Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

esselamu aleykem

  • Konbuyu başlatan abdullahahmed
  • Başlangıç tarihi
A Çevrimdışı

abdullahahmed

Misafir
esselamu aleykum.....
İnsanlardan öyleleri vardır ki, "Allah'a inandık" derler. Ama Allah uğrunda bir ezaya uğratılınca insanlardan gördükleri baskı ve işkenceyi Allah'ın azabı gibi tutar. Andolsun, Rabbinden bir yardım gelecek olsa mutlaka, "Biz de sizinle beraberdik" derler. Allah, herkesin kalbinde olanı en iyi bilen değil midir? ankebut 10
. Tefsirciler şöyle der: "Allah'ın azabı gibi" terkibiyle yapılan benzetme şöyledir: Allah'ın azabı, mü'minlerin küfre dönmelerine engeldir. Bunun gibi müna*fıklar da, kendilerine yapılan eziyeti, iman etmelerine engel saydılar. Halbuki, imanları, sabretmelerini, cesur olmalarını, işkencede bir tatlılık, sıkıntılarda bir lütuf hissetmelerini gerektirir. Çünkü iyi son, takva sahiple-rinindir. Fahreddin Râzî şöyle der: Mükellefler üç kısımdır: Birincisi, güzel inancını açıklayan mü'min. İkincisi, kâfirliğini ve inadını açıkça belli eden kâfir. Üçüncüsü de, bu ikisi arasında mütereddid olan münafık. Bu, diliyle iman "ettim der", fakat kâfirliğini kalbinde gizler. İşte Yüce Allah," el*bette Allah, doğrularla yalancıları birbirinden ayıracaktır" mealindeki âyetle iki grubu anlattıktan sonra, burada da, "insanlardan bir grup da, Allah'a inandık der. Fakat..." mealindeki âyetle üçüncü grubu anlattı. Âyetteki nükte şudur: Yüce Allah, sabırlı mü'minlerin şerefini ve münafık kâfirin adiliğini anlatmak istedi de, orada: "Mü'min; Allah'ın yolunu bırak*sın diye, eziyete uğradı, fakat bırakmadı. Münafık kâfir de eziyete uğradı, fakat o, hemen Allah'ı bıraktı. Halbuki, dıştan, eziyet edenlere muvafakat edip kalbinin iman ile mutmain olması mümkündü. Buna rağmen öyle yapmadı. Aksine Allah'ı tamamen bıraktı.[17] Mü'minlcre bir yardım, bir fetih ve ganimetler geldiğinde, o tereddüt içindeki münafıklar: Hemen "Biz sizinle beraberdik. Düşmana karşı size yardım ediyorduk. Elde ettiğiniz ganimetlerden bize de pay ayırın" derler. Yüce Allah onlara şöyle cevap verir: Bu soru, istifhâm-ı takriridir. Yani, Allah, gönüllerde gizli olan hayrı ve şerri, insan*ların kalplerindeki İmam ve münafıklığı bilmiyor mu? Evet, o her şeyi bi*lendir. Sonra Yüce Allah, şöyle buyurarak bunu pekiştirdi:

11. Allah mü'minlerin de müna*fıkların da durumlarını kullarına mutlaka açıklayacak ki birbirlerinden ayrılsınlar. Münafık rezil olsun, Samimi mü'minin de şerefi ortaya çıksın. Tefsirciler şöyle der: "Allah mutlaka bilecek" sözünden maksat, Allah'ın, ilmini insanlara açıklamasıdır ki, durumu onlar da bilsin. Yoksa Allah, olmuşu da olacağı da, şu anda olanı da bilir. Hiçbir şey O'na gizli kalmaz. Öyleyse burada Allah'ın bilmesinden maksat, bilmediği ve ona gizli kalan bir şeyi öğrenmesi değil, bildiğini ortaya çıkarmak türünden bir bilgidir. İbn Abbas, bilmeyi görmek mânâsına tefsir etmiştir
 
Birtat Çevrimdışı

Birtat

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
a.selam, h.geldiniz
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt