Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Dünya Küre Değil

أ Çevrimdışı

أهل الحديث

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
bilmiyorum araştırmak lazım, ama selefi olupta diyanette imam olanı gördüm, bknz; cumali gökçe
Selefi adam, selefe tabi olandır. Küfrün; dini, kontrol altında tutmak için kurduğu bir yapının itaati altına girerek tevhidi nasıl anlatacaksın? Her şeyden önce sisteme karşı çıkamazsın, hakimiyeti anlatamazsın. Bide imamlarda oluyor mu bilgim yok ama küfür sözü söylemiş veya onaylamışsa durum daha da vahim...
 
Umm Hureyre Çevrimdışı

Umm Hureyre

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bende gassal olmak istiyorum ama diyanete bağlı şeyler dolayısıyla uzak duruyorum risk alamam tagut konusunda hiç.
 
أ Çevrimdışı

أهل الحديث

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bu 657 sayılı kanun bazı hocalar şer'i lafızlarla yemin olmadığı için islamdaki yemin yerine geçmez diyorlar.Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
Taviz vermeye bahane aradıkları için kıvırıyorlar. Ne söylediklerini onlar da bilmiyor. Allah'tan başkası adına (tazimde bulunup) yemin etmek zaten şirktir. Gidip tağutun ilkesine inkılabına bağlı kalmaya, namus ve şeref üzerine yemin etmek ise katmerli şirktir ve küfürdür.

"Halbuki o küfür sözünü elbette söylediler ve müslüman olduktan sonra kâfir oldular." (Tevbe 74)
 
مراد Çevrimdışı

مراد

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Böyle bir yemini kendi ihtiyarı ile yapan ve böyle bir metni kendi ihtiyarıyla imza eden ve kendi ihtiyarıyla elini Türk Bayrağının üzerine koyup yemin eden kişi şüphesiz kâfirdir. Ancak kendi ihtiyarı ile değil de inkâr etmekle beraber zaruret gördüğü için veya sahih bir tevil ile veya tevriye yaparak veya muteber gördüğü ilim ehlini taklid ederek imza eden kişi tekfir edilmez. Evet! Ameli küfürdür ama bahsettiğim durumlar kişiden küfür hükmünü men edecek olan manilerdir.(Tarık Ebu Abdullah memurluk hakkında yazısından alıntı)Yani tümden tekfir edilmez sonucu çıkıyor kişinin durumuna göre.
 
أ Çevrimdışı

أهل الحديث

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Böyle bir yemini kendi ihtiyarı ile yapan ve böyle bir metni kendi ihtiyarıyla imza eden ve kendi ihtiyarıyla elini Türk Bayrağının üzerine koyup yemin eden kişi şüphesiz kâfirdir. Ancak kendi ihtiyarı ile değil de inkâr etmekle beraber zaruret gördüğü için veya sahih bir tevil ile veya tevriye yaparak veya muteber gördüğü ilim ehlini taklid ederek imza eden kişi tekfir edilmez. Evet! Ameli küfürdür ama bahsettiğim durumlar kişiden küfür hükmünü men edecek olan manilerdir.(Tarık Ebu Abdullah memurluk hakkında yazısından alıntı)Yani tümden tekfir edilmez sonucu çıkıyor kişinin durumuna göre.
Tabii ki. Bunlara ek olarak ikrah halindeki birini de tekfir etmeyiz. Orası zaten öyle.

Ancak "zaruret gördüğü"nden kasıt nedir? Onu anlamadım. Rızık korkusu gibi bir şeyse bu mazaret değil, iman eksikliğidir.
 
Salafiyyaaa Çevrimdışı

Salafiyyaaa

لا إله إلا الله
İslam-TR Üyesi
bilmiyorum araştırmak lazım, ama selefi olupta diyanette imam olanı gördüm, bknz; cumali gökçe
Emin misin selefi olduğuna ? Yani adamlar bu işe girerken madde imzalıyor anayasa bağlı kalacağına dair . Hafife alınacak bir mevzu değil ama nasihat bizden alıp almamak sana bağlı .
 
Ahıskalı Çevrimdışı

Ahıskalı

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İlk selefi oldugum zamanlarda aladdin palevi hocanın imamları tekfir etmeyin sözünü görüp imzanın söz yerine gecmeyecegine dair imamlardan nakiller okumuştum. Bu fırsatı değerlendirmek istiyorum
 
Salafiyyaaa Çevrimdışı

Salafiyyaaa

لا إله إلا الله
İslam-TR Üyesi
İlk selefi oldugum zamanlarda aladdin palevi hocanın imamları tekfir etmeyin sözünü görüp imzanın söz yerine gecmeyecegine dair imamlardan nakiller okumuştum. Bu fırsatı değerlendirmek istiyorum
Allah azze ve celle aladdin hocaya rahmet etsin ve hatalarını düzeltsin . Lakin islamda söz ne ise yazı da odur kardeş . Sıkıntılı işler bunlar . Bence sen başka fırsatları değerlendir . Zira sana Ali ra ve dilenci kıssasını araştırıp üzerinde tedebbür etmeni tavsiye ederim. Ayrıca biz her imam kafirdir demiyoruz ama üzerindeki cehalet kalkmış bir kişi ve tevilin engeli yoksa bu imam islam dininden çıkar . Ayrıca imamların sadece madde imzalama işi değil göreve başlamadan önce bazı ayetleri okumayacağına dair de şeyleri var eski bir imamın videosu var orada her şeyi anlatıyor izleyebilirsin biiznillah .
 
أ Çevrimdışı

أهل الحديث

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İlk selefi oldugum zamanlarda aladdin palevi hocanın imamları tekfir etmeyin sözünü görüp imzanın söz yerine gecmeyecegine dair imamlardan nakiller okumuştum. Bu fırsatı değerlendirmek istiyorum
Niyet olursa ve yazı (kağıt gibi) sağlam bir şeye yazılırsa sâhih olur diyenler de var.
Tek taraflı düşünmemek lazım.
 
Lavandula19 Çevrimdışı

Lavandula19

وَلَمْ أَكُنۢ بِدُعَآئِكَ رَبِّ شَقِيًّا
İslam-TR Üyesi
Esselamu aleykum ve rahmetullah, @Ahıskalı akhi. Her mesajı okuyamadım ama naçizane paylaşmak istediğim şeyler var.
İlahiyat okuma niyetiniz, buna dair kurduğunuz hayaller ve planladığınız hedefler eminim ki "fisebilillah" bakıştan doğuyor. Lakin bu bakış pembe bir gözlüğün ardından olursa anlamını yitirir, sağlam kaidelerle temellendiremediği hedeflerinin sonucunu insan sadece kalakalıp izlerken bulabilir kendini.

Bu realiteyi ve tecrübeyi, TC ilahiyat fakülteleri bağlamında kısaca değerlendirelim:
Şahsen okuduğum fakülte bu değildi; lakin ilayihat öğrencisi birkaç selefî kardeşim var. Ehl-i tasavvuf ve benzeri de birçok tanıdığım var ilahiyat mezunu ve aktif öğrenci olan. Dolayısıyla paylaşımlar ve gözlemler işinize yarayabilir.

Açık ve net ki bu fakülteler dini tahrif merkezleridir. En hafifinin bile, kalbe akidevî şek şüphe karıştırmada üstüne yoktur . Bu da demek oluyor ki müfredattan bağımsızlık gerçekçi değildir. Siz müfredatı kafaya takmasanız bile o sizi takacaktır kendine. "Öğretildiği" gibi öğrenip aşılanan usulle çıkarım yaparak sınavları geçme mecburiyetindesiniz. Müfredat kendi başına konuşmuyor; onu hocalar(!) anlatıyor ve bilginizi sınıyor, kağıtlarınızı okuyup notlandırıyor. Dersliklerde sessiz kalıp anlatılanı umursamadığınızı varsayalım. Lakin onlara göre "aykırı" şekilde kaleme alınmış sınav kağıtlarını 4-5 sene boyunca vermeye ve bunun dönütlerine hazırlayın kendinizi. Hocaların çeşit çeşit itikadlarını Kitab ve sunnetle desteklemelerinin, kendinizi nasıl büyük bir tehlike içine attığınız manasına geldiğine detaylı değinmiyorum bile. Kaldı ki siz öğretim üyesi (görevli değil üye, dr doç proflar üyedir) olma gibi ileri bir seviye hedefliyorsunuz. Ne kadar tür organizma ile hemhal olmak zorunda kalacağınızın farkında olunuz. Fakültede diğer hocalarla, dekanlıkta, sıkça tekrar eden toplantı ve seminerlerde, okuyacağınız makalelerde geçireceğiniz her dakikanın, yıllar yılı size nasıl etkide bulunacağını çok iyi tasavvur ediniz.

Dikkatinizi çekerim ki akideye odaklı olarak kaleme aldığım için ihtilat konusuna hiç temas etmedim bile. Ama zirve derecede fitneye sebep olduğu, nakillerle sabit olması hasebiyle kısaca üstünde duralım. Bu "İslamî" fakültelerde dahi karma eğitim ve öğretimin esas olduğunu biliyorsunuzdur. İstisnası var ise bilgisi bende bulunmamakta. Aksine bu konuda Konya'da bir ilahiyat fakültesinde öğrencilerin tekrarlı ısrarlarına rağmen, hazırlık senesinde ayrı olan sınıfların 1.sınıftan itibaren "karma olarak devam ettiği" acı gerçeğini birinci kaynaktan öğrenmiştim. Hassasiyet sahibi öğrenciler devamlı diken üstünde yaşıyor haberiniz olsun. Düşününüz en mahrem konuları hatta bazen düşünmeye haya ettiğiniz konuları kadınlarla, genç kızlarla aynı ortamda dinlemek! Çoğunun şer'î tesettürü falan da yok. Ancak teberruc. Ayrıca öğrencisi ayrı dert kadın öğretim üyesi ayrı dert. Yıllarca buna maruz kalıp harama bakmaya "mecburiyet" gözüyle bakan erkekler az değil. Tesettüründe zorlanmaya başlayan, süse düşkünleşen kız öğrenciler de az değil. Taviz de tavizi doğuruyor malum. Yüzleşmeye hazır olmalısınız böyleleriyle. Böylelerine dönüşmekten ise orada "iradeyle" bulunup da kendinizi nasıl koruyacağınızın reçetesi bende yok ne yazık ki.

Genç, dininiz adına heyecanlı ve gayretlisiniz ki bu çok değerlidir ummet adına. İnanın size böyle kara bir tablo hiçbir kardeşiniz çizmek istemez. Ama tağutî, firavnî katı bir düzenin altındayız ve okullar çok göz önünde. Hatırlayınız ki akhi, şeytanın atıyla cennete koşulmaz. Gideceğiniz yer ise, gözlemlerime göre şeytanın atlarının hipodromudur. Bunu aşırı buluyorsanız, "gidip en azından deneyeceğim denemeden bilemem" diyorsanız elbette karar size ait. Güvenilir ilim ehlinden pozitif cevap da görmedim bu arada, tabii ki siz de okumuşsunuzdur.
Ben sadece bunu geridönüşlü bir karar olarak vermenizin, fakülte kaynaklı olası bir hayal kırıklığını önleyeceğini söyleyebilirim. B ve hatta C planınız olsun hayatınızı yönlendirme ve ekonomik gelir konusunda. Zira aile reisi olacakmışsınız : )) Barakallah taş çatlasa 20'dir yaşınız Allahu alem, genç yaşta eş olmaya uygun gördüğünüz bir bacı bulmuşsunuz ki inanın birçok Müslümana çok zor sunulan bir lütuftur bu. Allah subhanehu ve teala kararlarınızı hayra yönlendirsin, eşinizi ve zürriyetinizi göz aydınlığınız kılsın, sizleri tevhid üzere yaşatıp tevhid üzere vefat ettirsin amin.
 
Son düzenleme:
Alketa Çevrimdışı

Alketa

1 Milyoncu : )
İslam-TR Üyesi
Esselamu aleykum ve rahmetullah, @Ahıskalı akhi. Her mesajı okuyamadım ama naçizane paylaşmak istediğim şeyler var.
İlahiyat okuma niyetiniz, buna dair kurduğunuz hayaller ve planladığınız hedefler eminim ki "fisebilillah" bakıştan doğuyor. Lakin bu bakış pembe bir gözlüğün ardından olursa anlamını yitirir, sağlam kaidelerle temellendiremediği hedeflerinin sonucunu insan sadece kalakalıp izlerken bulabilir kendini.

Bu realiteyi ve tecrübeyi, TC ilahiyat fakülteleri bağlamında kısaca değerlendirelim:
Şahsen okuduğum fakülte bu değildi; lakin ilayihat öğrencisi birkaç selefî kardeşim var. Ehl-i tasavvuf ve benzeri de birçok tanıdığım var ilahiyat mezunu ve aktif öğrenci olan. Dolayısıyla paylaşımlar ve gözlemler işinize yarayabilir.

Açık ve net ki bu fakülteler dini tahrif merkezleridir. En hafifinin bile, kalbe akidevî şek şüphe karıştırmada üstüne yoktur . Bu da demek oluyor ki müfredattan bağımsızlık gerçekçi değildir. Siz müfredatı kafaya takmasanız bile o sizi takacaktır kendine. "Öğretildiği" gibi öğrenip aşılanan usulle çıkarım yaparak sınavları geçme mecburiyetindesiniz. Müfredat kendi başına konuşmuyor; onu hocalar(!) anlatıyor ve bilginizi sınıyor, kağıtlarınızı okuyup notlandırıyor. Dersliklerde sessiz kalıp anlatılanı umursamadığınızı varsayalım. Lakin onlara göre "aykırı" şekilde kaleme alınmış sınav kağıtlarını 4-5 sene boyunca vermeye ve bunun dönütlerine hazırlayın kendinizi. Hocaların çeşit çeşit itikadlarını Kitab ve sunnetle desteklemelerinin, kendinizi nasıl büyük bir tehlike içine attığınız manasına geldiğine detaylı değinmiyorum bile. Kaldı ki siz öğretim üyesi (görevli değil üye, dr doç proflar üyedir) olma gibi ileri bir seviye hedefliyorsunuz. Ne kadar tür organizma ile hemhal olmak zorunda kalacağınızın farkında olunuz. Fakültede diğer hocalarla, dekanlıkta, sıkça tekrar eden toplantı ve seminerlerde, okuyacağınız makalelerde geçireceğiniz her dakikanın, yıllar yılı size nasıl etkide bulunacağını çok iyi tasavvur ediniz.

Dikkatinizi çekerim ki akideye odaklı olarak kaleme aldığım için ihtilat konusuna hiç temas etmedim bile. Ama zirve derecede fitneye sebep olduğu, nakillerle sabit olması hasebiyle kısaca üstünde duralım. Bu "İslamî" fakültelerde dahi karma eğitim ve öğretimin esas olduğunu biliyorsunuzdur. İstisnası var ise bilgisi bende bulunmamakta. Aksine bu konuda Konya'da bir ilahiyat fakültesinde öğrencilerin tekrarlı ısrarlarına rağmen, hazırlık senesinde ayrı olan sınıfların 1.sınıftan itibaren "karma olarak devam ettiği" acı gerçeğini birinci kaynaktan öğrenmiştim. Hassasiyet sahibi öğrenciler devamlı diken üstünde yaşıyor haberiniz olsun. Düşününüz en mahrem konuları hatta bazen düşünmeye haya ettiğiniz konuları kadınlarla, genç kızlarla aynı ortamda dinlemek! Çoğunun şer'î tesettürü falan da yok. Ancak teberruc. Ayrıca öğrencisi ayrı dert kadın öğretim üyesi ayrı dert. Yıllarca buna maruz kalıp harama bakmaya "mecburiyet" gözüyle bakan erkekler az değil. Tesettüründe zorlanmaya başlayan, süse düşkünleşen kız öğrenciler de az değil. Taviz de tavizi doğuruyor malum. Yüzleşmeye hazır olmalısınız böyleleriyle. Böylelerine dönüşmekten ise orada "iradeyle" bulunup da kendinizi nasıl koruyacağınızın reçetesi bende yok ne yazık ki.

Genç, dininiz adına heyecanlı ve gayretlisiniz ki bu çok değerlidir ummet adına. İnanın size böyle kara bir tablo hiçbir kardeşiniz çizmek istemez. Ama tağutî, firavnî katı bir düzenin altındayız ve okullar çok göz önünde. Hatırlayınız ki akhi, şeytanın atıyla cennete koşulmaz. Gideceğiniz yer ise, gözlemlerime göre şeytanın atlarının hipodromudur. Bunu aşırı buluyorsanız, "gidip en azından deneyeceğim denemeden bilemem" diyorsanız elbette karar size ait. Güvenilir ilim ehlinden pozitif cevap da görmedim bu arada, tabii ki siz de okumuşsunuzdur.
Ben sadece bunu geridönüşlü bir karar olarak vermenizin, fakülte kaynaklı olası bir hayal kırıklığını önleyeceğini söyleyebilirim. B ve hatta C planınız olsun hayatınızı yönlendirme ve ekonomik gelir konusunda. Zira aile reisi olacakmışsınız : )) Barakallah taş çatlasa 20'dir yaşınız Allahu alem, genç yaşta eş olmaya uygun gördüğünüz bir bacı bulmuşsunuz ki inanın birçok Müslümana çok zor sunulan bir lütuftur bu. Allah subhanehu ve teala kararlarınızı hayra yönlendirsin, eşinizi ve zürriyetinizi göz aydınlığınız kılsın, sizleri tevhid üzere yaşatıp tevhid üzere vefat ettirsin amin.

Mis gibi yazmis helal olsun valla.
 
el-Buveyti Çevrimdışı

el-Buveyti

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ba nam-e Xodavend-e Bakhsande u Mehreban -- بسم الله الرحمن الرحيم -- Esirgeyen ve bağışlayan Tengrinin adıyla -- In the name of god the most merciful


Ekli dosyayı görüntüle 30746

Yukarıda ki dünya ve arz ötesi dünyalar tasavvurunun Kur'an ve sünnete daha bir muvafık olduğuna inanıyorum. Resimde görüyorsunuz ki en ortada dünya arzı var etrafını antartika buzulları ihata etmiş. Eğer bu buzuldan surları aşarsak yeni bir bahrı muhit içinde başka kıtalar ve yaşayan halklar ile bizi karşılayacaktır. Burası ikinci kat yeryüzüdür. Daha da ilerlersek yeni bir ihata etmiş bir surla karşılaşırız ve burayı da geçersek üçüncü kat arz bize hoşgeldiniz diyecektir. Taki yedi kat arzı böylelikle katedebileceğiz...

Şimdi bu iddia hakkında bir nakil sunmak istiyorum. Bu tarz rivayetleri 'İsrailiyyat' olarak değerlendirip inkar edenler olacaktır ama bu bilgi israiliyattan olsa bile bunu bize aktaran Sultan-ı müfessirin İbn Abbas'ın (rah) kendisidir. Bu yüzden benim için bağlayacıdır. Kabul edip etmemek itikadi bir mevzu değildir. Ama inancımızı her açıdan selefe göre şekillendirirsek karlı çıkarız kanaatindeyim.

Rivayeti İbn Ebi Hatim Tefsirinde (10/3307), Suyuti Dürrü'l-Mensur adlı tefsirinde (7/589) gibi kaynaklarda geçmektedir. İbn Kesir senedinde inkıta olduğunu belirtmiştir;

عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ: خَلَقَ اللَّهُ مِنْ وَرَاءِ هَذِهِ الْأَرْضِ بَحْرًا مُحِيطًا بِهَا ثُمَّ خَلَقَ مِنْ وَرَاءِ ذَلِكَ جَبَلًا يُقَالُ لَهُ ق السَّمَاءُ الدُّنْيَا مُتَرَفْرِفَةٌ عَلَيْهِ، ثُمَّ خَلَقَ مِنْ ‌وَرَاءِ ‌ذَلِكَ ‌الْجَبَلِ ‌أَرْضًا ‌مِثْلَ ‌تِلْكَ ‌الْأَرْضِ ‌سَبْعِ ‌مَرَّاتٍ، ثُمَّ خَلَقَ مِنْ وَرَاءِ ذَلِكَ بَحْرًا مُحِيطًا بِهَا، ثُمَّ خَلَقَ مِنْ وَرَاءِ ذَلِكَ جَبَلًا يُقَالُ لَهُ «ق» السَّمَاءُ الثَّانِيَةُ مُتَرَفْرِفَةٌ عَلَيْهِ حَتَّى عَدَّ سَبْعَ أَرْضِينَ وَسَبْعَةَ أَبْحُرٍ وَسَبْعَةَ أَجْبُلٍ وَسَبْعَ سموات قَالَ: وَذَلِكَ قَوْلُهُ وَالْبَحْرُ يَمُدُّهُ مِنْ بَعْدِهِ سَبْعَةُ أَبْحُرٍ

''İbn Abbas dedi ki; Allah bu arzın ötesinde bir deniz yaratmıştır ki bu arzı tamamen kuşatmaktadır, sonra bunun ötesinde adı Kaf olan bir dağ yaratmıştır. Dünya seması burayı örtmektedir, sonra bu dağın ötesinde bu arz gibi yedi kere başka bir arz yaratmıştır. Sonra bunların ötesinde bir bahrı muhit vardır. Bu denizin ötesinde de kendisine Kaf denen başka bir dağ yaratmıştır. İkinci kat sema bu dağın üzerinden herşeyi kapsamaktadır. Böylelikle yedi arzı, yedi denizi, yedi göğü dağlarıyla birlikte saymıştır. Bu anlattıklarım şu ayetin tefsiridir; (deniz de (mürekkep olsa da) ona arkasından yedi deniz de yardım eylese..)
Bana böylesi bir tasavvur daha bir inandırıcı geliyor her ne kadar isnadı zayıf olsa da...

"Tengri" de ne oluyor?
Allah yazsana
 
el-Buveyti Çevrimdışı

el-Buveyti

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Dünya geoittir.Dünya'nın düz olduğunu iddia edenler Bilimin B'sinden haberi olmayan bağnaz insanlardır.

Bir konu hakkında o ilme vakıf olmadan cahilce konuşmak ancak cahillerin yapacağı iştir.Dünya'nın geoit olduğuna dair bilimsel ve akli bir çok delil vardır.Buraya yazardım ama tüm delilleri toplamam vakit alır.Ayrıca uğraşmak da istemiyorum.Çünkü
bize ne Dünyada ne de ahirette hiç bir getirisi olmayan bir bilgiye bu kadar vakit harcayıp anlatmak çok saçma olur.Selametle...

"Faydasız ilimden Allah'a sığınırım."

(Tirmizî, Daavât, 68)

"Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden, huşu duymayan kalpten, kabul olunmayan duadan, doymayan nefisten sana sığınırım."

(Müslim (Zikir 73))


Hazreti Câbir Radıyallahu Anh anlatıyor:

"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Allah'tan faydalı ilim dileyin, faydasız ilimden Allah'a sığının" buyurdu."

(İbnu Mace Sünen (3843) - Hds::7149))


(NOT:Şu konu yanlış anlaşılmasın eğer Kur'an ve sünnet net bir şekil de Dünya düz deseydi biz de elbet öyle derdik.Bilim aksini söylese bile.

Ama durum öyle değil ne Kur'an da ne de sünnette düz olduğuna dair tek bir sahih rivayet veya ayet yok.Ama geoit olduğuna dair dolaylı yoldan işaret edebilecek bazı ayetler var.

Ne Kur'an ve sünnetten düz olduğuna dair bir deliliniz var ne de bilimsel ve akli bir deliliniz var ona rağmen bu kadar inat niye anlamak mümkün değil.)

Tefsir kitaplarına baksan delilini görürsün. Ekser müfessirlere göre dünyanın (yerin) şekli (forması) düzdür
 
أ Çevrimdışı

أهل الحديث

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Tefsir kitaplarına baksan delilini görürsün. Ekser müfessirlere göre dünyanın (yerin) şekli (forması) düzdür

Müslümanlardan imam ya da alim olarak isimlendirilmeye müstehak olmuş hiçbiri (radıyallahu anhum) yeryüzünün (küre şeklinde) olduğunu inkar etmemiştir ve onların reddettiğine dair hiçbir nakil yoktur. Aksine, Kur’an ve Sünnet’teki delil küre şeklinde olduklarınadır.

İbni Hazm, el-Fasl fi’l-Milel ve’l-Ahva ve’l-Nihal, 2/78

/*/*/*/

İmam Ahmed’in ikinci tabakadan ashabından olan Ebu’l Huseyn Ahmed ibni Ca’fer ibni el-Münadi’den bu konuda görüş birliğini nakleden İbn Teymiyye şöyle demektedir:

“Müslüman alimlere göre sema yuvarlaktır. Birden çok Müslüman alim ve Müslüman imamlar, Müslümanların bunda icma ettiklerini nakletmiştir. İmam Ahmed’in ikinci tabakadan Ashabı’ndan Ayan’dan (önde gelen seçkinlerden) ve yaklaşık dörtyüz kitap telif etmiş olan Ebu’l Huseyn Ahmed ibni Ca’fer ibni el-Münadi gibi. Bu hususta İcma ayrıca İmam Ebu Muhammed ibni Hazm ve Ebu’l Ferec ibnu’l Cevzi’den de nakledilmiştir. Ulema (rahimahumullah) ma’ruf isnad ile sahabeden (radıyallahu anhum ecmain), tabiinden (rahimahumullah) nakletmişler ve Allah’ın Kitabı’ndan ve Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) Sünneti’nden zikretmişler, işitme yollu deliller ile detaylıca tartışmışlardır. Hesab (matematik) delili de kaimdir. Ehli Cedel’den olup, Müneccimlerle (astrolog/filozof) tartıştıklarında tartışma gereği inkar edip ‘Kare de olabilir, altıgen de olabilir yada bunun gibi (başka şekillerde de olabilir).’ diyenler dışında Müslüman alimlerden bunu inkar edeni bilmiyorum. Onlar da küre şeklinde olduğunu inkar etmediler ama aksinin de olabileceğini söylediler. Kati olarak; küre şeklinde değildir diyen –cahiller’den sözlerine ehemmiyet verilmeyecekler dışında- kimseyi bilmiyorum.”

| İbni Teymiyye, Mecmu el-Feteva, 6/586

/*/*/*/

İbn Teymiyye bu sözün ardından şu delilleri zikretmiştir;

وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ كُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ

“Geceyi ve gündüzü, güneşi ve ay’ı yaratan O’dur. Her biri bir yörüngede yüzerler. “ (Enbiya 33)

;لَا الشَّمْسُ يَنبَغِي لَهَا أَن تُدْرِكَ الْقَمَرَ وَلَا اللَّيْلُ سَابِقُ النَّهَارِ وَكُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ

“Güneşin aya erişip yetişmesi gerekmez. Gecede gündüzü geride bırakıcı değildir. Hepsi de birer yörüngede yüzerler. “ (Yasin 40)
 
el-Buveyti Çevrimdışı

el-Buveyti

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Müslümanlardan imam ya da alim olarak isimlendirilmeye müstehak olmuş hiçbiri (radıyallahu anhum) yeryüzünün (küre şeklinde) olduğunu inkar etmemiştir ve onların reddettiğine dair hiçbir nakil yoktur. Aksine, Kur’an ve Sünnet’teki delil küre şeklinde olduklarınadır.

İbni Hazm, el-Fasl fi’l-Milel ve’l-Ahva ve’l-Nihal, 2/78

/*/*/*/

İmam Ahmed’in ikinci tabakadan ashabından olan Ebu’l Huseyn Ahmed ibni Ca’fer ibni el-Münadi’den bu konuda görüş birliğini nakleden İbn Teymiyye şöyle demektedir:

“Müslüman alimlere göre sema yuvarlaktır. Birden çok Müslüman alim ve Müslüman imamlar, Müslümanların bunda icma ettiklerini nakletmiştir. İmam Ahmed’in ikinci tabakadan Ashabı’ndan Ayan’dan (önde gelen seçkinlerden) ve yaklaşık dörtyüz kitap telif etmiş olan Ebu’l Huseyn Ahmed ibni Ca’fer ibni el-Münadi gibi. Bu hususta İcma ayrıca İmam Ebu Muhammed ibni Hazm ve Ebu’l Ferec ibnu’l Cevzi’den de nakledilmiştir. Ulema (rahimahumullah) ma’ruf isnad ile sahabeden (radıyallahu anhum ecmain), tabiinden (rahimahumullah) nakletmişler ve Allah’ın Kitabı’ndan ve Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) Sünneti’nden zikretmişler, işitme yollu deliller ile detaylıca tartışmışlardır. Hesab (matematik) delili de kaimdir. Ehli Cedel’den olup, Müneccimlerle (astrolog/filozof) tartıştıklarında tartışma gereği inkar edip ‘Kare de olabilir, altıgen de olabilir yada bunun gibi (başka şekillerde de olabilir).’ diyenler dışında Müslüman alimlerden bunu inkar edeni bilmiyorum. Onlar da küre şeklinde olduğunu inkar etmediler ama aksinin de olabileceğini söylediler. Kati olarak; küre şeklinde değildir diyen –cahiller’den sözlerine ehemmiyet verilmeyecekler dışında- kimseyi bilmiyorum.”

| İbni Teymiyye, Mecmu el-Feteva, 6/586

/*/*/*/

İbn Teymiyye bu sözün ardından şu delilleri zikretmiştir;

وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ كُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ

“Geceyi ve gündüzü, güneşi ve ay’ı yaratan O’dur. Her biri bir yörüngede yüzerler. “ (Enbiya 33)

;لَا الشَّمْسُ يَنبَغِي لَهَا أَن تُدْرِكَ الْقَمَرَ وَلَا اللَّيْلُ سَابِقُ النَّهَارِ وَكُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ

“Güneşin aya erişip yetişmesi gerekmez. Gecede gündüzü geride bırakıcı değildir. Hepsi de birer yörüngede yüzerler. “ (Yasin 40)
Hepsi kuru bir iddia.
Peki ben sana aksini söyleyen ekser fukahanın, ekser müfessirlerin görüşüne göre yerin şekli düzdür diğe getirsem ne olacak?
 
el-Buveyti Çevrimdışı

el-Buveyti

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Müslümanlardan imam ya da alim olarak isimlendirilmeye müstehak olmuş hiçbiri (radıyallahu anhum) yeryüzünün (küre şeklinde) olduğunu inkar etmemiştir ve onların reddettiğine dair hiçbir nakil yoktur. Aksine, Kur’an ve Sünnet’teki delil küre şeklinde olduklarınadır.

İbni Hazm, el-Fasl fi’l-Milel ve’l-Ahva ve’l-Nihal, 2/78

/*/*/*/

İmam Ahmed’in ikinci tabakadan ashabından olan Ebu’l Huseyn Ahmed ibni Ca’fer ibni el-Münadi’den bu konuda görüş birliğini nakleden İbn Teymiyye şöyle demektedir:

“Müslüman alimlere göre sema yuvarlaktır. Birden çok Müslüman alim ve Müslüman imamlar, Müslümanların bunda icma ettiklerini nakletmiştir. İmam Ahmed’in ikinci tabakadan Ashabı’ndan Ayan’dan (önde gelen seçkinlerden) ve yaklaşık dörtyüz kitap telif etmiş olan Ebu’l Huseyn Ahmed ibni Ca’fer ibni el-Münadi gibi. Bu hususta İcma ayrıca İmam Ebu Muhammed ibni Hazm ve Ebu’l Ferec ibnu’l Cevzi’den de nakledilmiştir. Ulema (rahimahumullah) ma’ruf isnad ile sahabeden (radıyallahu anhum ecmain), tabiinden (rahimahumullah) nakletmişler ve Allah’ın Kitabı’ndan ve Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) Sünneti’nden zikretmişler, işitme yollu deliller ile detaylıca tartışmışlardır. Hesab (matematik) delili de kaimdir. Ehli Cedel’den olup, Müneccimlerle (astrolog/filozof) tartıştıklarında tartışma gereği inkar edip ‘Kare de olabilir, altıgen de olabilir yada bunun gibi (başka şekillerde de olabilir).’ diyenler dışında Müslüman alimlerden bunu inkar edeni bilmiyorum. Onlar da küre şeklinde olduğunu inkar etmediler ama aksinin de olabileceğini söylediler. Kati olarak; küre şeklinde değildir diyen –cahiller’den sözlerine ehemmiyet verilmeyecekler dışında- kimseyi bilmiyorum.”

| İbni Teymiyye, Mecmu el-Feteva, 6/586

/*/*/*/

İbn Teymiyye bu sözün ardından şu delilleri zikretmiştir;

وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ كُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ

“Geceyi ve gündüzü, güneşi ve ay’ı yaratan O’dur. Her biri bir yörüngede yüzerler. “ (Enbiya 33)

;لَا الشَّمْسُ يَنبَغِي لَهَا أَن تُدْرِكَ الْقَمَرَ وَلَا اللَّيْلُ سَابِقُ النَّهَارِ وَكُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ

“Güneşin aya erişip yetişmesi gerekmez. Gecede gündüzü geride bırakıcı değildir. Hepsi de birer yörüngede yüzerler. “ (Yasin 40)
İbn el-Münadi ile İbn Teymiyyenin arasında kaç asır bir zaman dilimi var?
Nerde bu "icma"nın senedi?
 
Üst Ana Sayfa Alt