Ayette tam tersini söylüyor ;
"Kimlerin tartıları da hafif gelirse işte onlar kendilerini hüsrana uğratanlar, cehennemde sonsuza kadar kalacak olanlardır." Muminun : 103
Kafirlerin zaten tartı gibi bi derdi yok onlar ebediyen cehennemde olacaklar. Demekki burada tartısı hafif gelenlerden kasıt müslümanlar. Demekki tartısı hafif gelen müslümanlar orada ebediyen kalacaklar.
Müminun 92.Ayet: (91-92) Allah, hiçbir çocuk edinmemiştir. O’nunla birlikte başka hiçbir ilâh yoktur. Öyle olsaydı, her ilâh kendi yarattığını alır götürür ve mutlaka birbirlerine üstün gelmeye çalışırlardı. Gaybı da, görülen âlemi de bilen Allah, onların yakıştırdığı nitelemelerden uzaktır. Onların koştukları ortaklardan çok yücedir.
Müminun 93.Ayet: (93-94) De ki: “Ey Rabbim! Onlara yöneltilen tehditleri bana mutlaka göstereceksen, beni o zalim milletin içinde bulundurma.”
Müminun 95.Ayet: Bizim onlara yönelttiğimiz tehditleri sana göstermeye elbette gücümüz yeter.
Müminun 96.Ayet: Kötülüğü, en güzel olan şeyle uzaklaştır. Biz onların yakıştırmakta oldukları şeyleri daha iyi biliriz.
Müminun 97.Ayet: De ki: “Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım.”
Müminun 98.Ayet: “Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.”
Müminun 99.Ayet: (99-100) Nihayet onlardan birine ölüm gelince, “Rabbim! Beni dünyaya geri gönderiniz ki, terk ettiğim dünyada salih bir amel yapayım” der. Hayır! Bu, sadece onun söylediği (boş) bir sözden ibarettir. Onların arkasında, tekrar dirilecekleri güne kadar (devam edecek, dönmelerine engel) bir perde (berzah) vardır.
Müminun 101.Ayet: Sûr’a üfürüldüğü zaman, (işte) o gün ne aralarında soy sop yakınlığı kalacak, ne de birbirlerini arayıp soracaklardır.
Müminun 102.Ayet: Artık kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
Müminun 103.Ayet: Kimlerin de tartıları hafif gelirse, işte onlar da kendilerini ziyana uğratanların ta kendileridir. Onlar cehennemde ebedî kalacaklardır.
Müminun 104.Ayet: Ateş yüzlerini yalar ve onlar orada sırıtır kalırlar.
Müminun 105.Ayet: Allah, “Âyetlerim size okunuyordu da siz onları yalanlıyordunuz, değil mi?” der.
Müminun 106.Ayet: Onlar da şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Biz azgınlığımıza yenik düştük ve sapık bir toplum olduk.”
Müminun 107.Ayet: “Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer (tekrar günaha) dönersek şüphesiz kendimize zulmetmiş oluruz.”
Müminun 108.Ayet: Allah, ”Aşağılık içinde kalın orada, artık benimle konuşmayın!” der.
Müminun 109.Ayet: Kullarımdan, “Ey Rabbimiz! Biz inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın” diyen bir grup var idi.
Müminun 110.Ayet: Siz ise onlarla alay ediyordunuz. O kadar ki onlar size beni anmayı unutturdu. Onlara hep gülüyordunuz.
Müminun 111.Ayet: Sabretmiş olmaları sebebiyle, bugün ben onları mükâfatlandırdım. Şüphesiz onlar başarıya erenlerin ta kendileridir.
Müminun 112.Ayet: Allah, (inkârcılara) “Yeryüzünde kaç sene kaldınız?” diye sorar.
Müminun 113.Ayet: Onlar, “Bir gün, ya da bir günden daha az bir süre kaldık. Hesap tutanlara sor” derler.
Müminun 114.Ayet: Allah, şöyle der: “Çok az bir zaman kaldınız. Keşke bunu (daha önce) bilmiş olsaydınız.”
Müminun 115.Ayet: “Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?”
Müminun 116.Ayet: Gerçek hükümdar olan Allah, yücedir. O’ndan başka hiç ilâh yoktur. O, şerefli ve yüce Arş’ın Rabbidir.
Müminun 117.Ayet: Kim, hakkında hiçbir delili olmadığı hâlde Allah ile birlikte başka bir ilâha taparsa, onun hesabı ancak Rabbi katındadır. Şüphesiz kâfirler asla kurtuluşa eremezler.
Müminun 118.Ayet: De ki: “Rabbim! Bağışla, merhamet et. Çünkü sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!”
Anlaşılan makaslamışlar yine, ayetin başından sonuna kadar okursanız onların kasteddigi manaya gelmiyor