Meal okumak ile mealcilik ayrı ayrı şeylerdir.Mealcilik peygamber endeksli olmayan bir ku'ran meali okumak şeklidir ve sapkın bir görüştür.
Her insanın Allah'ın kitabını kendi dilinde okuması kadar doğal bir şey olamaz.Ku'ran'ın arapça olması Peygamber Efendimizn (sav) arap olmasından kaynaklanmaktadır.Şunu biliyoruzki her kutsal kitap o peygamberin hangi dilde konuşuyor olmasına bağlı olarak o dilden nuzül edilmiştir.Bu sebeple her insan anladığı dilden ku'ran okumalıdr.
ku'ran'ı okuyan her insan bu kitabın içerisnde bir peygamber profili görecektir.Bu öylesine bir peygamber profilidir ki kendisine mutlak manada itaat gerektiren özelliklerle donatılmış bir peygamber profilidir.İşte tam bu noktada ku'ran meali okuyan kişi mutlak manada itaat edilmesi gereken peygamberin profilini görür onun hayatını öğrenmeye başlar.
Hz.Muhammedin (s.a.v) 'e verilen kitabın dili arapça olmasaydı, kendi kavmi muhakkak buna itirazaz edecek neden bizim dilinden anlamadığımız bir kitap bize gönderildi diyerek feryadi figan edeceklerdi,bu sebeple yüce Allah ademoğlunun tüm mazaretlerini ortadan kaldırmış onları sağalm bir imana davet etmiştir.
""Eğer biz bu Kur'ân'ı yabancı bir dilde okunan bir kitap yapsaydık derlerdi ki: `Ayetleri anlayacağımız bir şekilde açıklanmalı değil miydi? Muhatapları Arap olduğu halde Arapça olmayan kitap mı geldi?" De ki: "O mü'minler için doğru yolu gösteren bir kılavuz ve şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur'an, onlara bir körlüktür. Sanki onlar uzak bir yerden çağrılıyorlar.""
Fusilet/44
De ki (ey Peygamber): "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı affetsin; zira Allah çok affedicidir, rahmet kaynağıdır."
(A’li İmran-31)
Kendilerine verdiğimiz kitabı gereğince okuyanlar var ya, işte onlar ona inananlardır. Onu inkâr edenler ise hüsrana uğrayanlardır.
(Bakara/121)
Ey örtülere bürünen (insan)! Gece biraz ilerleyince (namaz için) kalk;gece yarısı -biraz önce ya da sonra- (kalk) ve ağır ağır, duyarak Kur'an oku.
Biz sana (sorumluluğu) ağır bir mesaj tevdi edeceğiz; (ve) gerçek şu ki, gece vakti zihin daha zinde ve güçlü olur ve okuma daha da berraklaşır,
(Müzemmil.1/2/3/4/5 )
(Ey Muhammed!) Sana indirdiğimiz bu kutsal ilahi kelam(da her şeyi açıkladık ki) insanlar onun mesajı üzerinde iyice düşünsünler ve akıl iz'an sahipleri ondan ders alsınlar.
(Sad/29)
Biz onu Arapça bir metin olarak indirdik ki, aklınızı kullanarak belki onu kavrayıp özümlersiniz.
(Yusuf-2)
O, pürüzsüz Arapça Kur'an'dır. Belki sakınırlar.
(Zümer-38)
Böylece (ey Peygamber!) Biz bu (ilahi kelamı) senin kendi dilinde kolay anlaşılır kıldık ki, insanlar düşünüp ondan ders alabilsinler
(Duhan-58)
Bu ayetlerdede anlaşıldığı üzere ku'ran okumak farzdır.Ku'arn'ı ilk emride kuran okumaktır.Şunu notuda düşmekte fayda vardır hiç bir dil ku'arn'ı meal olarak tam manasıyla çeviri olarak karşılamaz.Arapça bilenler bilir ku'ran'i terimlere cenabbi Allah çok geniş manalar yüklemiştir.
O yüzden muhakkak ku'ran meali okunmalı ve Allah'ın Rasulü bu ayetleri nasıl yorumladı ve pratiğe akardı ise bunuda bilmelidir.
Fakat tefsir farklı bir şeydir kuranı tefsir eden kişinin ideolojisi ne ise ayetleri o doğrultuda yorumlar.Tefsir demek yorumlama demektir.Örneğin Yaşar Nuri Öztürk ku'ran'ı tefsir ettiğinde kendi fikirleri doğrultusunda yorumlar.Yani mealci ideolojisi doğrultusunda yorumlar.mahmut usta osman oğluda kuranı yorumlamıştır.ve şunu demiştir bu tefsir bizzat bana peygamer efendimiz (sav) yazdırılmıştır.
Tefsirler zehir zemberek şeylerle doludurlar.
Fakat müslüman alimlerin tefsirleri öyle değildirler.
İmam İbn-i Teymiyye Seyyid Kutup gibi alimlerde kendi akideleri doğrultusunda ku'ran'ı tefvsir emişlerdir.
O yüzden tefsir okumayı hiç bir kimseye tafsiye etmemeli yada tefsirinden emin olduğumuz alimlerin tefsirini tavsiye etmeliyiz.