28.10.2005 Tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığının Tüm İllerde Okutturduğu "Cumhuriyet" Konulu Cuma Hutbesi
-CUMHURİYET-
Muhterem Cemaat!
İslâm dini, insan fıtratına uygun olarak ortaya koyduğu değerlerle insanların sağlıklı ve güçlü bir toplum halinde yaşamalarını öngörmektedir. Dinimizin önem verdiği "aklın, malın, canın, neslin, şeref ve haysiyetin" korunması ilkeleri, bugün evrensel değerler olarak kabul görmüş temel hak ve hürriyetlerdendir. Her vesileyle samimiyet ve kardeşliği tavsiye eden yüce dinimiz, bu ilkelerle ferdî planda eşitliğin ve karşılıklı saygının vazgeçilmez değerler olduğunu belirtmiştir. Nitekim sevgili Peygamberimiz, "İnsanlar tarağın dişleri gibi birbirlerine eşittirler. Kimsenin kimseye takvadan başka bir üstünlüğü yoktur."[1] "Ey insanlar Rabbiniz birdir, babanız birdir Arab'ın Arab olmayana, Arap olmayanın Arab'a, beyazın siyaha ve siyahın beyaza hiç bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir"[2] sözleriyle, temel hak ve hürriyetlerdeki bu eşitliği dile getirmektedir.
Değerli Müminler!
Kur'an ve Sünnet, ortaya koyduğu üstün değerlerle toplumların kendi hayat şartlarını güzelleştirmelerine yardımcı olmuş, her hangi bir yönetim şekli önermese de "Şûra" prensibini getirerek, toplum işlerinde fertlerin katılımına fırsat tanımıştır. Dinimiz her vesileyle insanlar arasında adaleti ve iyiliği emrederken, fikir ve ifade özgürlüğünü, temel hak ve özgürlüklerde eşitliği ve istişareyi öngörmüştür.
Al-i İmran Suresi 159. ayeti bizlere bu konuda şöyle ışık tutmaktadır: " (Ey Muhammed!) İşlerinde onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et, (Ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah tevekkül edenleri sever"[3]
Aziz Müslümanlar!
İnsanlık, tarih boyunca adalet, iyilik, istişare ve eşit haklara sahip olma gibi bazı değerlerin arayışı içinde olmuştur. Toplumlar, bu değerlerin hayata geçirilmesini sağlamak amacıyla, değişik yönetim biçimlerini uygulamış ve bu konuda daima daha iyinin peşinde olmuşlardır. Arayışlar neticesinde, bu değerlerin güzel bir biçimde gerçekleşmesine imkan veren Cumhuriyet idaresine ulaşılmıştır. Cumhuriyet, dinimizin öngördüğü istişareye dayalı, hak ve özgürlükleri teminat altına alan, insanların yeteneklerini ortaya koyabilmelerine imkan tanıyan, düşünce ve inançlarını serbestçe ifade edebilecekleri bir idare şeklidir.
Aziz Mü'minler!
Kurtuluş savaşını gerçekleştiren iradenin bizlere kıymetli bir armağanı olan ve ilanının 82. yılını bu günlerde kutladığımız Cumhuriyetin, özünde taşıdığı ruha uygun olarak yaşatılmasının en temel vatandaşlık görevlerimizden biri olduğunu unutmayalım. Bize bu kıymetli armağanı bırakan başta Gazi M. Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi hayırla anar, kendilerine Yüce Allah'tan rahmet ve mağfiretler niyaz ederim.
[1] Keşfu'l-Hafa, 2847, C II sh 451
[2]Ahmed b. Hanbel, V, 411
[3]Al-i İmran 3/159
Kaynak: http://www.diyanet.gov.tr/turkish/hutbe/hutbeyazdir.asp?h_id=315
Laik, Demokratik ve Gayri İslami T.C Devletinin izniyle okunan Cuma Hutbesi bu şekildedir. Bakalım Kur'an bize bu kişiler hakkında ne söylüyor.
- KUR'AN'DA BEL'AM KARAKTERLERİNİN ÖZELLİKLERİ -
BEL’AM karakteri için Araf 175-176 göre şunları söyleyebiliriz:
-Bel’am,Allah’ın vahyi ile tanışmış,iman etmiş ama daha sonraları şeytanın ayak oyunlarına kapılmış,dünyalık çıkar için dinini satmış,peygamberini satmış,inananları satmış bir kimsedir.
-Bel’am,bilgisi sayesinde tuğyan etmiş,ilmini nakite çevirme peşine düşmüş,az bir paha karşılığı dinini tahrif etmiş bir şahsiyet.
-Bel’am,heva ve hevesinin peşinden gitmiş,nefsinin arzuları ilah edinmeye başlamış,ilmini önceleri Allah için kullanırken,sistemin çarkına dahil olduktan sonra ilmini egemen güçlerin/zorbaların/müstekbirlerin hizmetine sunmuş bir şahsiyettir.
-Bel’am,cahiliyye sisteminin önemli bir faktörü haline gelirken,egemen güce bağlılığını her fırsatta yineleyen,açıklayan ve sisteme karşı çıkanları dindışı ilan eden yani kraldan daha çok kralcı bir şahsiyet haline gelmiştir.
-Bel’am önceleri Allah’a kul/köle olurken,sonraki hayatında Firavun’un,iktidar güçün kulu/kölesi olmuş bir şahsiyettir.
-Bel’am,Allah’ın ayetlerini hatırlatan kimselere karşı,köpeğin uluması,ürümesi gibi ular ve canla başla inancın hayata hakim olmasına engel olmaya çalışır.
Kur’an’da Bel’am karakterinin anlatıldığı Araf suresi 175-176 ayet dışında da din adamlarının özellikleri değişik ayetlerde ortaya konulur:
1-Allah’ın ayetlerini az bir paha karşılığında satan kimseler
Yanınızdaki Tevrat'ı tasdik ederek indirdiğim Kuran'a, inanın; onu ilk inkar edenler siz olmayın, ayetlerimi hiçbir değere karşılık değiştirmeyin ve bile bile hakkı gizlemeyin. 2/Bakara-41
2-Hakkı gizlerler ve Hakka batılı karıştırırlar
Hakkı batıla karıştırmayın ve bile bile hakkı gizlemeyin. 2/Bakara-42
3-İyiliği/marufu başkalarına emrederler ama kendileri yapmazlar(Sanki onlar bundan muaf)
Kitap'ı okuyup durduğunuz halde kendinizi unutur da başkalarına mı iyilikle emredersiniz? Düşünmez misiniz?. 2/Bakara-44
4-Kitabı tahrif ederler,istedikleri gibi yorumlarlar
Size inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir takımı Allah'ın sözünü işitiyor, ona akılları yattıktan sonra, bile bile onu tahrif ediyorlardı. 2/Bakara-75
5-Kendi yazdıklarını,söyledikleri Allaha izafe etmeye çalışırlar
Vay, Kitabı elleriyle yazıp, sonra da onu az bir değere satmak için, «Bu Allah katındandır» diyenlere! Vay ellerinin yazdıklarına! Vay kazandıklarına. 2/Bakara-79
6-Kitabın işine gelen kısımlarını kabul ederler
Sonra siz, birbirinizi öldüren, aranızdan bir takımı memleketlerinden süren, onlara karşı günah ve düşmanlıkta birleşen, onları çıkarmak haramken size esir olarak geldiklerinde fidyelerini vermeye kalkan kimselersiniz. Kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Aranızda böyle yapanın cezası ancak dünya hayatında rezil olmaktır. Ahiret gününde de azabın en şiddetlisine onlar uğratılırlar. Allah yaptıklarınızdan gafil değildir. 2/Bakara-85
7-Allah’ın kimi ayetlerini gizlerler,gündeme getirmezler
İndirdiğimiz açık delilleri ve hidâyet yolunu -kitapta onu insanlara apaçık göstermemizden sonra- gizleyenler yok mu, işte onlara hem Allah hem de bütün lânet ediciler lânet eder. 2/Bakara-159
8-İnsanların mallarını yolsuzlukla yerler,haksızlık yaparlar
Ey inananlar! Hahamlar ve rahiplerin çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler. Allah yolundan alıkoyarlar. Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda sarf etmeyenlere can yakıcı bir azabı müjdele. 9/Tevbe-34
9-Bilgileri nazaridir,pratik hayatlarında bilgileri işe yaramaz
Kendilerine Tevrat öğretildiği halde, onun gereğini yapmayanların durumu, sırtına kitap yüklenmiş merkebin durumu gibidir. Allah'ın ayetlerini yalanlayan kimselerin durumu ne kötüdür! Allah zalimleri doğru yola eriştirmez. 9/Cuma-5
BEL’AM bir devlet alimi, resmi ideolojinin alimi olarak karşımıza çıkıyor. Bel’am din pazarlamacısıdır ama bu Allah’ın dini değil, afyon haline getirilen bir dinin pazarlamacısıdır. Bu yüzden Bel’am tipli kimselere karşı Müslümanlar uyanık olmalı.
-CUMHURİYET-
Muhterem Cemaat!
İslâm dini, insan fıtratına uygun olarak ortaya koyduğu değerlerle insanların sağlıklı ve güçlü bir toplum halinde yaşamalarını öngörmektedir. Dinimizin önem verdiği "aklın, malın, canın, neslin, şeref ve haysiyetin" korunması ilkeleri, bugün evrensel değerler olarak kabul görmüş temel hak ve hürriyetlerdendir. Her vesileyle samimiyet ve kardeşliği tavsiye eden yüce dinimiz, bu ilkelerle ferdî planda eşitliğin ve karşılıklı saygının vazgeçilmez değerler olduğunu belirtmiştir. Nitekim sevgili Peygamberimiz, "İnsanlar tarağın dişleri gibi birbirlerine eşittirler. Kimsenin kimseye takvadan başka bir üstünlüğü yoktur."[1] "Ey insanlar Rabbiniz birdir, babanız birdir Arab'ın Arab olmayana, Arap olmayanın Arab'a, beyazın siyaha ve siyahın beyaza hiç bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir"[2] sözleriyle, temel hak ve hürriyetlerdeki bu eşitliği dile getirmektedir.
Değerli Müminler!
Kur'an ve Sünnet, ortaya koyduğu üstün değerlerle toplumların kendi hayat şartlarını güzelleştirmelerine yardımcı olmuş, her hangi bir yönetim şekli önermese de "Şûra" prensibini getirerek, toplum işlerinde fertlerin katılımına fırsat tanımıştır. Dinimiz her vesileyle insanlar arasında adaleti ve iyiliği emrederken, fikir ve ifade özgürlüğünü, temel hak ve özgürlüklerde eşitliği ve istişareyi öngörmüştür.
Al-i İmran Suresi 159. ayeti bizlere bu konuda şöyle ışık tutmaktadır: " (Ey Muhammed!) İşlerinde onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et, (Ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah tevekkül edenleri sever"[3]
Aziz Müslümanlar!
İnsanlık, tarih boyunca adalet, iyilik, istişare ve eşit haklara sahip olma gibi bazı değerlerin arayışı içinde olmuştur. Toplumlar, bu değerlerin hayata geçirilmesini sağlamak amacıyla, değişik yönetim biçimlerini uygulamış ve bu konuda daima daha iyinin peşinde olmuşlardır. Arayışlar neticesinde, bu değerlerin güzel bir biçimde gerçekleşmesine imkan veren Cumhuriyet idaresine ulaşılmıştır. Cumhuriyet, dinimizin öngördüğü istişareye dayalı, hak ve özgürlükleri teminat altına alan, insanların yeteneklerini ortaya koyabilmelerine imkan tanıyan, düşünce ve inançlarını serbestçe ifade edebilecekleri bir idare şeklidir.
Aziz Mü'minler!
Kurtuluş savaşını gerçekleştiren iradenin bizlere kıymetli bir armağanı olan ve ilanının 82. yılını bu günlerde kutladığımız Cumhuriyetin, özünde taşıdığı ruha uygun olarak yaşatılmasının en temel vatandaşlık görevlerimizden biri olduğunu unutmayalım. Bize bu kıymetli armağanı bırakan başta Gazi M. Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi hayırla anar, kendilerine Yüce Allah'tan rahmet ve mağfiretler niyaz ederim.
[1] Keşfu'l-Hafa, 2847, C II sh 451
[2]Ahmed b. Hanbel, V, 411
[3]Al-i İmran 3/159
Kaynak: http://www.diyanet.gov.tr/turkish/hutbe/hutbeyazdir.asp?h_id=315
Laik, Demokratik ve Gayri İslami T.C Devletinin izniyle okunan Cuma Hutbesi bu şekildedir. Bakalım Kur'an bize bu kişiler hakkında ne söylüyor.
- KUR'AN'DA BEL'AM KARAKTERLERİNİN ÖZELLİKLERİ -
BEL’AM karakteri için Araf 175-176 göre şunları söyleyebiliriz:
-Bel’am,Allah’ın vahyi ile tanışmış,iman etmiş ama daha sonraları şeytanın ayak oyunlarına kapılmış,dünyalık çıkar için dinini satmış,peygamberini satmış,inananları satmış bir kimsedir.
-Bel’am,bilgisi sayesinde tuğyan etmiş,ilmini nakite çevirme peşine düşmüş,az bir paha karşılığı dinini tahrif etmiş bir şahsiyet.
-Bel’am,heva ve hevesinin peşinden gitmiş,nefsinin arzuları ilah edinmeye başlamış,ilmini önceleri Allah için kullanırken,sistemin çarkına dahil olduktan sonra ilmini egemen güçlerin/zorbaların/müstekbirlerin hizmetine sunmuş bir şahsiyettir.
-Bel’am,cahiliyye sisteminin önemli bir faktörü haline gelirken,egemen güce bağlılığını her fırsatta yineleyen,açıklayan ve sisteme karşı çıkanları dindışı ilan eden yani kraldan daha çok kralcı bir şahsiyet haline gelmiştir.
-Bel’am önceleri Allah’a kul/köle olurken,sonraki hayatında Firavun’un,iktidar güçün kulu/kölesi olmuş bir şahsiyettir.
-Bel’am,Allah’ın ayetlerini hatırlatan kimselere karşı,köpeğin uluması,ürümesi gibi ular ve canla başla inancın hayata hakim olmasına engel olmaya çalışır.
Kur’an’da Bel’am karakterinin anlatıldığı Araf suresi 175-176 ayet dışında da din adamlarının özellikleri değişik ayetlerde ortaya konulur:
1-Allah’ın ayetlerini az bir paha karşılığında satan kimseler
Yanınızdaki Tevrat'ı tasdik ederek indirdiğim Kuran'a, inanın; onu ilk inkar edenler siz olmayın, ayetlerimi hiçbir değere karşılık değiştirmeyin ve bile bile hakkı gizlemeyin. 2/Bakara-41
2-Hakkı gizlerler ve Hakka batılı karıştırırlar
Hakkı batıla karıştırmayın ve bile bile hakkı gizlemeyin. 2/Bakara-42
3-İyiliği/marufu başkalarına emrederler ama kendileri yapmazlar(Sanki onlar bundan muaf)
Kitap'ı okuyup durduğunuz halde kendinizi unutur da başkalarına mı iyilikle emredersiniz? Düşünmez misiniz?. 2/Bakara-44
4-Kitabı tahrif ederler,istedikleri gibi yorumlarlar
Size inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir takımı Allah'ın sözünü işitiyor, ona akılları yattıktan sonra, bile bile onu tahrif ediyorlardı. 2/Bakara-75
5-Kendi yazdıklarını,söyledikleri Allaha izafe etmeye çalışırlar
Vay, Kitabı elleriyle yazıp, sonra da onu az bir değere satmak için, «Bu Allah katındandır» diyenlere! Vay ellerinin yazdıklarına! Vay kazandıklarına. 2/Bakara-79
6-Kitabın işine gelen kısımlarını kabul ederler
Sonra siz, birbirinizi öldüren, aranızdan bir takımı memleketlerinden süren, onlara karşı günah ve düşmanlıkta birleşen, onları çıkarmak haramken size esir olarak geldiklerinde fidyelerini vermeye kalkan kimselersiniz. Kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Aranızda böyle yapanın cezası ancak dünya hayatında rezil olmaktır. Ahiret gününde de azabın en şiddetlisine onlar uğratılırlar. Allah yaptıklarınızdan gafil değildir. 2/Bakara-85
7-Allah’ın kimi ayetlerini gizlerler,gündeme getirmezler
İndirdiğimiz açık delilleri ve hidâyet yolunu -kitapta onu insanlara apaçık göstermemizden sonra- gizleyenler yok mu, işte onlara hem Allah hem de bütün lânet ediciler lânet eder. 2/Bakara-159
8-İnsanların mallarını yolsuzlukla yerler,haksızlık yaparlar
Ey inananlar! Hahamlar ve rahiplerin çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler. Allah yolundan alıkoyarlar. Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda sarf etmeyenlere can yakıcı bir azabı müjdele. 9/Tevbe-34
9-Bilgileri nazaridir,pratik hayatlarında bilgileri işe yaramaz
Kendilerine Tevrat öğretildiği halde, onun gereğini yapmayanların durumu, sırtına kitap yüklenmiş merkebin durumu gibidir. Allah'ın ayetlerini yalanlayan kimselerin durumu ne kötüdür! Allah zalimleri doğru yola eriştirmez. 9/Cuma-5
BEL’AM bir devlet alimi, resmi ideolojinin alimi olarak karşımıza çıkıyor. Bel’am din pazarlamacısıdır ama bu Allah’ın dini değil, afyon haline getirilen bir dinin pazarlamacısıdır. Bu yüzden Bel’am tipli kimselere karşı Müslümanlar uyanık olmalı.