Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Dikili Taşlar Üzerine Kurban Kesmek

I Çevrimdışı

islami bilgiler

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
بســـم الله الرحمن الرحيم


Dikili Taşlar Üzerine Kurban Kesmek


Şöyle bir soru sorulabil ir:

“Ehl-i Kitabdan olanlar eğer Mesih adına” gibi bir ifade kullanara k hayvan boğazlarlarsa kestikler i hayvanın etini yemenin haram olacağı kuşkusuzdur. Fakat eğer hiç bir isim dile getirmezl erde, içlerinden Hz. İsa veya bir yıldız için hayvan kestikler ini niyet ederlerse o zaman durum nasıl olur?”

Bu soruya şöyle cevap verilebil ir:

Bu noktaya daha önce işaret etmiştik. Bilindiği gibi Cenab-ı Allah (c.c.) “dikili taşlar” üzerine kesilen hayvanların etlerini kesinlikl e haram kılmıştır.

Bu ifadeye göre; böyle bir kesim ehl-i Kitab'dan olan biri tarafından yapılsa da yine haramdır. Çünkü eğer bu haramlığın gerekçesi, kesimi yapan kimsenin putperest olması olsaydı, bu kesimin “dikili taş” üzerinde yapılması ile başka bir yerde yapılması arasında fark olmazdı.

Ayrıca; Cenab-ı Allah'ın (c.c.) ehl-i Kitab tarafından kesilecek hayvanları bize helâl kılması, müşrikler tarafından kesilecek hayvanların haram olduğunu gösterir. Buna rağmen ayette putlar (dikili taşlar) üzerinde kesilecek hayvanlar dan söz edilmesi yeni ve farklı bir anlam taşıyor olmalıdır.

Ayrıca bu ayette “dikili taşlar” üzerine kesilen hayvanlar ile Allah'dan başkası adına boğazlanan hayvanların haram olacakları belirtili yor. Kitab ehlinin Allah'dan başkası için kestikler i hayvanlar, hiç kuşkusuz, “Allahdan başkası için kesilen hayvanlar” yasağının kapsamı içinde yer alır. Dikili taşlar üzerine kesilen hayvanlar da böyledir.

Buna göre ehl-i Kitab'dan olan eğer kiliseler e konan putların üzerinde hayvan keserse bu hayvan “dikili taşlar üzerinde” yapılmış kesimleri n kapsamına girer.

Bilmek gerekir ki, bu konudaki hüküm, putun yanında olup olmamak yüzünden değişmez. Çünkü buradaki haramlık, kişinin hayvanı kesmekle puta tapınmayı ve ona saygı göstermeyi amaçlamış olması gerekçesine dayanır.

Ayette geçen “dikili taşlar” deyimi, bazılarına göre “bir takım putlar” ve bazılarına göre “put olmayan yüksek taşlar” anlamına gelir.

Anlatıldığına göre vaktiyle, İslâmdan Önce Kabe'nin çevresinde üç yüz altmış tane yüksek taş vardı. Cahiliye dönemi arapları hayvanlarını bu taşlar üzerinde boğazlarlar ve etlerini parçalara ayırırlardı. Ayrıca bu taşlara saygı gösterir, onlara taparlardı. Canları isteyince de bu taşları daha çok hoşlarına giden başka taşlarla değiştirirlerdi. Sahabiler den Ebu Zerr'in (Allah ondan razı olsun) nasıl müslüman olduğunu anlatan konuşmasında kana bulanarak renginin kıpkırmızı oluşunu anlatmak üzere kullandığı “Öyle ki, kırmızı renkli dikili taş'a döndüm” şeklindeki benzetme, bu tarihî manzarayı belgeler nitelikte dir.

Ayette kullanılan “Dikili taşlar üzerinde kesilen hayvanlar” deyimi ile ilgili olarak iki farklı açıklama yapılmıştır.

Bu açıklamalardan birine göre; az önce belirttiğimiz gibi gerçekten hayvan kesme işlemi bu taşlar üzerine yapılıyordu. Bu durumda cahiliye arapları kendileri ni putlarına yaklaştırsınlar diye hayvanlarını bu taşlar üzerinde kesmiş oluyorlar dı. Bu görüş, bu taşların put olmadıklarını söyleyenler tarafından ileri sürülmüştür.

Eğer bu görüş doğru ise o takdirde bu taşlar üzerinde kesilen hayvanların haram olması, bu kesimleri n putlar için veya putlara adanarak yapılmış olmasından kaynaklanıyordu. Bu da Allah'dan başkası için yapılan bütün hayvan kesimleri nin haram olmasını gerektiri r. Çünkü bir hayvanın belirli bir yerde kesilmiş olması, ancak Allah'dan başkası için kesilmiş olması bakımından önem taşıyabilir.

Bu yüzden bilindiği gibi Peygamber imiz (salât ve selâm üzerine olsun):

- müşriklerin putlarını sakladıkları yerlerle,

- bayram şenlikleri düzenledikleri yerlerde hayvan kesimi yapılmasını hoş karşılamamıştı.

Demek ki; belirli bir yerde kesilen bir hayvanın etinin mekruh olması orasının şirk yeri olmasından ileri gelebilir . Buna göre; kesim işlemi gerçekten Allah'dan başkası için yapılınca bu olayda haram olma realitesi de meydana gelmiş olur.

İkinci açıklamaya göre; “dikili taşlar üzerine” hayvan kesmek, “dikili taşlar için dikili taşlara” hayvan kesmek demektir. Tıpkı:

“Rasûllullah, Zeyneb için ekmek ve etten meydana gelmiş bir düğün yemeği verdi”,

“Falanca oğlu için yemek verdi” ve

“Filânca oğlu için koyun kesti” sözlerinde olduğu gibi, Cenab-ı Allah'ın (c.c.):

“Size bu başarıyı sağladığı için O'nun büyüklüğünü dile getiresin iz diye...” ayeti de ayni ifade üslubu kategoris ine girer. ( Bakara: 185)

“Dikilitaşlar” deyimini “putların kendileri” anlamında yorumlaya nlara göre bu ifade, hiç bir dolambaçlı özelliği olmayan, açık bir ifadedir. Ayrıca hayvanların bu taşlar için kesilmesi ile Ebu Zerr'in bildirdiği bu taşların “kırmızıya boyanmış olma” durumları da birbiri ile çelişik değildir. Yani bu açıklamaya göre bu deyim gerçek anlamındadır, hiç bir mecazî niteliği yoktur.

Ayette geçen “Dikili taşlar üzerine” deyimi ile ilgili bu iki görüş arasındaki farklılık:

“Biz her ümmet için, Allah'ın kendileri ne rızık olarak verdiği hayvanlar boğazlanırken, onların üzerine O'nun adını ansınlar diye bir mabed yapmışızdır” (Hacc: 28) ayeti ile

“Kâbeye gelsinler de kendileri için bir takım faydalara tanık olsunlar ve Allah'ın kendileri ne rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine belli günlerde onları kurban ederken Allah'ın adını ansınlar” (Hacc: 34) ayeti hakkındaki görüş ve yorum ayrılığına benzer.

Bu ayetlerde geçen “Allah'ın adını hayvanlar üzerine anmak” deyimi, kimine göre, kesilen hayvanın yanında bulunarak anmak anlamına gelirken, diğer bazı yorumcula ra göre bu deyim “size bu başarıyı sağladığı için O'nun büyüklüğünü dile getiresin iz diye...” ayetinde belirtild iği gibi, gerek kurbanlık hayvanın yanında ve gerekse uzağında bu vesile ile Allah'ın adım anmak demektir. Oysa daha önce ima ettiğimiz gibi “Dikili taşlar üzerine kesilen hayvanlar” ayeti hakkındaki bu iki ayrı görüş aslında ayni noktaya varır.

Ayetteki bu deyimle ilgili olarak üçüncü, fakat zayıf bir görüş daha vardır;

Bu görüşe göre bu deyim “dikili taşlar adına” anlamına gelir. Dediğimiz gibi bu zayıf bir görüştür. Çünkü bu anlam, daha önceki “Allah'dan başkası adına kesilen hayvanlar” kapsamı içinde var olduğu için, bu yorumu doğru gördüğümüz takdirde bu ayette tekrarlan mış olur. Fakat ayetin sözleri böyle bir yoruma elverişlidir.

Nitekim Buharî'nin, İbn-i Ömer'e (Allah ondan razı olsun) dayandırarak kaydettiğine göre Peygamber Efendimiz (salât ve selâm üzerine olsun) kendisine henüz vahiy inmeden önce, bir gün Baldah vadisinde Zeyd b. Amr b. Nufeyl'e karşılaştı. O sırada Peygamber imizin Önüne et yemekli bir sofra getirildi . Fakat Zeyd b. Amr:

“Ben sizin putlarınız üzerine kestiğiniz hayvanların etini yemem. Ben sadece üzerinde Allah'ın adı anılarak kesilen hayvanların etini yerim” diyerek bu etli yemekten yemeyi reddetti. (Sahih El-Buhari, Kitap: Hayvanları Boğazlama ve Bayram, Dikili Taşlar ve Putlar Adına Kesilen Kurbanlar la ilgili Hadis, Babı. H. No: 5499, Feth El-Bâri, c. 7, s. 142.)

(Baldah: Mekke'nin batısında bir vadinin ismidir.)

(Zeyd b. Amr b. Nüfeyl El-Advî, Said b. Zeyd'in babası, Ömer b. Hattab'ın amcaoğludur, İbn Hacer, El-İsabesinde şu bilgiyi veriyor: El-Beğavî İbn Münzir ve diğer tarihçiler onun sahabi olduğunu söylüyorlar. Burada bir çelişki vardır. Çünkü söz konusu kişi bisetten (Hz. Peygamber e peygamber lik gelmesi) 5 yıl önce ölmüştür. Bu zat cahiliye döneminde Hanif dinine inanmıştı. Bkz. El-İsâbe, c. 1, 8. 480.)

Başka bir rivayete göre sözü geçen Zeyd b. Amr, Kureyş kabilesin i, kestikler i hayvanlar la ilgili tutumları yüzünden ayıplar ve onlara şöyle derdi;

“Koyunu Cenab-ı Allah yaratıyor ve gökten yağmur yağdırarak onun için otlak yetiştiriyor, fakat sonra siz kalkıyor, bir koyunu Allah'tan başkası adına kesiyorsu nuz”

Zeyd b. Amr bu sözleri ile Kureyşlilerin bu davranışına karşı çıkıyor, onu büyük bir nankörlük olarak niteliyor du.

Ayrıca ayette geçen:

“Allah'dan başkası adına kesilen hayvanlar” deyimi sözel anlamı ile:

“Allah'dan başkası için kesilen kurbanları” ifade eder.

Tıpkı “Bu hayvan şunun için kurban edildi” sözünde olduğu gibi.

Eğer bu deyimin anlamı gerçekten böyle ise, bu “Allah'dan başkası”nın kimliği ister dile getirilsi n, isterse getirilme miş olsun, böyle kesilen bir hayvanın eti, sırf hristiyanın et elde etmek amacı ile kestiği bir hayvanı “İsa adına” diyerek kesmesind en daha kesin ve ağır bir haramdır.

Nitekim farzedeli m ki, biz müslümanlar Allah'a yaklaşmak amacı ile bir kurban kestik. Hiç kuşkusuz, bu kurban sırf et elde etmek için “Allah'ın adına” hayvan kesmemizd en daha arındırıcı ve daha önemli bir hareketti r. Çünkü namaz ve kurban gibi Allah'a dönük ibadetler yapmak, girişeceğimiz her işten Önce Allah'ın adına sığınmaktan daha üstündür.

Bunun tersine, dua ve kurban yolu ile Allah'a ortak koşmak (Dua ve kurbanı, Allah ile birlikte başkasına yöneltmek) hiç kuşkusuz, girişmek üzere olduğumuz bir işten Önce o “başkası”nın adına sığınmaktan daha önemli bir şirktir.

Buna göre et elde etmek için hayvan keserken Hz. İsa'nın veya Meryem'in adını anmak haram olunca, Hz. İsa veya Meryem adına kurban kesmek öncelikle ve haydi haydi haram olur.

Bu açıklamayı göz önünde tutunca; Allah'dan başkasının adı anılarak kesilen hayvanları haram saydığı halde Allah'dan başkası için kurban edilen hayvanları haram saymayan görüşün zayıf ve tutarsız olduğu kolayca anlaşılır.

Oysa bizim bazı dostlarımız da başka bazıları gibi bu görüşe kapılmışlardır. Halbuki, eğer bunun tersi söylenseydi, hiç kuşkusuz daha yerinde ve tutarlı olurdu. Çünkü:

Allah'dan başkasına tapınmak, (kulluk yapmak / İbadet etmek) O'ndan başkasını yardımına sığınmaktan daha koyu bir küfürdür.

Buna göre eğer Allah'a yaklaşmak amacı ile Allah'dan başkası için kurban kesilecek olursa, bu kurbanın eti haram olur. Her ne kadar bu kurbanı keserken besmele çekilse bile değişmez. Tıpkı bu ümmetin bazı münafıklarının velilere veya yıldızlara yaklaşmak amacı ile kurban kesmeleri, buhurdan yakmaları ve bunlara benzer şeyler yapmaları gibi.

Eğer bunları yapanlar mürted (dinden çıkmış) kimseler olursa kestikler i hayvanlar asla mubah olmaz. Üstelik bu kesimlerd e haramlığa yol açan iki faktör bir araya gelmiş olur.

Gerek Mekke'de ve gerekse başka yerlerde rastlanan bazı cahilleri n cinlere kurban kesmeleri de bu kategoriy e girer.

Nitekim bildirild iğine göre Peygamber imiz (salât ve selâm üzerine olsun):

“cinlere kesilen kurbanların etlerinin yenmesini yasaklamıştır.”

Ayrıca bunun böyle olduğunu gösteren bir başka delil de daha önce belirttiğimiz üzere Peygamber imizin “putların saklanmış olduğu yerlerde ve kâfirlerin bayram şenlikleri düzenledikleri alanlarda hayvan kesmeyi yasaklamış” olmasıdır.

Bunun yanında Ebu Davud'un İbn-i Abbas'a (Allah ondan razı olsun) dayanarak bildirdiğine göre Peygamber imiz (salât ve selâm üzerine olsun) bu gerekçe ile eski araplar arasında yaygın bir adet olan deve öldürme yarışını (muakara) yasaklamıştır.

Nitekim ünlü tefsirci Ebu Bekir b. Şeybe'nin, Ebu Reyhane'ye dayanarak bildirdiğine göre, sahabiler den İbn-i Abbas'a bu deve öldürme yarışı hakkında ne düşündüğü sorulmuş, o da bu soruyu soranlara:

“korkarım ki, bu, Allah'dan başkası için hayvan kesme kapsamına girer” diye cevap vermiştir. Yine bu konu ile ilgili olarak tefsirci Ebu İshak, Carud'a dayanarak şöyle bir olay anlatıyor:

“Bir gün Rebah oğullarından İbn-i Vesil adında bir şair, Ebu Farazdak ile Küfe şehri yakınlarındaki bir su başında iddiaya tutuştular. İddiaya göre her ikisi yüzer deve öldüreceklerdi. Her iki tarafın develeri su içmek üzere su başına gelince iddiaya tutuşan taraflar kılıçlarını sıyırarak develerin dizlerini kesmeye koyuldula r. Bunu duyan Küfe halkı, develerin in ve katırlarının sırtına atlayarak olay yerine geldiler, maksatları kesilen develerin etlerinde n pay almaktı. O sırada Kûfe'de olan Hz. Ali (Allah yüzünü ak eylesin) bu olayı öğrenir-öğrenmez Peygamber imizden (salât ve selâm üzerine olsun) kalan, beyaz renkli bir katırın sırtına binerek olay yerine yetişti ve: “Ey ahali! Sakın bu develerin etlerini yemeyiniz . Çünkü bu develer Allah'dan başkası için kesilmişlerdir” diye seslendi.” (İbn Kesir bu olayı Tefsirind e İbn Ebi Hatim'den şu senetle kaydediyo r: “Ahmed b. Yunus, Rebî b. Abdullah, Carud b. Abdullah, c. 2, s. 8.)

Görüldüğü gibi bu ileri gelen sahabiler, Allah'dan başka bir amaç için hayvan kesmeyi “Allah'dan başkası için boğazlama” olarak yorumlamışlardır.

Anlaşılıyor ki; bu ayet, sadece Allah'dan başkasının adı anılarak yapılacak hayvan kesimleri ni değil, Allah'dan başkasının yakınlığını kazanmak amacı ile yapılacak kesimleri de yasak kapsamına almaktadır.

Bunun yanında ikinci kuşak (tabiin) tefsircil eri de “dikili taşlar” üzerine yapılan hayvan kesimleri ni “Allah'dan başkası için” yapılmış kesim saymışlardır.

Nitekim bu kuşağın ünlü tefsir bilgini olan Mücahid, “Dikili taşlar üzsrine kesilen hayvanlar” ayetini açıklarken şöyle diyor:

“Vaktiyle Kabe'nin çevresinde, cahiliye dönemi araplarının uğurlarında kurban kestikler i ve istedikle ri zaman daha hoşlarına gidenleri ile değiştirdikleri bir takım büyük taşlar vardı.” (Bkz. Tefsir-i Mücahid, (Abdurrahm an El-Sûre'ti'nin tahkiki ile s. 185, Taberi Tefsiri, c. 6, s. 48-49.)

Yine bu kuşağın tanınmış tefsir bilginler inden biri olan İbn-i Ebu Şeybe bu ayeti açıklarken:

“Bu Allah'dan başkası için kurban kesmek gibidir” derke bir başka ünlü tefsirci olan Katade:

“Bunlar cahiliye dönemi araplarının taptıkları ve uğurlarına kurban kestikler i bir takım taşlardır. Allah bunu yasaklamıştır” demektedi r.

Tefsirci Ali b. Ebu Talha'ya göre İbn-i Abbas, Kur'andaki bu deyimi:

“Dikilitaşlar, eski arapların üzerlerinde hayvan ve uğurlarında kurban kestikler i taşlardır”(37) diye açıklamıştır.(İbn Cerir El-Taberi, Tefsir, c. 6, s. 49.)

(Ali b. Ebi Talha Salim b. El-Muharik El-Haşimi, aslen Cezire'li olup daha sonra Humus'a taşınmıştır, İbn Abbas'tan bizzat hadis dinlememe sine rağmen ondan hadis nakleder. Doğru sözlü bir ravidir. Nesaî ondan hadis almanın herhangi bir sakıncası yoktur, der. Bir takım hadis tenkitçileri, zayıf olduğunu söylüyor. Müslim, bu raviden tek bir hadis almıştır. Ebu Davud, Nesâî ve İbn Mace'de ondan hadis alanlarda ndır. Hicri, 143 yılında öldü. Tehzib El-Tehzib, c. 7, s. 339-341, biy. No: 567; Takrib, c. 2, s. 39, b. 362.)

Sözlerimizin burasında bize şöyle bir soru sorulabil ir:

“İsmail b. Said, Ahmed İbn Hanbelî'ye, kâfirlerin ilâhlarına adadıkları kurbanları eğer bir müslüman keserse ne lâzım geleceğini sorduğunu ve kendisind en bunun hiç bir sakıncası olmayacağı şeklinde cevap aldığını bildiriyo r. Buna ne dersin?” (El-Muğnî, El-Şerh El-Kebir, c. 11, s. 36.)

(İsmail b. Said El-Şalincî, Ebu İshak, Abdullah b. Hanbel'den en çok nakilde bulunan taraftarl arından olup hanbelile r arasında değeri en yüce olan alimlerde ndir. Ayrıca faziletli bir imam da olan bu İtişi fıkıh ve diğer İslamî ilim dallarında çeşitli eserler vermiş. Hicri 246 yılında ölmüş. Bkz. Tabakat El-Hanabile, c. 1, s. 104, 105; biy: 113; El-Lübab Fî Tehzib El-Ensâb, c. 2, s. 176, 177.)

Bu soruya verilecek cevabımız şudur:

“Ahmed İbn Hanbelî bu cevabı şunun için veriyor. Çünkü müslüman bir kimse söz konusu kurbanı keserken Allah'ın adını anarak keser, onu Allah'dan başkası uğruna kesmeye niyetlenm ez üzerinde Allah'dan başkasının adını anmaz. Başka bir deyimle hayvanı sahibinin niyetinde n başka bir niyetle keserek adak sahibinin amacını etkisiz hale getirir.

Kesim işleminde asıl etkili olan kişi hayvanı kesen, yani kasaptır. Bu yüzden eğer bir müslüman, kesim işini ehl-i Kitab'dan birine havale eder de o adam müslümanın hayvanını Allah'dan başkasının adını anarak keserse bu hayvanın eti mubah olmaz. (El-Muğnî, El-Şerh El-Kebir, c. 11, s. 36.)

İşte kesim işleminin kendisi başlıbaşına bir ibadet olduğu içindir ki, başta Hz. Ali (Allah yüzünü ak etsin) olmak üzere bir çok ilim adamı -ki bunların arasında iki rivayette n birine göre Hanbelî de vardır- hac sırasında ehl-i Kitab'dan birini kurban kesmeye vekil etmeyi mekruh saymışlardır. Çünkü kurban kesmek, tıpkı namaz kılmak gibi, bağımsız bir beden ibadetidi r. Böyle olduğu içindir ki, bu ibadetin belirli yeri zamanı ve başka şartları vardır.

Fakat kesilen kurban etlerini dağıtmak böyle değildir, o malî bir ibadettir . Bu yüzden Harem-i Şerif de kesilen kurbanların etlerine sadece buranın halkına dağıtılmasının gerekli olup olmadığı hususunda alimler arasında görüş farklılığı vardır. Bununla birlikte etlerin Harem halkına dağıtılması gerektiği görüşü daha doğrudur.

Ama zekât vermek kurban kesmek gibi değildir. O sırf malî bir ibadet olduğu için vekilin niyeti yüzünden etkilenme z.

İşte kâfirlerin ve müşriklerin bayramları vesilesi ile kestikler i kurbanlar hakkında söyleyeceklerimiz burada sona ermektedi r.

 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt