“Fransa’da Charlie Hebdo saldırılarının akabinde bir ortaokulda öğretmen sınıfa girer. Çocuklara “Umarım dün gerçekleşen büyük protesto yürüyüşüne katılmışsınızdır.” dedikten sonra “Gelecek sayısında Charlie Hebdo’nun kapak resmi olabilecek bir Muhammed resmi çizmenizi istiyorum.” der.
Sınıftaki çocuklar resim kâğıtlarına kendilerince resim çizmek için işe koyulduklarında bir çocuk bir şeyler söylemek için elini kaldırır, ancak hoca “soru sormak yok!” diyerek söz hakkı vermez bu çocuğa.
Çocuk bir müddet düşündükten sonra kâğıda bir şeyler çiziktirir. Kâğıtları teslim alan öğretmen el kaldıran çocuğun kâğıdına sıra geldiğinde büyük bir şaşkınlıkla kâğıtta yazılan şu satırları okur. Çocuk şöyle yazmıştır:
Canım en sevgili Peygamberim!
Bugün okulda öğretmen bizden senin resmini çizmemizi istedi.
Resmini çizmek isterim ama seni hiç görmedim ki!
Onun için gözlerimi kapattım
Ve annemin gözünde bir damla yaş gördüm; senin hayatını okuyordu.
Babamı gördüm; gece boyu ibadet ediyordu.
Ablamı gülümserken gördüm; hâlbuki sokakta hakaret etmişlerdi.
En iyi arkadaşımı benden özür dilerken gördüm; üstelik kabahatli olan bendim.
İşte ben bütün bu gördüklerimi çizmek istedim.
Gözlerimi kapadım tekrar.
Seni dünyanın en güzel, en mükemmel gülümsemesiyle bana doğru yürürken, bize doğru yürürken gördüm.
Şimdi ben mükemmel bir gülümsemeyi nasıl çizebilirim ki!
Söz hakkı istedim, öğretmen bana söz hakkı vermedi, aslında ona açıklamak istemiştim tüm bunları.
Öğretmen, görmediği birini hayatında hiç sevmemiş. Oysa ben seni görmediğim halde çok seviyorum.
Seni çizmeyi bilmiyorum ama seni anlatmayı çok isterim ey Allah’ın rasulü!
Bizim aramıza yeniden gelebilsen
Sadece birkaç saat
Birkaç dakika
Birkaç an
O da belki anlayabilir…”
Sınıftaki çocuklar resim kâğıtlarına kendilerince resim çizmek için işe koyulduklarında bir çocuk bir şeyler söylemek için elini kaldırır, ancak hoca “soru sormak yok!” diyerek söz hakkı vermez bu çocuğa.
Çocuk bir müddet düşündükten sonra kâğıda bir şeyler çiziktirir. Kâğıtları teslim alan öğretmen el kaldıran çocuğun kâğıdına sıra geldiğinde büyük bir şaşkınlıkla kâğıtta yazılan şu satırları okur. Çocuk şöyle yazmıştır:
Canım en sevgili Peygamberim!
Bugün okulda öğretmen bizden senin resmini çizmemizi istedi.
Resmini çizmek isterim ama seni hiç görmedim ki!
Onun için gözlerimi kapattım
Ve annemin gözünde bir damla yaş gördüm; senin hayatını okuyordu.
Babamı gördüm; gece boyu ibadet ediyordu.
Ablamı gülümserken gördüm; hâlbuki sokakta hakaret etmişlerdi.
En iyi arkadaşımı benden özür dilerken gördüm; üstelik kabahatli olan bendim.
İşte ben bütün bu gördüklerimi çizmek istedim.
Gözlerimi kapadım tekrar.
Seni dünyanın en güzel, en mükemmel gülümsemesiyle bana doğru yürürken, bize doğru yürürken gördüm.
Şimdi ben mükemmel bir gülümsemeyi nasıl çizebilirim ki!
Söz hakkı istedim, öğretmen bana söz hakkı vermedi, aslında ona açıklamak istemiştim tüm bunları.
Öğretmen, görmediği birini hayatında hiç sevmemiş. Oysa ben seni görmediğim halde çok seviyorum.
Seni çizmeyi bilmiyorum ama seni anlatmayı çok isterim ey Allah’ın rasulü!
Bizim aramıza yeniden gelebilsen
Sadece birkaç saat
Birkaç dakika
Birkaç an
O da belki anlayabilir…”