Denizlerin Durumu
Bütün bu tarifleri yaparken önemli bir noktayı hatırlatmak yerinde olacaktır. Daha önce de belirttiğimiz gibi, zihinlerde canlandırmaya çalıştığımız bu manzara tamamen Kuran ayetlerinden yola çıkarak yaptığımız tariflerdir. Kuran'da belirtilen şekline bağlı kalarak yaptığımız tüm tanımlamalar Allah'ın dilemesi ile gerçekleşecek olan ve Allah'ın olmasını vaat ettiği gerçeklerdir. Var olan herşeyi yaratan Allah, kuşkusuz ki bunların her birini gidermeye ve yerle bir etmeye de kadirdir. Ayetlerin bizlere haber verdiği gibi kıyamet günü her şey akıl almaz bir gösteriyle yok olup gidecektir. Bu, Allah'ın vaadidir. Allah bir ayetinde şöyle buyurmaktadır:
(Bu,) Allah'ın va'didir; Allah, vadinden geri dönmez. Ancak insanların çoğu bilmezler. (Rum Suresi, 6)
Artık kendi büyüklüğü ile övünen insanın hiçbir değeri kalmamıştır. Kendini Allah'ın karşısında değerli ve güçlü gören, kendi aldanışı içinde Allah'ı inkar etmekten çekinmeyen insan, olan bitenler karşısında alabildiğine güçsüz ve acizdir. Kendisinden üstün gördüğü varlıklar da Allah'ın takdir ettiği bu büyük güne teslim olmuşlardır. Dağlar, denizler ve tüm kainat o hiç sarsılmazmış gibi gözüken sağlam vasfını yitirmiş, sadece ve sadece Allah'a itaat etmişler, Allah'ın bir "Ol" demesiyle herşey olup bitmiştir. Her biri O'nun verdiği hükme boyun eğici olarak yerine getirmeleri gereken görevlerini tamamlamışlardır. Dağların renkli yünler gibi dağılıp parçalandığı, yerin tüm ağırlıklarını dışarıya attığı kıyamet günü denizlerde meydana gelen olaylar da Allah'ın sonsuz büyüklüğünü bir kez daha gözler önüne sermektedir. Kuran'da bildirildiğe göre o gün denizler yanacak ve fışkırıp taşacaktır.
Dünya'nın dörtte üçünü kaplayan en büyük su kütlesi olan denizlerin bir anda kaynamaya, fokurdamaya başlaması gerçekten de insanın gözünde çok zor canlanabilecek bir manzaradır. İnsanın o anın dehşetini anlayabilecek bir tecrübesi yoktur. Ancak düşünce sınırlarını zorlayarak, zihninde kısmen canlandırabilir. Bugüne kadar yalnızca yanardağ patlaması, akaryakıt taşıyan bir tankerde yangın çıkması sonucu böyle görüntülerin oluştuğuna şahit olmuş, televizyonlarda, fotoğraflarda görmüşsünüzdür. Ancak ayetlerde bizlere yapılan tarifler, bu örneklerle karşılaştırılamayacak kadar ihtişamlıdır. Ancak Allah'ın sonsuz büyüklüğünü, sonsuz gücünü, sonsuz kudretini biliyor olmamız, bizi yaşanacak felaketin boyutları hakkında fikir sahibi kılar. Allah, evrende var ettiği ve koruduğu bu düzeni istediği şekilde değiştirmeye ve her şeyi bir plan dahilinde altüst etmeye kadirdir.
O gün yerin bütün ağırlıklarını dışa atması, yerin altındaki yaklaşık 4.500oC sıcaklığındaki katmanın imkan bulduğu her yerden dışarı taşacağı anlamına gelmektedir. Buna şüphesiz denizlerin altında bulunanlar da dahildir. Herhangi bir belgesel programında lavların denizin içindeki çıkışını seyretmiş olanlar, bu kızgın maddenin deniz suyunda oluşturduğu akıllara durgunluk veren bir manzaraya şahit olmuşlardır. Oysa kıyamet günü gerçekleşecek olan görüntü, bu manzaradan çok daha farklı, çok daha kapsamlı ve dehşet verici olacaktır. Yeryüzündeki bütün denizler alevler içinde kalacak, önüne geçilemeyecek bir ateş ve alev topluluğu insanlara yönelecektir. O gün tüm denizler tutuşturulmuştur.
Konuyla ilgili ayette Allah şu şekilde buyrulmaktadır:
Denizler, tutuşturulduğu zaman. (Tekvir Suresi, 6)
Yaşanan olaylar sonucu karada olduğu gibi denizde de yaşam son bulacaktır. Normal şartlarda serinlik ve rahatlık hissi veren denizler, bir anda etrafa müthiş bir sıcaklık yayacaktır. Denizlerde dev dalgalar yerine alev bulutları yer alacak, havadaki duman oksijeni büyük oranda tüketecektir. Uçsuz bucaksız denizlerin alev alev yanan ve şiddetle fokurdayan görüntüsü, dünyanın geniş bir alanına hakim olacak ve pek çok felaketi de beraberinde getirecektir.
Denizlerin Taşması
Kuran'da kıyamet günü gerçekleşeceği bildirilen olaylardan biri de denizlerin taşmasıdır. Bu gerçek bizlere ayetlerde şu şekilde haber verilmektedir:
Denizler, fışkırtılıp-taşırıldığı zaman... (İnfitar Suresi, 3)
O gün Allah'ın dilemesi ile karadan gelecek olan felaketlere denizlerden gelenler de eklenecektir. Böyle bir felaketin ve bunun gibi diğerlerinin gerçekleşmesi için kuşkusuz Allah'ın dilemesi yeterlidir. Allah, sadece "Ol" emri ile yoktan var ettiği yeryüzünü çeşitli şekillerde yerle bir etmeye kadirdir. Bunları gerçekleştirebilecek muhtemel sebepler ise bizler için yalnızca birer hatırlatıcı, Allah'a yakınlaşmak ve O'nun azabından korku duymak için birer yoldur. Bu olayların nasıl gerçekleşeceğinin, sebeplerinin ne olacağının bilgisi yalnızca Allah'ın katındadır. Belki hiçbir sebep olmayacak, birdenbire kıyametin tüm belirtileri gerçekleşmeye başlayacaktır. Bu nedenle de, bu bölümde verilen örnekler sadece birer tahminden ibarettir.
Gerçekleşmesi ihtimal dahilinde olan bazı örnekler denizlerin taşmasıyla ilgilidir. Bilindiği gibi, genelde deniz altında bir deprem meydana geldiği zaman su yüzeyinde dev dalgalar oluşur. Deprem merkezinden yayılan etkiyle dalgalar okyanusu 750 km/saat gibi yüksek bir hızla geçerek, süratle kıyıya ulaşırlar. Okyanusun ortasında bir metreyi bulmayan dalga, kıyıya ulaştığında 60 m.'yi aşabilir. Örneğin 1896'da Japonya'nın Hoşu kentinde meydana gelen büyük bir denizaltı depreminin ardından kabaran bir dalga 25-35 m.'ye ulaşarak tüm yerleşim merkezini kaplamış ve 25.000 kişinin ölümüne neden olmuştur.
Dev dalgaların bilinen bir başka kaynağı da yanardağ püskürmesidir. Buna bir örnek 1883 yılında Krakatoa'nın zirvesindeki çökmeden sonra yükselen dalgadır. Cava ve Sumatra arasında bulunan bu ada, şiddetli püskürmelerin ardından birden kaybolmuş, ani ve büyük bir dalgaya sebep olmuştur. Bunun sonucunda meydana gelen tusunami, Cava adasında nüfusun en yoğun olduğu kıyı üzerinde kırılarak 165 köyün yok olmasına ve 36.000 kişinin ölümüne yol açmıştır. Bu dalganın yüksekliği kıyıya ulaştığında 35 m'yi aşmıştır. Görüldüğü gibi deniz altında meydana gelen kısmi depremler veya volkanik patlamalar yalnızca belli bir bölgeyi etkilemelerine rağmen, denizlerin taşmasına, binlerce kişinin ölmesine sebep olmaktadırlar. Oysa kıyamet gününde yerin üstünde olduğu gibi denizlerin altında da sarsılmayan hiçbir yer kalmayacaktır. Bu durumda denizlerin altında meydana gelen şiddetli sarsıntılarla birlikte denizler de taşacak ve o ana dek bilinen tusunamilerle kıyas olmayacak şekilde tüm yeryüzüne etki edecektir.
O gün denizlerin taşarak insanlara felaket taşıması için birçok sebep daha vardır. Bu büyük su kütlesinin sabit ve durağan bir şekilde durması birtakım kanunlara bağlıdır. Ancak o gün hiçbir tabiat kanunu geçerli olmayacak, gökleri, yerleri, karaları, denizleri ve insanları dengede tutan hassas dengeler yok olacaktır. Allah'ın dilemesiyle var olan bu kusursuz düzenin sebepleri, yine Allah'ın dilemesiyle aniden ortadan kalkacaktır. Daha önceki bölümde de anlatıldığı gibi belki de o gün yerin altındaki sıcaklık havayı ısıtacak, açığa çıkan bu sıcaklık buzulların erimesine neden olacaktır. Bu da mevcut su miktarı seviyesinin yükselmesine sebep olacaktır. Bunların hepsi ihtimal dahilindedir, fakat o gün bunun nasıl gerçekleşeceğini yalnızca Allah bilmektedir.
Yine bilindiği gibi günümüzde bir dağdan kopan toprak ve kayaların yuvarlanarak bir körfezi, gölü veya barajı doldurması bölgesel bir dalgaya sebep olmaktadır. Kıyamet gününde ise yıkılmayan, çökmeyen bir dağ kalmayacak ve daha önce de bahsedildiği gibi bu dağlar tüm çukurları doldurup yerin dümdüz olmasına neden olacaktır. Dağlardan düşen parçalar denizleri doldurup, onların da taşmasına neden olacaktır.
Allah'ın belirlediği bu süre tamamlandığı zaman, kalplere amansız korku salan olaylar arka arkaya gerçekleşecektir. İnsanları çevreleyen korkunç bir gürültü, dağların parçalanması, insanların ayaklarının altından akan lavlar, her yeri sarıp kuşatan toz, duman ve gaz bulutları, kaynayarak insanların üstlerine taşan sular... Dünya hayatı boyunca Allah'ın varlığını düşünmek istemeyen, büyüklüğünü takdir edemeyen kullara bir anda gelen dehşetli bir acı... Kayıtsız şartsız herkese boyun eğdiren, insanlara kendi acizliklerini ve ömrü boyunca değer verdikleri şeylerin ne kadar değersiz olduğunu gösteren kahredici bir acı... O gün, insanların içlerinde duydukları korkunun ve dehşetin tarif edilemeyeceği bir gündür. İnsanlar oradan oraya koşmaya, kaçarak saklanacak bir yer aramaya çalışacaklardır. Ama herkes bilmektedir ki bu günden kurtuluş yoktur.
Moderatör tarafında düzenlendi: