Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Devle Cemaati Eleştirileri Işığında Geçmişten Bugüne Tanzim Kaide Cemaati

yusuf Çevrimdışı

yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi



NOT: MUHALEFET YADA BIR KONU HAKKINDA FIKIR BEYAN ETMEK BU SEKILDE OLUR ... SOVMEKLE ASAGLAMAKLA BEDEVILIKLE OLMAZ..

uzun ama guzel bir yazi okuyun ins ...




Devle Cemaati eleştirileri ışığında geçmişten bugüne Tanzim Kaide cemaati



”Ümmetimden bir taife, düşmanlara galip olarak hak üzere cihad ederler. Hatta sonuncu taife, Deccal ile savaşır.”[Ebu Davud]

Son günlerde bir kesim medya da ve sosyal paylaşım sitelerinde Tanzim Kaide’nin hilafet istemediği ve Şam beldesinde demokrasi devleti kurma arayışı içerisinde olduğu gibi komik ve mesnetsiz paylaşımlar yapılmaktadır. Bu mesnetsiz iftiraları dillendiren zümre Devle Cemaati bünyesinde bulunan bir kesim medya ve cemaat ileri gelenleridir.

Atalarımızın güzel bir sözü vardır ”Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz”

Tanzim Kaide cemaati son yarım asırda alışıla gelmiş bütün tabuları yıkarak diğer oluşumların aksine laf yerine icraat üreten bir örgüt olması ile ün kazanmıştır.

Bildiğiniz üzere bu cemaat Halkları Müslüman olan ve darda kalan ülkelere yaptığı yardımlar ile meşhurdur.

Nerede bir Müslüman zulme maruz kalsa az veya çok Usame (El Kaide) orduları onların imdadına yetişir , tıpkı geçmişte ecdadımız olan Osmanlı Hilafet devletinin mazlumların imdadına yetiştiği gibi.

Bu oluşum son yıllarda hafife alınacak bir cemaat olmaktan öteye geçti ve Hilafet Devleti Kurulmasının önünde olan bütün engelleri ve tabuları yıkan küresel bir güç haline geldi.

Yardımları ile Afganistan da Şeri Emirlik kurulmasının önünü açtı..

Hemen herkesin hatırlayacağı gibi seksenli yıllarda dünyanın ve Müslümanların başına bela olmuş iki devletten biri olan S.S.C.B. adında bir ülke vardı. El Kaide bütün dünyaya adını ilk olarak S.S.C.B. nin Afganistan işgali sırasında duyurdu. S.S.C.B. nin Afganistan işgaline karşı Afgan halkının yardımına koştu ve onlar ile birlikte giriştikleri ittifak ile S.S.C.B. nin yıkılmasında en büyük rolü oynadı. Ayrıca Afganistan da Taliban’ın tesis etmeye çalıştığı Şeri Emirlliğin önündeki en büyük engel olan Batı yanlısı Demokratik (Şah Mesut gibi) kuklaları da birer birer ortadan kaldırarak Şeri emirliğin kurulmasını sağladı.

Dünyanın her yerindeki mazlum ve mustazaflara yardım elini uzattı..

Bu görevin ardından dünyanın dört bir yanında zulme uğrayan ve toprakları işgal edilen (Irak , Suriye ,Bosna , Çeçenistan , Somali , Doğu Türkistan vs.. gibi) Müslüman halka gerek maddi gerekse manevi olarak yardımlarını esirgemedi. El kaide bu ülkelerin halkalarına en yetkili ve eğitimli komutanları ve Mücahitleri ile de destek olmuş , onların silah ve para ihtiyaçlarını da karşılamaktan geri durmamıştır. Üstelik El kaide bu görevleri ifa ederken başını Nato ve Birleşmiş milletlerin çektiği 60 ülke ile savaş halinde ve büyük bir ambargo altındaydı.

Büyük Şeytan Amerikaya (ve ayakcısı olan her zalime) büyük bir ders verdi..

10171183_1397092837236046_4122278081222640021_a.jpg


İlk görevini başarı ile yerine getiren El Kaide, Hilafet Devletinin önünde en büyük engel olan Büyük Şeytan Amerikanın finans kaynağı ve can damarı olan ikiz kulelerine ve savaş merkezi olan Pentagon’a inanılmaz bir saldırı yaptı. Üstelik bu saldırıları kendi uçaklarını kullanarak sıfır maliyet ile gerçekleştirdi.

Bu saldırılar Amerikanın dünyanın gözündeki ”Vurulamaz , yenilemez ve sarsılamaz ” gibi sahte ilahlık iddiasının yanı sıra güçlü ekonomisini yerle bir etti. Böylelikle Tanzim kaide hilafetin önündeki en büyük engeli de tartışmasız bir şekilde ortadan kaldırmış oldu.

El Kaide dünyanın dört bir köşesinde amerikan girişimlerine yapmış olduğu basit ve ucuz maliyetli saldırılar ile , dünya halkına amerikanın aşırı şişirilmiş bir balondan başka bir şey olmadığını uygulamalı olarak kanıtladı. Yemen’in Aden körfezinde bulunan milyar dolar değerinde bir Amerikan destroyerini sadece ahşaptan bir sal ile vurarak yerle bir etmiş ve kullanılamaz hale getirmişti. Ayrıca sürekli olarak Amerikan konsolosluklarını vurarak bu merkezlerin dünya medyasında iddia edildiği gibi güvenli mekanlar değil sıradan yapılar olduğunu gün yüzüne çıkardı.

Osmanlı hilafetinin yıkılmasının ardından Müslümanlar için hiçte güvenli olmayan dünya artık zalimleri içinde hiç güvenli değildi.Tanzim Kaide cemaati ve Şeri Emirleri Usame bin Ladin ve Eymen Ez Zevahiri samimiyetleri, cömertlikleri ve azimleri ile kısa sürede ümmetin gönlünde taht kurdular.Bu örgüt girişmiş olduğu hiç bir savaş ve mücadelede Allah’ın (swt) izni ile mağlup edilemedi ve kendilerine açılan her savaştan kat ve kat güçlenerek çıktı.

Yemende Şeri Emirlik kurdu..

Sürekli olarak Yemen hükumetinin ve (şii) Huşilerin saldırısına uğrayan Müslüman Yemen halkı da El Kaide nin yardımlarına ve desteğine mazhar oldu. Tanzim Kaide Yemen halkına yapmış olduğu para,silah,mücahit ve tecrübeli komutanlar yardımı ile Yemen halkının kısa sürede güvenli bölgeler ve Şeri Emirlik kurmalarına vesile oldu.

Arap Yarımadası El Kaidesi (AQAP) savaşçıları olduğunu iddia etse de, Zincibar’ı ele geçiren savaşçılar kendilerini Ensar el Şeria örgütü olarak tanıtıyorlar. Üst düzey bir yetkiliye göre ise Ensar el Şeria örgütü El Kaide’nin sadece bir cephesi. El Kaide imamlarından Adil el Adab ise bunu doğruluyor: “Ensar el Şeria ismini kendimizi halka tanıtmak için, hedeflerimizi beyan etmek için, halkımıza davamızın mesajını verebilmek için ve Allah yolunda savaştığımızı anlatmak için kullanıyoruz”.

Zincibar’ın düşmesi, Salih rejiminin istifa baskılarına karşı direndiği bir zamanda gerçekleşti. ABD milli istihbarat başkanı James Clapper, Yemen’deki istikrarsızlığın El Kaide’ye daha özgürce ve rahatça hareket olanağı verdiğini söylüyor ve şöyle diyor: “El Kaide ülkedeki siyasi kargaşadan faydalanarak Yemen’in güneyinde daha saldırgan bir strateji ile hareket etme olanağı buldu ve böylece ABD’nin ve Batı’nın diplomatik çıkarlarını tehdit etmeye devam ediyor”.El Kaide’nin Yemen’deki kaostan yararlandığını bilmeyen yok gibi. El Kaide, Salih rejimini Amerika’nın oyuncağı olarak gören Abyan halkının Şeriat’a dayalı bir sistemi severek karşılayacağını çok zeki bir şekilde farketti. Bunun yanında Amerika’nın füze saldırıları, sivil kayıplar, devletin halka hizmet etmemesi ve fakirlik gibi nedenler de buna katkıda bulundu. Siyasi analist İryani: “Geçmişte Yemen ordusunun ve ABD’nin saldırılarına maruz kalan aşiretler, Zincibar’ın düşmesinden sonra buraya gelerek El Kaide saflarına katıldılar” diyor.

Ensar el Şeria Abyan’da İslami bir emirlik kurdu. Örgüt Zincibar’a yerleştikten sonra halkın sevgisini kazanmaya yöneldi. Princeton Üniversitesi’nden Yemen uzmanı Gregory Johnson, Ensar el Şeria örgütünün Yemen’de hükümetin yapmadığı hizmetleri yapmakta çok atılgan davrandığını ve bu konuda Taliban modelini takip ettiğini belirtiyor.Ensar el Şeriat örgütünün yolları onardığı, elektrik bağlantılarını düzelttiği, yemek dağıttığı ve şehir içinde ve çevresinde güvenlik devriyesi başlattığı görülüyor. Bunun yanısıra halkın sorunlarını gidermek için Şeriat mahkemeleri kuruyor. El Kaide liderlerleri ile sıkça görüşen Yemen’li bağımsız gazeteci Abdurrezzak Cemal: ”El Kaide ve Ensar el Şeria güvensizliği, soyguncuları ve yol kesicileri ile tanınan bölgede halka büyük bir emniyet getirdi “ diyor ve ekliyor: “Zincibar’daki karşılaştığım insanlar güvenliği sağladıkları için El Kaide ve Ensar el Şeria’ya minnettarlar”. Bunun yanında Ensar el Şeria örgütü, Şeriatın gerektirdiği şekilde cezalandırma uyguluyor. 12 Şubat’ta Zincibar’da ABD’ye istihbarat sağladığı gerekçesiyle yakalanan iki kişi örgüt tarafından idam edilmişti.

Afrika kıtasını özgürleştirerek Somali de Şeri Emirlik kurdu..

Amerikanın ve müttefiklerinin Afrika kıtasını ele geçirme planları da Tanzim Kaide örgütünün Afrikalı Müslümanlara yapmış olduğu yardımlar neticesinde yok edildi. Yapmış oldukları karşılıksız yardımlar neticesinde Tanzim Kaide Afrika halkının gönlünde taht kurdu.

”1993 tarihinde El Kaide liderlerinden Muhammed Atıf, Şeyh Tahir Üveys’le Üveys’in İttihad-ı İslam hareketindeki savaşçılarına ileri düzey askeri eğitim vermek üzere anlaştı. El Kaide artık Somali’de yerel İslamcılar arasında ciddi müttefiklere sahipti ve Somali’nin kapıları Amerikalılarla hesaplaşmak için açılmıştı.”

Usame Bin Laden de yıllar sonra Mart 1997’de CNN muhabiri Peter Arnet’e şu açıklamayı yapmıştır:

“Amerikalılar 28 bin askerle dünyanın en fakir Müslüman ülkelerinden Somali’ye kibirli bir şekilde geldiler. Burada güçlü medya varlıklarıyla halka Amerika’lıların dünyadaki en büyük güç olduğunu anlatıyorlardı. 30 bin askerle ülkeyi işgal etmişlerdi. Bütün İslam alemine de göz dağı veriyorlardı. Allah’ın izniyle Amerika’lıların Somali halkına yardıma değil, işgale geldiğini bilen Somalili mücahidler Afganistan’dan ülkeye gönderdiğimiz mücahidlerimizle yardımlaşarak Amerikalılara iyi bir ders verdiler. Amerika’lılar arkalarına bakmadan kısa bir süre sonra Somali’den çekilmeye başladılar.”

Somali de Şeriat Mahkemelerinin Kuruluşu

Afganistan’da El Kaide kamplarında eğitim alan afikalı savaşçılar 1998 Nairobi ve Darusselam saldırılarında da etkin rol oynadılar. 1999’lara gelindiğinde Şeyh Tahir Üveys liderliğindeki İttihad-ı İslam Etyopya ile savaşta oldukça zayıflamış ve hareketin birçok üyesi Afganistan’a hicret etmişti. Ancak İttihad-ı İslam, Somali’nin birçok yerinde kendine bağlı bir yargı sistemi olan Şeriat Mahkemeleri isimli yan bir kuruluş kurmayı başarmıştı. 2000’lere gelindiğinde Şeriat Mahkemeleri yavaş yavaş ülkedeki kargaşadan yorulan halk tarafından destek bulmaya başladı. İttihad-ı İslam artık yerini birçoğu aynı tabandan gelen ancak ismi farklı olan İslam Mahkemeleri Birliğine bırakmıştı.

İslam Mahkemeleri Birliği’nin liderliğini uzun bir süre Şeyh Tahir Uveys yaptı ve El Kaide üyesi Hashi Ayrov’da komutan olarak harekette varlığını sürdürdü. Şeyh Şerif Ahmned de o dönemde İslam Mahkemeleri Birliği’ne katılan kişilerden biridir. Şeyh Şerif, yetenekli bir organizatördü ve bu yeteneği onu İslam Mahkemeleri’nin sözcüsü olmasına kadar götürdü. Ayrıca Ogaden’de yıllarca mücadele veren El Kaide üyesi Somalili Şeyh Muhtar Ayrov da 2000 yılında Mahkemelerin önemli bir lideriydi ve El Kaide ile ciddi bağları vardı.

Somali de kurulan Şeriat Mahkemeleri ve Medreseler ,

10156097_1396897283922268_7869591687938834349_n.jpg


Somali de Şeri Emirliğin öncülüğünde Tarım ve Sulama alanında büyük gelişmeler yaşanıyor ,

10002914_1396897370588926_7151233465257539296_n.jpg


Somali İslam Emirliği bayat ve bozuk ürün tedarikçisi misyoner kızıl haçı ve avrupa menşeli yardım kuruluşlarını ülkeden ve kovdu sivil halka temiz ve sağlıklı gıda yardımı yapıyor,

10262269_1396897310588932_4625393165174304181_n.jpg


Somali örneğinde açık bir şekilde görüldüğü üzere El Kaide fetih ettiği bölgelerde Küçük birer İslam devletleri olan Şeri Emirlikler tesis ederek hem Allah’ın indirdiği ile hükmediyor, hemde bölgenin refaha kavuşması için bölge halkının ihtiyaç duyduğu gerekli ekipmanları temin ederek onların hizmetine sunuyor.

El Kaide Afrika halkına izzetin anahtarının Cihad olduğunu öğretmişti bir kere. Batının sinsice planları ve yardım vaatleri dahi onları Tanzim Kaide cemaatine biat etmekten alı koyamadı. Boko Haram ve Eş Şebab cemaati nin yanı sıra , Libya dan ve Mali den ardı ardına katılımlar yaşandı.

Suriye de Demokrasi değil Şeri Emirlik kuruluyor..

Ortaya atılan bir iddia da El Kaide’nin Suriye de İslami bir yönetim kurmayı hedeflemediği ve demokratik bir devlet kurmayı amaçladığı iddiasıdır. Bu iddia tamamen delilsiz ve gerçeklerden uzak bir iftiradır.

El Kaide nin Suriye deki tek resmi kolu olan Nusret Cephesi tamamen Kuran ve Sünnet merkezli bir yapılanmadır. Şurası , Şeri Kadıları ve Şeri Mahkemeleri mevcuttur. Hedefi Esed rejimini Suriye den def ederek Şam bölgesinde bulunan Müslümanların ortak Şura ile seçtikleri Şeri Emirlik kurmak ve ardından Kudüs’e yönelerek Filistin bölgesini özgürleştirmek ve Ümmetin hasretle özlemini çektiği Hilafet devletini kurmaktır. Bu konuda Şeyh Ebu Muhammed el Cevlani’nin ve Nusret Cephesi Kadılarının detaylı açıklamaları bulunmaktadır.

Nusret Cephesinin adil ve nizami bir şekilde hüküm veren Şeri Mahkemeleri Suriye halkı nazarında büyük hürmet ve saygı görmektedir. Suriye halkı bu Şeri mahkemeleri şu şekilde tanımlamaktadır.

“Eğer işinizin halledilmesini istiyorsanız El Nusra’ya gitmelisiniz. İşleri, adilce ve hızla yoluna koyuyorlar”

Yukarıda sunmuş olduğumuz örneklerde görüleceği üzere El kaide bölge halklarının da desteği ile özgürleştirdiği toprakların tamamında istikrar sağlayarak bu bölgelerde şeri Emirlikler kumakadır. Bu emirliklerin başına ise Sünnet’e uygun olarak kendi içlerinden emirler atıyor.

Tanzim Kaide Müslüman halkları bilinçlendiriyor ve kendilerini savunma yeteneklerini artırıyor..

Dünyanın hemen hemen her yerinde yaşanan ve bütün dünya halkının sessiz kaldığı ve bir kaç erzak paketi ve cılız kınama ile yetindiği katliamlara fiili olarak sadece Tanzim Kaide sessiz kalmadı. Bu Katliamların en meşhurlarının yaşandığı Doğu Türkistan ve Mynmar bölgelerine eğitimli birlikler ve komutanlar ile birlikte silah yardımı da yaparak halkın kendilerini koruma ve Cihad edebilme kabiliyetini oluşturdu. Ve bu bölgelerden güzel haberler almaktayız.

Tanzim Kaide Hilafeti kendi için istemiyor ve Ümmet’in (Ortak Şura’nın) üzerinde ittifak kurduğu halifenin önünü açma gayesi ile hareket ediyor...

Resulullah (sav) şöyle buyurdu ;

”Muhakkak ki imam (Halife) kalkandır. Onunla savaşılır ve korunulur.”(Müslim K. Imara Bab 9 H. No: 1841)

Kısacası El kaide söylem ve sloganların önüne geçerek yapmış olduğu eylemler ve icraatlar ile Ümmetin hilafet boşluğunu tamamlama gayesi ile hareket ediyor ve görevini başarı ile ifa etmektedir. Bu görevini ifa ederken yardıma ihtiyaç duyan hiç bir topluluğun aslolan İslamdır ilkesi ile (gizlileri) akidesini ve menhecini araştırmamış, kendisine biat etmeye davet etmemiş ve onlardan hiç bir karşılık beklememiştir.

Şeri Emirlik olan bölgelerde tefrika çıkarmıyor ve itaat ediyor.

Tanzim kaide Ümmetin sıkıntılarını gidermek adına ve tefrika çıkarmıyor.Küresel bir güç olduğu halde Afganistan bölgesinde Taliban Emirliğine ve Emiri Molla Ömer’e itaat etme konusunda Sünnet’e uygun olarak güzel bir ahlak ile sadakat göstermekten geri durmuyor.

Fitneler karşı uyarı!

10173729_1397153570563306_6257004404516942153_n.jpg


Muhakkak ki İslam tarihinde Osman (ra) ve Ali (ra) örneklerinde görüleceği üzere Fitneler emre itaatsizlik ile başlamıştır.

Resulullah (sav) ümmetini Şeri Emirlere mutlak itaat ile mükellef kılmıştır.

Resulullah (sav) şöyle buyurdu ;

”Artık benden sonra Nebi yoktur. Fakat bir çok Halife olacaktır.” Oradakiler dediler ki; Bu durumda bize ne yapmamızı emredersin? Dedi ki: ”İlk biat edilene vefakar olunuz onlara karşı olan vazifelerinizi yerine getiriniz. Muhakkak ki Allah size karşı olan vazifelerini yapıp yapmadıklarını onlara soracaktır.

(Müslim K. İmara Bab 10 H. No: 1842)

Muhakkak ki Resulullah (sav) Ümmetinin ahir zamanda bir çok sıkıntı yaşayacağını ve fitnelere maruz kalacağını hadislerinde bildirmiş , Bu fitnelere karşı ümmetini fitnelerin çıkacağı bölgelere kadar bilgilendirmiş ve Ümmetinin fitneler karşısında nasıl bir tavır takınacağı konusunda onlara nasihat etmiştir.Tamda Resulullah’ın (sav) bahsettiği zaman diliminde ve mekan da bir takım fitneler zuhur etmektedir.

Devle Cemaati Lideri Şeri Emirler bulunurken kendini Emirül Muminin ilan etti…

Şeri bir Emirlik ve Ümmetin başında Ulul Emirler bulunmakta iken Irak beldesinde bulunan Emir Ümmetin hiç bir Emirine,alimine ve ferdine danışmadan Ortak bir Şura tarafından atanmadan Şam beldesindeki Müslümanların kazanımlarını gasp ederek Devlet kurduğunu bildirdi ve kendisini Emirül Müminin ilan etti. Bu girişimleri Resulullah (sav) in sünnetine açık bir şekilde muhalefet ederek ve Emirine mutlak itaatsizlik yaparak gerçekleştirdi.

Üstelik bu itaatsizliğinin nedenini de komik bir iddia ya ve iftiraya dayandırmaktadır. El Kaide fetih ettiği beldelerde Şeri emirlikler tesis etmiyormuş. El Kaide Yemende ve Somali de kurmuş olduğu emirlikleri demokrasi ile mi yönetmektedir?

Bu beldelerde kurulan Mahkemeler Kuran ve Sünnet ile değilde Avrupa medeni kanunları ile mi hükmetmektedir? Bunlar ne iğrenç ve mesnetsiz iftiralardır.

“İlk biat edilene vefakar olunuz onlara karşı olan vazifelerinizi yerine getiriniz. Muhakkak ki Allah size karşı olan vazifelerini yapıp yapmadıklarını onlara soracaktır.

(Müslim K. İmara Bab 10 H. No: 1842)

Huzeyfe el-Yeman(r.a.)’dan gelen şu rivayet; Resulullah (sav) şöyle buyurdu ;

“… O’nu(Emir’i) dinleyin ve emirlerini yerine getirin. Hatta sırtınız kırbaçlansa, servetiniz kapışılsa bile dinleyin ve itaat edin!”

”Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Rasul’e ve sizden olan ulü’l-emre itaat edin.” (Nisa 59)

Nitekim Müslim, Abdullah b.Amr b.El As’ın Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem]‘den işittiği şu hadisi rivayet eder:

“Kim ki bir imama biat eder, eliyle musafaha ederek kalbinin sevgisini verirse gücü yettiği kadar itaat etsin. Eğer başka birisi gelip o imamla (idareyi ele geçirmek için) mücadele ederse sonra çıkanın boynunu vurun”

Ebu Said el Hudri’den rivayetle Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem] buyurmuştur ki: “Eğer iki Halife’ye (aynı dönemde) biat edilirse kendisine sonradan biat edileni öldürün”

Arfece rivayetinde demiştir ki: Rasulullah [SallAllahu ‘Aleyhi ve Sellem]‘den şunu işittim:“İşiniz (yönetimle ilgili işleriniz) bir adam üzerinde karar kılınmışken birisi gelip sizin birliğinizi parçalamak ve cemaatınızı bölmek isterse onu öldürün”

Devle Cemaati Eymen Ez Zevahiri den Irak ile birlikte Şam beldesinin de yönetiminin kendilerine verilmesini talep etmiş bu talep sünnete uygun bir şekilde ret edilmiştir. Çünkü Sünnet açık bir şekilde bir görevi talep eden kimseye vermeyi yasaklamıştır.

‘’Sahabeden biri şöyle dedi; ‘’Ya Rasulüllah, Allah’ın emrinize verdiği vazifelerden birine beni tayin edermisin? Rasulüllah (s.a.v) Efendimiz; ‘’Vallahi biz bu vazifeyi isteyen veya hırs gösteren hiç kimseyi tayin etmeyiz.’’ (Müslim Kitabül imare 3/1456)

“Allah’a yemin ederim ki yönetim makamına ne onu talep edeni ne de ona sahip olmaya tutkun olanı atamayız.”(Buhari ve Müslim)

Ayrıca Şeyh Eymen Ez Zevahir’nin hikmetli bir şekilde Resulullah (sav) in metodu ile fetih edilen bölgelere kendi içlerinden örf ve adetlerini ve halkın sıkıntılarını hakkı ile bilen Emirler atamasını eleştirmeleri de oldukça vahim ve hikmetsiz bir davranıştır.

El Kaidenin Ümmete karşılıksız olarak sunmuş olduğu hizmetlerin çok küçük bir bölümünü sizler ile paylaştık.

Peki Ümmet’in bunca yarasına merhem olmuş bir cemaate bunca iftiralar atan ve hizmetlerini eleştiren, Ümmetten Hilafet makamını talep eden Devle Cemaatinin El Kaide den ayrıldıktan sonra Ümmetimize sunmuş olduğu faydalar ve hizmetler nelerdir?

Devle Cemaatinin Tanzim Kaide komutanı Ebu Musab Ez Zerkavinin Irak halkı içinde kurduğu muhabbeti ve askeri başarıları yok ettiği ortada iken, yıllardır faaliyet gösterdiği merkezi olan Irak bölgesinde dahi hiç bir başarı elde edememiş ve Kendi bölgesin de istikrarlı bir şekilde kurtarılmış hiç bir bölgesi dahi bulunmadığı halde böyle bir makamı talep etmeye nasıl cür’et edebilir? Üstelik bu göreve talip olmak dahi İslam fıkhına göre caiz bir iş değildir.

Devle Cemaatinin diğer iddialarına gelince ;

Ayrıca Devle Cemaati mensupları ve medyası fitne ile ilgili hadisleri kendileri lehine yontarak Ümmeti yanıltmaya da çalışmaktadır. Bir an için bu hadislerin günümüz vakıalarını işaret ettiğini düşünsek dahi (En doğrusunu Allah swt bilir) hadisler devle cemaatinin lehine değil aleyhinedir.

Şöyle ki ;

  1. İlk iddia Devle Cemaatinin Şam da Zuhur ettiği iddia edilen Taifetul Mansura olduğu ve Resulullah’ın (sav) her Müslümanı kendilerine biat etmeye davet ettiğidir.
  2. İkinci iddia Devle Cemaati Emiri’nin vaad edilen Emirul Muminin ve Mehdi olduğu iddiası.
Devle Cemaatinin ilk iddiasına değinecek olursak, Resulullah’ın (sav) bu konudaki hadisleri devle Cemaatinin lehine değil , tam tersi aleyhinedir.

Fitne Irak da Zuhur eder ve Iraktan yayılır,

Allah Resulü (sav) Irakdan Taifetul Mansuranın değil fitnenin zuhur edeceğinden bahis etmiştir.

Resulullah SAV ;

-Allah’ım! Sa’ımıza ve müddümüze bereket ver/mübarek kıl. Mekke’mize ve Medine’mize bereket ver/mübarek kıl. Şam’ımıza ve Yemen’imize bereket ver/mübarek kıl, diye dua etti. Toplulukta bulunan bir adam:-Ey Allah’ın Peygamberi! Irak’ımıza da (dua et), dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v):-Şeytanın boynuzu orada ortaya çıkacak ve fitne orada yayılacaktır, buyurdu.

(Taberani’nin rivayeti esas alınmıştır. Şam’a bereket duası farklı varyantlarıyla Buhari, Tirmizi, Ahmed, İbni Hibban ve diğerlerinde geçmiştir.)

O halde Irak dan Taifetul Mansuranın değilde Fitne ve Fesadın yayılacağı konusun da bir şüphe bulunmamaktadır.

Konu ile alakalı diğer bir hadisi incelediğimizde , Allah Resulünün (sav) söz konusu ihtilaflar yaşandığı takdirde halka en yakın grubun zafer kazanacağını vurguladığı ortadadır. Devle cemaatinin ise Tanzim Kaide nin Irak halkı ile tesis ettiği iyi ilişkileri yok ederek halkın sevgisini ve muhabbetini değil nefretini kazandığı ortadadır.

Ebu Sa’id radıyallahu anh anlatıyor: ”Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

”Müslümanlar arasına tefrika girip (iki fırkaya ayrıldıkları) zaman dinden çıkan bir taife zuhur edecek. Onları, iki taifeden halka en yakın olanı öldürecektir.”

Müslim, Zekat 150, (1065); Ebu Davud, Sünnet 13, (4667)

Ayrıca Resulullah (sav) insanları Irak ta zuhur eden Siyah sancaklı ordulara değil Horasan (Afganistan ve Veziristanda) zuhur eden siyah sancaklı ordulara katılmaya ve biat etmeye davet etmiştir.

Sizler Horasân tarafından siyah sancakların geldiğini gördüğünüz zaman, o sancakların yanına varın. Çünkü orada Allah’ın halîfesi Mehdî olacaktır.”(Ahmed bin Hanbel, Musned, V, 277)

Allah Resulü (sav) in işret ettiği bölgede zuhur eden orduların Devle Cemaati değilde El Kaide ve Taliban olduğu şüphe götürmezdir.

Irakta ki ordulara değil Şam daki ve Yemende ki ordulara katılın ,

Allah Resulu (sav) ahir zaman ve ahir zaman fitneleri ile alakalı olarak bilgiler verdiği hadislerinde, Ümmetin ahir zamanda ordulara ayrılacağından detaylı bir şekilde bahsetmiş, Ümmetini bu ordulardan Irak’a bağlı olan ordulara değil Şam ve Yemen ordularına biat etmeye davet etmiştir. Günümüzde Tamda Resulullah (sav) in bahsettiği bölgelerde Siyah sancaklı ordular Zuhur etmiştir. Bu ordulardan Irakta bulunan Devle Cemaati hariç hemen hepsi Tanzim Kaideye biatlı dır. (Devle Cemaati El Kaide Lideri Eymen Ez Zevahiriye itaat etmeyerek Tanzim Kaide den ayrılmıştır.)

Ebu Derda (r.a) şöyle rivayet etmiştir;

” Rasulullah (s.a.v):-Muhakkak ki sizler (ilerde) ordular bulacaksınız.

Bir ordu Şam’da, (bir ordu) Mısır’da, (bir ordu) Irak’ta ve (bir ordu) Yemen’de, buyurdu.

Ashab:-Ey Allah’ın Rasulü! Bizim için tercih et (hangisine katılalım)? Dediler. Rasulullah (s.a.v)da:

-Şam ordusuna katılın, buyurdu.

Ashab bu defa:-Ey Allah’ın Rasulü! Biz koyun sürüleri olan kimseleriz. Şam’a gitmeye güç yetiremeyiz, dediler.

Rasulullah (s.a.v) da:

-Şam ordusuna katılmaya güç yetiremeyen kimse Yemen ordusuna katılsın. Şüphesiz Allah Şam’a (ve ehline) benim için kefil olmuştur, buyurdu.”

(Heysemi’nin rivayeti esas alınmıştır. Ebu Davud, Ahmed, İbni Hibban, Hakim, Taberani)

O halde nasıl oluyor da Irak merkezli Devle Cemaati Allah Resulünün (sav) insanları kendi ordularına davet ettiği iddiasında bulunabiliyor? Horasan merkezli ordununda, Şam Merkezli ordununda Tanzim Kaide olduğu şüphe götürmez bir gerçektir.

Ebu Bekir El bağdadi Mehdi mi?

Devle Cemaati mensuplarının nin ikinci iddiası da Emirlerinin Mehdi olduğu iddiasıdır. Resulullah (sav) in bu konu ile alakalı hadisleride devle cemaatinin lehine değil aleyhinedir.

Mehdi Orduları ile Irak da değil Horasanda Zuhur eder, Deccal ise Irak ve Şam arasında zuhur eder,

Zira Resulullah (sav) Mehdinin Irak da değil horasanda zuhur edeceğini buyurmuştur. Irak tan zuhur edecek kimse ise Mehdi değil Deccaldir.

“…Sizden kim Deccal’e yetişirse, ona Kehf suresinin ilk ayetlerini okusun. Deccal, Şam ile Irak arasında bir mevkide çıkar. Sağa gider ifsat eder, sola gider ifsat eder. Ey Allah’ın kulları! Sebat edin!” (Müslim 2937/110, Tirmizi 2341)

Sizler Horasân tarafından siyah sancakların geldiğini gördüğünüz zaman, o sancakların yanına varın. Çünkü orada Allah’ın halîfesi Mehdî olacaktır.”(Ahmed bin Hanbel, Musned, V, 277)

Yine başka bir rivayette Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur ;

“Horasandan (Afganistan-Pakistan ve İran’ın bir kısmını içine alan bölgeden) siyah sancaklar çıkacak hiçbir güç onların hakkından gelemeyecek sonunda o sancaklar İliya’ya (Kudus’e) dikilecektir.” (Tirmizi, Fiten, Bab 79, Hadis no : 226)

Resulullah (sav) Kudüs’ü fetih edecek olan ordunun Iraktaki ordu değil, Horasanda ki ordu olduğunu açıkça beyan etmektedir. Günümüzde o (horasan) bölgedesinde bulunan siyah sancaklı orduların El Kaide ve Taliban olduğu açıkça ortadadır.

Mehdinin künyesi Ebu Abdullah dır. Ve adı Resulullah (sav) in adına benzer,

Yine Mehdi ile ilgili hadislerde Mehdinin Irakta (Bağdatta) değilde Arap yarımadasında doğacağı ve zuhur edeceği konusunda bir çok sahih rivayet bulunmaktadır. Ayrıca Resulullah (sav) Mehdinin Künyesinin Ebu Bekir değilde Ebu Abdullah olacağını beyan etmektedir.

Ebu Naim, Huzeyfe’den tahric etti, Resulullah (s.a.v.) buyurdu:

”Eğer dünyadan bir gün bile kalsa, Allah, ismi Benim ismime, ahlakı Benim ahlakıma uyan ve künyesi de Ebu Abdullah olan bir Reculü gönderecektir.”

Tabarani Kebir’inde ve Ebu Naim İbni Mes’ud’dan tahric ettiler. O dedi, Resulullah (s.a.v.) buyurdu:

”Ehli Beytimden ismi Benim ismim, ahlakı Benim ahlakım olan bir evladım çıkacak ve daha önce zulümle dolu olan dünyayı, O adaletle dolduracaktır. ”

Mehdi istemediği halde kendisine biat edilir, kendisine biat etmeye zorlamaz.

Mehdi ile alakalı hadisleri incelediğimizde Mehdi’nin hilafet makamını istemediği halde hilafet makamına getirileceği ortadadır. Lakin Ebu Bekir el Bağdadi insanları kendilerine biat etmeye davet etmektedir. Hatta Devle cemaati kendisine muhalif olan ve biat etmeyen hemen hemen bütün grupları ”sahveciler , mürtedler” gibi isimler ile itham etmekte ve tekfir etmektedir.

Amr ibni Şuayb, babasından, o da dedesinden rivayetle nebi s.a.v şöyle buyurdu:“Zilka’de ayında kabileler savaşır, o sene hacılar yağmalanır. Mina’da kargaşalık olur. Çok fazla ölüm olur. Kanlar akar, hatta büyük şeytana kadar kanlar akar. Sahibleri/emirleri kaçar, rükün ile makam arasına gelir. Kendisi istemediği halde ona bey’at ederler. Şöyle derler –şayet istemezsen, boynunun vururuz.- Bedir ehli sayısın-ca kişi ona bey’at eder. Yer ve gök sakinleri ondan razı olur.”

Yazımın başında da belirttiğim üzere şahsen hiç kimsenin ve hiç bir ordunun Taifetul mansura olduğu iddiasında değilim, Nefisleri temize çıkarmaktan Allah (swt) ya sığınırım. Sadece uzun yıllardır bu meselenin içinde bulunan ve olayları bizzat yaşayan bir kimse olarak, Devle Cemaatinin iddialarına karşı somut gerçekleri sizin ile paylaşma ihtiyacı hissettim.

En doğrusunu Allah (swt) bilir.

”Ümmetimden bir taife, Allahın emrile hareket etmekte devam eder. Onlar hak üzerinde oldukları halde, kıyamet kopana kadar kendilerini terk eden ve muhalefet eden kimsenin onlara bir zararı dokunmaz. Taki Allahın emri gelinceye kadar onlar insanlara galiptirler.”(Ravi: Hz. Muaviye (r.a.) Ramuz El Hadis)

Muhammed İsra / Ümmet-i İslam




 
yusuf Çevrimdışı

yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kafkasyalı Direnişçiler IŞİD'den Ayrıldı adli videodaki konusmada biyat hakkinda

biz bu karara buyuk alimlerle istisare yaptiktan sonra ulastik diyorlar ve ekliyorlar

TAM BIR BIAT OLMASI ICIN, SAM TOPRAKLARINDA TEK BIR EMIRIN OLMASI GEREKIR .... AMA SURIYEDE HEKESIN ITIFAK ETTIGI TEK BIR EMIR YOKTUR ... EGER OLURSA BOYLE BIR EMIRE BEYAT EDERIZ INSAALLAH ....



 
Üst Ana Sayfa Alt