Âleykum selam we rahmetullah;
Bahsettiğiniz ayetlerde aynen dediğiniz gibidir. Yâni erkeğin kadına olan üstünlüğü yaratılış / fıtrat icabıdır. Erkek olması gereğiyle fıtrî ve bazı sorumlulukları sebebiyle kadından üstün olduğu aşikârdır. Bununla birlikte bu üstünlüğü tevhid akidesi üzerine sebat etmesi ve takva üzerine kalması dahilindedir. Aksi taktirde tevhid üzerine olarak takvalı olan musluman bir kadın, sıradan bir erkekten üstündür.
Nisa 34 ayetindeki قَوَّامُونَ (Kavvâmûne) : kâim olanlar, idareciler, koruyup gözetenler, hakim, kollayıcı, yönetici gibi manalara gelir. Sadece gözetleyici manasına gelir , idareci manasına gelmez demek yanlıştır. Bir kelime lugâten sadece şu manadır demek hata olabilir, nitekim diğer ayetlerde de gözetici manasına gelen farklı kelimeler (rasat, basir, hafız) mevcuddur.
Ayrıca aşağıya aktaracağım hadisler ve izahatları da idareci manasını kuvvetlendirmektedir.
Ebu Bekra'dan (r.anh) rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
لَمَّا بَلَغَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّ أَهْلَ فَارِسَ قَدْ مَلَّكُوا عَلَيْهِمْ بِنْتَ كِسْرَى قَالَ: لَنْ يُفْلِحَ قَوْمٌ وَلَّوْا أَمْرَهُمِ امْرَأَةً
(رواه البخاري)
"Persler (İranlılar), başlarına (ölen kral) Kisra'nın yerine onun kızını kraliçe olarak geçirdikleri haberi Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e ulaştığında O şöyle buyurdu: -İşlerini (idarelerini) yürütmek için bir kadını başlarına geçiren bir topluluk asla felah bulmaz."
(Buhârî, Hadis no: 4425)
İmam Şevkânî (r.aleyh) bu konuda şöyle demiştir:
"Bu hadis, kadının, velâyet ehlinden olmadığına bir delildir. Bir topluluğun onu kendilerine idareci olarak ataması (idareci makamına getirmesi) helal olmaz. Çünkü topluluğun, iflah olamamalarına sebeb olacak şeylerden uzak durması gerekir." (Şevkâni, Neylu'l-Evtâr, c: 8, sf: 305)
el-Mâverdî (rahimehullah) bakanlıktan bahsederken şöyle demiştir:
"Nebi (s.a.v.)'in şu sözü gereğince kadının bu makama (bakanlığa) getirilmesi câiz değildir:
لَا يُفْلِحُ قَوْمٌ أَسْنَدُوا أَمْرَهُمْ إِلَى امْرَأَةٍ
"İşlerini (idarelerini) yürütmek için bir kadına emânet eden bir topluluk felah bulmaz."
Çünkü bakanlık makamında, tâleb etme, azim ve kararlılık gibi, kadınlarda zayıf olan önemli hasletler vardır. Ayrıca vazifeye, görüşmelere ve faaliyete başlama gibi kadınlar için sakıncalı olan durumlar da vardır." (Ebu’l-Hasen Alî b. Muhammed b. Habîb el-Basrî el-Mâverdî , el-Ahkâmu's-Sultâniyye, sf: 46)
İbn-i Hazm (rahimehullah) hilâfetten bahsederken şöyle demiştir:
"Hâlifeliğin kadına câiz olmadığı konusunda âlimlerin hiçbirisi arasında ihtilaf yoktur." (Ebû Muhammed Alî b. Ahmed b. Saîd b. Hazm el-Endelusî el-Kurtubî, el-Fasl Fi'l-Milel ve'l-Ehvâi ve'l-Nihal, c: 4, sf: 129)
Kuveyt menşeli "el-Mevsûatu'l-Fıkhıyye"de şöyle gelmiştir:
"Fakihler, en büyük imâmetin (devlet başkanlığının) şartlarından birisinin, erkeklerle bir araya gelip onlarla iç içe olması ve devlet işlerine kendisini adayabilmesi için devlet başkanının erkek olması gerektiği konusunda ittifak etmişlerdir. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'in şu sözü gereği kadının velâyeti geçerli olmaz:
لَنْ يُفْلِحَ قَوْمٌ وَلَّوْا أَمْرَهُمِ امْرَأَةً
"İşlerini (idarelerini) yürütmek için bir kadını başlarına geçiren bir topluluk asla felah bulmaz."
Çünkü bu makama (hilâfet makamına), erkeğin tabiatına uygun olan tehlikeli ve zor işler, pek zor sorumluluklar emânet edilir." (Vizaretu'l-evkaf ve'ş-şuuni'l-islamiyye, el-Mevsûatu'l-Fıkhıyye, c: 21, sf: 270)
***
Kadın; Hilâfet, Hâkimlik gibi Umumi Velâyetleri Üstlenmesi, Yöneticiliği Câiz Değildir!
Kur'an-ı Kerim'den deliller:
Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاءِ بِمَا فَضَّلَ اللَّهُ بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ وَبِمَا أَنْفَقُوا مِنْ أَمْوَالِهِمْ...
[سورة النساء من الآية: 34]
"Allah'ın, bir kısmını diğerlerine üstün kılması ve kendi mallarından harcamaları sebebiyle erkekler, kadınlar üzerinde hâkim ve kollayıcıdırlar."[Nisa 34]
İmam Kurtubî -Allah ona rahmet etsin- yukarıdaki âyetin tefsirinde şöyle demiştir:
الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاءِ... [سورة النساء من الآية: 34]
"Yani erkekler, onlara (kadınlara) nafaka verirler ve onlara infakta bulunurlar, onları müdafaa ederler. Yine erkekler içerisinde devlet başkanları, emirler ve savaşanlar vardır, kadınlar arasında bunlar yoktur."[Kurtubî Tefsiri, c: 5, sf: 168]
İmam İbn-i Kesir -Allah ona rahmet etsin- yukarıdaki âyetin tefsirinde şöyle demiştir:
الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاءِ بِمَا فَضَّلَ اللَّهُ بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ وَبِمَا أَنْفَقُوا مِنْ أَمْوَالِهِمْ...
[سورة النساء من الآية: 34]
"Erkekler, kadınlar üzerinde hâkimdirler. Erkek, kadın üzerinde hâkimdir, onun reisidir. Büyüğüdür, onun üzerinde üstündür ve eğrildiği zamanda onu terbiye eder. Çünkü Allah, kimini kiminden üstün kılmıştır. Zira erkekler kadınlardan daha üstündürler. Erkek, kadından daha hayırlıdır. Bunun içindir ki peygamberlik, sadece erkeklere mahsustur.
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in:
لَنْ يُفْلِحَ قَوْمٌ وَلَّوْا أَمْرَهُمِ امْرَأَةً. [رواه البخاري]
"İşlerini (idarelerini) yürütmek için bir kadını başlarına geçiren bir topluluk asla felah bulmaz."[Buhari]
Sözü gereğince, en büyük hükümranlık (devlet başkanlığı) da erkeklere âittir."[İbn-i Kesir Tefsiri, c: 1, sf: 492 ]
Sünnetten deliller:
Ebu Bekra'dan -Allah ondan râdı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
لَمَّا بَلَغَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّ أَهْلَ فَارِسَ قَدْ مَلَّكُوا عَلَيْهِمْ بِنْتَ كِسْرَى قَالَ: لَنْ يُفْلِحَ قَوْمٌ وَلَّوْا أَمْرَهُمِ امْرَأَةً. [رواه البخاري]
"Persler (İranlılar), başlarına (ölen kral) Kisra'nın yerine onun kızını kraliçe olarak geçirdikleri haberi Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e ulaştığında O şöyle buyurdu:
-İşlerini (idarelerini) yürütmek için bir kadını başlarına geçiren bir topluluk asla felah bulmaz." [Buhârî, hadis no: 4425]
İmam Şevkânî -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
"Bu hadis, kadının, velâyet ehlinden olmadığına bir delildir. Bir topluluğun onu kendilerine idareci olarak ataması (idareci makamına getirmesi) helal olmaz. Çünkü topluluğun, iflah olamamalarına sebeb olacak şeylerden uzak durması gerekir."[Şevkani, Neylu'l-Evtâr, c: 8, sf: 305 ]
el-Mâverdî -Allah ona rahmet etsin- bakanlıktan bahsederken şöyle demiştir:
"Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şu sözü gereğince kadının bu makama (bakanlığa) getirilmesi câiz değildir:
لَا يُفْلِحُ قَوْمٌ أَسْنَدُوا أَمْرَهُمْ إِلَى امْرَأَةٍ
"İşlerini (idarelerini) yürütmek için bir kadına emânet eden bir topluluk felah bulmaz."
Çünkü bakanlık makamında, talep etme, azim ve kararlılık gibi, kadınlarda zayıf olan önemli hasletler vardır. Ayrıca vazifeye, görüşmelere ve faaliyete başlama gibi kadınlar için sakıncalı olan durumlar da vardır."[ el-Ahkâmu's-Sultâniyye, sf: 46 ]
İbn-i Hazm -Allah ona rahmet etsin- hilâfetten bahsederken şöyle demiştir:
"Hâlifeliğin kadına câiz olmadığı konusunda âlimlerin hiçbirisi arasında ihtilaf yoktur."[ el-Fasl Fi'l-Milel ve'l-Ehvâi ve'l-Nihal, c: 4, sf: 129 ]
Kuveyt menşeli "el-Mevsûatu'l-Fıkhıyye"de şöyle gelmiştir:
"Fakihler, en büyük imâmetin (devlet başkanlığının) şartlarından birisinin, erkeklerle bir araya gelip onlarla iç içe olması ve devlet işlerine kendisini adayabilmesi için devlet başkanının erkek olması gerektiği konusunda ittifak etmişlerdir. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şu sözü gereği kadının velâyeti geçerli olmaz:
لَنْ يُفْلِحَ قَوْمٌ وَلَّوْا أَمْرَهُمِ امْرَأَةً
"İşlerini (idarelerini) yürütmek için bir kadını başlarına geçiren bir topluluk asla felah bulmaz."
Çünkü bu makama (hilâfet makamına), erkeğin tabiatına uygun olan tehlikeli ve zor işler, pek zor sorumluluklar emânet edilir."[el-Mevsûatu'l-Fıkhıyye, c: 21, sf: 270]
Bu konuda Abdulaziz b. Baz'a: "Kadının, kendisini devlet başkanlığına veya başbakanlığa veyahut da bakanlığa aday göstermesi konusunda hanif İslâm şeriatının hükmü nedir?" diye sorulmuş, bunun üzerine o şöyle cevab vermiştir:
-Kadının (devlet idaresinde) bir makama getirilmesi veya müslümanların genel başkanlığına (devlet başkanlığına) seçilmesi câiz değildir. Nitekim Kur'an, sünnet ve icmâ buna delâlet etmiştir.
Kur'an'dan delil, Allah Teâlâ'nın şu sözüdür:
الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاءِ بِمَا فَضَّلَ اللَّهُ بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ وَبِمَا أَنْفَقُوا مِنْ أَمْوَالِهِمْ...
[سورة النساء من الآية: 34]
"Allah'ın, bir kısmını diğerlerine üstün kılması ve kendi mallarından harcamaları sebebiyle erkekler, kadınlar üzerinde hâkim ve kollayıcıdırlar."[Nisa34]
Âyetteki hüküm, erkeğin velâyeti ve âiledeki hâkimiyeti konusunda geneldir. Genel başkanlık (devlet başkanlığı) ise bu konuda daha önce gelir. Bu hükmü têyid eden husus, âyette belirtilen sebebdir ki bu, hükmetmek ve başkanlığa ehil olmak gibi, erkeğin akıl ve görüş bakımından üstün oluşudur.
Sünnetten delili ise, Perslerin, başlarına (ölen kral) Kisra'nın yerine onun kızını kraliçe olarak geçirdikleri haberi Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e ulaştığında O'nun şöyle buyurmasıdır:
لَنْ يُفْلِحَ قَوْمٌ وَلَّوْا أَمْرَهُمِ امْرَأَةً. [رواه البخاري]
"İşlerini (idarelerini) yürütmek için bir kadını başlarına geçiren bir topluluk asla felah bulmaz."[Buhari]
Şubhesiz bu hadis, kadının, umumi emirliğe (başkanlığa) getirilmesinin haram olduğuna delâlet etmektedir. Aynı şekilde kadını bir bölgenin veya beldenin başına getirmek de haramdır. Çünkü bunların hepsi, umumi vasıftır. Nitekim Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- kadını işlerini yürütmek için başlarına geçiren topluluğun felah bulamayacağını belirtmiştir. Felah ise, zafere ermek ve iyilikler kazanmaktır."
Abdurrahman b. Cibrîn'e "Kadının, kadı (hâkim/yargıç) olması câiz midir? diye sorulması üzerine şöyle cevab vermiştir:
"Kadının, genel olarak erkeklerle muhatab olmayı, onlarla içiçe olmayı, sürekli dışarı çıkmayı, yabancı erkeklere bir şeyler sormayı ve onlara devamlı cevap vermeyi gerektiren umuma âit görevlerde çalışması (bu görevleri üstlenmesi) câiz değildir. Çünkü bu davranış, kadının münasebetsizliğine ve cür'etkârlığına delâlet eder. Nihayetinde bu davranış, onu hayasızlığa, saygınlığını kaybetmesine ve sesini yükseltmesine sebeb olur ki bu, onun kadınlığına ve hayasına ters düşer.
Aynı şekilde kadının, mahkemelere ve erkeklerin çoğunlukta olduğu dairelere devamlı olarak gidip gelmesini gerektiren imamet, hatiblik ve avukatlık gibi meslekleri icra etmesi de câiz değildir. Zirâ bu meslekleri icra etmeye çalışmak, erkeklere benzemektir. Oysa Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- erkeklere benzeyen kadınlara lânet etmiştir.
Kadınların ihtiyaç duydukları görevlere gelince, bu görevleri icrâ etmesinde bir sakınca yoktur. Örneğin (kız okullarından) kız öğrencilere öğretmenlik yapmak, kadınlara doktorluk, hemşirelik yapmak ve kadın hastaları tedavi etmek gibi kadınlarla ilgili bütün görevlerde çalışması câizdir.
Aynı şekilde kadınların, açık-saçıklığın, fuhşiyat ve munkeratın yaygınlaşmasına sebeb olacak şekilde erkeklerle muhatab olmamaları için sadece kadınların muracaat ettikleri devlet daireleri gibi yerlerde çalışması da câizdir. Allah Teâlâ en iyi bilendir." (el-Lu'lu'l-Mekîn Fî Fetâvâ İbn-i Cibrîn, sf: 304)
Esselâmu aleykum Kardeslerim.. Son zamanlarda yakinda insallah evlenecegim olan nisanlim ile bir konuda anlasamadigimiz yerler oluyor bunlardan birisi: Kadinlar Erkeklere bir Hediyemis ve onun icin Kadinlarin Sevgi ve Ilgi beklemeleri normal ve Karsi tarafada aynisini vermek zorunda...
islam-tr.org
anlamadım kısaca biri söyler mi hanefide kadın kuma istemem şartı koyabilir mi... i şart yoksa erkek 2. eş alırken 1. eşten izin almalı mı almasada olur mu ?
www.islam-tr.org