Bismillahirrahmanirrahim
‘Haktan sonra sapıklıktan başka ne var ki!’
Demokrasi başlı başına bir sistem şeriat başlı başına bir sistemdir. Demokrasi çatısı altında şeriat gelsin ya da komünizm gelsin diye bir mantık yürütülemez. Çünkü hepsi ‘ana başlık’ konumundadır. Aralarından biri alt başlık değil ki birini diğerinin altında sıralayasınız! Zaten yapamadınız da!
Defne Bayrak
Özellikle son zamanlarda Suriye’de cihadın meşru bir boyut kazanması ve El Kaide Örgütü’nün bu sahada güçlü bir şekilde varlık göstermesi nedeniyle El Kaide ve El Kaide’nin menheci hususunda yorumlarda da artış görülmeye başlandı. Ya da artmıştı da ben yeni görmeye başladım!
El Kaide Örgütü’nün insanlara direk Şeriatı dayatmak istediği, bunun İslam’ı yaşamayan bir toplum için uygun olmadığı, İslam’a zulüm olduğu filan….
Bu okuduklarıma istinaden uzun olması nedeniyle okura belki de sıkıcı gelebilecek ancak neticede faydasının dokunacağına inandığım bir yazı kaleme almaya karar verdim. Değerli okuyuculardan ilim ehline ve tarih bilgisi sahibi değerli kardeşlerime danışarak ve araştırarak hazırladığım bu yazıyı uzun da olsa sabırla okuyup sonuna kadar varmalarını rica ediyorum.
Öncelikle İslam dini ve şeriat düzeni hakkında zihinlerimizde şu anlayışı yerleştirmemiz doğru olacaktır inancındayım: İslam dini, Müslümanlar’ın yaşadığı bir hayat tarzı olmaktan ziyade Allahu Teala’nın insanlık için seçtiği bir düzendir. Zira Allahu Teala yüce kitabında şöyle buyurmaktadır: ‘Allah katında din İslam’dır. Kendilerine Kitab verilmiş olanlar kendilerine ilim geldikten sonra sırf aralarındaki kıskançlık ve kinden dolayı ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın ayetlerini inkar ederse (bilsin ki) Allah hesabı çabuk görendir.’ (Al-i İmran Suresi, 19. Ayet).
Bu ayetten de açıkça görüleceği üzere Allahu Teala insanlık için en hayırlı düzen olarak İslam’ı seçmiş ve diğer düzenleri çeşitli ayetlerde yermiştir. Örneğin Maide Suresi’nin 50. Ayetinde ‘Yoksa onlar cahiliye dönemi hükmünü mü istiyorlar! İyi bilen bir topluluk için Allah’tan daha güzel hüküm veren kim olabilir!’ buyrulurken Al-i İmran Suresi’nin 83. Ayetinde şöyle buyrulmaktadır: ‘Onlar Allah’ın dininden başkasını mı arzuluyorlar! Oysa göklerde ve yerde kim varsa ister istemez O’na teslim olmuştur ve O’na dündürüleceklerdir.’
Şeriatın getirdiği huzur
Şu haber de bize İslam’ın insanlık için seçilmiş bir düzen olduğunun en güzel örneğini teşkil etmektedir:
Yabancı bir TV programcısı, Nijerya’da kadınların İslami giysiler giyerken baskı altında olup olmadığını merak ediyor. Bu soruya en doğru cevabı kadınlar verebilir diyerek bir kadın okuluna gidiyor. Okula girdiğnde ilk karşılaştığı kapalı Hıristiyan kadınlar oluyor. Kapalı olmaktan mutlu olduklarını söylüyorlar. Hıristiyan kadınlar şunları anlatıyor:
‘Şu an Şeriat kurallarına göre giyiniyoruz, İslamın şart koştuğu şekilde. Hicab sadece kadınlar için değil, aynı zamanda çocuklar için. O giysileri seviyoruz çünkü geleneksel giysilerin aksine, siz yürürken bozulmuyor ve çözülmüyor. Hicab güvenli ve düşmüyor.
Dürüst olmak gerekirse Şeriat bize çok yardımcı oldu. Şeriattan önce kumarbazlar, alkolikler ve fahişeler vardı. Şimdi bu tür şeyler uzaklaştırıldı. Yeni öğretim merkezleri açıldı. Bu merkezlerde iş becerileri gibi şeyleri öğrenebiliyoruz.
Erkekler artık karılarını döverek dolaşamıyorlar. Şeriat sayesinde artık bunu yapamıyorlar. Karısını döven bir adam vardı. Mahkeme tarafından cezalandırıldı.
Karısını tokatlayan bir adam vardı. Hakim ona 5 bin naira ödeme cezası verdi. Elinin bütün parmakları için.’
Sonunda programı yapan kadın, Hıristiyan kadınların açıkça Şeriattan fayda gördüğünü düşündüklerini söylüyor.
Haberin linki:
Bu hususta örnekleri çoğaltmak gayet mümkündür. İslam’ın Allahu Teala’nın insanlık için seçtiği bir düzen olmasıyla birlikte Müslümanlara yükümlülüklerini yerine getirmekle sorumlu oldukları bir düzen olarak sunuluşunu da Ahzab Suresi’nin 36. Ayetinde görüyoruz: ‘Allah ve Peygamberi bir işe hükmettiğinde artık mü’min bir erkeğin ve mü’min bir kadının işlerinde kendi isteklerine göre bir seçim hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Peygamberine karşı gelirse şüphesiz o apaçık bir sapıklığın içine düşmüştür.’ Her ne kadar ayetin iniş sebebi olarak iki ayrı mesele gösterilse de mananın genel olduğuna işaret edilmektedir.
Devamı Yarın
‘Haktan sonra sapıklıktan başka ne var ki!’
Demokrasi başlı başına bir sistem şeriat başlı başına bir sistemdir. Demokrasi çatısı altında şeriat gelsin ya da komünizm gelsin diye bir mantık yürütülemez. Çünkü hepsi ‘ana başlık’ konumundadır. Aralarından biri alt başlık değil ki birini diğerinin altında sıralayasınız! Zaten yapamadınız da!
Defne Bayrak
Özellikle son zamanlarda Suriye’de cihadın meşru bir boyut kazanması ve El Kaide Örgütü’nün bu sahada güçlü bir şekilde varlık göstermesi nedeniyle El Kaide ve El Kaide’nin menheci hususunda yorumlarda da artış görülmeye başlandı. Ya da artmıştı da ben yeni görmeye başladım!
El Kaide Örgütü’nün insanlara direk Şeriatı dayatmak istediği, bunun İslam’ı yaşamayan bir toplum için uygun olmadığı, İslam’a zulüm olduğu filan….
Bu okuduklarıma istinaden uzun olması nedeniyle okura belki de sıkıcı gelebilecek ancak neticede faydasının dokunacağına inandığım bir yazı kaleme almaya karar verdim. Değerli okuyuculardan ilim ehline ve tarih bilgisi sahibi değerli kardeşlerime danışarak ve araştırarak hazırladığım bu yazıyı uzun da olsa sabırla okuyup sonuna kadar varmalarını rica ediyorum.
Öncelikle İslam dini ve şeriat düzeni hakkında zihinlerimizde şu anlayışı yerleştirmemiz doğru olacaktır inancındayım: İslam dini, Müslümanlar’ın yaşadığı bir hayat tarzı olmaktan ziyade Allahu Teala’nın insanlık için seçtiği bir düzendir. Zira Allahu Teala yüce kitabında şöyle buyurmaktadır: ‘Allah katında din İslam’dır. Kendilerine Kitab verilmiş olanlar kendilerine ilim geldikten sonra sırf aralarındaki kıskançlık ve kinden dolayı ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın ayetlerini inkar ederse (bilsin ki) Allah hesabı çabuk görendir.’ (Al-i İmran Suresi, 19. Ayet).
Bu ayetten de açıkça görüleceği üzere Allahu Teala insanlık için en hayırlı düzen olarak İslam’ı seçmiş ve diğer düzenleri çeşitli ayetlerde yermiştir. Örneğin Maide Suresi’nin 50. Ayetinde ‘Yoksa onlar cahiliye dönemi hükmünü mü istiyorlar! İyi bilen bir topluluk için Allah’tan daha güzel hüküm veren kim olabilir!’ buyrulurken Al-i İmran Suresi’nin 83. Ayetinde şöyle buyrulmaktadır: ‘Onlar Allah’ın dininden başkasını mı arzuluyorlar! Oysa göklerde ve yerde kim varsa ister istemez O’na teslim olmuştur ve O’na dündürüleceklerdir.’
Şeriatın getirdiği huzur
Şu haber de bize İslam’ın insanlık için seçilmiş bir düzen olduğunun en güzel örneğini teşkil etmektedir:
Yabancı bir TV programcısı, Nijerya’da kadınların İslami giysiler giyerken baskı altında olup olmadığını merak ediyor. Bu soruya en doğru cevabı kadınlar verebilir diyerek bir kadın okuluna gidiyor. Okula girdiğnde ilk karşılaştığı kapalı Hıristiyan kadınlar oluyor. Kapalı olmaktan mutlu olduklarını söylüyorlar. Hıristiyan kadınlar şunları anlatıyor:
‘Şu an Şeriat kurallarına göre giyiniyoruz, İslamın şart koştuğu şekilde. Hicab sadece kadınlar için değil, aynı zamanda çocuklar için. O giysileri seviyoruz çünkü geleneksel giysilerin aksine, siz yürürken bozulmuyor ve çözülmüyor. Hicab güvenli ve düşmüyor.
Dürüst olmak gerekirse Şeriat bize çok yardımcı oldu. Şeriattan önce kumarbazlar, alkolikler ve fahişeler vardı. Şimdi bu tür şeyler uzaklaştırıldı. Yeni öğretim merkezleri açıldı. Bu merkezlerde iş becerileri gibi şeyleri öğrenebiliyoruz.
Erkekler artık karılarını döverek dolaşamıyorlar. Şeriat sayesinde artık bunu yapamıyorlar. Karısını döven bir adam vardı. Mahkeme tarafından cezalandırıldı.
Karısını tokatlayan bir adam vardı. Hakim ona 5 bin naira ödeme cezası verdi. Elinin bütün parmakları için.’
Sonunda programı yapan kadın, Hıristiyan kadınların açıkça Şeriattan fayda gördüğünü düşündüklerini söylüyor.
Haberin linki:
Bu hususta örnekleri çoğaltmak gayet mümkündür. İslam’ın Allahu Teala’nın insanlık için seçtiği bir düzen olmasıyla birlikte Müslümanlara yükümlülüklerini yerine getirmekle sorumlu oldukları bir düzen olarak sunuluşunu da Ahzab Suresi’nin 36. Ayetinde görüyoruz: ‘Allah ve Peygamberi bir işe hükmettiğinde artık mü’min bir erkeğin ve mü’min bir kadının işlerinde kendi isteklerine göre bir seçim hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Peygamberine karşı gelirse şüphesiz o apaçık bir sapıklığın içine düşmüştür.’ Her ne kadar ayetin iniş sebebi olarak iki ayrı mesele gösterilse de mananın genel olduğuna işaret edilmektedir.
Devamı Yarın