M
Çevrimdışı
SELAMUN ALEYKUM BENİM SORUM BEDELLLİ ASKERLİKLE İLGİLİ PARA ÖDEMEK TAĞUTA CAİZMİDİR
Moderatör tarafında düzenlendi:
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler
İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.
Çözüldü Dar'ul Harbde Bedelli (21 Gün) Askerlik Yapmak Caiz mi?
- Konbuyu başlatan muhammednur2002
- Başlangıç tarihi
Çevrimiçi
Âleykum selam we rahmetullah;
Yapacak hiç bir hareketin olmadığı (askerden muaf, çürük raporu, tecil ettirme, yurt dışında okuma, hicret etme yurdu bulamama vb.) durumda buğz ederek bedelli askerlik yapılabileceği kanaatindeyim.
İbn Abbâs'tan (r.anhuma) gelen bir rivayete göre de Abdullah ibn Ced'ân'ın kölesi Suheyb ibn Sinan er-Rûmî, Mekke'deki mal ve mülkünden vazgeçerek bunun mukabilinde serbest kalmıştır. (Fahraddin Râzî, Mefâtîhu'l-Gayb, 204)
Suheyb, muşriklerin elinden kurtulup Medine-i Munevvere'ye gelişini kendisi şöyle anlatıyor:
Mekke'den Peygamber (s.a.v.)'e hicret etmek istediğimde onlara: "Ben bir ihtiyar adamım. Sizden olmam size bir fayda sağlamayacağı gibi düşmanlarınızın yanında olmam da size bir zarar vermez. Ben İslâm için bir söz verdim, o sözden dönmeyi kerih görürüm, bırakın Medine'ye gideyim." dedim.
Kurayş: "Ey Suheyb, sen bize geldiğinde hiçbir şeyin yoktu. Mal olarak ne kazandınsa burada kazandın. Şimdi bunları alıp gitmene asla izin vermeyiz." dediler.
Ben: "Peki, malımı sizlere verirsem, nefsimi malımla sizden satın alırsam beni gitmekte serbest bırakır mısınız?" dedim.
"Olur." dediler de, malımı onlara verdim, beni hicret etmemde serbest bıraktılar.
Mekke'den çıkıp Medine'ye geldim. Benim böyle yaptığım Peygamber (s.a.v.)'e ulaştırılınca: "Suheyb kâr etti, Suheyb kâr etti." buyurmuş.
Hadise Hammâd ibn Seleme kanalıyla Saîd ibnu'l-Museyyeb'den biraz daha farklı rivayet ediliyor:
Suheyb, Peygamber (s.a.v.)'e hicret etmek üzere Mekke'den çıktığında Kurayş'ten bir grup onu yakalayıb Mekke'ye geri götürmek üzere peşine düşmüştü. Suheyb tâkib edildiğini farkedince binitinden inib mevzilendi, sadağından bir ok çıkarıp yayına yerleştirdi ve bekledi. Kurayş'liler bir ok atımı mesafeye gelince onlara seslendi:
"Ey Kurayş topluluğu, biliyorsunuz sizin en iyi ok atıcınız benim. Siz bana ulaşmadan sadağımdaki bütün okları üzerinize yağdırırım, sonra kılıcıma el atar ve elimde en küçük parçası kalıncaya kadar sizinle vuruşurum, ancak ondan sonra bana istediğinizi yapabilirsiniz. Ama bunun yerine isterseniz size Mekke'de bıraktığım malların yerlerini söyleyeyim, onları alın ve karşılığında yolumu açın, bırakın gideyim." dedi.
Onlarda: "Olur." deyip bu teklifi kabul ettiler."
(Tabakât, 3 / 227-229 ; Siyeri İbni Hişam; İbnu'l-Cevzî, Zâdu'l-Mesîr Fi İlmi't Tefsîr, 1, 223 ; İbn Kesîr, Tefsîru'1-Kur'âni'l-Azîm, İstanbul 1984 (Kahraman Yayınları), 1,260-261)
Rasulullah (s.a.v.), Yemame’nin lideri olan Sumame b. Esal müslüman olduğu zaman Rasulullah (s.a.v)’in en azılı düşmanı olan Mekke muşriklerine daha önce verdiği buğdayı kesmiştir. Ve Mekke muşrikleri bundan dolayı zor duruma düşmüşlerdir. Rasulullah (s.a.v.) onlara buğday vermesine izin vermiştir. Hem de harbi olmalarına rağmen...
(Buhari, Megazi, Feth’ul Bari c: 8 sf: 88 ; Siyeri İbn Hişam)
Kafirlere her türlü yardımı yapmak küfür olsaydı Rasulullah (s.a.v)'in Sumame’ye buğday vermesine izin vermezdi.
Evet bedelli olarak cezası ne ise ödenip bu illetten kurtulma yolu açıktır fakat askere hiç alınmama şartı ile. Askere alındıktan sonra hüküm konusunda gün sayısı az olunca meşru olmuyor. Bedelli çıkmadan önceki şartlar ve tehditler varlığını aynen sürdürmektedir.
Şunu da eklemeden geçmeyeyim, mâlum çeşitli sebeblerden dolayı istemeden de olsa askere gitme durumu küfür olsa da sahibini kâfir yapmayacağı kanaatindeyiz. Sebeb olarak askere gitmeme durumundaki başına gelecek mûsibetler mezhebler arasında zarurat, ikrah sınıfına girer. Hal böyle olup da askere gitme mecburiyetinde kalan kişi, içindeki hali unutmadan ve çeşitli ortamları da kendi lehine değerlendirmelidir.
Sonuçta ikisi de (bedelli ve bedelli + 21 günlü) sıkıntılı, tâbi ki ayrııca günlü olarak asker altına alınmak daha ağırdır. Kufri bir durum olmakla beraber, bir muslumanın askerden muaf, çürük raporu, okuyarak veya yurt dışına çıkarak tecil ettirme gibi imkanlarının kalmaması durumunda bedelini vererek esaretini 3 haftaya düşürmesine göre; 1 yıl yapması daha kötüdür. Hiç bir imkânı kalmaması durumunda ikrahın mezhebsel çeşitlerine girebileceğini umarak çaresizliğini 21 gün bedelli yaparak kullanabileceğini düşünüyorum. Bu konuda düşüncem bu yönde.
Yapacak hiç bir hareketin olmadığı (askerden muaf, çürük raporu, tecil ettirme, yurt dışında okuma, hicret etme yurdu bulamama vb.) durumda buğz ederek bedelli askerlik yapılabileceği kanaatindeyim.
İbn Abbâs'tan (r.anhuma) gelen bir rivayete göre de Abdullah ibn Ced'ân'ın kölesi Suheyb ibn Sinan er-Rûmî, Mekke'deki mal ve mülkünden vazgeçerek bunun mukabilinde serbest kalmıştır. (Fahraddin Râzî, Mefâtîhu'l-Gayb, 204)
Suheyb, muşriklerin elinden kurtulup Medine-i Munevvere'ye gelişini kendisi şöyle anlatıyor:
Mekke'den Peygamber (s.a.v.)'e hicret etmek istediğimde onlara: "Ben bir ihtiyar adamım. Sizden olmam size bir fayda sağlamayacağı gibi düşmanlarınızın yanında olmam da size bir zarar vermez. Ben İslâm için bir söz verdim, o sözden dönmeyi kerih görürüm, bırakın Medine'ye gideyim." dedim.
Kurayş: "Ey Suheyb, sen bize geldiğinde hiçbir şeyin yoktu. Mal olarak ne kazandınsa burada kazandın. Şimdi bunları alıp gitmene asla izin vermeyiz." dediler.
Ben: "Peki, malımı sizlere verirsem, nefsimi malımla sizden satın alırsam beni gitmekte serbest bırakır mısınız?" dedim.
"Olur." dediler de, malımı onlara verdim, beni hicret etmemde serbest bıraktılar.
Mekke'den çıkıp Medine'ye geldim. Benim böyle yaptığım Peygamber (s.a.v.)'e ulaştırılınca: "Suheyb kâr etti, Suheyb kâr etti." buyurmuş.
Hadise Hammâd ibn Seleme kanalıyla Saîd ibnu'l-Museyyeb'den biraz daha farklı rivayet ediliyor:
Suheyb, Peygamber (s.a.v.)'e hicret etmek üzere Mekke'den çıktığında Kurayş'ten bir grup onu yakalayıb Mekke'ye geri götürmek üzere peşine düşmüştü. Suheyb tâkib edildiğini farkedince binitinden inib mevzilendi, sadağından bir ok çıkarıp yayına yerleştirdi ve bekledi. Kurayş'liler bir ok atımı mesafeye gelince onlara seslendi:
"Ey Kurayş topluluğu, biliyorsunuz sizin en iyi ok atıcınız benim. Siz bana ulaşmadan sadağımdaki bütün okları üzerinize yağdırırım, sonra kılıcıma el atar ve elimde en küçük parçası kalıncaya kadar sizinle vuruşurum, ancak ondan sonra bana istediğinizi yapabilirsiniz. Ama bunun yerine isterseniz size Mekke'de bıraktığım malların yerlerini söyleyeyim, onları alın ve karşılığında yolumu açın, bırakın gideyim." dedi.
Onlarda: "Olur." deyip bu teklifi kabul ettiler."
(Tabakât, 3 / 227-229 ; Siyeri İbni Hişam; İbnu'l-Cevzî, Zâdu'l-Mesîr Fi İlmi't Tefsîr, 1, 223 ; İbn Kesîr, Tefsîru'1-Kur'âni'l-Azîm, İstanbul 1984 (Kahraman Yayınları), 1,260-261)
Rasulullah (s.a.v.), Yemame’nin lideri olan Sumame b. Esal müslüman olduğu zaman Rasulullah (s.a.v)’in en azılı düşmanı olan Mekke muşriklerine daha önce verdiği buğdayı kesmiştir. Ve Mekke muşrikleri bundan dolayı zor duruma düşmüşlerdir. Rasulullah (s.a.v.) onlara buğday vermesine izin vermiştir. Hem de harbi olmalarına rağmen...
(Buhari, Megazi, Feth’ul Bari c: 8 sf: 88 ; Siyeri İbn Hişam)
Kafirlere her türlü yardımı yapmak küfür olsaydı Rasulullah (s.a.v)'in Sumame’ye buğday vermesine izin vermezdi.
21 günlük, 1 günlük, 1 senelik vs tağuta askerlik bir an için dâhi câiz değildir.
Evet bedelli olarak cezası ne ise ödenip bu illetten kurtulma yolu açıktır fakat askere hiç alınmama şartı ile. Askere alındıktan sonra hüküm konusunda gün sayısı az olunca meşru olmuyor. Bedelli çıkmadan önceki şartlar ve tehditler varlığını aynen sürdürmektedir.
Şunu da eklemeden geçmeyeyim, mâlum çeşitli sebeblerden dolayı istemeden de olsa askere gitme durumu küfür olsa da sahibini kâfir yapmayacağı kanaatindeyiz. Sebeb olarak askere gitmeme durumundaki başına gelecek mûsibetler mezhebler arasında zarurat, ikrah sınıfına girer. Hal böyle olup da askere gitme mecburiyetinde kalan kişi, içindeki hali unutmadan ve çeşitli ortamları da kendi lehine değerlendirmelidir.
Sonuçta ikisi de (bedelli ve bedelli + 21 günlü) sıkıntılı, tâbi ki ayrııca günlü olarak asker altına alınmak daha ağırdır. Kufri bir durum olmakla beraber, bir muslumanın askerden muaf, çürük raporu, okuyarak veya yurt dışına çıkarak tecil ettirme gibi imkanlarının kalmaması durumunda bedelini vererek esaretini 3 haftaya düşürmesine göre; 1 yıl yapması daha kötüdür. Hiç bir imkânı kalmaması durumunda ikrahın mezhebsel çeşitlerine girebileceğini umarak çaresizliğini 21 gün bedelli yaparak kullanabileceğini düşünüyorum. Bu konuda düşüncem bu yönde.
Benzer konular
-
-
Çözüldü Dar'ul Harbde İnfaz Koruma Memuru / Gardiyan, Memur Olmak Caiz mi?
- Başlatan Blackeagle
- Cevaplar: 1
-
Çözüldü Dar'ul İslam İken Sonradan İşgal Edilip Dar'ul Harb Olan Bölgelerde Yaşayan Halkların Hükmü?
- Başlatan welat_elruha
- Cevaplar: 1
-
Çözüldü Dâr'ul Harbde Yaşayanların Ehliyet Almasında Sakınca Var mı ?- Başlatan فرقان
- Cevaplar: 1
-
Çözüldü Dâr'ul Harbde Kâfir Öldürmek Câiz mi?
- Başlatan miraç burak
- Cevaplar: 19
-
TÇözüldü Dâr'ul Harbde İmamın Maaş Alması Câiz mi?
- Başlatan takva1
- Cevaplar: 2
-
Çözüldü Dar'ul Harbde Faiz Caiz mi?
- Başlatan Elif_Lam_Mim
- Cevaplar: 1
-
Çözüldü Dar'ul Harbde (kafirlerle) Alışveriş ve Kamu Sektöründe Çalışmak Caiz mi?- Başlatan İslam Davetcisi
- Cevaplar: 1