Suriyeli muhaliflerin en göze çarpan karakterlerinden biri olan Ebu Muhammed el Cevlani'nin 'cihad' geçmişi Amerika'nın Irak işgaline dayanıyor. Suriyeli bir genç olan Cevlani, 2003 Amerika-Irak savaşında El Kaide saflarında savaşmak için Irak’a geçmişti. Suriye devrimi başladığında örgüt tarafından 2012 yılında Suriye’ye gönderildi. El Kaide’nin Suriye kolu Nusra Cephesi’ni kuran Cevlani, 2016 yılında El Kaide’den ayrıldığını duyurarak isim değişikliğine gitti.
Doğumu ve yetişmesi
1981 yılında Deyrizor şehrine bağlı Şuheyl (Al Shheel) kasabasında aslen İdlibli olan orta gelirli bir ailede dünyaya geldi. Bir diğer iddiaya göre ise Golan Tepeleri'ndeki el-Rafid köyünde doğdu. İsrail'in bölgeyi işgali sebebiyle ailesi bölgeyi terk etti ve Şam'a yerleşti. Kullandığı "Cevlani-Golani-Colani (Golanlı)" mahlası nedeniyle bu bilgi, doğruluğu daha güçlü olarak değerlendirilmektedir.
Annesinin coğrafya öğrenmeni olduğu belirtilen Cevlani'nin babasının da ekonomi üzerine akademik çalışmaları olduğu ileri sürülmektedir.
Ayrıca uzun yıllar dışişleri ve devlet başkanlığı yardımcılığı yapan Faruk el-Şara'nın akrabasıdır.
Şam (Dımeşk) Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okuyan Cevlani, Amerika’nın 2003 Irak işgalinden sonra El Kaide saflarında savaşmak için tıp fakültesini üçüncü sınıfta terk edip Irak’a geçti.
Fikri yönelim
“Selefi Cihat” ekolüne bağlılığını gizlemeyen Cevlani, özellikle Amerika-Irak savaşının ardından Irak koluna katıldığı El Kaide’yi benimsedi. Irak El Kaidesi lideri Ebu Musab ez-Zerkavi komutanlığında çalışarak daha sonra Eymen ez Zevahiri’ye bağlılığını duyurdu. Nusra Cephesi'ni fesh ederek Şam'ın Fethi Cephesi'ni kuran Cevlani, 2016 Temmuz ayında yaptığı açıklamasında El Kaide’den ayrıldığını duyurdu.
Savaş tecrübesi
Cevlani üniversite öğrencilik yıllarında Ebu Ka’kaa künyeli Şeyh Muhammed Ağasi’nin hutbelerini dinlemek için Cuma günleri Şam’dan Halep şehrine geçerdi. 2003 Mart ayında Amerika’nın Irak’a müdahale etmesiyle Şeyh Muhammed Ağasi, Amerika aleyhinde sert hutbeler vermeye başladı. Şeyh Ağasi’nin Amerika’ya karşı direnişin gerekliliği çağrısına ilk icabet edenler arasında Cevlani de yer alıyordu.
Cevlani, Ürdünlü Ebu Musab Zerkavi’nin kurduğu Irak El Kaidesi’ne katılarak dönemin El Kaide lideri Usame bin Ladin’e bağlılığını duyurdu. Örgüt içerisinde hızlı bir şekilde yükselerek kısa süre içerisinde Zerkavi’nin yakın adamlarından oldu. 7 Haziran 2006’da Amerika tarafından düzenlenen hava saldırılarında Zerkavi’nin hayatını kaybetmesiyle Lübnan’a geçti. Lübnan’da, El Kaide ile ilişkili “Cunduş Şam” savaşçılarını eğittiğine inanılıyor.
Lübnan’dan tekrar Irak’a dönen Cevlani, Amerika kuvvetleri tarafından tutuklanarak ülkenin güneyindeki Bucca kampına götürüldü. 2008 yılında serbest bırakıldıktan sonra Ebu Ömer Bağdadi komutanlığında 2006 yılında kurulan “Irak İslam Devleti” örgütüyle çalışmaya başladı. Kısa sürede Musul muhafazası operasyon komutanı oldu.
Beşşar Esed rejimine karşı halk gösterileri başlamasından aylar sonra, Ağustos 2011’de El Kaide tarafından Suriye’ye gönderildi. Cevlani’nin Suriye’ye gönderilmesinin altında Esed rejimine karşı yürütülen savaşa destek sağlayacak El Kaide bağlantılı bir örgütün kurulması yatıyordu.
24 Ocak 2012 tarihinde Cevlani bir açıklama yayınlayarak Nusra Cephesi’nin oluşumunu resmi olarak duyurdu. O sıralarda kimileri “Şam Mücahitleri” ismini de kullanıyordu.
Nusra Cephesi, Eymen ez Zevahiri'nin direktifleri doğrultusunda El Kaide'nin bir kolu olarak kurulmadı ve özgün bir yapılanmaya gitmesi isteniyordu.
Cevlani’nin doğduğu yer Şuheyl kasabasında faaliyetlerine başlayan grup, bildirilerinde sık sık Suriyelileri, Esed rejiminin düşmesi için cihada, silah taşımaya çağırdı. Kurulduğu ilk günden itibaren Nusra Cephesi’nin liderliği, Cevlani’ye verilmişti.
El Kaide-IŞİD anlaşmazlığı
9 Nisan 2013 tarihinde şuanki IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi, Irak İslam Devleti ile Nusra Cephesi isimlerini ilga ettiğini, iki grubu, “Irak-Şam İslam Devleti” adında yeni bir oluşumda birleştireceğini deklare eden bir bildiri yayınladı. Ancak el Bağdadi tarafından yapılan bu açıklama Cevlani tarafından reddedilmişti. O ana kadar El Kaide'ye bağlılığını açıklamayan Nusra Cephesi, Eymen Zevahiri liderliğindeki El Kaide merkez komutanlığına bağlılığını şu açıklamalarla duyurdu: “Nusra Cephesi savaşçıları ve genel sorumlusu olarak bizler, Eymen Zevahiri’ye olan bağlılığımızı yeniliyor, işitme ve itaat etme üzerine ona biat ediyoruz.” Cevlani’nin bu açıklamasının ardından Nusra Cephesi ile IŞİD’in arasında savaş başladı ve özellikle petrol yataklarının bulunduğu birçok mıntıka IŞİD tarafından ele geçirildi.
Cevlani'nin bağlılık açıklaması El Kaide lideri Zevahiri tarafından olumlu karşılanmamış olsa da kabul edildi. Zevahiri, Suriye'de bir El Kaide yapılanmasının politik nedenlerle doğru olmayacağını düşünüyordu. Ancak bu bağlılığın kabul edilmemesi halinde Nusra Cephesi IŞİD karşısında güçsüz kalacak ve 'kolay lokma' olacaktı.
“Stratejileri, onları ayrıcalıklı kılıyor”
Bölgeyi takip eden uzmanlar ve analistler, IŞİD'in yoğun yıpratma saldırılarına rağmen Cevlani liderliğindeki Nusra Cephesi’ni Suriye’deki en güçlü gruplardan kabul ediyordu. Diğer gruplara göre daha sofistike yöntemler kullanan örgüt, taktik ve stratejik bir akla sahip. Suriye’nin çeşitli muhafazalarında güvenlik merkezlerini hedef alan taktiksel operasyonları ve diğer örgütlere nazaran stratejisinin olması, uzmanların işaret ettiği diğer ayrıcalıklı noktalar.
Al Jazeera kanalına 2013’de ilk röportajını verdikten sonra uzmanlar, yeni nesil El Kaide temsilcisi olarak kabul ettikleri Cevlani hakkında şu açıklamalarda bulundu: “Kültürlü birisi. Kendine özel dini bir projeye sahip. Buna ulaşmaya çalışırken Irak El Kaidesi’nin yaptığı hatalardan faydalanıyor.”
“Tekfirci örgütleri asla desteklemiyorum”
Cevlani, Al Jazeera’ye verdiği röportajında 'tekfirde aşırıya giden cemaatler' hakkında sorulan soruya, “tekfir silahını kullanan İslami örgütleri asla desteklemediği” şeklinde cevap vererek şu ifadeleri kullanmıştır: “Bizler Müslümanları tekfir etmeyiz. Bir Müslümanın tekfir edilmesi, ancak fetva ile mümkündür. Bu da ilim ehlinin uzmanlık alanına girer. Bu nedenle bu konuları, şer’i mahkemelere ve alimlere bırakıyoruz.”
“Toplum liderliği isteğimiz yok”
Suriye’nin geleceği hakkında sorulan soruyu ise şu cevabı vermişti: “Esed rejimi düştükten sonra Suriye’nin siyasi geleceğinde tek başımıza hareket etme gibi bir düşüncemiz olmadığı gibi toplum liderliğini tek başımıza yürütme gibi bir isteğimiz de yok. Âlimler ve şer’i komiteler, şeriat endeksli bir yönetim planı ortaya koyacaklardır.”
El Kaide ve Arap Baharı
Al Jazeera ile yaptığı ikinci röportajında Cevlani, El Kaide yapılanması olarak Arap Baharı devrimlerini desteklediklerini, El Kaide lideri Eymen Zevahiri’nin de destek açıklamaları olduğunu vurguladı.
Arap Baharı devrimlerinin başarısızlığı hakkında şu açıklamalarda bulundu: “Bölgedeki ordulara milyonlarca dolarların akıtılması, halkları koruma amacı taşımamaktadır. Halk ayaklandığı zaman, onları engelleme amacı yatmaktadır bunun altında. Özel bir ordu teşkil etmedikleri sürece bu halklar özgürlüklerini asla elde edemeyeceklerdir. Barışçıl gösteriler, bu yöneticilerin ve diktatörler üretip korumalığını üstlenen ulusal sistemin asla anlamadığı bir dildir.”
Zevahiri’nin Suriye’deki emirlerine de değinen Cevlani şunları dile getirdi: “Bizim öncelik meselemiz, rejim ve Hizbullah gibi müttefiklerinin düşmesidir. Sonra ortaklarımızla İslami bir yönetim üzerinde anlaşmak. Şam’ı, Amerika ve batılı devletlerin hedef aldığı bir üs olarak asla kullanmayacağız. İran’a gelince Suriye’den ellerini çekmesinin sağlayacağız. Aksi takdirde savaşı İran’a taşıyacağız.”
"Hilafet şer'i olmayan temeller üzerine kurulmuştu"
Nusra Cephesi ile IŞİD arasındaki inanç anlaşmazlığı hakkında sorulan soruya “IŞİD’in ilan ettiği hilafeti meşru görmüyoruz, Çünkü şer’i olamayan temeller üzerine kuruldu.” şeklinde cevap veren Cevlani sözlerini şöyle sürdürdü: “Âlimler, IŞİD’in açıklamalarını ve fiillerini gözlemledikten sonra onların günahlardan dolayı insanları tekfir eden, şer’i kurallar gözetmeksizin insanların kanlarını helal gören Hariciler olduğu sonucuna vardı. Düşman gördükleri herkesi tekfir ediyorlar. Bizi de tekfir ediyorlar.”
El Kaide'den ayrılış
28 Temmuz 2016 tarihinde Nusra Cephesi lideri Cevlani bir açıklama yayınlayarak El Kaide ile bağlarını kopardığını duyurarak örgütün ismini Şam’ın Fethi Cephesi (ŞFC) olarak değiştirdi.
Uluslararası toplumun bahanelerini ortadan kaldırma amaçlı Suriyeli halkın talebinden dolayı El Kaide’den ayrıldığını belirten Cevlani, bu adımın 5 amacı gerçekleştirmeyi hedeflediğine dikkat çekti: “(1) Allah’ın dini üzere çalışmak, şeriatıyla hükmetmek, insanlar arasında adaleti gerçekleştirmek. (2) Mücahitleri tek çatı altında toplayıp, Şam toprağını özgürleştirmek için muhalif gruplarla birlik sağlamak. (3) Rejim ve müttefiklerini bitirmek. (4) Şam cihadını koruyup, devam etmek. Buna yardım edecek bütün şer’i araçlara güvenmek. (5) Müslümanların hizmeti için gayret göstermek, işleriyle ilgilenmek. Bütün insanlar için güvenli ve saygın bir hayat sağlamak.”
Tahriru'ş Şam'a giden yol
Suriye askeri muhalefetini tek bir çatı altında birleştirmek isteyen Cevlani, rejime karşı elde edilecek başarının ancak bu yolla gelebileceğini düşünüyor. Suriyeli komutan, diğer muhalif grupları birleşmeye davet eden bir çok konuşma gerçekleştirdi ve girişim başlattı. Bu yöndeki hamlelerin en somut olanı ise Tahriru'ş Şam'ın kuruluşu oldu. ŞFC, Nureddin Zengin, Livau'l Hak, Ensaruddin, Ceyşu's Sünne gruplarının birleşmesi ile kurulan Tahriru'ş Şam'ın askeri liderliğine Cevlani getirildi.
Suriyeli muhaliflerin en etkili saha komutanlarından biri olan Cevlani, muhaliflerin tamamen birleşmesi ve rejimin yıkılarak Suriye'de bir İslam devletinin kurulması için çaba gösteriyor.
Kaynak: Mepa News
Son düzenleme: