Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Cennete Ağaç Dikmek ve Faydalı Zikirler

أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Selamun Aleyküm ve Rahmetullahi ve Beraktüh kardeşler. Forumda Sünnete uygun zikir konusunda konu bulunmadığını farkettim -yahut ben bulamadım- ve bu meseleyle ilgili konuların çoğu da eski tarihliydi. Güncel ve sağlam bir konunun faydalı olacağını düşündüm. Ahir zamanda, fitnelerin en çok olduğu zamanda yaşıyoruz. Bunların gafletine düşmemek; dilimizi, kalbimizi, aklımızı, uzuvlarımızı hayırlı bir şeyle meşgul ederek Alemlerin Rabbi'ni her vakit hatırlamamız, hem Allah katında hayırlı ve mükafatı güzel ameller yapmamız, hem de günahlardan, haramlardan ve Rabbimizin hudutlarından(şüpheli şeylerden) sakınmak açısından ehemmiyet göstermemiz gereken bir mesele. Bu sayede ihsanlı olabilirsek(Rabbimizin bizi her an gördüğünü ve bunu aklımızdan çıkarmazsak) günahlardan sakınıp, daha hayâlı davranacağımız gibi yapacağımız amelleri ve ibadetleri de huşû ile yapmamıza yardımcı olacaktır.

Gayrimüslimler dünyayı ve içindeki geçici menfaatleri elde etmek için çabalarken bizler de Meryem Suresi 76. ayette ve Kehf Suresi 46. ayette geçen "bâkiyâtu-ssâlihât " yani ebedi olan hayırlı ve faydalı işleri(Cennete ağaç dikmek yahut dilde hafif ama mizanda ağır gelecek sevaplar gibi...) yapmak için çabalamamız hem bu dünya da, hem de ahirette sevap ve sonuç bakımından daha hayırlı olacaktır. Sadece hadîs paylaşıp çekilmek yerine böyle bir açılış yapmayı uygun gördüm.


Sünnete Uygun Zikrin Şekli

Abdullah bin Amr (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i tesbihi eli(nin parmakları) ile akdettiğini/saydığını gördüm.”
(Ebu Davud 1502, Tirmizi 3634, 3715)

Muhacirlerden olan Yuseyre (Radiyallahu Anha) şöyle demiştir:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), bize şöyle emretti:
“Size gerekli olan, Tesbih, Tehlil ve Takdis’dir, (yani bu tesbihatları elden bırakmayınız!) Ve bunları parmak uçlarıyla (veya parmak boğumuyla) çekiniz! Kuşkusuz ki, parmaklar sorguya çekilecek ve konuşturulacaktır! Rahmeti unutarak gaflette olmayın!”
(Tirmizi 3815, Ebu Davud 1501)

Not:
Tesbih; “Subhanallah,” demektir. Tehlil; “La İlahe İllallah,” demektir. Takdis; “Subhane’l-Meliki’l-Kuddus” veya “Subbuhun, Kuddusun, Rabbu’l-Melaiketi Ve’r-Ruh,” demektir.


Abdullah bin Amr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i, (namazdan sonraki) tesbihi/zikri sağ eliyle yaparken gördüm.”
(Ahmed bin Hanbel Müsned 2/160/161/204/205, Ebu Davud 1502, Nesei 3/84, İbni Hibban 2343)

Sünnete uygun zikir parmak boğumu ile sayılarak yapılandır. Çünkü hadiste geçtiği üzere parmaklar sorguya çekilecektir. Geçerli bir mazaret olmadıkça bu Sünnetin terk edilip zikirmatik veya tesbihte diretilmesi görüşünün doğru olmadığı kanaâtindeyim.



Cennete Ağaç Dikmek
...Sonra Cebrâîl beni yedinci semâya çıkardı ve İbrâhîm Aleyhisselâm ile karşılaştık.
Cebrâîl:
«−Bu, baban İbrâhîm’dir; ona selâm ver!» dedi.
Ben selâm verdim; O da selâmıma mukâbele etti. Sonra:
«−Sâlih oğlum hoş geldin, sâlih peygamber hoş geldin!» dedi.
Daha sonra bana:
«−Yâ Muhammed! Ümmetine benden selâm söyle ve onlara Cennetin toprağının çok güzel, suyunun çok tatlı, arâzisinin son derece geniş ve dümdüz olduğunu bildir. Söyle de Cennete çok ağaç diksinler. Cennetin ağaçları “Sübhânallâhi ve’l-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illâllâhu vallâhu ekber!(Allah'ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Hamd O'nadır. O'ndan başka ilâh yoktur. Allah en büyüktür.)” demekten ibârettir.» dedi...”
(Buhârî, Bed’ü’l-Halk, 6; Müslim, Îman, 264; Tirmizî, Tefsîr 94, Deavât 58; Nesaî, Salât, 1; Ahmed, V, 418)


Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Ağaç dikiyordum, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana uğradı ve şöyle buyurdu:
−“Ey Ebu Hureyre! Ne dikiyorsun?”
Bende:
−Kendim için ağaç dikiyorum, dedim.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Sana bundan daha hayırlı bir ağaç dikmeyi bildireyim mi?
Bende:
−Bilakis, Ey Allah’ın! Rasûlü bildir, dedim.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
سُبْحَانَ اللهِ، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ، وَلآ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ، وَاللهُ أَكْبَرُ
Subhanallahi Ve’l-Hamdu Lillahi Ve La İlahe İllallahu Vallahu Ekber (Allah'ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Hamd O'nadır. O'ndan başka ilâh yoktur. Allah en büyüktür.), de. Bunların her birinden dolayı senin için cennette bir ağacı dikilir.”
Duanın Manası: “Allah’ı her türlü noksanlıklardan tenzih ederim. Hamd, Allah içindir. Allah’tan başka hakkı ile ibadet olunan hiçbir ilah yoktur! ve Allah, en büyüktür.”
(İbni Mace 3807, Hakim 1887, Tergib ve Terhib 3/386)

Cabir'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
" 'Kim Sübhânellâhi ve bihamdihî (Allah'a hamd eder ve onu tüm noksanlıklardan tenzih ederim.)' derse; onun için cennette bir hurma ağacı dikilir.’’
(Sünen-i Tirmizî, Kitabu'd-Daavat, 60)


/*/*/*/



Mizanda Ağır Gelen, Günahlara Kefaret Olan Zikirler

"İki söz vardır ki onlar dile hafiftirler, terazide ağırdırlar; Rahman olan Allah'a sevimlidirler, bunlar:
'Sübhânallâhi ve bihamidihî, Sübhânallâhil'azîm./ Allah'a hamd ederek onu noksanlıklardan tenzih ederim, Yüce Allah'ı tenzih ederim.'." (Buhari, Kitâbu'd-Daavât, 65)

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
«Kim, 'Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâşerîke leh, lehu'l mülkü ve lehu'l hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr. (Allah'tan başka hak ilah yoktur. O, tektir ve ortağı yoktur. Mülk O'nundur ve hamd O'nadır. Ve O, her şeye gücü yetendir.)' duasını bir günde yüz kere söylerse, kendisine on köle âzad etmiş gibi sevab verilir, ayrıca lehine yüz sevab yazılır ve yüz günahı da silinir. Bu, ayrıca üç gün akşama kadar onu şeytana karşı muhafaza eder. Bundan daha fazlasını okumayan hiçbir kimse, o adamınkinden daha efdal bir amel de getiremez. Kim de bir günde yüz kere 'Sübhânallahi ve bihamdihi. (Allah'a hamd ederim ve onu her türlü noksanlıktan tenzih ederim)' derse hataları dökülür, hatta denizin köpüğü kadar (çok) olsa bile. » (Buhârî, Daavât 54, Bed'ü'l-Halk 11; Müslim, Zikr 28, (2691); Muvatta, Kur'ân 20, (1, 209); Tirmizî, Daavât 61, (3464); Albânî Silsiletu’l-Ehadisi’s-Sahiha 2664 )

İmam Nevevî şöyle demiştir: Hadisin zahiri geneldir. Bu hadiste zikredilen sevap, bir günde bu tehlîli yüz kere söyleyen kimse için geçerlidir. İster bunu peş peşe, isterse de farklı zamanlarda söylesin ya da bir kısmını sabahın ilk vaktinde, diğer kısmını gündüzün sonunda söylesin fark etmez. Ancak en faziletli olanı sabahın ilk vakti(sabah namazından sonra) peş peşe söylemesidir. Böylece gündüzün tamamında korunmuş olur. (Nevevî Sahih-i Müslim Şerhi 17/17.)

Rasûlullah(sav) şöyle buyurmuştur:
"Duaların en faziletlisi Arefe günü yapılan duadır. Ben ve benden önceki peygamberlerin söyledikleri en faziletli söz, lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ şerîke leh lehü'l mülkü ve lehü'l hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr. (Allah'tan başka ilah yoktur, O tektir, O'nun ortağı yoktur, mülk O'nundur, hamd O'na aittir. O, her şeye kâdirdir.) sözüdür." [Muvatta, Kur'ân 32, (1, 214, 215); Tirmizî, Da'avât 133, (3579)]

حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
(Hasbiyâllahû lâ ilâhe illâ huve aleyhi tevekkeltu ve huve rabbu’l arşi’l azim)
"Allah bana yeter. O’ndan başka ilâh yoktur. Ben sadece O’na güvenip dayanırım. O yüce Arş’ın sahibidir.” (Tevbe Suresi, 129)

Resûlullah (sav), Tevbe Suresinin 129. ayeti için şöyle buyurdu: “Kim bunu sabahladığı ve akşamladığı zaman yedi kere söylerse, onu üzen dünya ve ahiret işlerine Allah kafidir.” (Ebu Davud (4/321)

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Kim, güneş doğmadan ve batmadan önce yüz kere ‘Sûbhanallah (Allah, her türlü noksanlıktan münezzehtir.)’ derse yüz tane deve veya sığır kesmesinden daha faziletlidir. Kim, güneş doğmadan ve batmadan önce yüz kere ‘Elhamdulillah (Hamd, Allah'adır.)’ derse Allah’ın Yolunda yüz atla savaşmasından daha faziletlidir. Kim, güneş doğmadan ve batmadan önce yüz kere ‘Allah-u Ekber (Allah en büyüktür.)’ derse yüz köleyi hürriyetine kavuşturmasından daha faziletlidir. Kim, güneş doğmadan ve batmadan önce yüz kere ‘La İlahe İllallahu Vahdehu La Şerike Leh, Lehu’l-Mülkü Ve Lehu’l-Hamdu Ve Huve Ala Kulli Şeyin Kadir (Allah'tan başka hak ilah yoktur. O, tektir ve ortağı yoktur. Mülk O'nundur ve hamd O'nadır. Ve O, her şeye gücü yetendir.)’ derse hiç kimse kıyamet gününde bu amelden daha faziletli bir amel getiremez! Ancak, onun kadar veya daha fazla söyleyen bundan müstesnadır!”
(Nesaî, Tergib ve Terhib 2/80, Ahmed bin Hanbel Müsned 6/344, Albânî Silsiletu’l-Ehadisi’s-Sahiha 1316)

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Her kim, sabah ve akşam yüz kere;
سُبْحَانَ اللهِ الْعَظِيمِ، وَبِحَمْدِهِ
Subhanallahi’l-Azimi ve Bihamdihi(Yüce Allah'a hamd eder ve O'nu her türlü noksanlıktan tenzih ederim.)’ derse, onun elde ettiğinin bir benzerini hiç kimse elde edemez ve o kimsenin günahları deniz köpüğü kadar bile çok olsa affedilir!”
(Ebu Davud 5091, Müslim 2692/29, Tirmizi 3693, Ebi’d-Dünya, Hakim, Albânî Sahihu’l-Cami’ 6429, Tergib ve Terhib 2/72)

Ebu Burde (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Ben, el-Eğarra (Radiyallahu Anh)’dan işittim. Bu zat Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ashabındandır. Kendisi Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) ile konuşuyordu ve dedi ki:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
أَسْتَغْفِرُ اللهَ، وَأَتُوبُ إِلَيْهِ
(Estağfirullahu ve etubu ileyh (Allah'tan mağfiret diler ve O'na tevbe ederim.)

“Ey insanlar! Allah’a tevbe edin! Kuşkusuz ki, ben günde yüz kere Allah’a tevbe ederim!”
(Buhari 13/6245; Müslim 2702/41, 42)


Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Kim sabah ve akşam namazlarını kılınca kalkıp gitmeden ve oturuşunu bozmadan önce on defa:

لآ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ، وَلَهُ الْحَمْدُ، بِيَدِهِ الْخَيْرُ، يُحْيِي، وَيُمِيتُ، وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْئٍ قَدِيرٌ
Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâ şerîkeleh, lehül mülkü, velehül hamdu, biyedihil hayru, yuhyî ve yumitu vehüve ala külli şeyin kadir.
Allah’tan başka hakkı ile ibadet olunan hiçbir ilah yoktur! Allah, birdir ve hiçbir ortağı yoktur! Mülk Allah’a aittir, hamd da Allah’ındır! Hayır Allah’ın elindedir. Allah, hayat verir ve öldürür, Allah, her şeye güç yetirendir.’ derse Allah onlardan her birine karşılık on sevap verir, on günahı siler, mertebesini on derece artırır. Bu sözler onun için mekruh (yani çirkin) her şeyden ve kovulmuş şeytandan bir koruyucu olur. Şirk dışında ona ulaşan bir günahtan sorulmaz! Kendisinden daha fazla söyleyerek onu geçen kişi dışında amelce insanların en faziletlisi olur.
(Ahmed bin Hanbel Müsned 4/227 No: 18153, Tergib ve Terhib 1/446)


Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Mü’minlerin annesi Cüveyriye binti’l-Haris (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), bir gün sabah namazını kıldığı sırada, Cuveyriye namaz kıldığı yerde tesbihat yapıyor iken, Cuveyriye’nin yanından dışarı çıktı. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kuşluk vakti olunca geri döndü. Cüveyriye’yi namaz kıldığı yerde (hala) oturuyor idi ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona şöyle dedi:
–“Sen, yanından ayrıldığım zamanda ki hal üzere mi devam ediyorsun?”
Cüveyriye de:
–Evet, cevabını verdi.
Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Allah’a yemin olsun ki ben senden sonra şu dört kelimeyi, üç kere söyledim ki eğer bu kelimeler senin bu günden beri söylemiş olduğun kelimelerle tartılsaydı, benim söylediklerim, senin söylediklerini tartardı.” (Yani ağıl gelirdi. O kelimeler şunlardır.)

سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ، عَدَدَ خَلْقِهِ، وَرِضَا نَفْسِهِ، وَزِنَةَ عَرْشِهِ وَمِدَادَ كَلِمَاتِهِ
Sübhanallahi vebihamdihi, adede halkıhî ve rızâ nefsihî ve zinete arşihî ve midâde kelimâtihî
Yarattıklarının sayısınca, kendisinin razı olacağı kadar, arşının ağırlığı ve kelimelerinin çokluğunca hamdederek Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim.

Not: Bu dua şu şekilde de gelmiştir:

سُبْحَانَ اللهِ عَدَدَ خَلْقِهِ، سُبْحَانَ اللهِ رِضَا نَفْسِهِ، سُبْحَانَ اللهِ زِنَةَ عَرْشِهِ سُبْحَانَ اللهِ مِدَادَ كَلِمَاتِهِ
Sübhânallâhi adede halkıhî, sübhânallâhi rızâ nefsihî, sübhânallâhi zinete arşihî, sübhânallâhi midâde kelimâtihî.
Yarattıklarının sayısınca Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Kendisinin razı olacağı kadar Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Arşının ağırlığınca Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Kelimelerinin çokluğunca Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim.
(Müslim 2726/79, Albânî Sahihu’l-Kelimu’t-Tayyib 12)


Muaz bin Abdullah’ın babası Hubeyr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
…Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Akşam ve sabah üç kere İhlas Suresini ve Muavvezeteyni, (yani) Felak ve Nas Surelerini oku! (Çünkü) Her şeyden sana yeter!”
(Ebu Davud 5082, Tirmizi 3624, Albânî Sahihu’l-Cami’ 4406)



Sahabeden olan el-Muneyzir (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
Ben İrfikiyye’de iken Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şöyle dediğini işittim:
“Kim, sabahladığı zaman şöyle derse, onun elinden tutup onu cennete girdireceğime kefilim!”
رَضِيتُ بِاللهِ رَبًّا، وَبِالْإِسْلاَمِ دِينًا، وَبِمُحَمَّدٍ نَبِيًّا

Radîtü billâhi rabbâ, ve bil islâmi dînâ, ve bi Muhammedin sallallâhu teâlâ aleyhi ve selleme rasûlen ve nebiyyâ.
Rabb olarak Allah’tan, din olarak İslam’dan ve Nebi olarak ta Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den razı oldum.
(Ebu Davud, 4/318; İbni Mace, 3870; Taberani, Tergib ve Terhib 2/78, Albânî Silsiletu’l-Ehadisi’s-Sahiha 2686)


Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Her kim, kul huvellahu ahad (İhlas Suresini) on kere okursa, Allah ona cennette bir ev yapar.”
(Albânî Sahihu’l-Cami’ 6472)
 
A Çevrimdışı

Akansu55

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Selamun Aleyküm ve Rahmetullahi ve Beraktüh kardeşler. Forumda Sünnete uygun zikir konusunda konu bulunmadığını farkettim -yahut ben bulamadım- ve bu meseleyle ilgili konuların çoğu da eski tarihliydi. Güncel ve sağlam bir konunun faydalı olacağını düşündüm. Ahir zamanda, fitnelerin en çok olduğu zamanda yaşıyoruz. Bunların gafletine düşmemek; dilimizi, kalbimizi, aklımızı, uzuvlarımızı hayırlı bir şeyle meşgul ederek Alemlerin Rabbi'ni her vakit hatırlamamız, hem Allah katında hayırlı ve mükafatı güzel ameller yapmamız, hem de günahlardan, haramlardan ve Rabbimizin hudutlarından(şüpheli şeylerden) sakınmak açısından ehemmiyet göstermemiz gereken bir mesele. Bu sayede ihsanlı olabilirsek(Rabbimizin bizi her an gördüğünü ve bunu aklımızdan çıkarmazsak) günahlardan sakınıp, daha hayâlı davranacağımız gibi yapacağımız amelleri ve ibadetleri de huşû ile yapmamıza yardımcı olacaktır.

Gayrimüslimler dünyayı ve içindeki geçici menfaatleri elde etmek için çabalarken bizler de Meryem Suresi 76. ayette ve Kehf Suresi 46. ayette geçen "bâkiyâtu-ssâlihât " yani ebedi olan hayırlı ve faydalı işleri(Cennete ağaç dikmek yahut dilde hafif ama mizanda ağır gelecek sevaplar gibi...) yapmak için çabalamamız hem bu dünya da, hem de ahirette sevap ve sonuç bakımından daha hayırlı olacaktır. Sadece hadîs paylaşıp çekilmek yerine böyle bir açılış yapmayı uygun gördüm.


Sünnete Uygun Zikrin Şekli

Abdullah bin Amr (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i tesbihi eli(nin parmakları) ile akdettiğini/saydığını gördüm.”
(Ebu Davud 1502, Tirmizi 3634, 3715)

Muhacirlerden olan Yuseyre (Radiyallahu Anha) şöyle demiştir:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), bize şöyle emretti:
“Size gerekli olan, Tesbih, Tehlil ve Takdis’dir, (yani bu tesbihatları elden bırakmayınız!) Ve bunları parmak uçlarıyla (veya parmak boğumuyla) çekiniz! Kuşkusuz ki, parmaklar sorguya çekilecek ve konuşturulacaktır! Rahmeti unutarak gaflette olmayın!”
(Tirmizi 3815, Ebu Davud 1501)

Not:
Tesbih; “Subhanallah,” demektir. Tehlil; “La İlahe İllallah,” demektir. Takdis; “Subhane’l-Meliki’l-Kuddus” veya “Subbuhun, Kuddusun, Rabbu’l-Melaiketi Ve’r-Ruh,” demektir.


Abdullah bin Amr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i, (namazdan sonraki) tesbihi/zikri sağ eliyle yaparken gördüm.”
(Ahmed bin Hanbel Müsned 2/160/161/204/205, Ebu Davud 1502, Nesei 3/84, İbni Hibban 2343)

Sünnete uygun zikir parmak boğumu ile sayılarak yapılandır. Çünkü hadiste geçtiği üzere parmaklar sorguya çekilecektir. Geçerli bir mazaret olmadıkça bu Sünnetin terk edilip zikirmatik veya tesbihte diretilmesi görüşünün doğru olmadığı kanaâtindeyim.



Cennete Ağaç Dikmek
...Sonra Cebrâîl beni yedinci semâya çıkardı ve İbrâhîm Aleyhisselâm ile karşılaştık.
Cebrâîl:
«−Bu, baban İbrâhîm’dir; ona selâm ver!» dedi.
Ben selâm verdim; O da selâmıma mukâbele etti. Sonra:
«−Sâlih oğlum hoş geldin, sâlih peygamber hoş geldin!» dedi.
Daha sonra bana:
«−Yâ Muhammed! Ümmetine benden selâm söyle ve onlara Cennetin toprağının çok güzel, suyunun çok tatlı, arâzisinin son derece geniş ve dümdüz olduğunu bildir. Söyle de Cennete çok ağaç diksinler. Cennetin ağaçları “Sübhânallâhi ve’l-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illâllâhu vallâhu ekber!(Allah'ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Hamd O'nadır. O'ndan başka ilâh yoktur. Allah en büyüktür.)” demekten ibârettir.» dedi...”
(Buhârî, Bed’ü’l-Halk, 6; Müslim, Îman, 264; Tirmizî, Tefsîr 94, Deavât 58; Nesaî, Salât, 1; Ahmed, V, 418)


Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Ağaç dikiyordum, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana uğradı ve şöyle buyurdu:
−“Ey Ebu Hureyre! Ne dikiyorsun?”
Bende:
−Kendim için ağaç dikiyorum, dedim.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Sana bundan daha hayırlı bir ağaç dikmeyi bildireyim mi?
Bende:
−Bilakis, Ey Allah’ın! Rasûlü bildir, dedim.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
سُبْحَانَ اللهِ، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ، وَلآ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ، وَاللهُ أَكْبَرُ
Subhanallahi Ve’l-Hamdu Lillahi Ve La İlahe İllallahu Vallahu Ekber (Allah'ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Hamd O'nadır. O'ndan başka ilâh yoktur. Allah en büyüktür.), de. Bunların her birinden dolayı senin için cennette bir ağacı dikilir.”
Duanın Manası: “Allah’ı her türlü noksanlıklardan tenzih ederim. Hamd, Allah içindir. Allah’tan başka hakkı ile ibadet olunan hiçbir ilah yoktur! ve Allah, en büyüktür.”
(İbni Mace 3807, Hakim 1887, Tergib ve Terhib 3/386)

Cabir'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
" 'Kim Sübhânellâhi ve bihamdihî (Allah'a hamd eder ve onu tüm noksanlıklardan tenzih ederim.)' derse; onun için cennette bir hurma ağacı dikilir.’’
(Sünen-i Tirmizî, Kitabu'd-Daavat, 60)


/*/*/*/



Mizanda Ağır Gelen, Günahlara Kefaret Olan Zikirler

"İki söz vardır ki onlar dile hafiftirler, terazide ağırdırlar; Rahman olan Allah'a sevimlidirler, bunlar:
'Sübhânallâhi ve bihamidihî, Sübhânallâhil'azîm./ Allah'a hamd ederek onu noksanlıklardan tenzih ederim, Yüce Allah'ı tenzih ederim.'." (Buhari, Kitâbu'd-Daavât, 65)

Ebû Hureyre -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
«Kim, 'Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâşerîke leh, lehu'l mülkü ve lehu'l hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr. (Allah'tan başka hak ilah yoktur. O, tektir ve ortağı yoktur. Mülk O'nundur ve hamd O'nadır. Ve O, her şeye gücü yetendir.)' duasını bir günde yüz kere söylerse, kendisine on köle âzad etmiş gibi sevab verilir, ayrıca lehine yüz sevab yazılır ve yüz günahı da silinir. Bu, ayrıca üç gün akşama kadar onu şeytana karşı muhafaza eder. Bundan daha fazlasını okumayan hiçbir kimse, o adamınkinden daha efdal bir amel de getiremez. Kim de bir günde yüz kere 'Sübhânallahi ve bihamdihi. (Allah'a hamd ederim ve onu her türlü noksanlıktan tenzih ederim)' derse hataları dökülür, hatta denizin köpüğü kadar (çok) olsa bile. » (Buhârî, Daavât 54, Bed'ü'l-Halk 11; Müslim, Zikr 28, (2691); Muvatta, Kur'ân 20, (1, 209); Tirmizî, Daavât 61, (3464); Albânî Silsiletu’l-Ehadisi’s-Sahiha 2664 )

İmam Nevevî şöyle demiştir: Hadisin zahiri geneldir. Bu hadiste zikredilen sevap, bir günde bu tehlîli yüz kere söyleyen kimse için geçerlidir. İster bunu peş peşe, isterse de farklı zamanlarda söylesin ya da bir kısmını sabahın ilk vaktinde, diğer kısmını gündüzün sonunda söylesin fark etmez. Ancak en faziletli olanı sabahın ilk vakti(sabah namazından sonra) peş peşe söylemesidir. Böylece gündüzün tamamında korunmuş olur. (Nevevî Sahih-i Müslim Şerhi 17/17.)

Rasûlullah(sav) şöyle buyurmuştur:
"Duaların en faziletlisi Arefe günü yapılan duadır. Ben ve benden önceki peygamberlerin söyledikleri en faziletli söz, lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ şerîke leh lehü'l mülkü ve lehü'l hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr. (Allah'tan başka ilah yoktur, O tektir, O'nun ortağı yoktur, mülk O'nundur, hamd O'na aittir. O, her şeye kâdirdir.) sözüdür." [Muvatta, Kur'ân 32, (1, 214, 215); Tirmizî, Da'avât 133, (3579)]

حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
(Hasbiyâllahû lâ ilâhe illâ huve aleyhi tevekkeltu ve huve rabbu’l arşi’l azim)
"Allah bana yeter. O’ndan başka ilâh yoktur. Ben sadece O’na güvenip dayanırım. O yüce Arş’ın sahibidir.” (Tevbe Suresi, 129)

Resûlullah (sav), Tevbe Suresinin 129. ayeti için şöyle buyurdu: “Kim bunu sabahladığı ve akşamladığı zaman yedi kere söylerse, onu üzen dünya ve ahiret işlerine Allah kafidir.” (Ebu Davud (4/321)

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Kim, güneş doğmadan ve batmadan önce yüz kere ‘Sûbhanallah (Allah, her türlü noksanlıktan münezzehtir.)’ derse yüz tane deve veya sığır kesmesinden daha faziletlidir. Kim, güneş doğmadan ve batmadan önce yüz kere ‘Elhamdulillah (Hamd, Allah'adır.)’ derse Allah’ın Yolunda yüz atla savaşmasından daha faziletlidir. Kim, güneş doğmadan ve batmadan önce yüz kere ‘Allah-u Ekber (Allah en büyüktür.)’ derse yüz köleyi hürriyetine kavuşturmasından daha faziletlidir. Kim, güneş doğmadan ve batmadan önce yüz kere ‘La İlahe İllallahu Vahdehu La Şerike Leh, Lehu’l-Mülkü Ve Lehu’l-Hamdu Ve Huve Ala Kulli Şeyin Kadir (Allah'tan başka hak ilah yoktur. O, tektir ve ortağı yoktur. Mülk O'nundur ve hamd O'nadır. Ve O, her şeye gücü yetendir.)’ derse hiç kimse kıyamet gününde bu amelden daha faziletli bir amel getiremez! Ancak, onun kadar veya daha fazla söyleyen bundan müstesnadır!”
(Nesaî, Tergib ve Terhib 2/80, Ahmed bin Hanbel Müsned 6/344, Albânî Silsiletu’l-Ehadisi’s-Sahiha 1316)

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Her kim, sabah ve akşam yüz kere;
سُبْحَانَ اللهِ الْعَظِيمِ، وَبِحَمْدِهِ
Subhanallahi’l-Azimi ve Bihamdihi(Yüce Allah'a hamd eder ve O'nu her türlü noksanlıktan tenzih ederim.)’ derse, onun elde ettiğinin bir benzerini hiç kimse elde edemez ve o kimsenin günahları deniz köpüğü kadar bile çok olsa affedilir!”
(Ebu Davud 5091, Müslim 2692/29, Tirmizi 3693, Ebi’d-Dünya, Hakim, Albânî Sahihu’l-Cami’ 6429, Tergib ve Terhib 2/72)

Ebu Burde (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Ben, el-Eğarra (Radiyallahu Anh)’dan işittim. Bu zat Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ashabındandır. Kendisi Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) ile konuşuyordu ve dedi ki:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
أَسْتَغْفِرُ اللهَ، وَأَتُوبُ إِلَيْهِ
(Estağfirullahu ve etubu ileyh (Allah'tan mağfiret diler ve O'na tevbe ederim.)

“Ey insanlar! Allah’a tevbe edin! Kuşkusuz ki, ben günde yüz kere Allah’a tevbe ederim!”
(Buhari 13/6245; Müslim 2702/41, 42)


Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Kim sabah ve akşam namazlarını kılınca kalkıp gitmeden ve oturuşunu bozmadan önce on defa:

لآ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ، وَلَهُ الْحَمْدُ، بِيَدِهِ الْخَيْرُ، يُحْيِي، وَيُمِيتُ، وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْئٍ قَدِيرٌ
Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâ şerîkeleh, lehül mülkü, velehül hamdu, biyedihil hayru, yuhyî ve yumitu vehüve ala külli şeyin kadir.
Allah’tan başka hakkı ile ibadet olunan hiçbir ilah yoktur! Allah, birdir ve hiçbir ortağı yoktur! Mülk Allah’a aittir, hamd da Allah’ındır! Hayır Allah’ın elindedir. Allah, hayat verir ve öldürür, Allah, her şeye güç yetirendir.’ derse Allah onlardan her birine karşılık on sevap verir, on günahı siler, mertebesini on derece artırır. Bu sözler onun için mekruh (yani çirkin) her şeyden ve kovulmuş şeytandan bir koruyucu olur. Şirk dışında ona ulaşan bir günahtan sorulmaz! Kendisinden daha fazla söyleyerek onu geçen kişi dışında amelce insanların en faziletlisi olur.
(Ahmed bin Hanbel Müsned 4/227 No: 18153, Tergib ve Terhib 1/446)


Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Mü’minlerin annesi Cüveyriye binti’l-Haris (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), bir gün sabah namazını kıldığı sırada, Cuveyriye namaz kıldığı yerde tesbihat yapıyor iken, Cuveyriye’nin yanından dışarı çıktı. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kuşluk vakti olunca geri döndü. Cüveyriye’yi namaz kıldığı yerde (hala) oturuyor idi ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona şöyle dedi:
–“Sen, yanından ayrıldığım zamanda ki hal üzere mi devam ediyorsun?”
Cüveyriye de:
–Evet, cevabını verdi.
Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Allah’a yemin olsun ki ben senden sonra şu dört kelimeyi, üç kere söyledim ki eğer bu kelimeler senin bu günden beri söylemiş olduğun kelimelerle tartılsaydı, benim söylediklerim, senin söylediklerini tartardı.” (Yani ağıl gelirdi. O kelimeler şunlardır.)

سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ، عَدَدَ خَلْقِهِ، وَرِضَا نَفْسِهِ، وَزِنَةَ عَرْشِهِ وَمِدَادَ كَلِمَاتِهِ
Sübhanallahi vebihamdihi, adede halkıhî ve rızâ nefsihî ve zinete arşihî ve midâde kelimâtihî
Yarattıklarının sayısınca, kendisinin razı olacağı kadar, arşının ağırlığı ve kelimelerinin çokluğunca hamdederek Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim.

Not: Bu dua şu şekilde de gelmiştir:

سُبْحَانَ اللهِ عَدَدَ خَلْقِهِ، سُبْحَانَ اللهِ رِضَا نَفْسِهِ، سُبْحَانَ اللهِ زِنَةَ عَرْشِهِ سُبْحَانَ اللهِ مِدَادَ كَلِمَاتِهِ
Sübhânallâhi adede halkıhî, sübhânallâhi rızâ nefsihî, sübhânallâhi zinete arşihî, sübhânallâhi midâde kelimâtihî.
Yarattıklarının sayısınca Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Kendisinin razı olacağı kadar Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Arşının ağırlığınca Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Kelimelerinin çokluğunca Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim.
(Müslim 2726/79, Albânî Sahihu’l-Kelimu’t-Tayyib 12)


Muaz bin Abdullah’ın babası Hubeyr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
…Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Akşam ve sabah üç kere İhlas Suresini ve Muavvezeteyni, (yani) Felak ve Nas Surelerini oku! (Çünkü) Her şeyden sana yeter!”
(Ebu Davud 5082, Tirmizi 3624, Albânî Sahihu’l-Cami’ 4406)



Sahabeden olan el-Muneyzir (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
Ben İrfikiyye’de iken Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şöyle dediğini işittim:
“Kim, sabahladığı zaman şöyle derse, onun elinden tutup onu cennete girdireceğime kefilim!”
رَضِيتُ بِاللهِ رَبًّا، وَبِالْإِسْلاَمِ دِينًا، وَبِمُحَمَّدٍ نَبِيًّا

Radîtü billâhi rabbâ, ve bil islâmi dînâ, ve bi Muhammedin sallallâhu teâlâ aleyhi ve selleme rasûlen ve nebiyyâ.
Rabb olarak Allah’tan, din olarak İslam’dan ve Nebi olarak ta Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den razı oldum.
(Ebu Davud, 4/318; İbni Mace, 3870; Taberani, Tergib ve Terhib 2/78, Albânî Silsiletu’l-Ehadisi’s-Sahiha 2686)


Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Her kim, kul huvellahu ahad (İhlas Suresini) on kere okursa, Allah ona cennette bir ev yapar.”
(Albânî Sahihu’l-Cami’ 6472)

Buraya ek olarak 2 zikir de ben ekleyeyim:

1- Osman bin Affan (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i işittim şöyle diyordu:

بِسْمِ اللهِ الَّذِي لاَيَضُرُّ مَعَ اسْمِهِ شَيْءٌ فيِ الْأَرْضِ، وَلاَ فيِ السَّمَآءِ، وَهُوَالسَّمِيعُ الْعَلِيمُ

“Her günün sabahında ve her gecenin akşamında üç kere, Allah’ın ismiyle ki, O’nun ismi ile beraber, yerde ve gökte hiçbir şey zarar veremez! O işitici ve bilicidir, diyen hiçbir kul yoktur ki, ona her hangi bir şey zarar vermez!..”

(İbni Mace 3869, Ebu Davud 5088, Tirmizi 3610, Ahmed bin Hanbel Müsned, İbni Hibban, Hakim, Tergib ve Terhib 2/74)





2-Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Herkim, akşamladığı zaman;

أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللهِ التَّامَّاتِ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ

bu duayı üç kere söylerse, o gecenin humması ona zarar veremez!”

Duanın Manası: “Allah’ın yarattığı şeylerin şerrinden, Allah’ın eksiksiz kelimelerine sığınırım.”


(Ahmed bin Hanbel Müsned 2/290, Nesei Amelu’l-Yevmi ve’l-Leyle 590, İbni Sünni 68, Müslim 2709/55, Tirmizi 3661, İbni Mace 3518)
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
 
أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
"İman edenlerin Allah'ı zikretme ve O'ndan inen Kur'ân sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan bir çoğu yoldan çıkmış kimselerdir." (Hadîd Suresi 16)
 
Üst Ana Sayfa Alt