Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Dava Adamı Olmak..

A Çevrimdışı

Al Hanevi

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Sözün güzelliği parlaklığında değil, sadakatinden ötürüdür. Bu nedenle diyoruz ki, dava adamı, kendi davasının canlı tercümanıdır.

Dava adamı, bir tarafta hayat havuzuna şeriat suyunu akıtırken, öbür tarafta havuzun çatlaklarından su kaçıran hırsız değildir. Aksine dava adamı, kendi davasını insanlara kabul ettirmek için bizzat amelini şahit gösteren cengaverdir. Şu bir hakikattir ki, bin kişi hakkında bir kişinin yaptığı iş, bir kişi hakkında bin kişinin söylediği sözden daha etkilidir. Bundan ötürüdür ki, dava adamı kalden ziyade hâle önem veren ve ilahi teklifleri yaşama konusunda takvayı şekvaya tercih eden bir şahsiyetin sahibi olmuştur.

Davanın iktidarı, dava adamının fedakarlığı ile doğru orantılıdır Davası uğrunda fedakarlık göstermeyen bir kimsenin, kendi davasının iktidarı konusunda ümitvar olması, safi bir aldanıştan ibarettir.

Dava adamı, Allah yolunda cihad etmekten usanan değil, şehadet sevdasına susayan kimsedir.

Dava adamı hevanın değil, Hüda’nın savaşçısıdır.

Dava adamı kendi hayatını Rasulullah (asm)’ın getirdiği nizama tabi kılmaya çalışan fedaidir. Kişi hevasını şeriatı Garra’ya tabi kılmadığı müddetçe dava adamı olamaz. Çünkü bu ölçü Rasul’ün (asm) koyduğu bir ölçüdür. Efendimiz (asm), İmam-ı Nevevi’nin Kitabül Erbain’inde geçtiği gibi şöyle buyurur:

“Sizden birisi kendi hevasını benim getirdiğim şeriata tabi kılmadıkça mümin olamaz.”

Bunun için diyoruz ki, dava adamı,hevayı Hüda’ya feda eden kimsedir.

Dava adamı, vahiy ile dirilen, zikrullah ile mutmain olan, davet ile davasını tanıtan, tebliğ ile insanlara ulaşan, harp ile düşmanlarını avutan, hablullah ile tefrikadan kurtulan, çile ile inancının bedelini ödeyen, cihad ile afaki ile enfusi düşmana karşı dikilen teslimiyet ile davasını, damgasını zamana ve çağa vuran ve salih amelleriyle yürüyen, yeryüzünde dolaşan şehiddir. Allah Teala’ya verdiği ahdi değiştirmeyen hakikat şahididir.

“Mü’minlerden öyle erler vardır ki, Allah (c.c.)’a verdikleri sözde sadakat ettiler, kimi adağını ödedi, kimi de şehit olmayı bekliyor. Onlar asla verdikleri sözü değiştirmediler.” (Ahzap, 33/23)

Dava adamı, davası uğrunda yaşamayı ve ölmeyi bilen ve başaran kimsedir. Davası uğrunda yaşamayı ve ölmeyi göze almanın derdini dert edinen kimsedir. Bundan ötürüdür ki, dava, dava adamının sağlık ve varlık sebebi olmuştur. Davanın hayat bekçisi Dava, dava adamının varlık ve sağlık sebebi ise, dava adamı da davanın hayat bekçisidir.

Dava adamı, müstekbirler ordusunun şiddet ve baskıları karşısında kendi davasını eti ve kanıyla besleyen, kalbi Allah korkusuyla titreyen, Allah’ın ayetleriyle imanını kuvvetlendiren firaset sahibidir.

“Gerçek mü’minler yalnız o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri korkarak ürperir, onlara Allah’ın ayetleri okunduğu zaman, onların imanlarını artırır. Onlar yalnız Rablerine güvenip dayanırlar.” (Enfal, 8/2)

Dava adamı; kendi davasının özelliklerini gösteren bir rahmet aynasıdır. Başka bir ifadeyle dava adamı; İslam’ın hükümlerini hayatıyla tercüme eden, bir numunei hasenedir. Tevhidin bekçisi, vahyin fikir işçisi, sevgi ve muhabbetin kurumayan çeşmesidir.

Dava adamı, hayatın her cephesinde İslam’ın metodunu uygulayarak insanları Allah (c.c.)’a kul olmaya davet edendir. Gaye, Rabbe kul olmaktır. Sadece O’na ibadet etmektir. Davranışta, insani ilişkilerde, fikirde, kısaca hayatın bütün yönlerinde Allah (c.c.)’a kul olmak…
 
H Çevrimdışı

Hattab Amedi

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Sözün güzelliği parlaklığında değil, sadakatinden ötürüdür. Bu nedenle diyoruz ki, dava adamı, kendi davasının canlı tercümanıdır.

Dava adamı, bir tarafta hayat havuzuna şeriat suyunu akıtırken, öbür tarafta havuzun çatlaklarından su kaçıran hırsız değildir. Aksine dava adamı, kendi davasını insanlara kabul ettirmek için bizzat amelini şahit gösteren cengaverdir. Şu bir hakikattir ki, bin kişi hakkında bir kişinin yaptığı iş, bir kişi hakkında bin kişinin söylediği sözden daha etkilidir. Bundan ötürüdür ki, dava adamı kalden ziyade hâle önem veren ve ilahi teklifleri yaşama konusunda takvayı şekvaya tercih eden bir şahsiyetin sahibi olmuştur.

Davanın iktidarı, dava adamının fedakarlığı ile doğru orantılıdır Davası uğrunda fedakarlık göstermeyen bir kimsenin, kendi davasının iktidarı konusunda ümitvar olması, safi bir aldanıştan ibarettir.

Dava adamı, Allah yolunda cihad etmekten usanan değil, şehadet sevdasına susayan kimsedir.

Dava adamı hevanın değil, Hüda’nın savaşçısıdır.

Dava adamı kendi hayatını Rasulullah (asm)’ın getirdiği nizama tabi kılmaya çalışan fedaidir. Kişi hevasını şeriatı Garra’ya tabi kılmadığı müddetçe dava adamı olamaz. Çünkü bu ölçü Rasul’ün (asm) koyduğu bir ölçüdür. Efendimiz (asm), İmam-ı Nevevi’nin Kitabül Erbain’inde geçtiği gibi şöyle buyurur:

“Sizden birisi kendi hevasını benim getirdiğim şeriata tabi kılmadıkça mümin olamaz.”

Bunun için diyoruz ki, dava adamı,hevayı Hüda’ya feda eden kimsedir.

Dava adamı, vahiy ile dirilen, zikrullah ile mutmain olan, davet ile davasını tanıtan, tebliğ ile insanlara ulaşan, harp ile düşmanlarını avutan, hablullah ile tefrikadan kurtulan, çile ile inancının bedelini ödeyen, cihad ile afaki ile enfusi düşmana karşı dikilen teslimiyet ile davasını, damgasını zamana ve çağa vuran ve salih amelleriyle yürüyen, yeryüzünde dolaşan şehiddir. Allah Teala’ya verdiği ahdi değiştirmeyen hakikat şahididir.

“Mü’minlerden öyle erler vardır ki, Allah (c.c.)’a verdikleri sözde sadakat ettiler, kimi adağını ödedi, kimi de şehit olmayı bekliyor. Onlar asla verdikleri sözü değiştirmediler.” (Ahzap, 33/23)

Dava adamı, davası uğrunda yaşamayı ve ölmeyi bilen ve başaran kimsedir. Davası uğrunda yaşamayı ve ölmeyi göze almanın derdini dert edinen kimsedir. Bundan ötürüdür ki, dava, dava adamının sağlık ve varlık sebebi olmuştur. Davanın hayat bekçisi Dava, dava adamının varlık ve sağlık sebebi ise, dava adamı da davanın hayat bekçisidir.

Dava adamı, müstekbirler ordusunun şiddet ve baskıları karşısında kendi davasını eti ve kanıyla besleyen, kalbi Allah korkusuyla titreyen, Allah’ın ayetleriyle imanını kuvvetlendiren firaset sahibidir.

“Gerçek mü’minler yalnız o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri korkarak ürperir, onlara Allah’ın ayetleri okunduğu zaman, onların imanlarını artırır. Onlar yalnız Rablerine güvenip dayanırlar.” (Enfal, 8/2)

Dava adamı; kendi davasının özelliklerini gösteren bir rahmet aynasıdır. Başka bir ifadeyle dava adamı; İslam’ın hükümlerini hayatıyla tercüme eden, bir numunei hasenedir. Tevhidin bekçisi, vahyin fikir işçisi, sevgi ve muhabbetin kurumayan çeşmesidir.

Dava adamı, hayatın her cephesinde İslam’ın metodunu uygulayarak insanları Allah (c.c.)’a kul olmaya davet edendir. Gaye, Rabbe kul olmaktır. Sadece O’na ibadet etmektir. Davranışta, insani ilişkilerde, fikirde, kısaca hayatın bütün yönlerinde Allah (c.c.)’a kul olmak…
Bu yazı kime ait kardeşim..
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt