta durması, her şeyden önce bu sözü yalanlamaktadır. Kaldı ki, bu söz, hem ayetlere, hem de sahih hadise muhaliftir.
Kur'an-ı Kerim’de: "Senden kıyametin ne zaman vukua gelecegini sorarlar. De ki: 'Onun ne zaman gelecegini Rabbim bilir.' (A‘râf, 186)
"Kıyametin ne zaman gelecegini bilmek Allah’a mahsustur." (Lukmân, 34) buyurulmakta,
Peygamber diliyle de "ben gaybı bilmem" (En'âm, 50) denmektedir.
Yine, "Cibril Hadisi" diye meşhur olan hadis-i serifte ise Peygamber, kıyametten bahisle:
"bu meselede kendisine sorulan, sorandan daha fazla bir bilgiye sahib degildir" (Buhârî, İman 1; Muslim, İman 1) buyurarak kıyametin ne zaman vuku bulacağını bilmediğini söylemektedir.
Şu hâle göre, yukarıdaki haber hem Kitaba, hem de sahih Sünnete muhalif oldugu için uydurmadır. ( Kandemir, Mevzû Hadisler, 181-182)
Uydurma haberleri kitaplarına alıp, bu rivayetlerin gerçeklige de uygun olduğunu (!) kanıtlamak amacıyla zorlama yorumlarla milletin imanını kurtardığını sanan ve bununla da iftihar eden bu zihniyet (Nurcu); gerçekte bu suretle, bilimsel bulgulardan haberdar olanları imanlarında şubheye düşürmektedir.
Sapkın itikatlerini Allaha ve Rasulune rağmen muhalefet edercesine fikir yürütenleri Allahın kitabına davet ediyorum:
Allah ve Rasulu bir işe hükmettiği zaman, gerek mumin bir erkek ve gerekse mumin bir kadın için, o işlerinde başka bir tercih hakkı yoktur. Her kim de Allah ve Rasulune âsi olursa açık bir sapıklık etmiş olur. (Ahzab 36)