Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Dar'ul Harb'de Gayr-ı Muslim Öldürmek Caiz mi?

E Çevrimdışı

ehli sunnet

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Selam ve rahmet Allah'in dostlari uzerine olsun,

Bir muslumanin (mumin'in) Dar ul harb'te (musluman olmayan bir ulkede) dinsizi (ateiste) veya gayri muslumsn oldurmesindeki islamieten hukmu nedir .....? Buiten durumda kisas uygulanirmi...? Yoksa kisas sadece seriatla yonetilen bir ulkedemi muslumanin muslumani oldurdugunde uygulanir...?



Lütfen asagidaki 4 soruyu iyi okuyup ona göre ehil olan, bilgisi olan kisi net ve tek tek yanit verirseniz çok kiymete geçecektir insaallah. Suraya buraya kayma veya sapma olmadan yanit verirseniz sevinirim. Ayrintilar çok önemli. Muglak ve soyut olmadan net ve somut yanit olursa iyi olur. Allah razi olsun.

Soru 1. Bir müslüman Almanya'da bir gayri-müslüm'ü (kafiri/dinsizi/ateisti/hiristiyani/yahudiyi vs) ne maksatla olursa olsun öldürür ve
aninda ölüm gerçeklesirse veya yaralanma veya hastalanma olupta aylar veya yillar sonra ölüm olursa kisas olmasi
gerekiyorumu...?

Soru 2. Bir müslüman gayri-müslüme esitmidir, yani bu durumda kisas uygulanirmi....?

Soru 3.
Örnegin bir müslüman Almanya'da yasiyorsa ve orada kasten olsun veya kazayla olsun bir müslümani veya bir gayri-müslüm'ü öldürdü diyelim. -Bunun cezasi ne olur...?
-Bu kisiye bu dünyada kisas uygulanmasi gerekirmi...?

Soru 4.
Veya yine bir müslüman Almanya'da kasten veya kazayla (zimmi olmayan bir kafiri veya dinsizi, yani ateisti, veya bir hiristiyani veya yahudiyi zehirlerse. Yani tabanca, silah veya biçakla veya herhangi baska kesici alet kullanmadan, ve aninda ölme olmadan birine zarar verirse ve bu kisi hastalanirsa ve aylar veya yillar veya onyillar boyu hastalanip veya ölürse. Bu durumuda bu müslümanin durumu ne olur...? Hangi ceza uygulanir...?



Allah rizasi icik ve net yanit verirsenis sevinirim.


Esselamun aleykum.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Aleykum selam we rahmetullah;


Essalumun aleykum sizlere vermis oldugunuz yanitlar icin tesekur ediyorum.
Bazen bu veya herhangi bir sitede birbirimizi kiracak seviyede yazismalarin oldugunu fark ediyorum. Allah'in emrini peygamberin sunnetini soylemekten asla vazgecmeyelim, ama birbirimizi kim ve ne olursa olsun incitmeyeleim. Nitekim kul hakkindan korkalim dostlar.

Gel gelelim yazininin basina. Bu yazinin sahibi benim. Yazima bircok kisiden yanit gelmis. Ama daha acik ve net sorayim. Cunku yazmis oldugum yaziya benim anladigim sekilde yanit gelmedi. Kusura bakmayin belkide ben anlamadim.



Lütfen asagidaki 4 soruyu iyi okuyup ona göre ehil olan, bilgisi olan kisi net ve tek tek yanit verirseniz çok kiymete geçecektir insaallah. Suraya buraya kayma veya sapma olmadan yanit verirseniz sevinirim. Ayrintilar çok önemli. Muglak ve soyut olmadan net ve somut yanit olursa iyi olur. Allah razi olsun.

Soru 1. Bir müslüman Almanya'da bir gayri-müslüm'ü (kafiri/dinsizi/ateisti/hiristiyani/yahudiyi vs) ne maksatla olursa olsun öldürür ve
aninda ölüm gerçeklesirse veya yaralanma veya hastalanma olupta aylar veya yillar sonra ölüm olursa kisas olmasi
gerekiyorumu...?

Soru 2. Bir müslüman gayri-müslüme esitmidir, yani bu durumda kisas uygulanirmi....?

Soru 3.
Örnegin bir müslüman Almanya'da yasiyorsa ve orada kasten olsun veya kazayla olsun bir müslümani veya bir gayri-müslüm'ü öldürdü diyelim. -Bunun cezasi ne olur...?
-Bu kisiye bu dünyada kisas uygulanmasi gerekirmi...?

Soru 4.
Veya yine bir müslüman Almanya'da kasten veya kazayla (zimmi olmayan bir kafiri veya dinsizi, yani ateisti, veya bir hiristiyani veya yahudiyi zehirlerse. Yani tabanca, silah veya biçakla veya herhangi baska kesici alet kullanmadan, ve aninda ölme olmadan birine zarar verirse ve bu kisi hastalanirsa ve aylar veya yillar veya onyillar boyu hastalanip veya ölürse. Bu durumuda bu müslümanin durumu ne olur...? Hangi ceza uygulanir...?


C 1 - 2 - Bir musluman, Dar'ul Harb'te bir kâfiri öldürmesi sebebiyle (zaten Dar'ul harbte hadler tatbik edilmez) kısas uygulanamaz. Velev ki Dar'ul İslam'da olsun alimlerin ekserisine göre de kafir sebebiyle bir musluman (kısasla) öldürülemez. Bu sebeble Musluman üstündür, kâfirle eşit olmadığından kısas uygulanmaz.

C 3 - "Cana can , dişe diş, buruna burun" (Maide 45) gereği kısas vardır fakat bu muslumanlar arasındadır. Kafir sebebiyle muslumana kısas uygulanmaz.

C 4 - Muslumana kısas uygulanmaz fakat öldürdüğü kafirin yakınlarına (velisine) diyet öder. Buna aşağıdaki ilgili linkteki hadis delildir.



ـ4963 ـ1ـ وعن أبي جحيفة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قا
قُلْتُ لِعَليٍّ رَضِيَ اللّهُ عَنْه: يَا أمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ. هَلْ عِنْدَكُمْ مِنْ سَوْدَاءَ في بَيْضَاءَ لَيْسَ في كِتَابِ اللّهِ؟ قَالَ : َ، وَالّذى فَلَقَ الْجَنَّةَ وَبَرَأ النسمَةَ مَا عَلّمْتُهُ إَّ فَهْماً يُعْطِيهِ اللّهُ رَجًُ في الْقُرآنِ، وَمَا في هذِهِ الصَّحِيفَةِ. قُلْتُ: وَمَا في هذِهِ الصَّحِيفَةِ؟ قَالَ الْعَقْلُ وَفِكَاكُ ا‘سِيرِ، وَأنْ َ يُقْتَلَ مُسْلِمُ بِكافِرٍ
أخرجه البخاري والترمذي والنسائي .

Ebu Cuheyfe (radıyallahu anh) anlatıyor: " Ali (radıyallahu anh)'ye: "Ey mûöinlerin emîri! Yanınızda, Kur'an'da bulunmayan yazılı bir şey var mı?" diye sormuştum.
Şöyle cevab verdi: "
Hayır! Daneyi yar(ıp ondan filizi çıkar)an ve insanı yaratan Zata kasem olsun! Bildiğim şeyler, Allah'ın, Kur'an'da olanı anlamak üzere kişiye verdiği anlayış ve bir de şu sahifede bulunanlardır."
"Pekiyi bu sahifede ne var?" dedim.
"Diyet(le ilgili ahkâm), esirlerin hürriyete kavuşturulması (ile ilgili tavsiye ve teşvik), kâfir mukabilinde Müslümanın öldürülmeyeceği!" cevabını verdi."

(Buhârî, Diyat 31, İlm 39, Cihad 171; Tirmizî, Diyat 16, (1412); Nesâî, Kasâme 12, (8, 23); Kutub-i Sitte, C. 14, 4964, 1)

AÇIKLAMA:

1- el-Kâdî der ki: "Ali'ye (r.anh) bu soruyu Şiî'lerin bir iddiası sebebiyle sormuştur: Onların iddiasına göre, Ehl-i Beyt ve bahusus Ali (radıyallahu anh) nezdinde Rasulullah'ın onlara hususi olarak öğretip başkalarından gizlediği bir kısım vahiyler vardı."
Bu iddiaların yaygınlığı sebebiyle bu kimselerin Ali'ye Ebu Cuhfe Vehb İbnu Abdillah el-Âmirî'nin dışında Kays İbnu Ubade, el-Eşter en-Nehâî de sormuştur. Yanında Kur'an'dan başka hususi bir vahiy metni olmadığı beyanına dair rivayetler ise başka zatlar tarafından da rivayet edilmiştir. Mesela Tarık İbnu Şihab der ki: "Ali minberde şöyle derken kendisini dinledim "Vallahi, yanımızda Kitabullah ve şu sahifeden başka size okuyacağımız herhangi bir kitab yok."

2- Ali (r.anh)'nin verdiği cevab ve hususen mezkur sahifenin muhtevasıyla ilgili açıklamalar, senetten senede bir kısım farklılıklar ihtiva eder. Nesâî'nin farklı bir rivayeti muteakiben gelecek. Buhârî ve Muslim'in bir rivayetinde:
"Medine haramdır" hükmü; Muslim'in bir rivayetinde: "Allah, Allah'dan başkasının adına kesene lanet etti."
Ahmed İbnu Hanbel'in rivayetinde "Sadakanın taksimi" gibi ziyadeler mevcuttur.
İbnu Hacer: "Bunların hepsi o sahifede mevcud i di. Ravilerden her biri hatırlayabildiğini rivayet etti" diyerek arada bir tearuz olmadığını belirtir.

3- Sahife'den murad, yazılı kâğıttır.

4- Akl, burada diyet demektir. Diyete akl denmesi, diyet olarak deve verilip, maktulun evinin avlusuna "akl"larla bağlandığı içindir. Akl burada ip demektir. İbnu Mace'nin rivayetinde akl yerine diyat kelimesi gelmiştir. Şu halde mezkur sahifede diyetle ilgili ahkâm; çeşitleri, miktarları, ödeniş tarzı vs. yazılmış olmalı.

5- Hadiste kâfiri öldüren Müslümana kısas tatbik edilmeyeceği ifade edilmektedir. Ancak daha önce de dikkat çekildiği üzere, bu meselede fukaha ihtilaf eder.
İbnu Hacer'in kaydına göre:
* Şafiî, Malik ve Ahmed'in de dahil olduğu cumhur bunu esas almış, "kâfir sebebiyle Müslüman öldürülmez" demiştir. Ancak İmam Malik'in, yol kesenler ve bunlar durumunda olanlar hakkında sarf ettiği: "Hile ile öldüren öldürülür, maktul zımmî bile olsa" sözüne göre, kâfire mukabil Müslümanlar da öldürülmektedir.

* Hanefilere göre, Müslüman haksız yere öldürmüş ise, zımmî sebebiyle öldürülür; fakat muste'min (eman verilmiş olan) sebebiyle öldürülmez.

* Şâbî ve Nehâî'ye göre, "Nasrani ve Yahudiye mukabil öldürülür, fakat Mecusiye mukabil öldürülmez. "Mesele hakkındaki munakaşa ve karşılıklı ileri sürülen deliller konuyu uzatacağı için kaydetmeyeceğiz.


ـ4964 ـ2ـ وعن قيس بن عباد قا
انْطَلَقْتُ أنَا وَا‘شْترُ النَّخَعَيُّ الى عَليّ ابن أبي طَالِبٍ. فَقُلْنَا لَهُ: هَلْ عَهَدَ إلَيْكَ رَسُولُ اللّهِ # شَيْئاً لَمْ يَعْهَدْهُ الى النَّاسِ عَامَّةً. قَالَ: َ، إَّ مَافي هذَا فَأخْرَجَ كِتَاباً مِنْ
قِرَابِ سَيْفِهِ. قَالَ: فرذَا فيهِ: الْمُؤْمِنُونَ تَتَكَافأُ دِمَاؤُهُمْ، وَهُمْ يَدٌ عَلى مَنْ سِوَاهُمْ، وَيَسْعَى بِذِمَّتِهِمْ أدْنَاهُمْ. أَ َ يُقْتَلُ مُؤْمِنٌ بِكَافِرٍ، وََ ذُو عَهْدٍ في عَهْدِهِ. مَنْ أحْدَثَ حَدَثاً فَعَلى نَفْسِهِ، وَمَنْ أحْدَثَ حَدَثاً أوْ آوى مُحْدِثاً فَعَلَيْهِ لَعْنَةُ اللّهِ وَالْمََئِكَةِ وَالنَّاس أجْمَعِينَ
أخرجه أبو داود والنسائي

2. (4964)- Kays İbnu Ubad (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben ve el-Eşter en-Nehâî, Ali (radıyallahu anhumâ)'nin yanına gittik.
Kendisine: "Rasulullah
(aleyhissalâtu vesselâm), bütün insanlara şamil olmayan hususi bir talimde bulundu mu?" dedik.
Bize: "Hayır! ama şu sahifede bulunanlar var!" dedi ve kılıncının kabzasından bir sahife çıkardı. İçerisinde şunlar vardı:
"Mûminlerin kanı eşittir. Onlar kendilerinden başkalarına karşı tek bir el gibidirler. Onlar içlerinden en adilerinin verdiği emana uyarlar. Haberiniz olsun: Mûmin, kâfir mukabilinde öldürülmez; ahd (andlaşma) sahibi de andlaşma muddeti esnasında (küfrü sebebiyle) öldürülmez. Kim bir cinayet işlerse sorumluluğu kendine aittir (başkasını ilzam etmez). Kim bir cinayet işler veya caniyi himaye ederse, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti üzerine olsun!"
(Ebu Davud, Diyat 11, (4530); Nesâî, Kasâme 8, (8, 19); Kutub-i Sitte, C. 14, 4964 , 2)

AÇIKLAMA:

1- Hadiste Müslümanların kanının eşit olduğu belirtilmektedir. Yani şerefi, mevki ve makamı olanlarla, makamsız olanlar; zengin ve fakir olanlar; kadın, erkek olanlar; hanedan sahibi olanlarla asalete sahib olmayanlar; büyükler, küçükler; Arab ve acem olanlar; alim veya cahil olanlar arasında fark yoktur. Kim kime karşı cinayet işlerse aynı şekilde kısas yapılır, katil yerine bir başkası öldürülmez... demektir.
2- "Müslümanlar bir el gibidir" demek, "birbirleriyle dayanışma ve yardımlaşma içindedirler. Başka din mensuplarına karşı birbirlerini yalnız bırakmazlar" demektir.
3- "En adilerinin verdiği emana uyarlar" demek: "Herhangi bir Müslüman bir kâfire eman verse, artık o kâfir, bütün mûminlere haram olmuştur. Onun malı, canı, ırzı korunmaya mazhardır. Bu emanı, köle gibi en düşük durumda olan, hiçbir vasfı bulunmayan bir Müslüman da vermiş olsa muteberdir" demektir.
4- "Ahd (andlaşma) sahibi öldürülmez" ibaresi makabline atıf yapılınca, ibare şöyle de anlaşılmıştır: "Mûmin, harbî kâfir sebebiyle öldürülmez; ahd sahibi de, ahdi boyunca harbî kâfir sebebiyle öldürülmez."
5- Kişinin cinayeti kendini ilgilendirir, günah kendine aittir. Kişi başkasının cürmü sebebiyle muahaze olunmaz. Ancak bu hüküm, kişinin nefsine ve malına terettub eden cezalarda makbuldür, fakat hata sebebiyle terettub eden birkısım maddî cezalar akileye terettub edebilmektedir.
6- Rasulullah'ın caniyi himaye edenlere laneti dikkat çekicidir. Şarihler bunu: "Caniyi, hasmına karşı koruyup, kısas uygulanmasına mani olan kimse" diye açıklarlar.



İlgili Konu :

Kasıtlı Olarak Masum Kâfirleri (Sivil, Kadın, Çocuk) Öldürmenin Hükmü Nedir?

Çözüldü - Kasıtlı Olarak Masum Kafirleri (Sivil, Kadın, Çocuk) Öldürmenin Hukmu?

Daru'l Harb'de Kâfir Öldürmek Caiz mi?
Çözüldü - Dâr'ul Harbde Kâfir Öldürmek Câiz mi?

Dar'ul harbde Hadler Tatbik Edilir mi?
Çözüldü - Dâr'ul Harb'de Hadler Tatbik Edilir mi?
 
S Çevrimdışı

Selim Bey

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Abdulmuizz Fida:
..Kur'anı Kerime savaş açan bir ülkenin Darulİslam olduğunu Nurculardan başka zırvalayacak yoktur. ..
..Kardeşim , bir fetva koyuyorsan (Şeriata harb açan ülkeler Darul harb değildir safsatası) , delil koyacaksın aksi taktirde şahısların kendilerini muctehid zannedercesine fetvalarını kendileriyle birlikte reddediyoruz...

s.a.
Bu tartırşma Türkiyenin dönüşümü üzerine olduğunu sanıyorum. Bu yüzden yazıyorum.
Mesela Kuba üzerine olmuş olsa, onların Kur'ana savaş, yani hakaret etmeleri savaş sebebi sayılabilir. Böylece küfür yurdu harb yurdu olur.
Eski İslam Yurdu olan Türkiye üzerine ihtilaf etme Nurcuların zırvalaması değil, İslamın bu konuda ihtilafa müsait hükmünün olmasıdır. Bir görüşe sahib olup, gayrısını "zırvalama" olarak başta karalarsanız bu İslami bir tavır olmaz. Yeni Selefiliğin ya da Mustafa Çelik'in böyle hükmetmesi ya da bazı Alimlerin (Merhum Mustafa Sabri gibi) Türkiyeye darul harb/Harb Yurdu demesi vahy değildir. Başka İslam Aliminin, delil müsaid olduğunda ihtilaf etmesine engel teşkil edemez.
Bir ülkenin İslam Yurdu olması, hem siyasi egemenlik, hem de mülkiyetin müslümanların olmasındandır. Böylece ülke "müslümanların ülkesi" olur.
Türkiye müslümanlarındır, bizim mülkümüzdür. Osmanlı olduğu gibi mürted olmadı, silsile bağı kopmadan müslümanlar var oldu. İslam Ahkamı olduğu gibi yok olmadı, halk Moğol istilası gibi bir durum yaşıyor. Şer'i mahkemelere izin verilmemesi, bizim İslama göre evlilik hukukunun, ibadetlerimizin varlığının devam etmesine mani değil. Şer'i mahkeme yok, şer'i hakemlik daha da var.
"İslam üstündür. Hiçbirşey ona üstün olamaz." (Feyz'ül-Kadir,c.3,sh.179)
İslam üstündür, alt edilemez." (Buhari)
Bu hadislerden Hanefi uleması 1x hüküm kalsa da İslam üstündür, orası müslümanlarındır(darul islamdır) sonucuna varmışlardır.
Şafiilere göre de Türkiye İslam Yurdudur. Tersini iddia eden müslümansız bir gün göstersinler. İşte o birbirlerine silsile olarak Osmanlıya dayanan müslümanlar az ya da çok, ülkenin sahibidirler!..
Sonra: Şüphe durumunda bir ülkenin İslam adının devamına hükmetmek, değiştiğine hükmetmekten yeğdir. Bu yüzden Türkiye hem Şafiilere göre mülkiyetin tevarüsen devam ettiği için, hem Hanefilere göre İslamın ahkamının bir kısmının devam ettiği için, İslam Yurdudur, müslümanlarındır. Müslümanlar kendi aralarında İslam hukukuna göre hakemlik usulünü canlı tutmaktadır. İslama göre nikah kıymaktadır. İslama göre velayet, vekalet ahkamını uygulamaktadır. İslama göre Alimlerimiz fetvalar vermektedirler. Yerli mürtedlerin ülkede yerli "Yasak"ı uygulamaları, moğol istila döneminde olduğu gibi ülkenin adının değişmesine sebeb değildir. Ve TCnin hiç bir anlaşması bizi bağlayıcı değildir. Hiç bir İslam ülkesi, bizim yurdumuz üzerine mürtedlerle anlaşma yapamaz, geçersizdir!.. Hiç bir İslam ülkesi TCye saldıracaksa, mürtedlerin cizyesini kabul edemez! Hiç bir müslüman kendi yurdunda mürtedlerin emanı ile kalmamaktadır. Mecburi pasaport alınmaktadır ve bu kendi ülkemizde eman hükmünde değildir! Ve herhangi bir müslüman cemaat mürtedlere karşı cihada kalkarsa muhiktir, Allah yardımcısı olsun.

Sonra: Siz Filistini meşgul eden yahudileri Filistinde hak sahibi mi sayıyorsunuz, artık orası sizce "darul yahudi" mi? Size yahudi cizye verse kabul mu edeceksiniz? Barış anlaşması yapmanız caiz mi? Çeçenistanın Kemalistlerle anlaşma yapmaları caiz mi?

Biz eski Alimlerimize sadık kalırsak mesele çözümünde daha isabet ederiz. Yoksa biri de "formel fıkh"-"yeni fıkıh"dan söz eder.
Görüyorum ki iyicene tetkik etmemişsiniz. Fakat karşı görüşün önüne geçmek ister gibi "zırvalık"la suçluyorsunuz. Müslüman ihtilaf ahlakına sabib çıkmalıdır. Aynı tarz ithamı nerdeyse her konuda görmek mümkün (seni kastetmiyom). "Ya ben doğruyum, ya ben doğruyum" anlayışı terkedilmeli. Böyle itham edilirse işimiz zor....

Selamlar.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Bir ülkenin İslam Yurdu olması, hem siyasi egemenlik, hem de mülkiyetin müslümanların olmasındandır. Böylece ülke "müslümanların ülkesi" olur.

Bir ülkenin Dar'ul İslam olmasına, Muslumanların mulkiyetinin olma şartını nereden buldun? Delilin ne? Almanya'da mulk sahibi muslumanlar var diye Dar'ul İslam mı sayacaksın?

Türkiye müslümanlarındır, bizim mülkümüzdür.
Osmanlı olduğu gibi mürted olmadı, silsile bağı kopmadan müslümanlar var oldu. İslam Ahkamı olduğu gibi yok olmadı, halk Moğol istilası gibi bir durum yaşıyor. Şer'i mahkemelere izin verilmemesi, bizim İslama göre evlilik hukukunun, ibadetlerimizin varlığının devam etmesine mani değil. Şer'i mahkeme yok, şer'i hakemlik daha da var
.

Bir ülke nasıl senin mulkun oluyor? Veya ülkede muslumanlar da ikamet ediyor diye, Dar'ul İslam sayılacağını da nereden uydurdunuz? Neden yorumlarla hukum verme yoluna gidiyorsun?
Osmanlı devleti ilga edilmiş, Yerine Laik demokratik Kemalist bir küfür devleti kurulmuştur. Velev ki insanlar aynı itikad üzerine kaim olsalar da, bir beldenin Dar'ul Harb olması için Cumhurun görüşü Hukumlerin icrasıdır, muslumanların oranı değil!
Şer'i mahkemelere izin verildiği falan yok! Hatta Dar'ul Harb'te suçtur! Yine Küfür düzeninin resmi nikahından önce Dini Nikah kıymak kanunla yasaktır, suçtur!
Muslumanların kufur yasaların tehdidine rağmen kendi aralarındanki ilişkilerde İslami mahkeme, dini nikah veya ibadetlerini yapmış olmaları, yaşadıkları ülkeyi darul İslam yapacak olsaydı, ABD dahil tüm kafir ülkeleri İslam saymanız gerekir!
Kişilerin kendi dinlerini yaşamaları, Devletin O halkın dinine, şeriatına bakış açısının sapkınlığını değiştiremez!


"İslam üstündür. Hiçbirşey ona üstün olamaz." (Feyz'ül-Kadir,c.3,sh.179)
İslam üstündür, alt edilemez." (Buhari)

Bu hadislerden Hanefi uleması 1x hüküm kalsa da İslam üstündür, orası müslümanlarındır(darul islamdır) sonucuna varmışlardır.
Şafiilere göre de Türkiye İslam Yurdudur.
Tersini iddia eden müslümansız bir gün göstersinler. İşte o birbirlerine silsile olarak Osmanlıya dayanan müslümanlar az ya da çok, ülkenin sahibidirler!..

Hanefi mezhebine yamadığın altını çizdiğim sözünün kanıtını koyarsın inşeallah! Aksi taktirde İslama uygunluk arzeden kafir ülkelerin hukumleri bulunması durumunda Daru'l İslam demek zorunda kalacaksın.
Yine Hanefi mezhebine göre, bir ülkenin Dar'ul Harb olması için Ebu Hanife'ye göre 3 şart, Hanefi mezhebinin alimlerinden İmam Muhammed ve Yusuf'a göre ise tek şart vardır. O da Şeriatla yönetilmemesidir!

İmam Ebu Yusuf ile İmam Muhammed’in darul harb hakkındaki görüşleri şöyledir :
“Müslümanların darı, içerisinde ahkam-ı şirkin izhar olunması ile Daru'l Harbe dönüşür. Ülkenin bize (müslümanlara) veya onlara (gayri muslimlere) nisbeti kuvvet ve hakimiyet iledir. Ahkam-ı şirkin izhar olunduğu her yerde kuvvet müşriklere ait olduğundan, o yer Daru'l Harbdir. İslam hükmünün zâhir olunduğu her yerde de kuvvet müslümanlarındır. (El Mebsut / İmam Serahsi)


Gerek İmam Muhammed ve gerekse İmamı Ebu Yusuf’un görüşüne göre ahkam-ı şirkin istilası altında bulunan bu günki İslam ülkeleri(!) birer Dar'ul Harb'tirler. Ebu Hanife’nin şartını tevil ederek bugünkü İslam ülkelerine Daru'l islam diyenler bile imameynin görüşüne göre bugünkü islam ülkelerinin birer darul harb olduğu hususunda şubhe etmemektedirler.(Asar-ul Harbi fi fıkhil İslami / Vehbe Zuhaylî, El Cerimetu vel Ukubatu / M. Ebu Zahrâ)

Şafii'lere göre Türkiye Dar'ul İslam sözünüz ise açıklamaya muhtaçtır; Şöyle ki ; İmam Nevevi’nin yukarıdaki açıklamasına yine Şafii'lerden Es-Subkî şöyle cevab veriyor:
(İmam Nevevi’nin başlangıçta müslümanların meskun bulundukları, fakat daha sonra gayr-i muslimlerin istila ve hakimiyeti altına girip içerisinde müslümanların şeriat ahkamıyla hükmetmekten men olundukları beldenin) Daru'l küfür olduğunu söylemek sahihtir. Ancak bu belde sureten Daru'l küfürdür. Hükmen Daru'l küfür değildir.”

(Tuhfetul Muhtaç / İbnu Hacer'il Heytemi)

Görüldüğü gibi Şafii uleması ; bir zamanlar müslümanların meskeni ve toprağı iken, daha sonra kafir mustevlilerin istila edip içerisinde ahkam-ı şirki tatbik ettikleri, şeriatın ahkamıyla hükmetmek isteyen müslümanların şiddetle men olundukları, zindanlara şeriatın tatbikatını istemekten ötürü atılıp işkence gördükleri, tağutların ilke ve inkılaplarına tabi olmaya zorlandıkları beldeler hükmen değil, sureten Daru'l Küfür'dürler demektedir.

"Kafirlerin, İslam'ın hukum sürdüğü bir memleketi işgal etmesi sonucunda, orada mukim olan muslumanların, gerek orada mukim olmaya devam etmesi, gerek başka bir yere hicret etmesi durumunda İslam memleketinin Dar'ul Harb'e dönüşmesi diye bir şey düşünülemez!
Bundaki kasıt, kafirin adam yerine konmaması, aşağılanması, onların zamanında İslam beldesi olmuş bir diyarın, kafirlerin aşağılık olmalarından dolayı, Darû'l Harbe dönüşmez" buyurmaktadır. Bununla birlikte mu'minlerin tekrar o diyarı Kafirlerin elinden alarak, hukmen de Daru'l İslam'a çevirmek için cihad etmeleri "farz-ı ayn"dır" diyerek daha da bir kati'yet getirmektedir.


Sonra: Şüphe durumunda bir ülkenin İslam adının devamına hükmetmek, değiştiğine hükmetmekten yeğdir. Bu yüzden Türkiye hem Şafiilere göre mülkiyetin tevarüsen devam ettiği için, hem Hanefilere göre İslamın ahkamının bir kısmının devam ettiği için, İslam Yurdudur, müslümanlarındır.

Hak ayan beyan ortada, Alenen aşikar bir vaziyette iken, şeytanın kendisini aldatttığı kişilerden başka kerhâne, meyhane, faizhane işleten, Şeriatın yasaklandığı demokrat ülkeler nasıl Dar'ul islam diye nitelendirilebilir? Böyle bir ülkeye Daru'l İslam demek, Asr-ı saadetin hukum sürdüğü Medine İslam devletine hakarettir!
Üstelik bu defolu anlayışa göre, kendi hevasına göre hukum çıkarabilmek için İslam'ı Şafi ve hanefi ile sınırlamak zorunda kalmıştır!


Müslümanlar kendi aralarında İslam hukukuna göre hakemlik usulünü canlı tutmaktadır. İslama göre nikah kıymaktadır. İslama göre velayet, vekalet ahkamını uygulamaktadır. İslama göre Alimlerimiz fetvalar vermektedirler.

Beyine bak!
Bu saydıklarını müslümanlar kendi aralarında İngiltere'de de uygulamaktadır? İngiltere'n sana muberak olsun!


Sonra: Siz Filistini meşgul eden yahudileri Filistinde hak sahibi mi sayıyorsunuz, artık orası sizce "darul yahudi" mi? Size yahudi cizye verse kabul mu edeceksiniz? Barış anlaşması yapmanız caiz mi?

Kendi kendinle tezat içeriyorsun. Filistin topraklarının büyük oranı ve Mescidi Aksa, Kudus bugün (I. Dunya harbinde Osmanlının çekilmesiyle, İngilizler tarafından işgal edilmiş, 1948 yılında bugünkü İsrail olarak devredilmiştir) Yahudilerin işgali altındadır ve onlardan icazetle (vize) ziyaret edebiliyorsun! Bu sebeble Daru'l Harb olmaktan çıkmamıştır.
Ne zaman ki İslam güç bulur, İsrail alaşağı edilir, Ehli kitabdan o zaman cizye alınır.


Biz eski Alimlerimize sadık kalırsak mesele çözümünde daha isabet ederiz. Yoksa biri de "formel fıkh"-"yeni fıkıh"dan söz eder.
Görüyorum ki iyicene tetkik etmemişsiniz. Fakat karşı görüşün önüne geçmek ister gibi "zırvalık"la suçluyorsunuz.
Müslüman ihtilaf ahlakına sabib çıkmalıdır. Aynı tarz ithamı nerdeyse her konuda görmek mümkün (seni kastetmiyom). "Ya ben doğruyum, ya ben doğruyum" anlayışı terkedilmeli. Böyle itham edilirse işimiz zor
..
..

Yazında bahsettiğin eski alimler yerine eskisi gibi hevana sadık kaldığını gördük. Görüyorum ki bir başlıktaki yazımızı yangından mal kaçırır misali tırtıklayarak, don kişot misali kendi kendine hedef dikip kendi cevabını vermeye çalışmışsın ama eline yüzüne bulaştırmışsın! Üstte verdiğimiz linkte ( https://www.islam-tr.org/konu/dar’ul-harb-ve-dar’ul-islam-kitap.7235/ ) ehl-i sunnet ve ehli bidah dahil Dar'ul harb ve Dar'ul İslam anlayışlarındaki deliller kâdim alimlerden görmek isteyen gözlere sunulmuştur.
İhtilaf ahlakı, karşımızdaki muhatabımızın delille ve insafla munazarasına bağlıdır. Art niyetli ve hevaya dayananlara ihtilaf ahlakı şemsiyesine sığınmasına musade edilmez. "..Hak’tan sonra sadece sapıklık vardır...." (Yunus 32)
 
E Çevrimdışı

ehli sunnet

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Essalamün aleyküm, Allah'in selami üzerimize olsun.

Abdulmuizz Fida kardes, vermis oldugun yanitlar için Allah razi olsun.
Sordugum sorulara vermis oldugun yanitlar açik ve net.

1. Anladigim kadariyla Dar-ul-Harb'te bir müslüman herhangi neden veya sebebten dolayi bir gayri-müslim'i öldürüse kisas gerekmez! Çünki örnegin Almanya'da 'Islami Seriye' (Islam hukuku) yoktur.

Ve anladigim kadariyla;

2. Dar-ül Islam'da (yani islam seriatiyle yönetilen bir devlette) bir müslüman bir gayri-müslim'i öldürse bazi durumlarda kisas gerekebilir. Bu da sadece gayri-müslim'in zimmi (yani islam devletinin otoritesini kabul eden kafir veya islam devletinin korumasi altindaki antlasmali kafire) dokunulmaz!! Dokunuldugu takdirde, yani bir müslüman tarafindan öldürüldügü vakit, o cinayeti isleyen bir müslüman'a kisas uygulanir. Çünki cinayet islam devleti korumasi altindaki bir gayri-müslim'e islenmis olup, bu da kisas gerektirir.

Sevgilie Abdulmuizz kardes, özetleyecek olursam anladigim bu. Insa'allah dogru anlamisimdir.


Allah birleri birbirimize kirdirmasin. Allah bizleri Kuran ve Sünnet'ten ayirmasin. Birbirimizin ayiplari açiga vurdurmasin. Dost ve kardeslik içerisinde yasamamizi nasib eylesin. Birbirimizi kirmadan güzel ülkemizde ve dünya'da kardesçe yasamamizi nasib eylesin.
Her türlü fitne ve fesadliktan bizleri, ailemizi, ülkemizi, milletimizi ve cümle islam ümmetini korusun.

Allah'in selami üzerimize olsun.

Esselam'ün aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühu.
 
E Çevrimdışı

ehli sunnet

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Tekrar Selamün aleyküm Allah dostlari,

Benim yakin çevremden bir örnek vermek istiyorum. Bu konuyla ilgili. Lütfen önüne gelen asagidaki konuyla ilgili olup olmadik yazi yazmasin. Sadece bir bilen yanitlasin lütfen.

Dedigim gibi yakin çevremden bir kardesim. Bu kisi zamaninda çok büyük günahlar islemis ve suan tevbe edip Islami dost dogru yasamaya çabalayan bir kardesimiz. Bu bahsettigim arkadas Almanya'da yasayan evli olmayan bekar bir müslüman kardesimiz. Yani 'Dar ul Islam' olmayan bir ülkede yasiyor. Lütfen iyi okurda yanitlarsaniz sevinirim.


Bu kardesimizi zamaninda zina islemis. Ve bu zinadan dolayi HIV virüsü bulasmis. Bunu okuyuyunca belki bazi kardeslerimiz çok sasiracak. Belkide bazi kardesimiz Allah belasini versin diyecek. Belki ettigini buldu diyecekler.
Her ne derlerse desinler, bir doktor olarak sunu diyebilirim. Günümüzde HIV virüs'üne bulasan insanlarin zamaninda tedaviye baslarsa hastaligin AIDS'e dönüsmeden uzun ve saglikli yasama imkani var. Elbette Allah daha dogrusunu bilir.

Bugün mesela sarilik virüsü tasiyan (yani Hepatit-B virüsü) tasiyanda günümüzde zamaninda teshis edilip ve tedaviye baslarsa Allah'in izni'yle uzun bir yasam sürebiliyor. Yani burda HIV ve Hepatit -B (Sarilik) ayni durumda degerlendirilyor.
Bu konuyu söylemeden çok fayda olcagina inaniyorum. Dedigim gibi insanlar ve halkimiz HIV denince akla hemen AIDS getirebiliyor.
O yüzden sadece ehil olanlar anliyorsa yanitlasin.


Ama dedigim gibi bir doktor (dahiliye izmani) olarak sunu gönül rahatligiyla diyebilirim. HIV virüs'ü zamaninda tesbit edilirse, yani bagisiklik sistemi alt üst olmadan, ilaç tedavisine baslanirsa bu hastaligin AIDS'e dönüsmememe olasiligi çok büÿuk.
Yani HIV'li insanlar uzun ömürlü yasayabilirler aynen hepaptit-B (sarilik) virüsü tasiyanlar gibi uzun yasayabilir.

Bunlari söyledikten sonra lütfen devamini iyi okuyup yanitlayin.

Bu kardesimiz tevbe edip dinini hakkiyla yasamaya çalisiyor. Allah yardimcisizi olsun. Allah'tan ümit kesilmez diyerek devam ediyorum.

Soru 1.
Bu arkadas yapmis oldugu zinalardan dolayi bu kisiye seriat (islam kanunlari) Almanya'da veya Dar-ul Islam olan bir ülkede ceza verilebilirmi veya verilmesi caizmi...?

Soru 2.
Islam Seriati uygulanmassa veya kisas gerekmesse ne gerekir....? Ne ceza verilmesi gerekiyor...?

Soru 3.
Ve bu zina'dan, dolayi kasten veya kaza ile ölümcül hastalik bulastirilirsa baskasina bu durumda ne yapmak lazim....?
(Yani yukarida anlattigim gibi. HIV'den bahsediyorum. HIV günümüzde tedavisine zamaninda baslanirsa çok basarili olabiliyor.
Bilimsel arastirmalara göre. Saglikli bir kisi ortalama Bati Avrupa'da 85 yasinia ulasiyorsa. Bu durum HIV vïrüsü tasiyan birinde ortalama yas 79 olabiliyor).

Soru 4.
-Ve birine bugün sarhos halde HIV veya Hepatit-B hastaligi bulastirmis olsa bu kisinin cezasi ne olmali....?
-Bu durumda bu kisiye kisas gerekiyormu...? ve uygulanirmi...?

Soru 5.
Yani HIV virüsünü veya hepatit-B virüsünü kasten veya kaza ile baskasina (müslüman veya gayri-müslim'e) bulastirilrsa kisas gerekirmi....? Gerekmesse ne gerekir......?

Önyargili olmadan yanitlayin lütfen.

Cok tesekürler.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Aleykum selam we rahmetullah ;

Kardeşim son mesajınızı (soruları) aynen kopyalayarak yeni başlık altında açarsanız , inşeAllah musait zamanda cevab yazmaya çalışacağım.
 
E Çevrimdışı

ehli sunnet

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Aleyküm selam kardesim,

Hangi konu veya adlandirma adi altinda açmam lazim ....?

Yani hangi baslik altinda....?

Tam anlamadim....

Kusura bakmayin.
 
Üst Ana Sayfa Alt